emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
dua ile...
Printable View
emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
dua ile...
ORHAN GAZİ VE KESİK BAŞ
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Can sohbeti yapıyorlardı. Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi. Padişah en yaşlısına sordu:
- Akça Kocam... Seni epeydir göremeyizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nerelerdesin?
- Ferman buyurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhanım...
- Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam?.. İrşat ve nasihat dileriz. Bilirsin yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizler de atalarımız gibi derviş gâzileriz.
- Cümlemizin Sultânısın Beyim... sen hemen emreyle...
- Bazı küffâr beldelerini ıslah dileriz. Fikriniz nedir?
- Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım.
- İzmit tekfuresi Prenses Balakonya ilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aranız iyi imiş derler!
- Öyledir Beyim.
Orhan Gazi gülümsedi.
- Samandra tekfurunu esir eyledikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hakikaten bu Prenses'e sattınız mı?
- Bir şeyler oldu Sultanım.
- Bari yüklüce bir bedel alabildiniz mi?
- Ne gezer beyim! Bu keferelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi dünya pazarlığında hep aldatırlar.
- Aldatan olacağımızahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldanan olalım.
- Doğru dersin Orhan Gazi... Zaten bizim hesabımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı öbür dünya iledir. Hemen Cenab-ı Hak size kuvvethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizlere de âhiret için hayırlı bir yolculuk nasib ede...
- Acele etme Akca Ağam... Daha görülecek işlerimiz durur. Sen bu Osmanlı milletinin direğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun. Bizden isteğin her ne olursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif can baş üstüne.
- Hak canını esirgesin.. Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!...
- Destur senindir Koca Ağam. Sultan Konur Alp'a döndü: - Sen ne dersin atam yoldaşı?
- Pek münasiptir Beyim. Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla.
- Sizler gibi çalışana helal olsun.
- Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı içindir. Akbaş Mahmut daha arzuluydu.
- Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
- Verdim gitti.
Akça Koca izin istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söz aldı:
- Bilirsin Beyim... Bizler at sırtından inmedik... Güzel Allahımız ruhsat verdikçe de inmeyiz. Hak kelâmını yüceltmek içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfire kılıç sallarız. Müminlere yeni yurtlar açarız.
- Doğru dersin ihtiyar.
- Lâkin fetih diyarlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıçla ayakta tutulmaz.
- Belli... Belli... - Bizler kılıç kanununu iyi biliriz dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âdâletin inceliklerine vukufumuz azdır.
- Evet. Adalet mülkün direğidir.
- Alââddin Paşa'dan bahsederim. Sultanım. İlmihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hepimizden ziyadedir.
- Haklısın Akca Ağam.. Sen hemen şu İzmit derdini halle çalış. Alââddin Paşayı da ötesini dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ondan sonra düşünürüz.
Divanda bulundular. Orhan Gazi'yihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diz yere vurarak selamladılar. Helallaştılar ve görev yerlerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rüzgar gibi uçarak yollandılar...
- Akça Kocamız sizlere ömür Sultanım!...
- Sen ne dersin Ulak?...
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa dönmüştü. Haberci ağlıyordu:
- Ayaklarım kırılsaydı dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif size bu haberi getirmeseydim... Velakin üzerimde bir emanet vardır...
- Ne emaneti?
- Akça Kocamın bir vasiyeti efendim...
- Tiz söyle...
- " İzmit'i biz fethedemedik... Canab-ı Hakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhan Gazi Beyimiz'e nasib etsin. Şayet bu kaleyi alırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümle haklarımız kendisine helal olur"... deyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ruhunu teslim etti Sultanım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal sefer hazırlıklarına başladı. Ordusu ile bütün beylerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paşalarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif süvarilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu.
Yarı yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi?... Koca Osmanlı Padişahıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ikinci defa sarsıldı... Artık o da yaralı bir kartal gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele ediyordu. Sevdiklerine kavuşmak içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cennete gider gibi savaşa gidiyordu.
İzmit'in Kadın Tekfuresi Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizans İmparatoru'nun akrabasıydı. Bu sebeple İstanbul'dan her türlü silah ve asker yardımı alıyordu. Kılayon isimli erkek kardeşi dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi. Pek mağrur ve şımarıktı. Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koyun ve keçi sürülerini çalardı.
Orhan Beyin askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nihayet İzmit Kalesi'ni sardılar. Dışarıdan içeriye veya kaleden dışarıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuş uçurtulmuyordu. Sultan Orhan pek üzgün ve kızgındı. Buna rağmen İslâm-Türk civanmertliğini gösterdi. Tekfure'ye haber saldı:
- Boş yere kan dökülmesin. Gönül hoşluğu ile kaleyi teslim edin. İsteyenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif serbestçe dilediği yere gidebilirler. Kalede kalanlara isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İslâm âdâleti yetişir. Cenk yolunu seçersenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı encamımızı yüce Allah bilir.
Bu teklife kibirli Prenseshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küstahça cevap verdi:
- Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır. Çok yakında yetişeceğini bildirdi. Aklınız varsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizler kaçıp canlarınızı kurtarmaya bakın.
Orhan Bey güldü.
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar süvari ile Koyun Hisar Kalesi'ne gönderdi. Olur da Kılayonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut Alp ve arkadaşlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koyun Hisar önüne varınca şaşaladılar. Kılayon Kâfirihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün silahları takınmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün zırhlarını kuşanmıştı. Kalenin baş mazgalındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onları gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellerini kollarını sallamaya başladı. Bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Kara Ali dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaşınca:
- Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz!... Sizden sonra Orhan Beyiniz'i de geberteceğim. Ablamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinden kurtaracağım... dediğini anladı. Duyduklarını Aykut Alp'e tercüme etti. İkisi de kas kas güldüler.
İşte bu sırada Kara Alihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
- Ya Allah... Bismillah!... Deyip okunu fırlattı.
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi. Yalnız göz delikleri; açıktı.
Kara Ali'nin dualı ve isabetli okuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kılayon'un sol gözünü delip beynine saplandı. Şımarık tekfurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zırhlı bir kuş gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleden aşağı düştü... Osmanlı fedaileri koşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun Aykut Alp'i önüne getirdiler.
- Kesin kellesini.
Buyruk yerine getirildi.
- Kara Alimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir. Ola kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir diyeceği vardır! Biz de hemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kaleyi teslim almaya bakalım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesik kelleyi bir mızrağa saplattı. İzmit kalesinin kapısı önüne diktirdi.
Mağrur Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kardeşinin kesik başını görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dehşete kapıldı. Telaş içinde sulh elçileri gönderdi:
- Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eski sözlerinde dururlar mı?... Bize merhamet ederler mi?.. Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi?... Karşılığında ne emrederlerse ödemeye hazırız... diye (aman) diledi.
Müslüman- Türkler'de (aman) diyen düşmanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıç kalmazdı. Gene öyle oldu...
Sultan Orhan ve bütün gazilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanla şerefle İzmit'e girdiler. Büyük kilisedeki putları kırdılar. Hep birlikte Namaz kıldılar. Bu zaferi kendilerine nasib edenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yüce Allah'a şükrettiler.
Bu sırada bir ulak Bilecik'tehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Alââddin Paşa'yı buldu... Alââdin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Huzura ulaştığı anhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün beyler divandaydı.
- Gazânız mübarek olsun Sultanım.
- Berhudar ol Alââddin Paşam... Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet için günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu gündür.
- Emir buyur Devletlûm...
- Sen ki bizim âlim bir büyüğümüzsün. Takdir edersin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fetih yurtlarında âdâlet ve güzel idare şart ola. İçimizde bu işlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senden ziyade başaracak kimse bulunmaz. Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz.
- Ferman senindir Sultanım. Allah yolunda cihâd ettikçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümlemiz senin emrindeyiz.
Orhan Gazi ferahladı. Gözleri çok uzaklarda:
- Vasiyetin yerine geldi Akça Kocam... diye fısıldadı.
MISIR'IN FETHİNDEN YAVUZ' DÜŞEN HİSSE
Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır fetholunup Emanet-i Mukaddese ve hilafet istanbul'a taşındığındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en emin adamlarından biri olan Kemal Paşa - zadeyi Mısır'ın emlâkinin yazılmasına memur etti. Kemal Paşa - zade riyasetindeki memurlar yazıp - çizdikten sonra Mısır'da her şeyin vakıf olduğunu ve istanbul'a bir şey getirmenin mümkün olmadığını bildirerek:
— Mısır'da uçan kuştan yerde gezen canlılara Kadar herşey vakıftırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Bu haber kendisine ulaşan Osmanlı Sultanı Büyük Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine hiç bir şey getirilemeyeceğini öğrenince:
— Zararı yok!.. Bize Hadim-ül Haremeyn olmak şerefi yeterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurdular.
Osmanlıların bir emperyalist olduğunu ve kendi idaresinde bulunan milletleri sömürdüğünü iddia edenlerin kulakları çınlasın. Osmanlılar kendi idaresindeki yerleri değil sömürmekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlara hazineden yardım yaparak imar bile etmişlerdir. Bugün yabancı diyarlarda kalan Osmanlı eserleri bunun bir nümûnesidir.
Kosova Meydan Savaşı'nda büyük bir bozguna uğrayan Haçlı orduları Macar Kralı Sigismund'un lideliğinde büyük bir birlik oluşturdular. Bu birliğe Avrupa devletlerinin hemen hepsi katılmıştı. 130 bin kişilik bir ordu ile Bulgaristan'a girdiler ve Doğan Bey tarafından korunan Niğbolu Kalesi'ni kuşattılar.
Durumu haber alan Yıldırım Bayezıd harekete geçerek yardıma koştu. Kalenin çevresi tamamen kuşatıldığı için herkes merak içindeydi. Her ne olursa içerden bir haber alınmalı ve ona göre hareket edilmeliydi.
Bunun için kafa yoran Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç kimseye haber vermeden bu görevi kendisi yapmaya karar verdi. Gecenin karanlığından faydalanarak atını sürdü ve gitti.
Niğbolu Kalesi'nin çevresi karanlıklar içindeydi. Kaleyi kuşatan Haçlı askerlerinin yer yer yaktıkları ateşler havadaki esrarengizliği bir kar daha arttırıyordu. Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içki içe içe sarhoş olan devriyeler arasından geçerek kale duvarının yanına kadar geldi ve gecenin sessizliğinden yankılanan bir sesle haykırdı:
"- Bre Doğan! Bre Doğa!.."
Haçlıların teslim olma reddeden Doğan Bey her an tetikteydi ve meraklı bir bekleyiş içindeydi. Duyduğu bu ses merakını büsbütün arttırdı. Evethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanılmıyordu; bu ses Sultan'ın sesiydi ama nasıl olabilirdi ki?
O ses kale duvarlarında bir defa daha yankılanınca heyecan ve sevinç içinde karşılık verdi:
"- Buyur saadetlü hünkârım!"
"- Bre Doğanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halin nicedir?"
"- Halimiz gördüğün gibi Sultanım. Elimizden geleni yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleyi düşmana vermeyiz!"
"- Hele dayanın! İşte biz dahi geldik!.."
Yıldırım Bayezıd geldiği gibi geri dönerken kale içinde adeta bayram vardı. Artık moraller yerine gelmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşmana karşı olan dayanma güçleri artabileceği kadar artmıştı. Ya düşman?
İçlerinde Yıldırım Bayezıd'ın kale duvarlarında yankılanan sesini duyanlar olmuş ama ne olduğunu anlayamamışlardı. Onlar o sıradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Osmanlı Padişahı'nın kaçtığını" iddia ediyorlardı. İşi daha da ileri götürerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Mısır'daki Memluk Sultanı'na sığındığını" söyleyenler bile vardı. Durumu anladıklarında ise iş işten geçmişti. Ertesi gün Türk Ordusuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Niğbolu önlerinde dünyanın en büyük zaferlerinden birini daha kazandı.
Alman İmparatoru Şarklen'in Türkiye'deki elçisi tarafından "Dünyanın en güçlü ordusu" olarak tanımlanan Türk Ordusuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Birinci Viyana kuşatmasından önce Budapeşte önüne gelmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehri kuşatmıştı.
Etrafta dolaşan şüpheli birini yakalayan askerler onu doğruca Başvezir İbrahim Paşa'nın huzuruna çıkardılar.
İbrahim Paşa ile o adam arasında şöyle bir konuşma geçti:
"- Sen kimsin?"
"- Kral Ferdinand'ın subayyım efendimiz!"
"- Demek casusluk niyetiyle geldin... Pekihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne öğrenmek istersin?"
"- Görevimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordunuz hakkında bilgi toplamaktı!"
"- Anlaşıldı... Şimdi varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istediğin bilgileri topla!.."
İbrahim Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da ilgililere dönüp emir verdi:
"- Bu casusa istediği herşey gösterilsinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sorduğu herşeye doğru cevap verilsin!"
Söylenenler yapıldı ve Alman subayı adeta misafir olarak ağırlandı.
Osmanlı ordugâhını baştan başa dolaşan casus subay gördükleri karşısında hayretini gizleyemiyordu. İşi bittikten sonra tekrar huzura çıkarılınca İbrahim Paşa'ya da durumu anlattı. İbrahim Paşa gülerek elini uzattı ve onu yolcu etti:
"- Haydi githttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gördüklerini kralına anlat!.."
Osmanlıların kendi güçlerinden ne kadar emin olduklarını gösteren güzel bir örnekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif değil mi?
Öyle bir örnek kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyada eşi ve benzeri ne görüldühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de görülecek!
İşte büyük orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte büyük devlet ve işte büyük devlet adamları!..
SİN ŞIN'A GİRİNCE
Yavuz Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ni ve O'nun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. Şam'a vardığında oranın alim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. Söz dolaşıp Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ne de geldi Şam'ın ileri gelenlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazret'in kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hadiseden o güne kadar hazrete iyi gözle bakılmadığını anlattılar.
Yavuz Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal harekete geçip kabrin yerini tesbit ettirdi. Oraya hemen bir türbe ve yanıbaşına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. Zamanımıza kadar muhteşem bir şekilde gelen türbehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cami ve imarethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif külliye olarak ortaya çıktı.
Ayrıcahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak:
"Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradan küp içinde altınlar çıktı. Bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allah Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz." Demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebephttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hazretin bu sözleri olmuştu.
Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin"den maksadın Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Şın"dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı.
KILIÇLAR PARLADIĞI SÜRECE
Bir Venedik elçisinin Yavuz Sultan Selim Han'ın huzuruna kabulünden sonra;
"Kılıcı öyle parlıyordu ki yüzünü göremedim!
Demesi Padişaha arz edilincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cihan Padişah'ı şöyle demişti.
-Paşalarımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı'nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima eğik olur. Ama Allah korusunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kılıç kına girer ve paslanmaya başlarsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikleşir ve bir gün bize yukarıdan bakmaya başlarlar.
MİMAR SİNAN VE SÜLEYMANİYE CAMİİ
Büyük eserleri büyük devletler vücuda getirebilirler ve büyük sanatçıları da ancak büyük milletler ortaya çıkarırlar. Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı İmparatorluğu'nun şanına uygun olarak eserler veren dünya çapında büyük bir sanatçıdır.
Avrupalılar tarafından "Muhteşem Süleyman" adıyla anılan Kanuni Sultan Süleyman İstanbul'a şanına uygun bir cami yaptırmak istedi ve bunun için Mimar Sinan'ı görevlendirdi.
Binlerce işçi seferber oldu. Cami inşaatında kullanılan dört büyük sütundan biri Bizanslılardan kalmadır. İkincisi Mısır'daki İskenderiye'denhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üçüncüsü Baalbek'ten getirilirken dördüncüsü de Topkapı Sarayı'ndan söküldü. Ak mermerler Marmara Adası'ndanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yeşil mermerler Arabistan'danhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif somaki mermerler de başka diyarlardan getirildi. Yapılıp ortaya konacak olan eser çok büyüktü ve büyüklüğüne uygun hummalı bir çalışmayı gerektiriyordu. Mimar Sinan'ın organizesiyle bu çalışma en iyi şekliyle yapılıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inşaat ilerliyordu.
Ancak ne var kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iş yapanı kıskanma ve yoluna taş koyma huyu o zamanlarda da vardır. Zaman geçip iş uzadıkça çeşitli söylentiler ortaya atıldı ve Mimar Sinan Padişah'a şikayet edildi. Bir gün Padişah çıkageldi ve Mimar Sinan'la aralarında şöyle bir konuşma geçti:
"- Mimarbaşıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimarbaşı! Duydum kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiimle ilgilenmeyip başka işlerle vakit geçirirmişsin. Şimdi bana söyle bakalımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu bina ne zaman tamam olur?"
"- Saadetlü padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inşaallah iki ayda tamam olur!"
Mimar Sinan'ın bu sözü Padişah'la birlikte yanındakileri de hayrete düşürdü. Çünkü yapılacak iş çoktu ve belki yıllar alacaktı. Onun içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimarbaşı'nın cinnet getirdiğini sandılar. O'nu saraya davet edip tekrar sordular ama aldıkları cevap aynıydı.
Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif verdiği sözün altında kalmamak için şehirde ne kadar işe yarar sanatkâr varsa topladı ve gece-gündüz demeden çalıştı. İki aylık süre tamamlandığında o muhteşem eser ortaya çıkmıştı. Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman öteki devlet erkanı ve davetlilerle birlikte açılış için gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Sinan anahtarları O'na teslim etti. Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanında bulunanlardan birine sordu:
"- Camiin kapısını açmaya en lâyık olan kimdir?"
"- Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiyi açmağahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Ağa kulunuz herkesten daha lâyıktır!"
Muhteşem Süleyman tebessüm ederek başını salladı ve Mimar Sinan'a şöyle seslendi:
"- Yaptığın bu Allah evini yürek temizliği ve dualarla yine senin açman evlâdır!"
Padişah anahtarları Mimar Sinan'a uzattı ve Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Ya Fettah" diyerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dualarla camiin kapısını açtı.
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk-İslam Mimari'sinin en güzel örneklerinden biri olan bu ulu mâbed böylece yapıldı ve hizmete girdi.
KANUNÎ VE ŞİİR
Kanunî Sultan Süleyman cihangir bir padişah olmanın yanında sanat ve edebiyatla da yakından ilgiliydi. Kırk altı yıllık saltanatının hemen her anını devleti ve milleti için çalışarak geçirenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seferden sefere koşarak düşmanlarla cebelleşen bu hükümdarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koca bir divan oluşturacak kadar da şiir yazmıştı. Şiirlerini "Muhibbi" mahlasıyla yazan Kanunî'nin şu beyti çok ünlüdür:
"Halk içinde müteber bir nesne yok devlet gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi..."
Vehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişah böylesine ünlü bir şair oluncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyhü'l İslâm'dan soracağı fetvayı da şiirle sorar... Meyve ağaçlarını karıncalar sarmış ve ağaçlara zarar vermeye başlamıştır. Padişah buna bir çare ararkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ünlü Şeyhü'l İslâm Zenbilli Ali Efendi'nin fikrini almak ister ve şu beyti yazarak gönderir:
"Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Zarar var mı karıncayı kırınca?"
Öyle Padişah'ın zamanında böyle Şeyhü'l İslâm olur. O'nun cevabı da şiirledir:
"Yarın divanına Hakk'ın varıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Süleyman'dan alır hakkın karınca!"
Herşey ne kadar güzelhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne kadar açık değil mi? Ya Padişah'ın ve Şeyhü'l İslâm'ın böylesine güzel yazdığı bir dönemde yetişen gerçek şairler? Yeri gelmişken onlardan söz etmemek olur mu? İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk lehçesinin en büyük şairlerinden biri olarak gösterilen Baki'nin Kanunî Sultan Süleyman için yazdığı "Mersiye"den bir bölüm:
Tigın içürdü düşmene zahm-i zebanları
Bahsetmez oldı kimsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesildi lisanları
Gördi nihal-i serv-i ser-efraz-ı nizeni
Serkeşlik adın anmadı bir dahi banları
Her kande bassa pay-ı semendün nisar içün
Hanlar yolunda cümle revan etdi kanları
Deşt-i fenada mürg-i heva durmayub döner
Tigın Huda yolunda sebil etdi canları
Şemsir gibi rüy-ı zemine taraf taraf
Saldun demür kuşaklu cihan pehlevanları
Aldun hezar büdgedeyi mescid eyledün
Nakus yerlerinde okutdun ezanları
Ahir çalındı küs-ı rahil etdün irtihal
Evvel konağın oldu cinan büstanları
Minnet Huda'ya iki cihanda kılub said
Nam-ı şerifin eyledi hem gazi hem şehîd.
DÜRRIYE ANNEMIZ
Osmanli devletinin son devirleriydi. Savaslarin biri bitiyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biri basliyordu. Her ân gelebilecek bir sehadet haberine hazir gönüllerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellerini duaya kaldirarak devletin ve milletin felaha kavusmasi niyâzinda bulusuyordu. Postacilar bazen cepheden mektup getiriyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bazen ise aci haberler ile sehid olan erlerimizin geriye kalan esyalarini iade ediyorlardi. Dürriye hanimin babasi da cepheden cepheye kosan bir kumandandi. Zaman zaman iki satir mektup yaziyor ve maaslarini da bu mektuba sıkıştırarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Istanbul'daki âilesine gönderiyordu. Durumlari o devrin sartlarina göre oldukça iyiydi. Bir ara gelen bir haberle âile bassiz kaliverdi. Babalari vefat etmisti. Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha küçük bir çocuktu. Hayatinin bundan sonraki safhasini annesinin himayesinde ve devletten gelen maasla devam ettirdi.
* * *
Aradan yillar geçti. Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüksek rütbeli bir askerî hâkimle evlenmisti. Zevcihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kültürlühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif varlikli fakat çok sinirli bir yapiya sahipti. Kendisine üst bas alip giyinmesi için Dürriye hanima harçlik verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ise bununla çevresindeki ihtiyaç sahiplerini sevindirirdi. Bilhassa Eminönü tarafina geçer ve Beyazit'a giderdi. Çünkü o zamanlar Beyazit'tan Aksaray'a kadar âdetâ bir insan pazari kurulurdu. Osmanli'nin bu zor zamanindahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ona yardim etmek üzere dünyanin her tarafindan gelen yüzlercehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bazen binlerce Müslümanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çogu kere harçliksiz kalirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketlerine dönemez ve burada kendilerine ihsan ve ikramda bulunacak cömert gönüllü Istanbullulari beklerlerdi. Dürriye anne de eline para geçtikçe solugu Beyazit'ta alirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif parasinin son kurusuna kadar buradaki insanlara infak ederdi.
* * *
Askerî hâkim olan zevcihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yillar sonra emekliye ayrilmishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat bir müddet sonra yatalak bir hasta hâline gelmisti. Yedi yil boyunca felçli kalan ve mizaç olarak da sert tabiatli olan zevcinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sabir ve teslimiyetle en güzel sekilde bakmaya çalisan Dürriye annehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimseye hâlini arz etmemishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimseden herhangi bir yardim ve destek de kabul etmemisti. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine "Bâr olmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yâr ol!"http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani "yük olmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sevgili ol!" ifadesini düstur edinmisti. Vefat edecegine yakin refîki:
"-Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben senden râziyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah da râzi olsun! Bana çok hakkin geçti; hakkini helâl et!"
demis ve helâllesmislerdir.
* * *
Iyi bir âile içinde yetismis olmak Dürriye anneye ayri bir asâlet ve olgunluk kazandirmisti. Varlik ve yokluk hâllerinde de dâima onurlu ve vakur bir sahsiyet sergilerdi. Kimseyi küçümsemez; her yastan ve her çevreden insanla geçimli olmayi bilirdi. Insanlari sevdigi ve gönlünü herkese açtigi içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar da kendisini severdi. Dînî meclislere karsi müstesnâ bir muhabbeti vardi. Gelene gidene hürmet ve ikramda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkesin gönlünü almaya çalisirdi. Kendi elleriyle salavat getirerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif duâlar ederek çok lezzetli yemekler ve börekler hazirlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunlari misafirlerine gönül hoslugu ile ikram ederdi.
Ziyaretine gelen hanimlara sık sık:
"-Sokaklarda degilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif evinizde şık giyinin. Zevcinizin gönlünü kazanmaya bakin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âileniz huzurla devam etsin." derdi.
* * *
Mahviyet ve tevâzû ehli idi. Insana hürmet gösterirdi. Gelenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuk bile olsa ayaga kalkar ve öyle karsilardi. Nice sirlara mazhar oldugu hâldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mânevî hâllerini gizlemeyi tercih ederdi. Bir seferinde Mûsa Topbas Efendi'ye:
"-Bu fakirin hâli nice olur? Içimden bir ses durmadan "Râziye" diye sesleniyor.
Acaba sasirdim mi efendim?" demisti.
Mûsa Topbas Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun bu hâlini hos görerek:
"-Bizlere ve ümmet-i Muhammed'e duâ edinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Dürriye hanimefendi!..
Bu hâlinizi de muhafaza edin." buyurmuslardi.
* * *
Pek çok mânevî hâline sahid oldugumuz hâldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine "Zavalli Dürriye" der ve "siradan" bir insan gibi görünmek hosuna giderdi.
Bir bayram günü ziyaretine gitmistik. Evi çok güzel kokardi. Çiçekleriyle ilgilenirken bir ara ayagi takilip yere düstü. Bunun üzerine:
"-Evlâdim çiçeklerle mesgul olurken herhâlde kalbimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rabbimden ayri kaldi; fakiri oksadilar!" dedi.
* * *
"El kârdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gönül yârda" düsturuylahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlarin arasinda hizmete devam ederkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rabbi ile de bagini kopartmamaya çalisirdi. Aksamlari isik yakmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karanligi çok severdi. Genellikle yalnizligi tercih ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama yalniz olmadigini: "-Mevlâm varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elhamdülillâh!" diye ifade ederdi.
* * *
Kul hakkina çok dikkat ederdi. Hizmet eden yardimcisinin ücretini fazlaca öderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif erkenden de gönderirdi. Kendisini ziyarete gelenler arasinda ihtiyaç sahibi kimseler bulundugu gibi varlikli kimseler de yer alirdi. Vefat edecegi günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif husûsî arabasiyla gelen bir ziyaretçisine:
"-Soförünüzü kapida fuzûlî bekletmeyelimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kul hakki olur!" demis ve görüsmeyi çok kisa tutmustu.
Hâlbuki bazi durumlarda husûsî soförün beklemesi de vazifeleri arasindaydi. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buna ragmen hiç kimsenin hakkini almak istemezdi.
* * *
Bir seferinde adeti olmadigi hâlde leziz bir yemek yapilmasini istemishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da kendisi hiç yemeden bunu bahçedeki köpege yedirmisti. Onun hâline hayretle bakan bize dönüp:
"-Evlâdimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insan her zaman kendi sahsini düsünmemelidir. Çevresindeki mahlûkâtin da hakki vardir."
diyerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif durumu izah etmis ve kendisi ekmegini yogurda bandirarak yemisti.
86 yasina kadar iki dizi üzerine oturur ve gözlerini kapatarak murâkabeye dalardi. Son zamanlarina kadar gözlüksüz Kur'ân-i Kerim okumusdu. Bütün ömrühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahlûkâta duâ ile geçti. Allah'in bu sâliha kuluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gecenin gizledigi nice güzellikler gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar arasinda gizli kalmis ve nice sirlariyla birlikte Rabbinin "Irciî: Dön!" emrine uyarak âhiret yurduna irtihal etmistir. Cenâb-i Hak rahmet eylesin. Böyle sâliha annelerin; sabirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cömertlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fedakarlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahviyet ve mâneviyat dolu hâllerinden bizlere de hisseler nasip etsin. Âmin.