Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ VE ZENBİLLİ
Zenbilli Ali Efendi hakkında anlatılan ikinci mes'ele ise şöyledir:
Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran'la bütün ticarî münasebetlerini kesmiş ve bilhassa ipek ticaretini kat'î surette yasak etmişti. Bu yasağı unutan dörtyüz kadar tüccar isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran'la ticarî münasebet kurmuş ve ipek satışında bulunmuşlardı. Yavuz Sultan Selim' Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunların idam edilmesini istiyordu. Zenbilli Ali Efendi isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif idamlarına fetva vermiyordu. Aynı zamanda bu tüccarlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Zenbilli'yi kurtulmaları için Padişaha aracı kılmışlardı. Zenbilli Ali Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu mes'eleyi Padişahla konuşurken bir ara padişah:
— Sen devlet işlerine karışma!.http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Bu ağır konuşma üzerine Zenbilli Ali Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişahın huzurundan selamlamada bile bulunmadan çıkıp gidiyor.
Daha sonra Zenbilli'nin haklı olduğuna kanaat getiren Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dörtyüz tüccarı affettiği gibi Şeyhu'l İslâm'dan özür diliyor ve gönlünü almak için ona Rumeli ve Anadolu Kazaskerliklerini teklif ediyor.
Fakat bu teklifi:
— Allahla yeminim vardırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiçbir siyasî vazife kabul etmeyeceğimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyerek reddeden büyük ilim adamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada da İslâm dinine ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor.
Bunun üzerine Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Zenbilli'ye beşyüz duka altın hediye ederek kusurunun bağışlanmasını istiyor.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM'İN SON SÖZÜ
Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hayatının son demlerinde yanından ayırmadığı doktoru Hasan Can'a hasta yatağında bulunduğu bir sırada:
— Hasanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beni nasıl görüyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Hasan Can:
— Sultanım Allah'a kavuşmak zamanıdır. O'na yöneliniz! dedi.
Yavuz:
— Ya Hasan bunca zamandır sen bizi kiminle sanıyorsun? Allah'a karşı bir kusurumuz mu var?http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Hasan Can:
— Sultanım hiç bir zaman sizin için öyle düşünmedim ve düşünmem. Yalnız şu var ki her zamanki halinizle şimdiki haliniz mukayese edilemez... Ben bu bakımdan size hatırlatmak istedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif demişti ki Padişahın ağzından artık son defa Lailahe İllallahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhammedün Resûlüllah dediği duyuldu.
Yavuz Sultan Selim şehadet getirerek ruhunu teslim etti.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
TÜRK GİBİ KUVVETLİhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif TÜRK GİBİ MUHTEŞEM
Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarına ne zaman ulaştıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biliyor musunuz? 7 yaşında tahta çıkan ve 39 yıl padişahlık yapan Dördüncü Mehmed zamanında!
Bu dönemdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyanın hemen bütün devletleri Türklerin gözüne girmekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlarla diplomatik ilişki kurmak için gayret gösteriyor ve bu konuda adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Ünlü Fransız tarihçilerinden Albert Vandal bu konuda şunları yazıyor:
"En medeni milletlerden en barbarlarına kadar dünyada her devlet; askeri gücünden korktukları Türk Devleti'nin karşısında eğiliyor ve Türklerle hoş geçinmeye çalışıyordu. İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her milletin diplomatlarıyla dolup boşalan bir merkezdi. Osmanoğullarının tahtı önünde eğilmek için büyükelçiler birbirleriyle yarışıyorlardı.
Bu taraftahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Halife' sıfatını da taşıyan padişahahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hükümdarının yüksek saygılarını sunan Buhara elçisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğer tarafta; şaşaada birbirleriyle yarış eden ve bu uğurda herşeyi göze alan Almanya İmparatoru ile Polonya Kralı'nın elçileri görülüyordu. Polonya elçisinin beraberindekileri o derece kalabalıktı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'a bir Leh ordusunun geldiği sanılabilirdi.
İstanbul'daki büyükelçilerin bando ve mızıka takımlarıyla özel savaş gemileri ve başka donanımları vardı. Törenlerde; önlerinde Hazreti Meryem'in tasvirini götürüyor; Türklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiçbir taassub eseri göstermeksizin bu alayları seyrediyorlardı. Büyükelçiler sadrazamın eteğini öpmek ve padişahın huzurunda yere kapanmak için acele ediyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adeta birbirlerini yiyorlardı!"
Fransız Büyükelçiliği Baştercümanı olarak bu dönemde görev yapan yazar Antoine Galland da padişahın sefere çıkışı ile ilgili gözlemlerini kısaca şöyle anlatıyor:
"Sultan Dördüncü Mehmedhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 7 Mayıs 1672 Cumartesi günü Lehistan seferi için İstanbul'dan ayrıldı. Hayatımda bundan daha güzelhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha muhteşem bir alay görmedim. Dünyanın hiçbir yerinde bundan daha parlakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha düzenlihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha zengin bir geçit töreni yapılamaz.
Ordununhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizzat padişahın kumandası altında şehirden çıkışı güneşin doğuşundan başlayarak tam beş saat sürdü. Polonya sınırına kadar olan merkezlerdeki Türk birlikleri yolda bu orduya katılacaklardı.
Geçen askerler atları da muhteşemdi. Öyle kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insan hangisini seyredeceğini şaşırıyordu. Atların üzerinde fevkalâde güzel örtüler vardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yalnızca başları ve bacakları görünüyordu. Zırhlı olmayanların sağrıları kaplan veya pars postlarıyla örtülmüştü. Üzerlerinde büyük bir ihtişamla oturan sipahiler; kılıçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırma işlemeli ve içi oklarla dolu bir okluk taşıyorlardı. Gayet güzel cilalanmış kalkanları vardı.
İlk birlikler geçtikten sonra kalabalık bir mehter takımı yürümeye başladı. Hem kendilerine has yürüyüşleriyle yürüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem de çalıp okuyorlardı. Kösler ve davullar vurduğu zaman adeta yer yerinden oynuyordu. Sergiledikleri ihtişam görülmeye değer birşeydi.
Mehter takımından sonra yinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonu gelmez gibi görünen birlikler geçmeye başladı. Türk askerinin demirden yapılmış işlemeli zırhları; rengârenk satenden sarıklarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ipek kordonlarla süslü kadife cepkenlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en iyi şekilde yapılmış silahları; seyredenleri hayretle karışık bir hayranlık içinde bırakıyordu. Silahlarına öylesine özen gösterilmişti ki; her ok ayrı ayrı cilalanmış ve süslenmişti..."
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif böyle bir dönemdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orta Avrupa'ya açılan en önemli kapılardan biri olan Uyvar Kalesi fethedildi.
Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa komutasındaki Türk ordusu 18 Ağustos 1663 günü kuşatma harekatını başlattı. Avrupa'nın en dayanıklı kalesi olarak kabul edilen Uyvar'ın düşeceğini ihtimal verilmiyordu. Ancakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk ordusunun iyi yönetilmesi ve ısrarı karşısında çaresiz kalan düşmanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuşatmanın otuz yedinci gününde teslim şartlarını görüşmeyi kabul etti. 24 Eylül günü Türkler Viyana'ya doğru yol alıyorlardı.
Uyvar'ın kaybedilişi Avrupa'da büyük yankılar uyandırdı. Onlara göre Türkler "olmaz"ı daha oldurmuşlardı Onun içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herhangi bir konuda gücünü - kuvvetini ortaya koyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kararlılık ve kahramanlık gösteren birinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Uyvar önündeki Türk gibi kuvvetli" diyorlardı. Bu söz Avrupa'da giderek bir "atasözü" haline geldi ve nesilden nesile kullanılır oldu.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Topkapı'da Bulunan Kaşıkçı Elmasının Hikayesi
1669 yılında istanbul'da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan baldırı çıplak takımından bir adam bir yuvarlak taş bulur... Bir yaymacı kaşıkçıya giderek üç tahta kaşığa değişir... Kaşıkçı götürürhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu taşı bir kuyumcuya on akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca beriki sus payı ister... Aralarında kavga çıkar... Mesele Kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır...
Fakat bu sefer de vakayı Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif taşı kendisi için satın almağa hazırlanırken mesele Padişaha akseder. Dördüncü Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir Hattı Hümayun ile elması Sarayı Hümayuna getirtir ve Saray elmastıraşına verilir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 48 kratlık nadide bir elmas çıkar... Kuyumcubaşıya Kapıcıbaşılık rütbesiyle bir kese bahşiş ihsan olunur.
Kaşıkçı Elmasının Eğrikapı çöplüğüne nasıl düştüğü tarihin bir sırrı olarak kalmıştır.
Bu elmas halen Topkapı Sarayı Müzesindedir.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Şeyh Padişahı Zikre Kabul Etmedi
Halvetî Tarikatının Şeyhlerinden Şüca'üddin Hazretlerinin tekkesine zamanın padişahı da devam ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hatim ve zikirlerinde bulunurdu. Padişah sadece zikre iştirak etmekle kalmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her gelişinde dervişlere bol bol ikramda ve ihsanda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların gönlünü alırdı. Bir gün gene bir zikirden ve sohbetten sonra padişah o kadar memnun olmuştu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memnuniyetini izhar ederek:
— Ey aziz Şeyhim! Bir emrinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arzunuz varsa söyleyin derhal yerine getireyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şeyh Şüca'üddin (k.s.):
— Estağfirullah padişahım... Madem ki söyledinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizden tek isteğimiz bundan sonra bizim zikir halkamızdan uzak durmanızdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diye cevap verince padişah bir anda ne olduğunu anlayamadı ve:
— Acaba affedilmeyecek bir hatamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kusurum mu oldu? Beni bağışlayın. Yalnız hatamı öğrenmek istiyorumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şeyhhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişahın şahsî bir kusuru olmadığına dair kendisini inandırdıktan sonra şöyle söyledi:
— Hayır sultanım... Bir hatanız falan yokhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yalnız siz tekkeye geldiğiniz zaman dervişlerime bol bol ihsanda bulunuyorsunuz. Bu ise onların kalbini sizin yaptığınız ikrama doğru meylettiriyor. Ama siz hiç gelmezsenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların kalbinde böyle bir şey olmayacak ve Allahü Teâlâ'yı hakkıyla zikredeceklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN MURAD'IN DUASI
Anadolu'da Bizans sınırına dayanan Osmanlı Türklerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çanakkale Boğazı'ndan Avrupa'ya o koca imparatorluğu tamamen çevrelemişlerdi. Tabiihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa'daki fetihler de devam ediyordu. Orhan Gazi'nin yerine geçen oğlu I. Murad'ın hedefi Sırbistan'ı ele geçirmekti.
Osmanlı ilerleyişine karşı büyük bir birlik oluşturan Lehistanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sırbistanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Macaristanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bosnahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Romanyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hırvatistan ve Bohemya kuvvetleriyle bunlara katılan başka gruplar derhal hrekete geçtiler. Topladıkları orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sayıca Osmanlı ordusundan iki - üç kat fazlaydı. Kosova'ya doğru yürüdülür.
Sultan Muradhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oğulları Beyazid ve Yakup Beylerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Vezir Çandarlı Ali Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Gazi Evrenos Bey ve öteki ileri gelenlerle toplanıp durumu görüştü. Vezir Ali Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kur'an-ı Kerim'den ayetler okuyarak Cenab-ı Allah'ın Sabredenlerle beraber olduğunu" azın savaş çoğa galip gelebileceğini söyledi. Öteki beyler de savaş yapılması görüşündeydiler. Savaş için sabahın olması beklenecekti.
O gece Kosova çevrsinde şiddetli bir rüzgar çıktı. Adeta göz gözü görmüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar ve atlar seçilmiyordu. Hava şartları böyle devam ederse savaşmak çok zor olacaktı.
Sultan Murad herkes yatıncaya kadar bekledi. Kalkıp abdest aldıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki rekat namaz kıldı ve yaşlı gözlerle şöyle dua ett:
"Ya Rab! Bunca kere duamı kabul edip beni mahcup etmedin. Duamı yine kabul eyle. Bir yağmur verip şu tozu toprağı def et. Ta kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman askerini gözümüzle görüp yüz yüze cenk edelim.
Ya İlahi! Mal ve mülk senindirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kime istersen verirsin. Benim durumum Sana malümdur kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mal ve mülk istemem. Yalnızca Senin rızanı isterim.
Ya Rab! Beni bu Müslümanlara kurban eyle. Tek bu müminleri Küffar diyarında mağlup ve helâk eyleme. Beni bunca insanın ölümüne sebep eyleme. Bunları üstün ve muzaffer et. Onlar için ben canımı kurban ederim. Yeter ki Sen kabul: İslam askeri için ruhumu teslim etmeye hazırım.
İlahi! beni kendi yanına alıp; müminlerin ruhuna benim ruhumu feda kıl. Beni önce gazi kıldınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonunda da şehadeti göster!.."
Sultan Murad'ın bu içten duası Allah katında kabul edilmiş olacak kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yağan yağmur tozu - toprağı yatıştırdıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sisler dağıldı.
Sabah olduğunda Türk ordusu savaşa hazırdı. Sekiz saat süren şiddetli bir savaştan sonra düşman büyük ölçüde imha edilmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaçabilenler kaçmıştı. Sıra savaş alanını gezmeye gelmişti kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif olan oldu! Herşey Sultan Murad'ın duasına göre oluyordu. Miloş Kobiloviç isimli Sırp asilzadesi O'nu hançerle yaraladı ve oracıkta şehid oldu.
Evet... Sultan Murad şehid olmuştu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Balkanlarda 500 yıldan fazla sürecek olan Türk hakimiyetinin temelleri de atılmıştı. Ruhu şadolsun.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN MAHMUT VE ÇOCUK
Sultan Mahmut bir çocuğa çıkarmış bir altın vermiş. Çocuk bu parayı almamış. Niçin almadığı kendisine sorulunca:
— Eve gidince babamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif annem sen bunu bir yerden çaldınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif demiş.
Sultan Mahmut da: «Bana bunu padişah verdi dersin» deyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çocuk:
— O zaman hiç inanmazlar. Padişah verseydi bu kadar az vermezdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derler demiş.
Padişahın bu söz çok hoşuna gitmiş ve çocuğa" bir kese altın vermiş.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN AHMET'İN VEFATINI HİSSETMESİ
Sultan 1. Ahmed (1590-1617)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalbi hayatının derinliği olan oldukça müttaki bir Osmanlı Padişahıdır. Bahti mahlasıyla Peygamber Efendimiz (sav) sevgisini ve bağlılığını ifade eden çok içli şiirleri vardır:
Nola tacım gibi başımda götürsem daim
Kadem-i resmini ol bazret-i şab-i Resül'ün.
İşte bu ince ruhlu Osmanlı sultanının vefat etmeden bir gün önce huzurunda bulunan mabeynci Mustafahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ahmed Han'ın odada muhatabını göremediği kimselere karşı dört defa; "Ve aleyküm selam" dediğine şahit oldu.
Mabeyncihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir mânâ veremediği bu garip davranışların sebebini Sultanına sorduğundahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Ahmed Han şu cevabı verdi:
"O anda Hazreti Ebu Bekir-i Sıddıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazreti Ömerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazreti Osman ve Hazreti Ali efendilerimiz geldiler ve bana; 'Senhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya ve ahiretin sultanlığını kendine toplamışsın. Yarın Resulullah (sav) Efendimiz'in yanında olacaksın'http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurdular."
Gerçekten de bu Hak dostuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif denildiği gibi ertesi gün vefat ederek sevdiklerine kavuştu.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SOMUNCU BABA VE EMİR SULTAN
Türkistan'daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke - Medine'yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gösterdiği kerametlerle bir anda halkın sevgisini ve saygısını topladı.
Yıldırım Bayezıd'ın kızı Hundi Hatun'la evlenen Muhammed Şemseddin halk arasında Emir Sultan adıyla anılır oldu. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halkı din yoluna çağırırken Padişah'ı da bazı konularda uyarıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O'na yardımcı oluyordu.
Bu aradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Emir Sultan'dan önce Bursa'ya gelip yerleşen ve her gün çarşıya geliphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Somun var müminlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif somun var!" diye ekmek satan bir ulu kişi daha vardı ama halkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Somuncu Baba" dediği bu zatın kerametlerinden habersizdi.
Günlerden bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yıldırım Bayezıd'ın damadı Emir Sultan hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elindeki çömlekle birlikte bu zatın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu.
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nafile! O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!..
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne baktı ve yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu: "
- Anladım... Bu işi ancak sen başarabilirsin!"
Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı. Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu. Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba'ya baktı. Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:
"- Bekle... Az sonra pişer!"
Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı.
Niğbolu zaferinin anısına Bursa Ulucami'yi yaptıran Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif açılışı damadının yapmasının uygun olacağını düşünmüştü. Cuma günühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalabalık cemaatin önünde seslendi:
"- Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaata vaaz edip Namaz kıldır. Veli kişi olduğun için bu şeref sana aittir!"
"- Hayır Sultanım! Bu şerefi Şeyh Ebü Hamideddin-i Aksarayi hazretlerine vermelisiniz!"
"- Bu zat kim ola ki?"
"- Belki duymuşsunuzdur Sultanım... Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır. Ulucami işçilerine de ekmek satmıştır. İşte bu zat O'dur!"
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Ne ettin Emirimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi ele verdin!" diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle camiyi açtıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kürsüye çıkıp vaaz ve nasihatlarda bulundu. Herkes O'na hayran olmuştu.
Rivayete göre Somuncu Baba camiin her kapısından aynı anda çıktı ve herkes elini öptü.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
RÜYADAN GERÇEĞE
Osmanlı Beyliği'nin kuruluş günlerindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zamanın büyük alimlerinden Şeyh Edebali Söğüt yakınlarındaki bir dergahta oturuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ertuğul Gazi'ye ve oğlu Osman Bey'e yardımcı oluyordu.
Osman Bey bir gün O'nun evinde misafir olmuştu. Geceyi geçireceği odada bir Kur'an-ı Kerim duruyordu. Yorgunduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yatmak istiyordu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu yüce Kitab'a saygısından dolayı bir türlü yatıp uyuyamıyordu. Derken bir an daldıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisinden geçti ve rüya alemine daldı...
Gördü kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edebalı'nın koynundan bir ay doğdu. Ay dolunay haline gelince inip kendi koynuna girdi. O anda kendi göbeği üzerinde bir çınar ağacı bitip büyümeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yükselmeye başladı. Ağaç büyüdükçe yeşillendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güzelleşti. Dallarının gölgesi bütün dünyayı kapladı.
Evliya Çelebi'nin söyleyişiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ağacın gölgesinde dağlar varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dağların dibinden pınarlar çıkar ve salınıp akarlar. Kimi bağını sular o sularlahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimi de çeşmeler yapıp akıtır...
Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağacın yanında dört sıra dağlar gördü ki bunlar Kafkashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Atlashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Toros ve Balkanlar'dı. Ağacın köklerinden Diclehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fırathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nil ve Tuna nehirleri çıkıyordu. Bu nehirlerin üzerinde gemiler yüzüyordu. Tarlalar hep ekinlerle ve başka ürünlerle doluydu. Dağların tepeleri ormanlarla kaplıydıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vadilerde şehirler kurulmuştu. Şehirlerde camiler yapılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif minareler arşa yükseliyordu. Camilerin altın kubbelerinde birer hilal ışıldıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif minarelerinde müezzinler ezan okuyor ve o ezanlar ağaç dallarındaki kuşların cıvıltılarıyla karışıyordu. Öyle bir an oldu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağacın yaprakları kılıç gibi uzamaya başladı. Derken bir rüzgar çıkıp bu yaprakları İstanbul'a doğru çevirdi. Şehirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki denizin ve iki karanın birleştiği yere kurulmuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir elmas yüzüğün kıymetli taşı gibi orada duruyordu. Osman Bey bu yüzüğü alıp parmağına takıyordu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif uyandı!
Sabah olunca Osman Bey bu rüyayı Şeyh Edebalı'ya anlattı. Şeyh rüyayı şöyle yorumladı:
"Osman bir devlet kuracak ve üç kıtaya hakim olacaktır."
Sonra dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızı Malhun Hatun'u Osman Bey'e eş olarak verdi.
Osman Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok öncedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babasının sağlığında belirledikleri hedefe yani Bizans'a doğru ilerlersehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifbu rüyanın gerçekleşeceğine ve Şeyh Edebalı'nın haklı çıkacağına inanıyordu. Ne yazık ki kendisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bursa fethedilmek üzereyken öldü. O büyük emelinin gerçekleştirilmesi artık oğluna kalıyordu.