Cevap: faydalı arapça notları
Genel Seviye Testi
1 ) Aşağıdakilerden hangisi isim tamlamasıdır?
A) الْبَابُ الْبَيْتِ
B) بَابُ بَيتٌ
C) بَابُ البَيْتِ
D) بَابَانِ بَيْتَانِ
2 ) Aşağıdakilerden hangisi isim tamlamasıdır?
A) أَقْلاَمُ الطَالِبَيْنِ
B) اَلْأَقْلاَمُ الطَالِبَيْنِ
C) اَلْقَلَمُ طَالِبٌ
D) اَقْلاَمُ الطَالِبَانِ
3 ) Aşağıdakilerden hangisi isim tamlamasıdır?
A) مِفْتَاحُ الْبَابُ
B) مِفْتَاحُ بَابِ الْبَيْتِ
C) مِفْتَاحُ بَابٌ بَيْتٌ
D) المِفْتَاحُ بَابُ البَيْتِ
4 ) سَيَّارَةُ المَصْنَعِ ifadesinin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fabrikanın arabası
B) Fabrikanın arabaları
C) Araba fabrikası
D) Arabaların fabrikası
5 ) “Onun güzelliği” ibaresinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) هُوَ جَمِيلٌ
B) هُوَ جَمَالٌ
C) جَمَالُهُ
D) جَمِيلُهُ
6 ) ........قَلَمُ boş yere gelebilecek en uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
A) عَلِىٌّ
B) اَلْعَلِىُّ
C) عَلِىٍّ
D) عَلِيًّا
7 ) Aşağıdakilerden hangisi sıfat tamlamasıdır?
A) قَلَمٌ طَوِيلٌ
B) قَلَمُ الطَوِيلِ
C) أَقْلاَمٌ طَوِيلاَنِ
D) أَلْقَلَمُ طَوِيلٌ
8 ) Aşağıdakilerden hangisi sıfat tamlamasıdır?
A) السُّوقُ رَخِيصٌ
B) سُوقَانِ رَخِيصَانِ
C) سُوقٌ رَخِيصَةٌ
D) الاَسْوَاقُ رَخِيصَةٌ
9 ) اَلْفَتَاةُ الْعَاقِلَةُ ibaresinin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akıllı genç erkek
B) Akıllı genç bir kız
C) Akıllı genç kız
D) Akıllı genç bir erkek
10 ) “Sıcak bir gün” ibaresinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) أَيَّامٌ حَارَّةٌ
B) اَلْيَوْمُ حَارٌّ
C) اَلْيَوْمُ الْحَارُّ
D) يَوْمٌ حَارٌّ
11 ) .........اَلْجَوَازَةُ ibaresinde (sıfat-mevsuf olacak şekilde)boşluğa gelebilecek en uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
A) جَدِيدَةٌ
B) اَلْجَدِيدُ
C) اَلْجَدِيدَةُ
D) اَجْدَارٌ
12 ) Aşağıdaki kelimelerden hangisi fiildir?
A) يَمِينٌ
B) إِسْتِغْفَارٌ
C) إِكْرَامٌ
D) إِسْتَغْفَرَ
13 ) Aşağıdakilerden hangisi muzari fiildir?
A) يَسُرَ
B) تَعَلَّمَ
C) تَعْلَمُ
D) أَكْرِمْ
14 ) Aşağıdakilerden hangisi emirdir?
A) قَالُوا
B) قُومُوا
C) أَقْرَأُ
D) إِكْرَامٌ
15 ) Aşağıdakilerden hangisi yapı itibariyle diğerlerinden farklıdır?
A) قَالَ
B) تَقُولُوا
C) أَقُولُ
D) قَوْلٌ
16 ) Aşağıdakilerden hangisi mazi fiil değildir?
A) كَانُوا
B) قَرَأْنَا
C) أَعْلَنَ
D) يَعِدُ
17 ) Aşağıdakilerden hangisi meçhul fiil değildir?
A) قِيلَ
B) نُصِرْنَا
C) كُتِبَتْ
D) قُمْنَا
18 ) Aşağıdakilerden hangisi meçhul fiildir?
A) يَجِبُ
B) يَعِيدُ
C) تُكْرِمُ
D) تُسْمَعُ
19 ) Aşağıdaki ifadede boş bırakılan yere gelebilecek en uygun kelime hangisidir? اَلطَّالِبَاتُ ........ فِي الْإِمْتِحَانِ
A) نَجَحَتْ
B) نَجَحْنَ
C) نَجَحَ
D) نَجَحُوا
20 ) اَلطَّالِبَتَانِ عَنْ الاِمْتِحَانِ ibaresinin başına aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) يَتَحَدَّثُ
B) تَتَحَدَّثُ
C) تَتَحَدَّثَانِ
D) يَتَحَدَّثَانِ
21 ) يَا أَيُّهَا الاَوْلاَدُ هَلْ ...... أَنْ ...... إِلى الْمَلْعَبِ cümlesinde boşluklara gelmesi gereken en uygun seçenek aşağıdakilerden hangisidir?
A) يُرِيدُونَ / يَلْعَبُونَ
B) تُرِيدُونَ / تَلْعَبُونَ
C) تُرِيدُونَ / تَلْعَبُوا
D) تُرِيدُ / تَلْعَبْنَ
22 ) Aşağıdakilerden hangisi isim cümlesi değildir?
A) اَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ
B) اَلْحَمْدُ لِلَّهِ
C) نَحْنُ قَسَمْنَا
D) كَتَبْتُ بِالْقَلَمِ
23 ) Aşağıdakilerden hangisi isim cümlesidir? I. زَيْدٌ قَامَ II. لِكُلِّ حَىٍّ أَجَلٌ III. زَيْدٌ أَبُوهُ حَىٌّ
A) Yalnız I
B) Yalnız III
C) I ve III
D) I, II ve III_
Cevap: faydalı arapça notları
Fiil Cümlesi Testi
1 ) Aşağıdakilerden hangisi fiil cümlesidir?
A) اَلْمَدْرَسَةُ كَبِيرَةٌ
B) يَدْخُلُ الطُّلّابُ اِلَى الصَّفِّ
C) فيِ السّمَاءِ
D) لِكُلِّ بَلَدٍ
2 ) ذَهَبَ عَلِيٌّ اِلَى الْمَدْرَسَةِ Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ali eve gitti.
B) Ahmet okula gidiyor.
C) Ali okula gitti
D) Ahmet okula gitti.
3 ) كَتَبَتْ فاطِمَةُ وَاجِبَهَا “ Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fatma okula gitti.
B) Fatma ödevini yazıyor.
C) Ayşe dersini yazdı.
D) Fatma ödevini yazdı.
4 ) “خَرَجُوا مِنَ الْبَيْتِ “Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okula geldiler.
B) Eve geldiler.
C) Evden çıktılar.
D) Okuldan çıkıyorlar.
5 ) “Erkek öğrenciler sınıfa girdiler.” Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) دَخَلَتْ الطَّالِبَاتُ فِي الصَّفِّ
B) يَدْخُلُ الطُّلّابُ فِي الصّفِّ
C) دَخَلَ الطُّلا بُ فِي الصَّفِّ
D) دَخَلَ الطُّلَّا بُ فِي الْمَدْرَسَةِ
6 ) “Siz bayanlar meyve yediniz.” Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) اَكَلْتِ الْفَاكِهَةَ
B) اَكَلْتُنَّ الْفَاكِهَةَ
C) اَكَلَتْ التُّفَّاحَ
D) اَكَلْتُنَّ التُّفَّاح
7 ) تَركَبتُنَّ فِي الْقِطَارِ Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bayanlar trenden iniyorlar.
B) Siz bayanlar otobüse bindiniz.
C) Siz bayanlar trene biniyorsunuz.
D) Siz baylar trenden indiniz.
8 ) “نَجْلِسُ عَلَى الْكُرْسِي “Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sandalyede oturuyorsunuz.
B) Masadan kalkıyoruz.
C) Halıda oturuyorlar.
D) Sandalyede oturuyoruz.
9 ) “يَقْرَأُ أَحْمَدُ الْكِتَابَ “ Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet kitap okuyor.
B) Ahmet kitap yazıyor.
C) Ahmet iki kitap okudu.
D) Ahmet kitap yazdı.
10 ) ”Hatice futbol oynuyor.” Arapça karşılığı aşağıdaki seçeneklerden hangisidir?
A) يَلْعَبُ خَدِيجَةُ كُرَةَ الْقَدَمِ
B) خَدِيجَةُ كُرَةَ الْقَدَمِ تَضْرِبُ
C) تَلْعَبُ خَدِيجَةُ كُرَةَ الْقَدَمِ
D) تَلْعَبُ خَدِيجَةُ كُرَةََ السَّلَّةِ
11 ) “O iki bayan mektup yazıyorlar.” Arapça karşılığı aşağıdaki seçeneklerden hangisidir?
A) تَكْتُبَانِ الرِّسَالَةَ
B) تكْتُبِينَ الرِّسَالَةَ
C) يَقْرَأُ الْكِتَابَ
D) تَقْرَأُ الرِّسَالَةَ
12 ) “ ذَهَبَتْ فَاطِمَةُ إِلَى الْقَرْيَةِ بِالْحَافِلَةِ “ Cümlesinin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fatma, otobüsle köye gitti.
B) Fatma, köye gitti.
C) Otobüsle Fatma köye gitmedi.
D) Fatma köye gitmiş.
13 ) “ .أُرِيدُ غُرْفَةً مُطِلَّةً عَلَى الْبَحْرِ “Cümlesinin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Denize balkonu olan bir oda istiyorum.
B) Deniz tarafından bir oda istiyoruz.
C) Denize nazır bir oda istiyorum.
D) Denize bakan bir oda rezervasyonu yaptık.
14 ) “ هَلْ يُمكِنُنِي أَنْ أَتَنَاوَلَ طَعَاماً فِي غُرْفَتيِ؟” Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yemeği odamda yiyebilir(alabilir) miyim?
B) Yemeğimizi odada yiyebilir miyiz?
C) Odaya yemek çıkarılabiliyor mu
D) Yemek saat kaçta başlıyor?
15 ) “ يُفْتَحُ الْمَطْعَمُ فِي السَّاعَة السَّابِعَةِ صَبَاحًا” Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okul sabah altı da başlar.
B) Dersane saat yedi de başlar.
C) Lokanta sabah saat yedi de açılır.
D) Saat yedide lokantada buluşalım.
16 ) “ تُغْلَقُ الْمَكْتَبَةُ فِي السَّاعَةِ السَّادِسَةِ مَسَاءً” Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ofis saat altı da açılır.
B) Okul akşam saat 18:00 da kapanır.
C) Ofiste saat yedi de buluşalım.
D) Kütüphane akşam saat altı da kapanır.
17 ) “ مَاذَا تُفَضِّلُ أَنْ تَشْرَبَ؟ “ Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ne yemek istersiniz?
B) Ne içmek istersiniz?
C) Ne yapmak istersiniz?
D) Ne almak isterdiniz?
18 ) “مَتَى سَتَنْزِلُ الطَّائِرَةُ عَلَى الْمَطَارِ ؟” Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Uçak ne zaman indi?
B) Otobüs ne zaman hareket edicek?
C) Gemi limana ne zaman geldi?
D) Uçak havalimanına ne zaman inecek?
19 ) “ يَجِبُ عَلَيْكَ أنْ تَنْتَبِهَ عِنْدَ الْقِيَادَةِ “Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yeme-içmene dikkat etmen gerekir.
B) Spor yapmalısın.
C) Araba kullanırken dikkatli olman gerekir.
D) Kışın dikkatli olmalıyız.
20 ) “ هَلْ تُرِيدُ أَنْ تُقِيمَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فَقَطْ ؟ “Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Otelde üç gün kalmak istiyorum.
B) Sadece üç gün kalmak mı istiyorsun?
C) Kaç gün kalacaksın?
D) Üç günden fazla kalmak ister misiniz?
21 ) ( Sorulardaki boşluklara uygun ifadeyi seçiniz.) “ الطَّائِرَةُ مِنْ مَطَارِ إِسْطَنْبُولَ…….. “
A) تُقْلِعُ
B) تَذْهَبُ
C) يَنْزِلُ
D) تَأَخّر
22 ) “ أَنْ نَنَامَ مُبَكِّرًا …… “
A) ذَهَبَتْ
B) يَعْرِفُ
C) يَجِبُ
D) أَقُولُ
23 ) “ الْوَلَدُ بَابَ الْبَيْتِ ……”
A) يَنْزِلُ
B) يَقْرَأُ
C) تَرْجَعُ
D) يَفْتَحُ
24 ) “ خَالِدٌ فِي الْمَصْنَعِ ….. “
A) تَدْرَسُ
B) يَعْمَلُ
C) تَلْعَبُ
D) لَعِبَتْ
25 ) “ أبِي سَيَّارَ ة صَغِيرَةًً … “
A) إِشْتَرَى
B) إِشْتَرَيْتُمَا
C) تَبِيعُ
D) بَاعَتْ
26 ) “الأُمُّ لاَوْلاَدِهَا …….. “
A) كَتَبَ
B) يَقُولُ
C) أَقْرَأُ
D) قَالَتْ
27 ) “ زَيْنَبُ فِي مُنْتَصِفِ اللّيْل…….”
A) إِسْتَيْقَظَ
B) تَسْتَيْقِظُ
C) يَسْتَرِيحُ
D) نَامَ
28 ) “ مِنَ الْقِطَارِ ……”
A) فَتَحَ
B) لَمْ يَكْتُبْ
C) لَمْ يَنْزِلْ
D) مَا قَرَأَ
29 ) “ الُّلغَةَ الْعَرَبِيَّةَ فِي الْجَامِعَةِ ……..”
A) نَنَامُ
B) أتَزَوَّجُ
C) خَرَجُوا
D) أتَعَلَّمُ
30 ) فَاطِمَةُ فِي السَاعَةِ السَابِعَةِ صَباحاً ….”
A) ذَهَبَ
B) ستَسْتَيْقِظُ
C) يَخْرُجُ
D) لَمْ يَكْتُبْ
31 ) Aşağıdakilerden hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir?
A) سَيَّارَةٌ-صَغِيرَةٌ- أبِي
B) الْمَعْمَل – فِي – عَامِلٌ – سَالِمٌ
C) الْغُرْفَةُ – مَفْتُوحَةٌ – نَوَافِذُ
D) أُمِّي – الأَذَانَ – سَمِعَتْ
32 ) Aşağıdakilerden hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir?
A) فِي – الْمُسَافِرُونَ –الْفُنْدُقِ- نَزَلَ
B) جَميلَةٌ – الْبَيْتِ – حَدِيقَةُ
C) مُفِيدٌ – الْعِلْمُ – شَخْصٍ – لِِكُلِّ
D) كَبِيرٌ- الطَّالِبِ – دَفْتَرُ
33 ) Aşağıdakilerden hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir?
A) هَلْ – عَالِيَةٌ – الْمَدْرَسَةُ
B) عَالِيَةٌ – الْبَيْتِ – أبْوَابُ
C) وَاسِعٌ – الْمَدْرَسَةُ
D) إِلَى – الْبِنْتُ – الْبَيْتِ – رَجَعَتْ
34 ) Aşağıdakilerden hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir?
A) أَذْهَبُ – مُسْتَشْفَى – إِلَى
B) صَدِيقُكَ – مُعَلِّمٌ
C) الصَّفُّ – هَذَا- جَمِيلٌ
D) بِالنِّيَاتِ – الأَعْمَالُ – إِنَّمَا
35 ) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğru harekelenmiştir?
A) سَمِعَ التِّلْمِيذُ قَوْلُ الأُسْتَاذِ
B) يَدْخُلُ الطُّلَّابُ إِلَى الْحَدِيقَةِ
C) سَتَذْهَبُ إِلَى الْمَصْنَعُ
D) فَتَحْتُ نَافِذََةُ الْبَيْتِ
36 ) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğru harekelenmiştir?
A) تَسْكُنُ زَيْنَبَ فِي شَقًاتِهَا
B) رَكِبْنَا فِي السَّفِينَةَ
C) دَرَسُوا فِي الْجَامِعَةُ
D) لَمْ يَرَ مُحَمَّدٌ هَذِهِ السَّيٌَارَةَ
37 ) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
A) نَعِيشُ أَحْمَدُ مَعَ أُسْرَتُهُ
B) تَعِيشُ أَحْمَدُ مَعَ أُسْرَتِهِ
C) يَعِيشُ أَحْمَدُ مَعَ أُسْرَتِهِ
D) عَاشَتْ أَحْمَدُ مَعَ أُسْرَتِهِ
38 ) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
A) رَكِبَ خَالِدٌ الْحَافِلَةُ
B) رَكِبَتْ خَالِدٌ الْحَافِلَةَ
C) تَرْكَبُ خَالِدٌ الْحَافِلَةَ
D) سَيَرْكَبُ خَالِدٌ الْحَافِلَةَ
39 ) Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
A) وَصَلَ زَيْنَبُ إِلَى بَيْتِهِ
B) تَصِلُ زَيْنَبُ إِلَى بَيْتِهاَ
C) وَصَلَتْ زَيْنَبَ إِلَى بَيْتِهِ
D) وَصَلُوا زَيْنَبُ إِلَى بَيْتِهِ
40 ) “ ذَهَبَتْ فَاطِمَةُ “Fiilin eş anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) قَالَتْ
B) رَاحَتْ
C) تَرْجِعُ
D) زَارَتْ
41 ) “ يَسْتَيْقِظُ عَلِيٌّ مُبَكِّراً “ Cümledeki fiilin zıt anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) تَنَامُ
B) إسْتَيْقَظَ
C) يَنَامُ
D) يَتَنَاوَلُ
42 ) “ يَغْلق ُالْبَابَ “Cümledeki fiilin zıt anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) يَخْرُجُ الْبَابَ
B) يَفْتَحُ الْبَابَ
C) يَنْصُرُ
D) رَجَعَتْ
43 ) “ إِشْتَرَكْنَ فِي جَمِيعِ الاِمْتِحَانََاتِ “Cümledeki fiilin eş anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) سََاهَمْنَ
B) تَرَكَتْ
C) رَاجَعَتْ
D) شَاكَرَتْ
44 ) Fiil cümlesi olan grubu işaretleyiniz. I- رَكِبَ النَّاسُ الْقِطَارَ II- نزَلَ الْمُسَافِرُونَ فِي الْفُنْدُقِ III- سَيَّارَتُكَ سَرِيعَةٌ IV- عَالَجَ الطَّبِيبُ الْمَرِيضَ
A) Yalnız III
B) I, III,II
C) III, IV,I
D) I,II,IV
45 ) Fiil cümlesi olan grubu işaretleyiniz. I- فَهِمَ التَّلاَمِيذُ هَذَا الدَّرْسَ II - الْجُمَلُ تَتَرَكَّبُ مِنَ الْكَلِمَاتِ III- خَالِدٌ يَعْمَلُ فِي الْمَصْنَعِ IV- خَرَجَتِ الْمَرْأَةُ مِنَ الْبَيْتِ
A) Yalnız III
B) Yalnız II
C) II ve III
D) I ve IV
46 ) Fiil cümlesi olan grubu işaretleyiniz. I- هَذَا الصَّفُّ II- قَلَمِي جَدِيدٌ III- أَذْهَبُ إِلَى الْمُسْتَشْفَى IV- مَدْرَسَتُنَا كَبِيرَةٌ
A) Yalnız III
B) Yalnız I
C) I,II,IV
D) Hiçbiri
47 ) Fiil cümlesi olan grubu işaretleyiniz. I- يَدْخُلُ الطُّلاَّبُ فِي الْمَدْرَسَةِ II- أُكْتُبْ دَرْسَكَ III- فَتَحَ الْمُعلِّمُ حَقِيبَتَهُ IV- سَنَسْكُنُ فِي إِسْطَانْبُولَ
A) Yalnız III
B) Yalnız I
C) III, IV
D) Hepsi
48 ) Fiil cümlesi olan grubu işaretleyiniz. I- طَبِيبُ الْمُسْتَشْفَى II- دَارٌ جَمِيلَةٌ III- هُمَا عِِلْمَا الْحَدِيثِ وَ التَّفْسِيرِِ IV- عَلاَمَةُ الرَّفْعِ لِلْفَاعِلِ ضَمَّّةٌ
A) I, II
B) III, IV
C) II, III
D) Hiçbiri
49 ) Aşağıdaki seçenklerden hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir?
A) زَكِيٌّ / هَذَا/ الطَّالِبُ
B) وَلَدٌ/ أَتَى/ صَغِيرٌ
C) هُمْ/ رِجَالُ الأَعْمَالِ
D) اللَّذِي/ طَعَامُ
50 ) Aşağıdakilerin hangisiyle fiil cümlesi yapılabilir? I- فِي/ كَلْبٌ/ الْمَزْرَعَةِ II- نَشِيطٌ/ زَوْجُهُ III- الطِّفْلُ/ يَشْرَبُ/ الَّبَنَ IV- الْبِنْتُ/ دَخَلَتْ/ فِي/ الْقَاعَةِ
A) Yalnız I
B) I, II
C) III, IV
D) Hepsi_
Cevap: faydalı arapça notları
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Maksut’un musannıfı İmam-ı Azam Ebû Hanife Hazretleridir. Hicrî 80’de Kûfe’de doğmuş ve Hicrî 150’de de Bağdat’ta vefat etmiştir.
Musannıf Hazretleri; Arabî ilimlerin, şer’i ilimleri öğrenmeye vesile olduğunu beyan eder. Ki Arabî ilimlerden bazıları şunlardır;
عَرَبِِى عِلِمْلَرْ صَرْفْ نَحِوْ مَنْطِقْ بَيَانْ لُغَتْ
Şer’i İlimlerden bazıları ise şunlardır;
شَرْعِى عِلِمْلَرْ تَفْسِرْ حَدِيثْ فِقِهْ كَلاَمْ
Maksut; Sülasî mücerredin ikinci babından İsm-i Mef’uldür. Tasrifi;
قََصَدَ يَقْصِدُ قَصْدًا فََهُوَ قَاصِدٌ وَذَاكَ مَقْصُدٌ
Şeklindedir.
Maksut’un 2.bâbdan olduğuna delil olan Ayet-i Kerime;
وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ
وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ
(Lokman Sûresi–19) ayetidir.
Bu ayette ki, “اِقْصِدْ”emrinin dalaletiyle, “مَقْصُودْ” kelimesi 2. bâbdan gelmektedir.
Her kitabın başında söylenmesi vacip ve caiz olan 7 şey vardır.
Vacip olanlar;
1- Besmele
2- Hamdele
3- Salvele (Salâvat-ı Şerife)
Caiz olanlar;
1- İsm-i Kitap (Kitap ismi)
2- Fenni Kitap (Kitabın içeriği, sarf v.s.)
3- Tâdâlı Fusül (Fasıllar)
4- Tebyîni Garaz (Maksadını Beyan)
Musannıf Hazretleri Fiillerin taksimatını “Bina” kitabındakinden biraz farlılıkla (adet bakımından) 30 bâb olarak beyan eder. Şöyle ki;
http://img300.imageshack.us/img300/23/ademqb3.jpg
Şeklinde taksim eder.
FASILLAR
1.Fasıl: Bu fasıl, mastardan çıkarılmalarına ihtiyaç şiddetlenen vecihler hakkındadır.
Mastardan çıkarılmalarına ihtiyaç şiddetlenen vecihler altı tane idi.
1- Mazi
2- Muzâri
3- Emir
4- Nehiy
5- İsm-i Fâil
6- İsm-i Mef’ul.
Mastar mimli veya mimsiz olmaktan hâlî (boş) değildir.
Eğer mimsiz olursa; Semâî diye adlandırılır. Semâî; Araplardan geldiği üzere muhafaza edilen kelime demektir. Semâî mastar, üzerine kıyas olunmaz. Bunlar kıyasa muhaliftirler. Sülâsî’nin gayrisinde ise kıyas vardır.
Eğer mimli olursa; bakılır, eğer Muzârinin aynel fiili meftuh veya mezmum ise, mastar mimi, ismi zaman, ismi mekân “مَفْعَلٌ”vezni üzere gelir. Ancak şâzlar (istisnalar) vardır. Bunlar aynel fiilinin kesresiyle gelirler;
الْمَطْلِع وَالْمَغْرِب وَالْمَسْجِد وَالْمَنْسِك وَالْمَشْرِق ...
Eğer Muzârinin aynel fiili meksur olursa, (Yani 2. ve 6. bablarda) mastar mîmi“مَفْعَلٌ”vezniüzere gelir. (Ancak المَرْجِع وَالمَصِر istisna. Bunlar aynel fiilinin kesresiyledir.) İsm-i Zaman ve İsm-i Mekan “مَفعِلٌ” vezni üzere gelir.
Nagıs Fiillerde; İsm-i Zaman, ism-i mekân, mastar “مَفْعَلٌ”vezni üzere gelir.
Misal Fiillerde; İsm-i Zaman, ism-i mekan, mastar bütün bablarda “مَفعِلٌ” vezni üzere gelir.
Lefif-i Makrun; Nagıs gibidir. “مَفْعَلٌ”vezni üzere gelir.
Lefif-i Mefruk; Misal fiil gibidir. “مَفعِلٌ” vezni üzere gelir.
Sülasi üzerine zâid olursa, mastar mimi, İsm-i zaman, İsm-i Mekân, İsm-i Mef’ul sülasinin gayrisinde ki, bütün baplarda, Muzârinin meçhul vezni üzerine gelir. Muzaraat harfi, mezmum bir mim ile değiştirilir.
1-) Fiil-i Mazi: Fiil malum veya meçhul olmaktanhâlî (boş) değildir. Eğer Mazi malum olursa, ister müzekker ister müennes olsun, ahirindeki harf müfret ve tesniyede feta üzerine mebnidir (kalıcıdır).
Cemi müzekker ğaiblerde mezmumdur. Geri kalanlarında sakindir.
Evvelinde Hemze-i Vasıl bulunan südasi ve humasi müstesna, mazinin ilk harfi bütün baplarda meftuhtur.
Hemze-i Vasıllar
Hemze-i vasıl başlangıçta sabittir, geçiş halinde düşer. Bunlar; هَمْزَةُ ابْنٍ ,وَابْمِنْ,وَابْنَتٍ,وَامْرَءٍ ,وَامْرَأَةٍ,وَا ثْنَ يْنِ ,وَاثْنَتَيْنِ,وَاسْمٍ ,وَاسْتٍ ,وَايْمُنٍ dir.
- Humasi ve südasiden, mazi, mastar ve emrin hemzesi Hemze-i Vasıldır.
- Sülasiden Emri hazırın hemzesi Hemze-i Vasıldır.
- Lamı Tarife bitişen hemze, Hemze-i Vasıldır.
- Lam-ı Tarife bitişen hemze ve اَيْمُنٍ (eymünin)’in hemzesi meftuhtur. Hemze-i Vasıllar meksur olduğu halde bunlar istisnadır.
- 1. ve 5. bablardaki Emr-i Hazırın hemzesi aynel fiiline tabi olduğu için başlangıçta mezmumdur.
- Südasi ve humasinin mazisinin meçhulünün hemzesi, mezmumdur. (Hemze-i Vasıl olduğu halde)
Hemze-i Kat’ıllar (Düşmeyen Hemzeler)
1-) İf’al babının hemzesi..
2-) Mütekellimin Hemzesi.
3-) Ceminin Hemzesi.
4-) İstifhamın hemzesi.
5-) İsmi tafdılın hemzesi.
6-) “يَا” ile nida olunan, İsmi Celalin hemzesi. (ﻴﺎ ﷲ )
7-) Sıfat-ı Müşebbehe’nin hemzesi.
8-) Mazinin kendi hemzesi.
9-) Lam-ı Tarifin hemzesi.
2-) Fiil-i Muzari:
Tarifi; “Fe hüvellezi yekünü fî evvelihi harfun min Hurufi "اَتَيْنَ" (eteyne), bi şartın enyeküne zâlikel harfü zâiden alel mâzî”
Manası;
Fiil-i Muzari; Mazi üzerine zaid olmak şartıyla evvelinde “اَتَيْنَ” harflerinden bir harf bulunandır.
1. Muzaraat harfi yani “اَتَيْنَ” (eteyna) harfleri bütün babların Malumunda meftuhtur. Ancak istisna olarak Rubailerde mezmumdur. Tüm rubailerde Muzaraat harfi mezmumdur. Misal: “يُدَجرِجُ” gibi.
2. Muzârinin lamel fiilinden önceki harf Rubai, Humasi ve Südasilerde meksurdur. Ancak “تَفَعَّلُ يَتَفَاعَلُ يَتَفَعْلَلُ” babları müstesna. Bunlarda meftuhtur.
Meçhulde ise;
1. Muzaraat harfi mezmumdur.
2. Malumunda sakin olan, meçhulünde de hâli üzere sakindir. (يَنْصُرُ يُنْصَرُ )
3. Geriye kalanlar ise meftuhtur.
4. Malum ve meçhulünde Fiil-i Muzâriyi “cezm edici” ve “nasb edici” bir harf bulunmadığı müddetçe, lamel fiili mezmumdur.
3-) Emir ve Nehiy:
Emir ve Nehiy,Muzârinin lafzı üzerinedir. Bunlar meczumdurlar.
Cezim alâmetleri;
- Tesniye nunu’nun düşmesiyledir. ( Muzârisi: “يَنْصُرَانِ” iken Emr-i Gaib: “لِيَنْصُرَا” şeklindedir.
2. Cemi müzekker nu’nunun düşmesiyledir. ( Muzarisi: “يَنْصُرُونَ” iken, Emr-i Gaib: “لِيَنْصُرُوا” şeklindedir.
3. Müfret müennes muhataba nu’nunun düşmesiyledir.
4. Geriye kalanlarda, Sahih lâmel fiilinin sukûnu ve illetli lâmel fiilinin düşmesiyledir. Ama cemi müennes nun’u müstesna, çünkü bu cemi müennes nun’u cezim ve gayrisinde sabittir.
Emr-i Hazır:Emri hazır, muzarinin müfret müzekker muhatabından, Muzaraat harfinin düşmesiyledir. Muzaraat harfinin mâbâdi (sonra ki harf) sakin ise evveline hemze-i vasıl getirilir. Eğer harekeli ise ahiri sakin kılınır. Misalen;
Muzârinin müfret müzekker muhatabı=تَنْصُرُ , Emri Hazır= اُنْصُرْ
Muzârinin müfret müzekker muhatabı= تَعِدُ , Emri Hazır= عِدْ Şeklindedir.
4-) İsm-i Fail: Mazinin aynel fiiline bakılır. Aynel Fiilinin harekesi:
Meftuh ise; “نَاصِرٌ” (nâsırun) vezni üzere gelir. (1, 2. ve 3.bablar)
Mezmum ise; “عَظِيمٌ” vezni üzere gelir. (5.Bab)
Meksur ise; Müteaddide “عَالِمٌ” vezni üzere, Lazımda ise “مَرِيضٌ” , “زَمِنٌ”, “اَحْمَرُ” ve “عَطْشَانَ” vezinlerinde gelir. (4 ve 6.bablar)
اَحْمَرُ اَحْمَرَانِ حُمْرٌ
حَمْرَاءَ حَمْرَاوَانِ حُمْرٌ
عَطْشَانَ عَطْشَانَانِ عِطََاشٌ
عَطْشَى عَطْشَايَانِ عِطَاشٌ
5-)İsm-i Mef’ul: Sülasinin bütün bablarında “مَجْبُورٌ”ve “كَثِيرٌ” vezni üzere gelir.
Mübalağa lazım vezinleri; “جَهُولٌ” , “صِدِّيقٌ”, “كَذَّابٌ”, “غُفُلٌ”, “يَقُظٌ”, “مِدْرَارٌ”, “مِكْثِيرٌ”, “لُعَنَتٌ” Vezinlerinde gelir.
Not: “لُعَنَتٌ” kelimesinin aynel fiili sakin kılınarak, “لُعْنَتٌ” yapılırsa, İsm-i Mef’ul manasında olur.
2.FASIL:
(Musannıf hazretleri bu kısımda daha çok, “Bina” ve “Emsile” kitaplarında okunanları anlatmaktadır.)
Bu fasıl, Sahih fiillerin tasrifi (çekilişi) hakkındadır.
Fiili mazi, fiili muzari, malumda ve meçhulde 14 vecih üzeredir. Bunlardan üçü gaib, üçü gaibe, üçü muhatap, üçü de muhatabadır. İki tanesi ise Mütekellim içindir. Ancak Emir ve Nehiy’in malumlarında bu mütekellim için olan iki vecih gelmez.
İsmi Fail: 10 vecih üzere gelir. Cemi müzekker 4 lafız üzeredir. Cemi müennes ise 2 lafız üzeredir.
İsmi Mef’ul: 7 vecih üzere tasrif olunur. Cemi müzekker 2 lafızdır. Cemi müennes bir lafızdır.
Te’kit Nun’u (Nûnu Müşeddede): Emir ve Nehiy’in malumda ve meçhul de cemisi üzerinedir. Nun’u Muhaffefe’de böyledir ama Nun’u Muhaffefe, Tesniye ve cemi müennese dâhil olmaz.
Emri Gaib Nun’u Müşeddede;
لِيَنْصُرَنَّ لِيَنْصُرَانِّ لِيَنْصُرُنَّ
لِتَنْصُرَنَّ لِتَنْصُرَانِّ لِيَنْصُرْنَانِّ
Emr-i Gaib Nun’u Muhaffefe;
Müfret Müzekker:لِيَنْصُرَنْ
Müfret Müennes: لِيَنْصُرُنْ
Cemi Müzekker:لِتَنْصُرَنْ
Emri Hazır Nun’u Müşeddede;
اُنْصُرَنَّ اُنْصُرَانِّ اُنْصُرُنَّ
اُنْصُرِنَّ اُنْصُرَانِّ اُنْصُرْنَانِّ
Emri Hazır Nun’u Muhaffefe;
Müfret Müzekker muhataba:اُنْصُرَنْ
Cemi Müzekker muhataba: اُنْصُرُنْ
Müfret Müennes muhataba:اُنْصُرِنْ
- Sülasî Mezîdün Fîhi Rubâîlerde, Mütekellimlerde iki hemzenin cem etmemesi (bir arada gelmemesi) için, muzârinin hemzesi hazfolunur.
Bu fasılda bazı kaideler vardır. Bunlardan bir kaçını örnekleri ile verelim;
(اِدَّثَّرَ) nın iğlali;
(اِدَّثَّرَ) aslında (تَدَثَّرَ) idi. (ت)’nin mahreci, (د)’a yakın olduğundan (ت)’yi (د)’a idğam ettik. İdğamdan bedel, Müdğamün fîh olan (د)’a bir şedde verdik. Sakinle başlamak mümkün olmadığından evveline bir hemze getirdik ve (اِدَّثَّرَ) oldu.
(اِثَّاقَلَ)’nin iğlali de bu şekilde yapılır.
3.FASIL:
Bu fasıl bir takım fâidelerin beyanı hakkındadır.
Lazım fiilin Müteaddî olması;
1-) Evveline hemze getirilmesi. (اَخْرَجْتُهُ)
2-) Sonuna Harf-i Cer getirilmesi. ( خَرَجْتُ بِهِ)
3-) Aynel fiilinin şeddelenmesi iledir. (خَرَّجْتُهُ)
4-)"تَفَعَّلَ" ve(تَفَعْلَلَ) bablarındaki (ت)’nin hazfi ile dir.
Müteaddi fiilinin lazım olması ise;
1-) Tağdiyet sebeplerinin hazfiyle.
2-) (اِنْكَسَرَ) babına naklederek.
3-) (فََعْلَلَ) babının evveline (ت)’nin ziyadesiyle.
NOT: Lazım fiilden, Mef’ulü bih ve meçhul gelmez. Çünkü lazım fiil, Mef’ulü bihe muhtaç değildir. Müteaddî ise bunu hilâfınadır. Yani, Mef’ulü bihe muhtaçtır.
Burada Musannıf hazretleri bir takım kaidelerden bahsediyor idi.
1. Kaide: Eğer (اِفْتَعَلَ)’nin fail fiilinde “ıdbak harfleri”nden (ص ض ط ظ) biri olursa şu misallerde ki hükümler geçerlidir;
- (اِطَّرَدَ) aslında (اِطْتَرَدَ) idi. (اِطْتَرَدَ)’nin Aynel fiilinde ıdbak harflerinden (ط) bulunduğundan, (ت)’yi (ط)’ya çevirdik. İki harfide birbirine idğam ettik. İdğamdan bedel birde şedde verdik.
- (اِصْطَبَرَ) aslında (اِصْتَبَرَ) idi.
- (اِضْطََرَبَ) aslında (اِضْتَرَبَ) idi.
- (اِطَّرَدَ) aslında (اِطْتَرَدَ) idi. Gibi…
2.Kaide: Eğer (اِفْتَعَلَ)’nin fail fiilinde (ز ذ د) harflerinden biri olursa, (ت) harfi, (د) harfine çevrilir. Misal;
· (اِدَّمَعَ) aslında (اِدْتَمَعَ) idi.
· (اِذَّكَرَ) aslında (اِذْتَكَرَ) idi.
· (اِذْدَجَرَ) aslında (اِذْتَجَرَ) idi.
3. Kaide: Eğer (اِفْتَعَلَ)’nin fail fiilinde (ث ى و) harflerinden biri olursa, bu harfler (ت)’ye kalb olunur. Sonra da (اِفْتَعَلَ)’nin (ت)’sine idğam olunurlar. Misal;
- (اِتَّقَى), aslında (اِوْتَقََى) idi.
- (اِتَّسَرَ), aslında (اِيْتَسَرَ) idi.
- (اِتَّغَرَ), aslında (اِثْتَغَرَ) idi.
İsimlere ve fiillere ziyade kılınan harfler, 10 tanedir ve (اَلْيَوْمَ تَنْسَاهُ) harfleridir.
Bir kelime üç üzerine zâid olup, kendisinde (اَلْيَوْمَ تَنْسَاهُ) harflerinden biri varsa, bu harf zâiddir diye hükmolunur.
Eğer o kelimeden, o harf çıkarıldığında bir mana ihtiva etmiyorsa, o zaman, o harf zaid değildir diye hükmolunur. Misal; (وَسْوَسَ ) gibi.
Rubaî bablarının tamamı Müteaddî içindir. Ancak (دَرْبَحَ ) lazım içindir.
Humâsî bablarının hepsi lazım içindir. Ancak (اِفْتَعَلَ ) (تَفَعَّلَ ) ve (تَفَاعَلَ ) babları müstesna. Bunlar müşterektir.
Südâsî bablarının hepsi lazım içindir. Ancak (اِسْتَفْعَلَ ) babı müstesnadır. Çünkü (اِسْتَفْعَلَ ) babı, lazım ile Müteaddî arasında müşterektir. Ve bir istisnâi durum daha olarak, (اِفْعَنْلَى ) babından olan, (اِسْرَنْدَاهُ )=(galip geldi) ve (اِغْرَنْدَاهُ )=(kahretti) kelimeleri Müteaddî kelimelerdir.
Ef’ale’nin hemzesi yedi manaya gelir;
1-) Tağdiyet. Lazım fiili müteaddi yapmak demektir. Misal; (اَكْرَمْتُهُ).
Aslen, (كَرُمَ) lazım iken, (اَكْرَمْتُهُ) =(Ben ona ikram ettim) şeklinde Müteaddî olur.
2-) Sayrûret. Sonradan olmak, intikal etmek manasındadır.
Misal; (اَمْشَى الرَّجُلُ)=(Adam yürür oldu)
3-) Vicdan. Misal; (ابْخَلْتُهُ)=(Ben onu cimri buldum)
4-) Haynûnet. Bir şeyin vakti gelmek manasındadır. Misal; (اَحْصَدَ الزَّرْعُ)=(Hasat vakti yakın oldu)
5-) İzalet. Gidermek, halletmek demektir. Misal; (اَشْكَيْتُهُ)=(Ben ondan şikayeti giderdim)
6-) Duhul. (Girmek) Misal; (اَصْبَحَ الرَّجُلُ)=(Adam sabaha dahil oldu)
7-) Kesret. Çokluk denektir. Misal; (الْبَنَ الرَّجُلُ)
İstef’ale’nin Sin’i altı manaya gelir;
1-) Talep. Misal: (اَسْتَغْفِرُ اللهَ)
2-) Sual. Misal: (اِستَخْبَرَ)
3-) Tahavvül. Dönmek manasındadır Misal: (اِستَخَلَّ الْخَمْرُ)=(Şarap sirkeye döndü)
4-) İtikad. Misal: (اِسْتَكْرَمْتُهُ)=(Ben onun cömert olduğuna inandım)
5-) Vicdan. Misal: (اِسْتَجَدْتُ شَيْأً)
6-) Teslim. Misal: (اِسْتَرْجَعَ الْقَوْمُ عِنْدَ الْمُصِيبَةِ
Cevap: faydalı arapça notları
Hurûfu med, Hurûfu Zevâid, Hurûfu Liyn ve Hurûfu illet birdir (yani hepsi aynıdır) ve bunlarda (ا و ى) harfleridir.
Sahih Fiil:(ا و ى) illetli harflerinin bulunmadığı fiillerdir.
Misal Fiil: Mazi Fiilinin evvelinde, (ا و ى) harflerinden biri bulunursa, Misal Fiil diye isimlendirilir. Misal; (وَعَدَ - يَسَرَ)
Ecvef Fiil: İlletli harf eğer kelimenin ortasında ise, Ecvef Fiil diye isimlendirilir. Misal; (قَالَ -بَاعَ ) gibi.
Nâkıs Fiil: İlletli harf kelimenin ahirinde olursa, Nâkıs Fiil diye isimlendirilir. Misal; (رَمَى - غَزَا ) gibi.
Lefifi Makrûn: İlletli harf kelimenin Aynel ve Lamel fiillerinde olursa Lefifi Makrûn diye isimlendirilir. Misal; (رَوَى - شَوَى ) gibi.
Lefifi Mefrûk: İlletli harf kelimenin Fail ve Lamel fiillerinde olursa, Lefifi Mefrûk diye isimlendirilir. Misal; (وَقََى ) gibi.
Muzaaf: Aynel fiili ve lamel fiili aynı cins olan harflerdir. (Bunlar birbirine idğam edilir)
Mehmüz: Fiilin evvelinde hemze olursa buna Mahmüzel fâ, Ortasında olursa (سَئَلَ) Mahmüzel ayn, Ahirinde olursa (قَرَءَا ) Mahmüzel lâm diye isimlendirilir.
İĞLAL KAİDELERİ
1-) “ﻭ” veya “ﻯ” harekeli olup, mâgablileri meftuh olursa “ﻭ” ve “ﻯ” elife kalbolunurlar. Misal َقََالَ aslında “قََوَلَ” idi. “ﻭ” harf-i illet müteharrik, , mâgablinin harekesi meftuh olduğundan elife kalp ettik ,قَالَ oldu.
Ayrıca, Nakıs Fiilden (غَزَا) ve (رَمَى) kelimeleri, tesniyelerde müfretler ile karışmaması için elife kalbolunmazlar. Cemi müennes, muhatab ve muhatabalarda ve nefsi mütekellimlerde “ﻭ” ve “ﻯ” sakin oldukları için elife kalbolunmazlar. Ama bu son söylenenlere istisna olarak, “ﻭ” ve “ﻯ” nin harekeleri makabline nakledilerek, sukunu gayri ile sakin olduklarında elife kalbolunurlar.
Misal; (اَبَاعَ) aslında (اَبْيَعَ) idi. “ﻯ” Harf-i İllet müeharrik ve makabli sahih sakin bir harf olduğundan “ﻯ”nin harekesini makablinde ki sahih sakin olan (ب) ye naklettik. (ﻯ) harfi sukûnu gayr-i aslî ile sakin oldu ve elife kablolundu.
Tesniye Müenneste: (رَمَتَا) aslında (رَمَيَتَا) idi. (ﻯ) harf-i illet müteharrik makabli meftuh olduğundan elife kablolundu. İki sakin içtima etti. Birisi Elif-i Maklûbe diğeri ise (ت) harfidir. (Not: Burada ki (ت) harfi sakin idi. Tesniye elifinden dolayı harekelenmiştir. Bu hareke arızîdir. Arızî de yok gibidir.) Elif-i Maklûbe hazfedildi.
Ecvef’den Cemî Müenneste: (قُلْنَ) aslında (قَوَلْنَ) idi. “ﻭ” harf-i illet müteharrik, mâkablinin harekesi meftuh olduğundan elife kalp ettik, iki sakin içtima etti. Elif-i Maklûbe hazfedildi ve (قَلْنَ) oldu. Giden “ﻭ” harfine dalalet etmesi için “ق”ın harekesi zammeye tebdil edildi ve (قُلْنَ) oldu. (Çünkü “ﻭ”dan zamme doğar)
2-) “ﻯ” ister sakin, ister meftuh olsun, mâgabli meksur olduğu zaman, hali üzerine terk edilir. Misal; خَشِيَ – خَشِيْتَ gibi.
3-) “ﻯ” sakin olup, mâgabli mezmum olursa, “ﻯ” harfi , “ﻭ” harfine kalp olunur.
Misal; يُوسِرُ aslında يُيْسِرُ idi.
4-)“ﻭ” sakin, mâgabli meksur olursa, “ﻭ” harfi, “ﻯ” harfine kalbolunur.
Misal; قِيلَaslında, قُوِلَ idi.
“ﻭ” ın kesresinden önce, “ﻖ” ın zammesi ağır geldiğinden, “ﻖ” ın zammesini hazfettik. “ﻭ” harfi illet müteharrik, “ﻭ”ın harekesini “ق” harfine verdik ve kaide gereğince “ﻭ”ı, “ﻯ”ye kalbettik, قِيلَoldu.
5-)Harekeli “ﻭ”, kelimenin ahirinde bulunup, mâgablide meksur olduğu zaman “ﻭ” harfi, “ﻯ” ye kalp olunur. Misal; غَبِيَ aslında غَبِوَ idi.
Nakıs fiilin cemi müzekkerinin meçhulünde: (غُزُو) aslında (غُزِيُو) idi. Kesreden zammeye huruç lazım gelmesin için, “ز” nin kesresini hazfettik. “ﻯ” harf-i illet müteharrik makabli sakin olan “ز” olduğundan, “ﻯ”nin harekesini “ز”ye verdik. İki sakin içtima etti. “ﻯ” harfini hazfettik (غُزُو) oldu.
6-)“ﻭ” ve “ﻯ” harekeli olup, mâgablileri sahih sakin bir harf olduğunda “ﻭ” ve “ﻯ” nin harekeleri, sakin olan harfe nekledilir.
Misal; ( يَقُولُ )aslında, (يَقْوُلُ)idi.
7-) “ﻭ” ve “ﻯ” kelimenin lamel fiilinde harekeli oldukları zaman, mâgablide harekeli bir harf olduğunda, mensup olmadığı müddetçe sakin kılınır.
Misal; يَرْمِىaslında, يَرْمِىُ idi.
8-)Bir kelimede iki “ﻭ” içtima edip, birincisi sakin. İkincisi harekeli olduğunda, birincisi ikincisine idğam olunur. Misal; مَغْزُوٌ aslında, مَغْزُووٌ idi.
9-) Bir kelimede “ﻭ” ve “ﻯ” içtima edip, birincisi sakin ikincisi harekeli olduğunda, “ﻭ” harfi , “ﻯ” ye kalbolunur. “ﻯ”nin binası sahih olsun için, birincinin mâgabli kesrelenir. “ﻯ”de “ﻯ”ye idğam olunur. Misal; مَرْمِيٌ aslında, مَرْمُويٌ idi.
Ecvef’den İsm-i fâil: (قََائِلٌ) mazide (قَالَ) idi. Fâil fiili ile Aynel fiili arasına bir ism-i fâil elifi ziyade ettik. İki sakin içtima etti birisi İsmi fâil elifi diğeri Elif-i Maklûbe.Elif-i Maklûbe’yi hemzeye tebdîl ettik.
Ecvef’den İsm-i Mef’ul: (مَكِيلٌ) aslında (مَكْيُولٌ) idi. “ﻯ”nin harekesini sahih sakin olan “ك”e verdik. İki sakin içtima etti. “ﻯ”harfini hazfettik. Giden “ﻯ” harfine dalalet etmesi için, “ك”in zammesini kesreye tebdîl ettik. Ve 4.Kaideyi uygulayarak “ﻭ”harfini “ﻯ”harfine kalbettik.
Ecvef’ten Emr-i Gâip: (لِيَقُلْ) aslında (لِيَقْوُلْ) idi. (6.Kaide uygulandı)
Ecvef’ten Emr-i Hazır: (قُلْ) aslında (اُقْوُلْ) idi. (Diğerlerine benzer şekilde iğlâli yapılır)
Misal fiilin fâil fiilinde ki “و” harfi, 2.bab, 3.bap ve 6.bapların muzâri, emir ve nehiylerinin mâlumlarında bu “و” harfi düşer.
Lefif-i Makrûn’un Aynel fiilinin hükmü sahih fiilin Aynel fiilinin hükmü gibidir.
Lefif-i Makrûn’un lâmel fiilinin hükmü nâkıs’ın lâmel fiilinin hükmü gibidir.
Lefif-i Mefrûk’un fail fiilinin hükmü misal fiilinin ki gibidir.
Lefif-i Makrûn’un lamel fiilinin hükmü nakıs fiilinin ki gibidir. Emri hazır:
قِهْ قِيَا قُو
قِى قِيَا قِينَ
Şeklindedir. (قِهْ) aslında (اِوْقِى) idi. Misal fiilde ki gibi, fail fiilinde ki “و” harfi düştü. Nakıs’da ki gibi de lamel fiilinde ki “ﻯ”harfi hazfedildi. Geriye “ق” harfi meksur olarak bâkî kaldı. Müfret Müzekker muhatapta âhirine bir “ه” harfi getirildi (قِهْ) oldu.
İDĞAMLAR
İdğam-ı Vâcip:Muzaaf fiilin Aynel fiili sakin, lamel fiili harekeli olduğu zaman veya her ikisi de harekeli olduğu zaman idğam-ı vacip olur.
(مَدَّ) aslında (مَدَدَ) idi.
(يَمُدُّ) aslında (يَمْدُدُ) idi.
Birinci “د”ın harekesi mim harfine nakil olundu. Birincisi sakin ikincisi harekeli olduğundan, birincisi ikincisine idğam olundu. İdğamdan bedel birde şedde verildi.
İdğam-ı Mümteni’:Aynel fiili harekeli, lamel fili sakin olursa İdğam-ı Mümteni’ olur yani idğam yapılmaz. Misal; (مَدَدْنَ) gibi.
İdğam-ı Câiz: Aynel fiili ve lamel fiili sakin olursa, ikincisi harekelenir ve birincisi ikincisine idğam olunur. Misal; (لَمْ يَمُدَّ) aslında (لَمْ يَمْدُدْ) idi. Birinci “د”ın harekesi mim harfine nakil olundu. İkinci “د” ise harekelendi ve birincisi ikincisine idğam olundu. Burada “د” üç şekilde harekelenebilir.
- Harekelerin en hafifi “Fetha” olduğundan fethalanabilir.
- Aynel fiiline teb’an zammelenebilir.
- (اَلسَّاكِنُ اِذَا حُرِّكَ حُرِّكَ بِلْكَسْرِ) =(Sakin harekeleneceği zaman, kesreyle harekelenir) kaidesince kesrelenebilir.
MEHMÜZÜN HÜKÜMLERİ
1-) Eğer hemze sakin makabli harekeli olursa, hâli üzere terk etmekte caizdir, makablinin harekesi cinsine kalbetmekte câizdir.
Eğer makabli meftuh ise; hemze elife kalbolunur.
Misal; (يَاكُلُ) aslında (يَأكُلُ) idi.
Eğer makabli kesre ise; hemze “ﻯ”harfine kalbolunur.
Misal; (اِيْذَنْ) aslında (اِئْذَنْ) idi.
Eğer makabli mezmum ise; hemze “ﻭ” harfine kalbolunur.
Misal; (يُومِنُ) aslında (يُؤْمِنُ) idi.
2-) Hemze harekeli makabli de harekeli olursa hemze değişmez.
Misal; (قَرَأَ) gibi.
3-) Hemze harekeli, makabli sakin olsa hâli üzere terk etmek câiz olduğu gibi, harekesini makabline nakletmekte câizdir.
Misal; (سَلْ) – (اِسْئَلْ) gibi.
Cevap: faydalı arapça notları
Arapca sayılar
دروس في تعليم الأعداد (عربي ـ تركي)
SAYILARLA İLGİLİ DERSLER
(ARAPÇA - TÜRKÇE)
أنواع الأعداد: أربعة: Sayı çeşitleri: Dörde ayrılır
1ـ مفردٌ : من 1 ـــ10 ويتبعها مِائةٌ وألفٌ.
1---------10 arası sayılar, 100 ve 1000 de dâhil olarak Müfret (Tekli) sayılardır.
2ـ مُركّبٌ: من 11 ــــ 19.
11------- 19 arası sayılar, Murekkeb (Bileşik) sayılardır.
3ـ عُقودٌ: من 20 ــــ90 .
20 ------- 90 arası sayılar, Ukud (Onlar) sayılardır.
4ـ معطوفٌ: من 21 ــــ 99 .
21 ------ 99 arası sayılar, Matuf (Atıflı) sayılardır.
الحركاتُ الإعرابية للمعدود : Sayılanların İrap takı harekeleri.
1ـ من 3 ــــــــ 10 يكون المعدود في الجُملةِ مجموعاً ومجروراً.
3------10 arası sayılanlar, Esre ve Çoğul olarak gelir.
2ـ من 100 ــــــ 1000 يكون المعدود في الجُملةِ مفرداً ومجروراً.
100 ---- 1000 arası ve bununla birlikte katlanan sayılarda da sayılanlar Tekil ve Esre olarak gelir.
3ـ من 11 ـــــــ 99 يكون المعدود في الجُملةِ مفرداً ومنصوباً.
11------ 19 arası sayılanlar, Tekil ve Üstün (Fetha) olarak gelir.
ملاحظة: Not:
1ـ تكون حركةُ إعراب العددِ من 11 ــــ 19 فقط منصوباً (أي مبني على فتح الجزئين في كافة الأحوال)، أما بقية الأعداد فتكون الحركةُ الإعرابية فيها حسب موقع الجملة.
11 ------ 19 arası sayılar, tüm cümlelerde Fethe üzerine mebni olarak gelir. Diğer saylarsa cümlenin durumuna göre hareke alır.
2ـ قاعدة كلّ جَمعِ مُؤنّثُ لا تطبقُ في الأعْدَاد.
Sayılarda tüm cemiler (akıllı olmayan ve cins ismi hariç) müennestir kuralı geçerli değildir.
Örnekler: الأمثلة :
ـ جاءَ ثَلاثَةُ أولادٍ . ـ رأيتُ ثَلاثَةَ طُلاّبٍ . ـ مررتُ بثلاثَةِ مُهندسين .
-Üç çocuk geldi.-Üç öğrenci gördüm. -Üç mühendisin
yanından geçtim.
ـــــــــ
ـ جاءَ مِائةُ ولدٍ . ـ رأيتُ ألفَ جُنديٍّ . ـ زَارَ ألفُ طالبٍ . ـ أخذتُ مِائتي دينارٍ .
-Yüz çocuk geldi. -Bin asker gördüm. -İki bin dinar
aldım.
ـــــــــ
ـ جاءَ أربَعَةَ عَشَرَ ولداً . ـ في المستشفىِ خَمسَ عَشرَةَ طِفلةً . ـ مررتُ بخمسةَ عَشَرَ طبياً.
-On dört çocuk gördüm.-Hastanede on beş bebek var.
-On beş doktora uğradım.
الأعداد المُفردة Tekli sayılar.
الأعدادالمذكّرة Erkek için sayılar الأعداد المؤنّثةDişi için sayılar
1ـ واحِدٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ـــــــ واحِدةٌ :Bir
2ـ إثنانِ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــ إثنتانٍ :İki
3ـ ثَلاثةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــ ثلاتٌ :Üç
4ـ أربَعةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــ أربَعٌ : Dört
5ـ خَمسةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ـــــــ خَمسٌ :Beş
6ـ سِتّةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ـــــــــــ سِتٌّ :Altı
7ـ سَبعةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــ سَبعٌ :Yedi
8ـ ثمانيةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــ ثَمانٌ :Sekiz
9ـ تِسعةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ـــــــ تِسعٌ http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifokuz
10ـ عَشَرَةٌ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــ عَشْرٌ :On
الأمثلة: Örnekler.
ـ جاءَ رَجلٌ واحِدٌ . . Bir adam geldi-
ـ ذهبت تلميذةً واحِدةٌ. .Bir kız öğrencisi gitti-
ـ قرأتُ كتابينِ إثنينِ . . İki kitap okudum-
إستقبلتُ ثَلاثةَ رِجالٍ . .Üç adamı karşıladım-
ـ نامَ خَمسةُ أيّامٍ . . Beş gün yattı-
ـ هُنَّ ثَلاثُ نِسوةٍ . . Onlar üç kadın-
مررتُ بتِسعِ مُهندِسينَ. .Dokuz Mühendise uğradım-
عُمر الطّفلِ عاماً واحداً (سَنةً واحِدةً).
-Bebeğin (Çocuğun) yaşı bir seneliktir (yıllıktır)
الأعدادُ المُركّبةُ Murekkeb (Bileşik) sayılardır
للمذكّر Erkek için sayılar للمؤنّثDişi için sayılar
11ـ أحَدَ عَشَرَ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــ 11ـ إحدى عَشْرَةَ :On bir
12ـ إثنا عَشَرَ :ـــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــــــ 12ـ إثنتا عَشْرَةَ :On iki
13ـ ثَلاثةَ عَشَرَ :ـــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــــ 13ـ ثَلاثَ عَشْرَةَ : On üç
14ـ أربَعةَ عَشَرَ :ـــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ــــــــ 14أربَعَ عَشْرَةَ :On dört
15ـ خَمسةَ عَشَرَ :ـــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــ 15 خَمسَ عَشْرَةَ :On beş
16ـ سِتّةَ عَشَرَ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــ 16ـ سِتَّ عَشْرَةَ :On altı
17ـ سَبعةَ عَشَرَ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ــــــ 17ـ سَبْعَ عَشْرَةَ :On yedi
18ـ ثَمانِيةَ عَشَرَ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ــــ 18ـ ثَمانيَ عَشْرَةَ :On sekiz
19ـ تِسعةَ عَشَرَ : ــــــــــــــــــــــــــــــ ــــــــــــــــــــ ـــــــ 19ـ تِسعَ عَشْرَةَ :On dokuz
الأمثلة:
Örnekler.
ـ جاءَ إثنا عَشَرَ رجلاً. ـ جاءتْ سَبعَ عَشْرَةَ إمرأةً. ـ سلّمتُ على سَبْعَ عَشَرةَ بنتاً.
�On iki adam geldi. �On yedi kadın geldi. �On yedi
kıza selam verdim.
ـ رأيتُ إثني عَشَرَ طِفلاً (إثنتي عَشرَةَ طَفلةً). كلمة إثنا ـ إثنتا في المنصوب والمجرور يتحول إلى ياء (إثني ـ إثنتي)
(إثناـ إثنتا Kelimesi Mansub ve mecrur da elif yê ye
dönüşürإثني ـ إثنتي)
�On iki bebek gördüm.
أعدادُ العُقودِ Ukud (Onlar) sayılardır
للمذّكر والمؤنّث
ـ 20 : عِشرونَ (مرفوع)، عِشرين (منصوب، مجرور) Yirmi
ـ 30 : ثَلاثُونَ (=)، ثَلاثين Otu = =
ـ 40 : أربعونَ (=)، أربعين Kırk = =
ـ 50 : خَمسُونَ (=)، خمسين Elli = =
ـ 60 : سِتُّونَ (=)، سِتّين Altmış = =
ـ 70 : سَبعُونَ (=)، سَبعِين Yetmiş = =
ـ 80 : ثَمانونَ (=)، ثَمانين Seksen = =
ـ 90 : تِسعُونَ (=)، تِسعِين Dokusan = =
الأمثلة: Örnekler.
ـ هذا عِشرونَ كتاباً . ـ جاءَ ثَمانون مقاتلاًً. ـ إشتريتُ عِشرينَ حقيبةً . ـ سلّمتُ على ثمانينَ طالبِةً
-Bu yirmi kitaptır. -Seksen savaşçı geldi.-Yirmi çanta
satın aldım.-Seksen öğrenciye selam verdim (Seksen
öğrenciyi selamladım).
الأعدادُ المَعطوفَةِ Matuf (Atıflı) sayılardır
للمذكّرErkek için sayılar للمؤنّثDişi için sayılar
21ـ واحِدٌ وعِشرونَ : 21ـ إحدى وعِشرونَ :Yirmi bir
32ـ إثنانِ وثَلاثُونَ : 32ـ إثنتانِ وثلاثون :Otuz iki
43ـ ثلاثَةٌ وأربعُونَ : 43ـ ثَلاثٌ وأربَعون :Kırk üç
53ـ أربَعَةٌ وخَمسُونَ : 54ـ أربَعٌ وخَمسُونَ :Elli dört
65ـ خَمسَةٌ وسِتُّونَ : 65ـ خَمسٌ وسِتّونَ :Altmış beş
76ـ سِتَّةٌ وسَبعُونَ : 76ـ سِتٌّ وسَبعُونَ :Yetmiş altı
87ـ سَبعَةٌ وثَمانونَ : 87ـ سَبعٌ وثَمانونَ : Seksen yedi
98ـ ثَمانيةٌ وتِسعُونَ : 98ـ ثَمانٍ وتِسعونَ http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifokusan sekiz
99ـ تِسعَةٌ وتِسعُونَ : 99ـ تِسعٌ وتِسعُونَ http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifokusan dokuz
الأمثلة: Örnekler.
ـ هذه سبعَةٌ وأربعونَ دفتراًً. ـ رأيتُ سبعةً وخمسينَ طالباً. سَلّمتُ على سِتٍّ وثمانينَ طالِبةً.
ـ في اليومِ أربَعٌ وعِشرونَ ساعةً .
-Bunlar kırk yedi defterdir. -Elli yedi öğrenci gördüm.
-Seksen altı öğrenciye selam verdim. -Bir günde yirmi
dört saat vardır.
بقيّةُ الأعدادDiğer sayılar
للمُذكّر والمؤنث:Erkek ve Dişi Sayılar için
100ـ مِائةٌ :Yüz
200ـ مِائتانِ :İki yüz
300ـ ثَلثُمِائةٍ Üç yüz
400ـ أربَعُمِائةٍ : Dört yüz
500ـ خَمسُمِائةٍBeş yüz
600ـ سِتُّمِائةٍ :Altı yüz
700ـ سَبعُمِائةٍ :Yedi yüz
800ـ ثَمانِمِائةٍ: Sekiz yüz
900ـ تِسعُمِائةٍhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifokuz yüz
1000ـ ألفٌ :Bin
2000ـ ألفانِ :İki bin
3000ـ ثَلاثَةُ آلافٍ :Üç bin
4000ـ أربَعَةُ آلافٍ http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifört bin
5000ـ خَمسَةُ آلافٍ :Beş bin
6000ـ سِتّةُ آلافٍ :Altı bin
7000ـ سَبعَةُ آلافٍ :Yedi bin
8000ـ ثَمانيةُ آلافٍ :Sekiz bin
9000ـ تِسعَة آلافٍ http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/biggrin.gifokuz bin
10000ـ عَشَرَةُ آلافٍ :On bin
100000 ـ مِائة ألفٍ :Yüz bin
1000000 ـ مليون :Milyon
الأمثلة: Örnekler.
ـ مِائةٌ وسبعةُ كُتُبٍ . ـ خَمسُمِائةٍ وأربعَةَ عَشَرَ كِتاباً . ألف كتاب. ـ ثلاثةُ آلافِ كتابٍ . ـ مِائةٌ وثلاثَ عَشرَةَ حقيبةً . ـ سَبعَةَ عَشَرَ ألفاً. ـ سَبْعُمِائةِ ألفٍ . ـ تِسعُمِائةِ ألفِ كِتابٍ .
-Yüz yedi kitap. �Beş yüz on dört kitap.�Bin kitap.
�Üç bin kitap. �Yüz on üç çanta. �On yedi bin.
-Yedi yüz bin. �Dokuz yüz bin kitap.
الأعدادُ التّرتيبيّة Sıra Sayları
للمذكّر و للمؤنّث Erkek ve Dişi için sayılar
1ـ الأوّل الأولى Birinci
2 ـ الثّاني الثّانية İkinci
3ـ الثّالث الثّالثةÜçüncü
4ـ الرّابع الرّابعةDördüncü
5ـ الخامس الخامسةBeşinci
6ـ السّادس السّادسة Altıncı
7ـ السّابع السّابعةYedinci
8ـ الثّامن الثّامنةSekizinci
9ـ التّاسِع التّاسِعة Dokuzuncu
10ـ العَاشِر / العَاشِرةOnuncu
11ـ الحَاديَ عَشَر / الحاديةَ عَشْرَةَ Onbirinci
12ـ الثّانيَ عَشَر / الثّانية عَشْرَةَOnikinci
13ـ الثّالِثَ عَشَرَ / الثّالِثَةَ عَشْرَةَ... Onüçüncü
20ـ عِشرونYirminci
21ـ حادٍ وعِشرون / حَاديةٌ وعِشرونYirmibirinci
22ـ ثانٍ وعشرون / ثانيةٌ وعِشرونYirmiikinci
23ـ ثالِثٍ وعِشرون / ثالِثةٌ وعِشرون .....Yirmiüçüncü
30ـ ثلاثُون Otuzuncu
الأمثلة: Örnekler.
ـ الدّرسُ الحادي والعِشرونَ. Yirmibirinci ders
ـ البِنتُ الحاديَةُ والعِشرونَ. Yirmibirici kız
ـ رأيتُ الطّفلَ الحاديَ عَشَرَ.Onbirinci erkek çocuğunu gördüm
ـ سلّمتُ على الطّفلةِ الحاديَةَ عَشْرَةَ .
Onbirinci kız çocuğuna selamverdim
Cevap: faydalı arapça notları
İster haas الأسماء الموصولة الخاصة yani الذي، التي ve diğerleri, isterse müşterek من ve ما ismi mevsuller Türkçeye genel bir çeviri ile öyle ki, o şey ki şeklinde çevrilmektedir. Ancak bu çeviri her zaman yerine oturmamaktadır.
İsmi mevsuller Arapça cümle yazımında tasarruf sağlayan isimlerdir. İki ayrı cümleyi birleştirerek tek cümle yaparlar.
Mesela
جاء الرجلُ Adam geldi.
Bu bir cümle
رأينا الرجلَ في السوق Adamı çarşıda gördük
Bu da bir cümle
İsmi mevsulle bu iki cümleyi şöyle birleştiririz:
جاء الرجلُ الذي رأيناه في السوق
Çarşıda gördüğümüz adam geldi.
Not: Burada ismi mevsule -dığı, -diği anlamı verdiğimize dikkat edelim.
Başka bir örnek
جاء الرجلُ adam geldi
الرجلُ رآنَا في السوق Adam bizi çarşıda gördü
Bu iki cümleyi ismi mevsulle şu şekilde birleştiririz.
جاء الرجلُ الذي رآنَا في السوق Çarşıda bizi gören adam geldi
Not: Burada ise ismi mevsule -en, -an anlamı verdiğimize dikkat edelim.
Not; görmek fiili mazi olarak رأى şeklinde yazılır. Ancak bu mazi fiilden sonra ه، هما، ك، كم، ها، نَا gibi muttasıl (bitişik) zamirlerden birisi gelirse ى (ye) harfi ا (elif) şeklinde yazılır, bir öncesinde أ bulunduğu için idğam edilerek آ şeklinde yazılır.
Örnek cümlelerde görüldüğü gibi ismi mevsullere bazen -en, -an, bazen -dığı, -diği, bazen de -ecek, -acak anlamları veririz.
Tabi ki bunu rasgele yapamayız, kuralı vardır.
Önemli kural: İsmi mevsulden sonra bir cümle gelir (isim veya fiil cümlesi diyelim) bu cümlede ismi mevsule dönen, onunla alakalı bir zamir bulunur (aid zamiri)
جاء الرجلُ الذي رأيتُه gördüğüm adam geldi
Bu cümlede الذي ismi mevsulünden sonra gelen رأيتُه sıla cümlesidir ve hu zamiri الذي ye döner, الذي ise الرجلُ failinin sıfatıdır.
İşte bu sıla cümlesinde bulunan aid zamiri meful gibi nesne konumunda ise ismi mevsule -dığı, diği anlamı veririz. Dikkat edersek تُ özne zamirdir, الذي ye dönen هُ zamiri ise nesne zamirdir. İsmi mevsulden önceki cümlede adamın fail yani özne olması dikkate alınmaz.
İsmi mevsule -en,-an anlamı verildiğine örnek:
جاء الرجلُ الذي رآنِي Beni gören adam geldi.
Sıla cümlesinde رأى fiilinin faili müstetir (gizli) هو fail (özne) zamiridir ve الذي ye döner. Aid zamiri özne olduğunda ismi mevsule en an anlamı verilir.
-ecek, -acak anlamına örnek:
جاء الرجلُ الذي سيذهبُ إلى أنقرة Ankara'ya gidecek adam geldi.
Yine bu cümlede sıla cümlesinde bulunan aid zamiri (yani سيذهبُ fiilinin altında bulunan huve zamiri) gelecek zaman ifade eden bir fiilin faili (öznesi) olduğu için -ecek anlamı verdik.
Ayetlerden örnekler:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Sizi yaratan (aid zamiri خلق fiilinin faili olan هو dir ve الَّذِي ye döner, الَّذِي de rabb isminin sıfatıdır)
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ
Kendilerine nimet verdiklerinin yolu (الَّذِي ismi mevsulüne dönen aid zamiri عَلَيهِمْ deki هِمْ zamiridir. Dikkat edileceği gibi özne zamir değildir, mecrurdur, diğer bir deyişle mefulun bih gayri sarihtir)
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ
gaybe iman edenler (الَّذِينَ ismi mevsulüne dönen aid zamiri يُؤْمِنُونَ fiilindeki vav fail zamiridir)
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
Küfredenler (aid zamiri كَفَرُوا fiilindeki vav fail zamiridir)
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلاَوَتِهِ
Kendilerine kitap verdiklerimiz (الَّذِينَ ismi mevsulüne dönen aid zamiri آتَيْنَاهُمُ daki hum zamiridir nesnedir)
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ
Bize hidayet eden veya yol gösteren (الَّذِي ismi mevsulüne dönen aid zamiri هَدَا fiilinin faili müstetir hüve zamiridir.
Cevap: faydalı arapça notları
Fiil Cümlesi, FİİL, Fâil ve Meful ( Mefulün bih, Mefulün bih gayri sarih, Mafulün fih, Mefulün leh, Mefülün maah ) Hakkındaki Bilgiler:
1) Fiil cümlesi, bir fiil ile başlar. Fiil, fâil ve mef'ûl olmak üzere üç unsurdan meydana gelir. Fâil; mamuldur, merfudur ve fiilde saklı olan hükümleri idrak ettikten sonra; yaşamakla yükümlüdür, görevlidir ve sorumludur. (MAMUL: Nahiv'de "Âmil" ismiyle tanımlanan 60 adet kelimenin (isim, fiil ve harfin) doğrudan veya vasıtalı olarak tesir ettiği kelimeye, mamul denir. ÂMİL: İlâhi sıfat, izafi sıfat, aslî vasıf, izafi vasıfları görülür, bilinir, sezilir veya anlaşılır hâle getiren kelimelerin genel ismidir.
2) Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdeki fiil cümlelerinde, (a) “Sebepler, sebebi yaratanın iradesine bağlıdır. Bunun aksi de olmaz” ilkesinin, (b) "fiil, fâilin şahididir" haberinin, (c) "fiilin, öncesini ve sonrasını gördükten sonra ya hayır konuş ya da sus" ikâzının, (d) "fiilleri gözlemleyerek, Esma-ül Hüsna'lar hakkında marifet sahibi olmak, Hz. Resulullah asv'mın yaşadığı ilk sünnetullahtır. Çünkü, ilk beş ayetten sonra üç sene başka ayet nazil olmamıştır." imâsının, (e) "müteaddi fiilinin mânası, mefülde görülür ve bilinir" kaidesinin, (f) "Yapanı değil de yaptıranı gör (Çünkü müteaddi fiilin mânası, mefulde görülür.)" atasözünün, (g) fiil; teklik, çokluk, müzekkerlik, müenneslik açısından fâile tâbi olduğu için “fiil, fâile tâbidir ve onun şahididir”, saklı bilgisinin ve .... vb ifadelerin anlamları saklıdır.
(h) Fiil cümlesi tefsir edilir, isim cümlesi tefsir edilmez (Bakınız: Furkan Suresi,33). Çünkü, isim cümlesindeki hüküm açıktır ve sadece buradaki hükümler uygulanır ve sonuçlarına da şahidlik edilir. (NOT: Tefsir kelimesi 25/33'de Tef'il bab'nın masdarıdır. Fiilde, fâilde ve mefuldeki çoklukları ve ... bildirir.Bu ayeti kerimede Allah Teala; "Ey kulum ! en güzel tefsiri sana (okuyan ve dinleyene) bizzat ben yaparım" diyor. Bu nedenle tefsir; ya hadis-i şeriflerle yapılır veya Rehber'e sorulur ve edeple cevabı beklenir veya Allah Teala ile sohbet ederken (Kur'an-ı Kerimi okurken) O'na sorulur. Bu üç açıklama şeklinin dışında kalanlar, "Tefsir" anlamına girmez.)
(i) Masdar edatlarından birinin önüne geldiği cümlenin mânasını masdara çevirmesine "masdar-ı müevvel" denir. Bu masdar edatlarından ( أَنْ), fiil cümlesini ve ( أَنَّ ) de, isim cümlesini masdara çevirir ve Sarf ilmine göre cümlelerin mânalarında bir değişiklik olmaz. Fakat Nahiv ilmine göre ise, önemli mâna değişiklikleri olur ancak bu değişiklikler saklı olarak okuyana ve dinleyenlere hitabeder. (NOT-1: Aşağıdaki üç cümlenin Türkçe anlamları aynı olmasına rağmen, sakladıkları bilgiler üçünde de çok farklıdır. NOT-2: Yusuf suresi,15'deki masdar cümlesinin açıklaması aşağıdaki açıklamaya benzer.)
A. ( يَسُرُ ّنِي صَدْقُكَ Doğru olman beni sevindirir.) Bu cümle, olaydan önce ve muhatabına öğüt vermek için kullanılır.
B. ( يَسُرُ ّنِي أَنْ تَصْدُقَ Doğru olman beni sevindirir.) Bu cümle, olaydan sonra ve muhatabına (okuyan ve dinleyen her bir kişiye) "kendisine yalan söylendiğini imâ ederek" şevkatle bir daha böyle yapma diye ikaz için kullanılır. (NOT: Fiil cümlesi masdarlaşmış)
C. ( يَسُرُ ّنِي أَنَّكَ صَدْقٌ Doğru olman beni sevindirir.) Burada ( أَنَّ ) nin ismi ve haberi ( أَنَّكَ صَدْقٌ ) olan isim cümlesi, bir fiil cümlesinin fâili durumundadır (NOT: İsim cümlesi masdarlaşmış). Burada fâil, haberdeki hükümden yükümlüdür, görevlidir ve sorumludur. Bu cümle, olaydan sonra ve muhatabına (okuyan ve dinleyen her bir kişiye) "doğruluğunun mükafatını kazanırsın, adaletin tecellisi kaçınılmazdır." müjdesi için kullanılır bilgileri saklıdır.
( أَنْ ) Cümlenin başına geldiğinde muzari fiili NASB eder ve mazi fiili de mahallen NASB eder. Masdar cümlesi, temel cümleye "..en, ..in, ..an, ..ın" gibi şahıslara göre değişen takıları alarak bağlanır. Cümle içinde ise; fâil, naib-i fâil, mefulün bih veya harfi cer ile mefulün bih gayri sarih (mecrur) olarak gelebilir. Emir fiilini ise, mahallen NASB ederek mânasını masdara çevirir ve bu masdar cümlesi, temel cümleye "..diye" eki ile bağlanır. Örnek: Şuarâ, 63 (Musa'ya "asânı denize vur" diye vahyettik.)
( أَنَّ ) yalnız isim cümlesinin başına gelir, cümleye masdar mânasını kazandırır ve onu tek bir unsur haline getirir. Şöyle de söylenebilir: Masdarlaşmış isim cümlesi tek başına: mübteda veya haber veya fâil veya naibu fâil veya mefulün bih, veya m.b.gayri sarih (car - mecrur) olabilir. Türkçe'ye "..en, ..an, ..dığı, ..diği, ..düğü, ..duğu" şeklinde tercüme edilir.
3) Surelerin başlarındaki Besmele-i Şerife, harfi cer ile başladığı için bir şibhi cümledir. Şibhi cümle (a) mübtedası saklı isim cümlesi olabilir, (b) fiili ve fâili saklı, fiil cümlesinin mefulü olabilir. Delilleri:
Hud suresi, 41 (... وَ قَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللهِ مَجْرَيهَا وَ مُرْسَيهَا ) "Dedi ki: Allah'ın ismiyle gemiye binin ve dururken de ve giderken de besmele çekin...." Ayeti Kerimesinde, fiil cümlesinin mefulüdür.
Neml suresi, 30 ( وَ إِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيمِ ...) (Gerçekten o mektub "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım" ifadesi ile yazılmış.) Ayeti Kerimesinde, isim cümlesinin haberidir.
Besmele-i Şerifenin, mahzuf olarak geldiği takdir edilen bir fiil ile başlayan fiil cümlesinin mefulün bih gayri sarihi olması durumunda şu bilgi saklı olabilir. NASB halinde olduğu için de, açıkça söylenmeli ve herkes tarafından bilinmeli anlamı saklıdır (Şâfi Mezhebinde). Aşk ehlinin Allah Teala'ya hitap şeklidir. Sakli olarak geldiği takdir edilen fiiller:
( يَقْرَاُ ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; hayret hâli, cezbe hâli görülebilir. Hz. Reaulullah asv'ın Hira dağında ilk olarak nazil olan Alak suresinin 1-5 ayetlerini okurken yaşadığı hâle karşılık gelir.
( نَتْلُو ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; hayranlık hâli, ürperme, gözün nemlenmesi, gözyaşı görülebilir. El-Furkan, 32 ve Fâtır,29-30 ayeti kerimelerindeki okuyuş şekline karşılık gelir.
( اَبْتَدِئُ ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; boyun bükme, utanma, sevinme gibi çok çeşitli duyguların hissedilmesine karşılık gelir.
4) Fiil ve fâil den meydana gelen en küçük cümleye “cümle-i fiiliye” denir. Mesela; ( قَالَ ) gibi. "Fâil, fiilin zahir olduğu yerdir" de denebilir. Ayet-i Kerimelerdeki ( قَالَ ) cümlesini sadece fâil bilir, başkası duymaz bilemez. Türkçemizdeki "Aklından şöyle geçirmiş, içinden ne konuşuyor bilinmez, içimden şunları söyledim, ..." gibi ifadelerle anlattıklarımıza karşılık gelir. Yoksa, sesli olarak şunları dedi anlamına gelmez.
5) Fiil cümlesini oluşturan tüm unsurların tamamı, Kur'an-ı kerim'deki her fiil cümlesinde mevcuttur, ancak bu unsurların çoğu hazf edilmiştir. KİM fiildeki hükümleri (saklı emirleri) ihyâ etmeye çabalarsa, hazf edilmiş unsunlar kendi kıssalarıyla (yaşadığı olaylarla) öğretilir.
Fiil neyin zuhuru : Kendi aslî vasfının / izâfi vasfının / izâfi sıfatının mı zuhurudur?
Fiili yapan : KİM yaptı ? … (Fâil)
Fiile maruz kalan : KİME / NEYE yaptı? … (Mefulün bih)
Fiilin işlendiği zaman: NE ZAMAN yaptı? … (Mefulun fih)
Fiilin işlendiği mekan: NEREDE yaptı ? … (Mefulün fih)
Fiilin işleniş gerekçesi: NİÇİN yaptı? … (Mefulün lieclih)
Fiilin işleniş araçları : NASIL / NE İLE yaptı? (mefulün bih gayri sarih)
Bu yedi unsuru da takdir eden ve yaratanın tek bir Zat olduğu idrak edilirse, o fiil Zat'ın zuhur yeri olur. Zat, beden gözüyle görülmese de varlığını kayıtsız şartsız kabul edersin. O fiile da Zat'ın "fiili sıfatı" denir. Şöyle de söylenebilir: Bir fiilin yedi unsurundan her birini ayrı ayrı yüce Hakk’a bağlayabilecek zahiri ve batınî bilgiye sahip olan kişi, Hakk Tealayı fiilinde müşahade etmiş demektir. Buna “fiillerin tecellisi” de denir. (Örnek: Âl-i İmran Suresi, 123. Açıklaması için Bina sayfası / 1.Bab'a bakınız)
Şah-ı Nakşibend (kaddesallahu Sırrahu), sayfa 291, Semerkant Yayını: Hace Alâüddin ksa anlatmıştı: "Şah-ı Nakşibend hazretlerine bağlanmış olduğum ilk günlerdi.... Onun beni kabul etmesiyle şereflenmiştim. Kendisine çok muhabbet duyuyor, sohbetlerinden bir an olsun ayrılmak istemiyordum. Ama bir gün, bana şöyle dedi:
Sen mi beni seviyorsun, yoksa ben mi seni seviyorum ?
Efendim, ben sizi çok seviyorum, dedim. Benim bu cevabım üzerine:
Peki bir süre bekle, kimin daha fazla muhabbet duyduğunu anlarsın, buyurdu.
Bir müddet sonra, bende Hace hazretlerine yönelik o eski muhabbetten hiç eser kalmamıştı. Bunun üzerine Hace Hazretleri, "Şimdi muhabbet ve dostluğun kimden kaynaklandığını anladın mı ? dedi ve şu şiiri söyledi:
Mâşuktan, âşıka bir meyil olmazsa
Zavallı âşıkta, arzu meydana gelmez
Cevap: faydalı arapça notları
Fiil Cümlesi, FİİL, Fâil ve Meful ( Mefulün bih, Mefulün bih gayri sarih, Mafulün fih, Mefulün leh, Mefülün maah ) Hakkındaki Bilgiler:
1) Fiil cümlesi, bir fiil ile başlar. Fiil, fâil ve mef'ûl olmak üzere üç unsurdan meydana gelir. Fâil; mamuldur, merfudur ve fiilde saklı olan hükümleri idrak ettikten sonra; yaşamakla yükümlüdür, görevlidir ve sorumludur. (MAMUL: Nahiv'de "Âmil" ismiyle tanımlanan 60 adet kelimenin (isim, fiil ve harfin) doğrudan veya vasıtalı olarak tesir ettiği kelimeye, mamul denir. ÂMİL: İlâhi sıfat, izafi sıfat, aslî vasıf, izafi vasıfları görülür, bilinir, sezilir veya anlaşılır hâle getiren kelimelerin genel ismidir.
2) Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdeki fiil cümlelerinde, (a) “Sebepler, sebebi yaratanın iradesine bağlıdır. Bunun aksi de olmaz” ilkesinin, (b) "fiil, fâilin şahididir" haberinin, (c) "fiilin, öncesini ve sonrasını gördükten sonra ya hayır konuş ya da sus" ikâzının, (d) "fiilleri gözlemleyerek, Esma-ül Hüsna'lar hakkında marifet sahibi olmak, Hz. Resulullah asv'mın yaşadığı ilk sünnetullahtır. Çünkü, ilk beş ayetten sonra üç sene başka ayet nazil olmamıştır." imâsının, (e) "müteaddi fiilinin mânası, mefülde görülür ve bilinir" kaidesinin, (f) "Yapanı değil de yaptıranı gör (Çünkü müteaddi fiilin mânası, mefulde görülür.)" atasözünün, (g) fiil; teklik, çokluk, müzekkerlik, müenneslik açısından fâile tâbi olduğu için “fiil, fâile tâbidir ve onun şahididir”, saklı bilgisinin ve .... vb ifadelerin anlamları saklıdır.
(h) Fiil cümlesi tefsir edilir, isim cümlesi tefsir edilmez (Bakınız: Furkan Suresi,33). Çünkü, isim cümlesindeki hüküm açıktır ve sadece buradaki hükümler uygulanır ve sonuçlarına da şahidlik edilir. (NOT: Tefsir kelimesi 25/33'de Tef'il bab'nın masdarıdır. Fiilde, fâilde ve mefuldeki çoklukları ve ... bildirir.Bu ayeti kerimede Allah Teala; "Ey kulum ! en güzel tefsiri sana (okuyan ve dinleyene) bizzat ben yaparım" diyor. Bu nedenle tefsir; ya hadis-i şeriflerle yapılır veya Rehber'e sorulur ve edeple cevabı beklenir veya Allah Teala ile sohbet ederken (Kur'an-ı Kerimi okurken) O'na sorulur. Bu üç açıklama şeklinin dışında kalanlar, "Tefsir" anlamına girmez.)
(i) Masdar edatlarından birinin önüne geldiği cümlenin mânasını masdara çevirmesine "masdar-ı müevvel" denir. Bu masdar edatlarından ( أَنْ), fiil cümlesini ve ( أَنَّ ) de, isim cümlesini masdara çevirir ve Sarf ilmine göre cümlelerin mânalarında bir değişiklik olmaz. Fakat Nahiv ilmine göre ise, önemli mâna değişiklikleri olur ancak bu değişiklikler saklı olarak okuyana ve dinleyenlere hitabeder. (NOT-1: Aşağıdaki üç cümlenin Türkçe anlamları aynı olmasına rağmen, sakladıkları bilgiler üçünde de çok farklıdır. NOT-2: Yusuf suresi,15'deki masdar cümlesinin açıklaması aşağıdaki açıklamaya benzer.)
A. ( يَسُرُ ّنِي صَدْقُكَ Doğru olman beni sevindirir.) Bu cümle, olaydan önce ve muhatabına öğüt vermek için kullanılır.
B. ( يَسُرُ ّنِي أَنْ تَصْدُقَ Doğru olman beni sevindirir.) Bu cümle, olaydan sonra ve muhatabına (okuyan ve dinleyen her bir kişiye) "kendisine yalan söylendiğini imâ ederek" şevkatle bir daha böyle yapma diye ikaz için kullanılır. (NOT: Fiil cümlesi masdarlaşmış)
C. ( يَسُرُ ّنِي أَنَّكَ صَدْقٌ Doğru olman beni sevindirir.) Burada ( أَنَّ ) nin ismi ve haberi ( أَنَّكَ صَدْقٌ ) olan isim cümlesi, bir fiil cümlesinin fâili durumundadır (NOT: İsim cümlesi masdarlaşmış). Burada fâil, haberdeki hükümden yükümlüdür, görevlidir ve sorumludur. Bu cümle, olaydan sonra ve muhatabına (okuyan ve dinleyen her bir kişiye) "doğruluğunun mükafatını kazanırsın, adaletin tecellisi kaçınılmazdır." müjdesi için kullanılır bilgileri saklıdır.
( أَنْ ) Cümlenin başına geldiğinde muzari fiili NASB eder ve mazi fiili de mahallen NASB eder. Masdar cümlesi, temel cümleye "..en, ..in, ..an, ..ın" gibi şahıslara göre değişen takıları alarak bağlanır. Cümle içinde ise; fâil, naib-i fâil, mefulün bih veya harfi cer ile mefulün bih gayri sarih (mecrur) olarak gelebilir. Emir fiilini ise, mahallen NASB ederek mânasını masdara çevirir ve bu masdar cümlesi, temel cümleye "..diye" eki ile bağlanır. Örnek: Şuarâ, 63 (Musa'ya "asânı denize vur" diye vahyettik.)
( أَنَّ ) yalnız isim cümlesinin başına gelir, cümleye masdar mânasını kazandırır ve onu tek bir unsur haline getirir. Şöyle de söylenebilir: Masdarlaşmış isim cümlesi tek başına: mübteda veya haber veya fâil veya naibu fâil veya mefulün bih, veya m.b.gayri sarih (car - mecrur) olabilir. Türkçe'ye "..en, ..an, ..dığı, ..diği, ..düğü, ..duğu" şeklinde tercüme edilir.
3) Surelerin başlarındaki Besmele-i Şerife, harfi cer ile başladığı için bir şibhi cümledir. Şibhi cümle (a) mübtedası saklı isim cümlesi olabilir, (b) fiili ve fâili saklı, fiil cümlesinin mefulü olabilir. Delilleri:
Hud suresi, 41 (... وَ قَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللهِ مَجْرَيهَا وَ مُرْسَيهَا ) "Dedi ki: Allah'ın ismiyle gemiye binin ve dururken de ve giderken de besmele çekin...." Ayeti Kerimesinde, fiil cümlesinin mefulüdür.
Neml suresi, 30 ( وَ إِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيمِ ...) (Gerçekten o mektub "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım" ifadesi ile yazılmış.) Ayeti Kerimesinde, isim cümlesinin haberidir.
Besmele-i Şerifenin, mahzuf olarak geldiği takdir edilen bir fiil ile başlayan fiil cümlesinin mefulün bih gayri sarihi olması durumunda şu bilgi saklı olabilir. NASB halinde olduğu için de, açıkça söylenmeli ve herkes tarafından bilinmeli anlamı saklıdır (Şâfi Mezhebinde). Aşk ehlinin Allah Teala'ya hitap şeklidir. Sakli olarak geldiği takdir edilen fiiller:
( يَقْرَاُ ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; hayret hâli, cezbe hâli görülebilir. Hz. Reaulullah asv'ın Hira dağında ilk olarak nazil olan Alak suresinin 1-5 ayetlerini okurken yaşadığı hâle karşılık gelir.
( نَتْلُو ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; hayranlık hâli, ürperme, gözün nemlenmesi, gözyaşı görülebilir. El-Furkan, 32 ve Fâtır,29-30 ayeti kerimelerindeki okuyuş şekline karşılık gelir.
( اَبْتَدِئُ ) ise, okuyanda ve dinleyenlerde; boyun bükme, utanma, sevinme gibi çok çeşitli duyguların hissedilmesine karşılık gelir.
4) Fiil ve fâil den meydana gelen en küçük cümleye “cümle-i fiiliye” denir. Mesela; ( قَالَ ) gibi. "Fâil, fiilin zahir olduğu yerdir" de denebilir. Ayet-i Kerimelerdeki ( قَالَ ) cümlesini sadece fâil bilir, başkası duymaz bilemez. Türkçemizdeki "Aklından şöyle geçirmiş, içinden ne konuşuyor bilinmez, içimden şunları söyledim, ..." gibi ifadelerle anlattıklarımıza karşılık gelir. Yoksa, sesli olarak şunları dedi anlamına gelmez.
5) Fiil cümlesini oluşturan tüm unsurların tamamı, Kur'an-ı kerim'deki her fiil cümlesinde mevcuttur, ancak bu unsurların çoğu hazf edilmiştir. KİM fiildeki hükümleri (saklı emirleri) ihyâ etmeye çabalarsa, hazf edilmiş unsunlar kendi kıssalarıyla (yaşadığı olaylarla) öğretilir.
Fiil neyin zuhuru : Kendi aslî vasfının / izâfi vasfının / izâfi sıfatının mı zuhurudur?
Fiili yapan : KİM yaptı ? … (Fâil)
Fiile maruz kalan : KİME / NEYE yaptı? … (Mefulün bih)
Fiilin işlendiği zaman: NE ZAMAN yaptı? … (Mefulun fih)
Fiilin işlendiği mekan: NEREDE yaptı ? … (Mefulün fih)
Fiilin işleniş gerekçesi: NİÇİN yaptı? … (Mefulün lieclih)
Fiilin işleniş araçları : NASIL / NE İLE yaptı? (mefulün bih gayri sarih)
Bu yedi unsuru da takdir eden ve yaratanın tek bir Zat olduğu idrak edilirse, o fiil Zat'ın zuhur yeri olur. Zat, beden gözüyle görülmese de varlığını kayıtsız şartsız kabul edersin. O fiile da Zat'ın "fiili sıfatı" denir. Şöyle de söylenebilir: Bir fiilin yedi unsurundan her birini ayrı ayrı yüce Hakk’a bağlayabilecek zahiri ve batınî bilgiye sahip olan kişi, Hakk Tealayı fiilinde müşahade etmiş demektir. Buna “fiillerin tecellisi” de denir. (Örnek: Âl-i İmran Suresi, 123. Açıklaması için Bina sayfası / 1.Bab'a bakınız)
Şah-ı Nakşibend (kaddesallahu Sırrahu), sayfa 291, Semerkant Yayını: Hace Alâüddin ksa anlatmıştı: "Şah-ı Nakşibend hazretlerine bağlanmış olduğum ilk günlerdi.... Onun beni kabul etmesiyle şereflenmiştim. Kendisine çok muhabbet duyuyor, sohbetlerinden bir an olsun ayrılmak istemiyordum. Ama bir gün, bana şöyle dedi:
Sen mi beni seviyorsun, yoksa ben mi seni seviyorum ?
Efendim, ben sizi çok seviyorum, dedim. Benim bu cevabım üzerine:
Peki bir süre bekle, kimin daha fazla muhabbet duyduğunu anlarsın, buyurdu.
Bir müddet sonra, bende Hace hazretlerine yönelik o eski muhabbetten hiç eser kalmamıştı. Bunun üzerine Hace Hazretleri, "Şimdi muhabbet ve dostluğun kimden kaynaklandığını anladın mı ? dedi ve şu şiiri söyledi:
Mâşuktan, âşıka bir meyil olmazsa
Zavallı âşıkta, arzu meydana gelmez
Cevap: faydalı arapça notları
Emsile kitabının musannifi Hz. Ali (R.a.) olarak bilinmektedir. Emsile "misaller" demektir. Sarf ilminde isim ve fiilleri istenilen manaya göre şekillendirir.
Emsile ikiye ayrılır:
1. Emsile-i Muhtelife اَلاَمْثِلَةُ الْمُخْتَلِفَةُ
2. Emsile-i Muttaride اَلاَمْثِلَةُ الْمُطَّرِدَةُ
1. Emsile-i Muhtelife:
Emsile-i Muhtelife "degişik misaller" demektir. Harfleri bir, şekilleri başka başka olup birbirine benzemeyen sigalardır. "Siga" şekilleri degişen kelimelere denir. Emsile-i Muhtelife 24 sigadır. 24 siganın 13'ü fiil ve 11'i isimdir.
2. Emsile-i Muttaride:
Emsile-i Muttaride harfleri ve şekilleri birbirine benzeyen sigalardır. Emsile-i Muttaride 14 sigadır, malum (bilinen) ve meçhul (bilinmeyen) olarak iki kısma ayrılır. Bu kısımlara Bina-i ma'lum ve Bina-i meçhul denir. Bu kısımların her biri de gaib, muhatab ve mutekellim olmak üzere üçe ayrılır. Gaib (hazırda olmayan) ve muhatab (hazırda olan) da, muzekker ve muennes olarak ikiye ayrılır. Muzekker (eril) ve muennes (dişil) ise mufred (tekil), tesniye (ikil) ve cem'i (coğul)olarak üçe ayrılır. Mutekellim, Nefs-i mutekellim vahde (konuşanın kendisi) ve Nefs-i mutekellim me'al gayri (konuşanın başkasıyla veya başkalarıyla beraber olması) olarak ikiye ayrılır. Nefs-i mutekellim'in sesinden erkek mi kadın mı olduğu belli olduğu için muennes ve muzekker olarak ayrılmaz
alıntı
Cevap: faydalı arapça notları
FİİLLERİN VE İSİMLERİN AÇIKLAMASI... emsileyi muhtelife....
Arkadaşlar bu dersimizde arapça kelime çekimlerine başlıyoruz.Daha önce bu konuları hiç görmeyen kardeşlerimiz kelime çekimleri de nedir diye düşünebilir.İnşaallah elimden geldiğince hepsini açıklamaya çalışacağım.Yine benim anlatmayı unuttuklarım olursa sorabilirsiniz.
Arapça kelime çekimi demek ; ele aldığımız bir kelimeyi mâzi, muzâri, masdar, fâil, mef'ul gibi durumlarında hangi vezinde geliyorsa o şekilde okumak demektir.Meselâ :
نصر (nasara) fiili , mâzi bir fiildir.Yada fiil-i mâzi diyelim.Geçmiş zaman kipi olarak kullanılır.Anlamı da "yardım etti" demektir.Peki ben geniş zaman kipinde kullanmak isteseydim yani "yardım eder" demek isteseydim o zaman نصر (nasara) fiili nasıl bir vezinde gelecekti...?
bunun için kelimenin başına bir ي(ye) harfi getirip kelimedeki diğer harflerin harekelerini değiştirmemiz yetiyor. ينصر (yensuru) Bu fiil yapısına arapçada muzâri fiil denir.
İşte arapçada bir kök kelime vardır ve siz o kelimeye harf veya harfler ziyade ederek veya kelimenin harekelerini değişirerek geçmiş zaman, gelecek zaman, özne, emir kipi ve daha bir çok yapıda kullanabilirsiniz.Bu da tek bir kelimeyi öğrendiğiniz zaman aslında o kelimeden yola çıkarak bir sürü kelime öğrenmişsiniz demektir.
Arapçada kelime çekimleri muhtelife ve muttaride olarak iki kısımdır.şimdi bu muhtelife ne demek muttaride ne demek onları açıklayalım.
Muhtelife : Arabi kelimelerin mâzi, muzâri, masdar gibi yapılara göre çekimleri demektir.
Muttaride : Yukarıda bahsettiğimiz mâzi,muzâri,masdar gibi yapıların da kendi içlerinde müfred, tesniye, cemi, müzekker, müennes, ğâib, muhatab gibi durumlara göre çekimi demektir.
Bunları da öğrendiğimize göre elimize örnek bir kelime alarak muhtelife ye göre çekimini yapalım.Derse نصر (nasara) fiilinden başlamıştık onunla devam edelim o zaman...
• نصر (nasara) : Fiil-i mâzi."yardım etti" demektir.
• ينصر (yensuru) : fiil-i Muzâri."yardım eder, yardım ediyor, yardım edecek" anlamlarında kullanılır.
• نصرأ (nasran) : Masdar."yardım etmek " demektir.
• فهو ناصر (fehüve nâsırun) : ism-i Fâildir.Özne de diyebiliriz."yardım edici" demektir.
• وزاك منصور (ve zâke mensurun) : ism-i Mef'ul.Failin yaptığı iş kendisine etki edendir."yardım olundu veya yardım olunmuş kişi" demektir.
• لم ينصر (lem yensur) : fiil-i muzâri cehd-i mutlak."yardım etmedi "demektir
• لما ينصر (lemme yensur) : fiil-i muzâri cehd-i müsteğrak.geçmiş zamanın cemisinde "yardım etmedi" demektir.
• ما ينصر (mâ yensuru) : fiil-i muzâri nefi hal.Şimdiki zamanda "yardım etmez" demektir.
• لا ينصر (lâ yensuru) : fiil-i muzâri nefi istikbal.Gelecek zamanda "yardım etmez" demektir.
• لن ينصر (len yensura) : fiil-i muzâri te'kid-i nefi istikbal.gelecek zamanda "elbette yardım etmez" demektir.Bunun bir öncekinden(nefi istikbal) farkı te'kid yapılmasıdır.yani manayı kuvvetlendirmesidir.
• لينصر (liyensur) : Emr-i ğâib."yardım etsin" demektir.Bu birisi vasıtasıyla başka bir kimseye emir vereceğiniz zaman kullanılır.
• لاينصر (lâ yensur) : Nehi ğâib."yardım etmesin" demektir.Bir öncekinden(emr-i ğaib) farkı olumsuz olmasıdır.
• انصر (ünsur) : Emr-i hâzır."yardım et" demektir.Karşımızdaki kişiye emredeceğimiz zaman kullanılır.
• لاتنصر (lâ tensur) : Nehi hâzır."yardım etme" demektir.Öncekinden farkı olumsuz olmasıdır.
• منصر (mensarun) : Mimli masdar.Daha önce de bir masdar(nasran) geçmişti.bunun ondan farkı başında mim harfinin gelmesidir."yardım edecek zaman,yardım edecek mekan,yardım etmek" manalarında kullanılır.Mesela mekteb kelimesi mimli masdar olur.كتب (ketebe) fiilinden gelir.Ketebe "yazdı" demek.mekteb ise yazı yazılan yer anlamındadır
• منصر (minsarun) : İsm-i âlet."yardım edici bir alet" demektir.Mesela مفتح(miftah) kelimesi ism-i alet olur.feteha kelimesinden gelir.Feteha "açtı" demektir.Miftah ise "açıcı alet" yani "anahtar" demektir.
• نصرة (nasraten) : Masdar binâi merra."bir kere yardım etmek" demektir.
• نصرة (nisraten) : Masdar binâi nevi."bir türlü yardım etmek" demektir.
• نصير (nusayrun) : İsm-i tasğir."azıcık yardım edici" demektir.Ancak bunda acizlik anlamı vardır.Yani fazla yardım etmeye gücü yetmeyen,âciz kişi demektir.Mesela عبد(abede) kelimesi "ibâdet etti,kulluk yaptı" demektir.Bunun ismi tasğiri عبيد(ubeydün) olarak gelir.Ve hepimizin bildiği Ubeydullah isminin anlamı " 'ın aciz bir kulu" şeklindedir. 'a az ibadet eden kişi demek değildir.
• نصري (nasriyyün) : İsm-i mensub."Yardım etmeye mensub kişi" demektir.
• نصا ر (nassarun) : Mübâlağa ism-i Fâil."mübâlağa ile yardım edici" demektir.
• انصر (ensaru) : İsm-i tafdîl."ziyade yardım edici" demektir.Herhalde Peygamber efendimizin ashabından olan Medine halkına niçin ensar denildiğini de anlamışsınızdır.
• ما انصره (mâ ensarahü) : Fiil-i taaccüb-i evvel."aceb yardım etti" demektir.Bunu bir kişinin yaptığı iş taacübümüze gittiği zaman kullanırız.
• وانصر به (ve ensır bihi) : Fiil-i taaccüb-i sâni."ne aceb yardım etti" demektir.
Arkadaşlar ism-i fail ve ism-i mef'ul 'ün başlarında "فهو "(fehüve) ve "وزاك "(ve zâke) olarak gelen kısımlar zamirdir.Yani kelimenin aslından değildir.Sadece "ناصر "(nâsırun) veya "منصور "(mensurun) dediğimiz zaman da aynı anlamı verir.Bu zamirler bahsi ilm-i sarfın mevzusu olmayıp ilm-i nahvin mevzusudur.Bu yüzden burada bundan bahsedip te sizlerin kafanızı karıştırmayayım.İnşaallah İlm-i sarfı bitirebilirsek ilm-i nahve de geçiş yapabiliriz.
Buraya kadar elimden geldiğince açıklamaya çalıştım.Yine atladığım yerler olursa veya anlamadığınız yerler olursa sorabilirsiniz.Misallerle açıklamaya başlayınca daha iyi anlamaya başlıyacağınızı umuyorum.
Böylece arabi kelimelerin muhtelifeye göre nasıl çekildiğini öğrenmiş olduk.Bundan sonraki dersimizde muttarideye göre nasıl çekilir onları öğrenmeye başlıyacağız.Muhtelifeyi ana başlıklar gibi düşünürsek muttarideyi de o her bir ana başlığın alt başlıkları şeklinde düşünebiliriz.Yani bir fiil-i mâzi ile fiil-i muzârinin muttarideye göre çekilimleri farklıdır.Muhtelifeye göre 24 tane kelime olduğuna göre ve her bir kelimenin kendine ait muttarideye göre çekimi olduğunu düşünürsek muttaride bahsinin çok daha uzun olacağını tahmin edebiliriz herhalde... şimdiden gözünüzün korktuğunu biliyorum Ama korkmanıza gerek yok.Çünkü belli bir muttaride kalıbını ezberlediğimiz zaman diğerlerini de ezberlemek çok kolay oluyor.Yani fiil-i mazinin muttarideye göre çekimini öğrendiğimiz zaman fiil-i muzarinin muttarideye göre çekimini de büyük ölçüde halletmişsiniz demektir
alıntı