Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Hocanın Sopasındaki Hikmet
Sultan Murad http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oğlunun çok iyi yetiştirilmesini http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iyi bir eğitim görmesini ve geleceğe mükemmel şekilde hazırlanmasını arzu ediyordu . Bunun için devrinin en iyi bilginlerini oğlu için hoca olarak tutmuştu . Bular arasında Molla Gürâni de bulunuyordu . Bir çocuğun yetişme psikolojisini iyi bilen hassas padişah http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehzadenin “ padişah oğlu “ olarak kayrılmasını istemezdi şüphesiz … Bunun için Bulduğu yol çok dikkat çekiciydi . Tarih araştırmacılarının kayıtlarına geçen hadise şöyle :
Sultan 2 . Murad http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Molla Gürâni’yi Manisa’ya göndermeden önce yanına çağırttı . Eline bir sopa tutturdu ve şâyet Şehzade tembellik edip derslerine çalışmazsa onu bu sopayla dövmesini istedi .
Molla Gürâni memnuniyetle Manisa’ya gitti . Şehzade Mehmed’e ders vermek için odaya girdiğinde elinde Sultan 2. Murad’ın verdiği sopa vardı . Şehzade hayretler içinde sordu :
- Elinizdeki sopayla ne yapacaksınız ?
Molla Gürâni ciddiyetle şu karşılığı verdi :
- Üstünüze bulaşacak olan tembellik tozlarını bununla silkeleyeceğim . Babanızın emri de bu yoldadır !
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BU CAN O UĞURDA FEDADIR!...
Uzun Hasan Fatih'ten sulh talep ederek Çemişkezek Hâkimi Şeyh Hüseyin ile Annesi Sâre Hatun'u elçi olarak Fatih'e göndermeye mecbur olduğu zamanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Genç Hükümdar at geçmez yarlardanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geçit vermez dağlardan aşıp Trabzon'un fethi için giderken Sâre Hatunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Padişahın yorgunluğundan istifade etmeyi düşünerek:
— Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunca zahmet bir kal'a fethi için değer mi? dedi.
Fatih:
— Validehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif valide... İslâm Kılıcı benim elimdedir. Bu can o uğurda fedadır. Meşakkatten nice korkarım? cevabını verdi.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HAZRETİ FATİH'İN HUZURUNDA BİR DERVİŞ
Bir gün Hazreti Fatih'in huzuruna bir derviş gelip:
— Yüzyirmi dörtbin Peygamber gelip geçmiş. Her Peygamber için bana bir akçe ver de hepsinin şefaati üzerine olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Hazreti Fatih:
— Peki say Peygamberlerin isimlerini. Her Peygamber için sana bir akçe vereceğimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ancak Kur'an'da yazılı olanlardan beş-on isim sayabildi. Hazreti Fatih de çıkarıp on akçe verdi.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ATIN AYAĞINDAN SIÇRAYAN ÇAMUR
Yavuz Sultan Selim Mısır'ı fethettikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'a geri dönüyordu. Adana civarına geldiklerindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şiddetli yağmur yağmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ortalık çamur içinde kalmıştı. Birkaç gece o havalide konakladıktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yola çıktılarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ilim adamlarına son derece ehemmiyet veren Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanıbaşında devrin büyük ilim adamlarından Kemal Paşazade ile atbaşı beraber gidiyorlardı. Bir ara Kemal Paşazade'nin atı tökezleyerek ayağından sıçrayan çamurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuz'un üzerine bulaştı. Bu tökezleme esnasındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem Yavuz'u ileri geçmiş olmasındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem de üzerini pislemiş olmasından son derece korkan Kemal Paşazade'dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bet beniz kalmamıştı.
Çünkü Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en ufak hataları bile affetmez: «Hemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bre cellat neredesin kes şunun başını!» deyiverirdi.
-Nitekim birkaç gün evvel de «Sultanım Mısır'ı aldık amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir haine bıraktık.» diyen Sadrazam Yunus Paşa'nın kellesini kestirmişti.
-Fakat bu hâdise karşısında Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yunus Paşa'ya yaptığı gibi yapmadı. Kemal Paşazade'nin duyduğu ıztırabı anlayarak; hizmetçilerine:
-Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki çamurları da sakın temizlemeyin! Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur dahi benim indimde muhteremdir. Ben öldüğüm zaman bu kaftanımıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kefenimle beraber bana sarın. Dedi ve müşkil durumda kalan büyük âlimi sıkıntıdan kurtardı.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HARAM YİYEN HARAMİ OLUR
TARİHÇİ AŞIK PAŞAZADE anlatıyor:
"Sultan 2. Murad’ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif artan savaş masraflarını karşılamak üzerehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acil para lazım olmuş. Çandarlı Halil Paşa'yı huzuruna çağırtmış. Varlıklı büyük bir aileden gelen Çandarlı’nın elinde büyükce bir meblağ olduğunu biliyormuş. Borç istemiş:
"Savaşa para lazımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belirli bir vade ile senden ödünç para istiyorum."
Çandarlı Halil Paşa: "Parayı toparlamak için biraz zaman lazımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif toparlar toparlamaz gelirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif verebileceğim kadarını veririm." demiş.
Vezir Fazlullah Paşa Padişah’ın borç istediği haberini nasılsa duymuş duyar duymaz da huzura koşmuş.
"Kul kısmından borç alınmaz!" diye adeta çıkışmış Padişah'a; "Şevketlü Hünkarım Padişahlar borç almazlar."
"Lazım oldukta başkaca çare kalur mi ki vezirum?"
"Padişahlara hazine gerektirir Hünkarım! müsade buyrulursa size hazine toplayalum."
Sultan 2. Murad sakin sakin sormuş:
"Nasıl toplayacaksun ey benum vezirum?"
Fazlullah Paşa cevap vermiş:
"Halk zenginleştihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir şekilde servetlerini ellerinden alıp devlete geçirelim."
Sultan 2. Murad öfkeyle yerinden fırlamış:
"Bre Fazlullah!" diye gürlemiş. "Öyle şey olmaz! Devletin helal geliri madenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vergiler bir de fethedilen bölgelerden elde edilen zenginliklerdir. Bunların dışındaki gelir helal olmaz. Bizim ordumuz gaziler ordusudurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordumuza asla haram lokma yedirmeyiz. Çünkü haram yiyen ordu haramihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani eşkiya olur. Eşkiya yüreksizdir. Zorluk görür görmez kaçarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sözlerini duymamış olayım."
İşte böyle… Osmanlı Padişahı ile vatandaşıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı duyarlılık içinde hayatınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "helal" ile çerçevelenmesine dikkat ederlerdi."Haram yiyen Harami olur" anlayışıyla harama yaklaşmazlardı. Belki bu yüzden hayatlarında kriz olmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif darlık olmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geçim sıkıntısı olmazdı."
Bugün ise ne yönetenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne yönetilen "helal ve haram" konusunda hassas değiliz. Kriz ve darlık içinde yaşıyoruz.
Yavuz BAHADIROĞLU
(Biz Osmanlıyız)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
MEVLEVÎ
Mısır seferinden dönerken Yavuz Sultan Selim Konya dolaylarında mola verir. Bu sırada korkunç bir kasırga çıkar. Herkeshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yerden kalkan tozların döne döne yükselişini hayretle seyreder. Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu durumu çok değer verdiğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her zaman yanında bulundurmaktan zevk aldığı büyük âlim Kemal Paşazade'ye sorar:
"Bu neyin nesidirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hocam?"
Hoca şu cevabı verir. Yavuz Sultan Selim'e:
"Burası bildiğiniz gibi Mevlana'nın şehridir efendim. Taşı toprağı Mevlevî’dir.
İşte böyle gördüğünüz gibi durmadan dönerler."
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BİR SABAH ALIŞVERİŞİ
Bir sabah Bahauddin Nakşıbend elinde büyük bir sırıkla Buhara'nın en büyük çarşısına vardı. Çarşının ortasında haykırmayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif naralar atmaya başladı. Böylesine şöhretli ve itibar sahibi bir kimsenin meydanda bağırıp çağırması herkesi çok şaşırtmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acaba neler oluyor endişesiyle insanlar Nakşıbend'in çevresinde toplanmaya başlamışlardı.
Yüzlerce insan toplanmış ve bu durumu neye yoracaklarınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu bilge kişinin davranışı hakkında ne düşünüp ne yapacaklarını bilemez haldeyken Bahauddin elindeki sırıkla satıcıların sergilerini devirmeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tezgâhları kırmayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif esnafın barakalarını yıkmaya girişti. Bu öfke dolu ve anlaşılmaz davranışını bütün çevresinin meyvelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sebzeler ve mallarla dolup kendini kımıldatamayacak hale getirmesi zamanına kadar devam ettirdi. Sonra da sakince evine çekildi.
Buhara Emiri derhal Bahauddin'in evine bir temsilcisini gönderip vakit kaybetmeden yaptıklarının hesabını vermek üzere Kadı'nın huzuruna gelmesini bildirdi. Bahauddin bu temsilciye şunları söyledi:
"Mahkemede bütün fıkıh âlimlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ileri gelen vükela ve vüzerahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordu komutanları ve şehrin en önemli tüccarları hazır bulunsun".Emirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif danışmanlarının da düşüncesine başvurarak Bahauddin'in delirdiği kanaatine vardı. Onu Bimarhâne'ye kapatma kararını vermeden öncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine bir şans tanımak ve âdil bir neticeyi hâsıl edebilmek kaygısıyla emredip Bahauddin'in mahkemede hazır bulunması isteğinde bulunduğu makam sahibi kişileri çağırttı. Herkes toplandıktan sonra Bahauddin yargı yerine girdi.
"Bahauddin Hazretleri" diye söze başladı Emirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "şüphem yok ki burada niçin bulunduğunuzun farkındasınızdır. Ve bizlerin de bu toplantıyı niçin gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz. O halde lütfediniz ve söyleyeceğiniz ne ise onu bize bildiriniz." Bahauddin Nakşıbend'in cevabı şöyle oldu: "Hikmetin bab-ı Âli'si! Herkes bilir ki bir insanın davranışı onun kıymetinin de bir işaretidir. Fakat bugün öyle bir noktaya geldik ki bir insan iç dünyasında vasıl olduğu makam ne olursa olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi kıymetini belirtebil¤mek için belli bir davranışta bulunması yetmiyor. İnsanlar iç dünyalarındaki zenginliği dışa vurmakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi kıymetlerinin ortaya çıkmasına ve taktir edilmesini sağlamak için fazladan bir şeyler yapmak ihtiyacını duyuyorlar. Buna mukabilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğer bir insan kötühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çirkin bir davranışta bulunursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun yaptığının kötü ve çirkin olduğu¤nun anlaşılması için fazladan bir kavrayış gerekli olmuyor."
Emirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Bizlere öğretmek istediğini henüz yeterince anlayamadık" deyince Bahauddin Nakşbendhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şunları ekledi: "Her günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her saathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her insanın içinde Öyle düşünceler ve öyle tatminsizlikler beliriyor kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğer bir yolunu bulacak olsalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu insanların hepsihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benim bu sabah çarşıda yaptığım işe benzer bir davranışı ortaya koyacaklar. Benim sizlere öğretmeye çalıştığım şudur kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanların birbirlerini anlamakta gösterdikleri noksanlıkların sebeb olduğu bu düşünce ve tatminsizlikler tek tek bütün insanlar üzerinde olduğu kadar cemaatimiz üzerinde de yıkıcı ve geriletici tesirler icra ediyor. Anlayışsızlıktan doğan bu tahribat belki benim çarşıyı harab edişimin seviyesindedir ve belki de daha fazladır". "Öyleyse" diye sordu emirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "nedir meselenin çözümü".
"Çözüm" diye cevap verdi Bahauddin Nakşıbend hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "insanların iç dünyaları itibariyle terakkilerinin sağlanmasıdır. Onların kaba ve yıkıcı tavırlarını müesses alışkanlıklarla önlemekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bastırmak ve eğer kabalık ve tahripkârlık göstermiyorlarsa onları takdir etmek çözü m değildir".
("Net"ten..)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Kabeyi Göremedim
Bir gün Sultan Murat Han cemaatle namaz kıldırırken “ Allahu Ekber” diyerek tekbir alır ve ellerini bağlamadan salar ve tekrar tekbir alır . Ardından tekrar ellerini bağlamadan tekbir alır ve üçüncü de ancak ellerini bağlar . Nihayet namaz bitince cemaatten kendisine :
- “ Ey hünkarım ! Bu görülür iş değildir http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif neden üçüncü tekbirde namaza başlayabildiniz ? “ diye sorarlar .
Sultan Murat Han’da :
- “ Ne yapayım http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ilk iki tekbirde karşımda Kabeyi göremedim . Ancak üçüncü tekbirde
Kabe’yi görebildim . “ cevabını verir .
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HAYDİ KIR DA GÖREYİM!...
Sultan II.Murad Han ilim meclislerinde bulunmayı pek severdi. Hani "Altının değerini sarraf bilir." derler yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O da alîmin kıymetini iyi bilirdi. Hal böyle oluncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zamanın büyük Velîsi Hacı Bayram ile birbirlerine doyamazlar uzun süren sohbetlerde vakitlerini birlikte geçirirlerdi..
İşte muhabbetin ballaştığı demlerden birinde Murad Han'ın gözleri dalar. Hacı Bayram Hazretleri merakla sorar;
"Hayrola sultanım?"
Murad Han edeple toplanır;
"İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif efendimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Bize nasip olur mu acaba?"
Hacı Bayram Hazretleri elini şakağına koyarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bakışları donar. Kısa bir tefekkürün ardından;
"Hayır Sultanım!" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "İstanbul'un alındığını ne sen görürsünhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de ben."
Sonra tahta beşiğinde mışıl mışıl uyuyan küçük şehzadeyi gösterir.
"Ama!" buyurur; "Şu yiğit ile bizim köse (Akşemseddin'e öyle der) görseler gerek."
Murad Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri'nin Şehzade Fatih ile ilgili sözlerini ciddiye alır ve Fatih'in eğitimine daha bir önem gösterir. İslâm Alemi'nin en güzide alimlerinden onu yetiştirmelerini ister. Fatih çok zekihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ancak yerinde duramayan bir çocuktur. Onunla baş etmek kolay değildir. Nitekim pek çok hoca dikiş tutturamaz ve aflarını dilerler.
O günlerde Molla Yegan hacdan gelir. Murad Han;
"Bize oralardan ne getirdin?" diye takılır.Molla Yegan;
"Öyle bir âlim getirdim ki sultanım." derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "meğer ki tanışsanız gerek."
Murad Han merakla sorar; "Nerede?"
"Dışarıda efendimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif huzura alınmayı bekliyor."
"Aman hahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ilim ehlini bekletmek ne haddimize?.."
Ve buyur ederler. Mübareğin önce gölgesi düşer eşiğe. Boyu çok uzunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sakalı simsiyahtır. Dişleri inci incihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözleri cevahir gibidir. Sarığından taşan gür saçları muazzam bir heybet verir. Mübarek kan kaynatacak kadar sevimlidir. Ama nedendir bilinmezhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koca koca vezirler diz çökerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düğme iliklerler. "Vakar" denen şey budur belki.. Kim bilir?
Molla Yegan "Arkadaşımın ismi Ahmed bin İsmail" der 'Ama Araplar onu Molla Gürani lakabıyla tanırlar!"
Murad Han'ın dudaklarına muzip bir tebessüm oturur. İçinden "Haydi bakalım Şehzade Mehmed!" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Şimdi derslerini kır da göreyim.."
Padişah oğlunu Molla Gürani hazretlerine teslim ederken "Sakın gözünün yaşına bakmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "eti de seninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kemiği de."
Mübarek sarayda uşaklara bile kıymet verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aşçılarınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seyislerin hatırını sorar. Ama geleceğin sultanını görmezden gelir. Ona sıradan biri gibi davranır ve soğuk bir edayla "otur" der. Fatih bu muazzam heybet karşısında bocalar ve hayatında ilk defa diz kırar. Molla Gürani Hazretleri Emsile'yi açarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir iki soru sorar. Ama cevaplar istediği gibi değildir. Bunun üzerine üstüne basa basa "dövmek" fiilini çekmeye başlar. "Döverimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seni döverimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seni öyle bir döverim ki..." Fatih'in rengi uçarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dudakları uçuklar. Titreyen bir sesle son cümleyi tekrar eder "Darabtühü cidden şediden" "Vallahi döver mi döver."
İşte o günden sonra ödev yapmaya başlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ezberlerini aksatmaz. Gün gelir ilmin tadını alırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haşarılıklarından utanır.
Molla Gürani Hazretleri genç Şehzade'ye "Arabî ve Fârisî bilmek yetmez." derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "düşmanın lisanını da bilmelisin!" Fatih'e Rumcahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Latincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sırpça öğretecek hocalar bulurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif neme gerek dedirtmez astronomihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif coğrafyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif matematik okutur. Birlikte oturur İtalyan asıllı Alconal Giriaco'dan batı tarihini dinlerler...
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri Hizmetkârı Hasan Can Anlatıyor..
Bir gece yatağımda uyuyakalmışım. Sabah namazını kıldıktan sonra hizmetlerine koştum.
-Bu gece görünmedinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne işteydin? diye sordular. Ben de birkaç gecedir uykusuz kaldığım içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu gece gaflete geldiğimi ve hizmetlerinden mahrum olduğumu özürle beyan ettim.
Sultanımız:
-İmdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne düş gördünse beyan eyle. Buyurdular.
-Arza kabil bir düş görmedim (Size anlatabileceğim kıymette bir rüya görmedim.). Diye cevap verdim.
Tekrar buyurdular ki:
-Bu ne sözdür? Bir geceyi tamamen uyku ile geçiresin dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir vakıa görmeyesin. Gördüğün bir rüya ve mühîm hadise vardırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gizleme söyle..
Başka vadide (Sahada) biraz konuştuktan sonra tekrar bana dönerek:
-Abes söyleme. Herhalde bu gece bir vakıa görünmüştür. Söyle gizleme! dedi.
Her ne kadar düşündümse de görmüş olabileceğim bir şey aklıma gelmedi. İşe yarar bir şey görmediğime yemin ettim.
Sultanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mübarek başlarını sallayarak hayret gösterdiler. Ben de "sebebi ne olabilir?" diye hayret ettim. Hemen sonra Kapuağası 'nın dairesine bir iş için beni gönderdiler. Oraya vardığımda gördüm ki Hazinedarbaşı Mehmet Ağahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kilercibaşıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sarayağası ve Kapuağası Hasan Ağa adetleri üzerine otururlar. Ama Kapuağası Hasan Ağa düşünceli ve şaşkın bir vaziyette başını öne eğmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözleri yaşlıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif olarak oturuyordu. Bu zat genelde sessiz biriydihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif lakin bu hali öyle sıradan sessiz hallerine benzemiyordu. Onu öyle düşünceli görünce bir kimsenin vefat etmiş olduğunu zannettim ve böyle düşünceli oluşununhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hüznünün nedenini sordum:
-Ağa hazretleri kalbiniz gamlıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözünüz yaşlı görünür. Sebebi ne ola? Dediğimdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
-Hayır bir şey yok. Diye gizlemesi üzerine Hazinedar başı:
-Kardeşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ağa'ya bu gece bir vakıa olmuş da o uykunun sarhoşluğundadır.http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Yanında bulunan Sarayağasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kapuağası Hasan Ağa’nın önemli bir rüya gördüğünü söyledi.
Bunun üzerine:
-Allah(cc) için haber verinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişahımız elbette vakıa görmüşsündürhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söyle diye bunu benden anlatmamı istediler. Herhalde zorlama asılsız değildir. İyi armağandırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif anlatınız. Dedim. Rüyayı nakletmesi için ağayı sıkıştırdık. Ağa utanma hissi ağır basan bir şahıs olduğundan anlatmaktan kaçındı ve:
-Benim gibi yüzü kara günahkârın ne rüyası olur ki padişahın huzurunda anlatmaya değsinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kerem edin bana bu teklifte bulunmayınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Biz sıkıştırmayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O da vazgeçirmek için yalvarmaya devam etti. Nihayet Mehmet Ağa:
-Nice söylemezsinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bize anlattığında buna memur olduğunu naklettim. Gizlenmesi ihanet olmaz mı? deyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hasan Ağa sırrının mührünü açıp anlattı.
-Bu gece rüyamda gördüm kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eşiğinde oturduğumuz bu kapıyı hızlı hızlı çaldılar. "Ne haber var?" Diye ileri baktımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vardım; kapıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dışarısı görünecek fakat bir adam sığmayacak kadar az açılmış. Taşlık (Dışarısı)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ucu sarkıtılmış sarıklı nûrânî kimselerle doluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elleri bayraklı ve silahlı mükemmel şahıslar.. Kapının dibindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elleri sancaklı dört nurani kimse durur. Kapıyı vuranın elinde Padişah'ın Aksancağı var. Bana dedi ki :
-Bilir misin niye gelmişiz? Ben de :
-Buyurunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedim. Dedi ki :
-Bu gördüğün kimseler Resulullah (S.A.V.)'ın ashabıdır. Bizi Hazret-i Resulullah(S.A.V.) yollayıp Selim Han' a selam etti ve buyurdu ki : "Kalkıp gelsin ki Haremeyn hizmeti O’na buyruldu." Gördüğün dört kişidenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu Ebu Bekr-i Sıddıyk(r.a.)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu Ömerü'l Faruk(r.a.)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu Osman-ı Zi'n-Nureyn(r.a.)'dir. Seninle konuşan ben isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ali bin Ebi Talib(r.a.)'im. Varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Selim Han' a söyle. Dedi ve nazarımdan gaip oldular.
Ben dehşetle kendimden geçip tere batmış ve sabaha kadar baygın yatıp kalmışım. Oğlanlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif teheccüd zamanında mütad üzere kalkmadığımı hastalığa yormuşlar ve sabah namazı vakti geçeceği zaman gelip beni uyarmak için gelmişlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif görmüşler ki suya düşmüş gibi ıslak yatarım.
Elbise değiştirmek için yenilerini getirip o aralıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beni uyandırmışlar. Aklım başıma gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele ile kalkıp namaza yetiştim. Ama tamamen sükunete eremedim. Ağa bunları anlatırken ağlıyordu.
Bu arada Padişah'ın beni istediğini bildirdilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal huzurlarına gittiğimdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o hizmeti sual etmeyip tekrar yeni rüyadan bahis açarak:
- Şu senin bu gece sabaha dek uyuyup bir vaka görmediğin bana tuhaf gelir. Hemen söyle hayvan gibi yatıp uyudun mu?
Dedim ki:
-Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vakıayı bu Hasan kulunuz (Hasan Can) görmediyse bir Hasan kulunuz (Kapıağası Hasan Ağa) görmüş. Emriniz olursa arz edeyim. Buyurdular ki :
-Söyle görelim...
Ben de hadisenin tamamını naklettim. Ben anlattıkça mübarek çehreleri kızarmaya başladı ve vararak mübarek gözlerine yaş geldi. Bitirince buyurdular ki:
-Derd-mendin safa'yı meşrebi (Zavallının tıynetinde safiyet) varmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen onu bize methettikçe "Bir kimseyi ibadet eder görürsün hemen veli sanırsın." Diye seni alaya alırdıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif boşuna methetmezmişsin..” Ve devamla:
-Biz sana demez miyiz kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biz bir tarafa memur olmadan (Emir verilmeden) hareket etmemişizdir. Atalarımız velayedden behre-mendler idi (Velilikden nasip sahibiydiler) http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kerametleri vardır. İçlerinde biz onlara benzemedik.. Diyerek kendilerini küçük göstermeye çalıştılar.
Bu rüyadan sonra Arap Seferi hazırlıklarına başladılar...
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FRANSIZ DONANMASININ REHİN ALINMASI
1553 yılında Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında İstanbul Antlaşması imzalanmıştı. Fransızlar Türk yardımına karşılık 300 bin altın tazminat ödemeyi kabul etmişlerdi. Ancak bu borçlarını ödeyinceye kadarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransız donanmasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlıların elinde rehin olarak kalacaktı.
Kral İkinci Henrihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif antlaşmadan önce Kanunî Sultan Süleyman Hân'a gönderdiği mektupta şöyle diyordu:
“Şimdiki durumdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransa’nın hiçbir şeyi kalmamıştır. Padişah hazretlerinden başka hiçbir yerden de ümidi yoktur. Ancak bundan evvel de birçok defalar padişah hazretlerinin yardımları görülmüştür. Eğer biraz para ve mal yardımı yapılırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransa bundan ebediyyen minnettar kalacak ve Türk cömertliği bir defa daha dünyaya nam salacaktır. Bu yardımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cihan padişahı hazretleri için hiç derecesindedir...”
Pek çok Fransız tarihçisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu rehin anlaşmasını kendileri için küçük düşürücü bir olay sayarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yazmaktan kaçınmışlardır.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ÇÖKÜŞ BAŞLAYINCA... III. MUSTAFA HAN
III. Mustafa Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayretli ve çalışkan bir sultandırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedeleri Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuz ve Kanuni gibi olmayı çok arzular. Bunun yolu yeni bir hamleden geçer ki öncelikle mâlîyeyi ve orduyu ıslah etse iyi yapar.
O yıllarda Avrupa’da “Yedi Yıl Harpleri” (1756-1763) patlar. Bir yanda İngiltere-Rusya öbür yanda Prusya-Fransa... İki taraf da Osmanlı Devletini yanına çekmek isterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ittifaka karşılık pembe vaadlerde bulunurlar. Mustafa Han ne “evet”http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne “hayır” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupalıları maharetle oyalar. Bu arada ordunun donanmasınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif donanmanın techizine hız katar.
Baron de Tott adlı bir uzman eliyle Tophâneyi elden geçirtirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına uzun menzilli silahlar koyar. Yüzen köprüler çaktırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif top arabaları yaptırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tüfeklere süngü takar. Mühendishâne-i Bahr-i Hümâyûn (Deniz Harb Okulu) ve Mühendishâne-i Berr-i Hümâyûnu (Teknik Üniversite) açar. Ancak ordu geleneğimizi de göz ardı etmezhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif körü körüne taklitçilik yapmaz.
Mustafa Han’a göre en önemli iş adaleti sağlamaktır ona göre “bir memleketin hukukçusu cıvıtırsa orada dirlik düzen kalmaz.” Sultanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iktisada çok önem verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif israftan hiç hoşlanmaz. Zengin beylerden ‘imdadiye’ toplarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zahmetsiz kârlar peşinde koşan tefecilere (bunlar genellikle Yahudi olurlar) nefes aldırmaz. Paranın ayarını düzeltirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif devlet hazinesini lebalep altınla doldurur ki istese Edirnekapı’dan Ruscuk’a kadar altın yayar.
Polonezler Uğruna
Neyse “Yedi Yıl Harpleri” de biterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ruslarla Prusyalılar (Alman-Avusturya) düşmanlıklarını çabuk unuturhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif el ele verip Lehistan’ı paylaşırlar. Sıkışan Leh milliyetçileri de (Polonezler) Osmanlı hudûduna sığınırlar. Ruslar sınır mınır tanımazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Polonyalılarla berâber Osmanlı ahâlisini de kırarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ortalığı kana boyarlar. Yöre halkı Türklerle Rusları yan yana koyunca seçimi net yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Türk atları Vistül’de sulanmadıkça bize rahat yok” demeye başlarlar.
Mustafa Han önce diplomasi yolunu denerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ancak Çariçe Katerina ve zalim komutanı Kont Stanislaw Doniatowski geri adım atmaz. Hatta Rusya’da bulunan Osmanlı ticâret heyetini içeri alırlar. Osmanlılar da İstanbul’daki Rus sefiri Obreskoff’u Yedikule zindanına tıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kırım Hanı Giray’a “var bildiğin gibi yap” buyururlar! Kırım Tatarları bir anda Güney Rusya’ya girer ortalığı dağıtırlar. Yüz binden ziyade esir alarak çanlarına ot tıkarlar.
Ah O Rumlar!...
Ama Çariçe Katerina az hin değildirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bağçesaray’da hekimlik yapan bir Rum vâsıtası ile Giray Hanı zehirletmeyi başarır. İş başa düşünce Serdar-ı ekrem Yağlıkçızâde Mehmed Emin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yöreye varır ve Hotin Zaferine imza atar. (1769)
Gelgelelim Yeniçeriler kırk defa sökülmüş kumaş gibidirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif artık dikiş tutmazlar. Komutanlar bunlarla uğraşmaktan dert sahibi olurlar. İngilizler ve Fransızlar her zamanki gibi ikili oynarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ruslara malzeme yağdırırlar. Rumlar “fırsat bu fırsat” deyip ayaklanırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koronhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Modonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Navarinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Patrashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Tripoliçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kalamota ve Isparta’da görülmemiş katliamlar yaparlar. Ancak Mora Serdarlığına tâyin edilen Kaptan-ı Deryâ Mandalzâde Hüsâmeddîn Paşa âsileri sindirirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Slavların hamisi kesilen Rusları Balkanlar’dan kovar.
İran Başa Belâ
Henüz bu dert savuşturulmadan Mısır’da Kölemenli Cin Ali Beyin isyan edeceği tutarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ayaklanma Suriyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Filistin ve Arabistan’a da sıçrar. Neyse bunlar da 1773’te kazanılan Sâlihiyye Zaferiyle terbiye olunurlar. Diyeceksiniz ki “Peki İran n’apar?” Osmanlı birileri ile boğuşsun da onlar yerlerinde otursunlar!.. Olacak iş mi hemen hançerlerini bilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırtımızdan vururlar. Cepheler çoğaldıkça detaylar dikkatten kaçar. Nitekim Ruslar (İngilizlerin yardımıyla) Baltık Denizini dolanırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cebelitarık’tan geçip Ege’ye girer ve “Çeşme Baskını” ile donanmamızı yakarlar.
Her ne kadar Cezayirli Hasan Paşa bu baskının öcünü alırsa da teknoloji yarışında geri kalan Osmanlılar artık “süpergüç” sayılmazlar. Nitekim Kont Romanzov komutasındaki Rus askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Boğdan’ın Kartal (Larga) mevkiinde kendilerinden üç misli kalabalık (180 bin) Yeniçeriyi yenmekte zorlanmazlar. Ancak bir başka ordumuz Rusları (Ahıska’da) perişan ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuklarımız Özi (Kırım)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yerköyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Silistre ve Varna’da parlak zaferler kazanırlar.
Kasa Boşalınca
Savaş zor zenaattır vesselamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harbin hitamında Mustafa Hanın tepeleme altınla doldurduğu hazine tamtakır kalırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç kuruşa muhtaç olurlar. Hal böyle olunca Mustafa Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hanımından (III Selim’in annesi Mihrişah Valde Sultan’dan 237 kese) ve kızından (Şah Sultan’dan da 340 kese altın) borç alır. Karşılığında senet yazıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mühür basar.
Ama ne yazık ki devletin bu borcu ödeyecek kadar parası hiç olmaz. “Ödemezse ödemesin el mi?” dediğinizi duyar gibiyim. İyi de borcunu ödeyemeyen de sarı çizmeli filan ağa değildir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun hükümdarıdır. Gel de kahrolma!
III. Mustafa Han gibi şair ruhlu bir sultan bu acıları kaldıramazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif teessüründen yatağa düşer ve gözlerini hayata yumar.
Onun vefatından sonra çok bilmiş hariciyecilerimiz Ruslarla akıllara ziyan bir anlaşma (Küçük Kaynarca) imzalar. Meydanda kazandıklarımızı masada dağıtırlar. Ne yazık ki I. Abdülhamid’e bu teessür yeterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hele “Özi Katliamı”nı duyunca inme inerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu da toprağa bırakırlar.
III. Selim annesinin alacağını tahsil etmek bir yanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kadıncağızın para eden nesi varsa derler toparlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nizam-ı Cedid’i kurmak için harcar. Nitekim Yeniçeriler ona da kıyarlar.
Zor yıllardır vesselam... Ne III. Mustafahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne I. Abdülhamidhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de III. Selim dedelerinden daha az kahramanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha az bilgilihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha az becerikli değillerdir ama olmaz...
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
İSTANBUL’UN FETHİNE YARDIM EDEN EVLİYA
Ubeydullah-ı Ahrâr'ın torunu Hâce Muhammed Kâsım'dan şöyle nakledilmiştir:
"Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün öğleden sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âniden atının hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif binip Semerkant'tan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da ona tâbi oluphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tâkib ettiler. Biraz yol aldıktan sonra Semerkant'ın dışında bir yerde talebelerine;
"Siz burada durunuz!" buyurdu.
Sonra atını Abbâs Sahrâsı denilen sahrâya doğru sürdü. Talebeleri arasında Mevlânâ Şeyh adıyla tanınmış bir talebesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir müddet daha peşinden gidip tâkib etmişti. Bu talebesi şöyle anlattı:
"Hâce Ubeydullah-ıAhrâr hazretleri ile sahrâya vardığımızdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif atını sağa sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu."
Ubeydullah-ı Ahrâr daha sonra evine döndüğündehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif talebeleri nereye ve niçin gittiğini sorduklarında;
"Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfirlerle harbediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlib geldi. Zafer kazanıldı" buyurdu.
Bu hâdiseyi nakleden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin torunu olan Hâce Muhammed Kâsımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babası Hâce Abdülhâdî'nin şöyle anlattığını nakletmiştir:
"Bilâd-ı Rûm'a (Anadolu'ya) gittiğimdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Muhammed Fâtih Hânın oğlu Sultan Bâyezîd Hânhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif banahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babam Ubeydullah-ıAhrâr'ın şeklini ve şemâilini târif etti ve;
"O zâtın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu. Ben de târif ettiği bu zâtınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babam Ubeydullah-ı Ahrâr olduğunu ve beyâz bir atının oluphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bâzan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bâyezîd Hânhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bana şöyle anlattı:
Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şunları dedi:
"İstanbul'u fethetmek üzere savaştığım sıradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harbin en şiddetli bir ânındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyh Ubeydullah-ı Ahrâr Semerkandî'nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şekil ve şemâilini târif ederek şu vasıfta ve şu şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi;
"Korkma!" buyurdu.
Ben de;
"Nasıl endişelenmeyeyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küffâr çok." dedim.
Ben böyle söyleyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif büyük bir ordu gördüm.
"İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç defâ kös vur ve orduna hücûm emri ver." buyurdu.
Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücûma geçti. Böylece düşman hezîmete uğradı. İstanbul'un fetih işi gerçekleşti."
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BENİM PEYGAMBERİM BENİ KURTARIR
Oruç Reis esir edilmişti. Bir süre zindanda kaldıktan sonra çıkartılarak bir gemide küreğe çakıldı. Papazlar ve Şövalyelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İtalyancahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rumca ve İspanyolca bilen ve sözü sohbeti yerinde olan Oruç Reis ile konuşmaktan zevk alırlardı. Şövalyeler ona karşı hürmet duyuyorlardı. Sohbet sırasında ona:
-Ey Osmanlı! Sen güzel sözlü bir kişisin. Bizim lisanımızı da fevkalade konuşuyorsun. Müslümanlıkta ne buldun? Gel bizim dinimize geç! Adı sanı belli bir adam olursun. Büyük bir şövalye kaptan yaparız senihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifdediler.
Oruç Reis:
-Kâfirlerin iyiliği bu mudur? Dinimden dönüp hükümdar olmaktansa müslüman esir kalmayı tercih ederim. Şu duvarlardaki resimleri elinizle dizersiniz ve onlara taparsınız. Şimdi onları ateşe atsalar veya çölde bir kuyuya bıraksalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif veyahut balta ile pare pare eyleselerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendilerini kurtarıp halas etmeye kadir değildirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şövalyeler:
-Görelim senin Peygamberin neylerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte halin malumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
-Benim Peygamberim iki cihan fahridir. Bütün evliya ve enbiya ondan şefaat umar. Hepsine şefaati o eder. Hak teâlâ’nın avni ve inayeti ile gelip beni buradan kurtaracaktırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şövalyeler gülerek:
-Hele sen küreği çekmeğe devam et. Bu hava ile gönlünü hoş tut. Peygamberin seni kürek mahkumiyetinden kurtarsınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Aradan zaman geçti. Bir gün kürek çektiği gemi şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Dalgaların arasında ceviz kabuğu gibi sürükleniyordu. Bu hengamede Oruç Reis’in zincirleri de koptu ve kendisini denize bıraktı. Dalgalarla bir müddet boğuştuktan sonra sahile ulaştı. Daha sonra arkadaşları ile buluştu ve yeniden denizlere açıldı. Bir muharebe sırasındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisini esir etmiş olan Şövalyelerden birkaçıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şans eseri Oruç Reis’e esir düştüler. Onları görünce yanına getirtti ve şunları söyledi:
-Ben sizlere demedim mihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benim Peygamberim gelir beni kurtarır diye! İşte geldihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kurtardı. Varın reisinize söyleyinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben gene ona varayımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne kadar demiri varsa vursunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamberimiz bizehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah(cc)’ın izniyle yine yardım eder.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
UŞAKLARDAN DAYAK YEDİ
Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman'ın hem veziriázamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem de hükümdarın kızkardeşi Şah Sultan'ın kocasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani Kanuni'nin eniştesidir. Veziriázam Ayas Paşa'nın 1539'un 13 Temmuz'unda vebadan can vermesi üzerine veziriázamlığa getirilir ama bu makamda sadece iki sene kalır ve azledilir. Azlinin sebebi isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karısına el kaldırmaya kalkışmasıdır ve hadisenin ayrıntıları da bugüne 16. asrın meşhur allámesi Gelibolulu Mustafa Áli'nin yazdıkları sayesinde gelecektir.
SERT VE KİBİRLİ
Devlet adamlığının yanısıra tarihçi olan ve "Asafnáme" isimli bir tarih kitabı kaleme alan Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hususi hayatında sertliğiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kibiriyle ve kendiği beğenmişliğiyle tanınmaktadır.
1541 Nisan'ında bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Paşa'nın huzurunahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zina ederken yakalanan bir kadın getirirler. ve kadının cinsel organının bir rivayete göre dağlanmasını emreder. Verdiği emir ne dindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de o devrin kanunnamelerinde vardır ama hemen yerine getirilir ve kadın cezanın infazı sırasında ölüverir.
Paşa akşam konağına dönerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hareme geçer ve karısı Şah Sultan'a o günkü marifetini anlatmaya başlar. Şah Sultan "Senden önce gelen vezirlerin hangisi kadınlara karşı böyle bir ceza verdi? Kimden öğrendin de bu işi ettin?" diye bağırır. İstifini bozmayan Lütfi Paşa'nın "Bundan böyle yakalanan her fahişe aynı cezayı çekecek" demesi üzerine Şah Sultan'ın sinirleri iyice tepesine fırlar ve "Seni zálim! Seni inatçı! Seni edepsiz herif!" diye çığlık atmaya başlar.
İşittiği hakaretler Paşa'nın kanına dokunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karısını susturmaya çalışır fakat beceremez ve Nisa Suresi'nin 34. ayetindeki "Dövünüz!" emrini hatırlayıp Sultan'ın suratına okkalı bir şamar aşkeder.
Amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şah Sultan'ın padişah kızı olduğunu unutup el kaldırmakla büyük hata yapmıştır!
UŞAKLARDAN DAYAK YEDİ
Yediği tokat Şah Sultan'ı daha da celállendirirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Benim gibi bir hünkár kızına el kaldırırsın haaa? Seni ahláksız"! deyip feryáda başlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif konakta ne kadar haremağasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hizmetkár ve uşak varsa hepsini çağırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Vurun şu mel'una!" diye emredip kocasına güzel bir meydan dayağı çektirir. Gayet uzun süren dayak faslından sonra hırsı hálá geçmeyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her tarafı mosmor olmuş Paşa'yı önce kapı dışarı ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra hemen kardeşi Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hüngür hüngür ağlayıp "Benim kocamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin de vezirin olacak deyyus bana el kaldırmaya cür'et etti. Herifi ben tepeledim ama sen de tepele!" der.
Gazaba gelme sırası bu defa hükümdardadır: Kanuni Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızkardeşini Lütfi Paşa'dan hemen boşatırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Paşa'yı veziriázamlıktan atıp Dimetoka taraflarındaki bir çiftliğe sürgüne yollarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üstelik nikáh sözleşmesinde geçen ve "mihr" denilen tazminat için Paşa'nın mallarını sattırır ve satıştan gelen paraları da Şah Sultan'a verir. Şah Sultan bir daha evlenmeyecek ve büyük bir şeyhe mürid olup hayatını hayır işlerine vakfedecektir.
Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Asafnáme" isimli eserinde azledilmesi meselesini "salih ve kötü niyetli bazı herifler aleyhimde dedikodu yaptılar" sözleriyle geçiştirecektir. Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yediği dayaktan ise hiç bahsetmeyecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Kadınların hilelerinden kurtulabilmek ve onlara mağlup olmamak için gönül rahatlığıyla çiftliğimde inzivaya çekildim ve Allah'a dua etmekle meşgul oldum" diye yazacaktır.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KABAĞIN SAHİBİ AFFETMİYOR
Vaktiyle bir dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nefsle mücadele makamının sonuna gelir. Bunun gereği olarak her türlü süstenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gösterişten arınacakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir. Saçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sakalhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bıyıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaş ne varsa hepsinden. Dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif usule uygun hareket ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif soluğu berberde alır. "Vur usturayı berber efendi" der. Berberhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dervişin saçlarını kazımaya başlar. Dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynada kendini takip tmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yağız mı yağızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına giderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başını kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif"Kalk bakalım kabak! Kalk da tıraşımızı olalım" diye kükrer. Dervişlik bu. Sövene dilsizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vurana elsiz gerekmiş ya. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif usulca kalkar yerinden. Berber mahcuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat korkmuştur. Ses çıkarmaz. Kabadayı koltuğa otururhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif berber tıraşa başlar. Fakat küstah kabadayı traş esnasında da sürekli aşağılar dervişihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alay eder:"Kabak aşağıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kabak yukarı..."
Nihayet tıraş biterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasına kalakalır. Derkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına batıverir. Kabadayı oracığa yıkılır kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber işe şaşkınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir manzarayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir dervişe bakarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayri ihtiyari sorar: "Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?"
Derviş mahzunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşünceli cevap verir: "Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kabağın bir de sahibi var. O gücenmiş olmalı!"
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ŞEYHÜ’L-EKBER BURAYA GELSEhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif BAŞINA ŞÖYLE VURURDUM!
Yavuz gibi oğlu Kanuni dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhyiddin-i Arabî Hazretlerine büyük bir ilgi gösteriyor. Beşiktaş ve Ortaköy İlmiye Cemiyeti’nin en önemli şahsiyeti olan Kethüdazade Mehmet Arif Efendi’nin menakıpnamesinden öğrendiğimize görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyh-i Ekber’in aleyhinde ileri geri laflar söyleyen meşhur fıkıh âlimlerinden İbrahim Halebî’yi sık sık ikaz ediyor;
“Hoca Efendiye selam söyleyinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dersleriyle meşgul olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyhü’l-Ekber’e ta’n etmesin!” diye sürekli haber gönderiyor.
Fakat Halebî Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni’nin ikazlarını dinlemeyip bu büyük zatın aleyhinde konuşmaya devam ediyor. Hatta bir gün evindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Şeyhü’l-Ekber buraya gelsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başına şöyle vururdum!” diye ayağını kaldırıp ökçesiyle tahtaya pat diye vurunca oradaki bir çivi topuğuna batıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif meydana gelen yara kangren olup vücuduna dağılıyor ve maalesef ölümüne sebep oluyor. İşte bir ibret tablosu daha böylece ortaya çıkıyor.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BU ECEL TERİDİR
Sultan II. Abdülhamid Hân’ınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif son gününde; hayatında hiç bir sabah terk etmediği banyo ve duşa girmesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hastalığını ağırlaştırmıştı. Son gününü Müşfika Dördüncü Kadın-Efendi şöyle anlatıyor:
"O gün sabah banyosunu yaptı. Ben çamaşırlarını giydirdim. Fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor.
-Aman Efendiciğimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok terliyorsunuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedim.
-Kadın-Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ecel teridirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cevabını verdi.
Elbisesini giydi. Kahvesini verdik. Hamamdan sonra kahve içmek itiyâdında idi. Yarım bardak sütlü maden suyu da içti. Oturduğu yerde iki rek’at namaz kıldı. Bundan sonra ağırlaşmaya başladı.”
Abdülhamid Hân Hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1 Kasım 1912’den vefât günü olan 10 Şubat’a kadar 5 yılhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 3 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 9 gün Beylerbeyi sarayında kalmıştır. Burada en küçük oğlu Şehzâde Mehmed Âbid Efendi ve en sevgili zevcesi Müşfika 4. Kadın-Efendi ile yaşamıştır. Tahttan indirildikten 8 yılhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 9 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 13 gün sonra 75 yaşını 4 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 19 gün geçe burada dâr-ı bekâya irtihâl etmişlerdir. Sultan Abdülhamid Hân’ın vefât yılıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı zamandahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Birinci Dünya Savaşı fâciasının da son yılıdır.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM’İN GELECEĞİ GÖRMESİ
Evliyaullah'a pek yüksek bir hürmet ve bağlılık gösteren Yavuz Sultan Selim Han'ın kendisi de hiç şüphesiz büyük bir evliya idi. Onunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah(cc)'a yakınlığından dolayı keramet nevinden pek çok davranışlar ortaya koyduğu tarihi gerçekler arasındadır. Şöyle ki: Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün divandan içeri hiddetli bir şekilde girmişti. Elbisesini dahi değiştirmeden bir müddet odada dolandı ve kendisini kızdıran şeyi mırıldanıp durdu. Meğer Ferhat Paşa'nın İskender Çelebi'yi olur olmaz koruyup kayırmasından gazaplanmıştı. Çünkü aralarındaki dostluktan başka şeyler de sezinlemişti. Sonunda yüksek sesle şu sözleri sarf etti:
- Akıbet görürsün hele Ferhat! Sen şimdi İskender'i koruyup duruyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama bu korumaktan ne fayda çıkacağını inşallah birbirinize karşı asıldığınız zaman görürsünüz!..
Gerçekten de aradan seneler geçti ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde bu iki şahıshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Selim Han'ın geleceği görmüşçesine dediği gibi işledikleri cürümlerden dolayı karşı karşıya asıldılar.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BEN BİR KASABAYI ALANA KADAR DÜNYANIN ZORLUĞUNU ÇEKİYORUM
Kanunî Sultan Süleyman Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün bir şehirde gezerken tanınmış bir şairi son derece pejmürde bir kılık ile görmüş. Her şair gibi bu şairin de sevgilisine şiirlerinde bol keseden beldeler ve şehirler bağışlamış olduğunu hatırlayan Padişah şaire şöyle der:
-Eeeehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şair efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sevgilinin bir benine Semerkand ile Buhara'yı verecek kadar hovardalık edenin sonu işte budur. Ben bir kasabayı alıncaya kadar dünyanın zorluğunu çekiyorum. Sen her mısranda beşini-onunu birden harcıyorsun.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KAPILARI KİLİTLEMEK GEREKMEZ
“… yankesicilikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dolandırıcılıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif anahtar uydurmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kırıcılıkla çalmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pencereden girme vesair süretle yapılan hırsızlıklara gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte o gibi vakalar son derece nadirdir. Bu muazzam payitahtta dükkancı herkesçe malum olan namaz saatlerinde dükkanını açık bırakıp gittiği ve geceleri evlerin kapıları alelâde bir mandalla kapatıldığı haldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senede dört hırsızlık vak’ası bile olmaz. Ahâlisi sırf Hıristiyanlardan mürekkep olan Galata ve Beyoğlu’nda ise hırsızlık ve cinâyet vak’alarının duyulmadığı gün yoktur.
Son zamanlarda Daily News gazetesinde neşredilen mektubunda bir İngiliz seyyahın anlattığı şu menkıbeyi lütfen dinleyin:
Bugün kendi eşyamla yol arkadaşım olan eski bir Macar zâbitin eşyasını nakletmek üzere bir köylünün yük arabasını kiraladım. Sandıklarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif portmantolarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paltolarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kürklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif atkılar hep açıktaydı. Bu sırada bir Türk bana refâkat teklifinde bulundu. Köylü de öküzlerini koşumdan çıkarıp bizim bütün eşyamızla beraber sokağın ortasına bıraktı. Ben onun uzaklaştığını görünce:
- Burada birisi kalmalı!http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedim.
Yanımdaki Türk hayretle sordu.
- Niçin?
- Eşyalarımızı beklemek için.
Müslüman Türk şu cevabı verdi:
- Aa! Ne lüzum var. Eşyalarınız bir hafta gece gündüz burada kalsa bile dokunan olmaz.
Ben bu sözü kabul ettim ve avdetimle birlikte her şeyi yerli yerinde buldum. Şu noktayı da unutmamalı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o sırada İslam askerleri mütemâdiyen gelip geçmekteydi… Bu vak’a bütün Londra kiliselerinin kürsülerinden Hıristiyanlara ilân edilmelidir; içlerinden bazıları rüyâ gördüklerini zannedeceklerdir: Artık uykudan uyansınlar!”
(A. Ubicinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “La Turquie Actuelle” - 1855)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
OSMANLI PAŞASININ MANASTIR KIZLARINA DAVRANIŞI
“Manastır Tarihi” adlı eserin yazarı Mehmet Tevfik Bey çok güzel bir vaka anlatır: Manastır ve civarının fethiyle meşgul olan Timurtaş Paşa’ya Manastırlılar çok şiddetli karşı koymuşlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehri teslim etmemişlerdir. Zamanla Osmanlıların bu işten vazgeçmeyeceklerini anlayıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif görünüşte misafirperverliklerini göstermekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gerçekte ise Osmanlı ordusunun “ateşini düşürmek”http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif merhametli davranmasını sağlamak içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seçtikleri 38 genç ve güzel kızı bir piskoposun eşliğinde Paşa’ya göndermişlerdir. Yanlarında bolca yiyecek ve içecek de götüren kafile akşama yakın Paşa’nın huzuruna varır.
Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif getirilen yiyecek ve içecekleri yeniçerilere paylaştırır. Vakit geç olduğundan misafirlerini konaklatmak için bir kısım çadırları boşalttırıp genç kızları yerleştirir ve her çadırın önüne en “emin” askerlerinden nöbetçiler koyar. Ertesi günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ala şafak vaktihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gönderilen miktarın “on misli” yiyecek-içecek ve hediyeler vererek yine “emin” askerlerinin refakatinde gelenleri geri gönderir.
Beklemediklerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alışmadıkları bu davranışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızlarına gösterilen bu hürmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif namus ve iffete değer verişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başta şehrin hükümdarı olmak üzerehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkeste şaşkınlık yaratırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkesi etkiler. Kızların dönüşünden iki saat sonra Kralhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başpiskoposu Paşa’ya gönderir. “Sonsuza kadar aman dileyerek” şehri teslim ederler. Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halka iyi muamele eder. Osmanlı’nın bu davranışı karşısındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı gün şehir merkezinden 100 ve civar köylerden 13 olmak üzere toplam 113 kişi “kendiliğinden” Müslüman olur.