tahsin33 Allah(c.c) razı olsun...
Printable View
tahsin33 Allah(c.c) razı olsun...
Fitneye Koşmaktan Nehy
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a), Rasûlullah (s.a) 'den bu (önceki) ha*disi rivayet edip şöyle dedi:
"Yâ Rasûlullah, evime girip beni öldürmek için elini kaldınrsa {ne ya*payım) ne dersin?” dedim.
Rasûlullah (s.a) :
“Adem'in iki oğlu gibi ol" buyurdu.Yezîd:
Eğer beni öldürmek için elini bana uzatırsan; ben, seni öldürmek için elimi uzatmam" ayetini okudu.
Açıklama
İzâletü'l-Hafâ'daki rivayete göre Sa'd b. Ebi Vakkas(r.a) bu hadisi Hz. Osman'ı öldürmek için fitne çıktığı zaman rivayet etmiştir. Rivayetin baş tarafı, bir önceki Ebu Bekre hadisi gibidir. Yani fitne çıktığı zaman yatmakta olanın oturandan; otura*nın, ayakta durandan; ayakta duranın, yürüyenden; yürüyeninde koşan*dan daha hayırlı olduğu bildirilmiştir.
Bu rivayette Sa'ad b. Ebî Vakkas, Hz. Peygamber'e birisi evine girip onu öldürmek üzere elini kaldınrsa ne yapması gerektiğini sormuş, Efen*dimiz de, "Adem'in iki oğlu gibi ol" cevabını vermiştir. Dipnotta işaret ettiğimiz gibi bu cümle, bazı nüshalarda "Adem'in oğlu gibi ol" diğer nüshalarda ise "Ademin oğullarından hayırlı olanı gibi ol" şeklindedir. Efendimiz'in bu sözden maksadı, Hz. Adem'in oğlu Kabil'dir. Yani Ra*sûlullah , Adem'in katil olan oğlu Kabil gibi değil, öldürülen oğlu Hâbil gibi ol demek istemiştir. Bilindiği gibi Hz. Adem'in oğullan Hâbil ile Ka*bil arasında kavga çıkmış, Kabil, Habil'i öldürmek istemişti. Hâbil ise kardeşini öldürmektense, onun tarafından öldürülmeyi tercih etmiş ve "Eğer beni öldürmek için elini uzatırsan, ben seni öldürmek için eli*mi uzatmam" demiştir.
Zaten Râvî Yezîd'in okuduğu âyet de Hâbil'le Kabil hakkındadır.
SÜNEN-İ EBU DAVUD
Fiten ve melahim kitabı
Bölüm 2 Hadis no 4257
Fitneye Koşmaktan Nehy
İbn Mes'ud (r.a) şöyle demiştir; Rasûlullah (s.a)'ı şunları söylerken işittim:
İbn Mes'ud, (yukarıda geçen) Ebû Bekre hâdisi'nin bir kısmını zikre*dip şöyle dedi:
"Fitnede öldürülenlerin tümü cehennemdedir."
Vâbisa, der ki; İbn Mes'ud'a:
"Bu ne zaman olacak yâ ibn Mes'ud?" dedim.
"İnsanın birlikte oturduğu kişiden emin olmadığı, kati günlerinde" de*di.
" O zaman'a yetişirsem bana ne yapmamı emredersin"?
"Elini ve dilini fitneden uzak tutarsın. Evinin sergilerinden bir sergi (gibi devamlı evinde) olursun"
Osman (r.a) öldürülünce, gönlüm bir tarafa gitmek istedi. Bir hayvana binip Dimeşk (Şam)'a geldim. Huraym b. Fatik'e vardım. Olanı ona an*lattım. Huraym b. Fatik, İbn Mes'ud'un bana anlattıkları gibi Rasûlullah'tan kendisinin de duyduğuna, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin etti.
Açıklama
Metnin siyakından anlaşıldığı üzere bu hadis de öncekilerle aynı mânâyı ifâde ile fitneye kanşılmaması-nı tavsiye etmektedir. Ancak bu hadiste öncekilerden farklı olarak fitne esnasında, yani iç savaş da her iki taraftan ölenlerinde cehenneme gide*cekleri beyan edilmektedir. Bezlü'l Mec'hud'da ifâde edildiğine göre buradaki söz konusu olan fit*ne; kimin haklı, kimin haksız olduğu bilinmeyen fitnedir. Böyle bir savaş*ta her iki taraftakilerin de maksadı hakkı ortaya çıkarmak olmadığı için cehennemi haketmislerdir. Ama haklıya yardım ederken öldüren veya başka birini öldürmek istemediği halde zulmen öldürülen kişi bu hadîste söz konusu edilen fitne maktullerinden değildir.
Kâdî İyâz da böyle fitne günlerinde öldürülenlerin cehennemlik oluşlarının sebebini şöyle anlatır. "Çünkü onlar, bu savaşla dinin yücelmesi*ni, zalimin zulmünü defetmeyi veya haklıya yardımı kastetmemektedirler. Aksine onların maksadı mal ve mülk arzusu ile giriştikleri bir müca*deledir.
Râvîlerden Vâbisa İbn Mes'ud'a fitne günlerine ulaştığı takdirde ken*disine ne tavsiye ettiğini sormuş, İbn Mes'ud da elini ve dilini fitneden korumasını tavsiye etmiştir. Şüpesiz İbn Mesud'un bu tavsiyesi, Rasûlul*lah'tan aldığı bir bilgiye dayanır.
Kişinin dilini fitneden korumasından maksat, fitne ile ilgili konuları konuşmaktan uzak kalması; elini korumatan maksat da, kimseyi öldürmemesidir. "Evinin çullarından bir çul olması" evinden dışarı çıkmamasın*dan, devamlı evinde kalıp fitneye karışmamasından kinayedir. Evin sergi*si nasıl devamlı evde durur, sanki oraya yapışır kalırsa, sende aynı şekil*de evinde kal oradan ayrılma, demektir.
Hadîsin sonuna doğru Vâbisa "Hz. Osman öldürülünce gönlüm bir yerlere gitmek istedi." demiştir. Bundan murad, Hz. Osman'ın öldürüldü*ğü fitnenin çıktığı yeri terketmek istediğini ifade eder. Bu mânâya gelen cümlesinin kelime kelime karşılığı "Kal*bim konacağı yere uçtu" demektir. Bu cümleden murad edilen mânânın "kalbim hareketlendi, üzüldü", olması da muhtemeldir.
SÜNEN-İ EBU DAVUD
Fiten ve melahim kitabı
Bölüm 2 Hadis no 4258
"Küçüklerine merhamet etmeyen,büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir."(Hadis-i şerif)
Fitneye Koşmaktan Nehy
Ebû Mûsel-Eş'arî (r.a)'den; Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurdu*ğu rivayet edilmiştir:
Şûphesiz kıyametin hemen önünde karanlık gecenin parçalan gibi büyük fitneler çıkacaktır. O fitnelerde, kişi, mümin olarak sabahla*yıp kafir olarak akşamlayacak; mü'min olarak akşamlayıp, kafir ola*rak sabahlayacaktır. O fitnelerde; oturan, ayakta durandan; yürü*yen, koşandan daha hayırlıdır. (O zaman) siz yaylarınızı kırınız, kiriş*lerinizi (yay iplerinizi) parçalayınız, kılıçlarınızı taşa vurunuz. Eğer sizden birinizi (öldürmek için) evine girilse, o Adem'in iki oğlundan hayırlısı gibi olsun.
Açıklama
Hadis-i şerifte kıyamet kopmadan, hemen önce korkunç fitneler olacağı, bu fitnelerin karanlık ge*cenin bölümlerine benzeyeceği bildirilmektedir. Bu benzetme ile anlatıl*mak istenen, fitnelerin korkunçluğu, şiddeti, mahiyetinin bilinmemesi iç yüzünün insanlara karşı kapalı olması, sürekliliği ve yaygınlığıdır. O dö*nemde insanların mü'min olarak sabahlayıp, kafir olarak akşamlamaları veya aksi durumda olmaları, onların inanç ve düşüncelerindeki değişken*liğe işarettir. Yani onların, bir anının başka bir anı tutmayacağının ifade*sidir. Yoksa, sadece bu iki vakitteki iman ve fikir farklılığına işaret değil*dir. Meselâ, o an gelince insanlar, müslüman kanının akıtmanın haram ol*duğunu söylerken, hemen fikirleri değişecek ve müslüman kanının helâl olduğunu söyleyecek, böylece küfre düşeceklerdir. Böylece kısa zaman*da içerisinde mü'minken kafir olacaklardır.
Hadisteki oturanın ayakta durandan; yürüyenin, koşandan hayırlı ol*masından murad, fitneye ve fitnecilere uzak kalmanın; hayırda olmanın ölçüsünü ifade eder.
Hadîsin son kısmında, evinde saldırıya uğrayıp öldürülmek istenen ki*şinin Hz. Adem'in oğullarından Hâbil'in, Kabil'e yaptığı gibi yapması, karşısındaki müslümam öldürmektense kendisinin ölmeyi tercih etmesi*nin uygun olacağı belirtilmektedir.
Ancak bu anılan fitnelerle ilgilidir, ve fitneye karışmamak içindir. Yoksa insan canını ve malını korumak için mücadele eder. Nefsi koruma İslâm'ın kabul ettiği bir davranıştır. Mesele yanlış anlaşılmamalıdır.
SÜNEN-İ EBU DAVUD
Fiten ve melahim kitabı
Bölüm 2 Hadis no 4259
paylaşımlarınız için, teşekkür ederim. Allah(c.c) razı olsun arkadaşlar...
Fitneye Koşmaktan Nehy
Abdurrahman (yani İbn Semûre) şöyle demiştir: Medine sokaklarından birinde İbn Ömer'le el ele tutuşmuş vaziyette (yürüyor) idik. Birden asılmış bir (insan) başının yanına geldik. İbn Ömer "Bunu öldüren şakîdir." dedi. İleri geçince "bunun (maktulün) da şakı olduğunu zannediyorum. Rasûlullah (s.a)'i "Ümmetimden birini öl*dürmek için yürüyen kimseye (öldürülmek istenen) şöyle yapsın (boy*nunu uzatsın). Öldüren cehennemlik, öldürülen de cennetliktir, buyu*rurken işittim." dedi.Ebû Davûd der ki: Bu hadisi Sevrî, Avn'den; Avn, Abdurrahman b. Semîr veya Abdur*rahman b. Semire'den rivayet etti. Ayrıca onu Leys b. Ebu Süleym Avn kanalıyla Abdurrahman b. Semire'den rivayet etti.
Yine Ebû Davûd şöyle demiştir:
Hasen b. Ali bana şöyle dedi:
Bu hadîsi bize, Ebû Avene'den Ebûl-Velıd haber verdi ve " O benim kitabımda İbn Sebure'dir." dedi. (Onun için) "Semure" dediler. "Sümeyrâ" dediler. Bu, Ebû Velid'in sözüdür.
Açıklama
Hadiste görüldüğü üzere Abdurrahman b. Semure’nin ibn Ömer'le birlikte Medine sokaklarında gezerken hurma ağacına asılmış bir insan başı görmüşler ve İbn Ömer, metinde görülen sözleri söylemiştir. Avnü'l Ma'bud'da asılı olan bu ka*fanın, İbn Zübeyr'nin başı olduğunu söylenmektedir. Bezl'ül Mechûd'da ise buna itiraz edilerek şöyle denilmektedir. "Avnü'l Ma'bûd sahibi, onun, İbn Zübeyr'inin başı olduğunu söyler. Ahmediye Haşiyesin'dede böyledir. Ancak zahire göre bu sahîh değildir. Çünkü onların Medine yol*larından birinde yürümeleri bu iddiayı imkansız kılar. Eğer "O, İbn Zü-beyri'nin başı olsaydı Medine yolunda'1 derdi. "Medine yollarından bir yolda" denilmesi o olayın Medine içinde olduğunu gösterir. Ayrıca hadi*sin devamındaki "Ben onun (Maktülün)da şakı olduğunu zannediyorum." ifâdesi de buna imkan vermez. Çünkü İbn Zübeyr bir şahabıdır ve kendi nefsini ve müslümanları müdafa etmiştir. O, halifeliğe Yezid'den daha müstehaktır.
İbn Ömer, gördüğü başın sahibini öldürenin cehennemlik olduğunu kat'i bir dille ifâde ettiği halde, öldürülen şahsın cehennemlik olduğunu zan ile ifade etmiştir. Çünkü onun suçlu olup olmadığını kesin olarak bil*memektedir.
Hadisin devamında îbn Ömer (r.a); Efendimiz'in, kişinin kendisini öl*dürmek üzere gelene "şöyle yapmasını" emrettiğini söylemiştir. Bazı nüs*halarda da bu cümleden sonra tefsir olarak "yani boynunu uzatsın" ilâve*si yer almıştır. Biz tercemeyi yaparken bu ilâveyi göz önünde bulundur*duk.
Hz. Peygamber'in bu sözünden maksat şüphesiz, kişinin kendisini öl*dürmek isteyenin önüne yatıp» boynunu uzatması değildir. Maksat, bir müslümanın, başka bir müslümanı öldürmektense kendisinin ölmesinin daha iyi olduğunu, çünkü katilin cehennemde, maktulün ise cennette ol*duğunu bildirmektedir. Ayrıca, bir kimsenin canını, koruması görevi, nef*sini müdâfaa için başkasını öldürmesi hakkıdır.
Ebû Davûd, hadîsin sonunda Abdurrahman'ın babasının adı konusun*da söylenen farklı görüşleri vermiştir. Bunlar Semûre, Sebûre, Semîra, Sümeyrâ'dır.
SÜNEN-İ EBU DAVUD
Fiten ve melahim kitabı
Bölüm 2 Hadis no 4260