Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Bir nur talebesi, o baki âlemdeki ebedi saadetin en büyük vesilesini bulmuştur. Bundan azami derecede istifade etmekle birlikte, Nur hizmetinin dört esasından birisi olan “şefkat” gereğince bu gerçekleri ve bu ilaçları başka muhtaçlara da ulaştırmakla mükelleftir. “Komşusu aç iken kendi tok olan bizden değildir.” (Yani, kâmil mümin olamaz.) hadis-i şerifine bu nazarla baktığımızda, çevremizin iman hakikatlerine, ahlâk esaslarına, doğruluğa, iffete son derece muhtaç nice insanlarla adeta kaynaştığını görür, onlara hiddet etmek ve lanet okumak yerine kendilere ulaşmanın ve onları kurtarmanın yollarını ararız.
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Sözün burasında, bir hususa da kısaca temas etmek istiyorum.
“Risale-i Nur, -bu Anadolu memleketine- belâların def’ine ehemmiyetli bir vesiledir. Sadaka nasıl belâyı def’ediyor, onun intişarı ve okunması küllî bir sadaka nev’inde semavî ve arzî belâların def’ine çok emareler ve hadiselerle tebeyyün etmiş.” Emirdağ Lâhikası,1
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Bazı kimseler bu ince hakikate itiraz edebiliyorlar. Halbuki, şöyle düşünseler itirazlarının yersiz olduğunu görürler:
Ehemmiyet noktasında, insanın midesi ruhundan ve kalbinden ne kadar gerilerde ise, bir muhtacın midesini doyurmak da kalbini tatmin etmekten o kadar geridir. Kişinin maddi ihtiyaçlarına yardımcı olmak sadaka olursa ve insanın ömrünü bereketlendirirse, muhtaç gönüllere iman hakikatlerini ulaştırmanın ne kadar büyük bir sadaka olduğu rahatlıkla anlaşılır.
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Ömür sermayesi elimizdeyken insanların kalp ve ruhlarına iman ve Kur’an hakikatlerini ulaştırmaya daha çok mesai harcayalım ve böylece sadaka sevabından da, en verimli ve bereketli bir şekilde istifade etmeye çalışalım.
Nurları okumanın, bir başka ciheti daha var. O da, nur talebelerinin şahs-ı manevisinden hasıl olan yekün sevaba ve nura sahip olmak. Üstadın lamba misalini hatırlayalım: Ortak çalışmayla bir lamba vücuda geliyor ve onun ışığı herkesin aynasına aynen aksediyor.
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Bilindiği gibi, bölünme maddiyat için geçerlidir; nur ve nuranîlerde bölünme olmaz. Okunan bir Fatiha milyonlarca kişiye bağışlansa hepsine aynen ulaşır. Cemaatle kılınan namazdan hasıl olan 27 kat sevapta da bir bölünme söz konusu değildir, herkes cemaat sevabını yine 27 kat olarak alır.
Şu var ki, aynı tecelliden herkesin istifadesi bir değildir. Aynalar büyüdükçe ve parladıkça, edinilen fayda da artar. İşte aynamızı büyüten sebepleri Üstat hazretleri şöyle dile getiriyor:
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
“Risale-i Nur dairesinde sadakat ve hizmet ve takva ve içtinab-ı kebair derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahib olur. Elbette bu büyük kazancı kaçırmamak için takvada, ihlasta, sadakatta çalışmak gerektir.” Kastamonu Lahikası
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Risale-i Nuru okumanın çok önemli bir yönü de şu ifadelerle dikkatimize sunuluyor:
“ Çok emarelerle anlamışız ki: Bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz.”
Mektubat
“Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatlı bir alimi olabilir.” Lem’alar
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Okumaktan maksat ilim elde etmek, ilimden gaye de amel etmek ve başkalarına faydalı olmaktır. Nurları daha iyi anlamamız ve bunun sonucu olarak da daha çok hizmet etmemiz konusunda Üstadın şöyle bir tavsiyesi var:
“Nur şâkirtleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lazımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz.” Emirdağ Lahikası, 1
alıntı
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Bu ifadelerde, özel okuma yanında karşılıklı mütalaa ve müzakerelerde bulunmaya ve birbirimizden istifade etmeye de teşvik vardır. Kendisini böylece yetiştiren bir nur talebesi, iman hakikatleri konusundaki bütün sorulara rahatlıkla cevap verebilir. Çünkü bu soruların cevapları nur külliyatında en güzel ve en tatminkar şekliyle mevcuttur. Onun görevi bunları anlamak ve muhtaçlara anlatmaktır.
Cevap: Risale-i Nur Okumanın Önemi
Bu zamanın mühim, hakikatlı bir alimi olabilir.” ifadesinden açıkça anlaşıldığı gibi, bu zamanın -imana dair- sorularına nurlardaki hakikatleri bilmeksizin cevap vermek çok zordur; adeta mümkün değildir. İnanç zaafına uğrayan, şüpheler içinde bocalayan bir kişiyi zikir ve tespihle tedavi edemezsiniz; fetvalarla korkutarak, yahut menkibelerle özendirerek de kurtaramazsınız. Onun aklını ve kalbini, ancak Risale-i Nurdaki hakikatlerle ikna ve tatmin edebilirsiniz. Çünkü bu zaman, teslimiyetin kırıldığı, “neden ve niçin”lerin meydan aldığı farklı bir zamandır.