Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1131. Yüzlerce çeşit nimetler harmanı sana armağan edilmiş, sen bir tane için didinirsin.
Mef'ülü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ulün
(c. V. 2332)
• Ey bütün varlık aleminden seçtiğimiz güzel! Sen, bizi bırakmışsın da kendine yönelmişsin, kendine bakmaktasın. Kendini seyretmedesin.
• Bu davranışından ötürü, sen utanmıyor musun? Çünkü senin aynan biziz însanı eğri gösteren aynaya bakılmaz ki...
• Ey kendinden haberi olmayan! Gönlünün aksi, canların yanaklarına düştü de, orada güller açıldı, gül bahçeleri meydana geldi.
• Yüzlerce ruh sana gönlünü vermiş, senin kulun, kölen olmuş; sense bir cariye gibi her an süslenerek müşteri bulmak için esir pazarına koşuyorsun.
• Sen dünya işlerine dalmışsın, ihtiyaçların, isteklerin, elde edemediklerinin üzüntüsü içinde ay gibi iki büklüm olmuşsun. Halbuki, gökyüzünde senin üstünlüğünün, güzelliğinin neşesiyle düğünler oluyor, gök halkı bayram yapıyor.
• Yüzlerce çeşit nimetler harmanı sana armağan edilmişken, sen bir tek tane için bu ihtiyaç tuzağına düşmüşsün.
• Ey "aşk" sözünü duymuş olan kimse; adını duyduğun aşkı gör! îşitmek nerede? Görünmek nerede?
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1132. Aşk köyünün sınırında kesik başlar görürsen ürkme!
Mef'ulü, Mefa'ilün,Fe'ulün
(c. V. 2350)
• Ay ve yıldızlar ordusu gelince, güneş, onlara karşı koyamadı. Bir atlı gibi kaçtı, dağların arkasında kayboldu.
• Gündüzlerden de, gecelerden de ötelerde bulunan o mana ay'ını görecek bir göz var mıdır?
• Minareyi göremeyen bir göz, minarenin üstündeki kuşu görebilir mi?
• Gönül bulutu, o manevî ay'ın aşkı ile bazen toplanıyor, bir araya geliyor. Bazen, parça parça oluyor, dağılıyor.
• Aşkın gönle doğunca, dünyaya karşı duyulan hırs ölür gider. Dünyada yapılacak binlerce işin varken avare olursun, işsiz güçsüz kalırsın.
• Aşk köyü sınırında kesik başlar görürsen, korkup kaçma, köyün içine gir de dikkatle bak; gör ki; öldürülenler ikinci defa dirilmişlerdir, çünkü aşıklar ölümsüz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1133. Sevgilim! Sensiz yaşayışın bir tadı yoktur.
Mef'ülü, Mefa'ilün, Fe'ülün
(c. V. 2348)
• Kızan kızgınlıkla, kinle yemin eden sevgiliden feryadlar olsun.
• Bizi de, evi de birbirimize düşürdü, birbirimize kattı. Sonra hamal tuttu, varımızı yoğumuzu aldı götürdü, bizi yoksul bıraktı.
• Gönle kocaman bir kilit vurdu gitti. Anahtarı da beraber götürdü.
• Sevgilim! Sensiz yaşayışın bir tadı yoktur, acıdır. Sensiz zevk çerağı yanmaz.
• Sensiz şarap saflığını kaybeder, tortulaşır. Sensiz sema'ların da zevki yoktur.
• Ey kırmızı yanaklar, ey beyaz ten! Sensiz kaldım da sarardım soldum. Gecem sensiz kapkaranlık oldu.
• Ey aşkı perdeler yırtıp atan sevgili! Ne olur, perdeden bir an için olsun başını dışarı çıkar da o güzel yüzünü bize göster!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1134. Gökyüzü feryaddarı bunaldı da, seher vaktinde gök kapılarını açtılar.
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c. V. 2339)
• Ey Hakk yolunu şaşıranlar, yanlış yola düşenler! Padişahlar padişahı sizi geriye, doğru yola çağırmaktadır.
• Padişahlar padişahı; "Siz bizimsiniz." diyor. Haydi, ey aşk yolunun çavuşları; kapımıza geliniz!
• Zaten diri olan, daima kainatı idare eden Allah'ın dergahına geliniz. Seher vakitlerinde o kapıya baş vurmak, dua etmek pek hoştur.
• Kadîm olan, evveline evvel olmayan Allah'ın doğru yol ipine sanlın!
• Hz. Yusuf gibi kuyudan, zindandan çıkın; Mısır'ın azîzi ile beraber olun!
• Ey gönül; vakit gecikti, eve dön! Çünkü, o eşsiz, o güzel varlık gece vakti ansızın çadıra gelir.
• Sakî şarap sunmak için hazırlandı. Gönlün istediği, o güzel ise, sevgiden mest olmuş, kendinden geçmiş.
• Görmez misin? Demir kırıntısı, sonunda mıknatısa doğru koşar. Şüphe yok ki, saman çöpü de kehribara doğru uçar.
• Gökyüzü feryaddan, ah'dan bunaldı da seher vaktinde gök kapılarını açtılar.
• Ey dostum! Gölge gibi secdeler ederek gel ki, o ay minbere çıktı.
• Gerçi görünüşte o bir surete bürünmüştür. Fakat benzerlerinden, ömeklerinden o münezzehtir.
• Can hazînesi gibi, evin köşesine geldi. Çulha gibi çevresini dokuyup durmada.
• Sus da, sana pervasızca, korkmadan bazı sözler söyleyeyim. Fakat bunların manasını benden sorma.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1135. Senin rüzgarın gönül bahçesinin ağaçlarını oynatmada.
Mefulü, Mefa'îlün, Mef'ülu, Mefa-îlün
(c. V. 2314)
• Ey yüzü yüzümü ay gibi parlatan sevgili! Senin gözün, senin bakışın bedenimin bütün cüz'lerini görüş, anlayış sahibi yaptı.
• Senin rüzgarın, gönül bahçesinin ağaçlarını oynatmada, adını andığım zaman, ağzım şekerle, ballarla dolmadadır.
• Ey benim ağacımı, dallarımı yapraklarla, meyvelerle dolduran! Bilir misin, benim ağacım neden oynuyor?
• Yapraklarla, meyvelerle dolduğundan ötürü nazlanmıyor, oynamıyor. Senin sevgin benim gönül ağacımın sabrını, kararını alt üst ettiği için oynayıp durmadadır.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1136. Akıl, aşkın korkusundan şaşırmış, evden eve kaçıyor.
Mefülü, Mefa'îlü, Mef'ulü, Fe'ulün
(c. V. 2335)
• Rindlerin hepsi de Deyr-i Muğane'de toplanmışlar. Sen, o tek olan pîre er büyük kadehi sun! 55
55 Deyr-i Muğane: Muğ'ların manastın, mecazi olarak hakîkat meyhanesi manasına gelir.
• Kanlar döken aşk, belki kapıyı da, damı da ele geçirmiş. Akıl ise şaşırmış, aşkın korkusundan o da evden eve kaçmaya çalışıyor.
• 0 eşsiz güzeller şahı yüzünden perdeyi kaldırınca, onu seyretmek için bütün dünya halkı, bütün güzeller perdelerini attılar.
• Aşıklar, aşk denizine öyle bir dalmışlar ki, ne kurtarılmalarına, ne de kurtulmalarına imkan var.
• Aşk kaynamakla soğumaz. Kadınların feryadlarından arslan ürkmez.
• Sen, Hakk şarabından büyük bir kadeh doldur da sun, tabiat erlerini araya sokma!
• Sen o kadehi önce, sonradan yaratılan nefse sun da; artık masal söylemesin hikayeler anlatmasın.
• 0 şarapla mest olduğu için dil tutulunca, ruhtan bir sel boşalır. 0 zaman kevn ü mekan(=oluş ve mekan)dan hiçbirini göremezsin.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1137. Herkes bir başka kadehle mest olmuş, şaşırıp kalmış.
Mefulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün
(c. V. 2327)
• Her dal bir başka türlü oynuyor, her dalda ayrı renkte bir meyve var. Herkes, bir başka kadehle mest olmuş, şaşırmış kalmış.
• Yüzlerce kadın, perde arkasına girmişler, üzüntüden yüzlerini yırtmışlar. Her biri bir başka kocadan dul kalmış da yüzüne vurup duruyor.
• Her balığın damağında, bir balıkçının oltası takılı, o, ah diye feryad etmede, bu, eyvah diye sızlanmada.
• Cebrail Hakk'ın güzelliğine hayran olmuş, oynamada, şeytan da, bir başka şeytanın sevgisi ile sıçrayıp durmadadır.
• Ey iştiyak çekenlerin çalgıcısı Tebrizli Şems! Bu perdeden feryad et, aman bu şiveyi bırakma!
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1138. Bütün bu şekiller, bu suretler onun yüzünden meydana geliyor.
Mef'ülü, Mefa'îlün, Mefulü, Mefa'îlün
(c. V. 2324)
• Bir gün sen beni meyhanede düşmüş, yıkılmış, sarığını rehin vermiş, seccadeden bıkmış, usanmış görürsün.
• Ben de mest olmuşum, sevgili de mest olmuş. Onun güzel saçları da elimde, maşhttp://salihdostlar.com/images/smilies/allah.gif ne de güzel sevgili, ne de güzel şarap; nazar değmesin!..
• Benim ağzım da mest olmuş, dudaklarım da. 0 yüzden öpüş yolunu kaybetmişim. Ben mest, ağız mest, dudak mest, öpüş de bize benzemiş, o da mest olmuş, böylece hep mest olanlar bir araya gelmiş.
• Şu fitneci güzel, bir hileye baş vurmuş, yatmış, uyumuş. İşret meclisi ise, bütün gece dağılmadan hazır bir durumda.
• Bütün bu şekiller, suretler onun nurundan meydana geliyor. Yoksa o temiz, o kutsî ruh şekillere, suretlere sığmaz.
• Tebrizli Şems'ül-Hakk'ın bu konulara dair şerhleri vardır. Çünkü o, can aleminin padişahlar padişahıdır. Bunları ancak o anlatabilir, başkaları anlatamaz.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1139. Gül bahçesi, ölü çiçeklerle dolu bir mezarlık gibi oldu.
Mef'ülü, Mefa'îlün, Mef'ülü, Mefa'îlün
(c. V. 2320)
• Gül bahçesinin perişanlığına bak; deli kış geldi, yeşillik güzelleri bahçeyi bıraktılar, eve gittiler.
• 0 güzeller, ayrılıp gittikleri için, üzüntüden bağın, bahçenin rengi sarardı soldu. Gül bahçesi ölü çiçeklerle dolu mezarlık gibi oldu. Köşk zindana benzedi.
• Peri yüzlü güzeller, yabancıların saldırısından kurtulmak için kışlığa gitmeyi hazırlanıyorlar.
• Şu güzeller ne zaman kışlıktan geri dönecekler? Ne zaman viranenin için den, hazîne gibi meydana çıkacaklardır?
• Kış mevsiminin soğuğu ile mest olup kendilerinden geçenler, ne vakit ter ü taze, hoş, hayran halde güle oynaya gül bahçesine gelecekler?
• Ambar boşalır, kap dolar. 0 alem, ambardır. Bu alemse kap!
• Kap boşalınca, doldurmak için, tanenin çürümediği gizli ambarı aramak gerektir.
Cevap: Hz.Mevlana "Divan-ı Kebir"
1140. Onlar, kendi güzel yüzlerinin nurlarıyla süslenirler.
Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ülü,
(c. V. 2322)
• Dervişler için "gün" mefhumu yoktur. Onlar için her gün hem bayramdır, hem de Cum'a'dır. Ne bayramları eskir, ne de Cum'a'ları!
• Her gün onlara bayram olunca, onlar bayram gününe layık giyinirler, kuşanırlar; ama yünden örülmüş, süslü elbiseler giymezler. Ey benim canım! Onlar kendi güzelliklerinin, kendi güzel yüzlerinin yüzleri ile süslenirler, nur elbiseleri giyerler.
• Akıl ve din gibi onların içleri de, dışları da tatlıdır. Zaten badem helvasına sarımsak koymazlar.
• Böyle nurdan bir hırka giyen de, dostların meclisinde göğüsteki aydın gönül gibi gezer, dolaşır.
• Akan suda çerçöp durabilir mi? Ey benim canım! Koşup duran canda, nasıl olur da kin bulunur?
• Can gözü, şimdi, ter ü taze dal görmede. Duygu gözü ise, eski bir masala dalmış.