Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FRANSIZ DONANMASININ REHİN ALINMASI
1553 yılında Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında İstanbul Antlaşması imzalanmıştı. Fransızlar Türk yardımına karşılık 300 bin altın tazminat ödemeyi kabul etmişlerdi. Ancak bu borçlarını ödeyinceye kadarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransız donanmasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlıların elinde rehin olarak kalacaktı.
Kral İkinci Henrihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif antlaşmadan önce Kanunî Sultan Süleyman Hân'a gönderdiği mektupta şöyle diyordu:
“Şimdiki durumdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransa’nın hiçbir şeyi kalmamıştır. Padişah hazretlerinden başka hiçbir yerden de ümidi yoktur. Ancak bundan evvel de birçok defalar padişah hazretlerinin yardımları görülmüştür. Eğer biraz para ve mal yardımı yapılırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fransa bundan ebediyyen minnettar kalacak ve Türk cömertliği bir defa daha dünyaya nam salacaktır. Bu yardımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cihan padişahı hazretleri için hiç derecesindedir...”
Pek çok Fransız tarihçisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu rehin anlaşmasını kendileri için küçük düşürücü bir olay sayarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yazmaktan kaçınmışlardır.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ÇÖKÜŞ BAŞLAYINCA... III. MUSTAFA HAN
III. Mustafa Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayretli ve çalışkan bir sultandırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedeleri Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuz ve Kanuni gibi olmayı çok arzular. Bunun yolu yeni bir hamleden geçer ki öncelikle mâlîyeyi ve orduyu ıslah etse iyi yapar.
O yıllarda Avrupa’da “Yedi Yıl Harpleri” (1756-1763) patlar. Bir yanda İngiltere-Rusya öbür yanda Prusya-Fransa... İki taraf da Osmanlı Devletini yanına çekmek isterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ittifaka karşılık pembe vaadlerde bulunurlar. Mustafa Han ne “evet”http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne “hayır” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupalıları maharetle oyalar. Bu arada ordunun donanmasınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif donanmanın techizine hız katar.
Baron de Tott adlı bir uzman eliyle Tophâneyi elden geçirtirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına uzun menzilli silahlar koyar. Yüzen köprüler çaktırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif top arabaları yaptırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tüfeklere süngü takar. Mühendishâne-i Bahr-i Hümâyûn (Deniz Harb Okulu) ve Mühendishâne-i Berr-i Hümâyûnu (Teknik Üniversite) açar. Ancak ordu geleneğimizi de göz ardı etmezhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif körü körüne taklitçilik yapmaz.
Mustafa Han’a göre en önemli iş adaleti sağlamaktır ona göre “bir memleketin hukukçusu cıvıtırsa orada dirlik düzen kalmaz.” Sultanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iktisada çok önem verirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif israftan hiç hoşlanmaz. Zengin beylerden ‘imdadiye’ toplarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zahmetsiz kârlar peşinde koşan tefecilere (bunlar genellikle Yahudi olurlar) nefes aldırmaz. Paranın ayarını düzeltirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif devlet hazinesini lebalep altınla doldurur ki istese Edirnekapı’dan Ruscuk’a kadar altın yayar.
Polonezler Uğruna
Neyse “Yedi Yıl Harpleri” de biterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ruslarla Prusyalılar (Alman-Avusturya) düşmanlıklarını çabuk unuturhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif el ele verip Lehistan’ı paylaşırlar. Sıkışan Leh milliyetçileri de (Polonezler) Osmanlı hudûduna sığınırlar. Ruslar sınır mınır tanımazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Polonyalılarla berâber Osmanlı ahâlisini de kırarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ortalığı kana boyarlar. Yöre halkı Türklerle Rusları yan yana koyunca seçimi net yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Türk atları Vistül’de sulanmadıkça bize rahat yok” demeye başlarlar.
Mustafa Han önce diplomasi yolunu denerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ancak Çariçe Katerina ve zalim komutanı Kont Stanislaw Doniatowski geri adım atmaz. Hatta Rusya’da bulunan Osmanlı ticâret heyetini içeri alırlar. Osmanlılar da İstanbul’daki Rus sefiri Obreskoff’u Yedikule zindanına tıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kırım Hanı Giray’a “var bildiğin gibi yap” buyururlar! Kırım Tatarları bir anda Güney Rusya’ya girer ortalığı dağıtırlar. Yüz binden ziyade esir alarak çanlarına ot tıkarlar.
Ah O Rumlar!...
Ama Çariçe Katerina az hin değildirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bağçesaray’da hekimlik yapan bir Rum vâsıtası ile Giray Hanı zehirletmeyi başarır. İş başa düşünce Serdar-ı ekrem Yağlıkçızâde Mehmed Emin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yöreye varır ve Hotin Zaferine imza atar. (1769)
Gelgelelim Yeniçeriler kırk defa sökülmüş kumaş gibidirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif artık dikiş tutmazlar. Komutanlar bunlarla uğraşmaktan dert sahibi olurlar. İngilizler ve Fransızlar her zamanki gibi ikili oynarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ruslara malzeme yağdırırlar. Rumlar “fırsat bu fırsat” deyip ayaklanırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koronhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Modonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Navarinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Patrashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Tripoliçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kalamota ve Isparta’da görülmemiş katliamlar yaparlar. Ancak Mora Serdarlığına tâyin edilen Kaptan-ı Deryâ Mandalzâde Hüsâmeddîn Paşa âsileri sindirirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Slavların hamisi kesilen Rusları Balkanlar’dan kovar.
İran Başa Belâ
Henüz bu dert savuşturulmadan Mısır’da Kölemenli Cin Ali Beyin isyan edeceği tutarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ayaklanma Suriyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Filistin ve Arabistan’a da sıçrar. Neyse bunlar da 1773’te kazanılan Sâlihiyye Zaferiyle terbiye olunurlar. Diyeceksiniz ki “Peki İran n’apar?” Osmanlı birileri ile boğuşsun da onlar yerlerinde otursunlar!.. Olacak iş mi hemen hançerlerini bilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırtımızdan vururlar. Cepheler çoğaldıkça detaylar dikkatten kaçar. Nitekim Ruslar (İngilizlerin yardımıyla) Baltık Denizini dolanırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cebelitarık’tan geçip Ege’ye girer ve “Çeşme Baskını” ile donanmamızı yakarlar.
Her ne kadar Cezayirli Hasan Paşa bu baskının öcünü alırsa da teknoloji yarışında geri kalan Osmanlılar artık “süpergüç” sayılmazlar. Nitekim Kont Romanzov komutasındaki Rus askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Boğdan’ın Kartal (Larga) mevkiinde kendilerinden üç misli kalabalık (180 bin) Yeniçeriyi yenmekte zorlanmazlar. Ancak bir başka ordumuz Rusları (Ahıska’da) perişan ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuklarımız Özi (Kırım)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yerköyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Silistre ve Varna’da parlak zaferler kazanırlar.
Kasa Boşalınca
Savaş zor zenaattır vesselamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harbin hitamında Mustafa Hanın tepeleme altınla doldurduğu hazine tamtakır kalırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç kuruşa muhtaç olurlar. Hal böyle olunca Mustafa Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hanımından (III Selim’in annesi Mihrişah Valde Sultan’dan 237 kese) ve kızından (Şah Sultan’dan da 340 kese altın) borç alır. Karşılığında senet yazıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mühür basar.
Ama ne yazık ki devletin bu borcu ödeyecek kadar parası hiç olmaz. “Ödemezse ödemesin el mi?” dediğinizi duyar gibiyim. İyi de borcunu ödeyemeyen de sarı çizmeli filan ağa değildir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun hükümdarıdır. Gel de kahrolma!
III. Mustafa Han gibi şair ruhlu bir sultan bu acıları kaldıramazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif teessüründen yatağa düşer ve gözlerini hayata yumar.
Onun vefatından sonra çok bilmiş hariciyecilerimiz Ruslarla akıllara ziyan bir anlaşma (Küçük Kaynarca) imzalar. Meydanda kazandıklarımızı masada dağıtırlar. Ne yazık ki I. Abdülhamid’e bu teessür yeterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hele “Özi Katliamı”nı duyunca inme inerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu da toprağa bırakırlar.
III. Selim annesinin alacağını tahsil etmek bir yanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kadıncağızın para eden nesi varsa derler toparlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nizam-ı Cedid’i kurmak için harcar. Nitekim Yeniçeriler ona da kıyarlar.
Zor yıllardır vesselam... Ne III. Mustafahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne I. Abdülhamidhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de III. Selim dedelerinden daha az kahramanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha az bilgilihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha az becerikli değillerdir ama olmaz...
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
İSTANBUL’UN FETHİNE YARDIM EDEN EVLİYA
Ubeydullah-ı Ahrâr'ın torunu Hâce Muhammed Kâsım'dan şöyle nakledilmiştir:
"Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün öğleden sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âniden atının hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif binip Semerkant'tan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da ona tâbi oluphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tâkib ettiler. Biraz yol aldıktan sonra Semerkant'ın dışında bir yerde talebelerine;
"Siz burada durunuz!" buyurdu.
Sonra atını Abbâs Sahrâsı denilen sahrâya doğru sürdü. Talebeleri arasında Mevlânâ Şeyh adıyla tanınmış bir talebesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir müddet daha peşinden gidip tâkib etmişti. Bu talebesi şöyle anlattı:
"Hâce Ubeydullah-ıAhrâr hazretleri ile sahrâya vardığımızdahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif atını sağa sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu."
Ubeydullah-ı Ahrâr daha sonra evine döndüğündehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif talebeleri nereye ve niçin gittiğini sorduklarında;
"Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfirlerle harbediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlib geldi. Zafer kazanıldı" buyurdu.
Bu hâdiseyi nakleden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin torunu olan Hâce Muhammed Kâsımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babası Hâce Abdülhâdî'nin şöyle anlattığını nakletmiştir:
"Bilâd-ı Rûm'a (Anadolu'ya) gittiğimdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Muhammed Fâtih Hânın oğlu Sultan Bâyezîd Hânhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif banahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babam Ubeydullah-ıAhrâr'ın şeklini ve şemâilini târif etti ve;
"O zâtın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu. Ben de târif ettiği bu zâtınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babam Ubeydullah-ı Ahrâr olduğunu ve beyâz bir atının oluphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bâzan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bâyezîd Hânhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bana şöyle anlattı:
Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şunları dedi:
"İstanbul'u fethetmek üzere savaştığım sıradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harbin en şiddetli bir ânındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyh Ubeydullah-ı Ahrâr Semerkandî'nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şekil ve şemâilini târif ederek şu vasıfta ve şu şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi;
"Korkma!" buyurdu.
Ben de;
"Nasıl endişelenmeyeyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küffâr çok." dedim.
Ben böyle söyleyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif büyük bir ordu gördüm.
"İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üç defâ kös vur ve orduna hücûm emri ver." buyurdu.
Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücûma geçti. Böylece düşman hezîmete uğradı. İstanbul'un fetih işi gerçekleşti."
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BENİM PEYGAMBERİM BENİ KURTARIR
Oruç Reis esir edilmişti. Bir süre zindanda kaldıktan sonra çıkartılarak bir gemide küreğe çakıldı. Papazlar ve Şövalyelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İtalyancahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Rumca ve İspanyolca bilen ve sözü sohbeti yerinde olan Oruç Reis ile konuşmaktan zevk alırlardı. Şövalyeler ona karşı hürmet duyuyorlardı. Sohbet sırasında ona:
-Ey Osmanlı! Sen güzel sözlü bir kişisin. Bizim lisanımızı da fevkalade konuşuyorsun. Müslümanlıkta ne buldun? Gel bizim dinimize geç! Adı sanı belli bir adam olursun. Büyük bir şövalye kaptan yaparız senihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifdediler.
Oruç Reis:
-Kâfirlerin iyiliği bu mudur? Dinimden dönüp hükümdar olmaktansa müslüman esir kalmayı tercih ederim. Şu duvarlardaki resimleri elinizle dizersiniz ve onlara taparsınız. Şimdi onları ateşe atsalar veya çölde bir kuyuya bıraksalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif veyahut balta ile pare pare eyleselerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendilerini kurtarıp halas etmeye kadir değildirlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şövalyeler:
-Görelim senin Peygamberin neylerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte halin malumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
-Benim Peygamberim iki cihan fahridir. Bütün evliya ve enbiya ondan şefaat umar. Hepsine şefaati o eder. Hak teâlâ’nın avni ve inayeti ile gelip beni buradan kurtaracaktırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şövalyeler gülerek:
-Hele sen küreği çekmeğe devam et. Bu hava ile gönlünü hoş tut. Peygamberin seni kürek mahkumiyetinden kurtarsınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediler.
Aradan zaman geçti. Bir gün kürek çektiği gemi şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Dalgaların arasında ceviz kabuğu gibi sürükleniyordu. Bu hengamede Oruç Reis’in zincirleri de koptu ve kendisini denize bıraktı. Dalgalarla bir müddet boğuştuktan sonra sahile ulaştı. Daha sonra arkadaşları ile buluştu ve yeniden denizlere açıldı. Bir muharebe sırasındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisini esir etmiş olan Şövalyelerden birkaçıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şans eseri Oruç Reis’e esir düştüler. Onları görünce yanına getirtti ve şunları söyledi:
-Ben sizlere demedim mihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benim Peygamberim gelir beni kurtarır diye! İşte geldihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kurtardı. Varın reisinize söyleyinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben gene ona varayımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne kadar demiri varsa vursunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamberimiz bizehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah(cc)’ın izniyle yine yardım eder.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
UŞAKLARDAN DAYAK YEDİ
Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni Sultan Süleyman'ın hem veziriázamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem de hükümdarın kızkardeşi Şah Sultan'ın kocasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yani Kanuni'nin eniştesidir. Veziriázam Ayas Paşa'nın 1539'un 13 Temmuz'unda vebadan can vermesi üzerine veziriázamlığa getirilir ama bu makamda sadece iki sene kalır ve azledilir. Azlinin sebebi isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karısına el kaldırmaya kalkışmasıdır ve hadisenin ayrıntıları da bugüne 16. asrın meşhur allámesi Gelibolulu Mustafa Áli'nin yazdıkları sayesinde gelecektir.
SERT VE KİBİRLİ
Devlet adamlığının yanısıra tarihçi olan ve "Asafnáme" isimli bir tarih kitabı kaleme alan Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hususi hayatında sertliğiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kibiriyle ve kendiği beğenmişliğiyle tanınmaktadır.
1541 Nisan'ında bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Paşa'nın huzurunahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zina ederken yakalanan bir kadın getirirler. ve kadının cinsel organının bir rivayete göre dağlanmasını emreder. Verdiği emir ne dindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de o devrin kanunnamelerinde vardır ama hemen yerine getirilir ve kadın cezanın infazı sırasında ölüverir.
Paşa akşam konağına dönerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hareme geçer ve karısı Şah Sultan'a o günkü marifetini anlatmaya başlar. Şah Sultan "Senden önce gelen vezirlerin hangisi kadınlara karşı böyle bir ceza verdi? Kimden öğrendin de bu işi ettin?" diye bağırır. İstifini bozmayan Lütfi Paşa'nın "Bundan böyle yakalanan her fahişe aynı cezayı çekecek" demesi üzerine Şah Sultan'ın sinirleri iyice tepesine fırlar ve "Seni zálim! Seni inatçı! Seni edepsiz herif!" diye çığlık atmaya başlar.
İşittiği hakaretler Paşa'nın kanına dokunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karısını susturmaya çalışır fakat beceremez ve Nisa Suresi'nin 34. ayetindeki "Dövünüz!" emrini hatırlayıp Sultan'ın suratına okkalı bir şamar aşkeder.
Amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şah Sultan'ın padişah kızı olduğunu unutup el kaldırmakla büyük hata yapmıştır!
UŞAKLARDAN DAYAK YEDİ
Yediği tokat Şah Sultan'ı daha da celállendirirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Benim gibi bir hünkár kızına el kaldırırsın haaa? Seni ahláksız"! deyip feryáda başlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif konakta ne kadar haremağasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hizmetkár ve uşak varsa hepsini çağırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Vurun şu mel'una!" diye emredip kocasına güzel bir meydan dayağı çektirir. Gayet uzun süren dayak faslından sonra hırsı hálá geçmeyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her tarafı mosmor olmuş Paşa'yı önce kapı dışarı ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra hemen kardeşi Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hüngür hüngür ağlayıp "Benim kocamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin de vezirin olacak deyyus bana el kaldırmaya cür'et etti. Herifi ben tepeledim ama sen de tepele!" der.
Gazaba gelme sırası bu defa hükümdardadır: Kanuni Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızkardeşini Lütfi Paşa'dan hemen boşatırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Paşa'yı veziriázamlıktan atıp Dimetoka taraflarındaki bir çiftliğe sürgüne yollarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üstelik nikáh sözleşmesinde geçen ve "mihr" denilen tazminat için Paşa'nın mallarını sattırır ve satıştan gelen paraları da Şah Sultan'a verir. Şah Sultan bir daha evlenmeyecek ve büyük bir şeyhe mürid olup hayatını hayır işlerine vakfedecektir.
Lütfi Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Asafnáme" isimli eserinde azledilmesi meselesini "salih ve kötü niyetli bazı herifler aleyhimde dedikodu yaptılar" sözleriyle geçiştirecektir. Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yediği dayaktan ise hiç bahsetmeyecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Kadınların hilelerinden kurtulabilmek ve onlara mağlup olmamak için gönül rahatlığıyla çiftliğimde inzivaya çekildim ve Allah'a dua etmekle meşgul oldum" diye yazacaktır.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KABAĞIN SAHİBİ AFFETMİYOR
Vaktiyle bir dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nefsle mücadele makamının sonuna gelir. Bunun gereği olarak her türlü süstenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gösterişten arınacakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir. Saçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sakalhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bıyıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaş ne varsa hepsinden. Dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif usule uygun hareket ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif soluğu berberde alır. "Vur usturayı berber efendi" der. Berberhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dervişin saçlarını kazımaya başlar. Dervişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynada kendini takip tmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yağız mı yağızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına giderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başını kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif"Kalk bakalım kabak! Kalk da tıraşımızı olalım" diye kükrer. Dervişlik bu. Sövene dilsizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vurana elsiz gerekmiş ya. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif usulca kalkar yerinden. Berber mahcuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat korkmuştur. Ses çıkarmaz. Kabadayı koltuğa otururhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif berber tıraşa başlar. Fakat küstah kabadayı traş esnasında da sürekli aşağılar dervişihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif alay eder:"Kabak aşağıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kabak yukarı..."
Nihayet tıraş biterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasına kalakalır. Derkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına batıverir. Kabadayı oracığa yıkılır kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber işe şaşkınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir manzarayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir dervişe bakarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayri ihtiyari sorar: "Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?"
Derviş mahzunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşünceli cevap verir: "Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kabağın bir de sahibi var. O gücenmiş olmalı!"
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ŞEYHÜ’L-EKBER BURAYA GELSEhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif BAŞINA ŞÖYLE VURURDUM!
Yavuz gibi oğlu Kanuni dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhyiddin-i Arabî Hazretlerine büyük bir ilgi gösteriyor. Beşiktaş ve Ortaköy İlmiye Cemiyeti’nin en önemli şahsiyeti olan Kethüdazade Mehmet Arif Efendi’nin menakıpnamesinden öğrendiğimize görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyh-i Ekber’in aleyhinde ileri geri laflar söyleyen meşhur fıkıh âlimlerinden İbrahim Halebî’yi sık sık ikaz ediyor;
“Hoca Efendiye selam söyleyinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dersleriyle meşgul olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şeyhü’l-Ekber’e ta’n etmesin!” diye sürekli haber gönderiyor.
Fakat Halebî Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kanuni’nin ikazlarını dinlemeyip bu büyük zatın aleyhinde konuşmaya devam ediyor. Hatta bir gün evindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Şeyhü’l-Ekber buraya gelsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif başına şöyle vururdum!” diye ayağını kaldırıp ökçesiyle tahtaya pat diye vurunca oradaki bir çivi topuğuna batıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif meydana gelen yara kangren olup vücuduna dağılıyor ve maalesef ölümüne sebep oluyor. İşte bir ibret tablosu daha böylece ortaya çıkıyor.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BU ECEL TERİDİR
Sultan II. Abdülhamid Hân’ınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif son gününde; hayatında hiç bir sabah terk etmediği banyo ve duşa girmesihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hastalığını ağırlaştırmıştı. Son gününü Müşfika Dördüncü Kadın-Efendi şöyle anlatıyor:
"O gün sabah banyosunu yaptı. Ben çamaşırlarını giydirdim. Fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor.
-Aman Efendiciğimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok terliyorsunuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedim.
-Kadın-Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ecel teridirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cevabını verdi.
Elbisesini giydi. Kahvesini verdik. Hamamdan sonra kahve içmek itiyâdında idi. Yarım bardak sütlü maden suyu da içti. Oturduğu yerde iki rek’at namaz kıldı. Bundan sonra ağırlaşmaya başladı.”
Abdülhamid Hân Hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1 Kasım 1912’den vefât günü olan 10 Şubat’a kadar 5 yılhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 3 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 9 gün Beylerbeyi sarayında kalmıştır. Burada en küçük oğlu Şehzâde Mehmed Âbid Efendi ve en sevgili zevcesi Müşfika 4. Kadın-Efendi ile yaşamıştır. Tahttan indirildikten 8 yılhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 9 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 13 gün sonra 75 yaşını 4 ayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 19 gün geçe burada dâr-ı bekâya irtihâl etmişlerdir. Sultan Abdülhamid Hân’ın vefât yılıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aynı zamandahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Birinci Dünya Savaşı fâciasının da son yılıdır.
(Cafer EROĞLU)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM’İN GELECEĞİ GÖRMESİ
Evliyaullah'a pek yüksek bir hürmet ve bağlılık gösteren Yavuz Sultan Selim Han'ın kendisi de hiç şüphesiz büyük bir evliya idi. Onunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah(cc)'a yakınlığından dolayı keramet nevinden pek çok davranışlar ortaya koyduğu tarihi gerçekler arasındadır. Şöyle ki: Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün divandan içeri hiddetli bir şekilde girmişti. Elbisesini dahi değiştirmeden bir müddet odada dolandı ve kendisini kızdıran şeyi mırıldanıp durdu. Meğer Ferhat Paşa'nın İskender Çelebi'yi olur olmaz koruyup kayırmasından gazaplanmıştı. Çünkü aralarındaki dostluktan başka şeyler de sezinlemişti. Sonunda yüksek sesle şu sözleri sarf etti:
- Akıbet görürsün hele Ferhat! Sen şimdi İskender'i koruyup duruyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama bu korumaktan ne fayda çıkacağını inşallah birbirinize karşı asıldığınız zaman görürsünüz!..
Gerçekten de aradan seneler geçti ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde bu iki şahıshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Selim Han'ın geleceği görmüşçesine dediği gibi işledikleri cürümlerden dolayı karşı karşıya asıldılar.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BEN BİR KASABAYI ALANA KADAR DÜNYANIN ZORLUĞUNU ÇEKİYORUM
Kanunî Sultan Süleyman Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün bir şehirde gezerken tanınmış bir şairi son derece pejmürde bir kılık ile görmüş. Her şair gibi bu şairin de sevgilisine şiirlerinde bol keseden beldeler ve şehirler bağışlamış olduğunu hatırlayan Padişah şaire şöyle der:
-Eeeehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Şair efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sevgilinin bir benine Semerkand ile Buhara'yı verecek kadar hovardalık edenin sonu işte budur. Ben bir kasabayı alıncaya kadar dünyanın zorluğunu çekiyorum. Sen her mısranda beşini-onunu birden harcıyorsun.