Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
173. Yarinden ayrı düşen dosta ağlayınız!
Mefa'îlün, Fe'Olün, Mefa'îlün, Pe'uliin
(c.I, 329)
•Geliniz, geliniz gül bahçesinde güller açtı. Geliniz, geliniz müjdeler olsun sevgili geldi.
•Bütün canla, cihanla birlikte neşeleniniz, oynayınız! Hoş kılıcını çeken her tarafı ısıtan güneşe teslim olun, kendinizi ona bırakm!
•Kendini güzel sanan çirkine gülünüz, alay ediniz! Ama sevgilisinden ayrı düşen dosta da ağlayımz!
•Divane aşk delisi, yine zincirinden kurtuldu, zincirini kırdı diye bütün şehri heyecan ve korku kapladı.
•Bu ne gündür? Nasıl heyecanlı gündür? Bu bir kıyamet günü müdür? acaba, herkesin amellerinin defterleri ufüklardan mı uçuşarak geliyor?
•Haydi davulları çalınız! Başka hiç bir şey söylemeyiniz! Şu anda ne gönlün, de aklın yeri vardır. Hatta can da kendinden geçmiştir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
174. Cihanın her cüz'ü, bu dünyada gördüğümüz her şeyi
yaratanın kudretinin, yaratma gücünün birer belgesidir.
Mef'ulü, Mefa'îlii, Mefa'îlii, Fe'uliin
(c.I, 332)
• İçinden durmadan hep çeng sesleri, müzik sesleri gelen bu ev nasıl bir evdir? Kimin evidir? Bu evde kim oturur? Bunu siz sahibinden sorunuz.
• Eğer bu ev Kabe ise put gibi güzel olan dilberin burada ne işi var? Kabe'de put bulunur mu? Eğer bu ev ateşe tapanların mabedi ise, nasıl olur da Allah'ın nüru orada parlayıp durur?
• Haberiniz yok, bu evde öyle gizli bir hazine var ki, o hazine dünyaya da, ahirete de sığmaz. Aslında bu ev de, ev sahibi de hepsi hepsi birer bahaneden ibarettir. Yalnız o vardır o!
Mevlana bir ruba'îsinde şöyle buyurur:
"Bağda binlerce ay yüzlü güzeller, güller misk kokulu menekşeler var, dereler içinde akıp giden sular var. Bütün bunların hepsi birer bahanedir. Aslında yalnız 0 var. Yalnız 0 var!"
• Bu evin sahibi şu gökyüzünün sahibidir. Zühre'ye, Ay'a benzer. Aslında bu o aşk evidir. Ne ucu vardır; ne de bucağı!
• Can senin yüzünü ayna gibi içine düşürmüş, gönlüne nakşetmiştir. Gönül de senin güzel kokulu saçlarına tarak olmuş saçlarına baş aşağı dalmıştır.
Bir halk şairi:
"Yapsalar kemiğim tarak! Yar zülfünün tellerine!" diyebulunmuş.
• Bu evde bulunanların hepsi de sarhoş! Bu yüzden kapıdan kimin geldiğinden, kimin içeri girdiğinden kimsenin haberi bile yok!
• Bir bakıma da bu ev can evidir. Can nerede ise orada ne aşağı vardır, ne yukarı, ne altı yön, ne de orta!..
•Cihanın her cüzü cihanın sahibinden birer nişanedir, birer belgedir. Bizim gibi nürlu olan yüzümüz de o belgeyi lütfeden, bağışlayan bir belgedir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
175. Kime gül bahçesinin kokusu gelirse, o gül bahçesine gidinceye kadar oturmaz.
Fe'ilatiin, Fe'iiatiin, Fe'ilatün, Fe'ilün
(c. 1,413)
•Ben dostu araştırmadan yorulduın, oturdum, kaldım. Ama bu çırpınıp duran gönül yorulmadı, oturmadı. Herkes gitti, oturdu, kaldı. Ama bir an için olsun o oturmadı.
•Bir işe kalkan kişi sonunda işini bitirir, oturur. îş, arzusu yerine gelmeyen kişinin işidir.
•Allah'ım; senin yarattığın taşlar, kayalar, dağlar, tepeler gibi cansız sandığımız aslında canlı olan varlıkların tesbihlerini duyan kişi, noksan sıfatlardan münezzeh olan Hakk'ın hareminin perdesine götürülmedikçe oturamaz.
•Senin perişan saçlarının hoş bir şekilde dalgalandığını gören kişinin gönlünden geçen karışık düşünceler, ebedî olarak yatışmaz.
•Senin rüyada gülen güzel dudaklarının hayalini gören kişinin uykusu kaçar ama, gülen dudaklarının hayali kıyamete kadar aklından çıkmaz.
•Kime gül bahçesinin kokusu gelirse o güle oynaya gül bahçesine gidinceye kadar, dinlenmek bilmez; oturamaz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
176. Acaba böyle bir bayramı yıllar boyunca kim görınüştür?
Mefa-îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c.I, 341)
• Gel, gel ki, senin gelişin bugün bize bir bayram günü oldu. Bugün neşemiz arttıkça artacak.
• Sevin, el çırp da de ki: "Bugün neşe günüdür, zevk günüdür. Zaten güzel bir gün gelişinden, başlangıcından belli olur.
• Biz bugün çok mutluyuz, bu dünyada bizim sevgilimiz gibi güzel, eşsiz bir varlık kimdir? Böyle bir güzel bulunur mu? îşte bugün, benzeri olmayan o sevgili, o dost bizimle beraber olduğu için günümüz bayram günü oldu. Acaba böyle bir bayramı yüzyıllar boyu kim görmüştür?
• O'nun gelmesi ile yeryüzü de, gökyüzü de güzelleşti, tatlılaştı, şekerlerle doldu. Göklerden şekerler yağıyor, yerlerden şekerler bitiyor.
• İnciler saçan o dalganın sesi geldi. Dünya dalgalarla doldu. Fakat bizim dalgalanan, inciler saçan denizimiz gizlidir, baş gözü ile görülemez.
• Bugün gönlümüzün sultanı Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz tekrar miraçdan teşrif buyurdular. Hz. îsa da bugünün şerefine dördüncü kat gökten yere indi, bize ulaştı.
• Onun ayak bastığı bü şehirde basılmayan her altın, kalptır. Bu mecliste Hakk aşıklarına can kadehi ile sunulmayan her şarap, bozulmuştur, pistir.
• Bu meclis öyle hoş bir meclistir ki burada baht sakîlik eder. Bu meclisde bulunan Hakk dostları kimlerdir; biliyor musunuz? Cüneyd-i Bağdadî, Bayezîd-i Bestamî.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
177. Dünyada hasta olmayan kimse yok, aşk hekimi nerede?
Mefa'îlün, Mefa'îliin, Fe'ulün (, 351)
• Dermansız derdin hekimi nerededir? Kimdir? Sonu olmayan yolda bizleıe arkadaşlık edecektir.
Hz. Mevlana'nın bu beyti bendenize, Fuzülî merhumun şu ruba'îsini hatırlattı:
"Her dil ki esîr-i gam-ı hicran olmaz!
Şayeste-i zevk-i vasl-ı canan olmaz!
Her dert ki var, var derman-ı velî,
Bî dertlerin derdine derman olmaz!"
•Eğer dermansız derdin hekimi akıl ise delilik ne oluyor? Yok eğer can ise canan ne oluyor?
•Ölümsüz olarak dünyayı aydınlatan, fakat ne küfür, ne de iman olmayan ışık nerededir?
•Lamekansızlık denizi incilerle dolu. Fakat onların içinde insanlık incisi olan kimdir?
•Dünyanın hiç bir cüz'ünde, hiç bir yerinde hasta olmayan kimse yok.Herkes hasta, peki aşk hekiminin muayenehanesi nerede?
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
178. Şu dünyada başa gelen bela, gizli bir incidir!
MefS'îlün, Mefa'îlun, Fe'Olün
(c.I, 357)
•O kerem kaynağı bize av olduğu için, bize her an on binlerce armağan var!
•Biz sevgilinin aşk damına çıkmak istersek, o bize zorluk çıkarmak şöyle dursun, isteğimizden memnun kalır da, bize altından, gümüşten merdivenler lutfeder.
•Bu dünyada başa gelen bela gizli bir inci gibidir. Hatta bizce inci değil bir sinedir, ama yabancılara, Hakk aşığı olmayanlara, yılan gibi görünür.
• Sen bizi yoksul sanarak karşımızda gümüş hazineni sayıp dökmeğe kalkışma! Bizim altınımız da, gümüşümüz de sayısızdır, hesaba gelmez.
• Vezir Pervane, bizim varlığımızı kabul etmese gam yeme! Padişahın elinde bizde bulunanın yüzlerce misli var.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
179. Toprak üstüne o sevgilinin adını yazsak, toprağın her parçası hüri olur!
Mef'Olü, Mefa'ilün, Fe'ulün
(c.I, 364)
• Sevgilinin hayali bizimle beraber oldukça, ömrümüz boyunca onun yarattığı güzellikleri hayranlıkla seyrederiz.
• Dostla buluştuğumuz zaman, vhttp://salihdostlar.com/images/smilies/allah.jpgi evimizin küçük bir odası bize ova gibi geniş göriinür.
• Gönlümüzün istediği olunca, diken bile binlerce hurmadan daha iyidir.
• Onun yüzünün güzelliği aksedince, dağlar, ovalar ipek gibi, atlas gibi olurlar.
• Esen rüzgardan onun hoş kokusunu sorunca, burnumuza gül kokusu, kulağımıza çeng sesleri, ney sesleri gelir.
• Toprak üstüne o sevgilinin adını yazsak, toprağın her parçası bir hüri olur, yeryüzü cennet halini alır.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
180. Sevgili sizi sizsiz olarak çağırıyor.
MefS'îlün, MefS'îlün,
(c.I, 343)
• Yol arkadaşlarından ayrılmak doğru değildir. Karanlık gecede eline fener aImadan, ışıksız yola düşmek uygun olmaz!
•Padişahlık saltanatı gördükten sonra dilencilik etmeğe kalkışmak doğru olmaz!
• Sevgili sizi sizsiz çağırıyor. Bu sebeple size "sizle beraber olmak" uygun düşmez!
"Ben"siz, "sen"siz, "biz"siz, "siz"siz olmak üstün bir merhaledir.Hz. Mevlana Dîvan-ı Kebtr'ın başka bir yerinde aynen şöyle buyurur:
"Gel de ben bensiz sen de sensiz olarak şu aşk ırmağına dalalım. Yokluk mertebesine ulaşalım. Çünkü bu korulukta, yani yeryüzünde zulümden, haksızlıklardan başka birşey yoktur!" (c. I, nr. 331)
• Madem ki Allah lütfetti, dünyaya gök sofrası geldi. Bundan sonra gıdasız kalmak, yoksulluğa düşmek olmaz!
• Canların kurban edildiği bu mutfakta şerefsiz insanlar gibi ekmek çalmak,acınacak bir haldir.
• 0 yol kesen hırsa ve tama'a söyle, hile yapmaya kalkışmak, kötü görünüşe bürünmek doğru değildir!
• Ayağın olmasa sana kanat verirler. Kanatsız havalanıp uçmak mümkün değildir!
• Kanat bulursan Hakk'ın tuzağına doğru uç! Çünkü onun tuzağından kurtuluş akıl kan değildir!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
181. însana aşktan başka ne akraba vardır, ne de baba!
Mef'ulii, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ulün
(c.I, 333)
• Kimin gönlünde aşktan eser yoksa, onun üstüne bir bulut çek! Çünkü o ay'a düşmandır. Gönül aydınlığından kaçar.
"Bir sînede kim nar-ı muhabbet eseri yok;
Zulmette ol nur-ı Huda'dan haberi yok!"
(Bir gönülde aşk ve muhabbet ateşi yoksa, o kişi karanlıklarda. Allah'ın nürundan haberi yoktur.)
• Aşk bahçesinde yetişmeyen ağaç kupkuru bir ağaçtır. Onun ne yaprağı vardır, ne de meyvesi. Fakat aşk bahçesinde yetişen meyveli, yapraklı ağacın gölgesinde bulunmayan değerli bir kişi de, değerini kaybeder, hor ve hakîr bir kişi olur.
• Bir kişi çok değerli, eşsiz bir inci gibi olsa, aşktan haberi yoksa ondan uzaklaş! Çünkü dünyada insana aşktan başka ne akraba vardır, ne de baba!..
• Aşıkların mezhebinde hergün aşk derdinden daha beter bir hale gelmeyen kişi, ölüm hastalığına tutulmuştur.
• Kimin yüzünde aşktan bir eser, bir nür görürsen, gerçek olarak şunu bil ki, o bildiğin, tanıdığın insanların cinsinden değildir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
182. Bu mest oluş, bu kendinden geçiş, bu aşk nereden geliyor?
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ülün
(c. I, 337)
• Gözünü kapadın, yani "Uyku vakti geldi!" demek istedin. Her kaba giren, her kabın şeklini alan kimseye uyku yoktur.
• Sen de bilirsin ki biz o kadar fazla bekleyemeyiz. Fakat, senin mest olmuş gözlerin acele ediyor.
• Sen durmadan bana cefa et, keder ver, gam ver! Senin bütün cefaların lutuftur, zevktir, neşedir! Hata et, senin hatan doğrudur, sevaptır!
• Şarap sunan sakînin gözü su gibi olan şarabın kılıcı ile nice başlar aldı. birçok insanları mest etti, kendinden geçirdi.
• Bu işe şaşanlardan birisi der ki: "Bu mest oluş, bu kendinden geçiş sakînin gözlerinin güzelliğinden, onun aşkından oluyor." Birisi de der ki: "Hayır, bu iş şarabın ma'rifeti; şarap içmeseydi mest olmazdı."
• Şarap nedir? Sakî nedir? Hakk'dan başka birşey yok.! Ne şarap var, ne de sakî! Bu mest oluş, bu kendinden geçiş, bu aşk hangi kapıdan geliyor; Allah bilir!