Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Hz. Aişe'nin (r.ah.) anlattığına göre:
O bir defasında Hz. Peygamber'e: Ey Allah'ın Resulü! Uhud gününden daha sıkıntılı bir gün geçirdin mi? diye sormuş, Hz. Peygamber de şöyle cevap vermiştir: "Başıma kavmim Kureyş'in çıkardığı birçok zorluk ve sıkıntı geldi. Fakat Akabe günündeki, hepsinden şiddetli idi. Ben hayatımın korunmasını Abdul Külal oğlu İbnu Abdi Yalil'e teklif ettiğim zaman dileğime olumlu cevap vermemişti. Ben de kederli bir halde yüzümün doğrusuna (Mekke'ye) yollandım ve ancak Karnu Sealip denilen yere ulaştığımda kendime gelebildim. Burada başımı kaldırıp baktığımda bir bulutun beni gölgelendirmekte olduğunu ve içinde Cebrail'in bulunduğunu gördüm. Cebrail bana: "Yüce Allah, kavminin hakkında söylediklerini işitti ve seni korumayı reddettiklerini gördü. Allah sana şu Dağlar Meleğini gönderdi. Bu meleğe kavmin hakkında ne dilersen emredebilirsin" dedi. Bunun üzerine Dağlar Meleği bana nida edip selam verdikten sonra: "Ey Muhammed! Allah, kavminin sana söylediklerini işitti. Ben Dağlar Meleğiyim. Rabbin, halkın hakkında istediğin şeyi bana emredesin diye beni gönderdi. Onları ne yapmamı istersin? Eğer şu iki yalçın dağı birbirinin üstüne Mekke halkı üzerine yıkmamı istersen, yapayım" dedi. Hz. Peygamber ise: Hayır, ben Allah'ın bu müşriklerin soyundan yalnız Allah'a ibadet edecek ve ona hiç bir şeyi ortak koşmayacak bir nesil meydana getirmesini niyaz ederim" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3352
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Cündüp b. Sufyan'ın (r.a.) anlattığına göre:
Gazvelerin birinde Hz. Peygamber'in parmağı yaralanıp kanamıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.):
"Sen sadece bir parmaksın kanayan,
Allah yolunda gelmiştir başına gelen" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3353
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Cündüp'ün (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Cebrail'in (a.s.) bir süredir Peygamberimize vahiy getirmesi gecikmişti. Müşrikler:" Muhammed'i terkettiler" demeye başladılar. Bunun üzerine Yüce Allah: Kuşluk vaktine ve sükuna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadıayetleriyle başlayan sureyi indirdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3354
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Usame b. Zeyd (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) bir gün üzerinde semer bulunan bir merkebe binmişti. Semer fedek dokuması saçaklı bir kadife ile alttan tutturulmuştu. Hz. Peygamber Usame b. Zeyd'i de terkisine alarak Haris b. Hazrec oğulları mahallesine Sa'd b. Ubade'ye hasta ziyaretine gitmişti. Bu, Bedir'den önce olmuştu. Giderken, içinde müslümanlar, müşrikler, Putperestler ve Yahudilerden meydana gelmiş bir topluluk bulunan bir meclise uğradı. Abdullah b. Ubey ve Abdullah b. Revaha da bu mecliste bulunuyordu. Merkebin kaldırdığı toz oturanların üzerine gelince Abdullah b. Ubey, kaftanıyle burnunu kapayarak: "Üzerimize toz kaldırmayın!" dedi. Peygamber onlara selam vererek durdu ve bineğinden indi. Onları İslâm'a davet etti ve onlara Kur'an okudu. Bunun üzerine Abdullah b. Ubey "Hey adam! Bu söylediklerinden daha güzeli yok!. Fakat eğer bu söylediklerin doğru ise bizim toplantılarımıza gelerek bizi rahatsız etme! Evine dön de bizden sana gelen olursa ona anlat!" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Revaha "Sen bizim toplantılarımıza gel! Çünkü bizi ziyaret edip Kur'an okumanı istiyoruz" dedi. Bunun üzerine müslümanlar, müşrikler, Yahudiler birbirlerine küfretmeye başladılar ve birbirleri üzerine saldırmaya yeltendiler. Peygamberimiz ise onları yatıştırmaya çalışıyordu. Sonra Peygamber bineğine binip Sa'd b. Ubade'nin evine girdi. Peygamberimiz: "Saad! (Abdullah b. Ubey'i kastederek) Ebu Hubab'ın ne dediğini duydun mu? O şöyle, şöyle dedi buyurdu. Sa'd b. Ubade: "Ey Allah'ın Resulü! Siz İbn Ubey'in kusurunu affedin. Yemin ederim ki Yüce Allah size nasip ettiği nübüvveti zaten vermiştir. Halbuki şu belde halkı Abdullah b. Ubey'e tac giydirip sarık sararak onu reis olarak atamak için anlaşmış ve hazırlanmışlardı. Yüce Allah sana ihsan ettiği Peygamberlik ile bunu engelleyince İbn Übey'in hevesi kursağında kaldı. Bu da ona gördüğünüz bu çirkin hareketi yaptırmıştır" dedi. Bunun üzerine Peygamber de onu affetti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3356
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Enes b. Malik'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber'e (a.s.) Abdullah b. Ubey'e giderek onunla konuşsanız iyi olur, denildi. Bunun üzerine Peygamberimiz bir merkebe binip, müslümanlar da kendisi ile beraber yürüyerek Abdullah b. Ubey'e gittiler. Gidilen yol çorak bir yerdi. Peygamber Abdullah b. Ubey'in yanına vardığında Abdullah Peygamberimiz'e: "Benden uzak dur. Vallahi merkebinin pis kokusu beni rahatsız ediyor" dedi. Bunun üzerine Ensar'dan birisi (Abdullah b. Revaha), Abdullah b. Ubey'e "Vallahi Hz. Peygamber'in merkebi senden çok daha güzel kokuyor" diye karşılık verdi. Abdullah b. Ubey'in etrafındakilerden birisi bu söze çok sinirlenerek onun adına karşılık verdi. Peygamberimiz ve Abdullah'ın yanındaki kişiler biribirlerine öfkelenerek hurma değnekleri papuçları ve yumruklarıyla kavgaya tutuştular. Daha sonra: Eğer müminlerden iki grup birbirleri ile savaşırlarsa aralarını bulup barıştırınayetinin onlar hakkında nazil olduğu söylendi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3357
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.): "Ebu Cehil'in ne yaptığını, kim öğrenip gelecek?" buyurdu. Bunun üzerine Abdullah b. Mesûd (r.a.) gitti ve Ebu Cehil'i Afra'nın iki oğlu tarafından vurularak yere yığılmış gördü. İbn Mesûd, Ebu Cehil'in sakalından tutarak: Ebu Cehil sen misin? dedi. Ebu Cehil: "Sizin öldürdüğünüz kişiden üstün bir kimse var mıdır?" Yahut da: "Kendi kavmi tarafından öldürülen kişinin üzerinde bir kimse var mıdır?" demiştir. Ravi Ebu Miclez, Ebu Cehil'in "Keşke beni öldüren kimse bir çiftçi olmasaydı" dediğini rivayet etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3358
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.): bir gün" Kaab b. Eşref'i kim öldürebilir? Çünkü o Allah'a ve elçisine eziyet etmiştir" diye sordu. Muhammed b. Mesleme ise bunun üzerine: "Ey Allah'ın elçisi! Onu benim öldürmemi ister misin?" dedi. Peygamberimiz: "Evet isterim" buyurdu. İbn Mesleme: "Öyle ise ona bazı şey söylememe (ve böylece bir hile hazırlamama) izin ver" dedi. Hz. Peygamber: "İstediğini söyle" dedi. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme Kaab'ın yanına vardı ve ona şöyle dedi: "Şu adam (yani Peygamber) bizden zekât istedi ve bizi darlığa düşürdü." Kaab, bu sözü işitince: "Vallahi daha çok yaka silkeceksiniz" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Bir kere ona tabi olmuş bulunduk. Onun işinin nereye varacağını görmek için onu şimdi terketmek istemiyoruz. Şimdi bana biraz ödünç vermeni istiyorum" dedi. Kaab: "Peki sen bana rehin olarak ne veriyorsun?" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Neyi istersin?" dedi. Kaab: "Bana kadınlarınızı rehin verin, dedi. "Sen Arabın yakışıklısısın, kadınlarımızı sana nasıl rehin bırakırız? dedi. Kaab: "Öyle ise bana oğullarınızı rehin verin, dedi. Muhammed: "O zaman da birimizin oğlu hakkında: "Bu iki deve yükü hurma karşılığında rehin olan çocuktur," denilerek alay edilir. Fakat biz sana silahımızı, zırhımızı rehin bırakabiliriz" dedi. Kaab bu teklifi kabul etti ve İbn Mesleme ona Haris, Ebu Abs b. Cebr ve Abbad b. Bişr ile gelerek belli bir vakitte rehni teslim edeceğini vadetti. Bu grup bir gece topluca gelerek Kaab'ı çağırdılar ve O da yanlarına indi. Ravi Sufyan Amr'ın dışındaki ravilerin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kaab onların yanına inerken, karısı kendisine hitaben: "Dikkatli ol, ben bir ses işitiyorum...sanki kan dökecek birinin sesi!" dedi. Kaab: "Bu gelen Muhammed b. Mesleme ile onun süt kardeşi ve Ebu Naile'dir Üstelik mert adam geceleyin kılıçla vurulmaya çağrılsa bile kabul eder" dedi. Muhammed b. Mesleme arkadaşlarına: "Kaab geldiği zaman ben elimi onun başına uzatacağım. Onu sımsıkı tuttuğum zaman hemen öldürünüz" diye talimat verdi. Kaab b. Eşref onların yanına kılıcını kuşanmış şekilde indi. Onlar: "Güzel kokuyorsun" dediler. O: "Evet, Arap kadınlarının en güzel kokulusu benim hanımımdır" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Koklamama müsaade eder misin?" dedi. Kaab bunu kabul edince İbn Mesleme uzanıp kokladı ve sonra: "Bir daha koklayabilir miyim?" dedi. Bu defa Muhammed b. Mesleme, Kaab b. Eşref'in başını sımsıkı yakaladı. Sonra arkadaşlarına: "Haydi vurunuz! dedi, ve bu şekilde İbn Eşref'i öldürdüler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3359
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Seleme b. Ekva (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Allah Resulü ile beraber Hayber gazasına çıktık. Bir gece cemaat yürürken kafileden bir kimse Âmir b. Ekva'ya "Hey Âmir! Kısa vezinli şiirlerinden bize dinletmez misin?" dedi. Şair bir kişi olan Âmir hayvanından indi ve şiirini okuyarak kafile develerini yollandırdı:
"Allahım! Sen olmasaydın biz ne hidayete erer,
ne sadaka verir, ne de namaz kılardık.
O halde canımız senin yoluna feda olsun, günahlarımızı affet!
Düşmanla karşılaştığımızda ayaklarımızı sabit kıl.
Gönüllerimize sükunet ve direnç ver.
Çünkü biz savaşa çağrılırsak geliriz.
Yardım istenildiğinde hemen koşarız." Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Şiirle develeri yollandıran kimdir?" diye sordu. Sahabeler:" Âmir b. Ekva "dediler. Hz. Peygamber: "Allah Âmir'e rahmet etsin!" dedi. Kafileden bir kimse: "Ey Allah'ın Resulü! Âmir'in şehit olması kesin. Keşke Âmir şimdi şehit olmasa da ondan biraz daha istifade edebilsek" dedi. Nihayet Hayber'e geldik ve Hayber halkını kuşattık. Kuşatma sırasında şiddetli bir açlıkla karşılaştık. Peygamberimiz: "Yüce Allah Hayber'in fethini müjdeledi" dedi. Hayber fethi müjdelendiği günün akşamı olunca mücahitler bir çok ateş yaktılar. Hz. Peygamber: "Bu ateşler nedir? Niçin yakıyorsunuz?" diye sordu. Sahabe: "Et pişirmek üzere" diye cevap verdiler. Hz. Peygamber: "Hangi et?" diye sordu. Sahabeler: "Evcil eşeklerin eti dedi." Hz. Peygamber: "O etleri dökünüz, kaplarını da kırınız!" buyurdu. Sahabelerden biri: "Etleri döksek ve kaplarını yıkasak olmaz mı? diye sordu. Resulüllah: "Yahut öyle yapınız" buyurdu. Bu seferde Âmir'in kılıcı biraz kısa olduğundan Âmir bu kısa kılıcıyla bir Yahudiye vurmak için baldırına saldırmıştı. Fakat kılıcın keskin yüzü dönüp Âmir'in dizine isabet etti ve bu yaradan dolayı vefat etti. Hayber'den döndükten sonra Peygamberimiz beni sessiz bir halde görünce, iki elimi tutarak: Ey Seleme "Neyin var?" dedi. Ben de ona: "Annem, babam, sana kurban olsun. Bazıları Âmir'in gazasının boşa gittiğini iddia ediyorlar" dedim. Peygamber: "Bunu kim söyledi? dedi. Ben: "Falancalar ve Useyd b. Hudayr "dedim. Peygamber: "Bunu söyleyen kimse yalan söylemiştir. (İki parmağını birleştirerek) Muhakkak ki Âmir için iki ecir vardır" buyurdu ve sonra: "Şu muhakkak ki Âmir, hem Allah'a itaat yolunda gücünü sarfeden bir cahid, hem de bir mücahiddir. Yeryüzünde bu hasletlerle yürüyen Âmir'in benzeri bir Arap pek az bulunur" diye tamamladı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3363
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Berâe (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Hz. Peygamber (a.s.) Hendek savaşında (hendek kazılırken) bizimle beraber toprak taşıyor ve toprak karnının beyazlığını örtmüşken şöyle şiir okuyordu:
"Yemin olsun ki, Ey Allahım sen olmasaydın biz ne hidayete erer,
ne sadaka verir ne de namaz kılardık.
Şu kâfirler İslâma davetimizi kabul etmediler.
Artık sen onlara karşı bize sekinet indir!" Bazen de
"Bu topluluk İslâma davetimizi kabul etmedi.
Onlar bizim çekindiğimiz fitneyi çıkarmak istediklerinde, onlara karşı bize sekinet indir!" diyor ve bu sözleri söylerken sesini iyice yükseltiyordu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3365
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Sehl b. Sa'd (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Biz hendek kazarak omuzlarımız üzerinde toprak taşırken Peygamberimiz (a.s.) yanımıza geldi ve: "Allahım! Gerçek hayat Ahiret hayatı! Bu yüzden Muhacir ve Ensar'a mağfiret eyle!" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3366
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre, Peygamberimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Allahım! Gerçek hayat Ahiret hayatı!
Bu yüzden Muhacir ve Ensar'a mağfiret eyle!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3367
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Seleme b. Ekva (r.a.) şöyle anlatır:
Bir gün sabah namazı ezanı okunmadan önce yola çıktım. O günlerde Hz. Peygamber'in (a.s.) sağmal develeri Zukared merasında otluyordu. Giderken Abdurrahman b. Avf'ın hizmetçisi yolda bana rastladı ve: "Hz. Peygamber'in sağmal develeri kaçırıldı," dedi. Ben: Kim kaçırdı? diye sordum. Köle:" Gatafan kabilesi" diye cevap verdi. Ben üç kez: Ey erkenciler yetişin! diye, sesimi Medine'nin iki kara taşlığı arasındaki halka duyuracak şekilde haykırdım. Sonra yüzümün doğrultusuna arkalarından süratle koştum. Nihayet onlara Zukared mevkiinde yetiştim. Adamlar develeri sulamaya başlamışlardı. Hemen onlara ok atmaya başladım çünkü iyi bir atıcıydım. Ok atarken de:
"Ben Ekva oğluyum bu gün alçakların öleceği gündür" diyerek recezler söylüyordum. Neticede develeri kurtardığım gibi onlardan otuz tane elbiseyi de ganimet olarak ele geçirdim. Sonra Peygamber (a.s.) ve sahabe geldiler. Ben: Ey Allah'ın elçisi! Bu adamların su içmelerine bile fırsat vermedim. Şu anda susuz oldukları için (şimdi su tedariki ile meşgul olacaklardır) peşlerine bir müfreze gönder dedim. Hz. Peygamber: "Ey Ekva oğlu! Sen alacağını aldın. Artık onlara yumşaklık göster" buyurdu. Bunun üzerine döndük. Hz. Peygamber beni Medine'ye kadar devesi üzerinde terkisine aldı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3371
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) (annem) Ümmü Suleym'i harbe götürürdü. Peygamberimiz harbe gittiği zamanlarda beraberinde Ensardan bazı kadınlar da bulunurdu. Bunlar su taşırlar ve yaralıları tedavi ederlerdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3375
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Bureyde'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) on dokuz gazaya çıkmış ve bunlardan sekiz tanesinde bizzat savaşmıştır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3384
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Seleme (r.a.) şöyle anlatır:
"Hz. Peygamber (a.s.) ile yedi gazaya katıldım. Hz. Peygamber'in gönderdiği seriyelerin ise dokuzunda bulundum. Bir seferinde kumandan Ebu Bekr diğer birinde ise Usame b. Zeyd idi."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3386
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler)CİHAT V
CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
Ebu Musa (r.a.) şöyle anlatır:
Altı kişilik bir birlik içinde, Hz. Peygamber (a.s.) ile beraber bir gazaya çıktık. Sırayla bindiğimiz bir devemiz vardı. Artık ayaklarımız delinmişti. Benim de iki ayağım delinmiş, tırnaklarım dökülmüştü. Bunun için ayaklarımıza bez parçaları sarıyorduk. Ayaklarımızı bu şekilde bez parçalarıyla sardığımız için bu sefere Zatu'r-Rik'a adı verildi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3387