-
Cevap: günün sohbeti
Murakabe nedir?
Sual: Murakabe nedir?
CEVAP
Sözlük manası, kontrol etmek demektir. Istılah manası ise, kulun, bütün hâllerinde, Allahü teâlânın kendini gördüğünü bilmesi ve Onu unutmaması demektir. Bir diğer manası da nefsi kontrol etmek, ondan gâfil olmamaktır.
Nefsin her an gözetilmesi, kontrol edilmesi lâzımdır. Ondan gâfil olursak, nefs, şehvet ve tembelliği ister. Murakabenin esası, her yaptığımızı, her düşündüğümüzü Allahü teâlânın bildiğini unutmamaktır. İnsanlar birbirinin dışını görür. Allahü teâlâ ise, dışını gördüğü gibi, içini yani niyetini, düşüncesini bilir. Bu durumu bilen kimsenin, işleri ve düşünceleri elbette dine uygun olur.
Murakabe, Allahü teâlânın her an insanı görmekte ve bilmekte olduğunu düşünmektir. Bu da, namaz kılmakla hasıl olur. (H. S. Vesikaları)
alıntı
-
Cevap: günün sohbeti
Mübaşeret-i fahişe
Sual: S. Ebediyye’nin abdesti bozanların yedincisinde, (Mübaşeret-i fahişe yani çıplak olarak, çirkin yerlerini birbirine sürtmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar) deniyor. Bazı kitaplar bozmaz diyor. Hangi kavli esas almalıdır?
CEVAP
Bu hususta iki ayrı kavil vardır. İbni Âbidin hazretleri bildiriyor ki:
Mübaşeret-i fahişede, ıslaklık olmasa da, mutemed olan, İmam-ı a’zam ile İmam-ı Ebu Yusuf’un, kavline göre abdest bozulur. İmam-ı Muhammed’e göre ise, ıslaklık yoksa abdest bozulmaz. El-Haik kitabının sahibi, İmam-ı Muhammed’in kavlini sahih kabul etmiştir. El-Bahr ve En-Nehir sahipleri ise, (Sahih olan, El-Hılye’nin naklettiği, İmam-ı a’zam ile İmam-ı Ebu Yusuf’un kavlidir) demişlerdir. (Redd-ül muhtar)
Bazı kitaplar, İmam-ı Muhammed’in kavlini esas almışlarsa da, Halebi, Dürr-ül-muhtar, Mizan-ül-kübra gibi kıymetli kitaplarda, Şeyhayn’ın kavlinin müftabih olduğu, bununla amel etmek gerektiği bildirilmektedir.
Böyle durumlarda ihtiyata riayet etmek elbette iyidir. Hattâ başka mezhepte bozar denilen şeyi yapmamak da müstehabdır. Mesela Şâfiî mezhebinde çıplak olarak hanımının veya yabancı kadının eline dokunmak abdesti bozar. Hanımına dokunan Hanefî’nin, meşakkat yoksa, yeniden abdest alması müstehab olur. Her zaman ihtiyatlı hareket etmek iyi ise de, meşakkat olunca, kendini zorlamayıp, ruhsatla amel etmek daha iyidir.
alıntı
-
Cevap: günün sohbeti
Hatim sevabı
Sual: Fıkıh kitaplarına saldırıp, cami duvarını kirletmekle meşhur biri, (Kur’anı hatmetmek diye, dinde bir şey yoktur. Hatim, bitirmek demektir. Bitirmek diye ibadet olmaz. Kur’an oku da, neresinden okursan oku!) diyor. Kur’anı hatmetmek ibadet değil midir?
CEVAP
Hatim; kelime olarak bitirmek, sona erdirmek ise de, fıkıhtaki manası, bir kişinin, Kur’ân-ı kerimi, baştan sona kadar okuyup bitirmesi demektir. Kur’an-ı kerimi hatmetmenin önemi hakkında çok hadis-i şerif vardır. Birkaçının meali şöyledir:
(Kur’an-ı kerimi hatmedene, altmış bin melek istiğfar eder.) [Deylemi]
(Kur’an-ı kerimi hatmedenin duası kabul olunur.) [Taberani, İbni Hibban]
(Kur’an-ı kerimi hatmedenin, kabul edilen bir dua hakkı olduğu gibi kendisine Cennette bir ağaç da verilir.) [Hatib]
(Hatim yapanın dünya veya âhiret için ettiği dua kabul olur.) [Beyhekî]
(Hatmi okuyan ve dinleyenlerin duası kabul olur.) [Ebu Nuaym]
(Beş vakit namazdan sonra yapılan dua gibi, hatimden sonra yapılan dua da kabul olur.) [Taberani]
(Hatim duası yapılan yerde hazır olan, ganimet dağılırken bulunan kimse gibidir. Hatme başlanan yerde bulunan, cihad eden gibidir. İkisinde de bulunan, iki sevaba da kavuşur ve şeytanı rezil eder.) [Hazinet-ül-esrar]
(Ya Âişe, üç kere İhlas suresini okursan Kur’an-ı kerimi hatmetmiş gibi sevaba kavuşursun.) [Ey Oğul İlmihali]
Hatmin dinde yeri büyüktür. Din kitaplarında hatimle ilgili çok bilgi bulunmaktadır.
İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat kitabında, (Ramazan-ı şerifte Kur’an-ı kerimi hatmetmek önemli bir sünnettir) buyuruyor. (1/45)
İmam-ı Zahidi hazretleri buyuruyor ki:
Hatim okutmak için, hâfız’a, 45 dirhemden az hediye vermek caiz değildir. (Havi)
Hâfız, pazarlık etmeden, Allah rızası için hatim okursa, okutanın hediye ettiğini alması caiz olur. Az diye itiraz ederse, aldığı haram olur. (Hadika, Berika)
Kur’an-ı kerimi kırk günde hatmetmek müstehabdır. Hatimden sonra yapılan dua kabul olur. Hatim bitince, yeniden hatme başlamak niyetiyle Fatiha okumalıdır. Hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, hatmi bitirince, yeniden başlayandır) buyruldu. (Şir’a şerhi)
Kur’an-ı kerimin hatmedildiği yere rahmet yağar. Hatimden sonra dua etmek müstehabdır. Hatimde toplanmak müstehabdır. Abdullah ibni Abbas hazretleri, hatim okuyanın yanında adamını bulundururdu. Hatim biteceği zamanı işitince, kendi de hazır olurdu. Enes bin Malik hazretleri, hatmettiği zaman, çoluk çocuğunu toplayıp dua yapardı. Hatim bitince, ikincisine başlamak müstehabdır. (Kitab-üt-tibyan)
Kur’an-ı kerimi Fatiha’dan başlayıp Fil suresine veya İhlas suresine kadar okuyup, sonra olan birkaç sureyi başkasına okutsa, o da birinciye vekil olarak kalan sureleri okursa, Kur’an-ı kerimi başından beri okumuş olan, hatmetmiş olmaz. Bunlardan birisini dinleyenler de, hatim dinlemiş olmazlar. Hiçbiri hatim sevabına kavuşamaz. (Behcet-ül-fetava)
Bu kadar vesikaları inkâr edip hatim diye bir şey yok demek akıl ve ilim işi değildir.
-
Cevap: günün sohbeti
Ya hep ya hiç
Sual: (Kıyafeti dar olan kadın, bana göre boş yere başını örtmesin ve diğer ibadetleri boşuna yapmasın. Ya hepsini yapsın veya hiç yapmasın) demek, uygun olur mu?
CEVAP
Çok yanlıştır. Din kitaplarına aykırı, indî bir sözdür. Din hakkında şahsi görüşün değeri olmaz. Bana göre böyle olmalı denmez. Bize göre veya size göre demenin ve şahsi düşüncenin dinde yeri yoktur. Din, nakle dayanır. Söylenilen şey, hangi kitapta yazıyorsa onu bildirmesi gerekir.
(Ya hep ya hiç) imanda olur. İmanın azı çoğu olmaz. İman ya vardır, ya yoktur. İmanın şartlarından birini bile inkâr küfür olur. Ama ibadetlerin birini yapmayan veya günahlardan birini işleyene kâfir denmez. Bazı ibadetleri yapamayana veya bazı günahlardan kaçamayana, sen şu günahı işliyorsun, artık ibadete lüzum yok denmez. Günah küçük olsa da, kaçmaya çalışmalı. Bir günaha alışan, ötekilerini de işlemek isteyebilir. Bir günah, öteki günahları davet eder. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. (Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı) buyuruldu. (2/66)
Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, (Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et) denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa o kadar iyi olur, çünkü Allah’tan korkarak bir günahtan vazgeçmek iman alametidir.
Çeşitli günahları olan kimse, birini bırakırsa, onun bereketiyle, Allahü teâlânın, merhamet ederek, diğer günahlardan da sakınmayı nasip etmesi umulur. (Ruh-ul-beyan)
-
Cevap: günün sohbeti
Allah c.c razı olsun elinize ve emeğinize sağlık,güzel paylaşımlarınız için teşekkürler.