Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
ÇARKIMIZ
Durur her sistem miâdı dolunca,
Bizim dünya sürer-gider âhenkle..
Döner hep çarkımız yollu yolunca,
Işık zulmetleri geçer âhenkle.
Bir gün yollar gelip çıkınca düze,
Hicran olur, hasret olur köksüze..
Hasımlar gelince bitevî dize,
Nûrlar karanlığı siler âhenkle.
Günü gelince silinecek inan,
Tarihe savrulan o büyük yalan!
Şafak ortalığı sardığı zaman,
Ünümüz göklere erer âhenkle.
Ülke evlatları bir bir dönecek,
Asırlık mahzunlar o gün gülecek.
Hızır, Musa bir araya gelecek,
İşte o gün devran döner âhenkle...
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
HER ŞEY SENDEN
Her şey Senden, Sen ganîsin,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Hem evvelsin hem âhirsin,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Bulduğumu Sende buldum,
Bâtıl şeylerden kurtuldum;
Gelip kapında kul oldum;
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Ayân ışığın her yerde,
Gözsüzlere eşyâ perde;
Huzûrun dermân her derde,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Dünyalar Seninle Cennet,
Nimet Senden kime minnet?
Gel kuluna merhamet et!
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Gönüllere hayat iman,
Mü’minlerde tam itminan;
Gâfillerin hali yaman,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Işığınla aydın her yan,
Şaşkınlar arıyor burhan,
Tecellin her yerde ayân,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Âlem kitap eşyâ ap-ak
Otlar ağaçlar ve toprak,
Seni söyler yaprak yaprak,
Rabb’im Sana döndüm yüzüm!
Ârif gönlün bağlayarak;
Aşık her dem ağlayarak,
Kulun bağrın dağlayarak,
Rabb'im Sana döndüm yüzüm!
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
SOKAKLAR
–Anarşiye pey çekildiği dönem–
Sokaklar gördüm, sokaklar tıpkı bir karnaval,
Yığınlar üst üste, yığınlar sersem ve aval...
Toplum hezeyan içinde ve her yanı titrek,
Bu illetli bünyeye sağlam bir neşter gerek!
Yoksa buhranlarla inleyip duracak her rûh,
Buhranlara doğru yelken açacak her gürûh...
Baktım bir an onun şimdiki hazin hâline,
Burkuldu yüreğim o bitmeyen melâline...
Izdıraplı yok; ızdırapsız soluklar, sesler,
Bize yazık! Sessiz kalanlara da esefler..!
Gamsız dolaşıyorlar yangının çevresinde,
Dolaşıyorlar; her biri bir âhû peşinde...
Parça parça sîne ister dert mûsıkîsine,
Yepyeni bir ses katsın ızdırap bestesine...
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
GÖK KUŞAĞINDAN TÂKLAR
Işıktan gelmiş nizam beğenmeyen beğenmez,
Herkes yıkılsa da o tahtından asla inmez.
Gelip geçti her fikir, geçenleri kaldır at!
Çıkmazlarda tek menfez Allah yolu hakikat...
Yençerice düşünce dikiş tutmaz sökülür,
Kulaktan dolma irfan öte uçtan dökülür.
Millete rağmen her şey bir akılsızlık dengi,
Yollar içinde yolumuz doğruluk mehengi.
Sönmez ışık kaynağı, peygamber yedeğinde,
"Ballar balı" denilen hep O’nun peteğinde...
Ondan bize vasiyet sahip çıkın cihana!
Tutun irfanı elde hükmeyleyin zamana!
Çıksın öne artık, dünü-bugünü bilenler,
Savulup gitsin, hepsi bir baskınla gelenler..!
Gariplere bayram; belki bugün belki yarın!
Hele şu hamuru, bir miktarcık daha karın!
İlhat çöküyor gayrı, ona gerek bir mezar.
Siz kazmasanız dahi, zaman bir çukur kazar..
Çoktan yolları doldurdu ışıktan atlılar,
Gök kuşağından tâklar, bayramınızı kutlar...
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
DELİ SANIR
Dost ile dost olmak gâyem,
Başka şey istemez gönlüm!
Aşk u şevk olsun sermâyem,
Tambur-ney istemez gönlüm.
Tek O’nunla dost olayım,
Kadehler gibi dolayım,
Gül bahçesinde kalayım,
Nam almak istemez gönlüm.
Şöhret ü şandan geçeyim,
O’nun yolunu seçeyim,
Kulu olup hep sekeyim,
Şah olmak istemez gönlüm.
Hem yazımı hem kışımı,
Bırakayım meâşımı (1)
Koyam yoluna başımı,
Can u ten istemez gönlüm.
Sezmesin dostlar hâlimi,
O'na bağlı âmâlimi,
Duymasınlar melâlimi,
Bilinmek istemez gönlüm.
Zaten bir bahtı karayım
İçi-dışı hep yarayım,
Derdim dildâra varayım,
"Kîl u kâl" istemez gönlüm.
Kimi beni deli sanar;
Dertli kalbim O’nu anar ..
Şeker-şerbetlere banar,
Başka bal istemez gönlüm.
(1) Dünyaca yaşamak
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
ZİYÂ VE ZULMET
Sanki toplum bir girdap etrafında dönüyor,
Şaşkın, kararsız, bitkin bir yok olma göçünde;
Her lâhza biraz daha ümit mumu sönüyor,
Ufkunu saran perde perde kaos içinde.
Çatırtılar geliyor sürekli tepemizden,
Her yanımızda âdeta ateşten bir tûfan;
Çevre alev alev yanıyor, kibriti bizden;
Şimdi bu kapkara yangından titriyor âsmân.
Toplumda hakikatler tepetaklak bitevî,
Bir sisli gurbet içinde genci, ihtiyarı;
Hezeyan içinde çarşısı, pazarı, evi,
Çılgınlık zinde güçlerin en bâriz şiârı,
Evler, birbirinden kopmuş fertlere aşhâne,
Baba yamak bu gamhânede, anne de aşçı..
Sokaklarda gaseyân, her köşede meyhâne,
Şanlı bir millet için bu âkıbet ne acı!
Geçtik çılgınlıkta Roma'yı, Bizans'ı çoktan,
Zamanın çiğneyip attığı talihsizleri..
Bizim bahtsızlığımız bir düzine kopuktan,
Nesepsiz düşünceleri, nesepsiz özleri...
Peylendi ahlâksızlık bir mergûb metâ gibi,
Sefilleşti düşünce faziletlere inâd.!
Horlanıp hor görüldü yurdun asıl sahibi,
Şimdi millî rûh hakîr, kozmopolitlik âbâd...
Tıkalı bize yollar, hiçbir yana geçit yok,
Farelere şehrâyîn, yollar onlara göre..
Kalkıp kış uykusuna yatmış ararsan pek çok;
Bir zamanlar hak fikri, şimdiyse sükût töre...
Âlimler hissiz, ilim yuvaları desteksiz,
Yaşasın pâyeler nişanı! Şiltler, formalar;
Mektepler “Hayd Parkı” talebe ilme isteksiz..
Ve "Batı uygarlığı" diye hayal kurmalar...
Öğretenler silme dilsiz, öğrenenler sağır,
Kime ne anlatırsın düşünceler karanlık..
Toprak simsiyah çorak, gökler demir, yer bakır
Yetişin yurdun sahipleri, yetişir artık!..
Emâreler var tüllenen şafağın bağrında,
Nâralar duyuluyor dağların ötesinden.
Karanlık şimdi derdest tam ışığın ağında,
Sürpriz nağmeler tın tın zamanın bestesinden.
Artık her bucak bu neslin rüyâlarıyla şâd,
Ve herkesin elinde bahardan bir demet gül..
Âbâd ol ey Nûr adam; bizleri ettin âbâd..!
Şimdi zirvelerde bir başka ötüyor bülbül...
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
DOSTLA HALVET
Hakk’a kul olanlar kula kul olmaz;
Kulluğa erenler yollarda kalmaz.
Rûhlarında vuslat, rûhlarında haz,
Âlem aldansa da onlar aldanmaz.
Hak eşiğine baş koyup bekleyen,
Dost düşünüp, dost deyip, dost söyleyen;
Şevklerle şahlanıp aşkla inleyen,
Yüz hazan görse de sararıp solmaz.
Bir üveyk gibi şahlanmış rûhuyla,
Pür neş’e ve meleklerle kolkola,
Uzayıp Sonsuza ulaşan yola,
Girip yol alanlar asla yorulmaz...
Rûhâniler gibi kanat çırparak,
Akıl ermez ufuklarda uçarak;
Gidip sır kapılarını açarak,
Hak’la halvet olur; olur ayrılmaz.
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
ZULMET ÇÖZÜLÜYOR
Her tarafta bir ışık, karanlık çözülüyor,
İzbelerde uğultu, yarasalarda telaş...
Yalan balonları büzüldükçe büzülüyor,
İlhat kayıyor ölüm ufkuna yavaş yavaş,
Her tarafta bir ışık, karanlık çözülüyor.
Milyonlarca yıldızdan, milyonlarca gizli nûr,
İniyor sessiz sessiz zulmetlerin bağrına..
Ve inançla ışıldayan çehrelerde huzûr,
Koşup ebediyet üflüyorlar dört bir yana,
Milyonlarca yıldızdan milyonlarca gizli nûr...
Her gün daha da enginleşiyor mavi ümit,
Baykuşlar her yanda ölüm marşları söylüyor..
Ve işte ufukta levent boylu "Nesl-i cedît"!
Gecelerde hırıltı, geceler boğuluyor;
Her gün daha da enginleşiyor mavi ümit...
Ürpertiyor karanlıkları esen rüzgârlar,
Toprak rahmete döndü çölün enginlerinde..
Kabarıyor denizlerde masmavi dalgalar;
Renkli baharlar müjdesiyle günün birinde..
Ürpertiyor karanlıkları esen rüzgârlar.
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
EMEKLİYORUZ
Kaç mevsim oldu yollarda zelil ve derbeder,
Gökte uçanlara inat hep emekliyoruz.
Hâlimiz mezardakilerin hâlinden beter,
Sırlı bir nûr kapısı açılsın bekliyoruz...
Ayaklarımızda zincir, boynumuzda kement,
Sürüm sürümüz, sürüm sürüm bütün insanlık.
Yazık! Süründürülüyor bu koskoca millet,
Mukaddesler târumâr, düşünceler karanlık.
Yollarda bekleyenler de var süzülmüş gözler,
Sînelerinde sızı, çehrelerinde hasret..
Yürüyorlar arkalarında ışıktan izler;
Yürüyorlar ve Cennet kevserleriyle sermest.
"Âb-ı hayat" içip ölümsüzlüğe ermişler,
Hülyâları pırıl pırıl, ufuklarında nûr
Daha şimdiden varıp Cennetlere girmişler,
Esiyor çevrelerinde üfül üfül huzûr.
Dört bir yanları hazan bilmez bahçeler-bağlar,
Neş'eyle güler semâ, vuslatla coşar zemin..
Bu dünyada her mevsim, ayrı bir bahar çağlar,
Burada âdeta her şey gökler kadar derin...
Cevap: Kırık mızrap 1 – 2
IŞIK İNSAN
Işıktan bir insan
Rûhum ona kurban
Nûrlandırdı bizi
Tekmil hepimizi
Menendi olmayan
O eşsiz kahraman
O’nunçün var oldu
Nûruyla yoğruldu
Yerler ve âsumân
Varlık ona hayran
Duyuldu bir anda
Tâ arşın altında
Ulu mesaj Furkan
Şimdi O’nun meydan
Işık saçan Kitap
Benzersiz bir hitap
Her tarafı nûrdan
O’nda top ve çevkân
Nûrla yere indi
Ah u efgân dindi
Arz oldu âsumân
Gönüllerde Sübhân
Ondan evvel dünyâ
İfritten bir gayyâ
O denli perişan
Fesat dolu mekân
O’nunla dirildik
Sonsuzluğa erdik
Rûhlarda heyecan
Sînelerde iman
Nûrdan ikliminde
Bal akan dilinde
Dertlilere derman
Ümitsize iman
Sultanlar Sultanı
Gönüllerin cânı
Herkes Sana hayran
Kıtmir Sana kurban.