Cevap: faydalı arapça notları
GENEL DEĞERLENDİRME ALIŞTIRMALARI
1. Aşağıdaki kelimeleri üçer kere defterinize yazınız ve ezberleyiniz.
ثُمَّ sonra اَلسَّمَكُ balık أَخَذَ aldı
اَلْعُمْرَةُ umre اَلْمَنْزِلُ ev خَرَجَ çıktı
اَلْبَيْضُ yumurta اَلْعَمَلُ iş سَكَنَ oturdu, yerleşti
اَلْخاَدِمُ hizmetçi اَلدِّراَسَةُ eğitim حَضَرَ geldi
اَلسَّيِّدُ bay, efendi, اَلْمَطاَرُ hava alanı غَضِبَ kızdı
اَلسَّيِّدَةُ hanım اَلْإِفْطاَرُ iftar جَلَسَ oturdu
اَلْمَصْنَعُ fabrika اَلسَّفَرُ yolculuk وَصَلَ vardı, ulaştı
اَلْمَكْتَبَةُ kütüphane اَلسُّوقُ çarşı سَقَطَ düştü
اَلْمُهَنْدِسُ mühendis اَلْعَصيِرُ meyve suyu نَزَلَ indi
اَلْعُطْلَةُ tatil اَلْفاَكِهَةُ meyve دَخَلَ girdi
اَلْغُرْفَةُ oda اَلْحاَفِلَةُ otobüs رَجَعَ döndü
اَلْعاَئِلَةُ aile أَحْضَرَ getirdi اَلشَّقَّةُ apartman dairesi
اَلْمَدْرَسَةُ okul اَلناَّفِذَةُ pencere عَمِلَ yaptı, işledi, çalıştı
اَلْحَديِقَةُ bahçe اَلصَّلاَةُ namaz سَأَلَ sordu
اَلْأَرْضُ yer, yeryüzü اَلْأَوْلاَدُ çocuklar نَظَرَ baktı
اَلسُّعُودِيَّةُ Suud(i Arabistan) اَلْاِسْتِراَحَةُ dinlenme, dinlenmek (masdar)
فيِ الصَّباَحِ –صَباَحاً sabahleyin, sabah اَلْفَطوُرُ kahvaltı
فيِ الظُّهْرِ –ظُهْراً öğlenleyin, öğle الْغَداَءُ öğle yemeği
فيِ الْعَصْرِ –عَصْراً ikindi vakti, ikindi الْعَشاَءُ akşam yemeği
فيِ الْمَساَءِ - مَساَءً akşamleyin, akşam اَلْقِراَءَةُ okuma, okumak
فيِ اللَّيْلِ - لَيْلاً geceleyin, gece اَلْمُديِرُ müdür اَلزُّقاَقُ sokak
2. Aşağıdaki cümleleri ikişer kere defterinize yazınız.
خَرَجَ الْمُديِرُ مِنَ الصَّفِّ. Müdür sınıftan çıktı.
قَرَأْتُ الدَّرْسَ فيِ الْحَدِيقَةِ. Dersi bahçede okudum.
أَحْمَدُ عَمِلَ الشاَّيَ فيِ الْمَطْبَخِ صَباَحاً. Ahmet sabahleyin mutfakta çay yaptı.
ذَهَبَتِ الْعاَئِلَةُ إِلَى الْحَديقَةِ مَساَءً. Aile akşamleyin bahçeye gitti.
جَلَسَتِ الْعاَئِلَةُ فيِ الْحَدِيقَةِ لَيْلاً. Aile geceleyin bahçede oturdu.
اَلْأُمُّ عَمِلَتِ الطَّعاَمَ فيِ الْمَطْبَخِ. Anne mutfakta yemek yaptı.
نَزَلَ أَحْمَدُ عَنِ الْحِصاَنِ. Ahmet attan indi.
غَضِبَ السَّيِّدُ عَلَى الْخاَدِمِ. Bey hizmetçiye kızdı.
سَقَطَ الْوَلَدُ عَلَى الْأَرْضِ. Çocuk yere düştü.
وَصَلَ الْمُديِرُ بِالسَّياَّرَةِ إِلَى الْبَيْتِ لَيْلاً. Müdür geceleyin eve arabayla gitti.
سَكَنَتْ عاَئِشَةُ فيِ شَقَّةٍ. Aişe bir dairede oturdu.
شَرِبَ مُحَمَّدٌ عَصِيراً فِي الْمَطْعَمِ ثُمَّ ذَهَبَ إِلَى الْبَيْتِ.
Muhammed lokantada meyve suyu içti sonra eve gitti.
ذَهَبُوا إِلَى السُّوقِ ثُمَّ رَجَعُوا إِلَى الْبَيْتِ.
Çarşıya gittiler sonra eve döndüler.
ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَطاَرِ ثُمَّ رَكِبَ الطاَّئِرَةَ.
Ahmet hava alanına gitti sonra uçağa bindi.
3. Aşağıdaki soru kelimelerinden oluşmuş harf-i cerli cümleleri ikişer kere yazınız.
مَنْ قَرَأَ كِتاَباً فيِ الْمَكْتَبَةِ ؟ Kim kütüphanede bir kitap okudu?
ماَذاَ فَعَلَتْ فاَطِمَةُ فِي الْبَيْتِ ؟ Fatıma evde ne yaptı?
عَمِلَتِ الْواَجِبَ. Ödev yaptı.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَسْجِدِ ؟ Niçin mescide gittin?
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِلصَّلاَةِ. Mescide namaz için gittim.
بِماَذاَ لَعِبَ الطُّلاَّبُ ؟ Öğrenciler neyle oynadı?
لَعِبَ الطُّلاَّبُ بِالْكُرَةِ. Öğrenciler topla oynadı.
عَلَى ماَذاَ (عَلاَمَ) جَلَسْتُمْ. Ne üzerine oturdunuz?
جَلَسْناَ عَلَى الْكَراَسِيِّ. Sandalyeler üzerine oturduk. (Sandalyelere oturduk)
عَنْ ماَذاَ (عَمَّ) سَأَلْتُمْ ؟ Ne (hakkında) sordunuz?
سَأَلْناَ عَنِ الْمَرِيضِ. Hasta hakkında sorduk.
عَمَّنْ سَأَلْتُمْ ؟ Kim (hakkında) sordunuz?
أَيْنَ جَلَسْتُمْ ؟ Nerede oturdunuz?
جَلَسْناَ فِي الصَّفِّ. Sınıfta oturduk.
مِمَّنْ (مِنْ + مَنْ) أَخَذْتِ رِساَلَةً ؟ Kimden bir mektup aldın?
مِنْ أيْنَ حَضَرْتُنَّ ؟ Nereden geldiniz?
إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتِ فيِ الْعُطْلَةِ ؟ Tatilde nereye gittin?
إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتُنَّ ؟ Nereye gittiniz?
أَ ذَهَبْتُنَّ إِلَى السوُّقِ ؟ Çarşıya mı gittiniz? (Çarşıya gittiniz mi?)
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى السوُّقِ . Evet, çarşıya gittik.
كَيْفَ ذَهَبْتُنَّ ؟ Nasıl gittiniz?
ذَهَبْناَ بِالسَّياَّرَةِ. Arabayla gittik.
مَتَى رَجَعْتُماَ مِنَ السوُّقِ ؟ (İkiniz) çarşıdan ne zaman döndünüz?
رَجَعْناَ مَساَءً. Akşamleyin döndük.
هَلْ جَلَسَ أَحْمَدُ فيِ الْغُرْفَةِ ؟ Ahmet odada mı oturdu?
نَعَمْ ، جَلَسَ فيِ الْغُرْفَةِ . Evet odada oturdu.
لاَ ، ماَ جَلَسَ فيِ الْغُرْفَةِ . Hayır odada oturmadı.
مَنْ نَزَلَ مِنَ السياَّرَةِ ؟ Arabadan kim indi?
اَلْمُديِرُ نَزَلَ مِنَ السياَّرَةِ. Arabadan müdür indi.
لِماَذاَ ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الرِّياَضِ ؟ Ahmet neden Riyad'a gitti?
ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الرِّياَضِ لِلدِّراَسَةِ. Ahmet eğitim için Riyad’a gitti.
مِنْ أيْنَ حَضَرَ الْأَوْلاَدُ ؟ Çocuklar nereden geldi?
حَضَرَ الْأَوْلاَدُ مِنَ الْمدْرَسَةِ. Çocuklar okuldan geldi.
بِمَ كَتَبْتَ الدَّرْسَ ؟ كَتَبْتُ بِالْقَلَمِ. Dersi neyle yazdın? Kalemle yazdım.
عَلَى ماَذاَ (عَلاَمَ) جَلَسَ التَّلاَميِذُ ؟ Öğrenciler ne üzerine oturdular?
جَلَسَ التَّلاَميِذُ عَلَى الْكَراَسِيِّ. Öğrenciler sandalyeler üzerine oturdular.
لِمَنْ أَحْضَرْتَ[7] الْقَلَمَ ؟
Kalemi kimin için getirdin?
أَحْضَرْتُ الْقَلَمَ لِلْمُهَنْدِسِ. Kalemi mühendis için getirdim.
لِماَذاَ ذَهَبوُا إِلَى السُّوقِ ؟ Niçin çarşıya gittiler ?
لِماَذاَ رَجَعوُا مِنَ الْمَحَطَّةِ؟ Niçin istasyondan döndüler?
لِماَذاَ نَزَلوُا مِنَ الْحاَفِلَةِ ؟ Niçin otobüsten indiler?
لِماَذاَ نَظَروُا مِنَ الناَّفِذَةِ ؟ Niçin pencereden baktılar?
لِماَذاَ خَرَجوُا مِنَ الصَّفِّ ؟ Niçin sınıftan çıktılar ?
4. Aşağıdaki Arapça cümleleri tercüme ediniz.
لاَ, ماَ شَرِبْتُ الْماَءَ. أَ شَرِبْتَ الْماَءَ ؟
دَخَلَ الْوَلَدُ مِنَ الْباَبِ. مَنْ دَخَلَ مِنَ الْبَابِ ؟
أَكَلْناَ الْخُبْزَ صَباَحاً. مَتَى أَكَلْتُمُ الْخُبْزَ ؟
مَنْ خَرَجَتْ مِنَ الْمَدْرَسَةِ ؟ خَرَجْتُ مِنَ الْباَبِ.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ مَساَءً. مَتَى ذَهَبْتَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ؟
كَتَبَ الْوَلَدُ الدَّرْسَ فِي الْمَدرَسَةِ. وَجَدْتُ قَلَماً فيِ الْبَيْتِ.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَكْتَبَةِ لِلْقِراَئَةِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَكْتَبَةِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَصْنَعِ لِلْعَمَلِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَصْنَعِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَنْزِلِ لِلْإِفْطاَرِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَنْزِلِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ لِلْإِسْتِراَحَةِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْبَيْتِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَطاَرِ لِلسَّفَرِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَطاَرِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلدِّراَسَةِ. لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى السُّعُودِيَّةِ لِلْعُمْرَةِ. ذَهَبْتُ إِلَى السُّعُودِيَّةِ لِلْحَجِّ.
5. Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapça’ya çeviriniz.
1. Kitabı kütüphanede okuduk. 2. Kız ata bindi.
3. Sabahleyin bahçeye gittik. 4. Eve kim geldi?
5. Okula gittiniz mi? 6. Hayır okula gitmedim.
7. Evden ne zaman geldiniz? 8. Akşamleyin geldik.
9. At bahçeye girdi. 10. Kısrağa bindin mi?
11. Hayır kısrağa binmedim. 12. Okula pencereden kim girdi?
13. Kısrağa kim bindi? 14. Kısrağa ben bindim.
15. Kız kalemle ders yazdı. 16. Bahçeden kim çıktı?
17. Kadın çıktı. 18. Kapıyı kim açtı?
19. Kapıyı adam açtı. 20. Okula kim gitti?
21. Okula biz gittik. 22. Ne zaman geldiniz?
23. İkindide geldik. 24. Kalemle yazdık.
25. Kalemi sokakta kim buldu? 26. Çocuk okula gitti.
27. Kadınlar okuldan çıktı. 28. Adamlar bahçeden çıktı.
29. Fatma ata bindi. 30. Kız eve gitti.
31. Talebeler okulda ders yazdılar. 32. Sokakta atı buldu.
33. Okuldan ne zaman çıktınız? 34. At suyu sabah içti.
35. Suyu içtiniz mi? 36. Hayır, suyu içmedik.
37. Çarşıya çıkmadık.
6. Yukarıda verilen kelimeler yardımıyla aşağıdaki cümlelerin tercümelerini kapatarak önce Arapça’dan Türkçe’ye sonra Türkçe’den Arapça’ya çeviriniz.
ماَذاَ أَكَلْتَ فيِ الْفَطوُرِ ؟ أَكَلْتُ الْبَيْضَ .
Kahvaltıda ne yedin? Yumurta yedim.
ماَذاَ أَكَلْتِ فيِ الْغَداَءِ ؟ أَكَلْتُ السَّمَكَ .
Öğle yemeğinde ne yedin? Balık yedim.
ماَذاَ شَرِبْتِ فيِ الْعَشاَءِ ؟ شَرِبْتُ الْعَصيِرَ .
Akşam yemeğinde ne içtin? Meyve suyu içtim.
مَتَى أَكَلْتِ الْفاَكِهَةَ ؟ أَكَلْتُ الْفاَكِهَةَ فيِ اللَّيْلِ .
Meyveyi ne zaman yedin? Meyveyi gece yedim.
لِماَذاَ خَرَجْتُمْ مِنَ الصَّفِّ ؟ Niçin sınıftan çıktınız?
لِماَذاَ نَزَلوُا مِنَ الْحاَفِلَةِ ؟ Niçin otobüsten indiler?
لِماَذاَ نَظَرُوا مِنَ الناَّفِذَةِ ؟ Niçin pencereden baktılar
Cevap: faydalı arapça notları
OLUMSUZ MAZİ FİİL
Öğrendiğimiz mâzî fiilin başına ماَ olumsuz takısı (harfu nefy) eklenirse mâzî fiilini olumsuzlaştırır. Örnek:
كَتَبْتُ yazdım مَا كَتَبْتُ yazmadım
عَلِمُوا bildiler مَا عَلِمُوا bilmediler
شَرِبْتُمْ içtiniz ماَ شَرِبْتُمْ içmediniz
مَا نَصَرْتَ yardım etmedin مَا نَصَرْتُمْ yardım etmediniz
مَا نَصَرْتُمَا ikiniz yardım etmediniz
ماَ فَتَحْتُمُ الْبَابَ. Kapıyı açmadınız.
ماَ ضَرَبْتَ الْحِصَانَ. Ata vurmadın.
ضَرَبْتَ الْحِصَانَ. Ata vurdun.
وَجَدْنَا الْقَلَمَ. Kalemi bulduk.
مَا وَجَدْنَا الْقَلَمَ. Kalemi bulmadık.
خاَلِدٌ ماَ كَتَبَ الرِّساَلَةَ. Halit mektubu yazmadı.
عاَدِلٌ ماَ قَرَأَ الصَّحيِفَةَ. Adil gazeteyi okumadı.
إِبْراَهيِمُ ماَ أَخَذَ الْقَلَمَ. İbrahim kalemi almadı.
خَديِجَةُ ماَ فَتَحَتِ الْكِتاَبَ. Hatice kitabı açmadı.
ماَ وَجَدْنَ الْحَقيِبَةَ. Çantayı bulmadılar.
ماَ فَهِمْتُمُ الْقُرْآنَ. Kur’ân’ı anlamadınız.
هَلْ عَمِلْتِ الْواَجِبَ أَمْسِ[9]؟
Dün ödevi yaptın mı?
لاَ ، ماَ عَمِلْتُ الْواَجِبَ أَمْسِ. Hayır, dün ödevi yapmadım.
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki kelimeleri üçer kere yazınız.
اَلطاَّلِبُ erkek öğrenci (büyük) اَلطاَّلِبَةُ kız öğrenci (büyük)
اَلطُّلاَّبُ erkek öğrenciler اَلطاَّلِباَتُ kız öğrenciler
اَلتَّلاَميِذُ erkek öğrenciler (küçük) اَلتِّلْميِذاَتُ kız öğrenciler (küçük)
اَلْمَكْتَبَةُ kütüphane اَلْجَرَسُ zil اَلْأَوْلاَدُ çocuklar
اَلْقَهْوَةُ kahve اَلطَّعاَمُ yemek عَرَفَ bildi, tanıdı
اَلشاَّيُ çay اَلْمَطْبَخُ mutfak خَالِدُونَ Hâlit’ler
اَلصَّفُّ sınıf اَلنِّسَاءُ kadınlar اَلناَّفِذَةُ pencere
اَلْفِنْجاَنُ fincan اَلْبَنَاتُ kızlar ثُمَّ[10]
sonra
اَلرِّجَالُ adamlar فَاطِمَاتٌ Fatıma’lar مُبَكِّراً[11]
erken
اَلْمُديِرُ müdür وَصَلَ vardı, geldi ulaştı فَعَلَ yaptı
بَلَى evet, bilakis (Olumsuz sorunun cevabı olumlu olduğunda kullanılır).
2. Aşağıdaki cümleleri ikişer kere defterinize yazınız.
اَلتِّلْميِذاَتُ سَمِعْنَ الْجَرَسَ وَ دَخَلْنَ الصَّفَّ (Kız) Öğrenciler zili duydular ve sınıfa girdiler.
اَلنِّسَاءُ أَكَلْنَ الطَّعاَمَ ثُمَّ ماَ شَرِبْنَ الشاَّيَ Kadınlar yemek yediler sonra çay içmediler.
اَلرِّجاَلُ أَكَلُوا الطَّعاَمَ ثُمَّ شَرِبوُا الْقَهْوَةَ Erkekler yemek yediler sonra kahve içtiler.
هَلْ دَخَلوُا الْمَكْتَبَةَ وَقَرَأُوا كِتاَباً ؟ Kütüphaneye girdiler ve bir kitap okudular mı ?,
ماَ سَمِعْنَ الْجَرَسَ وَ ماَ دَخَلْنَ الصَّفَّ Zili duymadılar ve sınıfa girmediler (müe).
لِماَذاَ ماَ دَخَلْنَ الصَّفَّ ؟ Niçin sınıfa girmediler?
أَ ماَ سَمِعْتُمُ الْجَرَسَ ؟ Zili duymadınız mı? (müz.)
بَلَى ، سَمِعْناَ الْجَرَسَ Evet (bilakis), duyduk.
هَلْ ماَ دَخَلْنَ الصَّفَّ ؟ Sınıfa girmediler mi ?
بَلىَ ، دَخَلْنَ الصَّفَّ Evet (bilakis) girdiler.
مَنْ دَخَلَ الصَّفَّ ؟ دَخَلَ الْمُديِرُ . Sınıfa kim girdi? Müdür girdi.
ماَذاَ فَعَلَ الطاَّلِبُ ؟ Öğrenci ne yaptı?
عَرَفَ الْمُدِيرَ وَ وَقَفَ Müdürü tanıdı ve ayağa kalktı.
3. Aşağıdaki cümle kuruluşlarını tercüme ediniz.
اَلرِّجَالُ كَتَبُوا الدَّرْسَ. 2- اَلنِّسَاءُ كَتَبْنَ الدَّرْسَ. 1-
اَلطُّلاَّبُ ضَربُوا الْحِصَانَ. 4- اَلْبَنَاتُ ضَرَبْنَ الْحِصَانَ. 3-
خَالِدُونَ أكَلُوا الْخُبْزَ. 6- فَاطِمَاتٌ أَكَلْنَ الْخُبْزَ. 5-
وَجَدْتُمْ قَلَماً. 8- وَجَدْتُنَّ قَلَماً. 7-
لاَ ، ماَ شَرِبْناَ الْمَاءَ. 10- هَلْ شَرِبْتُنَّ الْمَاءَ ؟ 9-
نَعَمْ نَصَرْناَ التِّلْمِيذَ. 12- أَ نَصَرْتُنَّ التِّلْمِيذَ ؟ 11-
بَلَى ، أَكَلْناَ الْخُبْزَ. 14- هَلْ ماَ أَكَلْتُنَّ الْخُبْزَ ؟ 13-
عَلِمْنَا الدَّرْسَ. 16- كَتَبْنَا الدَّرْسَ. 15-
وَجَدْنَا الْقَلَمَ. 18- رَكِبْنَا الْفَرَسَ. 17-
فَتَحْتُمُ الْبَابَ. 20- فَتَحْتُنَّ الْبَابَ. 19-
دَخَلْتُمَا الْمَطْبَخَ. 22- كَسَرْتُمَا الْفِنْجاَنَ. 21-
أَكَلْتُمُ الطَّعاَمَ. 24- رَكِبْتُنَّ السَّيَّارَةَ. 23-
4. Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapça’ya çeviriniz.
1. Dersi bildik.
2. Kısrak suyu içti.
3. Kapıyı açmadım.
4. Çocuk ders yazdı.
5. Kız bir kalem buldu.
6. Kız kalemi buldu. 7. Kadınlar ekmeği yediler.
8. Adam kısrağa yardım etti.
9. Talebeler kapıyı açtılar.
10. Suyu içmedik.
11. Kızlar ekmek yemediler.
12. Talebe kapıyı açmadı
Cevap: faydalı arapça notları
FÂİL (Özne)
Fâil (özne), bir işi yapana denir. Harekesi ötre ya da ötre tenvin olur. Fiile kim ya da ne sorusunu sorduğumuzda aldığımız cevap fâildir. Fiil ile fâil arasında müzekkerlik (erkeklik), müenneslik (dişilik), tekillik çoğulluk bakımından uyum olması şarttır.
Fâil Fiil
Çocuk gitti (Kim gitti?) الْوَلَدُ. ذَهَبَ
Kız okudu (Kim okudu?) الْبِنْتُ. قَرَأَتِ
Öğrenci oturdu (Kim oturdu?) التِّلْمِيذُ. جَلَسَ
Bir adam çıktı (Kim çıktı ?) رَجُلٌ. خَرَجَ
Not: Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi harf-i tarifli kelime cümle ortasında geldiği takdirde geçiş önceki kelimenin harekesiyle olur.
MEF’ÛLUN BİH (Tümleç)
Mef’ûlun bih; kendisine iş yapılanı bildiren isimdir. Harekesi üstün (َ-) ya da üstün tenvin olur ( اً). Fiile ne, kimi, neyi, neye sorusunu sorduğumuzda aldığımız cevap mef’ûldür. Fiil ile fâil arasında olması gereken müzekker-müennes uyumu şartı mef’ûlün bihle diğerleri arasında yoktur. Yâni mef’ûlün bih’in fiil ya da fâil ile müzekkerlik müenneslik, tekillik çoğulluk vs. açısından uyumlu olma şartı aranmaz.
Meful Fâil Fiil
Öğrenci dersi yazdı (Neyi yazdı?) الدَّرْسَ. التِّلْميِذُ كَتَبَ
Baba suyu içti (Neyi içti?) الْماَءَ. الْاَبُ شَرِبَ
Öğrenci bir kitap okudu (Ne okudu?) كِتاَباً. التِّلْمِيذُ قَرَأَ
Halit öğrenciye vurdu (Kime vurdu?) التِّلْمِيذَ. خاَلِدٌ ضَرَبَ
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi fâilin açıkça yazılışı (öğrenci, baba, Halit gibi) gâib fiil kullanıldığında gerçekleşir. Muhâtab ve mütekellim fiillerde fiil ve fâil birarada olur. Yine de fiile aynı sorular (ne, neyi, kimi kime) sorulduğunda alınan cevap mef’ûldür ve harekesi üstündür:
Dersi yazdım (Neyi yazdım?) الدَّرْسَ. كَتَبْتُ
Suyu içtiniz (Neyi içtiniz?) الْماَءَ. شَرِبْتُنَّ
Halid’e sordun (Kime sordun?) خاَلِداً. سَأَلْتَ
Bir kitap okudunuz (Ne okudunuz)(belirtisiz nesne) كِتاَباً. قَرَأْتُمْ
Öğrenciye vurdun (Kime vurdun?) التِّلْمِيذَ. ضَرَبْتَ
Cevap: faydalı arapça notları
Vasıl Hemzesi
Belirtme takısı olan harf-i tarif yani اَلْ takısının hemzesi söz başlarında okunur. Örnek:
اَلْوَلَدُ ذَهَبَ. (el-veledü zehebe) Çocuk gitti.
Bu cümlede fâil başta geldiğinden اَلْ takısı olduğu gibi okunmuştur. Aynı اَلْ takısı söz arasında gelirse elifi, yazıldığı halde okunmaz. Geçişte yazıldığı halde okunmayan bu hemzeye hemze-i vasıl denir.
ذَهَبَ الْوَلَدُ. (zehebel veledu) Çocuk gitti.
Kelime başındaki vasıl hemzesinin elifinin üzerine (أ ء) işareti konmaz. Yani (أَ إِ أُ) şeklinde değil (اَ اِ اُ) şeklinde yazılır (اَلتِّلْمِيذُ - اَلْوَلَدُ) gibi.
Bu konuyla ilgili kaideleri şöyle özetleyebiliriz:
1) a- Vasıl hemzesiyle başlayan kelimeden önce, yaniاَلْ takısından önce (üstün, esre, ötre şeklinde) hareke varsa geçişte اَلْ takısının hemzesi (أَ) harekelenmez. Harekeden sonra gelen elif lâm’lı (harf-i tarifli) kelime, kamerî harflerden biriyle başlıyorsa doğrudan evvelki kelimenin harekesiyle lâm’a (لْ) cezim verilir. Örnek:
ذَهَبَ الْوَلَدُ. (zehebel veledu) Çocuk gitti.
ضَرَبْتُ الْوَلَدَ. (darabtü'lvelede) Çocuğu dövdüm.
أَخَذْتُ الْقَلَمَ. (ehaztü’l-kaleme) Kalemi aldım.
شَرِبْتَ الْمَاءَ. Suyu içtin.
دَخَلَ الْبَيْتَ. Eve girdi.
حَضَرَ الْعَمُّ. Amca geldi.
b- Harekeden sonra gelen elif lâm’lı (harf-i tarifli) kelime, şemsî harflerden biriyle başlıyorsa doğrudan önceki kelimenin harekesiyle şemsi harf şeddelenir. Harf-i tarif yazılı olduğu halde okunmaz. Örnek:
أَخَذْتُ الدَّفْتَرَ. (Ehaztü’d-deftera) Defteri aldım.
شَرِبْتَ الزَّمْزَمَ. (Şeribte’z-zemzeme) Zemzemi içtin.
دَخَلَ الدُّكاَّنَ. (Dehale’d-dükkâne) Dükkana girdi.
حَضَرَ الطَّعاَمُ. (Hadara’t-taâmü) Yemek geldi.
2) Vasıl hemzesiyle başlayan kelimelere kendilerinden önce sonu sâkin (cezimli) bir kelime birleştirilirken esre ile geçiş yapılır.
İlk harf-i kamerî olan bir kelimede geçiş:
كَتَبَتِ الْبِنْتُ الدَّرْسَ. (Ketebeti’l-bintu’d-derse) Kız dersi yazdı.
İlk harfi şemsî olan bir kelimede geçiş:
كَتَبَتِ الدَّرْسَ. (Ketebeti’d-derse) (Kız) dersi yazdı.
Ancak تُمْ zamirinde geçiş ötre ile yapılır ve bu kaideden hariçtir:
كَتَبْتُمُ الدَّرْسَ. (Ketebtümü’d-derse) Dersi yazdınız (müz.).
سَمِعْتُمُ الْخَبَرَ. (Semi’tümü’l-habera) Haberi işittiniz (müz.).
3) Harf-i tariften önce tenvinli (nekre) bir kelime yer alırsa geçiş, tenvinin nûnuna esre vermek suretiyle gerçekleşir:
كَتَبَ خاَلِدٌ الدَّرْسَ. (Ketebe Hâlidünidderse) Halit dersi yazdı.
قَرَأَ عاَدِلٌ الْكِتاَبَ. (Karae Âdilünilkitabe) Âdil kitabı okudu
Cevap: faydalı arapça notları
MÜTEADDÎ VE LÂZIM FİİLLER
(Geçişli ve geçişsiz fiiller)
Yukarıda gördüğümüz cümlelerde bazen fiilin üstün harekeyle harekelenen açık bir meful aldığını, bazen de açık mef’ûl almayıp harf-i cerle devam ettiğini görürüz. İşte açıkça mef’ûl alan fiillere müteaddî fiil, fâiliyle yetinip mef’ûl almayan ya da mef’ûlünü harf-i cerle alan fiillere de lâzım fiiller denir.
Müteaddi yani mef’ûl alan fiilde fâilin yaptığı iş başkasına geçer veya herhangi bir şeyle alakası bulunur. Türkçe karşılığı geçişli fiildir.
أَكَلَ فَرِيدٌ الْخُبْزَ. Ferit ekmeği yedi.
Bu cümlede “Ferit neyi yedi?” sorusunu mutlaka sorarız, yani fiil mef’ûl istemektedir.
ضَرَبَ خَالِدٌ الْوَلَدَ. Halit çocuğu dövdü.
Bu cümlede de “Halit kimi dövdü?” sorusunu sorarız. Halid'in yaptığı iş başkasıyla alakalı olup onlara geçmektedir.
Lâzım fiil ise; fâiliyle yetinip mef’ûl almayan fiildir. Fiilin yaptığı iş kendisinde kalıp başkasını etkilemez. Türkçe karşılığı geçişsiz fiildir.
جَلَسَ خَالِدٌ. Halit oturdu. دَخَلَ خَالِدٌ. Halit girdi.
Bu cümlelerde mefulü gerektiren neyi, neye ve kimi, kime gibi soru akla gelmemektedir. Yani mef’ûle gerek yoktur. Bu konuyu şu şekilde de ifade edebiliriz:
KAİDE: Arapça’da fiiller mef’ûllerine göre çeşitli kısımlara ayrılırlar:
a) Hiç mef’ûl almayan fiiller: Yukarıda işlediğimiz gibi fâiliyle yetinip mef’ûl almayan “Lâzım fiiller” bu grubtandır.
b) Mef’ûlünü harf-i cerle alan fiiler: Bazı fiiller beraberlerindeki (kendine ait) harf-i cerle birlikte tek bir mana ifade ederler. Artık yanındaki harf-i cer aslî manasında tercüme edilmez. Dikkat edilmesi gereken nokta; bu harf-i cerlerin fâilin başında değil, mef’ûlün başında geldiğini unutmamaktır. Söz konusu bu fiiller mef’ûllerini aşağıdaki harf-i cerlerden biri ile alabilirler:
بِ لِ عَلَى عَنْ فِي إِلَى مِنْ
Örnek: بَحَثَ عَنْ aradı, araştırdı
بَحَثَ عَلِيٌّ عَنِ الْحَقِيبَةِ فِي الصَّفِّ. Ali çantayı sınıfta araştırdı.
قاَلَ لِ (Birine) dedi, söyledi
قاَلَ اللَّهُ لِلرَّسُولِ: Allah peygamber’e dedi:
قاَلَ اللَّهُ فِي الْقُرْآنِ: Allah Kur’ân’da (şöyle) dedi (buyurdu)[2]:
c) Mef’ûlünü harf-i cersiz alan fiiller: Yukarıda örneklerini gördüğümüz müteaddî fiiller bu grubtandır. Harf-i cere ihtiyaç olmaksızın direk mefullerine bağlanırlar. İlerdeki konularda göreceğimiz gibi bazı fiiller yine harf-i cere ihtiyaç olmaksızın iki ya da üç mef’ûl alarak da tam bir cümle oluştururlar:
وَجَدَ الْإِنْساَنُ الْعِلْمَ ناَفِعاً. İnsan ilmi faydalı buldu.
Şu bilgiyi akılda tutmamız bundan sonraki konular için zorunludur:
Üstün harekeye fetha, böyle harekelenmiş kelimeye mansûb, bu duruma da nasb hali deriz. Ötre harekeye zamme, böyle harekeli kelimeye merfû veya mazmûm, bu duruma da ref hali deriz. Esre harekeye kesre, böyle harekeli kelimeye mecrûr veya meksur, bu duruma da cer hali deriz. Aynı şekilde tutarlı işarete de cezm, böyle harekeli kelimeye de meczûm deriz.
Cevap: faydalı arapça notları
İRAB : Amillerin değişmesiyle kelimenin sonunun değişmesine denir.
kelimelerin sonunun değişmesi ya HAREKE lerledir.(tam olarak)
bu irap şekli 2 yerde bulunur..(lafzi harekelerin tamamıyla olan irab)
lafzi harekelerin tamamıyla olan irab :
ref'a halinde zamme(ötre)
nasbe halinde fetha(üstün)
cerre halinde kesre(esre) alır.aşağıdaki örneklerde olduğu gibi.....
1- MÜFRET MUNSARİF isimde : caeni zeydun - reeytu zayden - merertu bi zeydin ... gibi.
2- CEMİ MÜKESSER MUNSARİF isimlerde : caeni ricalun (bana adamlar geldi)
reeytu ricalen (adamları gördim) - merertu bi ricalin (adamlara uğradım)
bazı harekelerle olan irabı göreceğiz.
1- CEMİ MÜENNES SALİM de bulunur.
Bunun ref’a hali zamme (ötre) iledir, nasbe ve cerre halleri ise kesre(esre)iledir.
ÖRN:caeni muslimatUN – reeytu muslimatİN – merertu bi muslimatİN gibi.
2- ĞAYRİ MUNSARİF .
ref'a hali zamme(ötre) ,nasba ve cerre halleri ise fetha(üstün) iledir.
ayrıca ğayri munsarif bir isim tenvin almaz.
örn: caeni ahmedu - reeytu ahmede - merertu bi ahmede gibi...
yani cerre ve tenvin almayan isimlere ğayri munsarif denir....
not : bunlar sadece "harekelerle olan irab" bilgileridir...İRAB
Kitabın üçüncü kısmı İRAB hakkındadır. İRAB , yani kelimenin sonunun değişmesi ;
1- ya harekelerle olur
2- ya harflerle olur
3- ya da hazif ile olur.( hazif atmak yok etmektir.)
Hareke 3 tanedir . a) zamme ( ötre ) b) fetha ( üstün) c) kesre (esre) dir.
Harf 4 tanedir. a) vav b) ya c) elif d) nun .
Hazif ise sadece fiillerde olur bu da 3 tanedir. a) harekenin hazfi b) kelimenin son harfinin hazfi ( ahirin hazfi) c) nun un hazfi.
Bunların hepsi 10 eder. ( 3 hareke, 4 harf , 3 hazif = 10 )
İrab alametleri yukarıda sayıldığı gibi 10 tane olsa da bu alametleri taşıyan kelimeler yani murebler 9 kısımdır. Çünkü İRAB ;
1- ya hazifsiz harekelerle olur
2- ya hazifsiz harflerle olur
bu ikisi sadece isimlerde olur.
3- ya hazifle beraber harekelerle olur
4- ya hazifle beraber harflerle olur
bu ikisi de fiile ( fiili muzariye ) mahsustur.
Birincisi yani hazifsiz harekelerle olan ;
A) irabı tam olur. Ref’ası zamme ile, nasbesi fetha ile , cerresi de kesre iledir. Bu şekilde olan irab
i ) müfret munsarifte bulunur .
örnek : ﻝﻭﺳﺭﻠﺍ ﺎﻧﺀﺎﺟ ( caae na rresuulu ) ( bize peygamber geldi) ( resul kelimesi fail durumundadır , merfu olması lazım , kelime müfret munsarif olduğu için ref’a durumda ötre almıştır)
ﻝﻭﺳﺭﻠﺍ ﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna rresuule ) ( peygamberi doğruladık ) ( burada resul kelimesi meful durumundadır , mansub olması lazım , kelime yani resul kelimesi müfret munsarif olduğu için nasbe durumda fetha – üstün – almıştır)
ﻝﻭﺳﺭﻠﺎﺒ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi rresuuli) ( peygambere iman ettik) ( burada resul kelimesinin başında “ ba “ harfi cerri olduğundan dolayı mecrur durumundadır , müfret munsarif olduğu için cerr hali kesre yani esre ile gelmiştir)
ii) cemi mükesser munsarifte bulunur.
Örnek : ﺏﺗﻜ ﺀﺎﻣﺳﻠﺍﻥﻣ ﻝﺯﻧ ( nezele min essemaai kutubun ) ( semadan kitaplar indi)
ﺏﺗﻜﻟﺍ ﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna l kutube )
ﺏﺗﻜﻟﺎﺒ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi l kutubi )
B) İrabı nakıs olur. Bu da 2 kısımdır.
1- ref’a sı zamme ile , nasbesi ve cerresi fetha ile olan: bu irab şekli ğayri munsarif kelimelerde bulunur.
Örnek : ﺩﻣﺣﺍ ﺎﻧﺀﺎﺟ ( caae na ahmedu )
ﺩﻣﺣﺍﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna ahmede )
ﺩﻣﺣﺎﺒ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi ahmede )
2- ref’a sı zamme ile , nasbesi ve cerresi kesre ile olan: bu irab cemi müennes salim olan kelimelerde olur.
Örnek : ﺖﺍﺯﺟﻌﻣ ﺎﻧﺀﺎﺟ ( caae na mu’cizatun )
ﺖﺍﺯﺟﻌﻣ ﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna mu’cizatin )
ﺖﺍﺯﺟﻌﻣﺒ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi mu’cizatin )
İkincisi yani hazifsiz harflerle olan irab ;
a) irabı tam olur. Ref’ası “vav” ile , nasbesi “elif” ile , cerresi ise “ya” iledir. Bu irab ; müfret olan mükebber olan ve nefsi mütekellim ya sından başka bir şeye izafe edilen şu 6 isimde olur : ﻩﻭﺒﺍ - ﻩﻭﺧﺍ - ﺎﻫﻭﻣﺤ - ﻩﻭﻧﻫ - ﻩﻭﻓ - ﻞﺎﻣ ﻭﺫ .
örnek : ﻡﺴﺎﻗﻟﺍﻭﺑﺍ ﺎﻧﺀﺎﺟ ( caae na ebuu l kasımı ) ( uu = ﻭ )
ﻡﺴﺎﻗﻟﺎﺑﺍ ﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna ebaa l kasımı ) ( aa = ﺍ )
ﻡﺴﺎﻗﻟﺍﻰﺑﺎﺑ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi ebii l kasımı )( ii = ﻯ )
b) irabı nakıs olur. Bu da iki kısımdır.
1- Ref’ası “vav” ile , nasbesi ve cerresi ise “ya” iledir. Bu irab; cemi müzekker salim , ﻭﻟﻮﺍ ( uluu ) , ﻥﻭﺭﺷﻋ ( işruune = 20 ) ve kardeşlerinde ( 20 – 30 – 40 ...... 90 ) de bulunur.
Örnek : ﻥﻭﻟﺴﺭﻣﻟﺍ ﺎﻧﺀﺎﺟ ( caae na murseluune )
ﻥﻴﻟﺴﺭﻣﻟﺍ ﺎﻧﻗﺩﺼ ( saddagna l murseliine )
ﻥﻭﻟﺴﺭﻣﻟﺎﺑ ﺎﻧﻣﺁ ( amenna bi l murseliine )
2- Ref’ası “elif” ile , nasbesi ve cerresi ise “ya” iledir. Bu irab; tesniye kelimelerde , ﻥﺎﻧﺛﺇ ( isnaani ) , ve zamire izafe edilmiş ﻼﻛ kelimesinde bulunur.
Örnek : ﺎﻤﻫﻼﻛﻥﺎﻧﺛﻻﺍﺎﻧﺀﺎﺟ ( caaena l isnaani kilaahuma )
ﺎﻤﻬﻳﻠﻛﻥﻳﻧﺛﻻﺍ ﺎﻧﻌﺑﺘﺍ ( itteba’na l isneyni kileyhima )
ﺎﻤﻬﻳﻠﻛﻥﻳﻧﺛﻻﺎﺑ ﺎﻧﻠﻣﻋ ( amilna bi l isneyni kileyhima )
Üçüncüsü , yani hazifle beraber harekelerle olan irab TAM dır. 2 kısımdır.
1- ref’ası zamme ile , nasbesi fetha ile , cezmi ise harekenin hazfiyledir. Bu irab, son harfi illetli olmayan yani sahih olan ve sonuna zamir bitişmeyen FİİLİ MUZARİ de olur.
Örnek : ﻡﺮﺣﻧ ﻡﻠﻮ ﻊﻓﺷﻧ ﻥﺃ ﺐﺣﻧ ( nuhibbu en nuşfea ve lem nuhram ) ( şefaat edilmemizi ve mahrum bırakılmamamızı severiz ) . burada -nuhibbu -kelimesi fiili muzaridir son harfi sahih dir illetli değildir aynı şekilde sonuna zamie de bitişmemiştir ve başında nasbedeb edatlardan ve cezm eden edatlardan herhangi biri olmadığından manevi amille ref’a durumundadır .ref’ası zamme ile olduğundan son harekesi ötre olmuştur.
Nuşfea – kelimesi ise yukarıdaki özellikleri taşımakla beraber başına nasbeden harflerden ( en ) geldiği için son harekesi fetha yani üstün olmuştur.
Nuhram - kelimesi ise yukarıdaki özellikleri taşımakla beraber başına cezm eden harflerden ( lem ) geldiğinden dolayı son harfin harekesi hazfedilmiş yani atılmış ve harf sakin olarak okunmuştur.
2-ref’ası zamme ile , nasbesi fetha ile , cezmi ise son harfin hazfiyledir. Bu irab, son harfi illetli olan yani sahih olmayan ve sonuna zamir bitişmeyen FİİLİ MUZARİ de olur.
Örnek : ﺭﺎﻧﻠﺍﻰﻓ ﺎﻧﻣﺭﻳﻢﻟﻮﺎﻧﻭﻓﻌﻴﻥﺃ ﻰﻟﺎﻌﺗ ﻪﻟﻟﺍ ﻭﻋﺪﻧ ( ned’uu llahe teala en ya’fuvena ve lem yermi na fi nnari ) ( Allah Teala ya bizi cehenneme atmasın ve bizi affetsin diye dua ederiz )
Yermi – kelimesi , yermii idi . yani sonunda “ya” harfi vardı ki bu illet harflerindendir. Başına cezmedenlerden “lem” geldi ve “ya” hazfedildi yani atıldı.
Dördüncüsü , yani hazifle beraber harflerle olan irab NAKIS olur.
Bu irab; sonuna cemi müennes nunundan başka zamir bitişen FİİLİ MUZARİ de olur.
Ref’ası “nun” iledir yani “nun” düşürülmez , nasbesi ve cezm hali ise “nun” un hazfiyle yani düşürülmesiyledir.
Örnek : ﺎﻧﻋﺎﺿﺭﻌﻴﻡﻟﻮﺎﻧﻠﺎﻌﻓﺷﻳﻥﺃ ﻮﺠﺭﻧﻓ ﺔﻣﻳﻗﻟﺍﻢﻮﻴ ﻥﺎﻌﻓﺷﻳ ﺀﺎﻣﻟﻌﻟﺍ ﺀﺎﻴﻟﻭﻻﺍ ( el evliyaau ve l ulemaau yeşfa’aani yevme l gıyameti fe nercuu en yeşfe’aa lenaa ve lem yu’rıdaa an naa ) ( veliler ve alimler kıyamet gününde şefaat ederler , biz de , bizim için şefaat etmelerini ve bizden yüz çevirmemelerini ümit ederiz )
Eğer irab yani kelimenin sonharfindeki değişiklik dille söylenirse böyle iraba “ LAFZİ İRAB” denilir. Yukarıda geçen örnekler de olduğu gibi.
Eğer lafızda söylenmeyip murebin sonunda takdir ediliyorsa “ TAKDİRİ İRAB” denilir. Örnek : ﻰﺼﺎﻌﻠﺍ ﺎﻧﺍ ( ene l aasii ) burada ﻰﺼﺎﻌﻠﺍ kelimesinin son harfi “ya” nın ötre olduğu takdir edilir dille söylenmez. Çünkü esre den sonra ötreyi okumak dile ağır gelir.
Eğer diile söylenmez ve sonunda da takdir edilmezse o zaman “MAHALLİ İRAB” denilir.
Örnek : ﻪﺘﻬﺠﻥﻣ ﻻﺍﺭﻳﺨﻠﺍ ﻰﺘﺄﻴﻻﻥﻣ ﻰﻟﻋﺎﻧﻟﻜﻮﺘ ( tevekkelna ala men la ye’ti l hayru illa min cihetihi ) ( hayırın ancak O nun tarafından gelen zata tevekkül ettik – güvendik) . burada ﻥﻣ ( men ) kelimesinin önünde ﻰﻟﻋ (ala ) harfi cerri vardır. “men” kelimesi mebni yani irabı kabul etmeyen kelimelerden olduğundan dolayı “mahallen mecrur” denilir.
Avamil kitabı bitti. Vel hamdu lillahi rabbi l alemin.
الحمد لله رب العالمين
İmam birgivi nin ve bu ilmi bize aktaran ve aktarılmasına vesile olanların hem kendilerinin hem de geçmişlerinin ruhları için EL FATİHA...
Cevap: faydalı arapça notları
KELİMENİN KISIMLARI
İSİM, FİİL, HARF
İsmin Hususiyetleri
Lam, Harfi Cer ve Tenvin’in dahil olması, İsmin Müsnedin ileyh ve
Muzaf olması
MUREBİN NEVİLERİ
(a)- Müfret Munsarıf, Cemi Mükesseri Munsarıf
• Haleti Raf’ı Zamme
• Nasbı Fetha
• Cerri Kesre iledir. زيد – رجال gibi.
(b)- Gayrı Munsarıf.
• Haleti Raf’ı Zamme
• Nasbı ve Cerri Fetha iledir.
(c)- Cem’i Müennes Salim
• Haleti Raf’ı Zamme
• Nasbı ve Cerri Kesre iledir.
(d)- Esma-i Sitte-i Mu’telle.
• Haleti Raf’ı ‘و’
• Nasbı ‘ا’
• Cerri ‘ي’iledir.
(e)- Cemi Müzekker
• Raf’ı و-
• Nasbı ve Cerri ‘ي’ iledir.
GAYRI MUNSARIF İLLETLERİ
Adil, Vasıf, Te’nis, Maarife, Ucme, Cemi, Terkip, Elif Nun Zaide, Vezni Fiil.
GAYRI MUNSARIFIN MUNSARIF OLMA SEBEBLERİ
• Şiir zarureti (İnzihaf, İnkisar, Kafiyeye riayet)
• Tenasüb (سلاسلا واغلالا) gibi.
FAİLİN MEF’UL ÜZERİNE TAKADDÜM ETTİĞİ YERLER
1. Fail ve Mefulde lafzen i’rab ve karine olmadığı zaman. ( نصرموسى عيسى) gibi.
2. Fail Fiile muttasıl zamir olursa. (نصرت زيدا – زيد نصر) gibi.
3. Failin mef’ulu الا dan sonra vaki olursa. ( ما ضرب زيد الا عمروا) gibi.
4. Failin Mef’ulu الا manasından sonra vaki olursa. ( انما ضرب زيد عمروا) gibi
MEF’ULUN FAİL ÜZERİNE TAKADDÜM ETİĞİ YERLER
1. Faile Meful zamiri bitiştiği zaman. ( ضرب زيدا غلامه ) gibi.
2. Fail الا dan sonra vaki olursa.( ما ضرب عمروا الا زيد) gibi.
3. Fail الا manasından sonra vaki olursa. (انما ضرب عمروا زيد ) gibi.
4. Fail gayrı muttasıl olup, meful fiile muttasıl zamir olursa. (ضربك زيد ) gibi.
TENAZU NE DEMEKTİR, KAÇ YERDEDİR?
İki fiilin kendilerinden sonra gelen ismi zahirde amel etme hususunda çekişmeleridir. Üç yerde olur.
1. Failde ( ضرني واكرمنى زيد ) gibi.
2. Mefulde (ضربتواكرمت زيدا ) gibi.
3. Hem Failde hem de Mefulde olur. ( اكرمنى وضربت زيدا ) gibi.
MÜBTEDANIN HABER ÜZERİNE TAKADDÜM ETTİĞİ YERLER
1. Mübteda sadrı kelam vaki olan şeye şamil olursa. ( من ابوك ) gibi
2. Mübteda ve Haber Maarife olurlarsa.( زيد المنطلق ) gibi.
3. Mübteda ve Haber Umumîlikte ve Hususîlikte müsavi olurlarsa.
(افضل منك افضل منِّي ) gibi.
4. Haber Mübteda için fiil olursa. ( زيد قام ) gibi.
HABERİN MÜBTEDA ÜZERİNE TAKADDÜM ETTİĞİ YERLER
1. Müfret Haber sadrı kelam vaki olan şeye şamil olursa.( اين زيد ) gibi.
2. Haber Mübteda’nın Mübteda lığını sahihleyici olursa. ( فى الدار رجل ) gibi.
3. Mübteda’da Haberin Müteallıkı için zamir olursa.
( على التمرة مثلها زبدا ) gibi.
4. Eğer Haberّ أن den haber olursa. ( عندىانك قاءم ) gibi.
HABERE ف NIN DUHULUNÜN CAİZ OLDUĞU YERLER
Kendisinde şart manası bulunan Mübtedalar. Bunlar kendisine fiil cümlesi veya zarf cümlesiyle sıla getirilmiş isimlerdir veyahut ta fiil ve zarf cümleleriyle sıfatlanmış nekrelerdir.
1. Mübteda fille sılalanmış isim olursa.( الذى يأتينى فله درهم ) gibi.
2. Mübteda zarf ile sılalanmış isim olursa. (الذى فى الدار فله درهم ) gibi.
3. Mübteda fiil ile vasıflanmış nekre olursa. ( كل رجل يأتينى فله درهم ) gibi.
4. Mübteda zarf ile vasıflanmış nekre olursa. (كل رجل يأتينى فله درهم ) gibi.
Not: ليت ولعل bil ittifak ف nin duhulüne mani olurlar.
MÜBTEDANIN HAZFİ
1. Cevazen olur. (الهلال والله اى هذا الهلال والله ) gibi.
2. Vucuben olur. Bu durum sıfat raf kılınarak mevsufundan kesildiği zamandır. (الحمدلله اهلُ الحمد اى هو-) gibi.
HABERİN HAZFİ
Cevazen olur. Bu durum mahzuf olan haberin makamına başka bir kelime kaim olmadığı zamandır. (خرجت فاذا السبع\ اى واقف ) gibi.
Vucuben olur. Bu durum mahzuf olan haberin makamına başka bir kelime kaim olduğu zamandır. Bu da dört yerdedir.
• لولا dan sonra gelen Mübteda nın haberi, Ef’âlı Âmden olursa vucuben hazf edilir, çünkü لولا nın cevabı haber makamına kaimdir. ( لولا زيد لكان كذا ) gibi. Mahzuf haber موجود lafzıdır.
• Kendisinden sonra hal gelen ve faile veya mefule veya her ikisine birden nispet edilen, sureten mastar olan veya mastar tevilinde olan her Mübteda dır.
( ضربى زيدا قاءما\ اى حاصل قاءما ) gibi.
• Haberi mukarenet manası taşıyan ve üzerine مع manasındaki و’ile bir şey atfedilen her Mübteda dır.
( كل رجل وضيعته\ اى مقرون مع ضيعته ) gibi.
• Haberi kasem kendisi Muksemun bih olan her Mübteda dır.
(لعمرك لافعلن كذا\ اىلعمرك قسمى ) gibi.
MEF’ULU MUTLAK
1. Tekit için olur. ( جلست جلوسا )gibi.
2. Nev’i için olur. (جلست جِلسة ) gibi.
3. Adet için olur. (جلست جَلسة ) gibi.
MEF’ULU MUTLAK’IN FİİLİNİN HAZFİ
1. Karine kaim olduğu zaman Cevazen hazfedilir.
(خير مقدم \ اى قدمت قدوما خير مقدم ) gibi.
2. Vucuben olarak hazfedilir. Bu semaen ve kıyasen olmak üzere ikiye ayrılır
• Semaen (سقيا اى سقاك الله سقيا = رعيا اى رعاك الله رعيا = خيبة اى خاب الرجل خيبة = جدعا اى جُدِع جدعا = حمدا اى حمدت حمدا = شكرا اى شكرت شكرا = عجبا اى عجبت عجبا
• Kıyasen olur. Bu altı yerdedir. (Nurlu Minhalar)
1. Mef’ulu Mutlağın kendisinden haber olmayan isim üzerine dâhil olan nefi den veya nefi manasından sonra müsbet veya mükerrer olarak vaki olduğu yerde. ( ما انت الا سيرا اى تسيرسيرا nefiyden sonra gelene misaldir.// اىتسير سيرا- انما انت سيرا nefiy manasından sonra gelene misaldir.// زيد سيرا سيرا اى يسير سيرا سيرا tekrar edilene misaldir.
2. Evvel geçen cümlenin manasının gayesini açıklamak için vaki olan mef’ulu mutlak .( فشدوا الوثاق فِاما َمنا بعدُ وامافداءً gibi ibarenin aslı ِاما تمنون منا بعدَ الشدِّ واما يفدون فِداءً şeklindedir.
3. Azalarla yapılan bir iş olduğu halde kendisine bir şey benzetilsin diye mef’ulu mutlağın manasında olan bir isme ve o ismin sahibine şamil olan bir cümleden sonra vaki olan mefulü mutlak. (مررت بزيد فاذا له صوتٌ صوتَ حمارٍ ibarenin takdiri يصوت صوتَ حمارٍ şeklindedir.
4. Başkasına ihtimali olmayan bir cümlenin manası olarak vaki olan mefulü mutlak. له عليَّ الف درهمٍ اعترافاً takdiri اعتَرفتُ اعترافا şeklindedir.
5. Başkasına ihtimali olan bir cümlenin manası olarak vaki olan mefulü mutlak. زيد قاءم حقا takdiri حقَّّ حقا şeklindedir.
6. Tesniye olarak vaki olan mefulü mutlak. لبَّيك – سعديك gibi. Takdirleri. ُاِلبُّ لك البابين ve اُسْعِدُك اِسْعادا بعدَ اسعادٍ şeklindedir.
MEFULÜ BİH’İN FİİLİNİN HAZFİ
Bazen Cevazen hazfedilir. Bu durum karine mevcut olduğu zamandır.
(من اضربُ sualine زيدا diye cevap vermek gibi. Takdiri اِضربْ زيدا şeklindedir.
Bazende Vucuben hazfedilir. Bu durum dört yerdedir.
1- Semaen: اِمْرأ ونفسه gibi takdiri اُترُكِ امْرأ ونفسه şeklindedir.
2- Münadadır: يا زيدُ اى ادعو زيدا gibi.
3- Tefsir şartı üzerine amili hazfedilen M.bih: زيدا ضربته gibi. Takdiri ضربت زيدا ضربته şeklindedir.
4- Tahzirdir: Tahzir sakındırmak kaçındırmak demektir. اياك والاسد اى بعِّدْ نفسك من الاسد – الطريق الطريق اى اتَّقِ gibi.
MÜNADANIN İ’RABI
1. Müfret maarife olan münada raf olduğu şey üzere mebnidir. يا زيدُ - يازيدان – يا زيدون gibi.
2. Kendisine Lam-ı İstiğase bitişen münada mecrurdur. يا لزيدٍ gibi. Yardım talep etmek manasındadır.
3. Kendisine Elif-i İstiğase bitişen münada fetha üzere mebnidir. يا زيداه gibi ‘he’ harfi vakıf için eklenmiştir.
4. Bunların dışında ise mensuptur. (mebni değil)! يا عبدَالله – يا رجلاً – يا طالعا جبلا gibi.
ترخيم المنادى MÜNADA’DA TERHİM
• Münada’da terhim caiz olup gayrisinde ise zaruret halinde caiz olur. Terhim tahfif için yapılır. Üç şartı vardır.
1. Muzaf, Müsteğase, Cümle olmayacak.
2. Üç harf üzerine zaid olan Alem olacak.
3. Ta-i Te’nis li olacak. Misaller. يا حارِ اى حارثُ – يا ثمو اى ثمودُ gibi.
MEFULÜ FİH KAÇ ÇEŞİTTİR?
Mefulü Fih dört çeşittir. (Nasb olmasının şartı في nin takdiridir.)
1. Zarfı zamanı müphem صمت دهرا gibi.
2. Zarfı zamanı mahdut افطرت اليومَ gibi.
3. Zarfı mekanı müphem جلست خلفك gibi.
(فوق- تحت- يمين- شمال- خلف- اَمام- وراء- يسار- لدى- دون )
4. Zarfı mekanı mahdut. Bu في nin takdirini kabul etmez.
جلست فى المسجد gibi.
MEFULÜ LEH DEN LAM’IN HAZFİ
(Nasb olabilmesinin şartı Lam’ın hazfidir.)
1. Mefulü leh illetli fiil’in faili için iş olacak. Yani mefulü leh ile illetli fiilin faili aynı olacak.
2. Mefulü leh illetli fiile vücutta yakın olacak. ضربتُ زيدا تأديبا – قعدت عن الحرب خُبْنًا gibi.
MEFULÜ MEA’YA MİSAL
استوى الماء والخشبةَ- ما لك وزيدا gibi.
HAL’İN AMİLİ
1. Fiil ضربت زيدا قاءماً
2. Şibhi fiil زيد فى الدار قاءماً
3. mana fiildir.هذا زيد قائماً gibi.
TEMYİZİN KISIMLARI
1. Ya lafızda mezkur olan zattan ibhamiyeti kaldırır. Bu Müfret miktar, Adet, Vezin veya Keyl dir.
• Müfret miktara misal: عشرون درهما
• Vezn’e misal: رطلٌ زيتاً
• Keyl’e misal: قفزان برا gibi
2. Yada lafızda mukadder zattan ibhamiyeti kaldırır. Bu ya cümle veya şibhi cümle veya izafet olur.
• Cümleden ibhamiyetin kaldırıldığına misal: طاب زيد نفسا
• Şibhi cümleye misal: زيد طيِّبٌ اباً
• İzafete misal: عجبنى طيبه علما gibi.
MÜSTESNANIN İ’RABI
• Müstesnanın mensub olduğu yerler.
1. Tam Muceb kelamda sıfatın gayrı olan الا dan sonra vaki olursa.
جاءنى القوم الا زيداً
2. Müstesna, müstesna minh üzerine takaddüm ettiği zaman.
جاءنى الا زيداً القوم
3. Müstesna İstisna-i munkatı olduğu zaman. ما فى الدار احد الا حمارا
4. Müstesna خلا- عدا- ما عدا- ما خلا- ليس- لا يكون den sonra vaki olursa. Bu dört maddede nasb vaciptir.
NASBIN CAİZ OLUP BEDELİN TERCİH EDİLDİĞİ YER.
• Gayrı muceb kelamda, müstesna minh mezkur olduğu halde الا dan sonra vaki olan müstesnada nasb caiz ancak müstesna minh’den bedel muhtardır. ما فعلوه الا قليلٌ او قليلاًً gibi.
MÜSTESNANIN AMİLİN HASEBİ ÜZERE İ’RABLANMASI.
Gayrı muceb kelamda müstesna minh gayrı mezkur olduğu zaman.
الا زيدٌ ما ضربنى
TENBİH: Her ne zaman ki müstesna minh’in lafzından bedel caiz olmasa mahallinden bedel yapılır. ما جائنى من احدٍ الا زيدٌ gibi.
SIFAT KAÇ ÇEŞİTTİR? MEVSUFA TABİ OLDUĞU HUSUSLAR
• Sıfat ya Mevsufun haliyle hallenir ki bu on yerdedir. Raf, Nasb, Cer, Maarife, Nekre, Müfret, Tensiye, Cemi, Müzekker, Müenneslikte.
• Yada Mevsufun Müteallıkı nın haliyle hallenir ki bu da beş yerdedir. Raf, Nasb, Cer, Maarife, Nekrelikte.
SIFATIN FAİDELERİ
• Nekrede Hususilik
• Marifede İzah
• Mücerret Sena veya Zem için kullanılır.
• Tekit için kullanılır.
TEKİD’İN KISIMLARI İki kısımdır.
1. Tekidi Lâfzî / Lafzın tekrarıyla olur. جائنى زيد زيد gibi.
2. Tekidi Manevî / Sayılı ve belli lafızlarla olur. نفسه- عينه- اجمع- اكتع- ابصع- كله- كلاهما gibi. Misal: فسجد الملائكة كلهم اجمعون gibi.
BEDEL
Bedel dört çeşittir.
1. Bedeli Kül Minel Kül / جائني زيد اخوك gibi.
2. Bedeli Baaz Minel Kül / ضربت زيدا رأسه gibi.
3. Bedeli İştimal / سُلِبَ زيد ثوبه gibi.
4. Bedeli Galat / رأيت زيدا حمارا gibi.
المبنى MEBNİ BAHSİ
(Lakapları: Zamme – Fetha – Kesre’dir.)
MEBNİ ASILLAR
1- Harf 2- Fiili Mazi 3- Emir bi gayrı Lam 4- Cümle
MEBNİ ARIZI LÂZIMLAR
Muzmerat: ضربتُ الى ضربنَ // انا الى هنَّ // ضربنى الى ضربهنَّ // اياىَ الى اياهنَّ // لى الى لهُنَّ //
Esma-i İşaret: ذاك - ذاكما - تاك – تاكما- اولاءك
Mevsulât: الذى – اللذان - التى - اللتان – ما – من – اىُّ
Esma-i Ef’al: Bazıları Emir manasındadır. رُويْدَ زيدا اى امهله gibi.
Bazıları Mazi manasındadır. هيهات زيد اى بعد gibi.
Esvat: كل لفظ حكي به صوتٌ او صُوِّتَ به للبهاءم فالاول كغاقٍ والثانى كنَخِّ
Mürekkebat: كل اسم من كلمتين ليس بينهما نسبت كخمسةَ عشرَ و بعلبكَّ
Bazı Zuruf: 1- İzafetten kesilen zarflar. قبلُ وبعدُ gibi. 2- Mekan için olan حيث ve hem zaman hem mekan için olan اذا gibi. 3- Mazi için olan اذ gibi.
4متى - - مذ- منذ- اين - أنىَ gibi .
ZAMİRLER KAÇ ÇEŞİTTİR?
Beş çeşittir.
1. Zamiri Merfu Muttasıl. ضربتُ الى ضربن
2. Zamiri Merfu Munfasıl. انا الى هنّ
3. Zamiri Mensubu Muttasıl. ضربنى الى ضربهن
4. Zamiri Mensubu Munfasıl. اياى الى اياهن
5. Zamiri Mecruru Muttasıl. لى الى لهن
ZAMİRİ FASIL NEDİR?
Zamiri fasıl, haberin sıfatla karıştırılmaması için, Mübteda ile Haber arasına giren Merfu Munfasıl Sığadır. Yani هو .
Zamiri faslın şartları: 1- Haberin Maarife olması.زيد هو العالم 2- من ile kullanılan ismi tafdil olması.زيد هو افضل من عمروٍ gibi.
ZAMİRİ ŞAN VE ZAMİRİ KISSA NEDİR?
Cümleden önce gelen ve kendisinden sonraki cümle ile tefsir olunan gaip zamirdir. Müzekker ise ‘Şan’ denilir.قل هو الله احد gibi. Müennes ise ‘Kıssa’ denilir. فانها لاََتَعْمَى الابصارُ gibi.
MARİFELER
1. Muzmerat 2- Alem 3- Mübhemat 4- Muarraf Bil-Lam
5- Bunlardan birine muzaf olan 6- Muarraf bin-Nida.
ESMA-İ ADEDİN MÜMEYYİZLERİ
• 3 ten 10’a kadar Mecmuu Mecrur. جائنى ثلاثة ُ رجالٍ
• 11 den 99’a kadar Müfredi Mensub.جائنى خمسةَََََََََ عشرَ رجلاً
• الف ve tesniyesi olan ( الفان ) ve cemisi olan (الوفٌ – اَلآفٌ ), مأةٌ ve tesniyesinin temyizi Müfret ve Mecrurdur. جائنى الفان رجلٍ gibi.
İSMİ FAİLİN AMEL ETME ŞARTLARI
• Hal ve İstikbal manasında olacak.
• Sahibine veya hemzeye veya ‘Ma’ya itimat edecek.
• زيد ضارب ابوه – جاء الضارب ابوه – جاء رجل ضارب ابوه gibi
الفعل FİİL BAHSİ
الفعل ما دل على معنى فى نفسه مقترن باحد الازمنة الثلاثة
FİİLE HAS OLAN ŞEYLER
قد س- سوف- nin ve cezmedicilerin, sakin olduğu halde ta-i tenis’in katılması, فعلتَِ ُ nin ta’sı yani harekeli bariz zamiri merfu muttasılların katılması fiilin özelliklerindendir.
MUZARİYİ NASB EDENLER
ان – لن- كى- اذن den sonra fiili muzari nasb olur.
أنْ ’ “En” İN GİZLENDİĞİ YERLER:
• حتى dan sonra. سرت حتى ادخلها gibi. Fakat önüne حتى kelimesi gelen fiili muzari ile tahkiki olarak veya hikaye yoluyla hal zamanı murat edilecek olursa o takdirde حتى ibtita için olur ki muzari Raf okunur, حتى nın makablinin mabadına sebeb olması vacip olur. مرض فلان حتى لايرجونه gibi.
• لام كى den sonra. اسلمتُ لادخلَ الجنة gibi.
• لام جحود dan sonra. Bu Lam menfi olan كان nin haberine nefyi tekit için gelen Lamdır. وما كان الله ليعذبَهم gibi.
• ف den sonra. Bunun iki şartı vardır. 1- ف nın makablinin mabadına sebeb olmasıdır. 2- ف den önce Emir, Nehiy, İstifham, Nefi, Temenni veya Arz’dan biri bulunmalıdır. زرنى فاكرمَك gibi.
• و dan sonra. Bununda iki şartı vardır. 1- و dan öncekinin و dan sorası ile zaman itibarıyla beraber olmasıdır. 2- ف için söylenen ikinci şarttır. زرنى واكرمَك gibi.
• او den sonra. Bu الى ان veya الا ان manasında olmak şartıyla muzariyi nasb eder.لألْزِمَنَّكَ او تعطينى حقى اى الى ان
MUZARİYİ CEZMEDENLER
Fiili Muzari لم – لما – لام الامر – لا فى النهى ve Mücazât Kelimeleri denilen ان – مهما – اذما – حيثما – اين – متى – ما – من – اىٌ – أنَّى kelimeleri ile meczum olur. لم يلدْ و لم يولدْ gibi.
Mucâzât kelimeleri iki fiile dahil olurlar. Bu fiiller Şart ve Ceza diye isimlendirilirler. Her zaman şart cezadan önce gelir. ان تزرْنى ازرْك gibi.
إنْ ‘İN MUKADDER OLUP MUZARİYİ CEZM ETTİĞİ YERLER
Emir’den sonra زرنى اكرمْك takdiri: ان تزرْنى اكرمْك
Nehiy’den sonraلاتفعلِ الشرّ يكن خيرا لك takdiri: ان لم تفعلْه يكن خيرا لك
İstifham’dan sonra هل عندكم ماءٌ اشربْه takdiri:ان يكن عندكم ماءٌ اشربْه
Temenni’den sonraليت لى مالا اُنفِقْه takdiri:ان يكن لى مالٌ أُنفقْه
Arz’dan sonraالا تنزلُ تصبْ خيرا takdiri:ان تنزلْ تصبْ خيرا
Buralarda ان in mukadder olması zikredilen şeylerden sonra gelen muzariye makablinin sebeb olması kast edildiği zamandır.
MÜTEADDİ FİİL KAÇ ÇEŞİTTİR?
Üç çeşittir
• Bir mefule müteaddi olanlar ضرب
• İki mefule müteaddi olanlarاعطى - علم
• Üç mefule müteaddi olanlar - ارى – انبأ – نبأ – خبّر – اخبر – حدّث - اعلم
افعال القلوب EF’ÂLİ KULUB
ظننت – حسبت - خلت – زعمت – علمت – رايت – وخدت
Bu fiillerin Efali Kulub diye isimlendirilmelerinin sebebi, sâdır olmalarında zahiri olan azalara ihtiyaç duyulmayıp akıl kuvveti ile sâdır olmalarıdır.
• Bunlar Cümle-i İsmiyye üzerine dahil olurlar.
• Verilen haberin zan mı yoksa kesin mi olduğunu beyan için gelirler.
• İsim Cümlesinin her iki cüzünü meful almakla nasb ederler.
• Mefullerinden biri zikredilince diğerinin de zikri vacib olur.
• Mefullerini tevassut ederlerse veya muahhar olurlarsa İlğa caiz olur.
زيدٌ ظننت عالمٌ - زيدٌ عالمٌ ظننت gibi.
• İstifhamdan, Nefiden, ve ibtida lam’ından sonra vaki olurlarsa Tâlik edilirler.علمت أزيدٌ عندك ام عمروٌ gibi.
TENBİH: الالغاء İlğa; Hem lafzen hem de manen amelin iptali demektir.
التعليق Tâlik; Sadece lafzen amelin iptalidir.
افعال الناقصة EF’ÂLİ NÂKISA
Nakıs Fiiller, failin bir sıfatı taşıdığını sabitleştirmek için vaz edilmişlerdir.
Bunlar : كان – صار- أصبح – أمسى – أضحى – بات – آض – عاد – غدا – راح – مازال – مانْفك – مافتئ – مابرح – مادام – ليس fiilleridir.
• Nakıs fiiller, Mübteda Haber üzerine dahil olurlar.
• Kendi manalarının hükmünü habere taşırlar.
• Raf ettiklerini isim, nasb ettiklerini haber alırlar.
• Haberlerinin isimleri üzerine takdimleri caizdir.
كان اللهُ عليما حكيما - كان زيدٌ قائما
افعال المقاربة EF’ÂLİ MUKÂREBE
عسى – كاد – كرِب – جعل – أخذ – طفِق - اوشك
Hakikatte bunlarda Nakıs fiillerdendir. Bunları كان ve kardeşlerinden ayıran en mühim husus, bu nakıs fiillerin haberlerini meydana getiren kısım daima Muzari bir fiil cümlesi olmasıdır. Halbuki gerek إن ve kardeşlerinin gerekse كان ve kardeşlerinin haberleri Muzari bir fiil cümlesi olabileceği gibi müfret, Şibhi cümle, isim cümlesi veya maziyle başlayan fiil cümlesi olabilir.
Bunlar cümledeki manaları itibariyle üç sınıftırlar.
1. Ef’âli Mukârebe: Yaklaşma manasında olan nakıs fiiller كاد\يكاو – اوشك\يوشِك – كرب gibi.
2. Ef’âli Recâ: Umut –Ümit manasında olan nakıs fiiller عسى – حرى – اخلولق
3. Ef’âli Şurû’ Başlama manasında olan nakıs fiiller اخذ – بدأ – شرع – جعل – أنشأ – طفِق – علِق – هبَّ gibi.
فعلا التعجب TAACCÜB FİİLLERİ
• Taaccübün inşası için vaz edilmişlerdir.
• İki sigası vardır. 1- ماافعله 2- افعل به
• Gayrı mutasarrıftırlar.
• Ancak ismi tafdilin bina edildiği fiillerden bina edilirler, çünkü tekit ve mübalağa hususunda ismi tafdil gibidirler.
افعال المدح والذمِّ MEDİH VE ZEM FİLLERİ
Bunların meşhurlarıبِءْسَ ve نِعْمَ kelimeleridir. Ayrıca ساء – حبَّذا - kelimeleri de bu kısımdandır
Medih ve Zemm’in inşası için vaz olunmuşlardır.
بِءْسَ ve نِعْمَ nin amel etme şartı, Failin Lam ile Marife olmasıdır.
نعم الرجل زيد
Veya Fail Lam ile Marife olan bir kelimeye muzaf olmalıdır. نعم صاحب الرجل زيد
Veya fail mensub bir nekre ile temyiz edilmiş zamir olmalıdır. نعم رجلا اى نعم هو رجلا
Veya fail olan zamir ما lâfzı ile temyiz edilir. فنِعِمَّا هى gibi. Bu نعم شيأ هى demektir.
Failden sonra gelen mahsusun Bil Medih veya Zemm’dir. نعم الرجل زيد gibi.
Bazen Mahsus öne geçer نعم الرجل زيد gibi.
Mahsus Mübtedadır, kendisinden önce gelen ise haberdir.
Fail ile Mahsus birbirlerine mutabakat ederler.
حبذا fiilinin faili ذا lafzıdır. ذا lafzında değişiklik olmaz. حبذا dan sonra Mahsus vardır. حبذا الزيدان – الزيدون – هند gibi.
الحروف HARFLER:
ما دل على معنى فى غيره
الحروف الجارة HARFİ CERLER
Fiil veya fiil manasında olan şeyi kendilerinden sonra gelen isme ulaştırmak için vaz edilen harflerdir.
Bunlar meşhur kavle göre yirmi tanedir.
ب – من – الى – عن – على – لام – فى – ك – حتى – ربّ – واو القسم – تاء القسم – حاش – مذ –منذ – خلا – عدا - لولا – كيمه – لعل harfleridir.
• ب İlsak içindir. Ya hakikidir. بزيد داءٌ yada mecazidir. مررت بزيد gibi.
• من İbtida içindir. Ya mekanda olur (Bil İttifak) سرت من البصرة gibi, veya zamanda olur صمت من يوم الجمعة (Kûfelilere göredir) gibi.
• الى İntiha-İ Gaye içindir. Mekanda olur خرجت الى السوق gibi. Zamanda olur اتمّوا لصيام الى الليل gibi.
• عن Bu’ud ve Mucavezet içindir. رميت السهم عن القوس ve اخذتُ عنه العلم gibi.
• على İstilâ’ içindir. وعلى الفلك ve او اجد على النار هدىً gibi.
• لام Ta’lil için olur. ضربت للتأديب ve خرجت لمخافتك gibi.
• فى Zarfiyet içindir. الماء فى الكوز و الناخات فى الصدق gibi.
• ك Teşbih içindir. زيد كالاسد gibi.
• حتى İntiha-İ Gaye içindir. الىile حتى arasıdaki farklar : 1. حتى nın Mecruru ancak ismi zahir olur. الى nın Mecruru zamirde olabilir. 2. حتى nın mabadinin makabline dahil olması şarttır. الى da bu şart değildir. اكلت السمكة حتى رأسها gibi.
• رب Asıl itibarıyla taklil (azlık) için vaz olunmuş ise de daha sonra teksir (çokluk) manasında isti’mâli çok ulunca hakikata takarrub etmiştir. Hatta mana-yı taklil’de isti’mali o kadar kalil’dir ki karineye muhtaç mecaz gibi olmuştur.
• واو القسم İsmi zahir’e mahsustur. İsti’mali çok olduğundan fiili daima mahzuftur.
• تاء القسم Lafza Celâle mahsustur.
• حاش İstisna içindir. İki vecih üzere isti’mal olunur. 1- harfi cer olarak. 2- fiil olarak.
• مذ ve منذ Zamanı Mazi’de من manasındadırlar. İki vecih üzere isti’mal olunurlar. 1- harfi cer olarak. 2- isim olarak.
• خلا ve عدا Bunlar da istisna içindir. İki vecih üzere isti’mal olunurlar. 1- Harfi cer olarak 2- Fiil olarak Nasb ameli yaparlar.
• لولا Bu her zaman değil bilakis kendisine zamir muttasıl olursa Harfi cer’dir.
• كى Ta’lil manasınadır ve ancak kendisine Ma-i İstifhamiye dahil olursa cer eder. كيمه gibi.
NOT: Ma-i İstifhamiye üzerine harfi cer dahil olursa Ma’nın Elif’i hazfolunur. Sebebi: Ma-i Mevsul’e ve Ma-i Mevsuf’e karışmasın diyedir.
• لعل Bu Terecci (Ümit) manasındadır. Ancak Harfi Cer olması Müttefekun Aleyh olmayıp ŞAZ’dır. Cer etmesi sadece Ukayl lugatındadır.
الحروف المشبهة بالفعل FİİLE BENZEYEN HARFLER
إن – أن – كأن – لكن – ليت – لعل Kelimeleridir.
• أن Hariç, bu kelimeler için sadrı kelam vardır.
• Bu harflere ما ‘i Kaffe dahil olur, bu sebeble amelden kesilirler. إنما زيدٌ قائمٌ gibi. Böylelikle bu harfler fiil üzerine de dahil olurlar. إنما ضرب زيدٌ gibi.
ان MADDESİNİN MEKSUR OKUNDUĞU YERLER
1. İbtida-i Kelamda إِن زيدا قائمٌ
2. Kasemin cevabındaواللهِ إِن زيدا قائمٌ
3. Sıla makamında واَتَيْناَه من الكُنُوزِ ما إن مفاتحه
4. İsmi Ayn’dan haber makamındaزيدٌ إنه قائمٌ
5. Haberine Lam-ı İbtida dahil olan cümle makamında علمتُ إن زيدا لقائم
6. Zan manasında olmayan ‘kavil’maddesinden sonraقُلْ إن اللهَ تعالي واحدٌ
7. Hatta’yı İbtidaiyye’den sonraأتَقولُ ذالك حتي إنّ زيدا يقوله
8. Tasdik harflerinden sonraنَعَمْ إن زيدا قائمٌ
9. İftitah harflerinden sonra ألآ إن زيدا قائمٌ
10. Vav-ı Haliye’den sonraوإن فريقا من المؤمنون لكارهون gibi.
ان MADDESİNİN MEFTUH OKUNDUĞU YERLER
1. Fail makamında بَلَغَنِى أنك قاءمٌ
2. Meful makamındaعلمتُ أن زيدا قاءمٌ
3. Mübteda makamındaعِنْدِى أنك قاءم
4. Muzafun İleyh makamındaإجْلِسْ حيثُ أن زيدا جالسٌ
5. لو den sonraلو أنك قاءم لكان كذا
6. لولا dan sonraلولا أنك ذاهب لكان كذا
7. Ma-i Mastariyye-i Tevkıtiyye’den sonraاِجْلسْ ما أن زيداقاءمٌ
8. Harfi cerlerden sonra عَجِبْتُ مِن أنك قاءم
9. Hatta- i Atıfa’dan sonraعَرَفْتُ اُمُورَكَ حتى أنك صالحٌ
10. مذ ve منذ den sonraما رأيته مذ أنك قاءمٌ gibi.
ان MADDESİNİN MEKSUR- MEFTUH OKUNMASININ CAİZ OLDUĞU YERLER
1. Fa-i Cezaiyye’den sonra vaki olduğunda مَن يكرمْنِى فاَِنِى اُكْرِمُهُ
2. İza-i Müfacae’den sonra vaki olduğundaمَنْ يُكْرِمْنِى اٍذاً اَِنِى اُكْرِمُهُ gibi.
الحروف العاطفة ATIF HARFLERİ
Atıf lugatte meylettirmek demektir. Bu harfler matufu matufun aleyh’e meylettirdiğinden Atıf harfleri denilmiştir.
Bunlar
و – ف – ثم – حتى – او – إما – ام – لا – بل – لكنْ harfleridir.
حروف التنبيه TENBİH (UYARMA) HARFLERİ
الآ – أما – ها Harfleridir.
الآ زيدٌ قاءمٌ – أمَا زيدٌ قاءمٌ – ها زيدٌ قاءمٌ gibi.
NİDA HARFLERİ
يا – ايا – هيا – اى – أ harfleridir.
يا Hem uzak hem yakın için kullanılır.
ايا ve هيا Uzak için kullanılırlar.
اى Yakın içindir.
أ Daha da yakın içindir.
حروف الإيجاب İCAB HARFLERİ
نعم – بلى – إِىْ – أجَلْ – جَيْرِ – إن kelimeleridir.
نعم = Kelimesi kendisinden önce geçen şeyi doğrular.
بلى = Kelimesi nefyi müsbet yapmak içindir.
إِىْ = Kelimesi istifhamdan sonra isbat içindir. Ve kendisine kasem lazımdır.
أجَلْ – جَيْرِ – إن Kelimeleri haber vereni tasdik etmek içindir.
حروف الزيادة ZAİD HARFLER
إنْ – أنْ – ما – لا – مِنْ – ب – ل Harfleridir.
إنْ - Harfi Ma-i Nafiye ile beraber nefyi tekit için ziyade edilir. ما إنْ رأيْتُ زيداً
أنْ - Harfi لما ile beraber ziyade edilir.فلما أنْ جاء البشيرُ gibi. Ve لو ile kasem arasında ziyade edilir. واللهِ أنْ لوقام زيدٌ قمتُ gibi.
ما - Harfi إذا ile beraber ziyade edilir. إذاما تَخرجْ أخْرُجْ . ve متى ile ziyade edilir. متى ما تذْهبْ أذْهبْ .
لا - Kelimesi nefiden sonra olan atıf vav-ı ile beraber ziyade edilir. ما جاءنى زيدٌ ولا عمروٌ . غير المغضوب عليهم ولا الضالين gibi. Ve En-i Mastariye’den sonra ziyade edilir. ما منعك أن لا تسجد gibi.
حرفا التفسير TEFSİR HARFLERİ
1. أىْ جاءنى زيد اى ابوك = gibi.
2. أنْ = Kavil manası olan fiilden sonra gelir. وناديناه أنْ يا إبراهيم gibi.
حروف المصدر MASTAR HARFLERİ
ما – أنْ – أنّ Harfleridir.
ما ve أنْ Harfleri fiile mahsusturlar. اعجبنى أنْ خرجتَ gibi. Yani خروجك demektir.
أنّ İsim cümlesine mahsustur. اعجبنى أنكَ قاءم gibi. Yani اعجبنى قيامك
حروف التحضيض TEŞVİK HARFLERİ
هلا – ألا – لولا – لوما Kelimeleridir. Bu kelimeler için sadrı kelam vardır.
حرف التوقع TEVAKKU (BEKLENTİ) VE TAKRİB (YAKLAŞTIRMA) HARFİ
قد Harfidir. Muzari fiilde tahkik manasıyla beraber taklil manasını ifade etmek için gelir. إن الكذوب قد يصدق gibi.
Mazide takrib manası verir. قد قامت الصلاة gibi.
حرفا الإستفهام İSTİFHAM HARFLERİ
İstifham için iki harf vardır. Hemze ve هل harfi.
Bunlar için sadrı kelam vardır.
حروف الشرط ŞART HARFLERİ
إنْ – لو – اَما Harfleridir. Bunlar için sadrı kelam vardır.
حرف الردع MEN VE ZECR HARFİ
كلا Lafzıdır. Mesala bir şahsa فلانٌ يُبْغِضُكَ dediğin zaman, o kişi de sana ret olarak كلا der. Yani senin dediğin gibi değil demek ister.
Bazen de حقاً manasında gelir. كلا إن الإنسان ليطغى gibi.
تاء التأنيس TE’NİS TA’SI
Sakin olan te’nis ta’sı müsnedin ileyhin müennesliğini ifade için mazi fiiline katılır.
Şayet müsnedin ileyh müennesi gayri hakiki olan ismi zahir olursa Ta-i Te’nis’i getirme hususunda muhayyersin.
TENVİN
Beş kısımdır.
1. Tenvini Temekkün: Bir ismin mureblikte kökleştiğini ifade eder.
2. Tenvini Tenkir: Nekre ile Marifenin arasını ayırır.
3. Tenvini Ivaz: Muzafun İleyh’ten ıvaz olarak gelir.
4. Tenvini Mukabele: Cemi Müzekker Salimin Nununa mukabil getirilir.
5. Tenvini Terennüm: Şiirleri güzelleştirmek içindir.
Cevap: faydalı arapça notları
İZHAR
İzhar if’al babından mastardır. Açıklamak manasına gelir.İlm-i nahivden bahseden bir kitaptır.İlm-i Nahiv: Mureblik ve mebnilik cihetinden arabi kelimelerin halleri kendisiyle bilinen ilimdir.İlm-i Nahvin Mevzuu: Kelamda vaki olan (geçen) arabi kelimelerdir. İlm-i Nahvin Gayesi: Mureblik ve mebnilikte hata yapmaktan kaçınmaktır. İğrab; bir kelimenin fail, mef’ul vs. olduğunu anlamaya yarayan alametlerdir. Bu alametler kendisinde bulunan kelimeye Mureb denilir. Bazı kelimeler de vardır ki, onlar bu alametleri almaya müsait değildirler. Böyle olan kelimelere de Mebni denir. İzhar; her muribin (arabi ibareleri yanlışsız okumayı ve telaffuzda hata yapmamayı isteyen herkesin) mutlaka bilmesi gereken şeyler hakkında bir risaledir. İzhar üç babtır; amil, mağmul ve amel (iğrab). Birinci bab amil hakkındadır.
Kelime: müfret bir manaya vazolunan lafızdır. Ve üç kısımdır; fiil, isim, harf.
Fiil, üç zamandan birisine (mazi, hal, istikbal) vaz’an hey’etiyle delalet eden kelimedir. Fiilin hassaları (hususiyetleri): Gad, sin, sevfe, in, lem, lemma, emir lamı, nehi lası’nın dahil olmasıdır. (Hassa: bir şeyde bulunup, onun dışında hiçbir şeyde bulunmayan özellikler demektir.) Bütün fiiller amildir. (Amil-i Kıyasidendir. Sh. 129)
İsim: Üç zamandan birine yakın olmaksızın anlaşılmakta müstakil (başlı başına) bir manaya delalet eden kelimelerdir. İsmin hassaları, tenvin, lam-ı tarif ve harf-i cerin dahil olmasıdır. Ayrıca müpteda, fail ve muzaf olmak ta ismin hassalarındandır. İsimlerden amil olanlar vardır (ism-i fail gibi), amil olmayanlar vardır (ene, ente, ellezi) gibi.
Harf: Kendi nefsinde müstakil bir mana üzerine delalet etmeyip belki başkasının anlaşılmasına alet olandır. Bazı harfler amildir (harf-i cerler gibi), bazıları da amil değildir (hel ve gad gibi).
Amil: Kelimenin ahirinin, iğrabın hususi vecihlerinden olan bir vecih üzerine olmasını bir vasıta ile icabettiren şeye denir. Vasıta ile murad, muktezi iğrabtır (iğrabı icabettiren sebep). Muktezi iğrab isimler üzerine bir takım manaların gelmesidir ki bu manalar da; failiyyet, mef’uliyyet ve izafettir. Kısaca isimlerdeki muktezi iğrab, failiyyet, mef’uliyyet ve izafettir.
Fiillerdeki muktezi iğrab, fiil-i müzariin ism-i faile tam müşabehetidir (benzemesidir). Bu benzerlik üç türlüdür. Lafzan, manen ve istiğmalen.
Lafzan benzemesi: Harekelerde ve sükunlarda fiil-i müzariin ism-i faile vezin itibarıyla benzemesinden dolayıdır.
Manen benzemesi: İki türlüdür: 1) Fiil-i müzari ve ism-i failden her birerlerinin umumilik ve hususiliği kabul etmelerinde fiil-i müzari ism-i faile benzer. Çünki ism-i fail lam-ı tariften soyulduğu zaman umumilik, lam-ı tarif dahil olduğunda da hususilik ifade eder. Fiil-i müzari de hal ve istikbal harflerinden soyulduğunda umumilik, bu harfler dahil olduğunda ise hususilik ifade eder. 2) İsm-i fail lam-ı tariften, fiil-i müzari de hal ve istikbal harflerinden soyulduğu zaman akla ilk gelen zaman-ı haldir.
İstimalen (kullanılışı itibarıyla) benzemesi: 1) Fiil-i müzari ve ism-i failden her birerlerinin nekre kelimelere sıfat olmaları ve de 2) bunlar üzerine iptida (te’kit) lamının dahil olması hususunda fiil-i müzari ism-i faile benzer.
Amil iki kısımdır; Lafzi ve manevi. Lafzi de iki kısımdır; Semai ve kıyasi. Semai de iki kısımdır; İsimde amil ve fiil-i müzaride amil. İsimde amil de iki kısımdır; Bir isimde amil ve iki isimde amil. Bir isimde amil olanlar harf-i cerlerdir. Bu harflere harf-i cer denilmiştir. Çünki bunlar önüne aldıkları ismi cer ederler. Ayrıca huruf-u izafet denilir. Çünki müteallaklarının manasını mecruruna bitiştirirler. Her harf-i cere bir müteallak lazımdır. Müteallak fiil, şibih ve manayı fiilden olur. Ancak zaid olanlar (be, min, lam, kaf) zaid olarak kullanıldıkları takdirde müteallak almazlar.(Rubbe, haşa, hala, ada, levla, lealle) ise hiçbir şeyi müteallak olarak almazlar.
Zaid olanların, rubbenin, istisna harflerinin (haşa, hala, ada), levla ve leallenin dışındakilerin mecruru:
Eğer harf-i cer fi veya fi manasında olursa mecrur, mef’ul-ü fih olmakla mahallen mensuptur.
Eğer harf-i cer lam veya lam manasında olursa mecrur, mef’ul-ü leh olmakla mahallen mensuptur.
Eğer harf-i cer lam veya lam manasına, fi veya fi manasına olmazsa mecrur, mef’ul-ü bih gayr-i sarih olmakla mahallen mensuptur.
Zarf-ı Müstekar: Müteallak bazı kere hazfolunur. Hazfolunan müteallak umumi fiillerden olur, manası da car ve mecrurda mevcut olursa, o harf-i cerle mecruruna denir. Zarf-ı Lağv: Müteallak hiç hazfolunmazsa veya hazfolunur da manası car ve mecrurda mevcut olan umumi fiilerden olmazsa, o harf-i cerle mecruruna denir.
Harf-i Cerrin Hazfi
Harfi cerrin hazfi iki kısımdır; Kıyasi ve semai. Kıyasi üç yerdedir. Mef’ul-ü fih’ten (fi)’ nin hazfi, mef’ul-ü leh’ten lamın hazfi, en ve enneden harfi cerrin hazfi.
Mef’ul-ü fih’ten fi zarf-ı zamanların tamamında hazfolunur. İster zarfı zamanı müphem olsun (an,vakit,zaman,süre) gibi, isterse zarfı zamanı mahdut olsun (gün,hafta,ay,sene) gibi. Zarf-ı mekanı müphemde cihat-ı sitteden (altı yön), (ınde,leda,vest,beyne,izae,hiz ae,tilkae)’den, ölçü birimi olarak kullanılan bir takım kelimelerden (fersah, mil, berid) gibi. Eğer ism-i mekan ve amili her ikisi de istikrar manasına olursa o ism-i mekandan da fi hazfolunur. Zarf-ı mekanı mahdutta ise üç kelimeden (dehale,nezele, sekene) sonra hazfolunur.
Mef’ul-ü leh’ten lamın hazfi için üç şart vardır. 1) Mef’ul-ü leh muallel fiilin (sebebi sorulan fiil) faili için bir iş olacak, 2) Mef’ul-ü leh ile muallel fiilin failleri bir olacak, 3) Mef’ul-ü leh ile muallel fiil meydana gelmekte birbirlerine yakın olacak. Bu şartlar bulunursa (lam) hazfolunur.
En ve enne de harf-i cerrin kendisinde kıyasen hazfolunduğu yerlerdendir.
Bu üç yerin dışında bir yerde harf-i cer hazfolunursa oralarda semaan hazfolunur.
Hazf-i isal kaidesi: En ve enneden ve semaan harf-i ceri hazfettikten sonra müteallak mecrura bitiştirilir ve mecrurdaki mahalli iğrab açığa çıkar. (Bu mahalli iğrab ya failiyyet üzerine rafi veya mef’uliyyet üzerine nasbtır.) Bu kaideye hazf-i isal kaidesi denir.
İsmini nasp, haberini raf edenler sekiz tanedir. Bunların ilk altı tanesine huruf-u müşebbehe bil-fiil (fiile benzeyen harfler) denir. Bu harfler fiile üç sebeple benzerler.
Üç veya daha fazla harfli olduklarından
Ahirleri fetha olduğundan
Kendilerinde fiil manası mevcut olduğundan
Elif-Nun maddesinin kesre okunduğu yerler:
İbtida (başlangıç) mevkiinde
Kasemin cevabında
Sıle mevkiinde
Muayyen ismin haberinde
Haberine ibtida lamı dahil olan cümlelerden sonra
Zandan ari (soyulmuş) kavil maddesinden sonra
Hatta-i ibtidaiyeden sonra
Tasdik harflerinden sonra
İftitah harflerinden sonra
Vav-ı haliyeden sonra elif-nun maddesi kesre okunur.
Elif-Nun maddesinin fetha okunduğu yerler:
Fail mevkiinde
Mef’ul mevkiinde
Müpteda mevkiinde
Muzafün ileyh mevkiinde
Lev’den sonra
Levla’dan sonra
Ma-i mastariyye-i tevkıtiyyeden sonra
Harf-i cerlerden sonra
Hatta-i atıfadan sonra
Müz ve münzü’den sonra elif-nun maddesi fetha okunur.
İkisinin de (kesre-fetha) caiz olduğu yerler:
Fa-i ceza’dan sonra
İza-i müfacee’den sonra hem kesre, hem de fetha okumak caizdir.
Cins-i nefi için olan La’nın amel etmesinin şartları:
La’nın isminin nekre olması
Muzaf veya şibih muzaf olması
La ile ismi arasının faslolunmaması (ayrılmaması)
Ma ve La Leyse’ye iki yönden benzerler:
Nefi (olumsuzluk) manasına oldukları için
Mübteda haber üzerine dahil oldukları için
Leyse’ye müşabih olan Ma ve La’nın amel etmesinin şartları:
İsimleri ile kendileri arası (in ve haberleri dahil) hiçbir şeyle faslolunmayacak
Menfilikleri (illa) ile bozulmayacak
La’nın bir şartı daha vardır, isminin nekre olması
Fiil-i müzarii nasbedenler dört tanedir:
En, Len Key, İzen. (Gizli en ile de fiil-i müzari nasp olabilir.)
Fiil-i müzarii cezmedenler onbeş tanedir:
Lem, lemma, emir lamı, nehi lası, in, mehma, ma, men, eyne, meta, enna, eyyü, haysüma, izma, izama (Gizli in ile de fiil-i müzari cezmolabilir.)
Amil-i Kıyasi
Mevzuu hudutsuz kaide-i külliyyeyi amelinde zikretmek mümkün olan amile denir.
Amil-i kıyasi dokuz tanedir. (Mutlak fiil, İsm-i fail, İsm-i mef’ul, Sıfat-ı müşebbehe, İsm-i tefdıl, Mastar, İsm-i muzaf, İsm-i mübhemüt-tam, Manayı fiil)
Amil-i Kıyasinin Birincisi Mutlak Fiildir
Fiiller iki kısımdır, lazım fiiller ve müteaddi fiiller.
Lazım Fiil: Fiil, kendisi üzerine vaki olan şey (yani mef’ul-ü bih) olmaksızın anlaşılması tamam olan fiillerdir. Medih ve zem fiilleri lazım fiillerdendir.
Ef’al-i medih ve zemmin amel etmesinin şartları:
Faillerinin lam-ı tarifli olması
Veya lam-ı tarifli kelimeye muzaf olması
Veya nekre ile temyizlenmiş zamir olmasıdır.
Müteaddi Fiil
Fiil, kendisi üzerine vaki olan şey (yani mef’ul-ü bih) olmaksızın anlaşılması tamam olmayan fiillerdir.
Bir, iki ve üç mef’ule müteaddi olmak üzere üç kısımdır.
Bir mef’ule müteaddi olanlar
İki mef’ule müteaddi olanlar (bunlar da üç kısımdır)
Birinci mef’ulü ikinci mef’ulüne zıt olanlar
Ef’al-i Kulub (kalbi fiiller)
Ef’al-i Mülhaka (Ef’al-i kuluba mülhak olanlar)
Üç mef’ule müteaddi olanlar (Ağleme, Era vs.)
Ef’al-i Kulubun Hassaları
Her iki mef’ulünü veya ikiden birini karine olmaksızın hazfetmek caiz değildir.
Karine ile beraber ikisinin beraberhazfi çoktur. İkiden birinin hazfi azdır.
Ef’al-i kulub her iki mef’ul-ü arasını ortaladığında ve her ikisinden de sonra geldiğinde amel etmesi de, amelden bozulması da caizdir.
Ef’al-i kulubun fail ve mef’ulünün bir manada muttasıl iki zamir olması caizdir.
Tağlik vaki olması da caizdir.
Tağlik
Manen değil de (manada bir değişiklik olmaksızın) lafzan vücup bir yol üzere fiilin amelden bozulmasına denir. Tağlik beş şeyden biriyle olur. İstifham, nefi, İbtida lamı, kasem lamı, haberine ibtida lamı dahil olduğu zaman inne-i meksure.
Tam Fiil-Nakıs Fiil
Eğer fiil kelam cihetinden merfuu ile tamam olup haberi mensubesine ihtiyacı olmazsa bu fiillere
tam fiil denir. Eğer merfuu ile tamam olmayıp, haber-i mensubesine muhtaç olursa, bu fiillere de
nakıs fiiller denir. Tam fiillerin merfuuna fail, mensubuna mef’ul, nakıs fiillerin merfuuna isim, mensubuna da haber denir.
Nakıs fiiller iki kısımdır
Mukarebet (yakınlık) manası üzerine delalet etmeyenler
Mukarebet manası üzerine delalet edenler
İsm-i Fail ve İsm-i Mef’ulün Amel Etmesinin Şartları
Eğer lam-ı tarifli ise musağğar (ism-i tesğir) ve mevsuf (sıfatı olan bir kelime) olmamalıdır.
Eğer lam-ı tarifsiz olursa bu iki şartla beraber beş şeyden birine itimat etmelidir.
Müpteda, mevsuf, zilhal, istifham ve nefi
Mef’ul-ü bihi nasbedebilmek için hale veya istikbale delalet etmelidir.
Sıfat-ı Müşebbehe’nin Amel Etmesinin Şartları
İsm-i fail ve ism-i mef’uldeki şartlar burada da geçerlidir. Ancak Mef’ulü bihi nasbedebilmek için hale veya istikbale delalet etme mecburiyeti yoktur.
İsm-i Tefdılin Amel Etmesinin Şartları
İsm-i tefdıl mef’ul-ü bihte amel etmez, bu şartlar failde amel etmesinin şartlarıdır.
İsm-i tefdıl lafzan ma kablinden sıfat olacak
Manen ma cera aleyhin müteallikı için sıfat olacak
Kendi nefsine itibarla müfaddal olacak
Başkasına itibarla müfaddalün aleyh olacak
Kelam menfi olacak
Mastarın Amel Etmesinin Şartları
Musağğar ve mevsuf olmayacak
Hale yakın olmayacak
Lam-ı tarifle marife olmayacak
Fiilli veya fiilsiz adet, nevi, te’kit olmayacak
İsm-i Muzafın (bir kelimenin muzaf olmasının) Şartları
Muzafın tenvin veya tenvin naibinden soyulmuş isim olması
Muzafın, muzafün ileyhe umumilik ve hususilikte müsavi olmaması
Muzafın, muzafün ileyhten daha hususi olmaması
İzafet-i Maneviye
Eğer muzafün ileyh, mamulüne muzaf olan sıfat-ı sarfiyenin (ism-i fail, ism-i mef’ul, sıfat-ı müşebbehe) gayrısı olursa bu izafete izafet-i maneviyye denir. İzafet-i maneviyenin şartı muzafın lam-ı tariften soyulmasıdır. Eğer muzafün ileyh marife ise izafet marifelik, nekre ise hususilik ifade eder.
Eğer muzafün ileyh muzafa ve onun dışındaki şeylere de şamil olan ism-i cins olursa izafet bimağna mindir.
Eğer muzafün ileyh muzafa ve onun dışındaki şeylere de şamil olan ism-i cins olmazsa izafet bimağnel-lam’dır.
İzafet-i Lafziyye
Eğer muzafün ileyh, mamülüne muzaf olan sıfat-ı sarfiye olursa bu izafete izafet-i lafziyye denir. İzafet-i lafziyye sadece lafızda hafiflik ifade eder.
İsm-i Mübhem’üt-Tam
Nekre bir ismi temyiziyet üzerine nasp eden amildir.
İsm-i mübhem’üt-tam beş şeyden biriyle tam kapalı olur.
Binefsihi (kapalılık kendi nefsindedir.)
Zamir-i müphemde olur.
Esma-i işarette olur.
Tenvin ile tam kapalı olur.
Tenvin lafzan olur.
Tenvin takdiren olur.
Tesniye nunu ile tam kapalı olur.
Şibih cemi nunuyla tam kapalı olur.
İzafetle tam kapalı olur.
Manayı Fiil
Kendisinden fiil manası anlaşılan bütün lafızlardır. Manayı fiiller:
Esma-i Ef’al (kendisinden fiil manası anlaşılan isimler)
Zarf-ı müstekar
İsm-i mensüb
İsm-i müstear
Kendisinden sıfat manası anlaşılan bütün isimler
Esma-i işaret
Leyte ve lealle
Nida harfleri
Teşbih harfleri
Tenbih harfleri ve
Nefi harfleridir.
Amil-i Manevi
Kendisinde lisan için bir hisse (yer) olmayıp ancak kalp ile bilinen manadır.
Amil-i Manevi İki Tanedir.
Müpteda ve haberi rafeden amil-i manevi
Nevasıp ve cevazımdan hali olan Fiil-i müzarii rafeden amil-i manevidir.
Buraya kadar zikredilen amillerin tamamı altmış tanedir.
İzharın üç babından ikincisi mamul hakkındadır.
Elfaz-ı mevzua (bir manası olan lafızlar) terkipte vaki olmadığı zaman amil olmadığı gibi mamul de olmazlar. Terkipte vaki olduğunda ise üç kısımdır.
1.) Asla mağmül olmayanlar.Bunlar iki tanedir.Birincisi harf, ikincisi de Basra ulemasına göre emir biğayrillamdır.
2.) Daima mağmül olanlar. Bunlar da iki tanedir. Birincisi isim, ikincisi de fiil-i müzaridir.
3.) Aslında mağmul olmayıp, ikinci kısım yerinde kullanılmakla mağmul olanlardır. Bunlar iki tanedir. Birincisi fiil-i mazidir. (Fiil-i mazi en-i mastariyeden sonra vaki olursa mahallen mensuptur, Şart-ı cazımdan sonra şart veya ceza olarak vaki olursa da mahallen meczümdür diye hükmolunur.) İkincisi de cümledir. Cümle iki kısımdır. Cümle-i fiiliyye ve cümle-i ismiyye.
Cümle-i Fiiliyye
Lafzan veya mağnen olan fiil ile failinden terekküp eden cümlelere denir.
Cümle-i İsmiyye
Müpteda ile haberden veya amil olan harfin ismiyle haberinden terekküp eden cümledir.
İğraptan mahalli olan ve olmayan cümleler:
Cümleler iki kısımdır,Te’vil-i müfred hükmünde olanlar ve olmayanlar. Te’vil-i müfred hükmünde olanlar için her yerde iğrabdan mahal vardır ( ve bunlar da iki kısımdır; Lafzı murad olunan cümle ile mastar manası murad olunan cümledir.) Te’vil-i müfret hükmünde olmayanlar ise beş yerin dışında mağmül olmazlar. (Bu beş yer; haber mevkiinde, mef’ul mevkiinde, fa-i ceza veya iza-i müfacee’den sonra şart-ı cazıma cevap vaki olan yerde, hal vaki olan yerde ve tabi vaki olan yerde)
Mağmul iki kısımdır;
Mağmul-ü bil’asale ve mağmul-ü bit-tebeıyye;
Mağmul-ü bil’asale dörttür;
Merfu, mensup, mecrur, meczüm; Mağmul-ü merfu dokuzdur: Fail, naib-i fail, müpteda, haber, kane babının ismi, inne babının haberi, cins-i nefi için olan la’nın haberi, leyse’ye müşabih olan ma ve la’nın ismi, nevasıp ve cevazımdan hali olan fiil-i müzari
Zamir-i bariz-i muttasıllar:
Fiillerin tesniyelerinde elif, cemi müzekkerlerinde vav, cemi müenneslerinde nun, fiil-i mazinin müfret müzekker muhatap, müfret müennes muhataba ve nefs-i mütekellim vahdesinde ta, yine fiil-i mazinin nefs-i mütekellim mea’lğayrında na, fiil-i müzari müfret müennes muhatabada ya’dır.
Müennes; Lafzan veya takdiren kendisinde müennes alameti bulunan kelimelere denir. Müennes alametleri; üzerine he diye durulan ta, elif-i maksûre ve elif-i memdûdedir.
Müennes-i Hakiki
Hayat sahiplerinden karşısında erkeği bulunan müenneslere denir.
Cemi Mükesser
Müfredinin siğası cemisinde değişen kelimelere denir.
Cemi Müzekker Salim
İzafetin gayrisinde müfredinin ahirine meftuh bir nun ile, ma kabli mezmum vav veya ma kabli meksür ya bitişen kelimelerdir.
Cemi Müennes
Müfredinin ahirine elif ve ta bitişen kelimelerdir.
Tesniye
İzafet halinin gayrisinde müfredinin ahirine meksür bir nun ile ma kabli meftuh elif veya ya bitişen kelimelerdir.
Birinci Kısım Müpteda
Lafzi amillerden soyulan, müsnedün ileyh olan, isim veya isim te’vilinde olan kelimelerdir.
İkinci Kısım Müpteda
İsm-i zahiri rafedici olduğu halde harf-i nefi veya elif-i istifhamdan sonra vaki olan sıfattır.
Haber
Fiil veya mağnayı fiilin gayrisi olduğu halde müsnedü bih olan ve
lafzi amillerden soyulan kelimelerdir.
Mağmul-ü Mensup Onüç’tür:
Mef’ul-ü mutlak, bih, fiih, leh, meah, hal, temyiz, müstesna, kane babının haberi, inne babının ismi, cinsi nefi için olan la’nın ismi, leyseye müşabih olam ma ve la’nın haberi, nevasıptan birisi kendisine dahil olan fiil-i müzaridir.
Hal
Lafzan veya mağnen olan fail ile mef’ul-ü bihin hey’etini beyan eden kelimelerdir.
Temyiz
Cümledeki veya şibih cümledeki mukadder zattan veya mezkür zattan kararlaşan iphamiyeti kaldıran kelimelerdir.
Müstesna
İki kısımdır; muttasıl ve munkatı. Müstesna-i muttasıl; İlla veya illanın kardeşlerinden birisiyle adetlenicinin adedinden çıkarılan kelimelerdir. Müstesna-i munkatı; illa veya kardeşlerinden birinden sonra zikrolunup, adetlenicinin adedinden çıkarılmayandır.
Müstesnanın İğrabı
Müstesnanın, tam mûcep (müspet) kelamda sıfatın gayri olan illa’dan sonra, müstesna müstesna-i minh üzerine tekaddüm ederse, müstesna müstesna-i munkatî olursa, çoğu kere adâ, halâ, bazı kere de ma adâ ve ma halâ, leyse ve lâ yekûnü’den sonra nasp okunması vaciptir.
Müstesna-i minh mezkür, kelam gayr-i mucep olursa nasp caizdir fakat bedel tercih olunur.
Müstesna-i minh gayri mezkür, kelam da gayri mucep olursa müstesna amilin iktizasına göre iğraplanır.
Müstesna çoğu kere gayr, sivâ, sevâ ve haşâ’dan sonra, az kere de adâ ve halâdan sonra cerdir.
Mağmul-ü Mecrur İkidir:
Harf-i cerle mecrur ve izafetle mecrurdur.
Mağmul-ü Meczüm Birdir:
Cevazımdan birisi kendisine dahil olan fiil-i müzaridir.
Mağmul-ü Bit-tebeıyye
Beş tanedir. (Sıfat, atıf, te’kit, bedel ve atf-ü beyandır.) Bunlardan hiç birisi metbuu üzerine tekaddüm edemez. Bunların amilleri metbûlarının amilidir, iğrapları da metbularının iğrabı gibidir.
Sıfat
Mutlak olarak metbuunda bir mana üzerine delalet eden tabidir. Taaddüdü caizdir. Sıfat mevsufunun haliyle vasıflanırsa mevsufa on yerde mutabakat eder: Marifelik ve nekrelikte, müfretlik, tesniyelik ve cemilikte, rafi, nasp ve cerlikte, müzekkerlik ve müenneslikte. Eğer mevsufunun müteallikının iğrabı ile iğraplanacak olursa o zaman sadece iğrap ve marifelik nekrelikte mutabakat eder.
Marife
Muayyen bir şey için vazolunan isimlerdir. Marifenin nevileri altıdır.
1) Muzmarat 2) Alem 3) Esma-i işaret 4) İsm-i mevsul 5) Harf-i nida ve lam-ı tarifle marife olanlar 6) Bu beşten birine izafet-i maneviye ile muzaf olan kelimelerdir.
Atıf
On harften birisi tâbi ile metbû arasını ortalayan tabidir.
Bu harfler vav, fe, sümme, hatta, ev, immâ, em, lâ, bel ve lâkin’dir.
Zamir-i merfûu muttasıl üzerine bir şey atfolunacağı zaman evvela munfasıl ile te’kit olunur.
Zamir-i mecrur-u muttasıl üzerine bir şey atfolunacağı zaman matufta câr iade olunur.
Te’kit
Lafzi ve manevi olmak üzere iki kısımdır. Lafzi; Evvelki lafzın bizzat kendisinin veya
müradifinin tekrar etmesine denir. Te’kid-i manevi ise belli lafızlarda olur. Bunlar nefsühü, aynühü, kilâhüma, kiltâhüma, küllühü, ecmeu, ekteu, ebteu ve ebsau’dur.
Zamir-i merfu-u muttasıl nefs ve ayn kelimeleri ile te’kit olunacağı zaman evvela munfasıl ile
te’kit olunur.
Bedel
Metbusuz metbuuna nispetle kastolunan tabidir. Dört kısımdır. Bedel-i kül min’el-kül: Bedel ile mübdel-ü minh aynı şey üzerine delalet ederlerse ona denir. Bedel-i bağz min’el-kül: Bedel mübdel-ü minhin cüz’ü olursa ona denir. Bedel-i iştimal: Bedel ile külliyet ve cüz’iyetin dışında bir alaka olursa ona denir. Bedel-i galat: Mübdel-ü minhi yanlış olarak telaffuz ettikten sonra bedeli zikretmeye denir.
Atf-ü Beyan
Metbuunda bir mana üzerine delalet etmeyip, metbuunu izah için getirilen tabidir.
İğrab
Murebin ahiri kendisi sebebiyle değişen ve amil tarafından meydana gelen şeydir. Dört kısımdır.
Bihasebi’z-zat ve-lhakikat iğrab on’dur.
Hareke, harf, hazif. Hareke üçtür: zamme, fetha, kesre. Harf dörttür: Vav, ye, elif, nun.
Hazif üçtür: Harekenin hazfi, ahirinin hazfi ve nun’un hazfi
Bihasebi Mahal İğrab Dokuzdur.
1) Müfret munsarıf ve cemi mükesser munsarıflar: Halet-i raf’ı zamme, nasbı fethave cerri kesre iledir.
2) Gayri munsarıflar: Halet-i raf’ı zamme, nasbı ve cerri fetha iledir.
3) Cemi müennes salimler: Halet-i raf’ı zamme, nasbı ve cerri kesre iledir.
4) Müfret mükebbere olduğu olduğu halde mütekellim ya’sının gayrisine muzaf olan esma-i sitte-i muğtellenin halet-i raf’ı vav, nasbı elif ve halet-i cerri ya iledir.
5) Cemi müzekker salim, ülû, ışrûne ve ışrûnenin kardeşlerinin halet-i raf’ı vav, nasbı ve cerri ya iledir.
6) Tesniye, isnâni ve zamire muzâf olan kilâ kelimesinin halet-i raf’ı elif, nasbı ve cerri ya iledir.
7) Ahiri harf-i sahih olup ahirine zamir bitişmeyen fiil-i müzarinin halet-i raf’ı zamme, nasbı fetha ve halet-i cezmi de harekenin hazfi iledir.
8) Ahiri harf-i illet olup ahirine zamir bitişmeyen fiil-i müzarinin halet-i raf’ı zamme, nasbı fetha ve halet-i cezmi ahirinin hazfi iledir.
9) Ahirine cemi müennes nununun gayri zamir bitişen fiil-i müzarinin halet-i raf’ı nun, nasbı ve cezmi nunun hazfi iledir.
Bihasebin-Nevi İğrab Dörttür.
Rafî, nasp, cer ve cezmdir. Rafî alameti dörttür: Zamme, vav, elif, nun. Nasp alameti beştir: Fetha, kesre, elif, ya ve nunun hazfi. Cer alameti üçtür. Kesre, fetha ve ya. Cezm alameti üçtür: Harekenin hazfi, ahirinin hazfi ve nunun hazfi
Bihaseb’is-sıfat İğrab Üçtür:
Lafzî, takdirî ve mahallî’dir.
İğrab-ı Takdîrî
İğrab-ı hakikinin gayri bir maniden dolayı iğrab lafızda zahir olmayıp, muğrebin ahirinde gizlenendir.
İğrab-ı Takdîrî Yedi’dir:
1) Ahiri elif olan (velev ki bu elif iki sakinden dolayı hazfolunmuş olsun) müfret muğreb kelimelerdir. Bu kelime isim olursa üç ahvalde iğrab takdiridir. Fiil olursa halet-i raf’ı ve nasbı takdiri, cezmi lafzidir.
2) Tesniyenin dışındaki mütekellim ya’sına muzaf olan kelimelerdir. Bu kelime cemi müzekker salim ise yalnız halet-i raf’ı takdîrîdir. Cemi müzekker salimin dışında bir şey olursa üç ahvalde iğrab takdiridir.
3) Ahirinde iğrab-ı mahki bulunan kelimelerdir.
4) Ahirinde ma kabli meksür ya bulunan kelimelerdir. Bu kelime isim ise şayet, halet-i raf’ı ve cerri takdiridir. Fiil olursa da yalnız halet-i raf’ı takdiridir.
5) Ahirinde ma kabli mezmum vav bulunan fiillerdir.
6) İğrabı harflerle olup, kendisinden sonra gelen sakine bitişen isimlerdir. Eğer bu kelime esma-i sitte’den ise üç ahvalde iğrab takdiridir. Eğer cemi müzekker salim olur, iğrab harfinin ma kabli de meftuh olursa, üç ahvalde iğrab lafzidir. Ancak iğrab harfinin ma kabli meftuh olmazsa üç ahvalde iğrab takdiridir. Eğer bu kelime tesniye ise yalnız halet-i raf’ı takdiridir.
7) İğrabı hareke ile olup üzerine sükun ile durulan kelimelerdir. Eğer bu kelime tenvin-i temekkün ile tenvinlenmiş veya ahirinde ta-ü te’nis bulunan bir kelime ise üç ahvalde iğrab takdiridir. Eğer tenvin-i temekkünün dışında bir şeyle tenvinlenmiş ise o zaman halet-i raf’ı ve cerri takdiri, halet-i nasbı lafzidir.
İğrab-ı Mahalli İki’dir:
1) Ahiri iğrab-ı mahkinin gayri bir iğrapla meşgul olan mûreb isimlerdir.
2) Mebnî (Mebni iki kısımdır, mebni asıl ve mebni arız)
Mebni Asıllar Dörttür
Harf, mazi, ındel-basriyyîn emir biğayrillam ve cümledir.
Mebni arızlar da iki kısımdır, mebnî arız-ı lazımlar ve gayri lazımlar;
Mebnî Arız-ı Lâzımlar On’dur:
Muzmarât
Esma-i İşârât
Mevsûlât (eyyün ve eyyetün’ün dışındakiler)
Esma-i Ef’al
Mastar, sıfat veya müennese alem olup feâli vezninde olan kelimeler
Esvât (Kendisi ile bir ses hikâye olunan veya hayvanlara seslenilen lafızdır.)
Bağz-ı Mürekkebât (Birinin diğerinde amil olmadığı iki kelimeden terekküp eden ve bir isim kılınan kelimelerdir.)
Bağz-ı Kinâyât
İn-i şartiye ve istifham manasını tezammün eden kelimeler
Bağz-ı Zurûf
Mebnî arız-ı Gayri Lazımlar
Kendisinde muzâfün ileyh niyette olduğu halde izafetten kesilen zarflar
Münâdâ
Cins-i nefi için olan lâ’nın,tekrar etmeyen, lâ’ya bitişik, nekre ve müfret olan ismi
Kendisine te’kit nunu veya cemi müennes nunu bitişen fiil-i müzaridir.
Buraya kadar zikredilen mebnilerin mebniliği vaciptir.
Cevap: faydalı arapça notları
İnne ve Kardeşleri
إِنَّ وَ أَخَوَاتُهَا İnne ve kardeşleri:
Bu harfler isim cümlesinin önüne gelirler ve mübtedayı (ismi) İnne'nin ismi adı ile kelimenin son harekesini üstün yaparlar.
İsim cümlesinin haberini de İnne'nin haberi adı ile ötre olarak kalır. Yani bu harfler isimlerini üstün, haberlerini ötre yaparlar.
1- إِنَّ: şüphesiz, kesinlikle.
Cümlenin anlamını pekiştirmek (tekid) için kullanılır.
إِنَّ اللهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ Şüphesiz Allah alim ve hakimdir.
2- أَنَّ: şüphesiz, ki, mesi, ması.
Tekid ve mastar cümlesi yapmak için ilgi zamiri (ki) olarak kullanılır. Cümle başında bulunmaz.
عَلِمْتُ أَنَّ الإِسْلاَمَ وَاجِبٌ Bildim ki teslimiyet gereklidir.
3- كَأَنَّ: sanki, gibi
Pekiştirmeli benzetme ifade eder.
كَأَنَّ الرَّجُلَ وَلَدٌ صَغِيرٌ Adam sanki küçük bir çocuk.
4- لَكِنَّ: fakat, ama.
كَأَنَّ قَلْبَ الظَّالِمِ حَجَرٌ Zalimin kalbi taş gibidir.
5- لَيْتَ: keşke.
Olmazı arzu edilen şeyleri istemek için kullanılır.
لَيْتَ الوَلَدَ عَالِمٌ Keşke çocuk alim olsa.
6- لَعَلَّ: herhalde, umulur ki.
لَعَلَّ الخَبَرَ صَحِيحٌ Umulur ki haber doğrudur___
Cevap: faydalı arapça notları
وأخواتها
كَانَ VE KARDEŞLERİ
1- İsim cümlesinin başına gelirler.
2- Mübteda aynen kalır.
3- Haberi üstün yaparlar. Haber ikilse يْنِ –kurallı müzekker çoğulsa ينَ) alır.
Müennes çoğullar üstün alması gereken yerde onun yerine esre alır
كَانَ يَكُونُ “Oldu “oluyor “ olur.
صَارَ سَيَصِيرُ “Oldu “oluyor “ Dönüştü, dönüşüyor.
اَصْبَحَ يُصْبِحُ “Oldu “oluyor “Sabahladı, sabaha çıktı.
لَيْسَ Değildir.
اَضْحَى Kuşluk vaktine çıktı, kuşlukta bir işle meşgul oldu.
ظَلَّ Kaldı, devam etti,geçti, gündüz bir işle meşgul oldu.
اَمْسَى Akşama girdi ,erişti, akşamleyin bir iş yaptı.
بَاتَ Geceledi, geceyi geçirdi, geceleyin bir işle meşgul oldu.
مَازَالَ Hala.
مَافَتِىَْ Hala.
مَا بَرِحَ Hala.
مَادَامَ .. Sürece, müddetçe, dikçe.
ÖRNEKLER اَمْثِلة
Öğrenim günlük olarak altı saattir.
الدِّرَاسَةُ سِتَّ سَاعَاتٍ يَوْمِيًّا.سَيَصِير Öğrenim günlük olarak altı saat olacak
اَلْمُعَلِّمَانِ طَوِيلَيْنِ لَيْسَ: İki öğretmen uzun değil
كَانَ اللَّهُ رَحِيمًا: Allah çok merhametlidir
اَصْبَحَ الْوَلَدُ نَائِمًا: Çocuk sabahleyin uyudu
اَضْحَى الْجَوُّ بَارِدًا: Kuşluk vakti hava soğudu
ظَلَّ الرَّجُلُ عَامِلاً : Adam gün boyu çalıştı
اِجْتَهِدْ مَادُمْتَ طَالِباً: Öğrenci olduğun sürece çalış _