emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
dua ile...
Printable View
emeğine sağlık kardeşim"ALLAH C.C." razı olsun...
dua ile...
ORHAN GAZİ VE KESİK BAŞ
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Can sohbeti yapıyorlardı. Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi. Padişah en yaşlısına sordu:
- Akça Kocam... Seni epeydir göremeyizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nerelerdesin?
- Ferman buyurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhanım...
- Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam?.. İrşat ve nasihat dileriz. Bilirsin yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizler de atalarımız gibi derviş gâzileriz.
- Cümlemizin Sultânısın Beyim... sen hemen emreyle...
- Bazı küffâr beldelerini ıslah dileriz. Fikriniz nedir?
- Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım.
- İzmit tekfuresi Prenses Balakonya ilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aranız iyi imiş derler!
- Öyledir Beyim.
Orhan Gazi gülümsedi.
- Samandra tekfurunu esir eyledikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hakikaten bu Prenses'e sattınız mı?
- Bir şeyler oldu Sultanım.
- Bari yüklüce bir bedel alabildiniz mi?
- Ne gezer beyim! Bu keferelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi dünya pazarlığında hep aldatırlar.
- Aldatan olacağımızahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldanan olalım.
- Doğru dersin Orhan Gazi... Zaten bizim hesabımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı öbür dünya iledir. Hemen Cenab-ı Hak size kuvvethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizlere de âhiret için hayırlı bir yolculuk nasib ede...
- Acele etme Akca Ağam... Daha görülecek işlerimiz durur. Sen bu Osmanlı milletinin direğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun. Bizden isteğin her ne olursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif can baş üstüne.
- Hak canını esirgesin.. Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!...
- Destur senindir Koca Ağam. Sultan Konur Alp'a döndü: - Sen ne dersin atam yoldaşı?
- Pek münasiptir Beyim. Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla.
- Sizler gibi çalışana helal olsun.
- Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı içindir. Akbaş Mahmut daha arzuluydu.
- Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
- Verdim gitti.
Akça Koca izin istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söz aldı:
- Bilirsin Beyim... Bizler at sırtından inmedik... Güzel Allahımız ruhsat verdikçe de inmeyiz. Hak kelâmını yüceltmek içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfire kılıç sallarız. Müminlere yeni yurtlar açarız.
- Doğru dersin ihtiyar.
- Lâkin fetih diyarlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıçla ayakta tutulmaz.
- Belli... Belli... - Bizler kılıç kanununu iyi biliriz dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âdâletin inceliklerine vukufumuz azdır.
- Evet. Adalet mülkün direğidir.
- Alââddin Paşa'dan bahsederim. Sultanım. İlmihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hepimizden ziyadedir.
- Haklısın Akca Ağam.. Sen hemen şu İzmit derdini halle çalış. Alââddin Paşayı da ötesini dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ondan sonra düşünürüz.
Divanda bulundular. Orhan Gazi'yihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diz yere vurarak selamladılar. Helallaştılar ve görev yerlerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rüzgar gibi uçarak yollandılar...
- Akça Kocamız sizlere ömür Sultanım!...
- Sen ne dersin Ulak?...
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa dönmüştü. Haberci ağlıyordu:
- Ayaklarım kırılsaydı dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif size bu haberi getirmeseydim... Velakin üzerimde bir emanet vardır...
- Ne emaneti?
- Akça Kocamın bir vasiyeti efendim...
- Tiz söyle...
- " İzmit'i biz fethedemedik... Canab-ı Hakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhan Gazi Beyimiz'e nasib etsin. Şayet bu kaleyi alırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümle haklarımız kendisine helal olur"... deyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ruhunu teslim etti Sultanım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal sefer hazırlıklarına başladı. Ordusu ile bütün beylerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paşalarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif süvarilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu.
Yarı yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi?... Koca Osmanlı Padişahıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ikinci defa sarsıldı... Artık o da yaralı bir kartal gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele ediyordu. Sevdiklerine kavuşmak içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cennete gider gibi savaşa gidiyordu.
İzmit'in Kadın Tekfuresi Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizans İmparatoru'nun akrabasıydı. Bu sebeple İstanbul'dan her türlü silah ve asker yardımı alıyordu. Kılayon isimli erkek kardeşi dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi. Pek mağrur ve şımarıktı. Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koyun ve keçi sürülerini çalardı.
Orhan Beyin askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nihayet İzmit Kalesi'ni sardılar. Dışarıdan içeriye veya kaleden dışarıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuş uçurtulmuyordu. Sultan Orhan pek üzgün ve kızgındı. Buna rağmen İslâm-Türk civanmertliğini gösterdi. Tekfure'ye haber saldı:
- Boş yere kan dökülmesin. Gönül hoşluğu ile kaleyi teslim edin. İsteyenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif serbestçe dilediği yere gidebilirler. Kalede kalanlara isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İslâm âdâleti yetişir. Cenk yolunu seçersenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı encamımızı yüce Allah bilir.
Bu teklife kibirli Prenseshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küstahça cevap verdi:
- Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır. Çok yakında yetişeceğini bildirdi. Aklınız varsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizler kaçıp canlarınızı kurtarmaya bakın.
Orhan Bey güldü.
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar süvari ile Koyun Hisar Kalesi'ne gönderdi. Olur da Kılayonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut Alp ve arkadaşlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koyun Hisar önüne varınca şaşaladılar. Kılayon Kâfirihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün silahları takınmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün zırhlarını kuşanmıştı. Kalenin baş mazgalındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onları gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellerini kollarını sallamaya başladı. Bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Kara Ali dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaşınca:
- Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz!... Sizden sonra Orhan Beyiniz'i de geberteceğim. Ablamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinden kurtaracağım... dediğini anladı. Duyduklarını Aykut Alp'e tercüme etti. İkisi de kas kas güldüler.
İşte bu sırada Kara Alihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
- Ya Allah... Bismillah!... Deyip okunu fırlattı.
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi. Yalnız göz delikleri; açıktı.
Kara Ali'nin dualı ve isabetli okuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kılayon'un sol gözünü delip beynine saplandı. Şımarık tekfurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zırhlı bir kuş gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleden aşağı düştü... Osmanlı fedaileri koşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun Aykut Alp'i önüne getirdiler.
- Kesin kellesini.
Buyruk yerine getirildi.
- Kara Alimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir. Ola kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir diyeceği vardır! Biz de hemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kaleyi teslim almaya bakalım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesik kelleyi bir mızrağa saplattı. İzmit kalesinin kapısı önüne diktirdi.
Mağrur Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kardeşinin kesik başını görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dehşete kapıldı. Telaş içinde sulh elçileri gönderdi:
- Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eski sözlerinde dururlar mı?... Bize merhamet ederler mi?.. Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi?... Karşılığında ne emrederlerse ödemeye hazırız... diye (aman) diledi.
Müslüman- Türkler'de (aman) diyen düşmanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıç kalmazdı. Gene öyle oldu...
Sultan Orhan ve bütün gazilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanla şerefle İzmit'e girdiler. Büyük kilisedeki putları kırdılar. Hep birlikte Namaz kıldılar. Bu zaferi kendilerine nasib edenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yüce Allah'a şükrettiler.
Bu sırada bir ulak Bilecik'tehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Alââddin Paşa'yı buldu... Alââdin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Huzura ulaştığı anhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün beyler divandaydı.
- Gazânız mübarek olsun Sultanım.
- Berhudar ol Alââddin Paşam... Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet için günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu gündür.
- Emir buyur Devletlûm...
- Sen ki bizim âlim bir büyüğümüzsün. Takdir edersin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fetih yurtlarında âdâlet ve güzel idare şart ola. İçimizde bu işlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senden ziyade başaracak kimse bulunmaz. Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz.
- Ferman senindir Sultanım. Allah yolunda cihâd ettikçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümlemiz senin emrindeyiz.
Orhan Gazi ferahladı. Gözleri çok uzaklarda:
- Vasiyetin yerine geldi Akça Kocam... diye fısıldadı.
MISIR'IN FETHİNDEN YAVUZ' DÜŞEN HİSSE
Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır fetholunup Emanet-i Mukaddese ve hilafet istanbul'a taşındığındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en emin adamlarından biri olan Kemal Paşa - zadeyi Mısır'ın emlâkinin yazılmasına memur etti. Kemal Paşa - zade riyasetindeki memurlar yazıp - çizdikten sonra Mısır'da her şeyin vakıf olduğunu ve istanbul'a bir şey getirmenin mümkün olmadığını bildirerek:
— Mısır'da uçan kuştan yerde gezen canlılara Kadar herşey vakıftırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Bu haber kendisine ulaşan Osmanlı Sultanı Büyük Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine hiç bir şey getirilemeyeceğini öğrenince:
— Zararı yok!.. Bize Hadim-ül Haremeyn olmak şerefi yeterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurdular.
Osmanlıların bir emperyalist olduğunu ve kendi idaresinde bulunan milletleri sömürdüğünü iddia edenlerin kulakları çınlasın. Osmanlılar kendi idaresindeki yerleri değil sömürmekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlara hazineden yardım yaparak imar bile etmişlerdir. Bugün yabancı diyarlarda kalan Osmanlı eserleri bunun bir nümûnesidir.
Kosova Meydan Savaşı'nda büyük bir bozguna uğrayan Haçlı orduları Macar Kralı Sigismund'un lideliğinde büyük bir birlik oluşturdular. Bu birliğe Avrupa devletlerinin hemen hepsi katılmıştı. 130 bin kişilik bir ordu ile Bulgaristan'a girdiler ve Doğan Bey tarafından korunan Niğbolu Kalesi'ni kuşattılar.
Durumu haber alan Yıldırım Bayezıd harekete geçerek yardıma koştu. Kalenin çevresi tamamen kuşatıldığı için herkes merak içindeydi. Her ne olursa içerden bir haber alınmalı ve ona göre hareket edilmeliydi.
Bunun için kafa yoran Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç kimseye haber vermeden bu görevi kendisi yapmaya karar verdi. Gecenin karanlığından faydalanarak atını sürdü ve gitti.
Niğbolu Kalesi'nin çevresi karanlıklar içindeydi. Kaleyi kuşatan Haçlı askerlerinin yer yer yaktıkları ateşler havadaki esrarengizliği bir kar daha arttırıyordu. Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içki içe içe sarhoş olan devriyeler arasından geçerek kale duvarının yanına kadar geldi ve gecenin sessizliğinden yankılanan bir sesle haykırdı:
"- Bre Doğan! Bre Doğa!.."
Haçlıların teslim olma reddeden Doğan Bey her an tetikteydi ve meraklı bir bekleyiş içindeydi. Duyduğu bu ses merakını büsbütün arttırdı. Evethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanılmıyordu; bu ses Sultan'ın sesiydi ama nasıl olabilirdi ki?
O ses kale duvarlarında bir defa daha yankılanınca heyecan ve sevinç içinde karşılık verdi:
"- Buyur saadetlü hünkârım!"
"- Bre Doğanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halin nicedir?"
"- Halimiz gördüğün gibi Sultanım. Elimizden geleni yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleyi düşmana vermeyiz!"
"- Hele dayanın! İşte biz dahi geldik!.."
Yıldırım Bayezıd geldiği gibi geri dönerken kale içinde adeta bayram vardı. Artık moraller yerine gelmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşmana karşı olan dayanma güçleri artabileceği kadar artmıştı. Ya düşman?
İçlerinde Yıldırım Bayezıd'ın kale duvarlarında yankılanan sesini duyanlar olmuş ama ne olduğunu anlayamamışlardı. Onlar o sıradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Osmanlı Padişahı'nın kaçtığını" iddia ediyorlardı. İşi daha da ileri götürerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Mısır'daki Memluk Sultanı'na sığındığını" söyleyenler bile vardı. Durumu anladıklarında ise iş işten geçmişti. Ertesi gün Türk Ordusuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Niğbolu önlerinde dünyanın en büyük zaferlerinden birini daha kazandı.
Alman İmparatoru Şarklen'in Türkiye'deki elçisi tarafından "Dünyanın en güçlü ordusu" olarak tanımlanan Türk Ordusuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Birinci Viyana kuşatmasından önce Budapeşte önüne gelmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehri kuşatmıştı.
Etrafta dolaşan şüpheli birini yakalayan askerler onu doğruca Başvezir İbrahim Paşa'nın huzuruna çıkardılar.
İbrahim Paşa ile o adam arasında şöyle bir konuşma geçti:
"- Sen kimsin?"
"- Kral Ferdinand'ın subayyım efendimiz!"
"- Demek casusluk niyetiyle geldin... Pekihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne öğrenmek istersin?"
"- Görevimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordunuz hakkında bilgi toplamaktı!"
"- Anlaşıldı... Şimdi varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istediğin bilgileri topla!.."
İbrahim Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da ilgililere dönüp emir verdi:
"- Bu casusa istediği herşey gösterilsinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sorduğu herşeye doğru cevap verilsin!"
Söylenenler yapıldı ve Alman subayı adeta misafir olarak ağırlandı.
Osmanlı ordugâhını baştan başa dolaşan casus subay gördükleri karşısında hayretini gizleyemiyordu. İşi bittikten sonra tekrar huzura çıkarılınca İbrahim Paşa'ya da durumu anlattı. İbrahim Paşa gülerek elini uzattı ve onu yolcu etti:
"- Haydi githttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gördüklerini kralına anlat!.."
Osmanlıların kendi güçlerinden ne kadar emin olduklarını gösteren güzel bir örnekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif değil mi?
Öyle bir örnek kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyada eşi ve benzeri ne görüldühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de görülecek!
İşte büyük orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte büyük devlet ve işte büyük devlet adamları!..
SİN ŞIN'A GİRİNCE
Yavuz Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ni ve O'nun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. Şam'a vardığında oranın alim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. Söz dolaşıp Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ne de geldi Şam'ın ileri gelenlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazret'in kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hadiseden o güne kadar hazrete iyi gözle bakılmadığını anlattılar.
Yavuz Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal harekete geçip kabrin yerini tesbit ettirdi. Oraya hemen bir türbe ve yanıbaşına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. Zamanımıza kadar muhteşem bir şekilde gelen türbehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cami ve imarethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif külliye olarak ortaya çıktı.
Ayrıcahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin vefatından önce ayağını yere vurarak:
"Sizin taptığınız benim ayağım altındadır" buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. Oradan küp içinde altınlar çıktı. Bundan Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin: "Siz Allah Teâla'ya değil de paraya tapıyorsunuz." Demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebephttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hazretin bu sözleri olmuştu.
Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin"den maksadın Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Şın"dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı.
KILIÇLAR PARLADIĞI SÜRECE
Bir Venedik elçisinin Yavuz Sultan Selim Han'ın huzuruna kabulünden sonra;
"Kılıcı öyle parlıyordu ki yüzünü göremedim!
Demesi Padişaha arz edilincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cihan Padişah'ı şöyle demişti.
-Paşalarımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı'nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima eğik olur. Ama Allah korusunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kılıç kına girer ve paslanmaya başlarsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikleşir ve bir gün bize yukarıdan bakmaya başlarlar.
MİMAR SİNAN VE SÜLEYMANİYE CAMİİ
Büyük eserleri büyük devletler vücuda getirebilirler ve büyük sanatçıları da ancak büyük milletler ortaya çıkarırlar. Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı İmparatorluğu'nun şanına uygun olarak eserler veren dünya çapında büyük bir sanatçıdır.
Avrupalılar tarafından "Muhteşem Süleyman" adıyla anılan Kanuni Sultan Süleyman İstanbul'a şanına uygun bir cami yaptırmak istedi ve bunun için Mimar Sinan'ı görevlendirdi.
Binlerce işçi seferber oldu. Cami inşaatında kullanılan dört büyük sütundan biri Bizanslılardan kalmadır. İkincisi Mısır'daki İskenderiye'denhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üçüncüsü Baalbek'ten getirilirken dördüncüsü de Topkapı Sarayı'ndan söküldü. Ak mermerler Marmara Adası'ndanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yeşil mermerler Arabistan'danhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif somaki mermerler de başka diyarlardan getirildi. Yapılıp ortaya konacak olan eser çok büyüktü ve büyüklüğüne uygun hummalı bir çalışmayı gerektiriyordu. Mimar Sinan'ın organizesiyle bu çalışma en iyi şekliyle yapılıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inşaat ilerliyordu.
Ancak ne var kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iş yapanı kıskanma ve yoluna taş koyma huyu o zamanlarda da vardır. Zaman geçip iş uzadıkça çeşitli söylentiler ortaya atıldı ve Mimar Sinan Padişah'a şikayet edildi. Bir gün Padişah çıkageldi ve Mimar Sinan'la aralarında şöyle bir konuşma geçti:
"- Mimarbaşıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimarbaşı! Duydum kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiimle ilgilenmeyip başka işlerle vakit geçirirmişsin. Şimdi bana söyle bakalımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu bina ne zaman tamam olur?"
"- Saadetlü padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inşaallah iki ayda tamam olur!"
Mimar Sinan'ın bu sözü Padişah'la birlikte yanındakileri de hayrete düşürdü. Çünkü yapılacak iş çoktu ve belki yıllar alacaktı. Onun içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimarbaşı'nın cinnet getirdiğini sandılar. O'nu saraya davet edip tekrar sordular ama aldıkları cevap aynıydı.
Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif verdiği sözün altında kalmamak için şehirde ne kadar işe yarar sanatkâr varsa topladı ve gece-gündüz demeden çalıştı. İki aylık süre tamamlandığında o muhteşem eser ortaya çıkmıştı. Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman öteki devlet erkanı ve davetlilerle birlikte açılış için gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Sinan anahtarları O'na teslim etti. Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanında bulunanlardan birine sordu:
"- Camiin kapısını açmaya en lâyık olan kimdir?"
"- Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiyi açmağahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Ağa kulunuz herkesten daha lâyıktır!"
Muhteşem Süleyman tebessüm ederek başını salladı ve Mimar Sinan'a şöyle seslendi:
"- Yaptığın bu Allah evini yürek temizliği ve dualarla yine senin açman evlâdır!"
Padişah anahtarları Mimar Sinan'a uzattı ve Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Ya Fettah" diyerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dualarla camiin kapısını açtı.
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk-İslam Mimari'sinin en güzel örneklerinden biri olan bu ulu mâbed böylece yapıldı ve hizmete girdi.
KANUNÎ VE ŞİİR
Kanunî Sultan Süleyman cihangir bir padişah olmanın yanında sanat ve edebiyatla da yakından ilgiliydi. Kırk altı yıllık saltanatının hemen her anını devleti ve milleti için çalışarak geçirenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seferden sefere koşarak düşmanlarla cebelleşen bu hükümdarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koca bir divan oluşturacak kadar da şiir yazmıştı. Şiirlerini "Muhibbi" mahlasıyla yazan Kanunî'nin şu beyti çok ünlüdür:
"Halk içinde müteber bir nesne yok devlet gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi..."
Vehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişah böylesine ünlü bir şair oluncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyhü'l İslâm'dan soracağı fetvayı da şiirle sorar... Meyve ağaçlarını karıncalar sarmış ve ağaçlara zarar vermeye başlamıştır. Padişah buna bir çare ararkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ünlü Şeyhü'l İslâm Zenbilli Ali Efendi'nin fikrini almak ister ve şu beyti yazarak gönderir:
"Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Zarar var mı karıncayı kırınca?"
Öyle Padişah'ın zamanında böyle Şeyhü'l İslâm olur. O'nun cevabı da şiirledir:
"Yarın divanına Hakk'ın varıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Süleyman'dan alır hakkın karınca!"
Herşey ne kadar güzelhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne kadar açık değil mi? Ya Padişah'ın ve Şeyhü'l İslâm'ın böylesine güzel yazdığı bir dönemde yetişen gerçek şairler? Yeri gelmişken onlardan söz etmemek olur mu? İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk lehçesinin en büyük şairlerinden biri olarak gösterilen Baki'nin Kanunî Sultan Süleyman için yazdığı "Mersiye"den bir bölüm:
Tigın içürdü düşmene zahm-i zebanları
Bahsetmez oldı kimsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesildi lisanları
Gördi nihal-i serv-i ser-efraz-ı nizeni
Serkeşlik adın anmadı bir dahi banları
Her kande bassa pay-ı semendün nisar içün
Hanlar yolunda cümle revan etdi kanları
Deşt-i fenada mürg-i heva durmayub döner
Tigın Huda yolunda sebil etdi canları
Şemsir gibi rüy-ı zemine taraf taraf
Saldun demür kuşaklu cihan pehlevanları
Aldun hezar büdgedeyi mescid eyledün
Nakus yerlerinde okutdun ezanları
Ahir çalındı küs-ı rahil etdün irtihal
Evvel konağın oldu cinan büstanları
Minnet Huda'ya iki cihanda kılub said
Nam-ı şerifin eyledi hem gazi hem şehîd.
DÜRRIYE ANNEMIZ
Osmanli devletinin son devirleriydi. Savaslarin biri bitiyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biri basliyordu. Her ân gelebilecek bir sehadet haberine hazir gönüllerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellerini duaya kaldirarak devletin ve milletin felaha kavusmasi niyâzinda bulusuyordu. Postacilar bazen cepheden mektup getiriyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bazen ise aci haberler ile sehid olan erlerimizin geriye kalan esyalarini iade ediyorlardi. Dürriye hanimin babasi da cepheden cepheye kosan bir kumandandi. Zaman zaman iki satir mektup yaziyor ve maaslarini da bu mektuba sıkıştırarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Istanbul'daki âilesine gönderiyordu. Durumlari o devrin sartlarina göre oldukça iyiydi. Bir ara gelen bir haberle âile bassiz kaliverdi. Babalari vefat etmisti. Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha küçük bir çocuktu. Hayatinin bundan sonraki safhasini annesinin himayesinde ve devletten gelen maasla devam ettirdi.
* * *
Aradan yillar geçti. Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüksek rütbeli bir askerî hâkimle evlenmisti. Zevcihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kültürlühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif varlikli fakat çok sinirli bir yapiya sahipti. Kendisine üst bas alip giyinmesi için Dürriye hanima harçlik verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ise bununla çevresindeki ihtiyaç sahiplerini sevindirirdi. Bilhassa Eminönü tarafina geçer ve Beyazit'a giderdi. Çünkü o zamanlar Beyazit'tan Aksaray'a kadar âdetâ bir insan pazari kurulurdu. Osmanli'nin bu zor zamanindahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ona yardim etmek üzere dünyanin her tarafindan gelen yüzlercehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bazen binlerce Müslümanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çogu kere harçliksiz kalirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketlerine dönemez ve burada kendilerine ihsan ve ikramda bulunacak cömert gönüllü Istanbullulari beklerlerdi. Dürriye anne de eline para geçtikçe solugu Beyazit'ta alirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif parasinin son kurusuna kadar buradaki insanlara infak ederdi.
* * *
Askerî hâkim olan zevcihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yillar sonra emekliye ayrilmishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat bir müddet sonra yatalak bir hasta hâline gelmisti. Yedi yil boyunca felçli kalan ve mizaç olarak da sert tabiatli olan zevcinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sabir ve teslimiyetle en güzel sekilde bakmaya çalisan Dürriye annehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimseye hâlini arz etmemishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimseden herhangi bir yardim ve destek de kabul etmemisti. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine "Bâr olmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yâr ol!"http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani "yük olmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sevgili ol!" ifadesini düstur edinmisti. Vefat edecegine yakin refîki:
"-Dürriye hanimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben senden râziyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah da râzi olsun! Bana çok hakkin geçti; hakkini helâl et!"
demis ve helâllesmislerdir.
* * *
Iyi bir âile içinde yetismis olmak Dürriye anneye ayri bir asâlet ve olgunluk kazandirmisti. Varlik ve yokluk hâllerinde de dâima onurlu ve vakur bir sahsiyet sergilerdi. Kimseyi küçümsemez; her yastan ve her çevreden insanla geçimli olmayi bilirdi. Insanlari sevdigi ve gönlünü herkese açtigi içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar da kendisini severdi. Dînî meclislere karsi müstesnâ bir muhabbeti vardi. Gelene gidene hürmet ve ikramda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkesin gönlünü almaya çalisirdi. Kendi elleriyle salavat getirerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif duâlar ederek çok lezzetli yemekler ve börekler hazirlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunlari misafirlerine gönül hoslugu ile ikram ederdi.
Ziyaretine gelen hanimlara sık sık:
"-Sokaklarda degilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif evinizde şık giyinin. Zevcinizin gönlünü kazanmaya bakin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âileniz huzurla devam etsin." derdi.
* * *
Mahviyet ve tevâzû ehli idi. Insana hürmet gösterirdi. Gelenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuk bile olsa ayaga kalkar ve öyle karsilardi. Nice sirlara mazhar oldugu hâldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mânevî hâllerini gizlemeyi tercih ederdi. Bir seferinde Mûsa Topbas Efendi'ye:
"-Bu fakirin hâli nice olur? Içimden bir ses durmadan "Râziye" diye sesleniyor.
Acaba sasirdim mi efendim?" demisti.
Mûsa Topbas Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun bu hâlini hos görerek:
"-Bizlere ve ümmet-i Muhammed'e duâ edinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Dürriye hanimefendi!..
Bu hâlinizi de muhafaza edin." buyurmuslardi.
* * *
Pek çok mânevî hâline sahid oldugumuz hâldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine "Zavalli Dürriye" der ve "siradan" bir insan gibi görünmek hosuna giderdi.
Bir bayram günü ziyaretine gitmistik. Evi çok güzel kokardi. Çiçekleriyle ilgilenirken bir ara ayagi takilip yere düstü. Bunun üzerine:
"-Evlâdim çiçeklerle mesgul olurken herhâlde kalbimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rabbimden ayri kaldi; fakiri oksadilar!" dedi.
* * *
"El kârdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gönül yârda" düsturuylahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlarin arasinda hizmete devam ederkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rabbi ile de bagini kopartmamaya çalisirdi. Aksamlari isik yakmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karanligi çok severdi. Genellikle yalnizligi tercih ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama yalniz olmadigini: "-Mevlâm varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elhamdülillâh!" diye ifade ederdi.
* * *
Kul hakkina çok dikkat ederdi. Hizmet eden yardimcisinin ücretini fazlaca öderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif erkenden de gönderirdi. Kendisini ziyarete gelenler arasinda ihtiyaç sahibi kimseler bulundugu gibi varlikli kimseler de yer alirdi. Vefat edecegi günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif husûsî arabasiyla gelen bir ziyaretçisine:
"-Soförünüzü kapida fuzûlî bekletmeyelimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kul hakki olur!" demis ve görüsmeyi çok kisa tutmustu.
Hâlbuki bazi durumlarda husûsî soförün beklemesi de vazifeleri arasindaydi. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buna ragmen hiç kimsenin hakkini almak istemezdi.
* * *
Bir seferinde adeti olmadigi hâlde leziz bir yemek yapilmasini istemishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da kendisi hiç yemeden bunu bahçedeki köpege yedirmisti. Onun hâline hayretle bakan bize dönüp:
"-Evlâdimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insan her zaman kendi sahsini düsünmemelidir. Çevresindeki mahlûkâtin da hakki vardir."
diyerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif durumu izah etmis ve kendisi ekmegini yogurda bandirarak yemisti.
86 yasina kadar iki dizi üzerine oturur ve gözlerini kapatarak murâkabeye dalardi. Son zamanlarina kadar gözlüksüz Kur'ân-i Kerim okumusdu. Bütün ömrühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahlûkâta duâ ile geçti. Allah'in bu sâliha kuluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gecenin gizledigi nice güzellikler gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar arasinda gizli kalmis ve nice sirlariyla birlikte Rabbinin "Irciî: Dön!" emrine uyarak âhiret yurduna irtihal etmistir. Cenâb-i Hak rahmet eylesin. Böyle sâliha annelerin; sabirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cömertlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fedakarlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahviyet ve mâneviyat dolu hâllerinden bizlere de hisseler nasip etsin. Âmin.
KAÇ ERMENİ DAHA?
Avrupalılarınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ermenileri kışkırtarak Anadolu’da karışıklıklar çıkardığı günlerdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İngiliz Büyükelçisi Sultan Abdülhamid Hân’a küstahça:
“Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?” diye soruncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ulu Hâkan’ın cevabı şöyledir:
"Filan günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif filan saatte Karadeniz’in filan noktasından karaya çıkararak Ermenileri silahlandırmak için şu kadar sandık malzemeyi Ermenilere teslim eden İngiliz gemisinde kaç silah bulunuyorsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o kadar Ermeni öldüreceğiz."
KANİJE DESTANI VE TİRYAKİ HASAN PAŞA
Estergon gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa içlerindeki serhad kalelerimizden biri de Kanije Kalesi idi. 1600 yılında ele geçirilen kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1601 yılında 100 bin kişilik bir düşman ordusu tarafından kuşatıldı. İşte bu destanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalede bulunan 9 bin Türk gazisininhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ihtiyar mücahid Tiryaki Hasan Paşa komutasında bu 100 bin kişiye karşı verdiği şanlı mücadeleyi anlatır...
Yıllardan beri Osmanlı'nın karşısına hiç bir devlet yalnız çıkamıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en az üç - beş devletin ordusu bir araya gelerek hareket ediyordu. Yine öyle oldu. Avusturyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İtalyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İspanyolhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Malta ve Papalık askerleri ile Macar ve Fransız gönüllüleri geleceğin imparatoru Arşidük Ferdinand komutasında Kanije Kalesi'ni kuşattılar.
Kanije Kalesi'nin etrafı bataklıktı ve kaleye ulaşmak için köprüler kurmak gerekiyordu. Daha bir yıl önce Türkler başarmıştı amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şimdi onların yaptıklarını taklide kalkışan düşman bunu beceremiyordu. Kurdukları köprülerin gece vakti kale içine çekildiğini görüp neye uğradıklarını şaşırıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok sayıda kayıp veriyorlardı.
Bu arada iki düşman askeri esir alınmıştı. Tiryaki Hasan Paşa onları sorguya çekincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman ordusu içinde bulunan Macarlara pek güvenilmediğini anladı. Peygamber Efendimizin "Harp hiledir" Hadis-i Şeriflerini hatırladı ve düşündüklerini Kara Ömer Ağa'ya anlattı.
Kara Ömer Ağa iki esiri alıp götürdüğü ve onlara :
- "Aslında kendisinin de onlardan olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küçükken devşirilip orduya alındığını" anlattı. "Her gece bin kadar Macar fedaisinin kaleye geçip Türklere yardımcı olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu durumda işlerinin çok zor olduğunu" söyledi. Kalede bulunan asker ve mühimmat hakkında da oldukça abartılı rakamlar verip onları salıverdi.
Esirlerin götürdüğü haberler düşman ordusunun moralini bozmaya yetmişti. Ferdinand bunu önlemek için askerlerine büyük vaatlerde bulundu. Burçlara ilk çıkacak olanlara 10 köyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Tiryaki Hasan Paşa'yı yakalayacak olana ise 40 köy vaad ediyordu. Böyle dolduruşa getirilen düşman ordusu ertesi sabah toplu bir hücuma giriştiyse de Tiryaki Hasan Paşa'nın ustaca manevraları karşısında sonuç alamadılar ve üstelik 18 bin ölü verdiler.
Artık karşılıklı toplar konuşuyor ama Türk ordusunun stokları gittikçe azalıyordu. Bu savaş bir güç gösterisinden çok Tiryaki Hasan Paşa'nın kurnazlıkları ve harp hileleriyle ayrı bir havaya bürünmüştü. Türk ordusundan kaçan iki devşirmeninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaledeki gerçek durumu düşmana bildirmeleri üzerine yeni bir oyun oynadı. Ellerinde bulunan esirlerehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların kendi adamı olduğunu inandırıp salıverdi. Böylece düşmanın yeni bir toplu hücuma kalkması önlenmiş oldu. Sahte mektuplarla Avusturyalılarla Macarların arası iyice açıldı. Avusturyalıların Macar beylerini idam etmeyi kararlaştırdıkları bir sırada Macar askerleri durumu öğrenip kaçtılar.
Böylece zaman kazanılmış ve kış günleri gelip çatmıştı. Düşman ne yapacağını düşünürken Kara Ömer Ağa yanına 300 kişi alıp dışarı çıktı ve baskın hareketlerinde bulundu. 900 kişiyi öldürüp 150 esir aldı ve ele geçirdiği 12 topla geri döndü. Düşman panik halindeydi. Bu durumu değerlendiren Tiryaki Hasan Paşa kalede yalnızca 600 kişi bırakarak dışarı çıktı ve hücum emrini verdi. Artık düşman dağılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaçıyordu. Akşama kadar 30 bin ölü verdiler ve kalenin çevresi tamamen boşaldı. Geriye düşmandan 47 büyük kuşatma topuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 24 bin tüfekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 60 bin çadırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 14 bin kazma - kürekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif binlerce araba dolusu yiyecek - giyecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif barut ve ilaç erzak ve mühimmat kaldı.
Buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya tarihinde eşi görülmemiş bir gerçek destandı. 9 bin Türk askerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisinden en az 10 kat fazla bir orduya karşı arslanlar gibi dövüşmüş ve düşmanı adeta topyekun imha etmişti. İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Bir Türk on düşmana bedeldir" sözünün isbatı ve işte bu destanın gerçek kahramanı 70 yaşındaki bir Türk büyüğünün bizlere verdiği ders...
Bu akıl almaz derecedeki büyük başarı üzerine Cihan Padişahı Üçüncü Mehmed Tiryaki Hasan Paşa'ya vezirlik rütbesi veriyor ve alışılmışın aksine bizzat kendi eliyle hazırladığı "Hatt-ı Hümayun"u gönderip şöyle diyor:
"Yerin ve ğöğün sahibi olan Yüce Allah'a hamdolsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı Devleti'ne senin gibi paşalar ve askerlerin sayesinde nice zaferler nasib eyledi.
Sevgili Peygamberimize salât ve selâm olsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seni ve Devlet-i Aliyye askerlerini kendi yolunda cihad eylerken görürüz.
Ettiğin hizmetler yüce dergâha arzedilip adın iyi adlılar defterine yazılır olmuştur. Berhudar olasın; sana Vezirlik verdim. Seninle birlikte bulunan askerlerim dahi manevi oğullarımdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüzleri ak ola... Bu mektubumu al kahraman askerlerime okuyuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Allah'ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamber'e ve sizden olan devlet reisine itaat ediniz' mealindeki ayet-i kerimenin yüce manasını onlara bildiresin. Seninle orada bulunanlara dilediklerini ver. Hepinizi Cenab-ı Hakk'a emanet ederim."
Ve iştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iltifat karşısında mahçup olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözyaşlarını tutamayıp ağlayan ve sevinecek yerde üzülen o büyük insanın yine gözyaşları içinde söylediği sözler:
"Kanije'de ettiğimiz küçük bir hizmet karşılığı bize vezirlik vermişler ve 'Hatt-ı Hümayun' göndermişler. Halbukihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman Makbul İbrahim Paşa'yı tam bir selahiyetle kendi yerine vekil tayin ettiği zaman bile O'nun eline böyle bir yazı vermemişti. Rahmetli Piyale Paşa Yavuz Sultan Selim Hazretlerinin damadı olduğu ve Sakız Adası'nın fethi gibi nice zaferler kazandığı halde kendisine vezirlik çok görülmüştü. İslam Halifesi'nin Hatt-ı Hümayun'u Kanije savunması gibi küçük bir hizmete mükafaat olmaya başladı. Devletin vezirliği benim gibi kocamış kimselere kaldı. Buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim?"
Tiryaki Hasan Paşa'nınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o eli öpülesi pir ü fani'nin altın harflerle yazılıp günümüzde her evinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her makamın baş köşesine çerçeveletilip asılması gereken bu sözleri üzerine söz söyleyip yorum getirmeye bilmem lüzum var mı?
Ne dersiniz?
İLK OSMANLI KANUNU
Oğlu Orhan'ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Gönül kerestesiyle bir Yenişehir ve Pazar yap" diye vasiyet eden Osman Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yenişehir'in alınmasından sonra orada kurulan pazaryerini dolaşıyordu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Germiyan taraflarından gelen bir adam yanına gelerek şöyle seslendi:
"- Beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beyim! Yenişehir'in pazar bac'ını bana satın!.."
Osman Bey şaşırmıştı; sordu:
"- Bac nedir be adam?"
"- Yani ki beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pazara her kim mal getirirse ondan akçe alayım!.."
"- Pazara gelenlerden alacağın mı vardır ki onlardan akçe alacaksın?"
"- Beyim! Bu töredir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ezelden beri bütün ülkelerde böyledir. Ben alır size veririmhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif siz de emeğimin karşılığını bana verirsiniz!"
"- Bir kişinin kazandığı başkasının olur mu be adam? Ben onun malına ne koydum ki akçesini alayım? Var git yanımdan da zararım dokunmasın!"
Adam yardım uman bakışlarla etrafındakileri süzerken onlar durumu Osman Bey'e anlattılar.
Günümüzde belediyelerin pazarcılardan "işgaliye bedeli" adıyla aldıkları vergi o zamanlarda da alınıyordu ve Osman Bey'in başına gelen bu olay konuyla ilgili bir kanunun çıkmasına sebep oldu:
"Pazara bir yük getirip satan herkes iki akçe versin. Satamazsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birşey vermesin!"
Osmanlılardahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif atlı askerlere mülk olarak arazi veriliyordu ve bu araziye "Tımar" deniyordu. Tımar sahipleri belli sayıda asker beslemek ve savaş zamanlarında askerleriyle birlikte orduya katılmak zorundaydılar. Daha sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yukarıda sözünü ettiğimiz kanun maddesinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tımarla ilgili olarak şöyle bir hüküm eklendi:
"Ve dahi her kimse tımar versemhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elinden sebepsiz yere alınmaya. O kişi ölürsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tımarı oğluna versinler. Oğlan küçük isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sefer vaktinde hizmetkârları onun yerine sefere gitsin. Ta ki oğlan sefere gidecek yaşa gelene kadar... Ve her kim bu kanuna uyarsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah ondan razı olsun."
İKİNCİ SELİMhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif MİMAR SİNAN VE SELİMİYE CAMİÎ
Sultan İkinci Selim çok sevdiği Edirne'ye bir cami yaptırmak isteyince tabii hemen Mimar Sinan'ı çağırdı. Bu cami öyle bir eser olmalıydı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyada eşi ve benzeri olmamalıydı.
Artıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ustalığının doruğunda olan Mimar Sinan için bu pek de öyle zor bir iş değildi. Üstelikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mimar Sinan'ın şimdi büyük bir hedefi vardı:
Selimiye Camii'nin kubbesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizanslılardan kalan Ayasofya'nın kubbesinden daha büyük olacaktı!
İnşaat altı yıl sürdü ve ortaya muhteşem bir eser çıktı. Mimar Sinanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Allah'ın yardımı ve Sultan Selim Han'ın arzusu ile" caminin kubbesini Ayasofya kubbesinden 6 arşın boydan ve 4 arşın derinlikten geçmeyi başarmıştı. Kubbe 8 filayağına dayanan kasnak üzerine oturuyordu ve kaideden başlayarak 15.86 metre yüksekliğinde idi. Caminin 4 minaresine ise üçer şerefe konulmuştu ve her üç şerefeye de üç ayrı yoldan çıkılıyordu. Böyle bir eser elbette ki yabancıları da hayran bırakıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gören herkes O'nu gıpta ile seyrediyordu.
Meselahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İngilizlerin ünlü mimarlarından Elvishttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edirne'deki Selimiye Camiinin kubbesi ile ilgili olarak şunları söylüyor:
- "Bu kubbeyi aşağı indirseniz ve içini altınla doldursanız bilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Büyük Sinan olmadan günümüzün teknolojisi ile tekrar yapamazsınız!"
Balkan savaşları sırasında Bulgarlar bir ara Edine'yi işgal etmişlerdi. O sırada camiyi gören ve hayranlıkla seyreden bulgar komutanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
"Bu mabedi Türklerin yaptığını bilmeseydimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ın yaratmış olduğunu söylerdim" diyerek hayranlığını belirtiyor.
Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif camiyi gezen bir Alman profesör ve mimarı da şöyle diyor:
- "Kendimi bütün zamanların mimarlarından daha kaabiliyetsiz görüyorum. Selimiye gibi bir mimari şahasere ve Sinan gibi bir mimara sahip olan bu devleti takdir ediyorum!"
Evet... Büyük eserleri ancak büyük sanatçılar ortaya koyabilirler ve büyük sanatçıları ancak büyük devletler yetiştirebilirler.
"GÜL BABA"NIN GÜLLERİ
Fatih Sultan Mehmed'in yerine geçen oğlu ikinci Bayezîd avdan dönüyordu. Bir an önce saraya varıp dinlenmeyi düşünürken atını durdurduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif havayı kokladı ve derin derin nefes alıp ferahladıktan sonra sordu:
"- Bu güzel kokular da nereden gelir böyle?"
Yanındaki vezirlerden biri cevap verdi:
"- Devletlü Padişahım! İstanbul kuşatmasına katılan gazilerimizden tabiat aşığı biri vardır kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O'na Gül Baba derler. Ak sakallıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nur yüzlü bir ihtiyardır. Şu yamaçları güllerle ve dahi türlü çiçeklerle donattı. Bu hoş kokular O'nun bahçesinden gelmektedir."
Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirin anlattıklarını tebessümle dinliyordu. Sözlerini bitirince kararını bildirdi:
"- Merhûm babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim!"
Artık yorgunluklar unutulmuştu. Gül Baba'nın kulübesine doğru yürüdüler. Kulübeye doğru yaklaştıkça gül kokuları artıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanın gözü-gönlü açılıyordu. Değerli misafirlerin geldiğini gören Gül Baba koştuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onları kapıda karşıladı. Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha atından inmeden selam verip hal-hatır sordu:
"- Savaşta bastığı yeri sarsanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif barışta oturduğu yeri gül bahçesine çeviren yiğit askerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif selam sana!"
Gül Baba mahçup olmuştuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güçlükle konuşabildi:
"- Sizden böyle iltifatlar görmek bizim için ne büyük şereftir Sultanımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sağolun!"
"- Sen kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'u fetheden ordunun bir neferi olarak şereflerin en büyüğünü almışsın Gül Baba. O büyük şerefin yanında bizim sözlerimizin hükmü mü olur?"
Gül Baba tebessümle başını öne eğerken Padişah atından indi ve Gül Baba'nın gösterdiği mindere bağdaş kurup oturdu ve O'nun kendi elleriyle pişirdiği kahveyi yudumlayıp yorgunluğunu giderdi. Sonra da şöyle bir teklifte bulundu:
"- Dilersen seni saraya alayım. Artık çalışma da yaşlılık devrini dinlenerek geçir!"
"- Sağolun Sultanım! Burada oturmak benim için daha iyi. Amma bir iyilik yapmak istersenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kulübemin bulunduğu yere bir mektep-medrese yaptır kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketimizin çocukları ilim-irfan öğrensinler!"
Gül Baba'nın sözleri Padişah'ı çok duygulandırmıştı. Yerinden kalkarken O'nu mutlu edecek cevabı verdi:
"- Gönlün rahat olsun Gül Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dilediğin olacaktır!"
Sonra bahçeyi gezdiler...
Padişah gülleri okşuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğilip kokluyor ve yanındakilerle konuşuyordu. Bu arada Gül Baba da özenle seçtiği gülleri koparıp demet yapıyordu. Padişah ayrılırken O'na bir demet sarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir demet kırmızı gül verdi. Padişah gülleri alıp kokladıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bağrına bastı ve atını sürüp gitti.
Kısa zaman sonra ise Gül Baba'nın kulübesi yıkıldı ve oraya büyük bir bina yapıldı. Zaman içerisinde okul olduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hastane oldu ama hep insanlığa hizmet etti. 1868 yılında "Mekteb-i Sultanî" adıyla yeni bir kimliğe bürünen okulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cumhuriyet döneminde de "Galatasaray Lisesi" adını aldı.
Gül Baba'nın Sultan İkinci Bayezîd'e verdiği o güzel kokulu sarı ve kırmızı güller önce bu liseninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da Galatasaray Spor Kulübü'nün sembolü oldu.
Gül Baba'nın türbesi bugün de oradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif okulun bahçesindeki yeşillikler arasında duruyor ve ziyaretçilerinden Fatihâlar bekliyor.
FATİHhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif MEDRESESİNE İMTİHANLA GİRDİ
Hazreti Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'u fethettikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen kendi ismiyle anılan bir cami ve etrafına da büyük bir medrese yaptırdı. Bugünün üniversitesi sayılan medresedehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir oda almak istiyordu. Fakat Fatih'in bu isteğine medresenin ilim neyeti;
— Siz ne talebesinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de hacegân sınıfındansınız. Bu durumda medresede bir odaya sahip olmanız mümkün değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Hazreti Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldığı bu cevaba kızmadığı gibi: http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
— Medresede bir odaya sahip olabilmem içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne yapmam lâzım? dedi.
— İmtihan olmanız lâzımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı talebe imiş gibi imtihana girdi ve imtihanı kazanarak kendi yaptırdığı medresede bir odaya sahip oldu.
FATİH YOLUNDA BİR IŞIK: EYYUP SULTAN
Başta Akşemseddin olmak üzere ileri gelen şeyhlerle dervişler "İstanbul'un mutlaka fethedileceğini" söyleyerek ordunun moralini yükseltiyorlardı. Yapılan tefsirlere görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kur'an-ı Kerim'de geçen "Beldetün Tayyibetün - Güzel Şehir" sözündeki rakamların toplamı ebced hesabıyla 857 oluyordu ve bu rakamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hicrî Takvim'e göre İstanbul'un fetih yılı oluyordu.
Bu şehirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Milâd öncesinden başlayarak hiç gündemden düşmemişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şimdiye kadar çeşitli milletler tarafından defalarca kuşatılmıştı. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed(S.A.V)'in Hadis-i Şerifleri'yle tuttukları ışık Müslümanları da bu şehir üzerine yöneltti.
655 yılında ve Hazreti Osman(r.a.)'ın Halifeliği döneminde Hazreti Muaviye tarafındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 668 yılında Muaviye'nin oğlu Yezid tarafındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha sonra da başka İslâm orduları tarafından kuşatmalar yapıldı. 668 yılında yapılan kuşatmadahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamber Efendimiz(S.A.V)'in sancaktarlığını yapan Hazreti Eyyup El Ensarî şehid olmuştu. O'nun yakın bir yerde defnedilmiş olacağını tahmin eden din büyükleri mezarının yerini bulmak için büyük gayret gösteriyorlardı.
Akşemseddin kendini adeta bu konuya adamıştı. Bir gece Padişah'ın hazır bulunduğu otağda secdeye kapanıp kendinden geçmiş ve Allah(cc)'la başbaşa kalmıştı. Secdede o kadar uzun kaldı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada bulunanların çoğuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Efendi mezarın yerini bulamadığı için utancından başını kaldıramaz oldu" diye alaya almaya başlamışlardı. Derkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akşemseddin başını yerden kaldırdıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözyaşlarıyla sırılsıklam olmuş yüzünü yanında bekleyen Sultan'a çevirdi ve büyük müjdeyi verdi:
"- Beyim! Allah(cc)'ın hikmetihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif seccademizi Eyüp Sultan Hazretleri'nin mezarı üzerine sermişiz. Hemen şu yeri kazsınlar!"
Hemen toprak kazıldı... Heyecan doruktahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün bakışlar aynı noktada! Ve işte bir sanduka üzerine şöyle bir yazı. "Hâzâ kabrü Ebü Eyyüb.."
Kimde can kalır? Herkes sevinçten ağlıyor ve haber Türk Ordusu'nun safları arasında dalga dalga yayılıyor:
"Müjdeler olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif müjdeler olsun kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Eyyup Sultan Hazretleri'nin mezarı bulundu!.."
Bu müjdeyi alan ordunun karşısında değil bir Bizanshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bin Bizans bile dayanamaz artık. Nitekim dayanamadı da.
FATİH'İN HALKINI İMTİHANI
Hazreti Fatih Sultan Mehmet istanbul'u fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istanbul'un fethine girişmeden öncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı'nın başşehri olan Edirne'de çarşıya çıktı.
Çarşının bir tarafından giriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alış - veriş yapmaya başladı. Birinci dükkâna varıp birşey aldı. İkinci bir şey istediğinde dükkân sahibi vermedi.. Fatih'i tanımıyordu dükkân sahibi. Fatih Hazretleri mal olduğu halde neden vermediğini sordu.
Adam:
— Ben sana bir şey satmakla sabah siftahımı yapmış oldumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ikinci alacağını da karşıdaki dükkândan al. Çünkü o henüz siftah etmemiştirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Fatih memnun olmuştu. Öbürüne vardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar mal aldı... İkincisini istediğinde o da vermeyip komşu dükkâna gönderdi. Böylece Hazreti Fatih koca çarşıyı baştan sona kadar dolaştı... Hepsinde aynı mukabele ile karşılaşmıştı.
Aldıkları erzakıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif medresede ilim tahsil eden talebelere gönderdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisi de saraya gelip Allah'a şükür secdesine kapandı ve şöyle dedi:
— Ya Rabbi sana hamdolsun... Bana böyle birbirini düşünen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans'ıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyayı bile fethederimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi ve istanbul'un Fetih planlarını hazırlamaya başladı.
51 gün süren muhasaradan sonra Bizanshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akşemseddin Hazretleri'nin de bizzat iştirakiyle fetholunmuştu. İstanbul fetholunduktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı imparatorluğunun merkezi Edirne'den İstanbul'a taşındı.
ESTERGON KALESİ
Kanunî Sultan Süleyman'ın Padişahlığı döneminde ve 1543 yılında elimize geçen Estergon Kalesi Sancakbeyli haline getirilerek Budin Beylerbeyliği'ne bağlanmıştı. Ancak kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bundan yaklaşık elli yıl sonra Almanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Lehhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çek ve İtalyanlardan oluşan 80 bin kişilik bir haçlı ordusu tarafından kuşatıldı. Bu sırada Estergon Kalesi'nde yalnızca beş bin Türk askeri bulunuyordu.
Durum gerçekten çok kötüydü ve yardım alma ihtimali de yoktu. Düşmanın teslim olma teklifi Estergon muhafızı Kara Ali Bey tarafından kabul edilmedi. Kara Ali Bey ve yanındakilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Biz Rumeli gazileriyiz; kelle verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kale vermeyiz!" diyorlardı.
Bu inancı taşıyan er kişilerin savunduğu kaleyi düşürmek elbette kolay olamazdı. Nitekim kuşatmanın uzamasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman askerlerini yöneten kumandanları çılgına çevirdi ve askerlerini kırbaçlatmaya başladılarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bu durumu gören Kara Ali Bey yüksek bir sesle bağırdı:
- "Şu mel'un kumandan yere düşürülürsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kafir askerlerinin hepsi geri dönecektir. Kim onu vurursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine dilediği verilecektir!"
Bunun üzerine Osman isimli bir yiğit "Ya Allah" diyerek tetiği çekti ve düşman kumandanını yere serdi. Ancak ne var ki bu arada kale kumandanı Kara Ali Bey de şehid oldu. O'nun yerine kumandayıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o sırada kalede bulunan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa aldı. Ancakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalede kıtlık ve susuzluk başladığı için yapılacak fazla bir şey yoktu.
Kalede bulunan tarihçi Peçevi İbrahim Efendi durumu şöyle özetliyordu:
- "Sanıç etrafında hararetinin şiddetinden ıslak mermerleri yalayan ve bir damla su için can veren elsiz - ayaksız yaralıların inlemeleri yürekleri sızlatıyordu."
İçerdeki durum gerçekten elem vericiydi. Bu arada Yeniçeri askerinin ayaklanması herşeyi alt - üst etti. Artık teslim olmaktan başka çare yoktu. Aralarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'nın da bulunduğu esirler Tuna nehrindeki gemilere bindirilerek Vişegrad'a götürüldüler.
Estergon Kalesi'nin elden çıkması ve orada verilen şehidler bütün milleti yürekten yaraladı ve iştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nesilden nesile söylene gelen Estergon türküsü o günlerin hatırasını hâlâ canlı tutuyor:
Estergon Kalesi subaşı durak
Kemirir içimi bir sinsi firak
Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yâr peşinde koşar kara bahtlıyım
Estergon Kalesi subaşı hisar
Baykuşlar çağırışırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bülbüller susar
Kâfir bayrağını burcuna asar
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Bu ateşle yanar kara bahtlıyım
Estergon Kalesi subaşı kale
Göklere ser çekmiş burçları hele
Biz böyle kaleyi vermezdik ele
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Estergon'u vermiş kara bahtlıyım.
Evet... "Kara bahtlılar" Estergon'u gözyaşları içinde düşmana vermişlerdi ama onu geri almaya da ahd etmişlerdi.
Başvezirlik ve kumandanlık görevine tayin edilen Lala Mehmed Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalenin elden çıkışından on yıl sonra bu defa fetih için Estergon önlerindeydi. 29 Ağustos 1605 yılı günü başlayan kuşatma bir ay sürdü ve kale 29 Eylül ele geçirildi. Artık yaralar sarılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaybedilen dosta kavuşulmuştu.
Estergon Kalesi bundan sonra 78 yıl daha Osmanlı hudut boylarının müdafaasını yapan bir mücahid gibi görev yaptı. Kalehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üstümüzde kara bulutların dolaşmaya başladığı günlerdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1683 yılında içimizde silinmez hatıralar bırakarak elimizden çıktı ve bizleri boynu bükük bıraktı. Onun için biz hâlâ o türküyü söylüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Estergon'u unutmuyoruzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif unutamıyoruz:
Estergon Kalesi subaşı durak
Kemirir içimi bir sinsi firak
Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yâr peşinde koşar kara bahtlıyım...
DÜNYA ORDULARININ EN KUVVETLİSİ
Şarlken adıyla bilinen Alman İmparatoru ve İspanya Kralı Charles-Quint'in elçisi olarak yedi yıl boyunca Türkiye'de kalan Oger Ghislain de Busbecghttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Türk Ordusu ile ilgili gözlemlerini şöyle anlatıyordu:
"Türk ordusu ile kendi ordumuzu karşılaştırdığım zaman gelecekte başımıza gelebilecek olan şeyleri düşünüyor ve irkiliyorum.
Türklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tarih boyunca düşünülebilecek en kudretli orduya sahipler. İmparatorluğun bitmek- tükenmek bilmeyen bütün kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kazanılan sürekli zaferlerin tecrübesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düzenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif disiplinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kanaatkârlık ve uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını oluşturuyor.
Bizim ordularımız ise fakirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif savurganhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yenilgiler yüzünden maneviyatını yitirmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif disiplinsizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başıboşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sarhoş ve tamahkâr bir halde. Şuna eminim kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran sürekli olarak doğudan Türkiye'yi tehdit etmesehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa'nın işi çoktan bitmiş olacaktı.
Türkler İran'ın işini bitirdikten sonra bütün ağırlıklarıyla bize yöneleceklerdir. Böyle bir durum karşısında ne yapacağımızı ve buna ne derece hazırlıklı olduğumuzu düşünüyorum dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif korkuyorum.
Türk ordusunda ilk dikkatimi çekenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çeşitli sınıflara mensup askerlerin kendi karargâhlarından dışarı çıkmamaları oldu. Bizim karargâhlarda olup-bitenleri bilenler buna inanmayacaklardır. Onbinlerce askerin bulunduğu Amasya ordugâhında büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu. Orada kavgadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tartışmadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şiddetten ve zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım. Her taraf tertemizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pırıl pırıldı. Türkler artıkları derhal yakıyor ya da uzağa götürüp gömüyorlar. Onlar hiç kumar bilmiyorlar. Bizim ordugâhlarımızda ise zar ve kâğıt oynanmayanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içki içilmeyenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kavga çıkmayan çadır yoktur.
Türk ordusunda en küçük bir disiplinsizlik hemen cezalandırılıyor ve hiç bir suça göz yumulmuyor. Ordugâhta bir bayram namazının kılındığına şahid oldum. Saflar şaşılacak derecede düzgündü.
Uçsuz bucaksız bir kalabalık; türlü türlühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif renk renk üniformalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif altınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gümüşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif lâlhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ipek ve saten pırıltıları içinde alabildiğince uzayıp gidiyordu. Yalnızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu servet ve ihtişam içinde herkes mütevazi idi. Bu kudret ve zenginlik onlar için alışılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benimsenmiş şeylerdi. Uzakta tımarlı süvarilerin binlerce atı görünüyordu. Bu atlar da gayret yüksek ve bakımlı hayvanlardı.
Türk toplumunun manzarası da Türk ordusunun manzarasından farksızdır. Aynı sessizlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif servet içindeki sadelikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendine güvenenlere mahsus tevazu halk tabakalarına kadar yayılmış durumda. Kısacasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türklerden alacağımız dersler sonsuzdur."
DİĞER KARDEŞLERİN DUYARSA
Hazreti Fatih'in dervişlere karşı çok zaafı vardı. Bir gün onun bu zayıf tarafından istifade etmek isteyenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pejmürde kılıklı bir adam huzura girip:
— Devletlû Sultanımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben senin kardeşinim. Malının yarısını bana vermen gerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesedarına:
— Bu fakire bir mangır ver! dedi. Fakat miskinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif parayı az bulup:
— Senin gibi şanlı bir hükümdarahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kardeşine bu kadar az para vermek yakışır mı? dedi.
Hazreti Fatih:
— Seninle nerden kardeş oluyoruz? diye sorunca. Adam:
— Senin dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benim de ilk anamız Havvahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ilk babamız Âdem Aleyhisselâm değil mi? dedi.
Bu sefer Hazreti Fatih'in cevabı şöyle oldu:
— Sen verdiğim parayı az görüyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halbuki öteki kardeşlerin duyarsa hissene bu kadar da düşmez. Şimdilik bu sana yeter!
DANSIN YASAKLANIŞI
Bugün memleketin ekseriyatla her yerindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hattâ İslâm Dünyası'nın ve Dünya'nın her yerinde bir medeniyet alâmeti(!) olarak kabul edilen ve genç -ihtiyar hemen herkes tarafından icra edilen dans denen melanethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ilk defa Kanunî zamanında Fransa'da yapılmaya başlanmıştı. O zaman Osmanlı İmparatorluğunun sınırları Avrupanın ortalarında idi ve Fransa'ya dayanıyordu. Bu dans denen melanetin ilk yapılmaya başlandığını duyan Kanunîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zamanın Fransa Kralına bir mektup yazdı.
Kanunî'nin Fransa Kralına yazdığı tarihî mektup aynen şöyledir:
"Ben ki; kırksekiz krallığın hakanıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanunî Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketinizde dans namı altında kadın - erkek birbirine sarılmak suretiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alâmeleinnas icra-i luğbiyat yapılmakta olduğu mesmu-u şahanem olmuştur.
Hem hudud olmaklığımız dolayısiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işbu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde Name-i Hümayunum yedinize vusulünden itibarenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal son verilmediği takdirdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizzat Orduyu Hümayunumla gelip men'e muktedirim!.."
Rivayete görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanunî'nin bu mektubundan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransa'da yüz sene dans yapılmamıştır.
BİRLİK OLMAK
Bir elin nesi var iki elin sesi var. Kuvvet birlikten doğar. Birlikle ilgili bir mesel vardır: Hakan çok hasta olduğundahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün oğullarını yanına çağırıyor. Bu Hakan’ın yedi tane oğlu vardı. Hakan oğullarının her birine bir tane ok veriyor. “Bunları kırın.” diyor. Hepsi kırıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ondan sonra oğullarına 12 ok veriyor ve “Bunları kırın.” diyor. Tabiî ki kıramıyorlar. Hakan: “Artık anlayabiliyor musunuz? Bir tane oku kırmak çok kolaydırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat çok sayıda ok bir araya gelirse zor kırılır. Hepiniz bir bütün olarak çalıştıkça Hakanlığımız sağlam kalacaktır.” dedi.
Hakan’ın söylediği gibi “Bir tane oku kırmak çok kolaydırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat bir araya getirilmiş oklar zor kırılır.” İnsanların kalbi bir kişi gibi beraber atarsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dağı bile taşıyabilir. Bu mesel insanların birlikte çalışmasının ve birliğin ne kadar kıymetli olduğunu anlatması açısından dikkate değerdir.
ALLAHÛ TEALÂ’NIN GÖNDERDİĞİ PARA
Zihni Paşa Maliye Nazırı ikenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mühürdar Hafız Said Efendi’yi karşısına alırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kağıtları beraber çıkarırlarmış. Bir gün saraydanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele on beş bin altın gönderilmesi için Padişah’ın iradesi gelir. Merkez hazinesinde bu kadar para yoktur. Zihni Paşa alışkanlığı üzere sağa sola sallanarak söylenmeye başlar:
- Ah Said Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gör bak Said Efendi... Nereden bulacağız Said Efendi?
Said Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karşısında sallanarak konuşan Zihni Paşa’ya dervişâne bir cevap verir:
- Hele telaş etmeyin Paşa Hazretleri. Cenab-ı Hak gaip hazinesinden gönderir!
Zihni Paşa bu teselliyi duymazdan gelerek sallanmaya devam edip:
- Ah ne yapacağız Said Efendi? Vah Said Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diye sızlanmaya devam ederkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Aydın Defterdarlığı'ndan bir telgrafhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif görevli tarafından masanın üzerine bırakılır. Telgrafta vilayet tahsilatından yirmi bin altın gönderildiği yazılıdır.
Zihni Paşa şaşkın şaşkın bir telgrafahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir Said Efendi’ye bakarak:
- Said Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu derdin böylece halledileceğini nereden bildin?
Said Efendi Maliye Nazırına acı bir tebessümle şöyle cevap verir:
- Bunu bilmeyecek ne var Paşa Hazretleri? Kaç asırdır bu memleketin bütün dertleri sadece Allah’ın lütfu ile halledilir. Bir ülkede liyakatli insanlar kalmadı mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah’ın merhameti başlar. Bu da bir ilâhi cezadırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama bizler anlamayız.
EBDAL KUMRAL VE HIZIR ALEYHİSSELÂM
Ebdal Kumralhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tefekkür halindedir... Birden yanında Hızır Aleyhisselâm beliriverir! Osman Gazi’yi kastederek. “O yiğidin istikbali çok parlak” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Var bul onu ve müjdeyi ver!”
-Nasıl bir müjde?
-Yakında rüyâsını görür!..
Ebdal Kumralhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dergâha koşar. Vardığında sohbet başlamıştır. Bir köşeye sokulurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diz çöker. Bakın şu işe ki Osman Gazi de oradadır. Genç mücahîd kelimesini kaçırmadan şeyhini dinlemektedir...
“Toprağa bağlanın!”
Edebâlî Hazretleri “Toprağa bağlanın!” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Su kullanınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağaç dikinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bahçelerinizi elden geçirin.” (Bunlar bu coğrafyada kalıcı olduklarına dair işaretlerdir.) “Fukaraya sahip çıkınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âlimlere hürmet edin...”
Gecenin ilerleyen saatlerinde Osman Gazi el öperhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif müsaade ister. Edebâlî hazretleri gözlerini kısarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geceyi dinler. Sonra nedendir bilinmez “Sabah ola hayrola” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “gelin kalın burada!”...
Bu diyarda ona itiraz ne mümkündür. “Başüstüne” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif baş eğerler.
Derhal döşekler serilir... Osman Gazi ayağını uzatıp yatamaz. Zira odanın duvarında Mushaf-ı Şerîf asılıdır... Bir köşeye bağdaş kurarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tesbihi ile baş başa kalır. Ama bir ara içi geçerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edebâlî Hazretleri'nin göğsünden çıkan bir nurun kendini kuşattığını görür. Sonra vücudu çınara döner. Dallanıp budaklanır ve çok büyür. Yaprakları bulutlara varırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kökleri kıtaları tutar. Dağlar ovalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nehirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehirler... İnsanlar bölük bölük gelir gölgesine girerler. Huzurlu ve neşelidirler...
Osman Gazi rüyânın heyecanıyla gelir kendine... Müezzinin yanık sesi odayı doldurur. Mescide geçerler. Osman Gazi rüyânın tesirindedir hâlâ. Ebdal Kumral sorar. “Ne oldu sana?”
-Bir rüya gördüm hocam. Garip bir rüya!
-İyi yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte fırsat. Şeyhimize arzeyle!..
“Doğru söylüyorsun!”
Osman Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahçup mahçup rüyâsını anlatır. Edebâlî Hazretleri kısa bir tefekkürün ardından “Ey oğul. Sana müjdeler olsun!” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Göğsümden çıkan nur kızımdır (Bâlâ Hatun). Seni kuşatması evleneceğinize işarettir... Ağaca gelince: Sen büyük bir devlet kuracaksın. Evlatların adaletle hükmedecekler. Allahü Teâlâ seni ve neslini insanların İslâm’la şereflenmesine vesile edecek...
Ebdal Kumral heyecanlıdır. “Vallahi doğru söylüyorsun!” der: “Hızır Aleyhisselamın bildirdiği müjde bu olmalı!”
"VEREN DE O ALAN DA O!..."
Sultan Selîm Han Mısır’ı zaptettiği zamanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cumâ namazını Ezher Câmiinde kıldı. Namazı kıldıran hatîb için yüz altın bağışladı. Bunu önceden öğrenen hatîbhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o gün Cumâ namazını kıldırma sırası kendisinde olan diğer hatîb arkadaşından izin almıştı. Nöbetini devreden hatîbhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğer arkadaşının altınlara kavuştuğunu görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söylenmeye başladı. O sırada orada bulunan Abdülvehhâb-ı Şa’rânî aralarına giriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nöbetini veren hatîbe;
- Sana kısmet değilmiş
- Üzülme! Allahü Teâlâ bunu sana kısmet etmemişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. O da;
- Rızkımın kesilmesine bu arkadaşım sebep olduğu için kızıyorumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Şa’rânî hazretleri de;
- O sebep oldu görünüyorsa dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aslında sebep o değildir. Arkadaşın ilâhî kudretin bir âletidir. Adaleti kim hareket ettiriyorsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hüküm onundur. Yoksa âdaletin değildir. Senin böyle söylemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sopa ile dövülüp de sopayı vurana değil; sopaya kızan adamın hâline benziyor.
“Savunacak halim yok!”
Hani sen her Cumâ hutbelerinde; “Vallahi veren de Allahü teâlâdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alan da. Yükselten de Allahü Teâlâ’dırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alçaltan da...” demez miydin? Şimdi niçin bunun tersine göre hareket ediyorsun?” deyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o hatîb;
- Üstâdım! Bu sözler karşısında âciz kaldım. Hüccet ve isbâtlarınla beni susturdunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyerek oradan ayrıldı...
KURTULMAK İSTİYORSAN SULTANIMIZ'I ÜZME!...
Yıldırım Bayezidhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Niğbolu Zaferinde kazanılan gânimetlerle muhteşem bir mescid yaptırmak ister. Mimarlar bugünkü Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın! Değerinin fevkinde ücretlere omuz silkerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün tekliflere “olmaz” der. Önce vezirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra bizzat Sultanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kadının ayağına giderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iknaya çalışırlar. Ama o direnir.
Hesapta olmayan pürüz!
Sultan Bayezidhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif caminin yerini beğenmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çözüm yolu arar. Kadılar “mal onun değil mi” derlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “satarsa satarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif satmazsa satmaz!” Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid’in aklına damadı gelir. Emir Sultan’ı bulur meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder. “Acele etme!” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Bir gecede neler değişmez?”
İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır! Kalabalıkta korkunç bir azab endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar âlemlere rahmet olarak yaratılan Resulullah Efendimiz’in yanına koşarlar. Şefaate kavuşan kavuşana. Kadıncağız da niyetlenirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama bırakın yürümeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kıpırdamaya mecâli yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryad figan ağlamaya başlar...
“Herkes gitti ben kaldım!”
İşte tam o sırada Emir Sultan’ı görürhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Herkes cennete gitti” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Ben bir başıma kaldım burada!” Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Kurtulmak istiyor musun?” Kadın nefes nefese cevap verir:
-Hiç istemez miyim?
-Öyleyse Sultanımızı üzme!
Ertesi gün kadın ayağı ile gelirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti bağışlar camiye...
HZ. DAVUD’UN (AS) KILICI
Mukaddes Emanetler Dairesi’nde Peygamber Efendimiz (SAV)’e bazı kutsal eşyaların yanı sıra diğer Peygamberlere ait bir takım kutsal eşyalar bulunmaktadır. Hazreti Yusuf’un (as) sarığıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hz. Musa’nın (as) asasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazreti İbrahim’in (as) tenceresihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gibi geçmiş peygamberlere ait eşyalar bulunmaktadır. Bunlardan en ilginç olanı da Hz. Davud’un (as) kılıcıdır. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nin 21/137 numaralı envanterine kayıtlı olan bu kılıcın ilginç olmasının nedeni; yanında bulunan ve Yavuz Sultan Selim’in Mısır’a girmesinden önce hazırlanmış olan kitabede kılıcın hikayesi anlatılmaktahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şifreli olarak bu kılıcın Mısır’ı fethedecek Yavuz sultan Selim’e geçeceğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saltanatları müddetince onların elinde kalacağı daha sonra bir kaos döneminin olacağı nihayet kılıcın Hz. İsa ve Mehdi’nin (as) eline geçeceği anlatılmaktadır.
Bu emanetlerin gelişi hakkında ki rivayet ise şöyledir: "Çoğu geceleri uyumayan Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hep nedimi Hasan Can ile kitap okuyup ilim konuşurlardı. Hasan Can'ın uyuyakalıp padişahın hizmetine gidemediği gecenin sabahında Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hasan Can'a sordu: İmdi ne düş gördün beyan eyle." Fakat sonradan anlaşıldı ki söz konusu rüyayı Hasan Can değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kapı Ağası Hasan Ağa görmüştü. Rüyasını hemen padişahına anlatan Hasan Ağahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rüyamda gecenin bir vakti kapı çalındıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalabalık halde gelenler Arap elbiseli ve Arap simâlı şahıslardı. Kapının yanında dört kişi durmaktaydı. Kapıyı vuranın elinde ise sizin ak sancağınız bulunmaktaydı. O bana dedi ki; 'Bu gördüğün Resul'ün Ashabı'dır. Bizi gönderip buyurdu ki; Kalkıp gelsin! Haremeyn (Mekke ve Medine) hizmeti ona verildi. Bu gördüğün dört kimseden bu Ebu Bekr-i Sıddıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu Ömerü-l Farukhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu Osman-ı Zinnureyn'dir. Seninle konuşan ben ise Ali bin Ebu Talib'im. Var Selim Han'a selam söyle.'" dedi. Yavuz Sultan Selim ise bu rüyayı yüzü kızararak ve gözyaşları içinde dinledi.
Bu hadiseden sonra hazırlıklar tamamlandı ve Mısır seferine çıkıldı. 20 Şubat 1517 Cuma günü Kahire'de Yavuz Sultan Selim adına hutbe okunmasıyla ise Mısır ve Hicaz artık Osmanlı Padişahı'nın yönetimi altına girdi.
SOHBETİN TADINI ALIRSA SARAYDA DURAMAZ!...
Büyük Velî Ebûl Vefa Hazretleri'nin Fatih’e karşı husûsî bir sevgisi vardır. Bunu anlayan Fatih Sultan Mehmet günün birinde dayanamazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ebûl Vefa Hazretlerinin dergahına gider. Ancak Ebûl Vefa Hazretleri “Hayır!” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Görüşmesek daha iyi!...”
Muammayı çözemezler!...
Koca Sultan yüzgeri giderkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mübârek de hıçkırmaktadır. Bir hüzündür çöker mekâna. Talebeleri muammayı çözemezler. Sıradan Rumların bile kıymet veriliphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyur edildiği bir tekkenin kapısı "Cihân Pâdişâhı"na neden açılmaz?..
Nitekim içlerinden biri dayanamaz. “Bağışlayın ama efendim.” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Hem Hünkâr'ı üzdünüzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem kendiniz üzüldünüz. Bunun bir hikmeti olsa gerek?”
Mübârek “Doğru söylüyorsun.” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Ama aramızdaki muhabbet vazifelerimizi unutturacak kadar fazla. Eğer Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sohbetin tadını alırsa sarayda duramaz... Korkarım tacı tahtı bırakırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dervişliğe kalkışır...”
450 YILLIK KAHRAMAN TÜRK AMİRALİ
Fırtına öncesi sessizlik hakimdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Adriyatik’in sakin sakin salınanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derin lacivert sularında... Kararlıydılar... "Dur" demek gerekiyordu artık bu Türklere...
302 gemi.
2.500 top.
60 bin asker.
Papa’nın eteğini öpen Andrea Doriahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hazırdı...
İspanyoluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Portekizlisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Venediklisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cenevizlisi güçbirliği yapmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Barbaros’u bekliyorduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Preveze’ye gömmek için.
*
Geldi koca Hayrettin.
3’te 1 kuvvetle.
112 gemisi vardı sadece.
800 top.
15 bin levend.
*
"Cesaret edemez" dediler.
Etti.
Yapmıştı planını... Cephedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif göğüs göğüse dizilecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saldırı anında "hilal" biçimine dönüşüphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öldürücü darbeyi sağ kanattan vuracaktı... Çünkü zekasına en güvendiği adamınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif manevi oğlunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oraya koymuştu.
Vehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gürledi toplar!
Vay anam vay...
5 saat...
Netice?
Canına okudu!
Andrea Doriahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı tokadının nereden geldiğini şaşırmıştı... Tırıs tırıs kaçarkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 128 gemisi batmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 29 gemisi esir düşmüşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 30 bine yakın askerini kaybetmişti.
Zafer bizimdi...
Akdeniz de.
*
Bitirici darbeyi vuranhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Barbaros’un o en güvendiği manevi oğluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edremit yakınlarındaki Kazdağı’nda doğmuştu. Çocuk yaşta atıldı dalgalara... Oruç Reis’in yanında pişti... Kanuni Sultan Süleyman’ın huzuruna Barbaros ile birlikte çıktı. Amiral oldu.
Çalışkan...
Zeki...
Kabiliyetliydi.
Gözünü budaktan sakınmıyordu.
Korku saldı yüreklere.
Vuruştu devamlı.
Aman vermedi.
Bir arahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Korsika’da baskın yedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif esir düştü. İzi kayboldu. Arandıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tarandı... 3 uzun yıl... Hangi karanlık zindanda olduğu bilinmiyordu... Barbaroshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif casuslarını gönderdi her yere... Vehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öğrendi... Cenova’da tutuluyordu. Küreğe vurmuşlardı... Barbaroshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 100 parçalık armadasıyla gitti Cenova’yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çağırdı şehrin valisini ayağına... Adeta "suratına tükürür" gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haykırdı: "Ya verirsinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ya şehrini kafana yıkarım!"
Verdiler çaresiz...
Barbaroshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif manevi oğlu için savaşı göze almıştı. O kadar değerliydi... O kadar güvenirdi ki onahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öz oğlunu bile ona emanet etmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanına vermişti.
*
Cezayir Sancakbeyi oldu. İspanya’yı vurdu. İtalya’yı vurdu. Fransa’yı vurdu. Tunus’a daldı... Gittihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fas’ı aldı. "Fas Fatihi" unvanını da... Osmanlı’yı Atlas Okyanusa’na açanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oydu.
*
Derdi kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Barbaros...
"Andrea Doriahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benden çok ona kin beslerdi... Akıl almaz cüretihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif görülmemiş zekası ve denizcilik dehasıylahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün kafir amirallerini yıldırmıştı."
Böyle derdi...
Övünürdü onunla.
*
O da çok vefalıydı ustasına karşı... Emrindeki levendlere ezberletmiştihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bağırtırdı hep coşkuyla...
Deniz üstünde yürürüz
Düşmanı arar buluruz
Öcümüzü komazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alırız
Bize Hayreddinli derler...
*
Şerefiyle hizmet etti.
Emekli oldu.
Cezayir’de gözlerini yumdu.
Adı Dünya tarih defterinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akdeniz’e nam salanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif titretenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanlı Türk Amirali olarak kazındı.
*
Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Salih Reis’ti.. 450 Yıllık Kahraman Türk Amirali...
(Yılmaz ÖZDİL)
ÖYLE BİR SULTANA..
Habib Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 4. Murad devrinin gizlihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakirdirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir.
Yaşlı Habib Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğunun tozunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... Niyetihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şöyle iyice bir keseleniphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib Baba'yı içeri sokmak istemez.
"Bugün" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dışarıdan müşteri alamıyoruz."
Habib baba üzülür... Ricahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif minnet ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yalvarır...
"Ne olursun" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "kimseye varlığımı belli etmemhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbim'e ibadet ederken utanıyorum. Binbir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır... Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek ...
"Baba şu odada hızla yıkanıp çıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif para da istemem. Yeter ki vezirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin farkına varmasınlar."
Habib Baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boyluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif posluhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gençhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yakışıklı biridir bu gelen. Onun da görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü... İkinci müşteri kılık değiştirmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 4. Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.
"Hele bir bakalım" demiştirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "bizim vezirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hamamda benden uzaktahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi başlarına ne yaparlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasıl eğlenirler?"
Ve bu merak padişahıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tebdil-i kıyafet ettirerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hamama getirmiştir.
Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır...
Hamamcı vezirler der almak istemez... Padişah isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne olursun derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bastırır ve padişah galip gelir... Habib Baba'nın yıkanmakta olduğu odayı göstererekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif genç padişahın kulağına fısıldar:
"Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber sessizce yıkanınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir an evvel çıkın... Ve ekler: "Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler."
Sonra 4. Murad'da Habib Baba'nın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar.
Bu aradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hamamın büyük salonundan gelen tefhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dümbelekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şarkıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır...
Habib Baba'nın gözühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona... Allah hikmeti gereği dostunahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir...
Ve yanındakinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif görüntüsüne uygunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib Baba yumuşak bir sesle konuşur:
"Evladım" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Sırtın fazlaca kirlenmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif müsade edersen bir keseleyivereyim."
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar... Haz duyarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çünkü ömründe ilk defa biri onahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişah olduğunu bilmedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırf bir insan olarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
Memnuniyetle Habib Baba'nın önünde diz çökerken: "Buyur baba" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "ellerin dert görmesin"
Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 4. Murad'ın sırtını bir güzel keseler... Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.
"Baba" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "gel bende senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım." Habib Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif teklifin kimden geldiğinden habersizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tebessümle;
"Olur evlad" deyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan'ın önünde diz çöker. Bu aradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib Baba'yı yoklarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağzını arar...
"Baba" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "görüyor musun şu dünyayı... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak adamlar içerde tefhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dümbelek hamamı inletiyorlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen ve ben ise burada iki hırsız gibi..."
Habib Baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib Baba'dan duyduklarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağzı açık bırakıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif keseyi elden düşürten cinstendir.
"Be evladım" derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Habib babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanı'na kendini sevdirmeye bak kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir...
HUZUR VE SAÂDETİN KIYMETİ
Bir pâdisâhın acemi bir kölesi vardı. Bir gün bu köle ile gemiye binmişti. Köle o zamana kadar hiç gemiye binmemiş ve deniz görmemişti. Gemi yolculuğunun bir takim sıkıntıları ve zorlukları vardı. Kölehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gemi limandan ayrıldığı andan itibaren titremeye başladı. Ne yaptılarsa köleyi sâkinleştiremediler.
Gemide âlim bir kişi vardı. Hükümdâra; "Müsaâde ederseniz ben onu susturayım" dedi. Hükümdar da o zâta izin verdi. O zâthttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif köleyi denize attırdı. Köle birkaç kere suya battıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çıktı. Geminin bir tarafına can havliyle tutundu. Onu saçından tutup gemiye aldılar. Bu olaydan sonra kölehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kösesinde sessiz ve sâkin oturdu. Hükümdar âlimden bu isin hikmetini sordu. O da; "Köle suya girmeden evvelhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gemideki selâmetin kadrini ve kıymetini bilmiyordu. İşte huzûrlahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saâdet ve sıhhat de böyledir. Huzûr içinde yasayanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mesûd olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir felâkete uğramadıkçahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o huzûr ve saâdetin kıymetini bilmez. İnsan hasta olmadıkça dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sağlığının kıymetini bilmez" dedi.
ORHAN GAZİNİN NİLÜFER HATUNLA EVLENMESİ
Osman Gâzî düğüne dâvet edilmişti.. Bilecik Tekfûru evleniyordu. Yarhisar Tekfûru'nun 13 yaşındaki kızı güzel Helofira'yı alıyordu. 1299 yıllarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Güzel Anadolumuz'ahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Selçuklu Türkleri hâkimdi. İstanbul ve civârında yaşayan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmak için durmadan çalışırlardı. Bunun için taâ İstanbul'a kadar uç kuvvetler gönderilirdi. Osman Gâzihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu uç beylerinin en cesuruydu. Oğuz Türkleri'nin 24 boyundan biri olan Kayıların başbuğu idi. Selçuklu Sultânıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisine Söğüt Kasabası'nınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Domaniç Dağlarını da vermişti. İstanbul civârında bulunan bir çok kale isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizans'ın elinde idi. Her kalenin başındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Tekfur isimli bir kumandan mevcuttu. Bizans İmparatorluğu'nu korumaya ve kurtarmaya çalışıyorlardı. Osman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gözüpek adamlarıyla Bizans'a ve tekfurlarına kan kustururdu. Ondan çok çekinirlerdi. Bilecik Tekfuru dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pek korktuğu Osman Bey'i kendi düğününe dâvet etmek zorunda kalmıştı. Fakat bu dâveti kendisi yapamamıştı. Eskiden Tekfur olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama Osmanlılar'ın adâletini gördükten sonra Müslümanlığı seçen Köse Mihâl'e ricâ etmişti.Mihâl Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Müslüman olduktan sonra sayısız kahramanlık göstermiş ve kendisine 'Gâzî Mihâl' adı verilmişti. Düğün dâvetini duyan Osman Bey gülümsedi. Gene de hayret etmişti:
-Ne dersin Mihâl?.. Bu keferenin bizi dâvetten maksadı ne ola?..
-Beli Beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif maksadı fesatlıktır.
-Bilecik'te adamlarınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çaşıtların var mıdır?
-Hemi de sarayın tam göbeğinde.
-Onlar ne fısıldar?
Mihâl Bey sesini yavaşlatarak :
-Niyetleri düğünde seni zehirlemekmiş Beyim.
Kara Osman'ın kara kaşları çatıldı. Boynundaki şah damarı kabardı. Fakat hiddeti çok sürmedi.
-Biz de bunu beklerdik. Lâkin her işte bir hayır vardır. Sen hele yoldaşlarımızıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif candaşlarımızı bir çağır bakalım. Onlar ne tedbir düşünürler? Meşveret gerekir.
Biraz sonra otağhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aşîret beyleriyle dolmuştu. Herkesin geldiğini gördükten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osman Bey ayağa kalktı. Ayakta iken elleri dizlerinden aşağı sarkardı. Çok heybetli ve tatlı dilli idi. Arkadaşlarının ayrı ayrı gözlerine baktı. Sonra kısaca vaziyeti anlattı. Beyler hep onu dinliyorlardı. Bitince sordu:
-Akça Koca... Sen ki babam cennetlik Ertuğrul Gâzî ile bunca yaş yaşamışsınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunca cenge girmişsin. Bu kâfir Tekfûr'a ne tedbir buyurursun?
Ak saçlı Akça Koca'nın cevâbı kesindi:
-Buyruk senindir Beyim.
-Tedbirini bağışla Akça Kocam...
-Hele öteki beyleri de bir dinlesek Kara Osman'ım.
Dediği gibi oldu. Meşverete katılan Abdurrahman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Satuk Alphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kara Mürselhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Uytuğ Alphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Samsa Çavuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Turgut Alphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Gâzî Mihâl ve Konur Alp Beyler dinlendi. Konuşarak danışarak güzel bir karara vardılar. Sonunda Osman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mihâl Bey'e buyruğunu bildirdi.
-Hemen Tekfûr keferesine varuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dâvetten ziyâde memnun olduğumuzu bildiresin. Hak nasîb eyler isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düğüne gelmek istediğimizi ilâve edesin. Götüreceğim 2 tiftik sürüsünü dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hediye olarak kabûl etmesini söyleyesin.
-Can baş üstüne Beyim...
-Velâkin artık yaz geldiğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bileciğe kadar vardıktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Domaniç Yaylası'na geçmek istediğimizi bildiriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ruhsat isteyesin.
-İsterim Beyim.
-Sor bakalım harem halkımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kadınlarımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızlarımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düğüne ağırlık olur mu?
-Ne ağırlığı Beyim? Kâfir sizi zehirledikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kadınlarınızıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızlarınızı da câriye yapmayı düşler mutlakâ.
-Sen sor hele! Tedbirde kusur gerekmez.
-Sorarım Beyim sorarım. Fakat öncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 40 sandık düğün hediyesinden bahsetsem?
-Doğru dersin Mihâl Bey. Asıl düğün hediyemizin tam 40 sandık doldurduğunu önceden söylemelisin. Sakın unutmahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi gözlerinle sandıkları saydığını ilâve et.
-Unutur muyum Beyim?
Bilecik Tekfûruhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tiftik sürülerini görünce deliye dönmüştü. Fakat onu asıl sevindiren şeyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kara Osman'ın tuzağa düşmesiydi. Hele arkadan gelecek 40 sandık düğün hediyesini de duyuncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif keçi sakalı titredi. Böylesini Bizans Kayseri bile göndermezdi.
-Doğru mu dersin bre Mihâl? Hakîkaten 40 sandık hediye getirir mi bu Türkmenoğlu?
-Gözlerimle gördüm. Sandıklar tam 40 tâneydi.
-Vay canına! Fakat gene de anlayamıyorum. Bu kadar ağırlığı nîçin göze almışlar?
-Nîçin almasın haşmetlim? Buradan yaylayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Domaniç dağlarına geçecekler ya... Haremindeki 40 hâtunu da berâber getirdiği içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 40 sandık hediyeyi gözden çıkarmış Osman Bey. Düğünde sana yük olmak istemez. Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şânına lâyık bir armağan vermesi gerkemez mi?
Bunları işiten Tekfûr'un gözleri parlamıştı. Tam Mihâl Bey'in tahmin ettiği gibi kadınları nasıl köle yapacağını düşünüyor olmalıydı.
-Gelsinlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gelsinler... dedi. Biz de onlara öyle bir ağırlama merâsimi yaparız kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümle âleme şân olur. Muhteşem Bizans İmparatorum Palaologos Hazretleri bile hayrette kalır.
Söğüt Kasabası'nda gizli ve heyecanlı bir hazırlık vardı. Düğüne gidilecekti... Kararlaştırıldığı gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif büyük boyda 40 tâne sandık hazırlandı. Pırıl pırıl cilâlı bu hediye sandıklarınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok îtinâ ediliyordu. Hepsine altın süslemeler ve gümüş çiviler çakıldı. Her birinin yan tarafınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küçük delikler açıldı. O deliklerden kırmızıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beyaz ve pembe tüller sarkıtıldı. Düğün evine gitmeye lâyık şekilde süslendi. Nihâyet içlerine hediyeleri de kondu. Türkmen nineleri isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haremdeki 40 yörük hanımını süsledilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif donattılar. Düğüne hazır hâle getirdiler. Öğleye doğruhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfile yola çıktı. 40 sandık hediye ve 40 Türkmen hâtunu Bilecik'te sabırsızlıkla bekleniyordu. Osman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beyaz atıyla Tekfûr sarayına girincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkes hayret etmişti. Çünkü yanında sâdece üç arkadaşı bulunuyordu. Bunlar Abdurrahman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Konur Alp ve Akça Koca Beylerdi.
Tekfûrhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onları yapmacık bir nezâketle karşıladı. Düğün ziyâfetine buyur etti. Ortalığı zâten şölen etlerinin kokusu kaplamıştı. Misâfirlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kayınpederiyle tanıştırdı. İhtiyâr Yarhisar Tekfûru da şaşalamıştı. Öyle ya... Bizans'a kan kusturan meşhur Osman Gâzîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kadar tedbirsizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kadar hatâlı olabilir miydi? Kendi ayaklarıyla ölümüne koşar mıydı?
Herkes böyle birbirini süzerkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Büyükkapı tarafından gürültüler duyuldu. Sevinç çığlıkları arasında yeni dâvetliler göründüler. Meğer Mihâl Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 40 sandık düğün hediyesini ve hâtunları getirmişti. Harem halkıyla birliktehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orta avluya geçtiler. Prensesler ve saray kadınlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yeni misâfirleri ağırlamak için koşuştular. Gelenler daha çok 13 yaşındaki güzel gelini merâk ediyorlardı. Gelin hanım nedense şaşkın ve üzgün görünüyordu. Kadınlar için orta avluya masalar hazırlanmıştı. Osman Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hâtunlarla aynı masada oturmadığı içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlar ayrı yerde ağırlanıyordu. Tam bu sırada Osman Gâzî'nin gür sesi ortalığı kapladı:
-Yâ Allahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bismillâhhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allâhüekber!..
Besmele çekilmiştihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyruk verilmişti. Orta avludaki 40 Türkmen kızıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu sesi duyar duymazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şalvarları arasından eğri kılıçlarını çektiler. Başlarındaki takma saçlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tüllerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif peçeleri de atıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ortaya 40 Osmanlı bahâdırı çıkmaz mı? Prenseslerin düşeslerinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halayıkların çığlıkları arasında dış avluya hamle ettiler. Bu sırada Mihâl Bey dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hediye sandıklarını açıyordu. Her sandığın içindenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğri palalıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pala bıyıklı Osmanlı levendleri fırlayıverdiler... Ortalık ana baba gününe dönmüştü. Şövalyelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif subaylar ve askerler çoktan pes etmişlerdi. Zâten dövüşemeyecek kadar sarhoştular. Belki zindanlardahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sarhoşluktan ayılırlardı. O zaman ne olduğunu her halde anlarlardı.
Bilecik Tekfûru'nu sakalından yakalayan Konur Alphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıcı havada seslendi.
-İzin ver Beyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu keferenin kellesisini uçurayım.
Osman Gâzî başını iki yana salladı.
-Olmaz Konur Alphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif olmaz. Biz buraya düğüne geldikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düğün henüz bitmedi ki...
Ele geçen ganîmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif savaşçılar arasında hemen oracıkta taksîm ediliyordu. Bunların en güzeli dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osman Gâzî'nin oğlu Orhan Gâzî'ye düştü. Teliyle puluyla güzel gelin Helofirahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nilüfer adını aldı. 18 yaşındaki Orhan Bey'le evlendiler. Çok mesut bir hayat yaşadılar.
Cafer EROĞLU
"CİHÂN PÂDİŞÂHI" DEDİĞİN BÖYLE OLMALI!...
Dördüncü Muradhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Üçüncü Selim ve İkinci Mahmud Osmanlı döneminin iz bırakan Pâdişâhları arasındadırlar. Dördüncü Murad iç isyanları bastırma konusunda gösterdiği kararlıkla ve Bağdat'ı fethetmesiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Üçüncü Selim ve İkinci Mahmud da daha çok yenilikleriyle ön plana çıkmışlardır. Ama biz burada onları bir başka yönleriyle tanımak istiyoruz. Meselahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Dördüncü Murad'ın iyi bir sporcu olduğunu biliyor muydunuz?..
İyi kılıç kullananhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iyi ok ve mızrak atan Dördüncü Murad bunu çok çalışmasına ve düzenli olarak spor yapmasına borçluydu. Ağırlık kaldırmada üstüne yoktu ve 260 kiloya yakın gürzlerle idman yapardı. Böyle olunca da pazuları ve kasları oldukça gelişmişti. İri yarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güçlü kuvvetli bir adam olan Silahdarlık görevinde bulunan Musa Paşa'yı kuşağından kavradığı gibi havaya kaldırıp dolaştırdığı ve hiç yorgunluk duymadığı biliniyor.
Zamanın Hind elçisi bir gün Dördüncü Murad'a gergedan derisinden yapılma bir kalkan getirir ve bu kalkana kurşun ve ok işlemediğini söyler. Dördüncü Murad bunu denemek ister ve kalkanı uygun bir yere koydurduktan sonra "harbe" adı verilen kısa mızrağı fırlatır. Harbe bu kalkanı deler geçer. Hemen ardından yayıyla gerdiği okunu fırlatır ve kalkanı yine deler. Hind elçisinin mahçubiyetini düşünebiliyor musunuz?
Derler kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Dördüncü Murad'ın fırlattığı ok tüfek mermisinden daha hızlı giderdi. Nitekim Okmeydanı'nda fırlattığı ok 706.5 metre uzağa gitmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oraya Dördüncü Murad adına bir nişan taşı dikilmiştir.
Peki ya Üçüncü Selim'le İkinci Murad?
Dördüncü Murad döneminde belki okçulukta "dünya rekoru" sözü edilmiyordu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Üçüncü Selim bu konuda dünya rekortmeni olarak adını tarihe yazdırmayı başardı. 1798 yılında ve Üçüncü Selim 37 yaşında iken yayını ayağı ile gerdirdikten sonra oku fırlatıyor ve bu ok tam 888 metre 86 santim uzağa düşüyor. Buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "dünya rekoru" olarak tescil ediliyor. Aradan 161 yıl geçiyor ve Amerikalı Don Lauvre Üçüncü Selim'in bu rekorunu kırmak istiyor. Büyük iddialarla herkesi başına topluyor; ayağıyla yayı geriyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geriyor ve okunu fırlatıyor ama bu ok ancak 856 metre 91 santim uzağa düşüyor. Yani Üçüncü Selim'in fırlattığı mesafeden yaklaşık 32 metre daha az!
Don Lauvre bir de ayakta atış yapıyor ve bu atışta ok 777 metre 85 santim uzağa düşüyor. Oysahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1808 yılında Osmanlı tahtına çıkan İkinci Mahmud Amerikan elçisinin de bulunduğu bir törende oku 792 metreye fırlatmıştı.
Demek kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oturarak ve ayakta gerdirilen yayla ok atışında dünya rekoru Üçüncü Selim'ehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ayakta yapılan atışta da İkinci Mahmud'a ait.
Sözün başında "Cihân Pâdişâhı dediğin böyle olur" demiştik...
Gerçi "Cihân Pâdişâhlığı" dönemi yavaş yavaş sonra eriyordu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "devletin ölümü" bile farklıydı ve işte böylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dosta - düşmana parmak ısırtan güzellikler de yaşanıyordu.
(Cafer EROĞLU)
SİZ BU ORDUYU YENEMEZSİNİZ!...
Kanuni Sultan Süleyman Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla sefere çıkmıştı. Orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağır ağır ilerliyordu. Yol dar olduğundanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordu mecburen bağların içinden geçiyordu. Hava çok sıcak olduğundan asker susuzluktan kıvranıyordu.
Çok güzel üzümleri bulunanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir bağdan geçerkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif askerin biri dayanamayıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bağdan bir salkım üzüm kopararak biraz olsun susuzluğunu giderdi. Sonra dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif asma ağacınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yediği üzümün çok üzerinde bir para bağlayarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yoluna devam etti.
Çok geçmeden mola verildi. Askerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kan ter içinde bir köylünün koşarak geldiğini gördü. Hıristiyan köylü ısrarla Padişah ile görüşmek istiyordu. Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler. Kanuni sordu:
- Nedir bu hâlinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kan ter içinde kalmışsınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yoksa askerler sana zarar mı verdi?
- Ben şikayet için değil memnuniyetimi bildirmek için geldim. Böyle bir askerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif böyle bir komutanı tebrik etmemek insafsızlık olur.
- Askerlerim sizi memnun edecek ne yapmışlar?
- Askerleriniz bağdan geçtikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif asmanın dalında bağlı bir kese gördüm. İçini açtığımda para vardı. Dikkatli baktığımdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir salkım üzümün koparıldığını gördüm. Anladım ki koparılan üzümün parası olarak bırakılmış. Sizde böyle güzel ahlaklı asker olduğu müddetçe sırtınız yere gelmez.
Kanunihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal o askerin bulunmasını emretti. Hıristiyan köylühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu askere ne gibi mükafat verecek diye merakla beklemeye başladı. Nihayet asker bulunuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Padişahın huzuruna getirildi. Kanunihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif (Niçin izinsiz iş yaparsın? Parası verilmiş olsa bilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sahibinden habersiz mal almanın caiz olmadığını bilmiyor musun?) diye askeri azarladı. Sonra dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif (Bu asker derhal ordudan uzaklaştırılsın) diye emir verdi.
Hıristiyan köylü heyecanla Kanuni’ye sordu:
- Ben bu askerin mükafatlandırılması için gelmiştimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif siz onu niye cezalandırdınız?
- Kursağındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haram lokma bulunan bir askerle zafer kazanılmaz. Bunun için ordudan attım. Eğer aldığı üzümün parasını bırakmamış olsaydıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zalimlerden olurdu. İşte o zaman kellesini bile zor kurtarırdı...
Aynı orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Belgrat yakınlarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yine mola vermişti. Askerlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif susuzluklarını gidermekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif abdest almak için çeşme arıyorlardı. Bir manastırın yakınında çeşme buluphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ihtiyaçlarını giderirkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rahiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birkaç rahibeyi iyice süsleyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çeşmenin başına gönderdi. Kadınların geldiğini gören askerlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen çeşmenin başından çekiliphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırtlarını döndülerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif süslü kadınlara yan gözle bile bakmadılar.
Bu durumu uzaktan ibretle seyreden rahiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen Haçlı kumandanına şunları yazdı: “Siz bu ordu ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Bunlar kadına-kızahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mala-mülke önem vermiyorlar. Bütün mal ve mülklerini feda ederekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah yolunda savaşıyorlar. Herkese karşı iyi davranıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimseye zulmetmiyorlar. Siz onlardaki bu özellikleri ortadan kaldırmadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlarla savaşırsanızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif canlarınızdan ve mallarınızdan mahrum kalacağınız açıktır. Kendinizi ölüme atmayınız!”
ASİL RUH
1854 senesi kış aylarında Silistre kalesini muhasara eden Ruslarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir avuç Osmanlı askeri karşısında zor durumlara düşmüşlerdi. Ağır kış şartlarında erzakları tükenmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çoğu açlık ve soğuktan kırılıyordu. Zabitlerine:
-Açız!... ekmekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ekmek... diye bağırdıklarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zabitler:
-İşte kale... zaptedinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada karnınızı doyurun... diye cevap veriyorlardı. Nihayet aç kalan Rus askerleri Osmanlı siperlerine yanaşarak:
-Ekmek... diye cılız ve sararmış ellerini uzatıyorlardı. Osmanlı askeri de asil ruhlarını isbat etmek için süngülerinin ucuna ekmek takıp Rus siperlerine uzatıyorlar ve kanlarına susamış olan Rusların aç karınlarını doyuruyorlardı. Bu iyiliklerine Rusların verdiği cevap ise şu oldu:
Şehri zaptedemiyeceklerini anlayınca yağlı paçavraları ateşe veriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehre fırlatarak yangınlar çıkardılar. Bu yangınlar bir felaket halini aldı. Tam bu sırada gelen bir derviş:
-Ey Müslümanlar korkmayın!... Moskof Kadir gecesi kaçacakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Müslümanlar muzaffer olacaktırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyerek askerin maneviyatını arttırdı. Hakikaten ertesi gün Kadir gecesiydi ve Ruslar bütün ağırlıklarını alarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Silistre muhasarasını bir müddet için bırakıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mağlup bir vaziyette gittiler. Silistre müdafileri de kale burçlarından ezanlar okuyarak zafer şenlikleri yaptılar.
Cafer EROĞLU
HİÇ OLMAK
Devrin valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre... Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selamlarlar valiyi... Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır.
Perişan kılıklıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali... Atının üstünden inmedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama:
- Behey adamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkes benim şehre gelişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun?
Perişan kılıklı adam istifini hiç bozmadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifsakallarının ve uzun saçlarının arasından belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek :
- Ben hiçim... Der.
Vali daha da hiddetlenir:
- Ne demek hiçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin bir adınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanın unvanın yok mu bre adam? Der...
- Senin var mı? Derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kez adam... Vali iyice şaşırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama cevaplar:
- Gafil adamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasıl anlamazsınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben valiyim. Der. Adam aynı ses tonu ile sorar yine:
- Peki daha sonra ne olacaksın?
- Sadrazam olacağım. Der vali.
- Peki daha sonra?
- Padişah olacağım...
- Peki ya daha sonra?
Kısa bir an duraksar vali ve;
- Hiç... Der.
Cafer EROĞLU
ÇARIKLI KURMAY
Soğuk bir kış gününde padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başveziri ile birlikte tebdili kıyafet ederek halkının ne halde olduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasıl yaşadığını kontrole çıktı. Yolları üzerinde donmak üzere olan bir nehir kenarında aksakallı bir ihtiyarın bir işle meşgul olduğunu görüp yanına gittiler. Padişah selam verdi:
- Esselamu Aleyküm ya pir-ü peder!
Yaşlı adam gelenleri şöyle bir süzdükten sonra cevap verdi:
- Aleyküm selam Cihana Server.
- Ne iş yaparsın bu soğukta?
- Deri debbağlarım efendim.
- Altılarda ne yaptın?
- Altıya altı eklemeden otuz ikiye yetiştiremiyoruz.
- Geceleri kalkmadın mı?
- Kalktım; ama ellere yaradı.
- Sana bir kaz yollasam yolar mısın?
- Siz gönderin icabına bakarız.
Konuşma bu şekilde sona erdikten sonra vezirin şaşkın bakışları altında padişah ihtiyara veda edip yeniden yola koyulur. Vezir padişah ile ihtiyarın konuşmalarından hiçbir şey anlamamıştır. Sonunda dayanamaz ve padişaha sözlerin anlamını sorar. Padişah da "O kadar çok merak ediyorsan git öğren." der.
İhtiyara giden vezirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onunla konuşmaya başlar:
"Biz kılık değiştirerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halktan biri gibi dolaşıyorduk. Sen benim yanımdaki adama 'Aleyküm selam cihana server.' diyerekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun padişah olduğunu nasıl anladın?"
İhtiyar açıklamak için bir kese altın istedi. Sonra devam etti:
- Padişah gerçekten padişah gibi giyinmemiştihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırtındaki kürk eskiydi. Ama eskiliğine rağmen öylesine soylu idi ki anca bir padişah eskitmiş olabilirdi.
Vezir:
- Padişah sana altılarda ne yaptın? diye sordu. Sen de 'altıya altı eklemeden otuz ikiye yetiştiremiyoruz' derken neyi kastettin?"
İhtiyar cevap vermek için bir kese altın daha aldıktan sonra devam etti:
- Padişah bana altılarda ne yaptın? derken altı ay yazın ne yaptın da bu soğukta çalışıyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif demek istedi. Ben de ona 'Altıya altı katmadan otuz ikiye yetiştiremiyoruz.' dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif altı ay yaza altı ay kışı eklemedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani kışın da çalışmadanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif otuz iki dişimize yetiştiremiyoruzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani karnımızı doyuramıyoruz demek istedim."
Vezir:
- Padişah sana geceleri kalkmadın mı? Diye sordu Sen de 'Kalktım; amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellere yaradı.' diye cevap verirken demek istedin?"
İhtiyar bir kese daha altın aldıktan sonra suali cevapladı:
- Padişah bana geceleri kalkmadın mı? Demeklehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çolukhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuğun yok mu? Demek istedi. Ben de ona
"Kalktım; ama ellere yaradı" derkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuklarım oldu; ama hepsi kızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif evlenince bana değil kocasına yardım eder oldular. Dedim.
Vezir:
- Pekâlâ padişah 'Sana bir kaz yollasam yolabilir misin?" demekle neyi kastetti?
İhtiyar gülerek:
- Sizi gönderdi ya efendim.
ABDESTSİZ NÖBET TUTMAM
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sarayda gece gündüz nöbet tutan hassa askerleri vardı. Bu nöbetçilerin geleneksel olarak geceleyin bir seslenişleri yankılanırdı etrafta:
- Kimdir o?
-Kim var orda?..
Hiç kimse yoktur ama onlar sanki birilerini görüyormuş gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belli aralıklarla hep seslenirlermiş... Böylece devamlı uyanık durduklarını ve vazife başında olduklarını duyururlarmış. Ayrıca bu askerler her saat başı nöbeti başka arkadaşlarına devrederlermiş. Abdülhamid Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gece yine nöbet yerinden sesler duyar.
Padişah:
- Kimdir o?
- Kim var orda?.. Aradan 1 saat geçmesine rağmenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yine aynı ses bağırır:
- Kimdir o?
- Kimdir var orda?..
Padişah'ın dikkatini çeker. Bu seshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir saat geçtiği halde değişmemiştir. Halbuki her saat başı nöbetçi değişmelidir. Bir müddet bekler ve tekrar sese dikkat kesilir. Hayrethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ses önceki sestir. Nöbetçi niçin değişmemiştir? Sultan Abdülhamid Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen ilgilileri çağırtır ve durumu öğrenmek istediğini söyler. Çünkü kendisine karşı düzenlenmiş müthiş bir bombalı suikasttan kıl payı kurtulmuştur. Ve bu olay daha çok yenidir. Acaba yine bir Ermeni oyunu mu tezgâhlanıyor?
Biraz sonra saatinde değişmeyen nöbetçihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Padişah'ın huzurundadır. Heyecan ve korku ile yüzü yerde beklemektedir.
Padişah sorar:
- Sen kaç saattir nöbettesin?
- Bir buçuk saate yaklaştı Hünkârım.
- Niçin saat başında vazifeni devretmedin?
- Hünkârımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benden sonraki arkadaş rica ettihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun yerine de nöbet tutuyorum.
- Niçin? Neden usulü çiğniyorsun?
O yiğit Mehmetçik utançla indirir mübarek başını. Ürkekliği iyice artarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söylemek istemez. Fakat Padişah'ın ısrarı üzerine şöyle konuşur:
- Padişahımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benden sonraki nöbetçi ihtilâm olmuş. "Ben bu halde iken Halife-i Müslimîn'in korunmasında vazife alamam. N'olurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen benim yerime de nöbet tuthttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra da ben senin yerine tutarım." dedi. Ben de kabûl ettim.
Mehmetçiğin bu inceliği Sultan Abdülhamid Han'ın çok hoşuna gider. Sabahleyin hemen gusülsüz nöbet tutmayan askeri huzuruna getirtir. Geceki davranışından duyduğu Memnuniyetini ifade eder.
Cafer EROĞLU
FATİH'İN HALKINI İMTİHANI
Hazreti Fatih Sultan Mehmet istanbul'u fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istanbul'un fethine girişmeden öncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifOsmanlı'nın başşehri olan Edirne'de çarşıya çıktı.
Çarşının bir tarafından giriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alış - veriş yapmaya başladı. Birinci dükkâna varıp birşey aldı. İkinci bir şey istediğinde dükkân sahibi vermedi.. Fatih'i tanımıyordu dükkân sahibi. Fatih Hazretleri mal olduğu halde neden vermediğini sordu.
Adam:
— Ben sana bir şey satmakla sabah siftahımı yapmış oldumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ikinci alacağını da karşıdaki dükkândan al. Çünkü o henüz siftah etmemiştirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Fatih memnun olmuştu. Öbürüne vardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar mal aldı... İkincisini istediğinde o da vermeyip komşu dükkâna gönderdi. Böylece Hazreti Fatih koca çarşıyı baştan sona kadar dolaştı... Hepsinde aynı mukabele ile karşılaşmıştı.
Aldıkları erzakıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif medresede ilim tahsil eden talebelere gönderdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisi de saraya gelip Allah'a şükür secdesine kapandı ve şöyle dedi:
— Ya Rabbi sana hamdolsun... Bana böyle birbirini düşünen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans'ıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyayı bile fethederimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi ve istanbul'un Fetih planlarını hazırlamaya başladı.
51 gün süren muhasaradan sonra Bizanshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akşemseddin Hazretlerinin de bizzat iştirakiyle fetholunmuştu. İstanbul fetholunduktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı imparatorluğunun merkezi Edirne'den İstanbul'a taşındı.
(Cafer EROĞLU)