-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) bir defa minber üzerinde iken, sadaka ve dilenmekten uzak durmayı zikredip: "Veren el, alan elden hayırlıdır. Çünkü veren el, infak edici, alan el ise isteyici eldir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1715
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Hakim b. Hizam (r.a.)
Hz. Peygamber'in: "Sadakanın en faziletlisi (veya hayırlısı) bir zenginlik üzerinden ayrılıp verilendir. Veren el, alan elden daha hayırlıdır. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olan kimse ile başla" buyurduğunu haber vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1716
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Muaviye'nin (r.a.) Hz. Peygamber'den işittiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Allah, her kime büyük bir hayır murad ederse, onu din hususunda geniş ve derin bir anlayış sahibi kılar" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1719
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetine göre:
Resulüllah (a.s.): "Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci taifesi değildir." buyurdu. Sahabeler: Öyle ise miskin kimdir? Ey Allah'ın Resulü! dediler. Hz. Peygamber: "Miskin, kendini geçindirecek zenginliğe sahip olmayan ve buna rağmen (halk tarafından) zarureti bilinmeyen, kendisi de kalkıp halktan bir şey istemeyen (afif, nezih) kimsedir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1722
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Sizden bir kısmı dilenmekten asla vaz geçmez. En son Kıyamet gününde bu yüzsüz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah'a kavuşur!" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1724
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre'nin (r.a.) Resulüllah'tan (a.s.) işittiğine göre:
Resulü (a.s.): "Yemin olsun ki, sizden birinizin sabahleyin kalkıp sırtıyla odun toplayıp, bununla sadaka vermesi ve insanlardan dilenmemesi, bir kimseye gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği kimse de ya verir ya vermez. Hiç şüphesiz,veren el, alan elden daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile başla" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1727
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) arasıra bana Beytül-maldan gazilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha muhtaç olan bir fakire verseniz, derdim. Nihayet bir kere daha bir mal bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim. Bunun üzerine Resulüllah(a.s.): "Sen bunu al! Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen haris olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temayül ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1731
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre (r.a.)
Hz. Peygamber'in (a.s.) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Yaşlı kimsenin gönlü iki şeyi sevmekte daima gençtir: Yaşama ve mal sevgisi."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1734
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Hz. Peygamber: "Adem oğlu ihtiyarlayıp çöker, fakat kendinden iki şey gençleşir: Mala karşı aşırı istek ile yaşama arzusu!" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1736
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Adem oğlunun iki vadi dolusu malı olsa, üçüncü vadiyi de ister. Adem oğlunun (ihtiras dolu) gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz. Şu kadar ki (ihtirastan) tevbe eden kişinin tevbesini Allah kabul eder" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1737
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
İbn Abbas'ın (r.a.) Resulüllah'tan (a.s.) işittiğine göre:
Hz. Peygamber: "Adem oğlunun bir vadi dolusu malı olsa, onun bir mislinin daha kendisinin olmasını muhakkak arzu ederdi. Adem oğlunun nefsini topraktan başkası doldurmaz. Allah (ihtirastan) tevbe eden kimsenin tevbesini kabul eder" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1739
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Zenginlik, mal çokluğundan değildir. Fakat hakiki zenginlik gönül ve nefis zenginliğidir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1741
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) ayağa kalkarak insanlara şöyle hitap etti: "Hayır vallahi! Ey insanlar! Ben sizin üzerinize ancak Allah'ın sizlere ihsan edeceği Dünya nimetlerinden korkuyorum." buyurdu. Bunun üzerine bir kimse: Ey Allah'ın Resulü (a.s.) !Hiç hayır, şer getirir mi? diye sordu. Resulüllah (a.s.) bir müddet sükut etti. Sonra cevaben nasıl demiştin? dedi. O da: Ey Allah'ın Resulü! Hiç hayır, şer getirir mi? diye sordum, dedi. Bunun üzerine Resulüllah (a.s.): "Hakiki hayır, hayırdan başka bir şey getirmez. Ama mal hep hayır mı olur? (Bakınız!) Baharın bitireceği her şey (otların hepsi) aşırı derecede yenilip karnı tamamiyle doldurmaktan dolayı öldürür yahut helake yaklaştırır. Lâkin, yeşil ot yiyen böyle değildir. Yeşil otu otluyan hayvan, ölüm tehlikesinden korunmuştur. Bu hayvan o yeşil otu yer, nihayet iki böğrü şişince bahar güneşini karşılar. Kolayca gübresini yahut idrarını çıkarır. Sonra geviş getirir (genişler). Sonra tekrar dönüp bol bol ot yer. Her kim malı haklı yoldan ve haklarını ödeyerek alırsa kendisi için o mal bereketli kılınır. Her kim de haksız olarak bir mal alırsa onun misali, daima yiyen, bir türlü doymayan obur gibidir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1742
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Ensar'dan birtakım insanlar Resulüllah'tan (a.s.) bağış istemişlerdi. Resulüllah da bunlara vermişti. Sonra bunlar yine istediler. Resulüllah yine verdi. Nihayet yanındaki mal tükenince: "Sadaka malından yanımda hiçbir şey kalmadı. Sizden kesinlikle bir şey de saklamadım. Her kim istemekten sakınırsa Allah o kimseyi afif kılar. Her kim de halktan dilenmesse Allah onu zengin kılar. Kim sabr ederse Allah ona sabır ihsan eder. Kimseye sabırdan daha hayırlı ve sabırdan daha geniş hiçbir ihsan verilmemiştir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1745
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle dua etmiştir: "Ey Allahım! Muhammed ailesine geçinecek kadar rızık ihsan eyle!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1747
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatır:
Ben Resulüllah (a.s.) ile beraber yürüyordum. Üzerinde Necran dokumasından kalınca bir dış elbise (kaftan) vardı. Derken bir bedevi kendisine yetişip sert bir şekilde Peygamber'in elbisesinden çekti. Resulüllah'ın boynuna baktığımda, bu şiddetli çekme sebebiyle elbisenin kenarının orada iz yaptığını gördüm. Bedevi, Resulüllah'a: "Ey Muhammed! Yanında bulunan Allah malından bana bir şey verilmesini emret." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.) bedeviye gülerek döndü ve ona bir şeyler bağışlanmasını emretti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1749
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Misver b. Mahreme (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) sahabelere bir takım kaftanlar (dış elbise) dağıtmıştı da, bunlardan babam Mahreme'ye bir şey vermemişti. Babam Mahreme bana: "Ey oğulcuğum! Haydi beraber Resulüllah'a gidelim" dedi. Babamla beraber gittim. O bana: Eve gir ve Resulüllah'ı bana çağır, dedi. Ben Peygamber'e (a.s.) babamın görüşmek istediğini haber verdim. Resulüllah, omuzlarında bunlardan bir kaftan bulunduğu halde babamın yanına çıktı ve: "Bunu senin için sakladım." buyurdu. Misver (r.a.) sözlerine devamla: "Babam elbiseye sevinçle baktı." Allah Resulü de (a.s.): "Artık Mahreme razı oldu mu?" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1750
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes b. Malik (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Yüce Allah Huneyn harbinde Resulüne fey olarak verdiklerini verdiği vakit, Allah Resulü (a.s.) Kureyş'ten bazı kimselere yüzer deve bağışladı. Ensar'dan bazıları: Allah, Resulüne mağfiret eylesin! O, Kureyş'e veriyor da bizleri bırakıyor. Halbuki kılıçlarımızdan hâlâ Kureyşlilerin kanları damlamaktadır, dediler. Enes b. Malik devamla şöyle dedi: Ensar'ın bu sözü Resulüllah'a duyuruldu. Resulüllah Ensar'a haber gönderip, onları deriden bir çadır içinde topladı. Ensar toplanınca Resulüllah yanlarına geldi ve: "Sizin tarafınızdan söylenmiş olup bana ulaşan bu söz nedir?" Ensar'ın ileri gelenleri: Ey Allah'ın Resulü! Bizim re'y sahibi olanlarımız hiçbir şey söylememişlerdir, dediler. Yalnız yaşları küçük bazı gençlerimiz: Allah, Resulüne mağfiret buyursun. O, Kureyş'e ihsanda bulunuyor da bizleri bırakıyor. Halbuki bizim kılıçlarımızdan hâlâ Kureyş kanı damlıyor, demişler. Bunun üzerine Resulüllah: "Ben, Kureyş'ten henüz küfre yakın bulunan bazı kimselere dünyalık veriyorum ve bununla onların gönüllerini İslâm'a ısındırıyorum. Bu insanlar, aldıkları mallarla evlerine giderlerken, siz de Allah Resulü ile evlerinize dönmekten razı olmuyor musunuz? Allah'a yemin ederim ki, sizin Peygamber'le Medine'ye dönüp gitmeniz, onların ganimet mallarıyla evlerine gitmelerinden şüphesiz çok hayırlıdır" buyurdu. Bunun üzerine Ensar Ey Allah'ın Resulü! Biz seninle Medine'ye gitmeyi tercih ederiz. Bizler buna çoktan razı olmuşuzdur, dediler. Resulüllah: "Emin olunuz ki, benden sonra yakın bir zamanda başkalarının sizlere üstün tutulmasına şahit olacaksınız. Sizler, Allah'a ve Resulüne kavuşuncaya kadar sabrediniz. Ben havz başında olacağım." buyurmuştur. Ensar hep beraber: "Sabırlı olacağız" dediler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1753
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Abdullah b. Zeyd (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.), Huneyn'i feth edip ganimetleri taksim ettiğinde kalpleri İslâma alıştırılan kimselere bağışlarda bulundu. Daha sonra, Ensar'ın da diğer insanların nail oldukları paylara sahip olmak istedikleri haberi Peygamber'e ulaştı. Bunun üzerine Resulüllah ayağa kalktı. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra onlara hitap ederek şöyle buyurdu: "Ey Ensar topluluğu! Ben sizleri yolunu şaşırmış sapıklar hâlinde bulup, benim vasıtamla Allah sizleri doğru yola hidayet buyurmadı mı? Ben sizleri fakirler bulup, benim vasıtamla Allah sizleri zengin kılmadı mı? Sizler darmadağın biribirinize düşman olup benim vasıtamla Allah sizleri birleştirmedi mi?" Allah Resulü (a.s.) bu soruları sordukça onlar: "Allah ve Resulünün nimet ve minneti en büyüktür" diye karşılık veriyorlardı. Resulüllah: "Bana cevap vermez misiniz?" buyurdu. Onlar: Allah ve Resulünün ihsanı en büyüktür, dediler. Resulüllah: "Ey Ensar! Eğer siz isteseydiniz benim bu suallerime: Şunu, şunu söyler ve şu, şu işler oldu (yani seni kavmin yalanladı, sen bize hicret ettin, biz seni tasdik ettik. Kavmin seni terk etti, biz sana yardım ettik. Kavmin seni kovdu, biz seni bağrımıza bastık. Sen yoksuldun, biz seni malımıza ortak kıldık) diye cevap verebilirdiniz. Ravi Amr Resulüllah'ın birçok şeyler saydığını ve kendisinin bunları ezberleyemediğini söyledi. Resulüllah (a.s.) şöyle devam etti: İnsanlar aldıkları davarlarla, develerle giderlerken sizler de Allah Resulü ile beraber yurtlarınıza dönmekten razı olmuyor musunuz? Ensar, iç elbise mahiyetinde (samimi ve içten dostlar) dır. Diğer insanlar ise dış elbiseler konumunda (Ensar'dan sonra gelen dostlar)dır. Eğer hicret şerefi olmasaydı ben muhakkak Ensar'dan birisi olmayı isterdim. İnsanlar bir vadiye ve dağ yoluna gitseler, ben muhakkak Ensar'ın vadisini ve yolunu takip ederdim. Şüphesiz sizler benden sonra başkalarının size üstün tutulduğunu ve sizlere tercih edildiğini göreceksiniz. Havuz başında bana kavuşmak için daima sabırlı davranınız."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1758
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Huneyn harbi son bulunca Resulüllah (a.s.) ganimet taksiminde bazı insanlara fazla vermek suretiyle bir ayrıcalık gösterdi. Akra b. Habis'e yüz deve verdi. Uyeyne'ye de bunun kadar verdi. Arap eşrafından bazı insanlara da bu şekilde yüzer deve ihsan edip, onları başkalarına tercih etmişti. (Peygamber'in bundaki gayesini anlamayan) bir kişi (bu taksime itiraz ederek): "Yemin olsun ki, şu taksim şüphesiz kendisinde adalet gözetilmeyen ve kendisi ile Allah rızası gözetilmeyen bir paylaşmadır" dedi. Ben de: Vallahi, ben bu sözü Resulüllah'a muhakkak haber veririm, dedim. Ve Peygamber'e gidip o kimsenin dediğini kendisine haber verdim. Bunun üzerine Resulüllah'ın çehresi değişip kıp kırmızı olmuştu. Sonra Hz. Peygamber: "Allah ve Resulü adaletle hükmetmezse kim âdil olabilir?" buyurdu. Daha Sonra da: "Allah Musa'ya rahmet eylesin! O, bundan daha fazlasıyla eza ve cefaya uğradı da sabr etti" buyurdu. Ben ise, artık bundan böyle kesinlikle Peygamber'e hiçbir söz ulaştırmamaya kesin karar verdim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1759
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.), Huneyn'den döndüğü zaman Cirane mevkiinde iken, kendisine bir kimse geldi. Bu sırada Bilâl'in elbisesi gümüş dolu olup, Resulüllah da bundan avuçlayarak insanlara veriyordu. O kimse: Ey Muhammed! Adaletle davran, dedi. Hz. Peygamber: "Sana yazıklar olsun! Ben de adaletle hükmetmezsem, artık kim âdil olabilir? Ben adaletle davranmasaydım (sen âdil olmayan bir insana tabi'olduğun için) muhakkak eli boş kalmış ve zarar etmiş olurdun" buyurdu. Bunun üzerine Ömer b.Hattab (r.a.) Ey Allah'ın Resulü! Bana müsaade et de şu münafığı öldüreyim, dedi. Allah Resulü (a.s.): "İnsanların, Muhammed arkadaşlarını öldürtüyor, demelerinden Allah'a sığınırım. Muhakkak bu ve benzeri şahıslar Kur'an'ı okurlar. Fakat okudukları Kur'an boğazlarını geçmez. Onlar, Kur'an'ın emirlerinden, okun avdan (delip) çıktığı gibi çıkarlar" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1761
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle dedi:
Ali (r.a.), Yemen'de bulunduğu sırada Resulüllah'a henüz toprağından tasfiye edilmemiş altın cevheri göndermişti. Resulüllah bu altınları şu dört kişi arasında paylaştırdı: Akra b. Habis Hanzali, Uyeyne b. Bedr Fezari, Alkame b. Ulase Âmiri, dördüncüsü ise ya Kilab oğullarından Zeydu'l-Hayr Tai, yahut da Nebhan oğullarından biri. Kureyşliler bundan dolayı öfkelendiler de: Bizleri bırakıp Necd'in büyüklerine mi veriyor? dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "Ben bunu ancak onları İslâm'a ısındırmak için yaptım" buyurdu. Daha sonra gür sakallı, yanağının iki elmacığı çıkık, gözleri içe gömülü, alnı yüksek, başı tıraşlı bir kimse gelerek: Ey Muhammed! Allah'tan kork, dedi. Resulüllah cevaben: "Eğer ben Allah'a isyan edersem, artık ona kim itaat eder ki? Sizler, beni güvenilir bulmazken Allah beni yer halkına emin kılmıyor mu?" dedi. Sonra o kimse arkasına dönüp gitti. Sahabelerden biri onu öldürmek için Peygamber'den izin istedi. (Muhtemelen bu şahıs; Halid b. Velid'dir) Resulüllah (a.s.): "Bu kimsenin soyundan öyle bir kavim meydana gelecek ki, onlar Kur'an'ı okuyacaklar fakat Kur'an'ın tatlılığı onların boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Onlar Müslüman halkı öldürürler de putperestleri bırakırlar. Onlar İslâm'dan, okun avdan (delip) çıkması gibi çıkarlar. Eğer ben onların zamanına yetişmiş olsaydım Ad kavminin öldürülüşü gibi bunları öldürürdüm" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1762
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Hz. Ali (r.a.)
Resulüllah'tan (a.s.) şöyle işittiğini haber vermiştir: "Zamanın sonunda yaşları küçük, akılları yetersiz bir topluluk ortaya çıkacaktır. Onlar mahlûkata verilen sözlerin en hayırlısından (Kur'an ve hadisten) bahsederler, Kur'an okurlar fakat Kur'an onların hançerelerinden öteye geçmez. Bunlar atılan okun süratle avı delip geçmesi gibi dinden çıkarlar. Siz onlarla (harbte) karşılaştığınızda onları öldürünüz. Çünkü bunları öldürene, Kıyamet günü Allah katında bir sevap vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1771
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Sehl b. Huneyf'in (r.a.) rivayet ettiğine göre, Yuseyr b. Amr şöyle dedi:
"Sehl b. Huneyf'e Sen Peygamber'i hiç Haricileri zikrederken işittin mi?" diye sordum. Bunun üzerine o: Ben Peygamber'den (eliyle doğu tarafına işaret ederek) şöyle buyurduğunu işittim: "Bir topluluk, dilleri ile Kur'an'ı okurlar da Kur'an onların köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Onlar, atılan bir okun avı delip geçmesi gibi dinden süratle çıkarlar."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1776
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Bir defa Ali'nin (r.a.) oğlu Hasan, zekât hurmalarından bir tanesini alıp ağzına koydu. Bunu gören Hz. Peygamber: "Kaka, kaka! Onu ağzından çıkar. Bizim sadaka yemediğimizi sen bilmiyor musun?" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1778
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): " (Çoğu kez) ailemin yanına dönüp geldiğimde yatağımın üzerine düşmüş bir hurma bulurum. Sonra onu, yemek için ağzıma kaldırırım. Ancak, onun zekât (hurması) olmasından korkarak hemen elimden atarım" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1779
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.), bir hurma tanesi buldu ve bunun üzerine: "Bu zekât malından olmasaydı onu muhakkak yerdim" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1781
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Enes b. Malik (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Berire (r.ah.), Kendisine sadaka olarak verilmiş bir parça eti Peygamber'e (a.s.) hediye etti. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "Bu et, Berire'ye bir sadakadır, bize ise bir hediyedir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1786
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber'e (a.s.) bir sığır eti getirildi de: Bu Berire'ye sadaka olarak verilen ettir, denildi. Bunun üzerine Resulüllah: "Bu, Berire'ye sadakadır bize ise hediyedir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1787
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ümmü Atiye (r.ah.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) bana zekâtlık bir koyun göndermişti. Ben de bunun etinden bir parça Aişe'ye (r.ah.) gönderdim. Resulüllah, Aişe'nin yanına geldiğinde: "Yanında yiyecek bir şey var mıdır?" diye sormuş. O da: "Hayır, bir şey yoktur. Yalnız sizin Nüseybe'ye gönderdiğiniz koyunun etinden, bize yolladığı bir parça et vardır" diye cevap vermiştir. Resulüllah (a.s.): "Getiriniz, o zekât yerine ulaştı" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1789
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.), (ailesi dışından) bir yiyecek getirildiğinde; (Bu hediye mi, yoksa zekât mıdır? diye) onun mahiyeti hakkında sormayı itiyat hâline getirmişti. Hediye ise, ondan yer zekât ise ondan yemezdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1790
-
Cevap: El-lu'luu Ve'l-Mercan (Buhari ve Müslim'in ittifak ettikleri Hadis'ler) ZEKÂT
ZEKÂT
Abdullah b. Ebu Evfa (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) âdeti olduğu üzere, huzuruna bir cemaat zekâtlarıyle geldiğinde: "Ey Allahım! Bunlara salat et (rahmet ve mağfiret ihsan eyle)!" diye dua ederdi. Babam Ebu Evfa, zekâtını getirdiğinde onun için de Allah Resulü (a.s.): "Ey Allahım! Ebu Evfa ailesine salat eyle" diye dua etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1791