Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
356. Bir güzelden, başa hoş bir mestlik gelir de, artık gönül taç, taht aramaz.
Müstef'ilün, Fe'üliin Müstefilün, Fe'ülün,
(c. II, 848)
• Mahmur gözlerini görünce, gönülde karar kalır mı? Ayın on dördü gibi parlak olan nürunu görünce gökteki ayı kim hesaba katar?
• Senin cana canlar katan gül bahçen, can bahçesine gülünce güllerde akıl mı kalır? Dikenlerde dikenlik mi kalır?
• Senin aşk padişahının casusu, bir gönle girince orada aşktan başka kimseye yer kalır mı?
• 0 zaman ne neşeli, ne mutlu zamandır ki, baht yaver olur da, can beden hapsinden kurtulur gelir, senin kucağını oturur. Cansız kalan beden de bir köşede kalır.
• Öyle eşsiz bir güzelden başa hoş bir mestlik gelir de artık gönül taç taht aramaz olur. Ar ve haya da kalmaz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
357. Sensiz ben altın kadehle cennet şarabı içsem zevk duyamam!
Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstef'ilün, Fe'ilün,
(c. II, 857)
• "Nasılsın; ne işle meşgulsün?" diye sordun sevgilim! Seninle beraber olunca, iş güç kalır mı? Sen olmayınca da bir iş yapmak istesem, Allah'a yemin ederim ki, inlemeye başlarım. Ancak elimde bu kalır.
• Sensiz ben, altın kadehle cennet şarabı içsem zevk duyamam. Bana ancak baş ağrısı verir, bende mahmurluk, sersemlik kalır.
• Sen, uçsuz bucaksız bir ırmaksın. Cihan da bir köprü. Uçsuz bucaksız bir ırmağın üstüne köprü kurulabilir mi? kurulsaydı, bu köprüden geçilebilir miydi?
• Alemde dört mevsim vardır. Her mevsim de öbürüne zıt! Dört düşmanla ayrı ayrı savaşmaya can dayanır mı? Huzur kalır mı?
• Ey güzelliğin baharı olan sevgili, sen gel, mevsimlerin aslı sensin. Gel de, birbirine zıt olan bütün mevsimler yansın, yok olsun. Senin güzelliğin baharın hükmünü yürütsün, dünyada yalnız ilkbahar kalsın.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
358. Bir ateş sıçradı, gönül evini yaktı.
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat.
(c. II, 881)
• Ah bana bir kere daha aşk ateşi düştü. Bu deli gönül yine yüzünü ovalara doğru çevirdi.
• Ah, aşk denizi bir kere daha dalgalandı. Sanki, gönlümden her tarafa kan çeşmeleri akmaya başladı.
•Ah bir ateş sıçradı, gönül evini sardı. Yanan gönül evinin dumanı gökleri 'kapladı. Benim ateşim de o rüzgarla alevlendi.
• Gönül ateşi kolay değildir. Hiç kınama! Ya Rabbî! Feryadıma yetiş, gönül ateşinden feryat, feryat!
• Endişe orduları ormanlardan çıktı. Takım takım gönlüme doğru hücuma . Hepsi de benim gamlı oluşumdan neşe ve sevinç içindeler.
• Ey parlak ve içli gönül, sen bütün gönüllerin emîrisin. Aşkın yakıcı güçlü ateşine karşı sabrı kalkan edindin de muradına erdin.
• Yaş olsun, kuru olsun, herkesin gözü birbirinin üstündedir. însanlar birbirlerine bakakalmışlardır. Senin gözün öyle değildir. Senin gözün Allah'a yönelmiştir. Bu yüzden herkesin gözü artık sana baksın.
• Senin elin, Allah'ın elidir. Senin gözün Allah'ın mestidir. Kullarının Rabbi Allah'ın gölgesi, herkesin üzerinde ebediyyen bakî kalsın.
• Halkın iniltisi, feryadı senin sevgindendir. Sizinki kimdendir? Neredendir? Bütün bunlar aşktan doğdu. Acaba aşk nedendir?
• Ey Hakk'ın ve dinin Şems'i, ey varlık mülkünün sahibi, aşk dünya kuruldu kurulalı senin gibi bir padişah göremedi.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
359. Aşk, insanı kılıç olmadan, darağacına asmadan öldürür.
Mef'ulü, Fa'ilatü, Mefa'îlü, Fa'ilat
(c. II, 872)
• Bu aşk, hep akıllı, hep uyanık kişileri öldürür. Hem de kılıç olmadan baş keser. însanı darağacına asmadan öldürür.
• Biz misafirini yiyen bir kimseye misafir olduk. Dostu öldüren birisine dost olduk.
• Aşk, Yüsuf gibi görünür, kurtlar gibi parçalar. Mü'min gibi görünür, kafır gibi öldürür.
• Bize sevgi gösterse de, yahut öldürse de acıyarak, usulüne göre öldürsün diye ona gönlümüzü verdik.
• Hayır hayır, o bakışıyla bir çok aşık öldürür ama, nefesle ölüyü bile diriltir.
• Bırak, varsın seni öldürsün. Aşk bir bakıma ab-ı hayat değil midir? Acı yüz göstermeye kalkışma. 0, bal gibi tatlılıkla adam öldürür.
• Himmetini yükselt, aşkın öyle bir himmeti var ki, ancak seçkin padişahları .ve "ahrar"ı öldürür.
• Bir geceye benzer. Sanki biz, yeryüzünün gölgesiyiz. Halbuki o güneştir. Geceyi, parıl parıl parlayan gündüz kılıcıyla öldürür.
• Gece zencisi bir hırsız gibi aklımızı aldı götürdü. Sabah polis geldi de, o hırsızı tuttu öldürdü.
• Gece geldi; doğudan batıya kadar bütün alemi karanlık kapladı. Fakat gündüz geldi; onların hepsini de birden öldürdü.
• Hasılı bana da, bu mestlik gül bahçesinden geliyor. Bülbül gibi gül bahçesinden ayrı düşmek beni öldürüyor.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
360. Gönüllere vurulan kilitlerin açılması için belalara sabretmek gerek!
Müstef'ilün, Fe'ulün, Miistef'ilün, Fe'ulün,
(c. II, 858)
• Şu içinde bulunduğumuz vakit, pek hoş, pek değerli vakittir. Böyle hoş bir vakitte neşemizi artırmak için muhakkak şarap içmemiz gerekir. Böyle bir zarnanda can vermeli de, karşılığında bir kadeh şarap almalı.
• Fakat bizim içmek istediğimiz şarap, şu dünyada üzümden elde edilen şarap değildir. 0 ötelerin şarabıdır. Gayb aleminin küpünden gelir. Hakk aşıkarının meclisinin kurulduğu yer de yeryüzünde değildir. Gökyüzünün en üstünde, "arş"tadır.
• Mallarıyla mülkleriyle, mevkîleriyle gurura kapılan, kendilerini üstün gören insanlarla değil de, nerede bir fakir görürsen onunla oturman lazımdır.nerede bir falcı, bir cinci görürsen onlardan da uzak durmak gerektir.
• Fakir kelimesini de yanlış anlama, benim bahsettiğim fakir, yemeklere düşkün, lokma peşinde koşan fakir değildir. Benliğinden, varlığından geçerek fakir olan Bayezîd-i Bestamî hazretlerine benzeyen fakirdir.
• Tertemiz, nurdan doğan, elbette temizleri arar. Fakat pislikten doğan kişiye de pis birisi gerektir.
" Nür Süresi, 24/26. ayete işaret var.
• Cenab-ı Hakk, bazı günahkar kullarının gönüllerine kilit vurmuş, üstüne de mühür basmıştır. Bu mühürlü, bu kilitli kapıyı açmak için, belalara sabretmek gamlar ve kederler içinde çırpınmak gerektir.
" A'raf Suresi, 7/2. ayete işaret var.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
361. însan, dünya sandığının içinde hapsolmuş arslan gibidir!
Müstef'ilün, Pe'uliin, Müstefilün, Fe'Olün,
(c. II, 859)
• Ne göz her gönüle yüz verir, ne padişah değersiz kişiye yüzünü gösterir.
• Ancak bizim gibi değersizlere, bayağılara karşı böyle değildir. Dikenden kurtarır da ona gül bahçesini gösterir.
• Bazen manevî kirlerimizi arındırır, bizi nüra doğru çeker götürür. Bazen eski zahitliğimizi elimizden alır da, bizi sarhoş meyhaneci haline sokar.
• 0 kölesini ne satar, ne de kimseye bağışlar. Onu pazarda satıyormuş gıbı göstererek ona bir taç, bir taht hazırlar.
• însan dünya sandığının içine hapsedilmiş bir arslan gibidir. Sandık kapanmıştır, kilitlenmiştir. 0 da kendisini yorgun ve bitkin göstermektedir.
• Fakat günün birinde coşar, kükrer, sandığı kırar çıkar. Şimdi işsiz güçsüz görünüyor, ama insanın ne kadar güçlü olduğunu o zaman görürsün.
"İnsan dünya nîmetlerinin esiri olunca çok güçsüzdür.ayağı altına alınca güçlü olur.
• Aşk birdir, fakat şaşıların gözüne iki, dört göründüğü gibi, türlü türlü, çeşit çeşit şekillerde görünmektedir.
• Aşk yolunda her şey gül gibidir. Ama bu güller insanların gözüne diken gibi görünür. Nur, Hz. Müsa'nın ağacından, yanan (=ateş) olarak görünmedi mi?
• Bu selin sesi ab-ı hayattır. Söz yoktur, ses, söz gibi görünür.
• Gönülden bahsetmeyeceğime dair yemin etmiştim. Fakat gönül ayna gibi olduğundan içine düşenleri çaresiz göstermektedir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
362. Haberin var mı? Kış gitti, yaz geldi!
Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün
(c. II. 7821
• Haberin var mı? Şehrimizde şeker ucuzladı. Yani şehrimize tatlı dilli değerli bir kişi geldi. Haberin var mı? Kış gitti, yaz geldi!
• Haberin var mı? Bahçede reyhan ile karanfil; "îş kolaylaştı" diye gülüşüyorlar.
• Haberin var mı? Bülbül yolculuktan döndü, geldi. Bahçede ötmeye başladı. Ötüşünün güzelliği ile bütün kuşlara üstad oldu.
• Haberin var mı? Bahçede ağacın dalı, kökten müjdeli bir haber aldı da ellerini sallayarak oynamaya başladı.
• Haberin var mı? Can bahar kadehiyle mest oldu da oynaya oynaya sultanın haremine geldi.
• Haberin var mı? Lale, yüzü kanlara bulanmış bir halde çıkageldi. Haberin var mı? Gül, çiçekler meclisinin başkanı oldu.
• Haberin var mı? Güzeller ötelerden geçip gelme izni aldılar da geldiler. Bağlara, bahçelere kondular, yeryüzü yeşerdi, güller, laleler, reyhanlar, çeşitli çiçekler uyandılar.
• Geçen sene kış mevsiminin korkusundan kaybolup giden yeşilin güzelleri güller, reyhanlar, şebboylar, karanfiller ve daha sayılamayacak kadar çok çiçekler, sanki kıyamet koptu da dirildiler. Bu sene hepsi de yüz kat daha güzel, daha hoş kokularla geldiler.
• Gül yüzlü güzeller ötelerden, yokluk aleminden oynaya oynaya geldiler. Bu gelişten gökyüzü memnun oldu da, onların ayaklarına yıldızlar serpti.
• Geçen sonbaharda azledilen, işten çıkarılan nergis, bu sene çiçekler mülküne başkan oldu. Gonca çocuğu da, beşikte konuşan Hz. îsa gibi yazmaya, okumaya başladı.
• Hakk aşıklarının meclisi bir kat daha süslendi. Seher rüzgarı hoş bir şekilde esmeye ve güzel kokular şarabını sunmaya başladı.
• Gönül perdesinin arkasında gizli nakışlar vardı. Bu yüzden bağlar, bahçeler, gönüllerdeki sırlara ayna oldu.
• Sen gördüğün bütün güzellikleri aynada arama da, gönlünde ara! Çünkü, "ayna" kendisi bir şekilden ibarettir. îçine düşenleri gösterir, ama kendisi cansızdır.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
363. Aşıkın bedeni kefene sarılır, kabre konur ama, canı kefene sarılamaz.
Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün
(c. II, 778)
• 0 Hoten güzelin hayali gönlümden gitmez, şekerinin tadı da ağzımdan gitmez.
• Her an uygunsuz bir iş yapar, bir kargaşa çıkarırsam, beni ayıplamayın.
Senin gönlünden onun hayali gittiyse, Allah'a yemin ederim ki, benim gönlümden gitmez.
• Kolu kanadı yandığı halde zavallı pervanenin canı, mumun alevi sevdasından vazgeçmez de şamdanın etrafında döner durur.
• Bütün kuşlar, çayırlara, çimenlere gelirler. Ağaçlara konarlar, biraz dururlar, sonra her tarafa uçar giderler. Ama, bülbül güle aşık olduğu için o, çimenlikten, gül bahçesinden ayrılmaz.
• Can kuşu ise, her an uçmak için kanat çırparsa da, dostun bakışını umduğundan ötürü bedenden bir türlü ayrılamaz.
• Hallac-ı Mansur'u senin aşkınla darağacına astıkları zaman, ipte başını tuttu, çıkarmadı. "Madem ki, dostumun ipi gönlümün boynuna geçmiştir; bundan nasıl baş çıkarırım?" dedi, seve seve canını verdi.
• Testi kırılsa da, onun içindeki su kırılmaz. Aşıkın canı da böyledir. Bedeni kefene sarılır, kabre konur, ama, canı kefene sarılmaz, kabre konamaz, o ötelere gider.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
364. Elinde duadan başka bir şey olmayan ne yapabilir?
Fe'ilatü, Ffi'ilatün, Fe'ilatü, Fa'ilatün
(c. II, 767)
• Giizelim; cefayı bırak, kerem sahibine böyle davranış yakışmaz. Hiç kimsenin bulamadığı derdimi gör de ona derman ol!
• Çektiğim acıların haberini seher rüzgarından duyardım ama, gamından öyle bir hale geldim ki, gönlümün seher rüzgarından haberi bile yok!
• Ey saki, birazcık acele et de o kapıyı içerden kapa, kim gelirse; "Sizinle işimiz yok!" de, onu başından sav!
• Gönlünde vefa bulunmayan sevgilinin vefasına and olsun ki, bütün ömür boyunca şu anda yaşadığım gibi böyle neşeli, böyle mutlu bir an yaşamadım.
• Sen bize cansın, cihansın, bize bundan daha üstün bir mutluluk olur mu? Cihanın sonu yokmuş, yok olsun. Bundan aşıklara ne gam?
• 0 yüzde, o güzellikte kimyanın hüneri yoksa, sevgiliyle buluşma zamanında şu kara toprak nasıl oluyor da altın haline giriyor?
• Aman, ben yine sustum. Sevgiliye benim selamımı sen götür! Saygılarımı sen söyle! Ona de ki; "Elinde duadan başka bir şey olmıyan ne yapabilir?"
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
365. Zavallı pervanenin canı mumun alevine aşık!
Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün
(c. II, 789)
• 0 Hoten güzelinin hayali gönlümden, şekerinin tadı, lezzeti de ağzımdan gitmiyor.
• Her an coşar köpürürsem beni ayıplamayın. Senin gönlünden onun hayali çıkıyorsa, Allah'a yemin ederim ki, benim gönlümden çıkmıyor.
• Bütün kuşlar çimenlikten, her tarafa uçar giderler. Ama, gönlünü güle kap-tırmış, gönülsüz kalmış olan bülbül, içinde gül fidanlarının bulunduğu çiçeklikten bir an bile gitmez.
• Zavallı pervanenin canı mumun alevine aşık, kolu kanadı yanmadıkça şamdandan, şamdanın etrafından gitmez.
" Sadî-i Şirazî hazretleri, Gülistan'mda:
"Ey bülbül! Git, aşkı sen pervaneden öğren. 0 yandı, yakıldı, can oldu, sesi çıkmıyor"
• Can kuşu her an uçup gitmek için, kanat çırpmada. Fakat belki dost bakar, görür ümidiyle bedenden ayrılmaz.
" Bu gazel Firuzanfer'in
776 numaralı gazele nazîre gibi, ona çok benziyor.