http://i.hizliresim.com/nrbrXB.png
Printable View
Güller vardýr gönülleri yakar,
Günler vardýr dualara bakar,
Kalpler vardýr dualarla akar,
Ýnsanlar vardýr yüreklere nurlar saçar,
Yürekler vardýr nurlarla güller açar,
O güller ki kalplere mutluluk saçar…
Kalplerimizde açan mutluluk günleri arasýnda, gül kokulu , berrak ve saf bir cumada hatýrlanýyorsunuz ve dualarda anýlýyorsunuz…
Hayýrlý ve mutluluk dolu cumalar
__________________
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 22.07.2016
GÜN, MÝLLETÇE KENETLENME VE GELECEÐÝMÝZÝ ÝNÞA ETME GÜNÜDÜR
Kardeþlerim!
Okuduðum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz þöyle buyuruyor: “Gevþeklik göstermeyin, üzülmeyin! Eðer inanmýþsanýz þüphesiz en üstün olan sizsiniz.”[1] Okuduðum hadis-i þerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) þöyle buyuruyor: “Müminin durumuna þaþýlýr! Her hâli kendisi için hayýrlýdýr. Bu durum yalnýz mümine mahsustur. Baþýna sevinecek bir hâl geldiðinde þükreder; bu onun için hayýr olur. Baþýna bir sýkýntý geldiðinde ona sabreder; bu da onun için hayýr olur.”[2]
Kardeþlerim!
Ýçinden geçmekte olduðumuz zorlu süreçte engin rahmetiyle milletimizi büyük sýkýntýlardan ve felaketlerden kurtaran Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bu süreçte kendilerine þehitlik nasip olan bütün kardeþlerimize Cenabý Hak’tan rahmet ve maðfiret, yakýnlarýna ve milletimize sabr-ý cemil ve metanet diliyorum. Yaralýlarýmýza acil þifalar vermesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Aziz Kardeþlerim!
15 Temmuz gecesi millet olarak tarihimizin en zor, en uzun ve karanlýk gecelerinden birini yaþadýk. Yüce Rabbimiz, bütün unsurlarýyla milletimize kenetlenmeyi nasip etti ve milletimiz emanetine sahip çýktý. Hiç kuþkusuz millet olarak sahip olduðumuz bu birlik, beraberlik ve kardeþlik ruhu en büyük nimetlerden biridir. Hamdolsun! Bu büyük nimet sayesinde ateþ çukuruna yuvarlanmaktan ve karanlýða gömülmekten kurtulduk. Kardeþlerim! Bu acý tecrübe bize þunu gösterdi: Hiçbir güç Allah aþký ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz! Bu hain saldýrýlar bize þunu öðretti: Þerefli milletimizi sindirmeyi, itibarýný zedelemeyi hedefleyenler rezil ve zelil olmaya mahkûmdur! Kim mazlumun, maðdurun, muhacirin yanýndaysa Cenab-ý Hakk’ýn kudret, rahmet ve inayeti de onun yanýndadýr.
Deðerli Kardeþlerim!
Allah’a sonsuz hamdolsun ki, bu topraklar asýrlardýr Müslüman yurdudur. Bu millet þüheda evladýdýr. Bu ezanlar, bu cumalar Ýslam’ýn þiarýdýr. Bu dinin, tek bir harfi bile deðiþmeyen bir kitabý vardýr. Bu dinin, en güzel örnek olma vasfýna sahip bir Peygamberi vardýr. Allah’ýn bize verdiði bir akýl, bir kalp vardýr. Bizim deðiþmez deðerlerimiz, 14 asýrlýk engin bir tecrübemiz vardýr. Hiçbirimiz Müslüman olarak bütün bunlarý bir tarafa býrakamayýz. Aklýmýzý, idrakimizi, vicdanýmýzý bir kiþiye ya da gruba teslim edemeyiz. Dünya menfaati için dinimizden geçemeyiz. Din-i mübin-i Ýslam’ý alet ederek dünyayý elde etmeye çalýþanlara ise asla fýrsat veremeyiz.
Muhterem Kardeþlerim!
Geliniz, bu Cuma gününde, bu mübarek saatte hep birlikte el açýp Yüce Rabbimize yalvaralým:
Allah’ým! Ýzzetine sahip çýkmak için tanklara meydan okuyan bu millete zeval verme! Asýrlar boyunca mazlumlarýn umudu olmuþ, maðdurlarýn yanýnda yer almýþ, muhacirlere kucak açmýþ bu milletin üzerinden rahmet ve nusretini eksik etme! Umudumuzu ve huzurumuzu bozmak isteyenlere, topraklarýmýza fesat tohumlarý ekmeye çalýþanlara fýrsat verme!
Dinimizin, devletimizin, milletimizin bekasýný sarsacak her türlü dâhili ve harici düþmanlardan bizleri halas eyle! Biz sýrtýmýzý sana dayadýk, sana güvendik, gücümüzü sana ettiðimiz imandan aldýk, yýkýlmamýza ve daðýlmamýza izin verme Allah’ým! Zalimlerin zulmüne raðmen bizi adaletten ve merhametten ayýrma Allah’ým! Kötülerin kötülüklerine raðmen bizi iyilikten ayýrma Allah’ým!
Ýntikam hýrsýyla adaletten þaþan, öfkesine kurban olup hakkaniyetten uzaklaþan, maðrur olup haddi aþan kullarýndan olmaktan sana sýðýnýrýz. Sen, milletimizin bu soylu direniþini bir adalet ve hakkaniyet direniþi olarak muzaffer eyle!
KAYNAK [1] Enfâl, 8/46.
[2] Müslim, Zühd ve rekâik, 64.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
http://www.palo.com.tr/paloImg/news/...53/2442424.jpg
Rabbim vatanýmýzý bölmek isteyenlere fýrsat verme, vatan hainlerine fýrsat verme. Bizlere dünya ve ahirette iyilik ve güzellikler ihsan eyle.Dünya döndükçe Rabbim bu Ülkeye Sinsi Planlar Kuranlarýn oyunlarýný baþlarýna çevir Ya Rabbim .Sen Vatanýmýzý Milletimizi Dinimizi Zalimlerden Koru Ya Rabb.
Hayýrlý Cum lar....
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 29 Temmuz 2016
EN BÜYÜK BOZGUNCULUK, DÝNÝN MUAZZEZ DEÐERLERÝNÝ ÝSTÝSMAR ETMEKTÝR.
http://www.topragizbiz.com/resim/images/14573bfc3c.jpg
Kardeþlerim!
Peygamberimiz (s.a.s.), kendisine ilk vahiy geldiðinde o yüce emanetin sorumluluðu karþýsýnda endiþelenmiþti. Hemen evine dönerek baþýndan geçenleri, müminlerin annesi Hz. Hatice’ye anlatmýþtý. Bunun üzerine Hatice Validemiz, þöyle demiþti Resûl-i Ekrem Efendimize: “Korkma, endiþelenme! Allah, seni asla mahcup etmez. Çünkü sen, akrabalarýnla ilgilenirsin. Yetim ve kimsesizleri gözetirsin. Fakir ve ihtiyaç sahibinin yardýmýna koþarsýn. Misafire ikramda bulunur, komþuna iyi davranýrsýn. Mazluma ve maðdura kol kanat gerersin. Hakký savunur, doðrunun yanýnda yer alýrsýn.”[1]
Kardeþlerim!
Aslýnda Hz. Hatice Validemiz, bu ifadeleriyle hayatýnda bu erdem ve faziletlere sahip olanlarý Allah’ýn mahcup etmeyeceðini müjdeliyordu. Nitekim tarih boyunca bu deðerleri ayakta tutanlarý Rabbimiz, mahcup, maðdur ve mahrum etmemiþtir. Týpký 15 Temmuz’da milletimizi mahcup etmediði gibi. Zira Yüce Allah, zalime karþý mazlumun yanýnda duranlarý mahcup etmez. Zira Yüce Allah, fakire, yoksula, ihtiyaç sahibine el uzatanlarý maðdur etmez. Zira Yüce Allah, garibe, yetime, kimsesize gönlünü açanlarý mahrum býrakmaz. Ve bu millet, ýrk, dil, din, coðrafya ayrýmý gözetmeksizin kendisine sýðýnanlara her daim gönül kapýlarýný açmýþ, onlara sýðýnak olmuþtur. Ve bu millet yetimi, garibi, kimsesizi gözetmiþtir. Ve bu millet zalime karþý mazlumun yanýnda durmuþtur. Ve bu millet her þart ve durumda hakký savunmuþ, medeniyetler kurmuþ, dünyanýn dört bir yanýna medeniyetler taþýmýþtýr.
Kardeþlerim!
Bizler inanýyoruz ki; Yüce Rabbimiz, milletimizi mahzun etmeyecektir. Zira bu millet, geçmiþten günümüze, imanýný, vatanýný, istikbal ve istiklalini en muazzez varlýðý bilmiþtir. Bu deðerlerine namahrem ellerin deðmesine izin vermemiþtir. Ýstiklal Þairimizin, “Âsým’ýn nesli diyordum ya, nesilmiþ gerçek. Ýþte çiðnetmedi nâmûsunu, çiðnetmeyecek.” dizelerinde dile getirdiði gibi milletimiz, topraðýný, haysiyetini, izzet ve þerefini çiðnetmemiþtir. Ýradesini, aklýný ve ruhunu baþkalarýna teslim etmemiþtir. Aziz Kardeþlerim! Cenab-ý Hak, hutbemin baþýnda okuduðum ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur: “Onlara ‘yeryüzünde fesat çýkarmayýn, bozgunculuk yapmayýn’ denildiðinde, ‘biz ýslah edicileriz!’ derler. Ýyi biliniz ki, onlar bozguncu ve ifsat edicilerin ta kendileridir. Fakat onlar, ne yaptýklarýnýn farkýnda deðillerdir.”[2]
Aziz Kardeþlerim!
Ayet-i kerimede de buyrulduðu gibi tarih boyunca yeryüzünde en büyük bozgunculuk ýslah adý altýnda yapýlmýþtýr. En büyük bozgunculuk din kisvesine bürünerek millete kötülük yapmaktýr. En büyük bozgunculuk dinin muazzez deðerlerini istismar ederek insanlarý aldatmaktýr. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, hutbemizin baþýnda okuduðum hadis-i þerifte “Bizi aldatan bizden deðildir”[3] buyurmuþtur.
Kardeþlerim!
Milletimizin 15 Temmuz gecesindeki onurlu duruþu, þüphesiz nesiller boyu þükran ve minnetle anýlacaktýr. Milletin varlýðýna kast edenler ise elbette hüsrana uðrayacaklardýr. Ancak baþýmýzdan geçen bu büyük badireden elbette millet olarak çýkaracaðýmýz büyük dersler vardýr. Bu aziz millete bu kötülüðü reva görenleri unutmamalýyýz. Yüce dinimizi, sahih kaynaklardan doðru bir þekilde öðrenmeliyiz. Kalbimizi, gönlümüzü, ruhumuzu, aklýmýzý, fikrimizi, irademizi baþkalarýna teslim etmemeliyiz. Bizi Allah’a kulluk yerine kendine kul ve köle olmaya davet edenlere zerre kadar itibar etmemeliyiz. Birlik ve beraberliðimizi, huzur ve kardeþliðimizi korumalýyýz. Birbirimizin varlýðýný kendi varlýðýmýz, hukukunu kendi hukukumuz saymalýyýz. Farklýlýklarýmýzý ayrýlýk-gayrýlýk nedeni deðil, zenginlik ve rahmet vesilesi görmeliyiz. Fitne ve fesada, hile ve tuzaða karþý feraset ve basiretle davranmalýyýz. Yarýnlarýmýzýn, bugünlerimizden çok daha güzel olacaðýna dair inancýmýzý sürdürmeliyiz. Unutmayalým ki; bizi diri tutan, inancýmýz ve ümidimizdir.
Kardeþlerim!
Gelin hep birlikte Rabbimize þöyle yalvaralým:
Ya Rabbi! Sana inandýk, sana güvendik, sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz býrakma! Bize lütfettiðin hidayetten sonra kalplerimizi saptýrma! Bizi sýrât-ý müstakiminden ayýrma! Rabbimiz! Bize rahmetinle muamele eyle! Her türlü inkârcý ve münafýða karþý bize yardým et! Bizleri onlar karþýsýnda küçük düþürme! Allah’ým! Bozguncu ve fesatçýlara karþý bizi her daim muzaffer eyle! Bizleri her türlü fitne ve fesattan, ikiyüzlülükten, kötü ahlaktan muhafaza eyle![4] Bizlere basiret ve feraset ihsan eyle! Ya Rabbi! Asýrlardýr Ýslam’ýn sancaktarlýðýný yapan, senin adýnýn gök kubbede yankýlanmasý için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup etme!
[1] Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Tefsîr, (Alak) 1.
[2] Bakara, 2/11-12.
[3] Müslim, Ýman, 164.
[4] Ebû Dâvûd, Vitr, 32.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 05.08.2016
KULLUK SADECE ALLAH’A ÖZGÜDÜR
http://www.topragizbiz.com/resim/images/985f5ab7c4.jpg
Kardeþlerim!
Ýslâm nurunun Mekke topraklarýný yeni aydýnlatmaya baþladýðý günlerdi. Peygamberimiz (s.a.s), Beytullah’ýn yanýndaki Safâ tepesine çýktý ve Mekkelilere þöyle seslendi: “ ‘Þu vadinin arkasýnda size saldýrmak üzere bekleyen bir ordu var.’ desem bana inanýr mýsýnýz?” Mekkeliler hep bir aðýzdan, “Evet, inanýrýz. Zira biz senin yalan söylediðini hiç iþitmedik.” diye karþýlýk verdiler. Bunun üzerine Rahmet Elçisi, “Ben sizi elîm bir azaba karþý uyarýyorum.”[1] diyerek Mekkeliler nezdinde bütün insanlýðý Allah’a kul olmaya, tevhid inancýný benimsemeye çaðýrdý.
Kardeþlerim!
Rahmet Peygamberinin bu çaðrýsý, Hz. Âdem ile baþlayan ve insanlarý Âlemlerin Rabbine kul olmaya davet eden yüce bir çaðrýdýr. Bu kutlu daveti, Hz. Nuh, Ýbrahim, Lut, Hud, Salih, Musa, Ýsa, hâsýlý bütün peygamberler dillendirmiþlerdir. Ve Hâtemü’n-Nebiyyinin dilinde kemâle eren bu çaðrý, kýyamete kadar devam edecek ebedi kurtuluþ çaðrýsýdýr. Bu çaðrýda sadece Allah’a iman ve kulluk vardýr. Bu çaðrýda bir tek Allah’ýn huzurunda eðilmek, eðildikçe de yücelmek vardýr. Bu çaðrýda Allah’tan baþkasýna kul köle olmayarak gerçek özgürlüðe ulaþmak vardýr. Bu çaðrýda hak, hakikat ve hakkaniyet vardýr. Bu çaðrýda þirk ve nifaktan, küfür ve isyandan, fitne ve fesattan, hile ve tuzaktan, yalan ve aldatmadan uzak durmak vardýr.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz hutbemizin baþýnda okuduðum âyet-i kerimede þöyle buyurmaktadýr: “Onlara, dini Allah’a has kýlan ve hakka yönelen kimseler olarak sadece O’na kulluk etmeleri, namaz kýlmalarý ve zekât vermeleri emredilmiþti. Ýþte dosdoðru din budur.”[2]
Kardeþlerim!
Bu âyet-i kerime, ibadet ve kulluðun sadece Allah’a mahsus olduðunu bizlere öðretmektedir. Nitekim Peygamberimizin vefatýna bir türlü inanmak istemeyen bazý sahabilere Hz. Ebu Bekir’in þu uyarýsý son derece dikkat çekicidir: “Kim Muhammed’e tapýyorsa bilsin ki Muhammed ölmüþtür. Kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah diridir, asla ölmez.”[3]
Kardeþlerim!
Ýnsanlýk tarihi, nefsini, heva ve heveslerini ilahlaþtýran nice zalimlere ibretle þahit olmuþtur. Tarih boyunca kula kullukla, fani þahsiyetlere kölelikle tüketilen nice beyhude ömürler vardýr. Ýnsanlýk onur ve haysiyetini ayaklar altýna alan, hak ve hakikat karþýsýnda kör, saðýr ve dilsiz kesilen nice gafil zihinler, taþlaþmýþ kalpler vardýr. Oysa yüce kitabýmýz Kur’an’ýn mukaddimesi olan Fatiha suresinde din-i mübin-i Ýslam’ýn kulluk anlayýþý bizlere açýkça takdim edilmiþtir. Bizler bu sureyi her gün beþ vakit namazýmýzda okur ve Rabbimize olan iman ve kulluk ahdimizi tekrarlarýz. “Rabbimiz! Ancak sana kulluk ederiz ve yalnýz senden yardým dileriz. Bizi doðru yola ilet.” diye dua ederiz. Þüphesiz ki bu doðru yol, Kur’an’ýn ve Resûlullah’ýn yoludur. Peygamberimiz (s.a.s), “Sözlerin en doðrusu Allah’ýn Kitabýdýr. Rehberliðin en güzeli Muhammed’in rehberliðidir.”[4] hadisiyle bu yolu bizlere beyan etmiþtir. Bu yol, insanlýða örnek kýlýnmýþ Ýslam ümmetinin on dört asýrdýr takip ettiði ana yoldur. Bu yol, insaný aydýnlýða ulaþtýran yegâne kurtuluþ yoludur. Bu yolun yolcularýna Rabbimizin ebedi nimetlerine mazhar olma müjdesi vardýr.
Kýymetli Kardeþlerim!
Bu bereketli yolun yolcusu olmak, her þeyden önce Müslüman kimliðini ve þahsiyetini doðru bir þekilde inþa etmekten geçer. Bunun için bizler, Kerim Kitabýmýzýn ve Peygamberimizin rehberliðini baþ tacý ederiz. Onlarýn hayat veren rahmet yüklü mesajlarýyla gönlümüzü, zihnimizi ve hayatýmýzý mamur etmek için gayret gösteririz. Rabbimizin, bizlerden istediði insanca bir hayat için, bizlere emanet verdiði nimetlerin deðerini de bunlarý deðerlendirmeyi de biliriz. Aklýmýzý baþkalarýnýn aklýna, gönlümüzü baþkalarýnýn gönlüne, vicdanýmýzý baþkalarýnýn vicdanýna esir etmeyiz. Ebedi kurtuluþ beratýmýzýn sadece Allah’a, Allah’ýn rýzasýna baðlý olduðunu tasdik ederiz. Bizlere kurtuluþ beratý vaat edenleri, hakikatin sadece kendi elinde olduðunu iddia edenleri dikkate almayýz. Varlýðýmýzý fânî þahsiyetlerin deðil, Rabbimizin rýzasýna; geçici menfaat ve beklentilere deðil, bâkî hakikatlere adarýz.
Kardeþlerim!
Bu aydýnlýk yolun neferleri olarak bizler, cehalet, tefrika ve yakýlmak istenen fitne-fesat ateþine karþý uyanýk davranýrýz. Kendimizin, deðerlerimizin, inancýmýzýn farkýnda oluruz. Onlarý yozlaþtýracak, anlamsýz kýlacak tutum ve davranýþlardan kaçýnýrýz. Yüce dinimize, Kerim Kitabýmýza, Resûl-i Ekrem Efendimize mensubiyetin, her türlü mensubiyetten üstün olduðunu kabul ederiz.
Kýymetli Kardeþlerim!
Geliniz, Kur’ân-ý Kerim’in ve Peygamberimiz (s.a.s)’in dosdoðru yolunun yolcularý olarak bu mübarek vakitte Rabbimize þöyle niyazda bulunalým:
Allah’ým! Bize imaný sevdir, kalplerimizi imanla süsle! Bizleri sana þükreden, seni zikreden, sana itaat eden, sadece sana kul olan, sana yönelip yakaranlardan eyle! Allah’ým! Suret-i Haktan görünerek bu milletin arasýna fitne ve fesat tohumlarý ekmek isteyen münafýklara, bozgunculara fýrsat verme! Bizi din ile, iman ile, Kur’an ile, Peygamber ile aldatanlardan ve aldananlardan eyleme Allah’ým!
[1] Buhârî, Tefsîr, Þu’arâ, 2; Müslim, Îmân, 355.
[2] Beyyine, 98/5.
[3] Buhârî, Fedâilü ashâbi’n-nebî, 5.
[4] Nesâî, Salâtü’l-îdeyn, 22. Hazýrlayan:
Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
http://www.sozlerindir.com/resimli_s...9d801bf58e.jpg
Allah’ým, nerede kin varsa, oraya sevgi götürme gücünü ver bize. Allah’ým, nerede darýlma varsa, oraya barýþ götürme gücünü ver bize. Allah’ým, nerede inkar varsa, oraya iman götürme gücünü ver bize. Allah’ým, nerede umutsuzluk varsa, oraya umut götürme gücünü ver bize. Allah’ým, nerede karanlýk varsa, oraya aydýnlýk götürme gücünü ver bize. Hayýrlý nurlu, bereketli cumalar.
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 19.08.2016
MÜMÝN VE EMANET BÝLÝNCÝ
Kardeþlerim!
Tevhid inancý, Mekke’de her geçen gün dalga dalga yayýlýyordu. Müþrikler, bu durumu bir türlü hazmedemiyorlardý. Peygamberimiz (s.a.s)’e ve müminlere türlü iþkence ve düþmanlýðý reva görüyorlardý. Nihayet Peygamberimizi davasýndan vazgeçirmek için amcasý Ebu Talib’e geldiler. Peygamberimize makam-mevki, þan-þöhret gibi türlü imkânlar vaad ettiler. Davasýndan vazgeçmediði takdirde onu ölümle tehdit ettiler. Lakin Allah Resûlü, ne onlarýn tehditlerinden korktu, ne de tekliflerine iltifat etti. Ve onlara, þöyle cevap verdi: “Amca! Güneþi sað elime, ayý da sol elime verseler, ben bu davadan asla vazgeçmem. Allah, ya dinini üstün kýlar, ya da ben bu yolda canýmý veririm.”[1]
Kardeþlerim!
Resûl-i Ekrem (s.a.s), davasýndan asla vazgeçmedi. Rabbinin yüce emanetine daima sahip çýktý. Zira o, Muhammedü’l-Emin’di, güvenilir peygamberdi. Her daim sâdýk oldu, emanete riayet etti. Ümmetine de güvenilir olmayý, emanete sahip çýkmayý öðütledi Efendimiz. Her ne surette olursa olsun, ihanetten kaçýnmamýz gerektiðini bildirdi. O, mümini güven veren, itimat edilen, þerrinden emin olunan kiþi diye tanýmladý.[2]
Kýymetli Kardeþlerim!
“Mümin” ismini bizlere Kerim Kitabýmýzda bizzat Yüce Rabbimiz vermiþtir. O, bu ismi de bütün nimetleri de bizlere emanet etmiþtir. Hiç þüphesiz en yüce emanet, imanýmýz ve Ýslâm’ýmýzdýr. Bizler, dünya ve ahiret saadetimizi ancak iman nimeti sayesinde elde edebiliriz. Bu noktada bizlere düþen, bu yüce emanete asla ihanet etmemektir. Ona her koþulda sahip çýkmaktýr. Kelime-i þehadetlerimizle, kelime-i tevhidlerimizle Rabbimize verdiðimiz ahdimize sâdýk kalmaktýr. Ýmanýn gereði olarak, hayatýmýzý salih amellerle ve güzel ahlâkla müzeyyen kýlmaktýr. Ýmanýmýzý ve Ýslam’ýmýzý ifsat ve istismar etmek, sarsmak ve zedelemek isteyenlere karþý uyanýk olmaktýr. Ýman ve Ýslâm üzerinden maneviyat hýrsýzlýðý yapanlara, yüce dinimizle insanlarý aldatanlara, ihanet içinde bulunanlara fýrsat vermemektir. Rabbimizin þu âyetini aklýmýzdan çýkarmamaktýr: “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamberine ihanet etmeyin. Þayet Allah’a ve Peygamberine ihanet ederseniz, size verilen emanetlere bile bile ihanet etmiþ olursunuz.”[3]
Kardeþlerim!
Kerim Kitabýmýz ve Resûl-i Ekrem Efendimizin muhteþem mirasý olan sünneti, müminler olarak hepimize emanettir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s), bu gerçeði þöyle haber vermiþtir: “Size iki emanet býrakýyorum, onlara sýmsýký sarýldýðýnýz sürece yolunuzu þaþýrmayacaksýnýz. Bunlar, Allah’ýn Kitabý ve Peygamberinin sünnetidir.”[4] Bugün bizlere düþen, Kur’an ve sünnetin hayat veren mesajlarýyla gönlümüzü mamur eylemektir. Mümince bir hayatýn, ancak Kur’an ve sünnetin çizdiði yolda yürümekle mümkün olduðunu unutmamaktýr. Kur’an ve sünnetle yoðrulmuþ on dört asýrlýk muazzam ilim ve irfan birikimimizi iyi idrak etmektir. Bu iki yüce emanetten ilham alarak, insanlýða yeni medeniyetler takdim etmek için gayret göstermektir. Kýymetli Kardeþlerim! Hz. Âdem ile Havva’nýn çocuklarý olarak hepimiz, birbirimize emanetiz. Bu emanet, sevgi, saygý ve anlayýþ içerisinde yaþamayý gerektirir. Bu emanet, kardeþimizi kendimiz gibi görmeyi, kardeþimizin neþesini kendi neþemiz, onun kederini kendi kederimiz bilmeyi gerektirir. Bu emanet, “Müslüman, Müslüman’ýn kardeþidir. Ona hainlik yapmaz, yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü býrakmaz…”[5] hadisi gereði, her durumda sadakat ve vefayý gerektirir. Paylaþmayý, yardýmlaþmayý ve dayanýþmayý gerektirir.
Kardeþlerim!
Sayýlý nefeslerimiz, akýp giden vaktimiz, þu kýsacýk ömrümüz emanettir. Aklýmýz, kalbimiz, dilimiz, bütün bedenimiz emanettir. Huzur ve muhabbet ocaðý ailemiz, göz aydýnlýðý çocuklarýmýz, külüne muhtaç olduðumuz komþularýmýz, malýmýz-mülkümüz, bilgimiz, birikimimiz emanettir. Bizlere düþen, bu emanetlerle Rabbimizin rýzasýna ulaþmanýn gayretinde olmaktýr. Þehit kanlarýyla sulanmýþ vatan topraðýmýz, baðýmsýzlýðýmýzýn sembolü bayraðýmýz, Ýslam’ýn þiarý ezanýmýz, hâsýlý bütün yüce deðerlerimiz birer emanettir. Bizlere düþen, bu emanetleri canýmýz gibi aziz saymaktýr.
Kardeþlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri emanete riayetle izzetini muhafaza edenlerden eylesin. Emanete ihanet ederek zillete düþenlerden eylemesin. Yüce Rabbimiz, bizleri Firdevs cennetinde aðýrlayacaðý sâdýk, emîn, bahtiyar kullarýndan eylesin.
[KAYNAK][1] Ýbn Hiþâm, Sîret, I, 101; Belâzurî, Ensâb, I, 229-230.
[2] Nesâî, Îmân, 8.
[3] Enfal, 8/27.
[4] Muvattâ, Kader, 3.
[5] Tirmizî, Birr ve sýla, 18.[/KAYNAK]
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 26.08.2016
HAYAT VEREN DÝN: ÝSLÂM
Aziz Müminler!
Hayber’in fethi esnasýnda Peygamberimiz (s.a.s), sancaðý Hz. Ali’ye teslim etmiþti. Bir ara Hz. Ali’nin aðzýndan, Ýslam’ý kabul edinceye dek Hayber halkýyla amansýzca savaþacaðýna dair sözler dökülmüþtü. Bu sözleri iþiten Efendimiz: “Ya Ali! Hayber halkýný Ýslâm’a davet et ve yerine getirmeleri gereken ilâhî yükümlülükleri onlara haber ver! Allah’a yemin olsun ki Allah’ýn senin vesilenle bir kiþiyi hidayete erdirmesi, senin için dünyadan ve içindekilerden daha hayýrlýdýr.”1 buyurdu.
Kardeþlerim!
Allah’ýn isimlerinden biri de Hayy’dýr. O, diridir, hayat sahibidir. O, hayat verendir, yaþatandýr. Ölüden diriyi, diriden ölüyü çýkaran O’dur. O, hayatý vazgeçilmez bir hak olarak insana bahþetmiþtir. O, öldürmeyi deðil yaþatmayý emretmiþtir. Ancak Rabbimizin bu emrine raðmen insanlýk tarihinde acýmasýzca, hunharca nice cinayetler iþlenmiþtir. Kardeþlerim! Ýnsanlýðýn cana kýyma serüveni, atamýz Âdem (a.s)’ýn oðlu Kabil ile baþlamýþtýr. Kabil, ilk defa kardeþ kaný dökmüþtür, cana kýymýþtýr. O gün bugündür, insanlýk nice iþgallere, nice savaþlara, nice katliamlara, nice göç ve sürgünlere hüzünle þahit olmuþtur. Nice Habiller, gözü dönmüþ canilerce katledilmiþtir. Ýnsanýn en deðerli varlýðý olan hayat hakký, tarihte pek çok kez ihlal edilmiþtir. Kardeþlerim! Modern zamanlarda ise insanlýk, yeni bir cinayet ve katliam türüyle tanýþmýþtýr. Ýnsanýn, canlý bomba olarak, intihar saldýrýsý düzenleyip kendisiyle birlikte yüzlerce masum insaný katletmek gibi bir vahþet türemiþtir. Bundan daha vahim ve daha üzücü olaný ise, bu cinayetin yüce dinimiz Ýslam ile irtibatlandýrýlmasýdýr. Böylesine vahþice bir cinayet, bizim dünyamýza, medeniyetimize ait olamaz. Böyle bir katliam, þehadet, cihat gibi kutsal deðerlerle iliþkilendirilemez.
Kardeþlerim!
Ýslam, býrakýn baþkalarýný katletmeyi, kendimize dahi zarar vermeyi onaylamaz. Dinimize göre insanýn kendini öldürmesi, Yaratýcýsýna isyandýr ve bir anlamda Yaratýcýsýndan intikam almaya kalkýþmasýdýr. Zira Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabýmýzda “Kendinizi öldürmeyin!”2 buyurarak cana kýymayý kesin olarak yasaklamýþtýr. Bir tek masum canýn öldürülmesi de bütün insanlarýn öldürülmesi demektir.3 Hayat dini Ýslam, nasýl olur da insanlýk, vicdan, ahlak ve savaþ hukukuyla hiçbir ilgisi olmayan katliamlarla irtibatlandýrýlabilir? Ýnsanýn bir ölüm makinasýna dönüþerek masum insanlarý katletmesi, nasýl olur da Ýslam’ýn rahmet yüklü mesajlarýna dayandýrýlabilir? Unutulmamalýdýr ki; bu cinayetlere din görüntüsü altýnda ima yoluyla dahi cevaz verenler de, tüm masumlarýn katlinden sorumludur.
Kardeþlerim!
Yüce dinimiz Ýslam, öldüren deðil, hayat veren bir dindir. Bu din, kitabýný hayat veren kitap olarak takdim eder. Bu kitabýn mesajlarý, öldürmenin deðil, hayat vermenin esaslarýný ortaya koyar. Bu dinin peygamberi, âlemlere rahmet bir peygamberdir. Bu din, insanýn canýný, malýný, þeref ve haysiyetini saygýn ve dokunulmaz kabul eder.4 Hayat veren bir dini, insaný yücelten bir kitabý, rahmet ve þefkat vesilesi bir peygamberi, cinayet ve ölümlere, katliamlara dayanak yapmak ne büyük bir ihanettir.
Kardeþlerim!
Bilinmelidir ki; kendisiyle birlikte onlarca cana kýyan caniler, ne þehit olabilirler, ne de ölümsüzleþebilirler. Rabbimizin Kerim Kitabýmýzda haber verdiði þu ibretlik ve hazin son onlarý beklemektedir: “Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezasý, içinde ebedî kalmak üzere gireceði cehennemdir. Allah ona gazap etmiþ, onu lânetlemiþ ve onun için büyük bir azap hazýrlamýþtýr.”5
Kardeþlerim!
Son olarak meþum terör ve intihar saldýrýlarýyla pek çok þehrimizde çoðu hayatýnýn baharýndaki yavrularýmýz olmak üzere nice masum kardeþimiz can verdi. Ýnsanlarýmýzýn düðün günü, ölüm gününe dönüþtü. Bu hain saldýrýlarda hayatýný kaybeden bütün kardeþlerimize bir kez daha Yüce Rabbimizden rahmet, yakýnlarýna baþsaðlýðý ve sabr-ý cemil diliyorum. Yaralý kardeþlerimize acil þifalar niyaz ediyorum.
1 Buhârî, Cihâd, 143; Taberânî, III, 318.
2 Nisâ, 4/29.
3 Mâide, 5/32.
4 Buhârî, Hac, 132.
5 Nisâ, 4/93.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : TÜRKÝYE GENELÝ
TARÝH : 01.09.2016
KULLUK VE SAMÝMÝYET BEYANI: KURBAN
Aziz Müminler!
Medine’de bir bayram sabahýydý. Namazlar eda edilmiþ, sýra kurbanlara gelmiþti.Efendimiz (s.a.s), âdeti olduðu üzere iki kurban hazýrlamýþtý. Kurbanlýk hayvanlarý þefkatli elleriyle yatýrdý ve kýbleye çevirdi. Ardýndan Kerim Kitabýmýzýn þu mealdeki âyetlerini okudu: “Ben, O’nun birliðine inanarak, yönümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a çevirdim ve ben müþriklerden deðilim.1 Þüphesiz namazým,kurbaným, hayatým ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortaðý yoktur.”2Peygamberimiz, bu âyetleri okuduktan sonra þöyle dua etti ve Allah’ýn adýyla kurbanlarýný kesti: “Allah’ým! Bu kurbanlar senin nimetindir ve senin rýzan içindir. Benim, ailemin ve ümmetimin kurbanlarýný kabul eyle!”3
Aziz Müminler!
Yeryüzünde en büyük þeref, Allah’a yakýn olmaktýr. Allah, bize yakýndýr. Hem de þahdamarýmýzdan daha yakýndýr. Bizim de kendisine yakýn olmamýzý ister. Bu yüzden bizi kendisine yakýn kýlmak için sayýsýz nimetler bahþetmiþtir. Ýbadetleri O’na yakýnlaþmamýza vesile kýlmýþtýr. Biz, tüm ibadetlerimizi Rabbimize yakýn olmak için yaparýz. Zira O’na yakýn olan, hakka yakýn olur. O’na yakýn olan, adalete, merhamete yakýn olur. O’na yakýn olan, þeytana uzak olur. Ve iþte bizi O’na yakýn kýlan bir ibadet yaklaþýyor. Kurban ve bir bayram geliyor: Kurban Bayramý. Ýçimize sevinç yaðmurlarý düþürüyor þimdiden.
Kardeþlerim!
Milletçe zor günler geçirdik. Zorluklarý hep birlikte geride býraktýk. Þimdi tüm zorluklarý bir kenara býrakarak kurbana, bayrama hazýrlanma zamanýdýr. Þimdi Allah’ýn yakýnlýðýný yeniden hatýrlama ve birbirimize hatýrlatma zamanýdýr. Þimdi Allah’tan uzaklaþtýran her þeyden bir kez daha uzaklaþma zamanýdýr. Peki biz, kurbanla Rabbimize yakýnlaþmaya hazýr mýyýz? Bütün uzaklýklarý ortadan kaldýrmaya kararlý mýyýz? Bizi Rabbimize ve birbirimize yakýn kýlacak planlar yapýyor muyuz? Kurbanýmýzý paylaþacaðýmýz fakiri, miskini, muhaciri arýyor muyuz?
Deðerli Kardeþlerim!
Kurban, bir hayvanýn kanýný akýtmaktan ibaret deðildir. Bu ibadet, çok daha derin mana ve hikmetleri içermektedir. Her þeyden önce kurban, bizi Allah’tan uzaklaþtýran bütün yüklerden kurtulma niyetidir. Kurbandan maksat, Allah’la aramýza girenlerden kurtulmaktýr. Gönlümüzü doðrudan Allah’a açmaktýr. Hâsýlý kurban, Rabbimize sunduðumuz kulluk ve samimiyet beyanýmýzdýr. Rabbimiz, bu gerçeði bizlere þöyle haber vermektedir: “Kurbanlarýn ne etleri, ne de kanlarý Allah’a ulaþýr; Allah’a ulaþan yalnýzca takvanýzdýr.”4
Kardeþlerim!
Kurban, teslimiyet ve sadakatin, vefa ve yardýmlaþmanýn, fedakârlýk ve paylaþmanýn adýdýr. Kurbanda Hz. Ýbrahim’in sadakati vardýr. Hz. Ýsmail’in teslimiyeti vardýr. Ve kurbanda Muhammed Mustafa (s.a.s)’in merhameti, vefasý, infak ve paylaþma ahlaký vardýr. Kurban, Allah yolunda infak bilincimizi diri tutmaktýr. Bayram yapamayanlarý bayram sevincine ortak etmektir. Komþularýmýza, akrabalarýmýza, eþ ve dostumuza, hâsýlý birbirimize yakýnlaþmaktýr kurban. Bu yönüyle kurban, adýný bile duymadýðýmýz nice ülkelerdeki hiç görmediðimiz, tanýmadýðýmýz kardeþlerimize uzattýðýmýz bir yardým elidir.
Kardeþlerim!
Gücümüz yetiyorsa keselim kurbaný. Ýmkânýmýz yoksa kardeþlerimize kardeþliðimizi ikram edelim. Tebessümlerimizi sadaka diye armaðan edelim. Gelin, Allah’ý bize unutturanlarý unutalým. Duru ve doðru kalalým. Bir olalým, birlik olalým. Oðlu Ýsmail’le sýnanan Ýbrahim (a.s)’a yoldaþ olalým. Evladýmýzýn da Ýsmail (a.s) gibi emanet olduðunu unutmayalým. Peygamberimiz (s.a.s)’in ve ashabýnýn baþ koyduðu yoldan ayrýlmayalým.
Kardeþlerim!
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýmýz ve Diyanet Vakfýmýz, bu yýl da milletimizin iyilik ve hayýr elini bütün dünyaya taþýmaya hazýrdýr. Hayýrsever milletimizin kurbanlarý yurt içi ve yurt dýþýndaki mazlum ve maðdur kardeþlerimize ulaþtýrýlacaktýr. Bu vesileyle kardeþlik köprüleri saðlamlaþtýrýlmaya çalýþýlacaktýr. Unutmayalým ki; ihtiyaç sahibi kardeþlerimize hediye edeceðimiz her bir kurban, ayný zamanda milletimizin ortak imzasýný taþýyan bir muhabbet ve merhamet mektubu olacaktýr.
Bu duygu ve düþüncelerle Rabbimizden hepimizi bayrama huzur içerisinde eriþtirmesini, kurbanlarýmýzý kabul buyurmasýný niyaz ediyorum.
KAYNAK 1 En’âm, 6/79.
2 En’âm, 6/162-163.
3 Ýbn Mâce, Edâhî, 1; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4.
4 Hacc, 22/37.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
http://4.bp.blogspot.com/-daU8iZZ5zI...-sozleri-5.jpg
” Eðer Din, Ölümden önce bir iþe yɑrɑmɑzsɑ, Ölümden sonrɑ hiçbir iþe yɑrɑmɑyɑcɑktýr ”
Hɑyýrlý Cumɑlɑr!
http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaber...mf7627615.Jpeg
“Ya Rabbim! Bu mübarek cuma günün yüzüsuyu hürmetine biz aciz kullarýn ne derdi varsa, ne sýkýntýsý varsa; dertlilere deva, hastalara þifa, borçlu kullarýna edalar nasip et Ya Rabbim. Biz kullarýn dualarýný kabul et. Amin. Hayýrlý nurlu cumalar.”
http://cokiyiabi.com/wp-content/uplo...esaj%C4%B1.gif
http://img-fotki.yandex.ru/get/9059/..._1ec88d2c_orig
Yüce Allɑh mübɑrek Cumɑ-ý þerif hürmetine hɑyɑtýn þereflisini, rýzkýn bereketlisini, vücudun sýhhɑtlisini, ɑhlɑkýn fɑziletlisini, evlɑdýn edeplisini nɑsip ve müesser eylesin.Hɑyýrlý Cumɑlɑr…
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 09.09.2016
BAYRAM VE HZ.iBRAHÝM(A.S.)
Kardeþlerim!
Bir grup sahâbî, Peygamberimiz (s.a.s)’e, “Ya Resulallah! Bize kendinden bahseder misin?” dediler. Bunun üzerine Efendimiz, þöyle buyurdu: “Ben, atam Ýbrahim’in duasý, kardeþim Ýsa’nýn müjdesi, annem Âmine’nin rüyasýyým.”[1]
Kardeþlerim!
Rabbimize hamd-ü senalar olsun ki önümüzdeki Pazartesi günü hep birlikte kurban bayramýný idrak edeceðiz. Dünyanýn farklý bölgelerinden milyonlarca hacý adayý kardeþimiz, Arafat’a çýkmak üzere. Onlar, orada tövbe ve niyazlarýný âlemlerin Rabbine arz edecekler. Dualarýna bizleri de katacaklar. Onlar, hac ibadetinin heyecan ve huzurunu yaþarken, bizler de kurbanlarýmýzý keseceðiz. Rabbimize ve birbirimize yakýn olma niyet ve gayretimizi bir kez daha tazeleyeceðiz. Rabbimiz, bu bilinçle bizleri huzurlu bir þekilde bayrama ulaþtýrsýn.
Kýymetli Kardeþlerim!
Bizler, her sene bu muhteþem bayramý yaþýyoruz. Fakat kurban bayramýyla özdeþleþen büyük peygamberi yeterince tanýmýyoruz. O büyük peygamber, Ýbrahim Peygamberdir. Ýbrahim Peygamber, Halilullah, yani Allah dostu olarak anýlma bahtiyarlýðýna eriþmiþ bir peygamberdir.[2] Kendisinden sonra gelen bütün müminlere örnek olarak sunulmuþ muhteþem bir þahsiyettir. Rabbimiz, Kerim Kitabýmýzda Peygamberimizi en güzel örnek olarak takdim ettiði gibi[3] “Ýbrahim ve beraberindekilerde sizin için güzel bir örneklik vardýr.”[4] buyurarak onu da örnek olarak takdim etmiþtir.
Kardeþlerim!
Ýbrahim (a.s) denince akla tevhid gelir. Onun tevhid mücadelesi gelir. Ýbrahim Peygamber, inancý uðrunda yanardaðlar misali ateþe atýlmayý göze almýþtýr. Allah’a iman ve kulluðun nasýl olmasý gerektiðini bütün insanlýða göstermiþtir. Kula kul olmayý reddetmiþtir. Hak, hakikat, adalet, doðruluk ve gerçek özgürlük yürüyüþünden asla geri dönmemiþtir. Ýbrahim denince akla vahdet gelir, ümmet gelir. O, bir evlat ile bir ümmet kurmuþtur. Kendisinden sonraki bütün peygamberlerin, bütün müminlerin atasý olma þerefine ulaþmýþtýr.[5] Hz. Ýbrahim’den sonra gelen her bir peygamber, onun duasýnda yer almýþtýr. Ýbrahim denince akla teslimiyet ve sadakat gelir. O, ciðerparesi Ýsmail’le zorlu bir imtihana tabi tutulmuþtur. Bu imtihanda bütün varlýðýný Allah’a adama kararlýlýðýný göstermiþtir.
Deðerli Kardeþlerim!
Bugün Ýslam’ýn sembolleri, þeâiri olan pek çok deðerimizde Ýbrahim Halilullah’ýn hatýrasý vardýr. O, Kâbe’yi Muazzama’yý oðlu Ýsmail’le birlikte yeniden inþa etmiþtir. Türlü hikmetlerle dolu hac ibadetini insanlýða o göstermiþtir. Allah’a yakýnlýk arayýþýmýz olan kurban ibadeti onunla özdeþleþmiþtir. Ýbrahim (a.s)’ýn, inkârcýlara Allah’ýn varlýðýný ispat etme gayreti, bizim için büyük bir örnektir. Onun ümmete öncülüðü bizim için büyük bir örnektir. Tevhid yolundaki kutlu yürüyüþü, hicreti bizim için büyük bir örnektir. Onun sabrý ve metaneti, þükrü ve cömertliði bizim için büyük bir örnektir. Kerim Kitabýmýzda yer alan ve her biri kulluk þuurunun bir yansýmasý olan dualarý, bizim için güzel bir örnektir.
Kardeþlerim!
Peygamberimiz (s.a.s) de, atasý Ýbrahim (a.s)’ýn mübarek yolunun yolcusudur. Bugün, Peygamberimizin ümmeti olarak bizlere düþen de Hz. Ýbrahim gibi bir tevhid þuuruna, vahdet anlayýþýna, kulluk bilincine sahip olmaktýr. Ýbrahimî bir sadakat ve teslimiyeti kuþanmaya gayret etmektir. Bu büyük peygamberin azmini ve ahlakýný kendimize örnek almaktýr. Ýnsanlýða büyük hayýrlar getiren Ýbrahim (a.s)’ý, Kur’an’dan ilham alarak, bayram vesilesiyle çocuklarýmýza ve gençlerimize tanýtmaktýr.
Hutbemi Yüce Rabbimizin, Kur’an-ý Kerim’de bizlere öðrettiði Ýbrahim Peygamber’in dualarýyla bitirmek istiyorum:
“Rabbimiz! Bizi ve gelecek nesillerimizi sana teslim olanlardan eyle!”[6]
“Rabbimiz! Sadece sana dayandýk, sana yöneldik. Dönüþ ancak sanadýr. Bizleri inkâr edenlerin zulmüne uðratma!”[7]
“Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazý kýlanlardan eyle! Dualarýmý kabul eyle! Hesap günü beni, anne-babamý ve inananlarý baðýþla!”[8]
[1] Ýbn Hanbel, IV, 127; Ýbn Hiþam, I, 158.
[2] Nisâ, 4/125.
[3] Ahzab, 33/21.
[4] Mümtehine, 60/4.
[5] Hac, 22/78.
[6] Bakara, 2/128.
[7] Mümtehine, 60/4-5.
[8] Ýbrâhim, 14/40-41.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 16.09.2016VEFAKARLIK
Kardeþlerim!
Peygamberimiz (s.a.s), henüz dünyayý teþrif etmeden babasýný, küçük yaþta annesini ve nihayet dedesini kaybetmiþti. Bunun üzerine onu amcasý yanýna almýþtý. Yengesi Fâtýma, özenle büyütmüþtü sevgili yeðenini. Ondan merhamet ve þefkatini hiç esirgememiþti. Ona yetimliðini hissettirmemek için gayret etmiþti. Efendimiz, vefa timsali yengesini kaybedince, “Annem öldü” diyerek dile getirmiþti üzüntüsünü. Gömleðini üzerine örtmüþ ve onu bizzat kabre indirmiþti. Kendisini meraklý gözlerle takip eden ashâbý, bu özel ilginin sebebini sordu. Vefakârlýk ve kadirþinaslýðýný yansýtan þu sözler döküldü Rahmet Elçisinin dilinden: “O, adeta benim anamdý. Kendi çocuklarýndan önce benim karnýmý doyurur, benimle ilgilenirdi.”1
Aziz Müminler!
Bizler, vefakâr olmanýn, mümince bir duruþ olduðunu Allah Resulünden öðrendik. O, kendisine yapýlan iyiliði hiçbir zaman unutmaz, ona mutlaka mukabelede bulunurdu. O, bir vefa peygamberiydi. Bütün sevdiklerine karþý vefalý olmanýn en nadide örneklerini sergiledi Efendimiz. Vefasýzlýk ve hayýrsýzlýkla anýlmaktan kaçýnmamýz konusunda bizleri uyardý. “Kýyamet gününde her vefasýzýn, vefasýzlýðýný belirtecek bir sancaðý olacaktýr.”2 buyurarak dostluða sadýk kalmamýzý öðütledi.
Deðerli Kardeþlerim!
Peygamberimiz (s.a.s), anne-babaya karþý vefalý olmaya ayrý bir önem verdi. Çünkü onlar, evlatlarýna yýllarca verdikleri emeðin karþýlýðýnda vefayý en çok hak edenlerimizdi. Þu olay, Efendimizin anne-babaya karþý vefa anlayýþýný bizlere gösterir: Uzak diyarlarda peygamber aþkýyla yanýp tutuþan bir genç, günlerce süren yorucu bir yolculuðun ardýndan Medine’ye ulaþmýþtý. Nihayet Efendimizin huzuruna çýktý ve “Anne-babamý ardýmda gözü yaþlý býrakarak sana geldim Yâ Resûlallah.” dedi. Bunun üzerine Kutlu Nebi, gence þöyle buyurdu: “Anne-babanýn yanýna geri dön ve onlarý nasýl üzdüysen öylece sevindir!”3
Kýymetli Kardeþlerim!
Peygamberimiz, eþlerin ve aile fertlerinin birbirlerine karþý daima vefakâr olmasý gerektiðini bizzat yaþantýsýyla gösterdi. Sadakat timsali eþi Hatice Validemiz ebediyete irtihal edince Efendimiz, yüreðinde derin bir üzüntü hissetti. Hayatý boyunca Validemizi hayýrla andý, gönlünden hiç çýkarmadý ve ona olan vefasýný sýklýkla dile getirdi.
Kardeþlerim!
Peygamberimiz, ashabýna, arkadaþlarýna olan vefasýný da en güzel þekilde yansýttý. Mekke’nin fethinden sonra Ensar, artýk onun Medine’ye dönmeyeceði endiþesine kapýlmýþtý. Bunun üzerine Efendimiz, þu sözlerle vefakâr dostlarýný teselli etti: “Öyle bir þey yapmaktan Allah’a sýðýnýrým. Ben sizin memleketinize hicret ettim. Hayatým da sizinle, ölümüm de sizinledir.”4 O bu sözüyle aslýnda vefanýn, can bedenden çýkmadýkça var olmasý gerektiðini anlatýyordu. Aziz
Kardeþlerim!
Ne hazindir ki, modern dünyanýn gün be gün bireyselliðe mahkûm ettiði bizlerin vefa duygularý, ahde vefa anlayýþý, sadakat ve samimiyeti de hýzla yara alýyor. Yalnýzlýða terk edilen anne-babalara, eþlere, çocuklara her geçen gün üzülerek þahit oluyoruz. Sözün insana bir sorumluluk yüklediði gerçeði göz ardý edilerek sadýk kalýnmayan nice söz ve yeminlerle ahde vefa duygusu zayýflýyor. Böylesi ulvi bir haslet zayýfladýkça insanlarýn birbirlerine olan güveni sarsýlýyor. Güven duygusu zedelendikçe de toplumsal huzur bozuluyor. Oysa Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabýmýzda müminleri tanýtýrken þöyle buyuruyor: “Onlar, emanetlerine ve verdikleri sözlere sadakat gösterirler.”5
Kardeþlerim!
Geliniz, Âlemlere Rahmet Peygamberimizin vefakârlýðýný, ahde vefasýný, sadakatini kuþanalým. Anne-babamýza, eþ ve çocuklarýmýza, akrabalarýmýza, kardeþlerimize karþý bir ömür boyu vefakâr olalým. Sözlerimize ve emanetlerimize sadýk kalalým. Her daim hayýrla yâd edilenlerden olmak için çabalayalým. Bizi millet yapan, bizi güçlü kýlan deðerlerimize ve birbirimize karþý vefasýzlýk ve ihanetle anýlanlardan olmayalým.6 Geliniz, Resûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimizin, ümmetine olan vefasýna, vefalý bir ümmet olarak karþýlýk verelim. Bayramla, kurbanla tezahür eden vefa anlayýþýmýzý, pekiþen ülfet ve muhabbetimizi bir ömür boyu sürdürmeye gayret gösterelim.
KAYNAK 1) Ýbn Abdilberr, el-Ýstiâb. 1/369.
2) Müslim, Cihâd ve siyer. 14.
3) Ebû Dâvûd, Cihâd, 31; Nesâî, Biat, 10.
4) Müslim, Cihâd ve siyer, 86.
5) Müminûn, 23/8.
6) Tevbe, 9/71.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 30.09.2016
CAMÝ VE KÝTAP MEDENÝYETÝ
http://www.topragizbiz.com/resim/images/adszuou.png
Tevbe Suresi , 9/18
Aziz Müminler!
Okuduðum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, þöyle buyuruyor: “Allah’ýn mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazýný kýlan, zekâtýný veren ve Allah’tan baþkasýndan korkmayanlar imar edebilir.” 1 Okuduðum hadis-i þerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) þöyle buyuruyor: “Yeryüzü, bana mescid kýlýndý; temiz kýlýndý.” 2
Kardeþlerim!
Geliniz! Bugünkü hutbemizde hep birlikte önce hicreti hatýrlayalým. Allah Resulü’nün Mekke’den Medine’ye hicretini, Yesrib’in Medine’ye dönüþmesini hatýrlayalým. Ýslam davasýnýn büyük miladý olan hicreti yâd edelim. Hz. Ömer’in, hicreti Ýslam takviminin baþlangýcý olarak kabul ediþini hatýrlayalým. Ve bugün asýl hicretin, Allah ve Resûlü’nün yasakladýðý kötülüklerden hicret olduðunu hatýrlayalým. Bu vesileyle Pazar günü gireceðimiz yeni hicri yýlýmýzýn hayýrlara vesile olmasýný Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Kardeþlerim! Geliniz! Bugünkü hutbemizde bir de Muharrem ayýný hatýrlayalým. Muharremü’lharâmý, hürmete þayan mübarek ayý, âþûrâyý, Kerbelâ’yý hüzünle yâd edelim. Þehitlerin ser çeþmesi, cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’i hatýrlayalým. Resûl-i Ekrem’e ve ehl-i beyti Mustafâ’ya salât ve selam gönderelim.
Kardeþlerim!
Geliniz! Bugünkü hutbemizde camiyi ve çeyrek asrý aþkýn bir süredir kutladýðýmýz Camiler Haftasý’ný da hatýrlayalým. Camiyi þehrin kalbine, hayatýn merkezine yerleþtirmenin yollarýný arayalým. Mescidin, mabedin, hayatýmýzda ne kadar önemli olduðunu hatýrlayalým. Bu vesileyle Camiler Haftasý’nýn hayýrlara vesile olmasýný temenni ediyorum. Camilerimize hizmeti geçmiþ ve dâr-ý bekâya irtihal etmiþ olan bütün mümin kardeþlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyorum. Kardeþlerim! Bugün, ayrýca Camiler Haftasý’nýn konusunu sizlere hatýrlatmak istiyorum: Cami ve Kitap. Geliniz! Camilerimizi yeniden kitapla buluþturalým. Okuyalým! Kerim Kitabýmýzý, kâinatý ve insaný okuyalým. Zira Ýslam medeniyeti, bir kitap medeniyetidir. Bu medeniyet, Kerim Kitabýmýzýn “oku!” emriyle hayat bulmuþtur. Bugün Ýslam dünyasý olarak içinden geçtiðimiz, tarihimizin en zorlu sürecinin temelinde bilgisizlik, cehalet ve taassubun olduðu açýktýr. Kitapla aralarýna mesafe koyanlar, hakikati insanlarýn elinde görmeye baþlamakta, þahýslarý hakikatin yerine ikame etmektedirler. Oysa bizlere düþen, insan, medeniyet, kâinat ve düþünce merkezli okumalar yapmaktýr. Kitaptan doðruyu, adaleti, ahlaký, fazileti öðrenmektir. Kitabýn bilgisiyle donanmaktýr. Kitap vasýtasýyla var oluþumuzun gaye ve hikmetini kavramaktýr.
Aziz Kardeþlerim!
Geliniz! Hep birlikte yeniden yücelmek için Kitaba, Kitabýn “oku!” emrine sýmsýký sarýlalým. Önce Kitabý, sonra kendisini ve kâinatý okuyan; hak ve hakikatin peþinden koþan nesiller yetiþtirelim. Camilerimizi yeniden ilim, irfan merkezlerine çevirelim. Camilerimizde kütüphaneler kuralým, ders halkalarý oluþturalým. Zihnimizi, gönlümüzü, ruhumuzu camiyle, kitapla mamur edelim. Hayatýmýzý cami, camimizi hayat kýlalým. Þairin, medeniyetimizdeki kitap-mabet iliþkisini dile getiren þu dizelerine hep birlikte kulak verelim: “Bizde ayrý sayýlmaz bir kitap, bir mihraptan, Ki uðuldar kubbemiz ‘oku!’ diyen hitaptan.”
Kardeþlerim!
Rabbimiz, üzerimizden bilginin ýþýðýný, ilmin nurunu eksik etmesin. Bizleri kitabýn ve ilmin bereketinden mahrum býrakmasýn. Bizleri kitapla, ilimle, irfanla yücelenlerden; hak, hakikat, adalet, ahlak ve faziletle donananlardan eylesin. Rabbimiz, bizleri ibadet, ilim ve tefekkürle camileri imar edenlerden eylesin.
KAYNAK 1 Tevbe, 9/18.
2 Buhârî, Salât, 56.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
» Sevgi söze dolarsa dua olur, dua Allah’a ulaþýrsa nur olur, ayný yolda birleþen dualarýmýzýn nura dönüþüp Rabbimize ulaþmasý dileði ile Cuma gecemiz mübarek olsun hayýrlý geceler
Ey ALLAHIM! Sen ümit edeni ümitsizliðe düþürmezsin. Sen Sen'den isteyeni geri çevirmezsin. Ey ismi Deva, Zikri þifa ve itaati zenginlik olan; sermayesi ümit ve silahý dua olan bu kullarýna maddi manevi þifa ol. Sana yönelen kalplerimizi boþ çevirme. (Amin)
Hayýrlý Nurlu Cuma'l
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 07.10.2016
YÜREKLERÝMÝZÝ SAHRÂ-I KERBELÂ’YA DÖNÜÞTÜRMEYELÝM
Aziz Müminler!
Hicri 1438 yýlýnýn Muharrem ayýný idrak ediyoruz. Muharrem ayý, Efendimiz (s.a.s)’in “hürmete þayan bir ay” 1 olarak nitelediði, sayýsýz lütuf ve hikmetlerle dolu kutlu bir aydýr. Muharrem ayý, ayný zamanda yüreklerimizde derin yaralar açan elîm Kerbelâ hâdisesine tanýklýk eden aydýr.
Kardeþlerim!
Hz. Hüseyin Efendimiz ve çoðu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan 70 kiþi, Kerbelâ’da hunharca katledilerek þehadet þerbetini içmiþtir. Hz. Hüseyin ki; Peygamberimizin, “Benim dünyadaki çiçeðim, reyhaným” 2 diyerek, “cennet gençlerinin efendisi”3 olarak bizlere takdim ettiði iki güzide torunundan biridir. Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nýn, Hz. Fatýmatu’z Zehra’nýn yavrusu, ciðerparesidir. Bu vesileyle þehadetinin 1336. yýlýnda seyyid-i þüheda Hz. Hüseyin Efendimiz baþta olmak üzere Kerbelâ þehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet, ahlâk ve fazilet için; din, iman, vatan ve millet için can veren bütün þühedayý rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Allah, bütün þehitlerimize gani gani rahmet eylesin!
Kardeþlerim!
Kerbelâ, Ýslam ümmetinin, bütün müminlerin asýrlardýr dinmeyen ortak hüznü ve kederidir. Dünyanýn neresinde bulunursa bulunsun; mezhebi, meþrebi ne olursa olsun, kalbinde iman taþýyan, Resûl-i Ekrem’e, ashabýna ve ehl-i beyt-i Mustafa’ya muhabbet besleyen her müminin ortak acýsý ve elemidir.
Kýymetli Kardeþlerim!
Bugün bize düþen, Kerbelâ’yý doðru okumak, doðru anlamaktýr. Onu tarihte yaþanmýþ bir kýssaya, sýradan bir hâdiseye dönüþtürmemektir. Bu müessif olaydan ders ve ibret çýkarmaktýr. Kerbelâ’yý anlamak, her þeyden önce Hz. Hüseyin ve arkadaþlarýnýn, uðruna canlarýný verdikleri yolun, Kur’an’ýn yolu, Muhammed Mustafa (s.a.s)’in yolu olduðunu bilmektir. Onlarýn, uðruna canlarýný feda ettikleri yüce deðerleri anlayýp yaþamaktýr. Týpký onlar gibi hak ve hakikate, ahlak ve erdeme, izzet ve onura sevdalý olmaktýr.
Kardeþlerim!
Bugün Kerbelâ, hepimize taze bir bilinç aþýlamalýdýr. Kerbelâ, aramýzda ayrýlýk-gayrýlýða deðil, birlik ve beraberliðe vesile olmalýdýr. Rabbimizin, “Allah’a ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekiþmeyin. Sonra içinize bir korku düþer de heybet ve kuvvetiniz elden gider.”4 mesajý gereði Kerbelâ, bizi birbirimize sýmsýký kenetlemelidir. Bugün bizlere düþen, tarihin sayfalarýnda yolumuzu kaybetmek deðil, tarihten ibret alarak istikametimizi belirlemektir. Bugün Kerbelâ’nýn bizlere yüklediði görev ve sorumluluk, gönül kapýlarýmýzý ardýna kadar birbirimize açmaktýr. Yüreklerimizi sahrâ-ý Kerbelâ’ya dönüþtürmemektir. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Ey Allah’ýn kullarý! Kardeþler olun!”5 çaðrýsýna samimiyetle kulak verip aramýzdaki kardeþlik ahdini yenilemektir.
Kardeþlerim!
Bugün de üzülerek þahit oluyoruz ki Ýslam coðrafyasýnda hala Kerbelâlar yaþanýyor. Hala kardeþ kaný akýtan, kardeþlerine Kerbelâ zulmü yaþatan zalimler var. Bugün, insanlýðýn gözü önünde, insanlýðýn en büyük medeniyet merkezlerinden biri olan Halep acýmasýzca bombalanýyor. Halep’te ve pek çok Ýslam beldesinde her gün onlarca masum insan, týpký Kerbelâ’da olduðu gibi hunharca katlediliyor. Enkaz altýndan çýkarýlan çocuklarýn, kadýnlarýn, masumlarýn bedenleri, aslýnda insanlýðýn enkaz altýnda kaldýðýný bizlere gösteriyor. Zira insanlýk, bütün bu vahþeti, dehþeti, katliamlarý sessizce izlemeye devam ediyor.
Kardeþlerim!
Bu elîm hâdiseler karþýsýnda daha fazla basirete, daha derin ferasete ihtiyacýmýz var. Ortak deðerlerimizi yüceltip, hilkatte eþ, dinde kardeþ; sevinçte, kederde bir olduðumuzu bir kez daha ilan etmeye ihtiyacýmýz var. Hutbemizi Hz. Hüseyin Efendimizin þu duasý ile bitirmek istiyorum:
DUA Allah’ým! Sana hamdlerin en güzelini arz ediyorum. Allah’ým! Atamýzý peygamber kýldýðýn için sana þükrediyorum.
Allah’ým! Bize Kur’ân’ý gönderdiðin ve onun derinliðini öðrettiðin için sana hamd ediyorum.
Allah’ým! Bize hakký gören göz, hakký duyan kulak ve hakký düþünen kalp verdiðin için sana þükrediyorum.
Allah’ým! Bizi sana þükreden kullarýndan eyle! Bizi zalimlerden berî, müminlere velî eyle!
KAYNAK 1 Müslim, Sýyâm, 203.
2 Tirmizi, Menâkýb, 30.
3 Ýbn Mâce, Sunne, 11/4.
4 Enfâl, 8/46.
5 Buhârî, Edeb, 57.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 14.10.2016
HAYATA EMEKLE DOKUNMAK
Cumanýz mübarek olsun Aziz Kardeþlerim!
Bugünkü hutbemizde milyonlarca kardeþimizin hukukunu ilgilendiren ve çoðu kez ihmal ettiðimiz önemli bir konuyu sizlerle paylaþmak istiyorum: Hizmet ve emeðiyle hayatýmýzý kolaylaþtýranlara saygý ve nezaketle davranmak.
Kardeþlerim!
Medine’de Allah Resûlüne gönülden baðlý, Ümmü Mihcen isminde bir haným sahabî vardý. Medine’nin kenar mahallelerinden birinde ikamet eden bu sahabî, her gün Allah rýzasý için gelir ve Mescid-i Nebevî’nin temizliðini yapardý. Peygamberimiz (s.a.s), onun bu fedakârlýðýný takdir eder ve kendisine derin bir muhabbet duyardý. Bir ara ondan haber alamayan Efendimiz, onun nerede olduðunu sordu. Sahabe, bu fedakâr kadýnýn vefat ettiðini ve defnedildiðini söyleyince Efendimiz çok ama çok üzüldü. Kutlu Nebi, “Keþke bana haber verseydiniz?” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Ve hiç yapmadýðý bir þey yaptý. Ümmü Mihcen’in kabrine gitti, kabri baþýnda cenaze namazý kýldý ve ona dua etti. 1
Kardeþlerim!
Hayatta her birimizin bir meþgalesi vardýr. Kimimiz amir, kimimiz memur, kimimiz iþçi, kimimiz iþveren. Aslýnda özü itibariyle her birimiz, diðerlerimizin hayatlarýna bir emekle, bir fedakârlýkla dokunuyoruz. Kimi kardeþlerimiz, sokaklarýmýzý, okullarýmýzý, camilerimizi temizliyor. Kimi kardeþlerimiz, ekmeðimizi, yiyeceðimizi, giyeceðimizi üretiyor. Kimi kardeþlerimiz, caný pahasýna güvenliðimizi, huzurumuzu temin ediyor. Ancak, gündelik hayatýmýzýn akýþý içinde çoðu kez bize emeðiyle hizmet eden kardeþlerimizi unuturuz, ihmal ederiz, bazen hiç görmeyiz. Oysa bize düþen, hayatýmýza katký saðlayan, bize hayatý kolaylaþtýran her kardeþimizin hem onurunu, hem emeðini saygýn ve kutsal kabul etmektir. Ona deðer vermektir. Hiçbir kimseyi topluma ve insanlýða yapmýþ olduðu meþru hizmetin çeþidinden dolayý küçük görmemek, tahkir etmemektir. Zira iþimiz, toplumsal hayattaki konumumuz her ne olursa olsun her insanýn, insanlýk onuru, haysiyeti aynýdýr. Ve Kerim Kitabýmýzýn ifadesiyle her insan saygýndýr, mükerremdir. 2 Kaldý ki hepimiz ayný topraktan yaratýlmýþýz. Ayný zamanda bizler iman kardeþiyiz. Nitekim Peygamberimiz þöyle buyurmuþtur: “Hizmet edenleriniz, sizin kardeþlerinizdir. Allah, onlarý sizin himayenize vermiþtir. Kimin yanýnda bir kardeþi çalýþýyorsa ona yediðinden yedirsin, giydiðinden giydirsin. Hizmet edenlerinize takatlerini aþan yük yüklemeyin. Eðer onlara aðýr iþler yüklerseniz bizzat kendiniz onlara yardým edin.’”3
Kardeþlerim!
Geliniz! Bugün, bu mübarek saatte Allah Resûlü’nün iþlerini bizzat kendisinin yaptýðýný hatýrlayalým. Geliniz, onun ayakkabýsýný tamir ettiðini, elbisesinin söküðünü diktiðini, süt saðdýðýný yeniden hatýrlayalým. Geliniz! Onun kendisine hizmet edenlere olan nezaket ve merhametini ona on yýl hizmet eden Enes’ten dinleyelim: “Allah Resûlü, beni bir kez olsun azarlamadý, kalbimi kýrmadý. ‘Niçin böyle yapmadýn?’ ya da, ‘Þöyle yapsaydýn ya!’ gibi sözler dahi söylemedi. Bana karþý sürekli ‘evladým’, ‘yavrucuðum’ gibi gönül alýcý, sevgi dolu ifadeler kullandý.4
Kardeþlerim!
Geliniz! Efendimizin “Ýþçiye ücretini alýn teri kurumadan veriniz.” sözüne yeniden kulak verelim. Geliniz! Hayatýmýzý kolaylaþtýran, emeðiyle hayatýmýza dokunan kardeþlerimize saygý gösterelim. Geliniz! Onlarý incitecek, gönüllerini kýracak tavýr ve davranýþlardan uzak duralým. Ve bilelim ki, hayatýmýz onlarýn emekleriyle ve hizmetleriyle daha da güzelleþmektedir.
Kardeþlerim!
Geliniz! Hep birlikte gönülden “âmin” diyeceðimiz þu dua ile hutbemizi bitirelim:
TAVSÝYE Ey Rabbimiz! Bizleri mükerrem olarak yarattýðýn insana saygý ve merhametten mahrum eyleme! Kardeþlerimizin izzet ve onuruna halel getirecek, onlarýn emeðini zayi edecek davranýþlardan bizleri muhafaza eyle! Emek ve hizmetiyle bize hayatýmýzý kolaylaþtýran kardeþlerimizin iþlerini Sen kolay kýl Allah’ým!
KAYNAK 1) Buhârî, Salât, 72.
2) Ýsra, 17/70.
3) Buhârî, Ýman, 22.
4) Buhârî, Edeb, 39; Müslim, Âdâb, 31.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
http://img-fotki.yandex.ru/get/5805/...b76_66d5f72c_Lhttp://img-fotki.yandex.ru/get/5805/...b76_66d5f72c_L
https://static.md/e714a4c3f8ccbde4e8a865c9bbf28889.gif
http://img-fotki.yandex.ru/get/5605/...b89_f392e429_Lhttp://img-fotki.yandex.ru/get/5605/...b89_f392e429_L
http://img-fotki.yandex.ru/get/4413/...47_fb2855e4_XL
http://img-fotki.yandex.ru/get/5605/...b89_f392e429_Lhttp://img-fotki.yandex.ru/get/5605/...b89_f392e429_L
https://static.md/2c247b461f8b3c60ee8a08e0e95035e9.gif
http://img-fotki.yandex.ru/get/5805/...b76_66d5f72c_Lhttp://img-fotki.yandex.ru/get/5805/...b76_66d5f72c_L
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 21.10.2016
ALLAH’A VERDÝÐÝ SÖZE SADIK KÝMSE: MÜMÝN
Aziz Kardeþlerim!
Allah’ýn selamý, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun. Cumanýz mübarek olsun. Yüce Rabbimiz, okuduðum âyet-i kerimede þöyle buyuruyor: “O müminler ki, Allah’a verdikleri söze sadýk kalýrlar. Onlar, Allah’a vermiþ olduklarý sözden asla dönmezler. Allah’ýn, korunmasýný emrettiði baðý korurlar. Onlar, Rablerine saygýda kusur etmezler. Hesabýn hüsran ile sonuçlanmasýndan korkarlar.” 1 Peygamberimiz (s.a.s) de okumuþ olduðum hadisi þerifte þöyle buyuruyor: “Ben sadece güzel ahlaký tamamlamak için gönderildim.” 2
Kardeþlerim!
Öyle konuþmalar vardýr ki bütün bir tarihi, bir medeniyeti özetler. Ýþte bu konuþmalardan biri olan, Cafer-i Tayyar’ýn, Habeþ Kralý Necaþi’nin huzurunda yaptýðý ve Ýslam medeniyetini özetleyen konuþmasýný sizlerle paylaþmak istiyorum. Zira Cafer-i Tayyar’ýn bu konuþmasý, Resûl-i Ekrem’in hayatýný, gayesini, mesajýný, risaletini özetleyen bir konuþmaydý. Afrika’nýn ve insanlýðýn kararmýþ idrakini aydýnlatan bir konuþmaydý. Necaþi’yi kavmiyle birlikte Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ümmet kýlan bir konuþmaydý.
Kardeþlerim!
Cafer, henüz 25 yaþlarýnda bir delikanlýydý. Eþi Esma ile birlikte Mekke’den bazý müminlerle beraber Habeþistan’a hicret etmiþti. Kuþatma altýndaki müminleri Habeþistan’a götürmüþtü. Aslýnda Resûl-i Ekrem’in emriyle bir Medine, bir yurt aramaya gitmiþti. Bundan haberdar olan müþrikler, Müslümanlarý iade etmesi için Necaþi’ye bir heyet gönderdi. Heyetin baþkaný olan Amr b. As, Necaþi’nin huzuruna çýktý ve þu sözleriyle Müslümanlarýn iade edilmesini istedi: “Ey Hükümdar! Bizden aklý ermeyen bazý gençler, senin ülkene sýðýndýlar. Onlar, atalarýnýn dinini terk ettiler. Senin dinine de girmediler. Bizim de sizin de bilmediðiniz yeni bir din icat ettiler. Onlarýn babalarý, amcalarý, yakýn akrabalarý, onlarý geri yollaman için bizi sana elçi olarak gönderdi. Onlar, bu kimselerin kusurlarýný ve kabahatlerini sizden daha iyi bilirler.”
Aziz Kardeþlerim!
Necaþi, Amr’ý dinledikten sonra, kendisine sýðýnan müminleri de dinlemeye karar vermiþti. Onlarý huzuruna çaðýrdý. Cafer ve arkadaþlarý, içeri girerken gelenekte olduðu üzere kralýn huzurunda secdeye kapanmamýþlardý. Necaþi, bunun sebebini sorduðunda, “Biz, Allah’tan baþka kimsenin önünde secde etmeyiz.” diyerek cevap verdi Cafer. Afrika kýtasý, bu sözü ilk defa onun aðzýndan duymuþtu. Cafer, sözlerine þöyle devam etti: “Ey hükümdar! Biz, cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik. Aðaçtan, taþtan yapýlmýþ putlara tapardýk. Kendiliðinden ölmüþ murdar hayvanlarý yerdik. Helal-haram nedir bilmezdik. Kýz çocuklarýmýzý diri diri topraða gömerdik. Ýnsanlýk dýþý bütün kötülükleri iþlerdik. Akrabamýzla ilgilenmezdik. Komþuluk hakký diye bir hak tanýmazdýk. Kuvvetli olanlarýmýz, zayýf olanlarýmýzý ezerdi. Zenginlerimiz, fakirlerin sýrtýndan geçinirdi. Hak ve hukuka riayet etmezdik.
Biz bu haldeyken Allah Teâlâ, bizim içimizden asil, doðru, emin, güvenilir, iffetli bildiðimiz birini Peygamber olarak gönderdi. O, bizi bir olan Allah’a imana davet etti. Yalnýzca O’na ibadet etmeye çaðýrdý. Atalarýmýzdan miras kalan putlara tapmaktan bizleri kurtardý. Doðru söylemeyi öðretti. Emanete riayet etmeyi öðretti. Akrabayla iyi geçinmeyi öðretti. Komþularý gözetmeyi öðretti. Bütün kötülük ve günahlarý, kan dökmeyi haram kýldý. Yalancý þahitlik yapmaktan, yetim malýna el uzatmaktan men etti. Namuslu kadýnlara iftira atmayý yasakladý. Biz de onu doðruladýk, “amenna ve saddekna” dedik. Allah’tan ona gelenlere tâbi olduk. Onun haram kýldýklarýný haram, helal kýldýklarýný helal kabul ettik. Sadece Allah’a ibadet ettik. O’na hiçbir þeyi ortak koþmadýk.
Halkýmýz bu sebeple bize düþman oldu. Bize zulmettiler. Allah’ý býrakýp eskisi gibi putlara tapmamýzý istediler. Dinimizi yaþayamaz olduk. Baský ve zulümler dayanýlmaz bir noktaya geldiðinden senin ülkene sýðýndýk. Senin adaletine geldik. Seni baþkalarýna tercih ettik. Senin himaye ve komþuluðuna can attýk. Ey Hükümdar! Biz senin yurdunda hiçbir kötülüðe maruz kalmayacaðýmýzý umut ediyoruz.”3
Kardeþlerim!
Hutbemizi þu duayla bitirmek istiyorum:
DUA Rabbimiz! Bizleri tevhid inancýndan, Efendimizin yolundan ve vahdet þuurundan ayýrma! Rabbimiz! Bizleri Efendimizin öðrettiði güzel hasletlere baðlý kalan ve hayatý boyunca onlarý muhafaza eden müminlerden eyle!
KAYNAK 1 Ra’d, 13/20-21.
2 Ýbni Hanbel, II, 381
3 Ýbn Hanbel, I, 202.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 28 Ekim 2016
DÎN-Ý MÜBÎN-Ý ÝSLAM
Cumanýz mübarek olsun Aziz Kardeþlerim!
Okuduðum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz þöyle buyurmaktadýr: “Ey Ýnsanlar! ‘Þeytana tapmayýn. O, sizin apaçýk düþmanýnýzdýr. Sadece bana kulluk edin. Ýþte dosdoðru yol budur.’ diyerek sizden söz almadým mý?” 1 Okuduðum hadis-i þerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) þöyle buyuruyor: “Ben size gecesi gündüz gibi, apaçýk bir yol býraktým.”2
Kardeþlerim!
Hz. Ömer anlatýyor: Bir gün Peygamberimiz (s.a.s)’in yanýnda oturuyorduk. Bir adam çýkageldi. Elbiseleri bembeyazdý. Saçlarý simsiyahtý. Üzerinde bir sefer, bir yolculuk izi yoktu. Aramýzda onu tanýyanýmýz da yoktu. Peygamberimiz (s.a.s)’in huzurunda oturdu. Dizlerini Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in dizlerine yasladý. Ellerini de dizlerinin üzerine koydu. Ve dedi ki:
” Ey Muhammed! Bana Ýslam’ý anlat.”
Resul-i Ekrem (s.a.s);
“Ýslam; Allah’tan baþka ilah olmadýðýný Muhammed’in Allah’ýn elçisi olduðunu kabul etmen, namazý dosdoðru kýlman, zekâtý vermen, Ramazan orucunu tutman ve eðer imkânýn varsa haccetmendir.”
buyurdu. Gelen zat,
“doðru söyledin”
dedi. Hz. Ömer diyor ki:
“Adama þaþýrdýk, hem soru soruyor, hem de tasdik ediyordu”.
Sonra o kiþi” ÙŽbana imaný anlat” dedi.
Allah Resulü (s.a.s) “Ýman; Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarýna, ahiret gününe, kadere, hayrýn ve þerrin Allah’tan olduðuna inanmandýr.”
dedi. Bu cevap üzerine adam, yine
“doðru söyledin” dedi.
Bu sefer ” Bana ihsaný anlat” dedi.
Peygamberimiz (s.a.s):
“Ýhsan, Allah’ý görüyormuþçasýna O’na ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremesen de O, seni her an görüyor”
karþýlýðýný verdi. Adam yine “doðru söyledin” dedi. O zat, bir soru daha sordu;
Kýyamet ne zaman kopacak” dedi. Resul-i Ekrem (s.a.s):
“Bu konuda kendisine soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha bilgili deðildir” buyurdu.
O þahýs aramýzdan ayrýlýp gidince, Peygamberimiz (s.a.s):
“Bu sorularý soran kimdi biliyor musunuz?” dedi. “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedik. Efendimiz (s.a.s): “O Cebrail idi, size dininizi öðretmek için geldi” buyurdu.3
Kardeþlerim!
Ýslam kaynaklarýnda Cibril hadisi diye bilinen bu hadis, bize Ýslam’ýn þartlarýný, imanýn esaslarýný, ahlakýn ilkelerini açýk bir þekilde göstermiþtir. Buna göre Ýslam, açýk, net, sade, arý, duru ve berraktýr. Bu kadar açýk hükümler varken, elde Kur’an gibi bâkî bir hakikat bulunuyorken, Yüce Dinimiz Ýslam’ý; sýr, gizem, rüya, keþif, kerametler ve gelecek tasavvurlarý üzerine bina etmeye kalkýþmak asla kabul edilemez. En büyük keramet daima sýrat-ý müstakim üzere olmaktýr. Önümüzde Peygamberimiz (s.a.s) gibi büyük bir rehber varken, kurtarýcý beklentileri içerisinde, kýyamet alametleri üzerinden bir din ihdas etmek asla kabul edilemez. Hassaten Kur’anýn tarif ettiði “karmakarýþýk rüyalar” üzerine asla bir din bina edilemez. Allah’ýn açýk hükümleri dururken, heva ve heves eseri olan rüyalarla amel edilemez. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in sahih hadisleri dururken rüyalarla iyi kötüye, kötü iyiye dönüþtürülemez. Zulüm ve haksýzlýk rüya üzerine bina edilemez. Zira Peygamberlerin rüyasý dýþýnda hiçbir kimsenin rüyasý bir bilgi kaynaðý olarak kabul edilemez. Rüyalarla insanlarýn vicdanlarý, gönül dünyalarý istismar edilemez.
Aziz Kardeþlerim!
Cebrail (a.s)’ýn kýyamet ne zaman kopacak? sorusuna Peygamberimiz (s.a.s)’in verdiði cevap çok manidardýr; “Bu konuda kendisine soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha bilgili deðildir” buyurmuþtur. Buna raðmen gayb âlemine dair, Peygamberimiz (s.a.s)’in bile “ben bilmiyorum” dediði bilgilerle akýllarý karýþtýrmak, zihinleri bulandýrmak beyhudedir. Bugün birilerinin gayptan verdiði haberler üzerine hayatýmýzý bina etmemiz anlamsýzdýr. Gayb ve melekût âlemine dair kýyamet senaryolarý üzerinden dini anlamak, dini okumak kabul edilemez.
Kardeþlerim!
Bize düþen ahirete inanmak ve ona hazýrlanmaktýr. Bir gün bir sahabi, Allah Resulü’ne “kýyamet ne zaman kopacak?” diye sorduðunda, Peygamberimiz (s.a.s), “O gün için ne hazýrladýn?” diye cevap verdi.4 Allah Resulü (s.a.s), bu cevabý ile bize kýyametin ne zaman kopacaðýyla ilgilenmek yerine, ondan sonrasý için ne hazýrladýðýmýzý sorgulamamýzý öðütlemektedir.
Kardeþlerim!
Hutbemi Kur’an-ý Kerim’de bize öðretilen bir dua ile bitiriyorum.
DUA Rabbimiz! Bizi doðru yola eriþtirdikten sonra kalplerimizi saptýrma, bize tarafýndan bir rahmet baðýþla. Kuþku yok ki lütfu bol olan yalnýz sensin”5 ...
KAYNAK 1 Yasin, 36/60-61.
2 Ýbn Mâce, Mukaddime, 43.
3 Buhâri, Ýman, 37.
4 Müslim, Birr, 164, Tirmîzi, Zühd, 50.
5 Âl-i Ýmrân, 3/8.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
CUMA Birlik Demek…
CUMA namaz demek..
CUMA Kurtuluþ Namazda Demek…
CUMA Kardeþlik..
CUMA ibadet saati…
CUMA Dua saati… CUMA Bayram…
CUMA ALLAH’ýn Davetinin Dýþýndaki
herþeyi terketmek demek…
CUMA Davete icabet etmek demek…
CUMA Hayata çizgi çekip ahirete yelken
açmak demek.. CUMA sohbet demek…
CUMA vaaz demek…
CUMA bir saatini de ALLAH’a kulluða
ayýrmak demek…
CUMA salavat ve salavatlaþmak demek…
CUMA selam ve selamlaþmak demek… CUMA camiye yürüyüþ demek..
CUMA ALLAH’a doðru yürüyüvermek
demek…
CUMA ALLAH’dan gayrisinin kalmadýðý
gün demek…
CUMA yevmul karar demek… CUMA sabahý esenlik öðlesi surur akþamý
kýyamet demek…
CUMANIZ CUMA GÝBÝ MUBAREK OLSUN!...
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 4 KASIM 2016
ÖRNEK ÜMMET OLABÝLMEK
Cumanýz Mübarek Olsun Aziz Kardeþlerim!
Okuduðum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, þöyle buyuruyor: “Doðrusu sizin ümmetiniz yani Ýslam ümmeti bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet ediniz” 1 Okuduðum hadis-i þerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) þöyle buyuruyor:
“Müminlerin birbirlerine olan baðlýlýðý, birbirine kenetlenerek inþa edilmiþ bir binanýn tuðlalarý gibidir.”2
Kardeþlerim!
Sahabeden birkaç kiþi, Mescid-i Nebevi’de kendi aralarýnda sohbet ediyorlardý. O esnada sahabeden Selman, mescide girdi. Bunun üzerine sohbet etmekte olanlardan birisi yanýndakilere sýrayla “aileniz, soyunuz sopunuz nedir?” diye sordu. Sohbet halkasýnda bulunanlardan her biri kendi ailesini, soyunu sopunu överek zikretmeye baþladý. Nihayet bu þahýs, Selman’a dönerek :
“Senin soyun sopun, sülalen nedir ey Selman?” dedi. Aslýnda bu soruyla onu zor durumda býrakmayý arzuluyordu. Zira onun Selman’la arasýnda þahsi bir problemi vardý. Herkes Selman’ýn ne diyeceðini merakla beklerken þu ibretlik sözler döküldü dilinden:
Ben Ýslam oðlu Selman’ým. Allah, dalaletteydim Ben beni Muhammed Aleyhisselam ile hidayete erdirdi. Beni Allah, fakirdim Ben Muhammed Mustafa’yla zenginleþtirdi. Beni Allah, köleydim Ben Muhammed Mustafa’yla özgürleþtirdi.”
Bu konuþmalarý duyan Hazreti Ömer topluluðun yanýna gelerek, “Benim kim olduðumu, benim de soyumu sopumu öðrenmek ister misiniz?” diye sordu. Ve sonra dedi ki:
Ben de Ýslam oðlu Ömer’im, Ýslam oðlu Selman’ýn kardeþiyim.”
Kardeþlerim!
Din-i Mübin-i Ýslam, iki büyük temel üzerine inþa edilmiþtir: Birisi tevhit, diðeri vahdettir. Tevhit, Allah’ýn birliðine imandýr, Allah’ýn vahdaniyetini ikrardýr. Kur’an-ý Kerim bir tevhit kitabýdýr. Bütün peygamberler ve Hatemü’l-Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.s), bir tevhit peygamberidir. Allah’ýn bize farz kýldýðý bütün ibadetler; namazýmýz, orucumuz, haccýmýz, kurbanýmýz, zekâtýmýz, her biri birer tevhit eylemidir. Kýymetli Kardeþlerim! Tevhitten sonra en büyük temel ilke vahdettir, müminler arasýnda birliktir. Birlik olmadan ümmet olmaz, ümmet olmadan tevhid olmaz. Tevhid ve vahdet olmadan da Yüce Rabbimizin, þu âyet-i kerimesinin gayesi gerçekleþmez:
“Siz, insanlar için var kýlýnmýþ en hayýrlý ümmetsiniz. Ýyiliði emreder, kötülükten alýkoyarsýnýz ve siz Allah’a iman edersiniz.”3
Aziz Müminler!
Bu âyet-i kerime bizlere göstermektedir ki; Ýslam ümmetinin en büyük gayesi, yeryüzünde iyiliði egemen kýlmak, kötülüðü ortadan kaldýrmaktýr. Her daim ahlak, adalet, fazilet ve iyiliðin yanýnda yer almaktýr. Her türlü kötülüðün, þerrin ve batýlýn karþýsýnda durmaktýr. Nerede bir zulüm, bir haksýzlýk, bir adaletsizlik varsa ona engel olmak için gayret göstermektir. Zira bu güzellikler, Rabbimizin övgüyle söz ettiði en hayýrlý ümmetin vasýflarýdýr.
Aziz Kardeþlerim!
Tevhide karþý en büyük günah, en büyük zulüm þirktir. Allah’a ortak koþmaktýr. Tevhidi bozmaktýr. Allah’ýn vahdaniyetini ikrardan, O’na imandan yüz çevirmektir. Vahdete karþý en büyük günah ise tefrikadýr. Ümmeti bölmektir. Ümmeti parçalamaktýr. Bozgunculuk yapmaktýr. Ümmetin arasýna fitne, fesat ve nifak sokmaktýr. Asabiyet, kin, öfke, nefret, gibi cahiliye kalýntýlarýyla kardeþleri birbirine düþürmeye çalýþmaktýr.
Kardeþlerim!
Bugün müminler topluluðu olarak ümmet bilincini yeniden inþa etmeye ihtiyacýmýz var. Bugün Ýslam coðrafyasýnda barýþ ve esenliði, þefkat ve merhameti, hak ve hakikati yeniden egemen kýlmaya ihtiyacýmýz var. Unutmayalým ki, örnek ümmet olabilmenin yolu gönülleri bir, gayeleri bir, samimiyet ve sadakatle bezenmiþ kardeþler olmaktan geçer. Aziz Kardeþlerim! Hutbemizi þu duayla bitirmek istiyorum:
Allah’ým! Bozgunculuktan, düþmanlýktan, münafýklýktan, ihanetten ve kötü ahlaktan sana sýðýnýrýz. .4 Bizleri bu kötülüklerden muhafaza eyle! Ümmeti Muhammed’i yeniden ve ebediyen aziz bir ümmet eyle Allah’ým!
KAYNAK 1 Enbiyâ, 21/92.
2 Buhari, Salat, 88; Müslim, Birr ve Sýla, 65.
3 Âl-i Ýmran, 3/110.
4 Ebû Dâvûd, Vitr, 32.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 11 KASIM 2016
KELÝME-Ý ÞEHADET
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz þöyle buyurmaktadýr: “Ýlâhýnýz bir tek olan Allah’týr. O’ndan baþka ilâh yoktur. O Rahmân’dýr, Rahîm’dir.”1 Okuduðum hadis-i þerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) þöyle buyurmaktadýr: “Kim samimiyetle Allah’tan baþka ilâh olmadýðýna ve Muhammed’in Allah’ýn Elçisi olduðuna þehadet ederse Allah, ona cehennemi haram kýlar.”2
Mümin Kardeþlerim!
Bir kelime düþünün; kiþiyi mümin ve Müslüman eyleyen. Bir söz düþünün; bizleri kula kul olmaktan kurtarýp sadece Allah’a kul yapan. Bir cümle düþünün; hayatýmýzýn anlamýný, yaratýlýþýmýzýn gayesini ifade eden. Bir söz düþünün ki; insanýn ahiretini ve ebedi hayatýný kurtaran. Ýþte bu söz, bu kelime, kelime-i þehadettir.
Kýymetli Kardeþlerim!
Kelime-i þehadet, varlýk sahnesine çýkýþýndan baþlayýp sonsuzluða uzanan yolda insanýn hayatýný sürekli aydýnlatan bir hakikat beyanýdýr. Kelime-i þehâdet, ömrümüz boyunca mümince bir duruþ sergileyeceðimize dair Rabbimize verdiðimiz saðlam bir misaktýr. Kelime-i þehâdet, coðrafyalarýmýz, dillerimiz, ýrklarýmýz farklý olsa da bizleri ayný inanç, ayný duygu ve ayný ideallerde buluþturan, birbirimize sýmsýký kenetleyen ve Efendimize ümmet kýlan bir tevhid ve vahdet beyanýdýr.
Kardeþlerim!
Bizler, yeni doðan yavrularýmýza isim koyarken onun sað kulaðýna “þehâdetleri dinin temeli” olan ezaný okuruz, sol kulaðýna ayný þehâdeti tekrarlayan kâmeti getiririz. Ýslâm’la müþerref olacak kimseye öncelikle kelime-i þehâdeti öðretiriz. Hayatýnýn son demlerinde olan kardeþlerimize kelime-i þehâdeti telkin ederiz. Aslýnda bütün bunlar, insan ömrünün, kelime-i þehâdetle baþlayýp, kelime-i þehâdetle nihayet bulmasýnýn gereðine dair mesajlar içerir.
Aziz Müminler!
Kelime-i þehâdet, Ýslam’ýn özünü oluþturan iki temel üzerine kurulmuþtur. Kelime-i þehadetin,Eþhedüen la ilahe illallah þeklindeki birinci kýsmý, sadece Allah’a kul olunmasý, kula kulluk edilmemesi, Allah’tan baþka kimseye boyun eðilmemesi anlamýna gelir. Bu söz öyle bereketli bir anlam içerir ki; her muhtaç, aradýðýný onda bulur. Bunu bir mazlum söylediðinde, “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ý var.” demiþ olur. Bunu bir yetim, kimsesiz, boynu bükük bir garip söylediðinde, “Dayanaðým, sýðýnaðým, ümidim sadece sensin Ya Rabbi!” demiþ olur. Bir âlim söylediðinde, “Mutlak bilginin kaynaðý sensin Allah’ým. Sen her þeyi hakkýyla bilensin.” demiþ olur. Bir idareci, bir yönetici dediðinde, yani “Rabbim! Senden baþka galip yoktur. Güç ve kuvvetin yegâne sahibi sensin. Ben de senin bir kulunum.” demiþ olur.
Deðerli Kardeþlerim!
Kelime-i þehâdetin ve eþhedünne muhammeden abduhu ve rasulühu þeklindeki ikinci kýsmý, Ýslam Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.s)’in peygamberliðini kabul ve tasdiktir. Bu söz, “Allah bizleri yarattý ve baþýboþ býrakmadý. Rýzasýna uygun bir hayatý nasýl yaþayacaðýmýzý öðretmek için bizlere elçiler gönderdi. Bizi önemsedi. Bizleri Son peygamber Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ümmet olmakla þereflendirdi.” demektir. “Bizler, Kur’an ile birlikte Peygamberimizin sünnetine ve rehberliðine tabi olacaðýz.” diye söz vermektir.
Kardeþlerim!
Unutulmamalýdýr ki, kelime-i þehâdet bir bütündür. Sadece Eþhedüen la ilahe illallah deyip ve eþhedünne muhammeden abduhu ve rasulühu kýsmýný kabul etmeyen kiþi iman etmiþ olmaz. Zira Allah’a, Peygamberimize ve onun getirdiklerine tereddütsüz bir þekilde inanmadan mümin olunamaz.3 Bu esas, bidayetinden kýyamet sabahýna kadar Ýslam’ýn, asla deðiþmeyecek olan bir hakikatidir. Aziz
Kardeþlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri kelime-i þehâdetin bereketinden bir an olsun mahrum býrakmasýn. Bizleri onun doðrultusunda bir hayat sürenlerden, her nefesini de son nefesini de kelime-i þehadet ile tüketenlerden eylesin.
KAYNAK 1) Bakara, 2/163.
2) Buhârî, Ýlim, 49.
3) Nisâ, 4/150-151; A’râf, 7/158.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
18 Kasým 2016 Cuma Hutbesi.ÜMMÜ’L-KÝTAP: FATÝHA
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 18 KASIM 2016
ÜMMÜ’L-KÝTAP : FATÝHA
Cumanýz Mübarek Olsun Aziz Kardeþlerim!
Yüce Kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’de bir sure vardýr ki; onun adý, Ümmü’l-Kitap’týr, yani Kitab’ýn anasýdýr. Rabbimiz, Kerim Kitabýna onunla baþlamýþtýr. [1] Peygamber Efendimiz (s.a.s) de, bütün namazlara onunla baþlamamýzý istemiþtir.[2]
Kardeþlerim!
Ýþte bu sure, hepimizin bildiði Fâtiha’dýr. Allah Resûlü, Fâtiha’nýn, Rabbimiz ile aramýzda bir konuþma, bir diyalog olduðunu haber vermiþtir. Bizlere sayýsýz nimetler bahþettiði ve bizleri muhatap kabul ettiði için Fâtihâ’nýn hemen baþlangýcýnda Rabbimize hamd ederiz.
“Hamd, övgü, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” dediðimizde,
Âlemlerin Rabbi,
“Kulum bana hamd etti.” buyurur.
Bizler,
“O, Rahmân ve Rahîmdir.” dediðimizde,
Yüce Allah,
“Kulum bana senâ etti. Beni övdü, methetti.” buyurur.
Bizler,
“O, hesap gününün, âhiret gününün sahibidir.” dediðimizde,
Rabbimiz,
“Kulum beni yüceltti.” buyurur
ve Fâtiha’nýn bu ilk bölümünde bizimkendisine hamd-ü senâ etmemiz vesilesiyle hoþnutluðunu ifade eder. Fâtiha’nýn ikinci bölümünde ise halimizi ve isteklerimizi Rabbimize arz ederiz.
“Yalnýz sana ibadet ederve yalnýz senden yardým dileriz.” dediðimizde,
Rabbimiz,
“Bu, kulum ile benim aramdadýr. Kulumun isteðine icabet edeceðim.” buyurur.
“Bizi doðru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uðrayanlarýnve sapmýþlarýn yoluna deðil.” dediðimizde,
Allah Teâlâ,
“Ýþte kulumun bu talebi karþýlýksýz kalmayacaktýr. Kulum ne istiyorsa onundur.” buyurur.[3]
Aziz Kardeþlerim!
Fâtiha, Kerim Kitabýmýzýn muhteviyatýnýn, insanlýða gönderiliþ amacýnýnözü ve özetidir. Yaratýlýþýmýzdaki gaye ve hikmetin bir beyanýdýr. Bizler, nazm-ý celili açtýðýmýzda evvela Fâtiha’yý okuruz. Her gün beþ vakit namazda Rabbimizin huzuruna Fâtiha’yla çýkarýz. Kelime-i þehâdetle Allah’a verdiðimiz kulluk misakýmýzý,her gün onunla tazeleriz. Mümin olma ve kalma þuurumuzu,Fâtiha ile diri tutarýz. Allah’ýn yüceliði, adaleti, engin merhameti ve sonsuz kudretini tekrar tekrar onunla idrak ve ikrar ederiz. Rabbimize þükrümüzü, hamdimizi, övgümüzü, minnetimizi her gün onunla dile getiririz. Bir beþer olarak kusurlarýmýzý, niyazýmýzý, maðfiret talebimizi her gün Rabbimize onunla arz ederiz. Gönüllerimize Fâtiha’ylaþifa dileriz. Dert ve sýkýntýlarýmýza onunla deva ararýz. Hâsýlý yaratýlýþýmýzý ve varlýðýmýzý anlamlandýran Fâtiha, kalplerimize dermandýr. Akýllarýmýza rehberdir. Bitmez tükenmez bereketlere açýlan rahmet kapýmýzdýr.
Kardeþlerim!
Namazlarýn her rekâtýnda Fâtiha’yý okumamýzýn istenmesi, sadece dilimizle onu terennüm etmek için deðildir. Bilakis, onu derinden kavramak ve hayatýmýza onun anlamýyla yön vermek içindir. Zira Fâtiha’nýn her âyeti, her kelimesi, mümince bir bilinç, mümince bir duruþ, mümince bir hayat bahþeder bizlere. Gönüllerimize ferahlýk verir. Gözlerimizin ve zihinlerimizin önünde muazzam bir ideal ve ufuk açar. Fâtiha, her gün bizim için yeni bir canlanýþa, yeni bir diriliþe vesile olur. Rabbimize sunduðumuz özlü bir dilekçemizdir o.
Besmele ile dilekçeyi sunduðumuz makamý belirtiriz. Hamd ile o makamýn sahibini yüceltiriz. “Rahman” ve “Rahim”isimlerinin verdiði ümit ile “din gününün sahibi” ifadesinin verdiði korku arasýnda Rabbimizin huzuruna çýkarýz. Tüm acizlik ve güçsüzlüðümüzle arzu halimizi Rabbimize sunarýz. Biliriz ki; sýðýnaðýmýz, dayanaðýmýz, tükenmeyen ümidimiz yalnýzca O’dur. Kendisine kullukta bulunulacak, el açýlýp medet umulacak yegâne güç ve kudret O’dur. Bizi sýrât-ý müstakiminde, yaniKur’ân’ýn, peygamberlerin, þehitlerin, salihlerin, iyilerin dosdoðru yolunda sabit kýlacak O’dur. Bizi gazap ve azabýndan koruyacak, bu yolun sonunda ebedi nimetlere ulaþtýracak olan da yine yalnýzcaYüce Rabbimizdir.
Kardeþlerim!
Hutbemizi þu dua ile bitirmek istiyorum:
TAVSÝYE Rabbimiz! Bizi ve nesillerimizi,Fâtiha’nýn hakikatlerinden ayýrma! Bizleri Fâtiha’nýn bereketinden mahrum býrakma! Ya Rabbi! Fâtiha’yý çokça okuyan, anlayan ve hayatýna yansýtanlardan kýl bizleri!
KAYNAK [1] Fâtiha, 1/1-7.
[2] Buhârî, Ezân, 95.
[3] Müslim, Salât, 38.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü[/INDENT]
ÝL : GENEL
TARÝH : 2 ARALIK 2016
YERYÜZÜNÜN KÜÇÜK VE ONURLU HALÝFESÝ: ÇOCUK
Kardeþlerim!
Küçük yaþlarýndan itibaren Peygamberimiz (s.a.s)’in yanýnda yetiþen Enes (r.a)’in Ebû Umeyr isminde bir kardeþi vardý. Kuþlarý çok seviyordu Ebû Umeyr; serçe besliyordu. Bir gün bu küçük çocuðun mahzun hali Efendimizin dikkatini çekmiþti. Nedenini sordu. Ebû Umeyr’in serçesinin öldüðünü ve bundan dolayý çok üzüldüðünü öðrendi. Bunun üzerine Rahmet Elçisi, Ebû Umeyr’in yanýna gitti, þefkatli elleriyle onun baþýný okþadý ve onu teselli etti. Üstelik bununla da yetinmedi. Küçük arkadaþýnýn evine taziyeye gidip onunla uzunca bir süre sohbet etme büyüklüðünü de gösterdi.1 O bir þefkat elçisiydi. O, bir merhamet pýnarýydý. Kaybettiðimiz çocuk yanýmýzý bizlere yeniden o hatýrlattý. Özlediðimiz masumiyetimizle bizi yeniden o tanýþtýrdý. Onun için çocukluk ve çocuklar, insanýn içindeki cennetin nefesiydi.
Aziz Müminler!
Çocuk, göz aydýnlýðýdýr, gözün nurudur; bize Kur’ân böyle öðretir, böyle söyler. 2 Göz, nurunu yitirdiði zaman, önünü göremez, istikbalini kaybeder. Aile ve toplumun istikbali de çocuklardýr. Çocuk ihmal edilir, ötelenir ve örselenirse aile ve toplum, geleceðini göremez. Ýnsanlýk, çocuk için iyilik düþünmedikçe, dünyayý çocuklarýn geleceðine göre tasarlamadýkça huzura kavuþamaz. Çocuða “yeryüzünün küçük ve onurlu halifesi” gözüyle bakmadýkça felah bulamaz. Þu bir gerçektir ki; bütün çocuklar masumdur ve bütün çocuklar her türlü güzelliði hak eder.
Kýymetli Kardeþlerim!
Üzülerek belirtelim ki; bugün dünya çocuklarý, doðuþtan sahip olduklarý haklardan mahrumdur. Onlar, Peygamberimizin merhametine ne kadar da muhtaçtýr. Zira þefkat ve merhamet yoksunu günümüz dünyasýnda pek çok çocuk ihmal edilmekte, türlü istismarlara maruz býrakýlmaktadýr. Kimi çocuklar, barýnma, beslenme, saðlýk, eðitim gibi en temel haklarýndan mahrum kalmaktadýr. Kimileri taþýyamayacaklarý bedensel ve duygusal yükler altýnda ezilmektedir. Kimileriyse acýmasýzca sokaðýn yalnýzlýk ve sahipsizliðine, açlýk ve ölüme terk edilmektedir.
Aziz Müminler!
Gönül coðrafyamýzdaki çocuklarýn her gün arþ-ý âlâya yükselen feryatlarý yüreklerimizi daðlamaktadýr. Musul’da, Halep’te, Arakan’da ve daha pek çok Ýslam beldesinde her gün onlarca, yüzlerce yavru zulüm altýnda inlemektedir. Nicesi ya sakat kalmakta ya yetim býrakýlmakta ya da hunharca katledilmektedir. Bugün ümmetin geleceði, zulüm ve vahþetin, savaþ ve þiddetin karanlýklarýnda yok olmaktadýr. Kendilerine huzurlu bir dünya býrakmamýz gereken nice yavru, dehþet içinde kývranmaktadýr. Ýnsanca yaþayabileceði bir diyar ararken Aylan çocuklarýn cansýz bedenleri, umutlarýyla birlikte kýyýya vurmaktadýr. Aslýnda kýyýya vuran, sadece çocuklarýn cansýz bedenleri deðil, tüm insanlýðýn insaf ve istikbalidir. Üzerine yaðan bombalarýn altýnda Ümran çocuklar, kendisine uzanacak bir yardým eli beklemektedir. Aslýnda göçük altýnda kalan, bütün insanlýðýn vicdan ve merhametidir. Nice masum, mazlum ve maðdurlar, her gün insanlýðý Yüce Yaratan’a þikâyet etmektedir.
Kardeþlerim!
Unutmamalýyýz ki, çocuklarýn varlýðý bizim için bir imtihandýr. Yazýk ki her geçen gün kaybediyoruz bu imtihaný. Yeryüzündeki her bir çocuðun gözyaþýndan biz sorumluyuz. Hesap günü yetimlerden sorulacaðýz, öksüzlerden, evsizlerden sorgulanacaðýz. Öyleyse artýk uyanmalýyýz kardeþlerim. Çocuklara daha erdemli bir insanlýk, daha güzel bir dünya býrakmak için çalýþmalýyýz. Her geçen gün etrafýmýzý saran kötülüklerle hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bilhassa ümmetin yetimlerine þefkatle kol kanat germeliyiz. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Ýnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”3 uyarýsý gereði merhameti kendimize þiar edinmeliyiz. Evlatlarýmýzý rahmet ve þefkat ikliminde yetiþtirmeliyiz. Onlarýn o tertemiz gönüllerinde var olan Allah sevgisini pekiþtirmeliyiz. Peygamberimizin örnek ahlakýný yavrularýmýza iyi tanýtmalýyýz.
Kardeþlerim!
Biliyorsunuz, yavrularýmýzý gönderdik ahirete. Yüreðimize düþtü ayrýlýk ateþleri. Adana’nýn Aladað ilçesindeki öðrenci yurdunda meydana gelen yangýn, hepimizin yüreðini yaktý. Bu elim olayda vefat eden yavrularýmýza ve kardeþlerimize Allah’tan rahmet, yaralýlara acil þifalar diliyorum. Rabbimiz, annebabalarýna ve yakýnlarýna sabr-ý cemil ihsan eylesin. Milletimizin baþý sað olsun. Yüce Rabbimiz, bizlere çocuklarýmýz için daha güzel, daha güvenli bir dünya kurmayý nasip etsin.
KAYNAK 1 Buhârî, Edeb, 112; Ebû Dâvûd, Edeb, 69.
2 Furkân, 25/74.
3 Bûhârî, Tevhid, 2.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
http://www.ajanshaber.com/uploads/content3/cuma.jpg
Ben, beni seven ümmetimi almadan cennete girmem. ” Diyen Sevgilinin (S.A.V) ümmeti olmanýn hakkýný verebilmek duasý ile Hayýrlý Cumalar.
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 09.12.2016
HALEP’TE ÝNSANLIK ÖLMESÝN!
Salât ve Selâm Senin Üzerine Olsun Ey Allah’ýn Resûlü! Salât ve Selâm Senin Üzerine Olsun Ey Allah’ýn Habibi! Salât ve Selâm Senin Üzerine Olsun Ey Âlemlere Rahmet Nebi!
Kardeþlerim!
Önümüzdeki Pazar’ý Pazartesi’ye baðlayan gece hep birlikte Mevlid Kandilini idrak edeceðiz. Kandiliniz þimdiden mübarek olsun. Yüce Rabbimiz, hutbemin baþýnda okuduðum âyet-i kerimede, “Sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuþmayý uman, Allah’ý çok zikreden kimseler için Resûlullah güzel bir örnektir.” 1 buyuruyor. Rabbimiz, bizleri Resûlü’nün örnekliðinden, kutlu yolundan bir an olsun ayýrmasýn. Âlemlere Rahmet Efendimize duyduðumuz derin hürmet ve muhabbetimizi hiçbir zaman kalbimizden eksik etmesin. Bizleri onu doðru anlayan, doðru tanýyýp tanýtan, insanlýða takdim ettiði güzellikleri hakkýyla yaþayanlardan eylesin.
Aziz Müminler!
Bir þehir düþünün; insanlarýn evlerine bombalarýn, sofralarýna açlýðýn düþtüðü. Bir þehir düþünün; kimyasal silahlarýn acýmasýzca insanlarýn üzerinde denendiði. Bir þehir düþünün; kadýn, çocuk, yaþlý demeden her gün onlarca masumun hunharca katledildiði. Bir þehir düþünün; mazlumlarýn, maðdurlarýn feryadýnýn her an arþ-ý Rahman’ý titrettiði.
Kardeþlerim!
Bir þehir düþünün; hastanelerin aðýr bombardýman altýnda yýkýldýðý. Çaresizlikten yaralýlarýn tedavi edilemediði. Ýlaca hasret bekleyen hastalarýn yardým çýðlýðýnýn, sokaklarda yankýlandýðý. Bir þehir düþünün; yiyecek ekmeðin, içecek suyun, sýðýnýlacak bir evin bulunmadýðý. Ýnsanlarýn soðuktan donarak can verdiði.
Kardeþlerim!
Ýþte bu þehir, asýrlardýr gönül baðýmýzýn olduðu Halep’tir. Bugün Halep’te bir medeniyet, bir tarih, bütün insanlýðýn gözü önünde yok ediliyor. Kadim þehir, insanlarýyla birlikte haritadan siliniyor. Sözün tükendiði noktadayýz. Ýnsanlýk olarak tarihin en büyük acýlarýndan birisine, tarifi imkânsýz üzüntülere þahit oluyoruz. Egemen güçlerin bölgemizdeki hýrs, menfaat ve iktidar kavgasý uðruna Ýslam beldeleri harabeye dönüyor. Bir adým ötemizdeki topraklar feryat, kan ve gözyaþýna doydu. Sýnýrýmýzýn bittiði yerde þiddet ve nefret baþlýyor.
Kardeþlerim!
Soralým þimdi hep birlikte kendimize: Zalimler, zaferler devþirirken, mazlumlar tel örgüler önünde beklerken biz susacak mýyýz? Kudret sahipleri karþýsýnda dünya Müslümanlarý olarak sadece yutkunacak mýyýz? Buðzetmekle, kahretmekle, aðlayýp, sýzlanmakla mý yetineceðiz? Elbette hayýr! Millet olarak bizler hakký ve hakikati söylemeye, insaf ve vicdana çaðýrmaya, mazlumlarýn sesi, maðdurlarýn ümidi olmaya devam edeceðiz. Devam edeceðiz ki, insanlýk ölmesin! Bizler, Halep’ten yükselen ve yüreklerimizi daðlayan çocuk çýðlýklarýný, annelerin çaresiz feryadýný, babalarýn, yaþlýlarýn ah-u eninlerini elbette duyacaðýz. Duyacaðýz ki insanlýk ölmesin! Bizler, Halep’ten son bir ümitle bize uzanan elleri elbette boþ çevirmeyeceðiz. Çevirmeyeceðiz ki insanlýk ölmesin!
Kardeþlerim!
Necip milletimiz, “Kiþi, kardeþine yardým ettiði sürece Allah da ona yardým eder...”2 hadisini her daim þiar edindi. Hiçbir ayrým gözetmeksizin kendisine sýðýnan bütün muhacirlere ensar oldu. Yeryüzünün her tarafýna iyilik ve güzellikler taþýdý. Ýnsanlýðýn ölmediðini dünyaya asýrlarca bu millet haykýrdý. Bugünse sýra Halep’te. Bugün bize Halep’i yaþatmak, yine insanlýðýn ölmediðini haykýrmak düþüyor. Kardeþlerimize yalnýz olmadýklarýný göstermek, onlara bir umut ýþýðý olabilmek düþüyor.
Kardeþlerim!
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýmýz, Halep’teki mazlumlar ve maðdurlar için sivil toplum kuruluþlarýný bir araya getirerek yeni bir kampanyaya öncülük ediyor. “Halep’te Ýnsanlýk Ölmesin!” çaðrýsýyla baþlatýlan bu kampanyaya desteklerinizi bekliyoruz. Ve biliyoruz ki; her daim mazlumun sesi, maðdurun ümidi olan necip milletimiz, bu kampanyaya da duyarsýz kalmayacaktýr. Mazlum ve maðdur kardeþlerine dün olduðu gibi bugün de cömertçe yardým elini uzatacaktýr. Yüce Rabbimiz, yaptýðýnýz ve yapacaðýnýz yardýmlarý kabul eylesin.
KAYNAK 1 Ahzâb, 33/21.
2 Müslim, Zikir, 38.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü
ÝLÝ : GENEL
TARÝH : 15 Aralýk 2016
HER ZORLUKLA BERABER BÝR KOLAYLIK VARDIR.
Cumanýz mübarek olsun aziz kardeþlerim.
Peygamberimiz (s.a.s)’in dünyayý teþriflerini idrak ettiðimiz Mevlid Kandili’nin arefesinde millet olarak menfur bir terör saldýrýsýna maruz kaldýk. Ýnsanlýktan yoksun cinayet þebekesinin düzenlediði bu meþum saldýrýda þehit olan kardeþlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralý kardeþlerimize acil þifalar diliyorum. Rabbimiz, hepimize sabýr ve metanet ihsan eylesin. Milletimizin baþý saðolsun.
Kardeþlerim!
Cinayetler ister Ýstanbul’da, ister Halep’te ister Arakan’da iþlensin. Ýnsan öldüren, can alan, insanlarý katlederek emellerine ulaþmaya çalýþanlarýn peþini Yüce Rabbimizin ezeli iki hükmü asla býrakmayacaktýr. Birinci hüküm þudur ki;
“Her kim haksýz yere bir cana kýyarsa, bir insaný öldürürse bütün insanlarý öldürmüþ gibidir.” 1
Masum bir cana kýyan, insanlýðý katletmiþ bir cani olarak Allah’ýn huzuruna gidecektir. Ýstanbul’da 44 cana kýyanlar, 44 defa bütün insanlýðý katlettiler. Halep’te her bir çocuðu katledenler, insanlýðý defalarca katlettiler. Bu katliamlarý gerçekleþtirenler, bütün insanlýðý katletmiþ gibi hesap vereceklerdir.
Ýnsana kýyan canilerle ilgili Rabbimizin ikinci ezeli hükmü ise þudur:
“Her kim, bir mümini kasten öldürürse onun cezasý, ebedi olarak cehennemde kalmaktýr.” 2
Zira “Bir Müslümanýn öldürülmesi, Allah katýnda dünyanýn yok olmasýndan daha vahimdir.”3
Aziz Kardeþlerim!
Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabýmýzda “Þüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylýk vardýr.”4
buyurmaktadýr. Bizler inanýyoruz ki; millet olarak, Ýslam dünyasý olarak bugün yaþadýðýmýz sýkýntýlar, ebedi deðildir. Geçmiþte içinden geçtiðimiz zorlu süreçler, bizim için yeni diriliþlerin habercisi olmuþtur. Bugün de hep birlikte yaþadýðýmýz acýlarýn, çektiðimiz zorluklarýn akabinde yepyeni bir diriliþin, Rabbimizin lütuf ve rahmetinin bizleri beklediðine olan inancýmýz tamdýr. Yeter ki bizler, bu inancýmýzý, ümidimizi asla yitirmeyelim. Yeter ki bu uðurda üzerimize düþen görev ve sorumluluklarý hakkýyla yerine getirelim. Þehitlerimizin uðrunda canlarýný verdikleri deðerlerimizden, birlik-beraberlik ve kardeþlikten, hak ve adaletten asla taviz vermeyelim. Gönüllerimizi hiçbir ayrým gözetmeksizin birbirimize sýmsýký kenetleyelim. Aramýzdaki ülfet ve muhabbeti zedeleyecek her türlü söylem ve eylemden uzak duralým. Her türlü hile, tuzak ve oyuna karþý uyanýk olalým. Hiçbir insani ve ahlaki deðer tanýmayan cinayet þebekelerinin iþlediði cürümler karþýsýnda sükûnet ve itidali elden býrakmayalým.
Aziz Müminler!
Bizler inanýyoruz ki; Allah’ýn merhameti, adaleti, maðfireti ne kadar hak ise gazabý, laneti, kahrý da o kadar haktýr. Gözünü bile kýrpmadan onlarca masum cana kýyanlar ve bunlarýn yanýnda yer alanlar, elbette hak ettikleri cezayý bulacaklardýr. Varlýðýmýza, deðerlerimize, huzurumuza kast edenler, Allah’ýn “Kahhar” ismiyle kahrolacaklardýr.
Kardeþlerim!
Geliniz bu mübarek vakitte þu gönülden yakarýþlarýmýzla hep birlikte Yüce Rabbimize niyaz edelim:
TAVSÝYE Rabbimiz! Birliðimize, dirliðimize göz dikenlere, izzetimize, þerefimize kast edenlere fýrsat verme! Milletimizi, Ýslam ümmetini her türlü dahili ve harici düþmanlardan muhafaza eyle! Halep’te insanlýk dýþý katliamlara uðrayan masum çocuklara, kadýnlara, yaþlýlara, hâsýlý bütün kardeþlerimize yardým eyle Allah’ým! Rabbimiz! Sen bizlere metanetli, ferasetli, iradeli olmayý lütfeyle! Terör ve vahþetten, kan ve gözyaþýndan beslenenlere karþý milletçe yekvücut olmayý nasip eyle! Ýnkârcýlara karþý bize yardým et! Yâ Rabbi! Bizleri, þehitlerimizin aziz hatýralarýna sahip çýkan ve onlarýn canlarýyla bizlere emanet ettikleri ulvi deðerlerimizi yaþatanlardan eyle!
KAYNAK 1 Mâide, 5/32.
2 Nisâ, 4/93.
3 Tirmizî, Diyât, 7.
4 Ýnþirâh, 94/5-8.
Hazýrlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüðü