http://img03.blogcu.com/images/e/s/m...1248012861.jpg
...Bir yıldızla konuşurum, susmuşum Meryemgibi......Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Printable View
http://img03.blogcu.com/images/e/s/m...1248012861.jpg
...Bir yıldızla konuşurum, susmuşum Meryemgibi......Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
http://files.myopera.com/Kariha/blog/olum3.jpg
Gençliğine doyamadan gitti, derler…
Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin…
Doymak burada değil…
Burası acıkmanın yeri..
N.F.K./ Mümin – Kafir
http://img520.imageshack.us/img520/5...123papenn2.jpg
Gönlüne düştüm,Gönlünden düştüm , Acıdı can'ım..
Ten'de cân'dın..Cân'da yâr;
Yâr idim neden ettin beni hâr..
http://img.blogcu.com/uploads/eylulc...izemi_4019.jpg
aşk davaya benzer,
cefa çekmek de şahide..
şahidin olmadan kazanamazsın ki.
mevlana
SABIR YA HUUUU!!!!
http://img03.blogcu.com/images/k/a/l...1252517028.jpg
//
kesme nevanı
içine salsalar da keder
kırılsa gönül medd ü cezr ile
hepsi geçer...
hepsi geçer...
...
..
.
//
Şirazi
aşk davaya benzer,
cefa çekmek de şahide..
şahidin olmadan kazanamazsın ki.....
bu yol Allah yoludur.,kişi kendini bulur.,hamlıktan kurtulur...
emeğinize bereket....
çok tşk ederim hepinize çok güzel paylaşımlar olmuş emeklerinize bereket
http://img113.imageshack.us/img113/9...ttt1vf3ag3.jpg
http://img113.imageshack.us/img113/8...ayt2ei6go2.jpg
http://img134.imageshack.us/img134/6...yyt3qu3jk4.jpg
http://img384.imageshack.us/img384/3...ayt5qu8yp5.jpg
http://img113.imageshack.us/img113/3...ayt4dh5pl7.jpg
http://img134.imageshack.us/img134/3...ttt6xc8yh4.jpg
Allah (c.c) razı olsun. Emeğinize sağlık.
Hepsi birbirinden güzel sözler...Emeğinize yüreğinize sağlık Allah(c.c) razı olsun...
http://img2.blogcu.com/images/f/e/r/...a/bu_i__te.jpg
Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık
Bir kıyısı görünmez denize daldık
Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede
ALLAH'ın denizinde ALLAH'tan uzak kaldık...
Mevlana
http://www.ebediyyen.biz/images/stat.../wol_error.gifResimin orjinal boyutunu görmek için buraya tıklayın.http://img85.imageshack.us/img85/719...8587909tx3.jpg
http://img384.imageshack.us/img384/3...ayt5qu8yp5.jpg
hepsi birbirinden güzel benim için bu çok özel oldu ne güzel bir babanın evladı için böyle düşünmesi
http://i37.tinypic.com/wv63d5.jpg http://www.answering-christianity.com/bismi_blue.jpg Habil: “….Eğer sen, beni öldürmek için elini kaldırsan bile, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim.. Çünkü ben Rabbu’l-Âlemîn olan Allah’tan korkarım….”
Maide-47
Habil ile Kabil
Kıyamete kadar, kişi, millet ve ülkelerce o ilk yaşanan sahneler tekrarlanacak..
Kabiller kaybedecek
Habiller kazanacak
İnsanaysa seçmek kalacak duruşunu:
Kabil mi?
Habil mi?
Hayır mı? Şer mi?
Sen de seç duruşunu!
Kıyamete kadar o ilk yaşanan sahneler tekrarlanacak.
İmam-ı Rabbani'ye demişler;
"Bir keramet göster!"
Şöyle bir yürümüş,
http://img2.blogcu.com/images/g/u/l/gulalee/walking.gif
"İşte" demiş.."Keramet"
"Kerim olanın Rabbimizin ikramı olmasa,
en küçüğünden en büyüğüne hangi hareketimizi yapabiliriz ki..?"
Büyük şeylerden küçük mutluluklar değil,
http://i42.tinypic.com/20gjyap.jpg
küçük şeylerden büyük mutluluklardır aslolan...
Rahimdir Allah,Rahmandir..
Mulkun tek sahibi ve Hakimler Hakimi ancak o Allahtir.
Attigimiz her adim..Gecirdigimiz her dakika,
Sana yaklastiriyor bizi...
Verilecek hesabimiz var Ona..Uzerimizdeki nimetlerin hesabi...
Söylediklerimizin ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizin...
Yaptiklarimizin ve yapmadiklarimizin hesabi..!
Bir HAYATIN hesabi var...
Ve sonra....,
Bir SONSUZ hayat..Bitmek tükenmek bilmeyen...
Olümun öldürlüdügü bir hayat...
Bir yanda bir dunya var,
göz kamastiran tahtlarin kuruldugu.
En güzel nimetlerin sunuldugu bir dunya.
Sözun selam oldugu bir dunya..
Ve bir yanda insanlarin azabin en cetin ve elem verici olanina ugratildigi;
mideleri kasip kavuran iceceklerin sunuldugu..
atesin ve cıglıgın her yanısardigi bir dunya.
''Toprak olsaydim..!'' diye feryad edenlerin dünyasi..
Sözün '' EYVAHH...'' oldugu bir dunya..
Ve bilerek yada bilmeyerek,bu 2 sonuctan birine dogru yürüyoruz her birimiz..
Ekiyoruz biceceklerimizi...
Ellerimiz, ayaklarimiz, gozlerimiz ve gönlümüz, HEPSi..
Hepsi tanik oluyor islediklerimize..
Ve saat YAKLASIYOR...
Rabbimiz bize hesabi kolaylastir.
Senin Gazabindan Yine senin Rahmetine siginiyoruz...
Dininle yücelmeyi,
dinini yüceltmeyi bize nasib et...
Canimizi müslümanlar olarak al..
Ve bizi salihler topluluguyla birlikte hasret..
Amin.....
Ağlamaya hazırmısın..
http://www.delikanforum.net/images/s.../wol_error.gifResmi tam görebilmek için buraya Tıkla
http://i39.tinypic.com/5b6ypf.jpg
Ağlamak en başa dönmek aslında..
Ağlayabilmekse ne büyük nimet ..
Acizliği görür insan her ağlayışta ..
Ağlayamamak sa ne kötü gaflet ..
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gifBazen bir bekleyiştir bazen bir hasret
Yollara yıllara hüznü işleyen
Gözden kalbe kadar ne büyük gizdir
Fani bedenlere şefkati veren
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
Kimi zaman duadır sessiz akışta
Kelimeler dilsiz kalır bu yakarışta
Yere damlar görünsede yükselir arşa
Ağlamaktır kavuşturan en yüce aşka
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gifBazen merhametin tecellisidir
Süzülür yanaktan akar boynuna
Hakla başbaşadır seccadesinde
Gör sanki kavuşmuş yarin koynuna
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
Coşmuşsa yakarış gözden gönüle
Masumun gözünden damla,düşmüşse yere
Titrer tüm yer yüzü sanki düşer kedere
Asla isyan degildir bu rıza kadere
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gifGözyaşları değer merhamedin kanadına
Allah adı yapışır kalır dudağına
Her damlada süzülenler yanağına
Meleklerin busesidir ağla hiç durma
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
Ağlamak bu denli güzel birşeyken
Neden ağlayamaz herkez canı gönülden
Korkarlarmı yumuşayan narin kalplerden
Bırakında aşk-ı sevda taşsın gözlerden
http://img220.imageshack.us/img220/5462/4mevsimjo0.jpg
Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış. Çocuklarına acele ve erken karar vermemelerini ve önyargılı olmamalarını öğretmek için onları eğitmek istemiş. Her birini sırayla uzak bir yerde bulunan ağacın yanına gidip ona bakmak için göndermiş . İlk oğlan Kışın gitmiş, ikincisi İlkbaharda, üçüncüsü Yazın, sonuncusu Sonbaharda gitmiş.
Sonra birgün hepsini bir araya toplamış ve ne görüklerini sormuş.
İlk oğlan ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.
İkinci oğlan, "Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı," demiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş, "Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim," demiş.
Sonuncu oğlan, hepsinin de haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu bildirmiş.
Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş, çünkü hepsi farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gitmişlermiş.
Onlara; "bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını," anlatmış. Ya"da neye sahip olup olmadıklarını...
"Gerçekleri ancak sonunda, dört mevsimi de yaşadıktan sonra görürsünüz.
Eğer Kışın vazgeçerseniz İlkbaharın nimetinden olursunuz;
Yazın güzelliğinden ve Sonbaharın bereket ve bütünlüğünden de.
Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri silmesine izin vermeyin.
Hayatınızı bir mevsimi yüzünden yargılamayın.
Unutmayın ki, ilerde şu anki zamanı arayabilirsiniz
veya daha güzel günleri yaşamayı kaçırabilirsiniz.!!
Kabil mi?
Habil mi?
Hayır mı? Şer mi?
Sen de seç duruşunu!
Kıyamete kadar o ilk yaşanan sahneler tekrarlanacak.aynen doğru duruşumuz hayır inşaallah mükemmel.....
DÜŞÜNMEK, ama MANTIKLICA
KIZMAK, ama KEYİFLE
ŞAKALAŞMAK, ama KIRMADAN
GÜLMEK, ama TEBESSÜMLE DOLU DOLU
PAYLAŞMAK, ama BÜYÜK HAZ DUYARAK
HİSSETMEK, ama TA İÇİMİZDE
ANLAYIŞ, ama HİÇ ESİRGEMEDEN
DOSTLUK, ama EN GÜZELİNDEN
DAHA DA GÜZELİ, DÖNÜP GERİYE BAKMAK AMA
ONURLA...
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gifHayata dair '' Ama '' Larımızın hep güzel olması duası ile..http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gifGüzel kelimesini genis düsünelim..http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Kuvvetli mü'min, Allah Katında zayıf mü'minden daha hayırlı, (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına birşey gelirse, ''Eğer (keşke) şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!'' diye hayıflanıp durma. ''Allah'ın takdiri bu. O, ne dilerse yapar.'' de. Çünkü "eğer (keşke)" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar."
Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
http://i40.tinypic.com/2uehcty.jpg
http://img527.imageshack.us/img527/4...meyisevmek.jpg
Seviyorum..
Ince ince islenmis desenleri, nakislari, dünyanin inceliklerini..
Seviyorum..
Çiçekleri, pembeyi, kelebekleri, bulutları..
Rabbimin yarattığı, "OL" deyip oldurduğu şeyleri..
Çok şükür ki Rabbim, sevmeyi sevdirdin bizlere..
Sevmeyi seviyorum...
~ ~ ~
Hayatın boşluklarını doldurmak,
yahut dolu bir hayatı boşaltmak insanın elinde olmalı.
Hayatı dolu dolu yaşayanlar da,
başıboş gezinenler de bir tercih yapıyorlar aslında.
Bereketle dolmak ya da bereketten kaçmak.
Elinde olmalı insanın.
Dua, bereketi çağırır günlere..
Bereket duayı bollaştırır.
Her ikisinin yokluğu, başka yoklukları ve başka boşlukları davet eder.
Neden boş olmasın ki günler bir gaye olmayınca?..
Bugün okuduğum kitapta çok beğendiğim bir cümle vardı:
"Siz kendi güneşini perdeleyen bulutsunuz" diyordu..
Ne kadar da doğru.
Güneş sızamıyorsa ördüğümüz bulutların arasından,
suçu güneşte değil dönüp bir de kendimizde aramalıyız..
Güneşsiz günlere ah-u vah etmek sisleri dağıtmıyor.
Esefler hiçbir kalbi mutlu etmiyor, mutmain etmiyor.
Eseften uzaklaşmak diliyorum tüm kalplere..
Ümit ediyorum
Ümitle, güzellikleri istiyor
ve bekliyorum...
Kendinizi mutsuz addettiğiniz an elinize bir kağıt alınız ve ALLAH'a (c c)şükretmenizi gerektirecek mutlulukları sıralayınız.
Listenize bakınız ve derhal neşeleniniz.
Yeni ayakkabısı olmadığı için üzülen bir kişinin ayaksız fakat yinede mutlu bir kişiyi gördüğünde duyacağı utancı düşününüz.
ALLAH'a (c c) şükür mutluluğun anahtarıdır.
Hep Elhamdulillah, Cok sükür diyelimki cogalsin mutluluklarimiz.
Kötülükleri sayacağınıza iyilik ve güzellikleri sayarak mutlu olabileceğiniz halde sizi mutsuz eden tek nedeni ortadan kaldırınız veya onunda iyi taraflarini görün cünki herseyde bir hayir vardir fakat biz bilmeyiz..http://www.delikanforum.net/images/smilies/gul.gif
Küçük dertleri büyütmeyiniz,
Büyük dertleri küçültünüz.
Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa
Rabbine dönüp:
“Benim çok büyük bir derdim var” deme!
Derdine dönüp:
“Benim çok büyük bir Rabbim var” de!
Hayat üzülmeye değmez..
Gülümse hadi..:)
İsterdim seninle bir pencereden bakayım
Senin gözünden seyredeyim batışını güneşin
Sen dal yine uzaklara
Ben yine senin gözlerine dalayım.
Yağmur sesleri okşasın yüzümüzü
Sen kitabını oku,
Ben sana kahve yapayım
Oturalım bir çay bahçesine,ya da bir kuytu köşeye
Çıkalım ya da sokaklara
Vuralım kendimizi dağlara,
Uzanalım kır çiçeği tarlalarına
Aldırmayalım ne yağmurum hırçın sesine
Ne göğün gürlemesine
Ne serçelerin serzenişine
Aldırmayalım ona, buna, şuna
Bir sen yanımda
Ben de senin yanında.Bağıralım çılgınlar gibi
Koşalım çiçek dolu tarlalarda
Ağaçlardan meyve çalalım
Yiyelim sonra afiyetle
Sen dal yine uzaklara
Ben yine senin gözlerine dalayım.
Yürüyelim
Topuklarımız çatlayana dek
Yürüyelim
Keşfedelim keşfedilmeyenleri
Öğrenelim her bir evi, köşeyi, caddeyi
Çocukları sevelim sonra
Yaşlılara seslenelim
Biraz top oynayalım,
Koşturalım, eğlenelim biraz
Sen kağıt helva al bana
Ben atlı karıncaya bineyim
Sen dal yine uzaklara
Ben yine senin gözlerine dalayım....
Hz. Ömer, ne zaman bir kölesinin namaz kıldığını görürse onu Allah için azat ederdi. Onun bu huyunu bilen köleleri, azat edilmek için namaz kılarlar, cemaate katılırlar, Hz. Ömer onları salıverdiğinde ise namazı terk ederlerdi.
O adalet sultanı bu hali bile bile adaletinden asla vazgeçmezdi.
Bir gün dostları kendisine:
-“Ya Ömer, bu köleler seni aldatıyorlar. Azat olunacaklarını bildikleri için namaz kılıyorlar.” dediler.
Hz. Ömer tebessüm ederek:
-“Varsın aldatsınlar, dedi; aldanırsam Allah ile aldanayım, beni aldatacaklarsa Allah ile aldatsınlar. Dostla aldanan aldanmaz.”
ANMAK, dünü bugüne taşımak, bugünü yarma bağlamaktır. Anılmak, yıllar öncesinden gündemde yer almaktır.
Anmak, vefakarlığın; anılmak, unutulmamanın alametidir.
Anmak dirilik, anılmak canlılıktır. Halk diliyle söylersek, anılmak, "adın batmaması", "ocağın sönmemesi", "defterin dürülmemesi" demektir.
Bu anlamda anmak da, anılmak da güzeldir, nimettir, meziyettir.
"Sonradan gelen milletler arasında İbrahim'in namını payidar kıldık. İbrahim'e selam olsun. Biz iyilik edenleri böylece mükafatlandırırız" (es-saffat, 108-109),
ANILMAK, ayette belirtildiği gibi, ilahi ikram olunca, anmak görevdir. An demişse Yaratan, anmamak mümkün değildir. Ayette iki gerçek belirmektedir: Anılmak için anılmaya değer bir iyilik ve hizmet... Anılmaya değenleri yad etmek...
Çünkü, anılmak var hayırla, rahmetle, dua ile. Anılmak var la'netle, ya da acı bir tebessümle, dudak büküşle... Anılmak var iyi bir namla, şanla, imanla. Anılmak var, ah'la, vah'la ya da kahkahayla..
Anılmak var melekcesine... Anılmak var ibliscesine. Anılmak var Adem gibi. Hatırlanmak var şeytancasına. Anılmak var Musa gibi. Yad edilmek var Firavuncasına. Ne güzel dile getirmiş Akif, şaircesine;
"Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey, eseri,
Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet, semeri!"
KİMİLERİ "mecburen" ya da "kerhen"; kimileri "ayıp olmasın" diye, kimileri "siyaseten", kimileri "parası hatırına", kimileri "ideolojik eylemdir" diye, kimileri de "gönülden", "anılmaya değer" diye anılır.
Kimilerini belli kurum ya da kuruluşlar, kimilerini amatör ruhlular, kimilerini "aile vakıfları", kimilerini de "Allah kulları" anar. Yılların, hatta asırların andıkları da var. Zaman zaman değil, sürekli dillerde dolaşanlar, anılanlar, fatihalarla dualarla ruhları şad olanlar var.
Az değil, anıldığı halde fatihadan, duadan mahrum kalan zavallılar...
Kimilerini büyük fakat samimiyetsiz kalabalıklar, beton duvarlar, kimilerini de bir-iki "can" anmakta. Göz yaşlarıyla anılanların yanında, davul zurna bandolarla tangolarla anılanlar da var. Hem ne kadar..
Kimileri anıldıkça büyür. Kimileri hatırlandıkça çirkinleşir, küçülür. Kimileri ananlara hedef gösterir, şereftir. Kimileri de ananlara züldür, leke getirir.
Anan var, anılan varsa, anma toplantıları bolsa, bu işin sanayii de kurulur. Çelenkler, portreler, tabelalar, kartlar.. Boyacılar, reklamcılar, Hancılar, yayıncılar, şakşakçılar.. ortalığı burur.
Anılmayı, resim, heykel, taş-toprak ve tablolardan bekleyen, her şeyi daha baştan kaybeder. Yanlışa "Evet, bütün beşerin hakkıdır beka emeli;
Fakat bu hakkı ne taştan, ne leşten istemeli!" kurban gider. Akif durumu ne güzel belirler.
Anılmak için hizmet yetmeli, anmak da gönülden gelmeli. Niceleri nicelerini hep andılar. Anılanlar da belki gerçekten anıldıklarını sandılar. Ama ne onlar ne de ötekiler ne anacak ne de anılacak insandılar.
Gerçek anılmayı vahiy bildirdi. Yüce yaratıcı "Anın beni, anayım sizi!" (el-Bakara, 152) ayetini indirdi. Artık her şey açık-seçikti. Mü'min için anılmak, Allah katında zikredilmekti. Bu zirveye ulaşmak için, Allah'ı sürekli anmak gerekti. Zaten 'kalbler Allah'ı anmakla tatmine erer"di.
ALLAH katında herkesin yerinin ne olduğu bir anlamda belliydi. Çünkü ölçü, kişinin kendisi olarak belirlenmişti. "Allah katındaki yerini merak eden, Allah'ın kendi kalbindeki yerine dikkat etsin" denilmişti, isabet edilmişti.
Anılmak, anmanın bedeliydi, mutlu neticesiydi. Kişi Allah katında anılmayı hak etmişse eğer, adını bilmese dünya, ne kaybederdi?..
Anmak da anılmak da işte şimdi güzeldi, nimetti, saadetti...
Ya Rab, andırma bize, seni yad etmeyeni!..
Ya Rab, unutma bizi, biz unutsak da seni!..
İsmail Seyidoğlu
Eski zamanların birinde bir adam hayatin anlamının ne olduğuna takmış kafayı..
Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş.. Ama aldığı cevaplarda ona yetmemiş.Fakat mutlaka bir cevabi olmalı diyormuş...Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş..
Koy,kasaba,ülke dolaşmış bu arada zamanda durmuyor tabii ki ...
Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona su karşı ki dağları görüyor musun,orada yaşlı bir bilge yasar istersen ona git belki o sana aradığın cevabi verebilir. " demişler. Çok zorlu bir yolculuk sonunda Bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye; Hayatin anlamının ne olduğunu sormuş ..
Bilge sana bunun cevabini söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş ... Adam kabul etmiş.. Bilge bir cay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytin yağ doldurmuş.Simdi çık ve bahçede bir tur at.tekrar buraya gel ... yalnız dikkat et kasıktaki zeytin yağ eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin..
Adam gözü cay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş.Bilge bakmış evet demiş kaşıkta yağ eksilmemiş,peki bahçe nasıldı(!)Adam şaşkın..Ama demiş ben kasıktan başka bir yere bakmadım ki...
Simdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kasık yine içinde olacak.ama bahçeyi inceleyip gel ,demiş Bilge...
Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü ... Geri geldiğinde bilge,adama bahçe nasıldı diye sormuş ...Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış..
Bilge gülümsemiş ,ama kasıkta hiç yağ kalmamış demiş ve eklemiş "--Hayat senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün hayatin akıp gider sen farkına varmazsın.Yada görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayati yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır.
"Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli"
"Hakk bir gönül verdi bana, hâ demeden hayran olur,Bir dem gelir şâdi olur, bir dem gelir giryân olur...
~ ~ ~
Hayran : Takdirkârlığından dolayı şaşa kalmış. Çok takdir etmiş. Çok beğenmiş.
Şâdi : Sevinçli, ferahlı, memnun, mesrur, şen, bahtiyar.
Giryân : Gözyaşı döken. Ağlayan.
http://img138.imageshack.us/img138/8153/hatrlarx7.png
Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde...
Uzun uzun düşünceye dalma
ve hatırla yaratanını!
Allah kuluna kâfi değil mi?
(Zümer/36)
Dokunsalar ağlayacağım !
‘İyi’ demek adettendir ya !
‘İyiyim’ dedim…
Değilim.
Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.
Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
‘Kime, neye konuşursan konuş’ diyorum…
Yeter ki susma!
Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…
Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !
Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı…
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.
Ve ben,
İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…
Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .
Ben kendimi;
Görmüyorum ...Duymuyorum ...Ve bilmiyorum…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…
alıntı
http://img-2008-04.photosight.ru/22/2646595.jpg
Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey,
işte bu yüzden sevgili'ye " yar " denir..."
- Hz. Mevlana -
http://umuthuzmeleri.files.wordpress...pg?w=300&h=225Fırtınanın gücü ne olursa olsun,
eğer Allah’ın safındaysan,
seni bekleyen
bir
gökkuşağı
mutlaka vardır..
Derd-î firâk-ı hasreti mehcûr olan bilir,
Kadr-î safây-ı sıhhati rencûr olan bilir.Âkif Paşa
. . .Ayrılığın ve hasret çekmenin ne belalı şey olduğunu,
bir köşeye bırakılıp unutulmuş olanlar ve sıhhatli olmanın kıymetini de,
hastalanıp yatağa düşenler daha iyi bilir ve takdir ederler.
“Çünkü” dedi Züleyha, “güzelliğin bir derin kuyu senin.
Bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz.
Ne mutlu kalbine Sen düşene, ve ne mutlu Sen’in kalbine düşene…”Nazan Bekiroğlu – Yusuf ile Züleyha
http://umuthuzmeleri.files.wordpress...pg?w=586&h=410
“Yeryüzünde yolculuk edenin ayağı,
gökte yolculuk edenin ise kalbi su toplar.”
Ebu’l-Hasan Harakani