-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Bediüzzaman Menderes'e, 'Din kahramanı' derdi"
"Bediüzzaman Hazretlerinin Adnan Menderes'e müteaddit defa, 'Din kahramanı' diye buyurduklarına şahit olmuşumdur.
"Adnan Menderes bir din kahramanıdır. Dine büyük hizmetleri olmuştur ve olacaktır. Fakat Adnan Bey arzu ettiği hizmetinin semeresini göremeyecektir. Benim de dine hizmetim olmuştur, ketm etmeyeyim... Ama ben de hizmetimin semeresini, Adnan Bey gibi göremeyeceğim. Her ikimizin de hizmetlerimizin semeresi, ileride görülecektir' demişlerdi.
"Bunu hatırladığım zaman bir inşirah, bir ferahlık duyuyorum. Bir kere Risale-i Nur talebeleri, yani Bediüzzaman'dan ilham almış olanların hizmetleri başkalarınkinden farklıdır.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Nur talebelerinde riya yok"
"Şöyle ki: Bir defa maddî bir menfaat yok, ihlas var. Hizmetlerinde benlik yok... Hani bir hizmet yaptıkları zaman, 'Bu hizmeti, ben yaptım' diye ucbe düşmüyorlar. Bediüzzaman'ın talebelerinde riya yok, Riya, ucb ve maddî menfaat hırsı olmadığı için, üstelik ihlâs da olduğundan, hizmetleri tesirli ve faydalı oluyor. Bu hizmet, o günden bu güne kadar olduğu gibi, inşaallah bu günden sonra da devam ve inkişaf edecektir. Hangi tarafta ve hangi sahada hizmet etmişlerse o sahada ve o tarafta muvaffak olmuşlardır, Nur talebeleri vurucu, kırıcı bir zümre değildirler ve bu gibi hallerden tamamen uzaktırlar. Bütün bunlara rağmen, yalnız manevî bir kuvvetle, ihlâs kuvveti ile bütün rakiplerini de mağlûp ediyorlar.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Üstad Ankara'ya gelince İnönü ortalığı ayağa kaldırmıştı"
"Üstad Ankara'ya geldiğinde Beyrut Palas Otelinde, 22 numaralı odada kalıyordu.
"İsmet Paşa, Bediüzzaman'ın Ankara'ya geldiğini duymuştu. Ama nasıl gelmişti, amamesiyle, sarığıyla... O zamanlar dindar nesil pek yoktu. Yeni bir nesil oluşmaya başlamıştı. Bediüzzaman'ın Ankara'ya gelmesinden Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde oldukça telaşlı bir şekilde bahsedilmişti. Bediüzzaman, Beyrut Palas Otelinde bulunduğu bir sırada İsmet Paşa Meclis'te bir konuşma yaptı: 'Siz Şeriatı hortlatıyorsunuz, irticayı hortlatıyorsunuz. Bediüzzaman'ı gezdiriyorsunuz...' Sonra Adnan Menderes bu iddialara şöyle cevap vermişti:
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Menderes'in Üstadı müdafaası"
"Allah aşkına, Paşa niçin bu kadar dinden, dindarlardan rahatsız oluyor, öleceğini bilmiyor mu? Şimdiye kadar kendisine ne zararları dokunmuş? Bütün hayatını dine vakfetmiş bir pir-i fâniden ne istiyor? Niçin eziyetinden hoşlanıyor, niçin meşakkat çekmesinden hoşlanıyor, niye bu kadar dine ve dindarlara karşıdır, anlayamıyorum?'
"Bundan sonra Paşa ikinci defa kürsüye çıktı ve:
"Efendim siz, Atatürkçülerle istihza ediyorsunuz. Öyle zaman gelecek ki, sizi ben dahi kurtaramayacağım' dedi. Bunun üzerine DP grubu galeyana gelmişti.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Menderes, Üstada tazimatlarını arz etmemi istedi"
"Ben Üstadın ziyaretine gittiğim zamanlar, Kim ve Akis dergileri vardı. Benim resmimi kapak kısmına koymuşlardı...
"Üstad o zaman Dr. Tahsin Tola'nın evine gitmiş, otelden ayrılmışlardı. Tabiî cereyan eden hâdiseler üzerine biz de çok müteessir olduk. Üstadı ziyarete gitmek üzere bulunuyordum ki, Adnan Beyin beni çağırdığını söylediler, yanına gittim.
"Menderes:
"Tâzimatlarımı kendilerine arz et. Bu adamların çıkardığı hâdiseleri biliyorsunuz. Bu hengâmeler bitsin. Ben bizzat seyahatlarına devam etmesi için, kendilerine haber gönderirim' dedi.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"O din kahramanı için, bu sefer gideceğim"
"Üstadı ziyarete gittiğimde, yataklarında uzanmış, hâdiseleri duymuş ve müteessir olmuşlardı.
"Kapıyı açar açmaz kalktı, yine, 'Gıyas! Gıyas!' diye hitap etti ve beni kucakladı.
"Dedim: 'Kurban! Adnan Beyin selâmları var, ellerinden öper ve ricaen: O bizden daha iyi biliyor. Bu Halk Partililer, bir hayli hâdise çıkardılar, Üstad Hazretlerini de rahatsız ettiler. Teşrif etsinler, istirahat etsinler, hava sükûnet bulsun, ben kendilerine haber veririm, derler.'
"Baktım, Üstadın gözleri pırıl pırıl nur saçıyordu, ayağa kalktı: 'Bak Gıyaseddin! Sana söylüyorum. Türkiye'yi başlarına yıkarım, yalnız o din kahramanı için bu sefer gideceğim' dedi. Tabii ben, onun o heybetinden hiç konuşmadım artık. Menderes'in ricalarını kabul etmişti. Saat bir olmuştu, Başbakanlığa gittim. Adnan Bey beni bekliyordu. Üstadın ne dediğini sorunca, ben, 'Beni kızdırmasınlar, yoksa Türkiye'yi başlarına yıkarım; yalnız o din kahramanı için bu sefer döneceğim' dediğini kendisine söyledim, Adnan Bey memnun oldu.
"Üstad, doğru Isparta'ya gitti. O zaman da, zaten 'Doğuya ölmek için gidiyorum' demişti. Birkaç gün sonra malûm seferini yaptı, Urfa'da vefat etti.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Üstad Urfa'da vefat etmişti"
"Şimdi vefatını anlatayım:
"Üstad Urfa'da vefat etti. Vali hemen kaldırılmasını istiyordu. Talebeleri bana telefon ettiler. 'Etraftan gelen kardeşlerimiz var, onun için cenaze biraz bekletilsin' diye.
"Ben, valiye telefon ettim ve 'Efendim, vefat eden zat benim büyüğümdür, beni bekleyin, ben gelmeden kaldırmayın' dedim. Fakat Vali, iki-üç saat sonra bana telefon etti: 'Efendim, siz kaldırmayın diyorsunuz, Bakan Efendi (Namık Gedik) ise, hemen kaldırılsın diyor, ben arada kaldım ne yapayım?' dedi.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Namık Gedik'le kavga ediyoruz"
"Namık Gedik, imanlı bir zattı, fakat korkuyordu. Meselâ öyle enteresan ki, halk tarafından dindar bir parti olarak bilinen DP'nin içinde, ancak 10-15 mebus namaz kılıyordu. Yani bir muvazene unsuru yoktu. Kalktım gittim, Namık Gedik'in odasına. 'Namık,' dedim, 'Dayım vefat etmiş, ben gidip cenazesinde bulunacağım, yani bir milletvekili gidip, büyük dayısının cenazesinde bulunmayacak mı?' dedim. 'Efendim' dedi, 'çok kalabalık olacak. Hâdiseler olacak. Görmüyor musun, Halk Partisi mensuplarının yaptıklarını?' İşte o zaman aramız açılmıştı, sandalyeyi falan kaldırdım. Milliyet, Cumhuriyet çok yaygara etmişlerdi. Hatta Bediüzzaman'ın halifesi demişlerdi. Keşke hizmetkârı olabilseydim.
"Sonra ben uçakla gittim, cenazesine yetiştim. Allah bizi o büyük insanların şefaatinden mahrum etmesin.
"Efendim, Tevfik İleri, Müslüman, mütedeyyin bir zattı... Namık Gedik, mutekid, ama ihmalkâr...
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Tevfik İleri, Namık Gedik'i Üstada götürmek istemişti"
"Tevfik İleri, 'Gel seni bir zatın ziyaretine götüreyim' diyor Namık Gedik'e. Tevfik İleri'nin gayesi; Gedik'in, Üstadı görmesi. Çünkü onu görüp te kalbine İslâmî bir his gelmemesi mümkün değil. Yani ben tahmin ediyorum ki, kilisedeki bir papaz gelip onu görse idi, belki Müslüman olurdu.
-
Cevap: Gıyaseddin Emre
"Bunların namazında, sahabi namazı konusu var"
"Bir sefer, Bekir Berk Muş'a geldiğinde bizim evde namaz kılıyorlar. 'Bunlar kim?' diye sordu benim peder. 'Bediüzzaman'ın talebeleridir' dedim. O zaman dikkatle bakıp şöyle demişti: 'Bunların namazında sahabi namazı kokusu var.' Ve hadis okumuştu. (Meâlen: Ümmetimden bir fırka var ki, onlar kıyâmete kadar hak üzerine gideceklerdir.) 'O taife bunlardır işte. Nur talebeleri...' demişti.