Cevap: Söz ve Nasihatlerinden Bazıları
İnsan daima, Allah'u Zülcelal'i razı etmek için niyetli olmalıdır. "Yarabbi! Ölmeden önce seni razı etme niyetim vardır. Bu niyeti bende sabit kıl. Ve razı olacağın ameli salihi bana nasibet" diye niyet etmek lazımdır.
Kalb ile Allah'u Zülcelal'in zikri yapılmadığı zaman, muhakkak şeytan kalbe musallat olacak ve onun sahibi de daima günahların içerisinde dolaşacaktır.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
Allah'u Zülcelal bizi islam dinine girmekle şeref lendirmiştir. Bu İslam nimetine şükretmeyi terketmek sekarat esnasında ve kıyamet günü ebedi olarak cehenneme girme-mize, imanımızın elimizden alınmasına sebep olabilir. Onun için daima; “Yarabbi! Bana İslam dinini nasip ettiğin için sana sonsuz hamd-ü senalar olsun” diye Allah'u Zülcelal'e şükretmemiz lazımdır.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
Zahiri olarak bir düşmanın, elindeki silaha mermi koyup sizi vurmak için karşınızda dursa, ona karşı herhangi bir tedbir almayacak mısınız? İşte şeytanın da insana karşı olan düşmanlığı böyledir. http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
İnsan Allah'u Zülcelal ile arasını düzeltirse, Allah'u Zülcelal'de onunla diğer insanların arasını düzeltecektir. Halbuki gıybet yapan kişinin hali, elinde bulunan mallarını müsrifane bir şekilde etrafa dağıtan kimsenin hali gibidir. O da gıybet yaparak binbir zorluklarla kazandığı sevaplarını gıybetini yaptığı insanlara dağıtmaktadır. http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
İşte şimdi nefsimizin üzerine hangi amel ağır geliyorsa, o amel kıyamet gününde mizanda sevap tarafını öyle ağırlaştıracak. Günah tarafın ise hafif olacaktır. Ve bu ameller bizi cenneti alaya müstehak edecektir. Ruhumuz çıksada nefsimize zor gelen amelleri yapmamız lazımdır. Çünkü bu ruh, bir gün nasıl olsa çıkacaktır.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
Daima Allah'u Zülcelal'den, bizden razı olacağı sebepleri halleri istememiz lazımdır. Çünkü hazine Onun elindedir. Bu haller O'ndan istediğimiz zaman, cömerttir, hazinelerinden bize verecektir.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
İnsan ibadetin üzerinde iken cennettedir, günah işlediği esnada da cehennemdedir. Öyle ise günah işlediğimiz esnada ölürsek, kendimizi çok büyük bir tehlikeye atmış oluruz. Ben günah işleyeyim sonra tövbe ederim dediğimiz zaman, Allah'u Zülcelal yapacağımız o tövbeyi de kabul etmez.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
"Daima, tövbe edeyim de, belki Allah'u Zülcelal bana hakiki samimi tövbeyi nasib eder, yine tövbe edeyim, yine tövbe edeyim, diyerek tövbeden geri kalmamamız, tövbenin üzerinde olmamız lazımdır."http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysus2(1).jpg
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S)
Cevap: Söz ve Nasihatlerinden Bazıları
Bizden öncekilere bakıp ibret almamız gerekiyor. Onlar da aynen bizim gibi dünyada kaldılar. Belki bizden daha zengin oldular ve belki de bizden de daha uzun yaşadılar. Fakat bak gittiler, onlardan kimse kalmadı geriye...
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Yağan karın, suda eridiği gibi, günahlar da zikirle eriyeceklerdir.Kar sıcak suyun içine girdiği zaman nasıl erirse, günahlar da "La ilahe illalah" zikri içinde erirler, yok olurlar.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
"İnsan her hangi bir şey yaptığı zaman; Allah için olup olmadığını, Allah'u Zülcelâl onun o yaptığı şeyden razı mıdır, değil midir, Allah'ın onda muhabbeti var mıdır, yok mudur, diye düşünecek."
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
"Ben doğruyum" demekle doğru olunmaz. Doğruluk ancak, ayet ve hadislerin ışığı altında istikamet üzere olmakla olur.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Bu zamanımızda, insanlar günahlar içindedir. Ne kadar bu günahları işlemese de, devamlı olarak gıybet yapmak, dünyadan konuşmak suretiyle kişi kendisini o günahın içine sürüklüyor. Yapılan günahların kefareti, günahlardan sakınmanın çaresi, salihlerin sohbetlerine, zikir meclislerine devam etmektir.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
İnsanoğlunun hali, balığın hali gibi olması lazımdır. Nasıl ki balık sudan çıkmayı istemiyor ise, insan da Allah ve Resulünün sohbetinin yapıldığı, Allah’u Zülcelal zikrinin yapıldığı yerlerde, Allah ve Resulünün muhabbetine vesile olan yerlerden ayrılmak istememelidir.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Her mü'mini Allah’u Zülcelal’in taatından uzaklaştırmak için, binlerce Şeytan musallat oluyor. Kimi namazdan alıkoymak, kimi haram işletmek, kimi vesvese vermek, kimi de istikametten çıkarmak vs. için çaba harcıyor, gayret gösteriyor. Çünkü Şeytan'ın zürriyyeti çoktur. Çarşıda pazarda yalan dolanla insanı saptırmak, mallarının satılması için kusurlarını gizletmek, insanları aldatmakla ilgili vesvese verir. Şeytan bizim düşmanımızdır. Bizim de onu kendimize düşman kabul etmemiz lazımdır.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Dünya fitnesine uğramış nice insanlar vardır ki cesetleri kokmuş vaziyette kıyıda köşede bekliyor.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Bir ibadet halis olduğu zaman, Allah'u Zülcelâl insanın vucuduna, ruhuna, bir burhan, bir delil, bir kuvvet nasip ediyor.
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Amel yapmakta gevşekliğe düştüğümüz zaman: "Böyle gidersem ben helak olurum, Allah’u Zülcelal bu dünyaya bunlar için mi göndermiş beni, ben ne yapıyorum. Ahirete ne götüreceğim!" diye düşünmeliyiz..
http://www.konyevi.net/userfiles/image/yataysuz4(1).jpg
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)
Cevap: Söz ve Nasihatlerinden Bazıları
http://www.konyevi.net/userfiles/image/gul_2(2).jpg İslam dininde, mü’min kardeşliğinin ve mü’minlerin birbirlerini Allah rızası için sevmesinin çok büyük bir yeri vardır. Çünkü Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz mü’minler kardeştirler.” (Hucurat; 10) Onun için mü’minler evlerinin içinde öz kardeşleri ile nasılsa, mü’min kardeşleri ile ondan daha üstün olmak, birbirlerini daha çok sevmek için gayret göstermelidir.
Tabii bunun mümkün olması için her şeyden önce, kişinin kendisini düzeltmesi lazımdır. Onun için bazı evliyalar şöyle demiştir: “Kim Allah-u Zülcelâl ile arasını düzeltirse, Allah-u Zülcelâl de onunla diğer kullarının arasını düzeltir.” Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Allah, bir kulunu sevdiği zaman, Cebrail'e: ‘Ben onu seviyorum, sen de sev.’ buyurur. Cebrail de o kulu sever ve gök halkı arasında: ‘Allah, filan kulu seviyor, siz de sevin.’ Diye haber verir. Onlar da onu severler. Sonra da yeryüzünde yaşayanların kalbine onun sevgisi yerleştirilir.” (Buhari, Müslim)
Bu sebeple, bir mü’min, Allah-u Zülcelâl'in rızasına giden yolda bir mesafe kat etmek istiyorsa, bu ayet-i kerime ve hadis-i şeriflere bakarak, mü’min kardeşlerini sevmesi gerektiğini anlaması lazımdır. Buradan anlaşıldığına göre, Allah-u Zülcelâl bir kimseyi severse, mü’minler de ona karşı iyi davranır. Onun için bir mü’minin ilk önce Allah-u Zülcelâl ile kendi arasındaki hali düzeltmesi lazımdır.
Mü’minlerin birbirlerine karşı bir takım görevleri vardır. Bu görevleri yerine getirmek için gayret etmek lazımdır. Çünkü iki mü’min kardeş, aynen iki el gibidir. Eller nasıl birbirini yıkıyorsa, mü’minler de birbirlerinin eksiklerini tamamlarlar. Mü’minler birbirlerine karşı, şefkat, merhamet ve sevgiyle muamele ederler. Ve birbirlerini sevdiklerini açıkça belli ederler. Nitekim Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Kendi aralarında merhametlidirler.” (Fetih; 29)
Ebu İdris Havlani' den şöyle rivayet edilmiştir: “Bir gün Dimeşk mescidine girmiştim. Güler yüzlü bir gençle karşılaştım. İnsanlar onun etrafını sarmış, ihtilafa düştükleri meseleleri ona soruyorlar ve söylediklerini de kabul ediyorlardı. Kim olduğunu sordum. Muaz bin Cebel olduğunu söylediler. Ertesi gün yine o mescide gittim. O zat namaz kılıyordu. Namazını bitirince, yanına giderek selam verdim ve: “Vallahi seni Allah için seviyorum.” Dedim. “Allah için mi?” Diye sordu. “Allah için!” Dedim. Elbisemin kenarından tutarak beni kendine çekti, şöyle dedi: “Müjdeler olsun sana! Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem)'in şöyle dediğini duydum: “Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki: Benim rızam için birbirini sevenlere, Benim rızam için oturup sohbet edenlere, Benim rızam için birbirlerini ziyaret edenlere ve birbirlerine harcamada bulunanlara muhabbetim haktır.” (İmam Malik, İbn Hıbban)
Mü'minlere iyi davranarak onların sıkıntısını gidermenin mükâfatları şöyledir:
1- Allah-u Teala, mü'min kardeşinin bir üzüntüsünün kalkmasına sebep olan kimsenin, kıyamet gününde ahiret üzüntüsünü kaldırır.
2- Allah-u Teala, dünya hayatında onun rızkını bollaştırır.
3- O dehşetli kıyamet gününde Allah-u Teala'nın azabından emin olur.
4- Mü’min kardeşine yardım edene bütün hayır kapıları açılır ve iyilik yaptığı kişileri rencide etmediği sürece, Allah'ın nimetleri o kimsenin yanında sabit kalır.
5- Mü’min kerdeşine yardım eden kişi, yardım ettiği zamanı, Allah'a ibadet ve taatte geçirmiş sayılır. Ve bu davranışı, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in mescidinde bir ay itikâf etmekten daha sevimlidir.
6- Binlerce melek ona dua ve rahmet talep ederler.
7- Mü’min kardeşine yardım edenin yardımı, onun ateşten muhafaza olmasına sebep olur.
8- Her bir adımda yetmiş şehit sevabı yazılır, yetmiş günahı affolunur.
Bu büyük hayrı kazanmak ve buna nail olmak için bir mü'min kardeşinin sıkıntısını karşılıksız olarak gidermek gereklidir. Elimizden geldiği kadar mü'min kardeşlerimizin ihtiyaçlarını giderelim. Bu fırsatı ve bu büyük hayrı kaçırmayalım.
Çünkü biz mü'min kardeşimize yardımcı olduğumuz zaman, Allah-u Teala da kıyamet gününde bizlere yardımcı olacaktır. İnşaallah-u Teala...
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S)
Cevap: Söz ve Nasihatlerinden Bazıları
http://www.konyevi.net/userfiles/image/gul_2(3).jpg İslâm dininde, mü'min kardeşliğinin ve mü'minlerin birbirlerini Allah rızası için sevmesinin veya Allah rızası için buğzetmesinin çok büyük bir yeri vardır. Çünkü Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz mü'minler kardeştirler." (Hucurat, 10)
Onun için insan evinin içinde öz kardeşleri ile nasılsa, mü'min kardeşleri ile birbirlerini daha çok sevmek için gayret göstermelidir. Tabii bunun mümkün olması için, herşeyden önce kişinin kendisini düzeltmesi lazımdır. Onun için bazı evliyalar şöyle demiştir: "Kim Allah-u Zülcelal ile arasını düzeltirse, Allah-u Zülcelal'de onunla diğer kullarının arasını düzeltir."
Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Allah, bir kulunu sevdiği zaman, Cebrail'e: 'Ben onu seviyorum, sen de sev.' buyurur. Cebrail de o kulu sever ve gök halkı arasında 'Allah, filan kulu seviyor, siz de sevin!' diye haber verir. Onlarda onu severler. Sonra da yeryüzünde yaşayanların kalbine onun sevgisi yerleştirilir." (Buhari, Müslim)
Onun için insan bu ayet-i kerime ve hadis-i şeriflere bakarak, Allah-u Zülcelal'in rızasına giden cennet yolunun üzerinde bir mesafe katetmek istiyorsa, mü'min kardeşlerini sevmesi gerektiğini anlamalıdır.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S)