-
Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
NALINCI BABA HAZRETLERİ
Adsız şansız bir Allah dostu..
Murat Han (III. Murat) o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek isterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim canınızı sıkan bir şey mi var?
- Akşam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşaallah.
- Hayır mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şer mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd'a çıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif döner Vefa'ya. Zeyrek'ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sırahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar 'Kimdir bu?' Ahali 'Aman hocam hiç bulaşma' derlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'ayyaşın meyhur'un biri işte!'
- Nerden biliyorsunuz?
- Müsaade ette bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.
ÖFKELİ KOMŞULAR
Bir başkası tafsilata girer. 'Biliyor musunuz?' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar çarşısında çalışırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nalının hasını yapar. Ancak kazandıklarını içkiyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem nerede namlı mimli kadın varsa takar peşine' Hele yaşlının biri çok öfkelidir. 'İsterseniz komşulara sorun' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Sorun bakalımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu bir kere olsun cemaatte gören olmuş mu?' Hasılı mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdil-i kıyafet mollalar kalırlar mı ortada. Tam Vezir de toparlanıyordur ki padişah önünü keser.
- Nereye?
- Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
- Millet buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çeker gider. Kimseye bir şey diyemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebamızdır. Defnini tamamlasak gerek.
- İyi yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saraydan birkaç hoca yollarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kurtuluruz vebalden.
- Olmaz. Rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
- Mollalığa devam. Naaşı kaldırmalıyız en azından.
- Aman efendim. Nasıl kaldırırız?
- Basbayağı kaldırırız işte.
- Yapmayın etmeyin sultanımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunun yıkanması paklanması var. Tekfinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif telkini...
- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasılhane bulmalıyız.
- Şurada bir mahalle mescidi var ama...
- Olmaz. Vefat eden sen olaydın nereden kalkmak isterdin?
- Ne bileyim Ayasofya'danhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Süleymaniye'den. En azından Fatih Camii'nden.
- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.
Ve gelirler camiye. Siyavuş Paşa sağa sola koşturur kefenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa. Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere benzemez. Hem mânâlı bir tebessüm okunur dudaklarında.
Padişahın kanı ısınmıştır bu adamahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirin ona keza. Meçhul nalıncıyı kefenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tabutlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır 'Sultanım' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'yanlış yapıyoruz galiba'
- Nasıl yani?
- Heyecana kapıldıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cenazeyi sorup araştırmadan getirdik burayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kimbilir hanımı vardı belkihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belki de yetimleri?
- Doğru. Öyle ya. Neysehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen başını beklehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben mahalleyi dolanıp geleyim.
'BİZİM EFENDİ BİR ALEMDİ'
Vezir cüzünehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tesbihine dönerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruştururhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sanki bu vefatı bekler gibidir. 'Hakkını helal et evladım' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Belli ki çok yorulmuşsun.' Sonra eşiğe çöker ellerini yumruk yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şakaklarına dayar. Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belki hatıralara dalar. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından. 'Biliyor musun oğlum?' diye dertli dertli söylenirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara kadar nalın yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama birinin elinde şarap şişesi görmesinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.'
- Niye?
- Ümmet-i Muhammed içmesin diye.
- Hayret.
BAK ŞU İŞE!
Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. 'Ben sizin zamanınızı satın aldım mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldım' derdi. 'öyleyse şimdi dinleseniz gerek' O çeker giderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihalhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hüccet-ül İslâm okurdum.
- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki.
- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o hep uzak mescidlere giderdi. 'Öyle bir imamın arkasında durmalı ki' derdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'tekbir alırken Kabe'yi görmeli.'
- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.
- İşte bu yüzden Nişanca'yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sofular'a uzanırdı ya. Hatta bir gün 'Bakasın Efendi!' dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
'Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada'.
- Doğru öyle ya?
- 'Kimseye zahmetim olmasın!' deyip mezarını kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. 'İş mezarla bitiyor mu?' dedim. 'Seni kim yıkasınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kim kaldırsın?
- Peki o ne dedi?
- Önce uzun uzun güldühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra 'Allah büyüktür hatun' dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Hem padişahın işi ne?'
Not:
İşte Nalıncı Baba o adsız sansız Allah dostlarından biridir. Asıl adıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhammed Mimi Efendidir. Bergamalıdır. 1592 yılında vefat etti. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah gördü ve mübareği evine defnetti. Kabri üzerine bir kubbehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif önüne bir çeşme koydurdu. Dahası bir tekke ile yaşattı adını. Türbesi Unkapanı'ndahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cibali tütün fabrikasının arkasındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Haraçzade Camii karşısındadır.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
4. MURAT VE DERİCİ
Birgün 4. Murat Sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkanın önünde dururlar. Dükkan son derece kötü bir durumdaydı ve dericinin hali ise içler acısıydı.
İhtiyar derici sandalyesini çekmiş dükkanın önünde oturmaktadır.
Padişah: Selamın Aleyküm derici der. Derici şöyle gelenlere göz atar ve hemen toparlanarak:
-Aleyküm Selam Ya Cihan-ı Serdar der
Padişah: Yazı Kışa hiç katmadın mı?
Derici : Kattım ama hiç bir şey tutturamadım der..
Padişah: Peki geceleri hiç çalışmadın mı?
Derici: Çalıştım ama el aldı der.
Peki der Padişah sana bir kaz göndersem yolar mısın?
Derici yolarım der hem de hiç bağırtmadan..
Padişah dericinin yanından ayrılarak saraya döner. Sadrazam dayanamaz..
Haşmetlim der derici ile yaptığınız konuşmadan hiçbir şey anlamadım.
Padişah kızarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sadrazama dönerek.- Sen nasıl sadrazamsın der ne demek bir şey anlamadım. Derhal o dericinin yanına gideceksin ve ne konuştuğumuzu anlayacaksın. Eğer anlamazsan tez zamanda kelleni vurdururum der.
Korkuya kapılan sadrazam soluğu dericinin yanında alır.
Derici sadrazamın koşarak geldiğini görünce doğrularak.
—Hoş geldin der.
Sadrazam – Çabuk bana Padişahla ne konuştuğunuzu anlat der
Derici- Anlatırım ama bir kese altın vereceksin der
Sadrazam kelle korkusuyla kabul eder ve sorar
—Söyle bakalım gelenin padişah olduğunu nasıl anladın?
Derici- Padişah kılık değiştirmişti ama yeleğini değiştirmeyi herhalde unuttu üzerinde öyle kıymetli deriden yapılmış bir yelek vardı ki o yeleği ancak padişahlar giyebilirdi
Peki der sadrazam Yazı kış katmadın mı ne demek?
Derici- Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin der
Sadrazam mecburen kabul eder.
Derici- Padişah yazı kışa katmadın diye sordu yani yaz kış çalışıp kazanmadın mı ki sen ve dükkânın bu haldesiniz dedi bende çalıştım ama hiçbir şey tutturamadım dedim
Peki der Sadrazam. Geceleri hiç çalışmadın mı? Diye sordu
Derici -Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin der.
Sadrazam biraz da kızarak kabul etmek zorunda kalır.
Derici -Yani padişah geceleri çalışıp çocuk filan yapmadın mı özellikle oğlun yok muydu sana yardım edecek demek istedi. Bende yaptım ama oğlum olmadı kızlarım oldu onları da elin oğlu aldı dedim…
Peki der sadrazam Padişah sana bir kaz yollasam yolar mısın dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ne demek?..
İhtiyar derici elindeki altın keselerini şöyle hafifçe havaya atıp tuttuktan sonra…
Eeeee.. Onu da artık sen anla sadrazamım demiş……….
(Anonim…)
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Yalan değil dersen borcunu öde!!!
Padisahin birihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
-'Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altin verecegim!' demis.
Yalancilarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen saraya kosusturup baslamislar yalana;
1.''Bir kushttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aslani kapip yuvasina götürdü.''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Bunun neresi yalan?.. Kus kartaldirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arslan da kuzu
kadar minik bir yavru.Kapti mi götürür tabii!..''
2.''Komsu ülkede bir esegi kral yaptilar!..''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Ülkenin kralihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pencereden bakinirken tacini düsürmüs.
Taç da pencerenin altindaki esegin basina geçmis. Taç kimin
kafasindaysahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kral odur tabii!..''
3.''Padisahimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben gökyüzüne bir ok attim. Alti ay sonra geri
döndü!''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Senin ok bir agacin üstüne düsmüstür.
Agaçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonbaharda yapraklarini döküncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif takilacak yer bulamayip
yere inmistir.''
Böylece
padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her yalana gerçek bir bahane bulmus ve kimse
padisaha bu yalandir dedirtememis.
Ama bir gün bir Kayserili gelmis;
"Padisahimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altin
almistin. Simdi geri almaya geldim. Yalandir dersen ödülümü ver.
yalan degil dersen borcunu öde!!!
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM’İN TÜRBEDARI
Sultan Abdülhamit Han döneminde Yavuz’un türbedarlığını yapmakta olan bir zathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şiddetli geçim sıkıntısı çekmektedir. Bir gün bu sıkıntılı halet içinde; “Bir de evliyadan olduğunu söylerler. Yıllarca türbedarlığını yaptım. Hâlâ yoksulluk içindeyim.” Diyerek türbeye hiddetle vurur. Ertesi gün aniden Abdülhamit Han türbedarı huzuruna çağırttırır ve bir gün önce türbede neler olduğunu sorar. Çünkü Abdülhamit Han gece rüyasında Yavuz Sultan Selim tarafından uyarılmıştır. Türbedar yaptığından bin pişman durumu anlatır. Bunun üzerine Sultan Abdülhamit Han türbedarın ihtiyacını karşılatır.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİH SULTAN MEHMED MAHKEMEDE
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte İstanbul'da bir Rum;
Fatih Sultan Mehmet talepte bulunuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyor ki:
"Orada cami yapacağımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arazini bana satmanı istiyorum."
Biliyorsunuz her arazinin bir rayiç bedeli vardır; yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Alt hududu bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üst hududun iki katını veriyor; ama Rum vermemekle ısrar ediyor. Cami kurulmasına gönlü razı olmuyor. Bir Hıristiyan; bu da onun kabahati değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içinden gelen şey öyle. Hak sahibi vermezse vermez; ama Fatih Sultan Mehmet'in de kızmış kafası.
"O kadar fazla para verdiğim haldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu adam vermiyor; demek ki bunu inadından yapıyor; nefsani davranış bu. Ben cami yapacağımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benimki nefsani değil ruhani" diyor.
Alıyor adamın arsasınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bastırıyor; camiyi yapıyor.
Adam perişan. Adamı üzgün gören biri:
"Ya bu kadar üzüntünün sebebi ne?"
Anlatıyor adam derdini "İşte" diyor. "Yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan Padişah; daha ötesi yokhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun üstünde kimse yok. O bana bunu yaptığına göre her şey bitti". diyor.
Bizim Osmanlı diyor ki: "Her şey bitmedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu memlekette kadılar vardır. Gidersin kadıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adaletsizliği anlatırsın. Padişah da olsa o hesabı görür".
"Yani" diyor "ne demek istiyorsun?" (Adam hiç inanamıyor bir defa söylenenlere.) Adamcağız hiç inanamıyor; ama "Hadi gideyim mahkemeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben müracaat edeyim." diyor. Kadıya müracaat ediyor.
Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet mahkemeye gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adamın gözleri hayretten açılıyor. Fatih Sultan Mehmet ayakta; Kadı Efendi oturuyor ve mahkeme başlıyor. Fatih Sultan Mehmet'inhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adamın arsasını zorla iktisab etmekten elinin kesilmesi konusunda bir karara varılıyor. Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilecek. Ama Osmanlı adaletindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir müessese daha var; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı tarafhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hak sahibi taraf bunu kabul edersehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ceza düşer. Bu kanun gereğince teklifte bulunuluyor.
Deniyor ki: "Bunun bedeli şu kadar altınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kadar altına karşılıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan; Padişah ödemese bilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu sana beyt'ül mal öder. Razı mısın?"
Rumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şaşkın şaşkın Padişah'a bakıyor http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inanamıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra "Tabi razıyım. Razı olmaz mıyım? O padişah" diyor.
Adam razı olduktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmet diyor ki :
"Benden beyt'ül mal'ın talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her gün bir altın ödenecek bu zata."
Ve mahkeme biter bitmez kadı yerinden kalkıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmet'in ayaklarının yanına gelip diz çöküyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
"Padişahım şu ana kadar benhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ı temsil ediyordumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben oturuyordum siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah'ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah'ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi banahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sana tâbî olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin imparatorluğunun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer" diyor. Padişahın eteğini öpüyor ve ondan sonra padişah oturuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ötekiler dışarı çıkıyorlar.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BEN AĞLAMAYAYIM DA KİM AĞLASIN?
Mehmet Âkif bir yaşlı zâtı anlatıyor:
Sultan Ahmet Camiî'ne gidiyorum her sabah..
Ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında..
Saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce bedbîn durmadan ağlıyor..
O kadar ağlıyor ki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım.
Nihayet bir gün yanına sokuldum.
Muhterem dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ah Efendim dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu?
Niye bu kadar ağlıyorsun?
Bana "Beni konuşturma" dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "kalbim duracak".
Ben çok ısrar edince ağlıya ağlıya anlattı.
Dedi ki : "Ben Abdulhamit Cennet mekânın devrinde bir binbaşıydım orduda.
Bir birliğim vardı benim de.
Annem babam vefat edincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif servetimiz vardı
Payimâr olmasın diye sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim.
Dedim ki annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
filan yerdeki gayri menkullerimiz... Bunlara nezaret edecek bir nezaretçiye ihtiyaç vardır.
İstifam kabul buyurulursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istifa etmek istiyorum.
Biraz sonra bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
İstifan kabul edilmedi.
Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem padişaha gönderilmişti.
Ben bir daha dilekçe verdim; yine aynı cevap geldi.
Bizzat çıkayım huzuruna şifâhî olarak görüşeyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
bu celâdetli padişah cidden çok celadetli (yiğitlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuvvet ve şiddet).
Ben yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım.
Tuhaf gelir size nasıl sen kaldın diyeceksiniz?
Yaşlı yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Abulhamit faytonda giderken faytonun sağındaki solundaki nefes almaya bile korkarlardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derdi.
Medet Efendi. Allah rahmet etsin evliyaullahtan bir zâttı.
Ben bizzat o celâdetlihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haşmetli padişahın huzuruna çıktım.
Hünkârım dedim. İstifamın kabulünü rica edeceğim dedim.
Durumumuz budur dedim.
Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyorduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüzünün halinden belliydi.
Israrıma da dayanamadıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öfkeli bir edaylahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elinin tersiyle beni iter gibi
"Haydi istifa ettirdik" dedi seni.
Ben döndüm sevinerek geldim işimin başına.
Gece âlem-i manada orduların teftiş edildiğini gördüm.
Gördüm ki son savaşı vermek üzere şarkında ve garbında savaşan orduları
bizzat Rasul-i Ekrem teftiş ediyor.
Efendimiz (SAV) yıldızın önünde duruyordu.
Bütün Türk ordusu Aleyhissalatu Vesselam'a teftiş veriyordu.
Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri vardı.
Abdulhamit'de edeblehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kemerbeste-i ubudiyetle kâinatın Fahr'ının arkasında duruyordu.
Bütün ordular geçti. Derken benim birlik geldi;
başında kumandanı olmadığı için darma dağındı.
Efendimiz döndü Abdulhamit'e dedi ki "Abdulhamit! Nerede bu ordunun kumandanı?"http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Abdulhamit Han "Ya Rasulallah!http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ısrar ettihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istifa ettirdik.".
Efendimiz
"Senin istifa ettirdiğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biz de istifa ettirdik"
buyurdu.
Ben ağlamayayım da kim ağlasın !?.."(Bayram TOSUN)
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BİR ÇİFT KUNDURA
Onyedinci asır başlarında Dalmaçyada Nadin Kasabasında Sancak Beyinin ahırında uşak olarak çalışan on üç yaşında bir çocuk vardı. Herkes tarafından horlanan bu kimsesiz çocuğa bir gün bir dul kadın acımış ve çıplak ayaklarınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kocasından kalmış kocaman bir çift partal kundura giydirmişti.
Nadin'den bir vazife ile bir Kapıcıbaşı geçti. Sancak Beyinin konağında misafir oldu ve küçük ahır uşağının zekâ ile pârlayan gözleri ve kir tabakaları altında kaybolmuş güzelliği nazarı dikkatini çektihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuğu yıkatıp temizlettikten sonra alıp îstanbula getirdi. Saraya verdi. Enderunu Hümâyun çocukları arasına katılan çocuğahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güzelliğinden ötürü Yusuf adı konuldu. Nadinli Yusuf kısa bir zamanda yükseldi. Kaptan Paşa oldu. Bir gün Nadine Kaptan Paşanın bir adamı geldi ve Sancak Beyine mühürlü bir meşin torba verdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir mektupta da şunlar yazılıydı: )
«Falan yerde oturan Marya isminde bir dul kadın vardır; bu torbahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğer sağ isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sancak Beyinin ve Nadin kadısının huzurunda o dul kadına verilecektir ve bir senet tanzim edilip bana gönderilecektir.»
Kadın sağ idihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok fakir düşmüş bulunuyordu. Kadının ve sancak beyinin huzurunda Kaptan Paşanın torbası kendisine teslim edildi. Torbanın içinde bir çift kocaman partal kundura vardı ve içleri altın ile doldurulmuştu. Yusuf Paşa kısa bir de mektup yazmıştı:
«Anacığımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyorduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir kış günü donmuş çıplak ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin kimsesiz çocukhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ölünceye kadar seni unutmayacaktır.»
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HACI BAYRAM-I VELÎ'NİN KERAMETİ
Hazreti Fatih'in babası İkinci Muradhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Üstadı Hacı Bayram-ı Velî'ye:
- Hocam dua buyursanız da İstanbul'un fethihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bize nasip olsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediğinde O:
- Sultanım ALLAH(cc) ömrünüzü uzun kılsın. Lâkin İstanbul'un fethini ne siz göreceksinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de biz göreceğiz. İstanbul'un fethini şu çocuk ile şu köse göreceklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurarak yanlarında daha dört yaşında bulunan Mehmed'i ve onun üstadı Akşemseddin Hazretlerini gösterdiler.
Vakıa Hacı Bayram Velî'nin dediği gibi Mehmed büyüdühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih ünvanına erişti. Köse ise Akşemseddin Hazretleri İstanbul'un manevî fatihi olarak tarihe geçti. ALLAH(cc) ruhlarını mukaddes kılsın.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ARMAĞANÎ MEHMED EFENDİ
6 yüz sene cihana hükmetmiş Osmanlı imparatorluğunun manevî direkleri o büyük imparatorluğu ayakta tutmuşlardır. Bu büyük veliler her hususta Osmanlı idaresine yardımda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harp zamanında savaş meydanlarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sulh anında ise memleket dahilinde padişahlara yol göstermişlerdir. Bunlardan birisi de Dördüncü Sultan Murat devrinde yaşamışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Armağani Mehmet Efendi namı ile meşhur validir. Aslen Foçalı olan Armağanî Mehmet Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkese bir elma hediye ettiğinden kendisine bu isim verilmiştir..
Armağanî Mehmet Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün Padişah'tan izin alarak akrabalarını ziyarete gidiyordu. Üsküdar tarafında Bostancıbaşı Köprüsünden geçerken vebalıların iyi ve kötü ruhları ile bizzat konuşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimlerin bu hastalıktan öleceğini ve kimlerin kurtulacağını öğrendi. Ve bir liste hazırlayarak "Dördüncü Murat Han'a takdim etti. Bu liste verildikten üç gün sonra istanbul'da öyle bir veba velvelesi vuku buldu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Armağanî Mehmet Efendi'nin listesine göre tam yedi gün içinde 70 bin insan ruhunu teslim etti.
Bu hadiseden sonra Armağanî Mehmet Efendi hazretleri içindeki sırrı meydana vurduğundan kendisi de memnun olmayarak Foça'ya gittihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama oraya hemen varır - varmaz vefat etti.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Orhan Gazi ve Kesik Baş
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Can sohbeti yapıyorlardı. Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi. Padişah en yaşlısına sordu:
- Akça Kocam... Seni epeydir göremeyizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nerelerdesin?
- Ferman buyurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhanım...
- Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam?.. İrşat ve nasihat dileriz. Bilirsin yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
- Cümlemizin Sultânısın beyim... sen hemen emreyle...
- Bazı küffâr beldelerini ıslah dileriz. Fikriniz nedir?
- Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım.
- İzmit tekfuresi prenses Balakonya ilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aranız iyi imiş derler!
- Öyledir Beyim.
Orhan Gazi gülümsedi.
- Samandra tekfurunu esir eyledikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hakikaten bu prensese sattınız mı?
- Bir şeyler oldu Sultanım.
- Bari yüklüce bir bedel alabildiniz mi?
- Ne gezer beyim! Bu keferelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi dünya pazarlığında hep aldatırlar.
- Aldatan olacağımızahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldanan olalım.
- Doğru dersin Orhan Gazi... Zaten bizim hesabımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı öbür dünya iledir. Hemen Cenab-ı Hak size kuvvethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizlere de âhiret için hayırlı bir yolculuk nasib ede...
- Acele etme Akca Ağam... Daha görülecek işlerimiz durur. Sen bu Osmanlı milletinin direğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun. Bizden isteğin her ne olursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif can baş üstüne.
- Hak canını esirgesin.. Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!...
- Destur senindir Koca Ağam. Sultan Konur Alp'a döndü: - Sen ne dersin atam yoldaşı?
- Pek münasiptir Beyim. Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla.
- Sizler gibi çalışana helal olsun.
- Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı içindir. Akbaş Mahmut daha arzuluydu.
- Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
- Verdim gitti.
Akça Koca izin istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söz aldı:
- Bilirsin Beyim... Bizler at sırtından inmedik... Güzel Allahımız ruhsat verdikçe de inmeyiz. Hak kelâmını yüceltmek içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfire kılıç sallarız. Müminlere yeni yurtlar açarız.
- Doğru dersin ihtiyar.
- Lâkin fetih diyarlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıçla ayakta tutulmaz.
- Belli... Belli... - Bizler kılıç kanununu iyi biliriz dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âdâletin inceliklerine vukufumuz azdır.
- Evet. Adalet mülkün direğidir.
- Alââddin Paşadan bahsederim. Sultanım. İlmihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hepimizden ziyadedir.
- Haklısın Akca Ağam.. Sen hemen şu İzmit derdini halle çalış. Alââddin Paşayı da ötesini dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ondan sonra düşünürüz.
Divanda bulundular. Orhan Gazi'yihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diz yere vurarak selamladılar. Helallaştılar ve görev yerlerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rüzgar gibi uçarak yollandılar...
- Akça Kocamız sizlere ömür Sultanım!...
- Sen ne dersin Ulak?...
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa dönmüştü. Haberci ağlıyordu:
- Ayaklarım kırılsaydı dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif size bu haberi getirmeseydim... Velakin üzerimde bir emanet vardır...
- Ne emaneti?
- Akça Kocamın bir vasiyeti efendim...
- Tiz söyle...
- " İzmit'i biz fethedemedik... Canab-ı Hakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhan Gazi Beyimize nasib etsin. Şayet bu kaleyi alırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümle haklarımız kendisine helal olur"... deyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ruhunu teslim etti Sultanım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal sefer hazırlıklarına başladı. Ordusu ile bütün beylerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paşalarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif süvarilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu.
Yarı yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi?... Koca Osmanlı Padişahıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele ediyordu. Sevdiklerine kavuşmak içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cennete gider gibi savaşa gidiyordu.
İzmit'in kadın tekfuresi Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizans imparatorunun akrabasıydı. Bu sebeple İstanbuldan her türlü silah ve asker yardımı alıyordu. Kılayon isimli erkek kardeşi dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi. Pek mağrur ve şımarıktı. Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koyun ve keçi sürülerini çalardı.
Orhan Beyin askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nihayet İzmit kalesini sardılar. Dışarıdan içeriye veya kaleden dışarıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuş uçurtulmuyordu. Sultan Orhan pek üzgün ve kızgındı. Buna rağmen İslâm-Türk civanmertliğini gösterdi. Tekfureye haber saldı:
- Boş yere kan dökülmesin. Gönül hoşluğu ile kaleyi teslim edin. İsteyenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İslâm âdâleti yetişir. Cenk yolunu seçersenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı encamımızı yüce Allah bilir.
Bu teklife kibirli prenseshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küstahça cevap verdi:
- Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır. Çok yakında yetişeceğini bildirdi. Aklınız varsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizler kaçıp canlarınızı kurtarmaya bakın.
Orhan Bey güldü.
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar süvari ile Koyun Hisar kalesine gönderdi. Olur da Kılayonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut Alp ve arkadaşlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koyun Hisar önüne varınca şaşaladılar. Kılayon kafirihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün zırhlarını kuşanmıştı. Kalenin baş mazgalındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaşınca:
- Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz!... Sizden sonra Orhan Beyinizi de geberteceğim. Ablamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinden kurtaracağım... dediğini anladı. Duyduklarını Aykut Alp'e tercüme etti. İkisi de kas kas güldüler.
İşte bu sırada Kara Alihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
- Ya Allah... Bismillah. Deyip okunu fırlattı.
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi. Yalnız göz delikleri; açıktı.
Kara Ali'nin dualı ve isabetli okuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kılayon'un sol gözünü delip beynine saplandı. Şımarık tekfurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zırhlı bir kuş gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleden aşağı düştü... Osmanlı fedaileri koşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
- Kesin kellesini.
Buyruk yerine getirildi.
- Kara Alimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir. Ola kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir diyeceği vardır! Biz de hemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kaleyi teslim almaya bakalım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesik kelleyi bir mızrağa saplattı. İzmit kalesinin kapısı önüne diktirdi.
Mağrur Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kardeşinin kesik başını görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dehşete kapıldı. Telaş içinde sulh elçileri gönderdi:
- Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eski sözlerinde durular mı?... Bize merhamet ederler mi?.. Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi?... Karşılığında ne emrederlerse ödemeye hazırız... diye (aman) diledi.
Müslüman- Türklerde (aman) diyen düşmanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıç kalkmazdı. Gene öyle oldu...
Sultan Orhan ve bütün gazilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanla şerefle İzmit'e girdiler. Büyük kilisedeki putları kırdılar. Hep birlikte Namaz kıldılar. Bu zaferi kendilerine nasib edenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yüce Allah'a şükrettiler.
Bu sırada bir ulak Bileciktehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Alââddin Paşayı buldu... Alââdin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Huzura ulaştığı anhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün beyler divandaydı.
- Gazânız mübarek olsun Sultanım.
- Berhudar ol Alââddin Paşam... Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet için günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu gündür.
- Emir buyur Devletlûm...
- Sen ki bizim âlim bir büyüğümüzsün. Takdir edersin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fetih yurtlarında âdâlet ve güzel idare şart ola. İçimizde bu işlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senden ziyade başaracak kimse bulunmaz. Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz.
- Ferman senindir sultanım. Allah yolunda cihâd ettikçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümlemiz senin emrindeyiz.
Orhan Gazi ferahladı. Gözleri çok uzaklarda:
- Vasiyetin yerine geldi Akça Kocam... diye fısıldadı.
bizler de atalarımız gibi derviş gâzileriz. ikinci defa sarsıldı... Artık o da yaralı bir kartal gibi serbestçe dilediği yere gidebilirler. Kalede kalanlara ise bütün silahları takınmış onları gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görünce ellerini kollarını sallamaya başladı. Bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Kara Ali dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu için onun Aykut Alp'i önüne getirdiler.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ VE ZENBİLLİ
Zenbilli Ali Efendi hakkında anlatılan ikinci mes'ele ise şöyledir:
Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran'la bütün ticarî münasebetlerini kesmiş ve bilhassa ipek ticaretini kat'î surette yasak etmişti. Bu yasağı unutan dörtyüz kadar tüccar isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İran'la ticarî münasebet kurmuş ve ipek satışında bulunmuşlardı. Yavuz Sultan Selim' Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunların idam edilmesini istiyordu. Zenbilli Ali Efendi isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif idamlarına fetva vermiyordu. Aynı zamanda bu tüccarlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Zenbilli'yi kurtulmaları için Padişaha aracı kılmışlardı. Zenbilli Ali Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu mes'eleyi Padişahla konuşurken bir ara padişah:
— Sen devlet işlerine karışma!.http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Bu ağır konuşma üzerine Zenbilli Ali Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişahın huzurundan selamlamada bile bulunmadan çıkıp gidiyor.
Daha sonra Zenbilli'nin haklı olduğuna kanaat getiren Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dörtyüz tüccarı affettiği gibi Şeyhu'l İslâm'dan özür diliyor ve gönlünü almak için ona Rumeli ve Anadolu Kazaskerliklerini teklif ediyor.
Fakat bu teklifi:
— Allahla yeminim vardırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiçbir siyasî vazife kabul etmeyeceğimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyerek reddeden büyük ilim adamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada da İslâm dinine ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor.
Bunun üzerine Yavuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Zenbilli'ye beşyüz duka altın hediye ederek kusurunun bağışlanmasını istiyor.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM'İN SON SÖZÜ
Yavuz Sultan Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hayatının son demlerinde yanından ayırmadığı doktoru Hasan Can'a hasta yatağında bulunduğu bir sırada:
— Hasanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif beni nasıl görüyorsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Hasan Can:
— Sultanım Allah'a kavuşmak zamanıdır. O'na yöneliniz! dedi.
Yavuz:
— Ya Hasan bunca zamandır sen bizi kiminle sanıyorsun? Allah'a karşı bir kusurumuz mu var?http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi. Hasan Can:
— Sultanım hiç bir zaman sizin için öyle düşünmedim ve düşünmem. Yalnız şu var ki her zamanki halinizle şimdiki haliniz mukayese edilemez... Ben bu bakımdan size hatırlatmak istedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif demişti ki Padişahın ağzından artık son defa Lailahe İllallahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhammedün Resûlüllah dediği duyuldu.
Yavuz Sultan Selim şehadet getirerek ruhunu teslim etti.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
TÜRK GİBİ KUVVETLİhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif TÜRK GİBİ MUHTEŞEM
Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarına ne zaman ulaştıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biliyor musunuz? 7 yaşında tahta çıkan ve 39 yıl padişahlık yapan Dördüncü Mehmed zamanında!
Bu dönemdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyanın hemen bütün devletleri Türklerin gözüne girmekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlarla diplomatik ilişki kurmak için gayret gösteriyor ve bu konuda adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Ünlü Fransız tarihçilerinden Albert Vandal bu konuda şunları yazıyor:
"En medeni milletlerden en barbarlarına kadar dünyada her devlet; askeri gücünden korktukları Türk Devleti'nin karşısında eğiliyor ve Türklerle hoş geçinmeye çalışıyordu. İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her milletin diplomatlarıyla dolup boşalan bir merkezdi. Osmanoğullarının tahtı önünde eğilmek için büyükelçiler birbirleriyle yarışıyorlardı.
Bu taraftahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Halife' sıfatını da taşıyan padişahahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hükümdarının yüksek saygılarını sunan Buhara elçisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğer tarafta; şaşaada birbirleriyle yarış eden ve bu uğurda herşeyi göze alan Almanya İmparatoru ile Polonya Kralı'nın elçileri görülüyordu. Polonya elçisinin beraberindekileri o derece kalabalıktı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul'a bir Leh ordusunun geldiği sanılabilirdi.
İstanbul'daki büyükelçilerin bando ve mızıka takımlarıyla özel savaş gemileri ve başka donanımları vardı. Törenlerde; önlerinde Hazreti Meryem'in tasvirini götürüyor; Türklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiçbir taassub eseri göstermeksizin bu alayları seyrediyorlardı. Büyükelçiler sadrazamın eteğini öpmek ve padişahın huzurunda yere kapanmak için acele ediyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adeta birbirlerini yiyorlardı!"
Fransız Büyükelçiliği Baştercümanı olarak bu dönemde görev yapan yazar Antoine Galland da padişahın sefere çıkışı ile ilgili gözlemlerini kısaca şöyle anlatıyor:
"Sultan Dördüncü Mehmedhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 7 Mayıs 1672 Cumartesi günü Lehistan seferi için İstanbul'dan ayrıldı. Hayatımda bundan daha güzelhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha muhteşem bir alay görmedim. Dünyanın hiçbir yerinde bundan daha parlakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha düzenlihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha zengin bir geçit töreni yapılamaz.
Ordununhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizzat padişahın kumandası altında şehirden çıkışı güneşin doğuşundan başlayarak tam beş saat sürdü. Polonya sınırına kadar olan merkezlerdeki Türk birlikleri yolda bu orduya katılacaklardı.
Geçen askerler atları da muhteşemdi. Öyle kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insan hangisini seyredeceğini şaşırıyordu. Atların üzerinde fevkalâde güzel örtüler vardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yalnızca başları ve bacakları görünüyordu. Zırhlı olmayanların sağrıları kaplan veya pars postlarıyla örtülmüştü. Üzerlerinde büyük bir ihtişamla oturan sipahiler; kılıçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sırma işlemeli ve içi oklarla dolu bir okluk taşıyorlardı. Gayet güzel cilalanmış kalkanları vardı.
İlk birlikler geçtikten sonra kalabalık bir mehter takımı yürümeye başladı. Hem kendilerine has yürüyüşleriyle yürüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem de çalıp okuyorlardı. Kösler ve davullar vurduğu zaman adeta yer yerinden oynuyordu. Sergiledikleri ihtişam görülmeye değer birşeydi.
Mehter takımından sonra yinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonu gelmez gibi görünen birlikler geçmeye başladı. Türk askerinin demirden yapılmış işlemeli zırhları; rengârenk satenden sarıklarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ipek kordonlarla süslü kadife cepkenlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif en iyi şekilde yapılmış silahları; seyredenleri hayretle karışık bir hayranlık içinde bırakıyordu. Silahlarına öylesine özen gösterilmişti ki; her ok ayrı ayrı cilalanmış ve süslenmişti..."
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif böyle bir dönemdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orta Avrupa'ya açılan en önemli kapılardan biri olan Uyvar Kalesi fethedildi.
Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa komutasındaki Türk ordusu 18 Ağustos 1663 günü kuşatma harekatını başlattı. Avrupa'nın en dayanıklı kalesi olarak kabul edilen Uyvar'ın düşeceğini ihtimal verilmiyordu. Ancakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türk ordusunun iyi yönetilmesi ve ısrarı karşısında çaresiz kalan düşmanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuşatmanın otuz yedinci gününde teslim şartlarını görüşmeyi kabul etti. 24 Eylül günü Türkler Viyana'ya doğru yol alıyorlardı.
Uyvar'ın kaybedilişi Avrupa'da büyük yankılar uyandırdı. Onlara göre Türkler "olmaz"ı daha oldurmuşlardı Onun içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herhangi bir konuda gücünü - kuvvetini ortaya koyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kararlılık ve kahramanlık gösteren birinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Uyvar önündeki Türk gibi kuvvetli" diyorlardı. Bu söz Avrupa'da giderek bir "atasözü" haline geldi ve nesilden nesile kullanılır oldu.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Topkapı'da Bulunan Kaşıkçı Elmasının Hikayesi
1669 yılında istanbul'da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan baldırı çıplak takımından bir adam bir yuvarlak taş bulur... Bir yaymacı kaşıkçıya giderek üç tahta kaşığa değişir... Kaşıkçı götürürhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu taşı bir kuyumcuya on akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca beriki sus payı ister... Aralarında kavga çıkar... Mesele Kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır...
Fakat bu sefer de vakayı Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif taşı kendisi için satın almağa hazırlanırken mesele Padişaha akseder. Dördüncü Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir Hattı Hümayun ile elması Sarayı Hümayuna getirtir ve Saray elmastıraşına verilir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 48 kratlık nadide bir elmas çıkar... Kuyumcubaşıya Kapıcıbaşılık rütbesiyle bir kese bahşiş ihsan olunur.
Kaşıkçı Elmasının Eğrikapı çöplüğüne nasıl düştüğü tarihin bir sırrı olarak kalmıştır.
Bu elmas halen Topkapı Sarayı Müzesindedir.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Şeyh Padişahı Zikre Kabul Etmedi
Halvetî Tarikatının Şeyhlerinden Şüca'üddin Hazretlerinin tekkesine zamanın padişahı da devam ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hatim ve zikirlerinde bulunurdu. Padişah sadece zikre iştirak etmekle kalmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her gelişinde dervişlere bol bol ikramda ve ihsanda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların gönlünü alırdı. Bir gün gene bir zikirden ve sohbetten sonra padişah o kadar memnun olmuştu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memnuniyetini izhar ederek:
— Ey aziz Şeyhim! Bir emrinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arzunuz varsa söyleyin derhal yerine getireyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şeyh Şüca'üddin (k.s.):
— Estağfirullah padişahım... Madem ki söyledinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizden tek isteğimiz bundan sonra bizim zikir halkamızdan uzak durmanızdırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diye cevap verince padişah bir anda ne olduğunu anlayamadı ve:
— Acaba affedilmeyecek bir hatamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kusurum mu oldu? Beni bağışlayın. Yalnız hatamı öğrenmek istiyorumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
Şeyhhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişahın şahsî bir kusuru olmadığına dair kendisini inandırdıktan sonra şöyle söyledi:
— Hayır sultanım... Bir hatanız falan yokhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yalnız siz tekkeye geldiğiniz zaman dervişlerime bol bol ihsanda bulunuyorsunuz. Bu ise onların kalbini sizin yaptığınız ikrama doğru meylettiriyor. Ama siz hiç gelmezsenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onların kalbinde böyle bir şey olmayacak ve Allahü Teâlâ'yı hakkıyla zikredeceklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dedi.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN MURAD'IN DUASI
Anadolu'da Bizans sınırına dayanan Osmanlı Türklerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çanakkale Boğazı'ndan Avrupa'ya o koca imparatorluğu tamamen çevrelemişlerdi. Tabiihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Avrupa'daki fetihler de devam ediyordu. Orhan Gazi'nin yerine geçen oğlu I. Murad'ın hedefi Sırbistan'ı ele geçirmekti.
Osmanlı ilerleyişine karşı büyük bir birlik oluşturan Lehistanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sırbistanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Macaristanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bosnahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Romanyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hırvatistan ve Bohemya kuvvetleriyle bunlara katılan başka gruplar derhal hrekete geçtiler. Topladıkları orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sayıca Osmanlı ordusundan iki - üç kat fazlaydı. Kosova'ya doğru yürüdülür.
Sultan Muradhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oğulları Beyazid ve Yakup Beylerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Vezir Çandarlı Ali Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Gazi Evrenos Bey ve öteki ileri gelenlerle toplanıp durumu görüştü. Vezir Ali Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kur'an-ı Kerim'den ayetler okuyarak Cenab-ı Allah'ın Sabredenlerle beraber olduğunu" azın savaş çoğa galip gelebileceğini söyledi. Öteki beyler de savaş yapılması görüşündeydiler. Savaş için sabahın olması beklenecekti.
O gece Kosova çevrsinde şiddetli bir rüzgar çıktı. Adeta göz gözü görmüyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif insanlar ve atlar seçilmiyordu. Hava şartları böyle devam ederse savaşmak çok zor olacaktı.
Sultan Murad herkes yatıncaya kadar bekledi. Kalkıp abdest aldıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki rekat namaz kıldı ve yaşlı gözlerle şöyle dua ett:
"Ya Rab! Bunca kere duamı kabul edip beni mahcup etmedin. Duamı yine kabul eyle. Bir yağmur verip şu tozu toprağı def et. Ta kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman askerini gözümüzle görüp yüz yüze cenk edelim.
Ya İlahi! Mal ve mülk senindirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kime istersen verirsin. Benim durumum Sana malümdur kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mal ve mülk istemem. Yalnızca Senin rızanı isterim.
Ya Rab! Beni bu Müslümanlara kurban eyle. Tek bu müminleri Küffar diyarında mağlup ve helâk eyleme. Beni bunca insanın ölümüne sebep eyleme. Bunları üstün ve muzaffer et. Onlar için ben canımı kurban ederim. Yeter ki Sen kabul: İslam askeri için ruhumu teslim etmeye hazırım.
İlahi! beni kendi yanına alıp; müminlerin ruhuna benim ruhumu feda kıl. Beni önce gazi kıldınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonunda da şehadeti göster!.."
Sultan Murad'ın bu içten duası Allah katında kabul edilmiş olacak kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yağan yağmur tozu - toprağı yatıştırdıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sisler dağıldı.
Sabah olduğunda Türk ordusu savaşa hazırdı. Sekiz saat süren şiddetli bir savaştan sonra düşman büyük ölçüde imha edilmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaçabilenler kaçmıştı. Sıra savaş alanını gezmeye gelmişti kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif olan oldu! Herşey Sultan Murad'ın duasına göre oluyordu. Miloş Kobiloviç isimli Sırp asilzadesi O'nu hançerle yaraladı ve oracıkta şehid oldu.
Evet... Sultan Murad şehid olmuştu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Balkanlarda 500 yıldan fazla sürecek olan Türk hakimiyetinin temelleri de atılmıştı. Ruhu şadolsun.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN MAHMUT VE ÇOCUK
Sultan Mahmut bir çocuğa çıkarmış bir altın vermiş. Çocuk bu parayı almamış. Niçin almadığı kendisine sorulunca:
— Eve gidince babamhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif annem sen bunu bir yerden çaldınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif demiş.
Sultan Mahmut da: «Bana bunu padişah verdi dersin» deyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Çocuk:
— O zaman hiç inanmazlar. Padişah verseydi bu kadar az vermezdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derler demiş.
Padişahın bu söz çok hoşuna gitmiş ve çocuğa" bir kese altın vermiş.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN AHMET'İN VEFATINI HİSSETMESİ
Sultan 1. Ahmed (1590-1617)http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalbi hayatının derinliği olan oldukça müttaki bir Osmanlı Padişahıdır. Bahti mahlasıyla Peygamber Efendimiz (sav) sevgisini ve bağlılığını ifade eden çok içli şiirleri vardır:
Nola tacım gibi başımda götürsem daim
Kadem-i resmini ol bazret-i şab-i Resül'ün.
İşte bu ince ruhlu Osmanlı sultanının vefat etmeden bir gün önce huzurunda bulunan mabeynci Mustafahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ahmed Han'ın odada muhatabını göremediği kimselere karşı dört defa; "Ve aleyküm selam" dediğine şahit oldu.
Mabeyncihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir mânâ veremediği bu garip davranışların sebebini Sultanına sorduğundahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Ahmed Han şu cevabı verdi:
"O anda Hazreti Ebu Bekir-i Sıddıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazreti Ömerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hazreti Osman ve Hazreti Ali efendilerimiz geldiler ve bana; 'Senhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya ve ahiretin sultanlığını kendine toplamışsın. Yarın Resulullah (sav) Efendimiz'in yanında olacaksın'http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurdular."
Gerçekten de bu Hak dostuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif denildiği gibi ertesi gün vefat ederek sevdiklerine kavuştu.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SOMUNCU BABA VE EMİR SULTAN
Türkistan'daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke - Medine'yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gösterdiği kerametlerle bir anda halkın sevgisini ve saygısını topladı.
Yıldırım Bayezıd'ın kızı Hundi Hatun'la evlenen Muhammed Şemseddin halk arasında Emir Sultan adıyla anılır oldu. Ohttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halkı din yoluna çağırırken Padişah'ı da bazı konularda uyarıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif O'na yardımcı oluyordu.
Bu aradahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Emir Sultan'dan önce Bursa'ya gelip yerleşen ve her gün çarşıya geliphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Somun var müminlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif somun var!" diye ekmek satan bir ulu kişi daha vardı ama halkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Somuncu Baba" dediği bu zatın kerametlerinden habersizdi.
Günlerden bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yıldırım Bayezıd'ın damadı Emir Sultan hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elindeki çömlekle birlikte bu zatın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu.
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nafile! O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!..
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne baktı ve yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu: "
- Anladım... Bu işi ancak sen başarabilirsin!"
Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı. Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu. Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba'ya baktı. Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:
"- Bekle... Az sonra pişer!"
Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı.
Niğbolu zaferinin anısına Bursa Ulucami'yi yaptıran Yıldırım Bayezıdhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif açılışı damadının yapmasının uygun olacağını düşünmüştü. Cuma günühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalabalık cemaatin önünde seslendi:
"- Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaata vaaz edip Namaz kıldır. Veli kişi olduğun için bu şeref sana aittir!"
"- Hayır Sultanım! Bu şerefi Şeyh Ebü Hamideddin-i Aksarayi hazretlerine vermelisiniz!"
"- Bu zat kim ola ki?"
"- Belki duymuşsunuzdur Sultanım... Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır. Ulucami işçilerine de ekmek satmıştır. İşte bu zat O'dur!"
Somuncu Babahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Ne ettin Emirimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi ele verdin!" diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle camiyi açtıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kürsüye çıkıp vaaz ve nasihatlarda bulundu. Herkes O'na hayran olmuştu.
Rivayete göre Somuncu Baba camiin her kapısından aynı anda çıktı ve herkes elini öptü.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
RÜYADAN GERÇEĞE
Osmanlı Beyliği'nin kuruluş günlerindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zamanın büyük alimlerinden Şeyh Edebali Söğüt yakınlarındaki bir dergahta oturuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ertuğul Gazi'ye ve oğlu Osman Bey'e yardımcı oluyordu.
Osman Bey bir gün O'nun evinde misafir olmuştu. Geceyi geçireceği odada bir Kur'an-ı Kerim duruyordu. Yorgunduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yatmak istiyordu amahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu yüce Kitab'a saygısından dolayı bir türlü yatıp uyuyamıyordu. Derken bir an daldıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendisinden geçti ve rüya alemine daldı...
Gördü kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Edebalı'nın koynundan bir ay doğdu. Ay dolunay haline gelince inip kendi koynuna girdi. O anda kendi göbeği üzerinde bir çınar ağacı bitip büyümeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yükselmeye başladı. Ağaç büyüdükçe yeşillendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güzelleşti. Dallarının gölgesi bütün dünyayı kapladı.
Evliya Çelebi'nin söyleyişiylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ağacın gölgesinde dağlar varhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dağların dibinden pınarlar çıkar ve salınıp akarlar. Kimi bağını sular o sularlahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimi de çeşmeler yapıp akıtır...
Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağacın yanında dört sıra dağlar gördü ki bunlar Kafkashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Atlashttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Toros ve Balkanlar'dı. Ağacın köklerinden Diclehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fırathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nil ve Tuna nehirleri çıkıyordu. Bu nehirlerin üzerinde gemiler yüzüyordu. Tarlalar hep ekinlerle ve başka ürünlerle doluydu. Dağların tepeleri ormanlarla kaplıydıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vadilerde şehirler kurulmuştu. Şehirlerde camiler yapılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif minareler arşa yükseliyordu. Camilerin altın kubbelerinde birer hilal ışıldıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif minarelerinde müezzinler ezan okuyor ve o ezanlar ağaç dallarındaki kuşların cıvıltılarıyla karışıyordu. Öyle bir an oldu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağacın yaprakları kılıç gibi uzamaya başladı. Derken bir rüzgar çıkıp bu yaprakları İstanbul'a doğru çevirdi. Şehirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki denizin ve iki karanın birleştiği yere kurulmuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir elmas yüzüğün kıymetli taşı gibi orada duruyordu. Osman Bey bu yüzüğü alıp parmağına takıyordu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif uyandı!
Sabah olunca Osman Bey bu rüyayı Şeyh Edebalı'ya anlattı. Şeyh rüyayı şöyle yorumladı:
"Osman bir devlet kuracak ve üç kıtaya hakim olacaktır."
Sonra dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kızı Malhun Hatun'u Osman Bey'e eş olarak verdi.
Osman Beyhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok öncedenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babasının sağlığında belirledikleri hedefe yani Bizans'a doğru ilerlersehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifbu rüyanın gerçekleşeceğine ve Şeyh Edebalı'nın haklı çıkacağına inanıyordu. Ne yazık ki kendisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bursa fethedilmek üzereyken öldü. O büyük emelinin gerçekleştirilmesi artık oğluna kalıyordu.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ÖYLE BİR DEVİR Kİ!...
Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra yerine oğlu İkinci Selim geçmişti. Artık Osmanlı İmparatorluğu dünyanın en güçlü devletiydi ve hiç bir devlethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç bir güç onunla başedemiyordu.
İkinci Selim ilk büyük icraat olarak Kıbrıs'ın fethini gerçekleştirdi. Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordularımız 1570 yılındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Venediklilerin elinde bulunan Kıbrıs'ı almayı başardılar. Artık Akdeniz büyük ölçüde kontrolumuz altına girmişti.
Ancak nevar kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kıbrıs bozgunu haçlıları yeniden birleştirdi. İspanya Kralıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Venedik Doç'u ve Papa aralarında anlaştılar. Büyük bir donanma hazırlandı. Bu arada Osmanlı donanmasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ağırlık Ege'deki İnebahtı Limanı'nda olmak üzere çeşitli limanlara dağılmış durumdaydı. İnebahtı'da bulunan donanma gafil avlandı ve burada büyük bir bozguna uğradık. Özellikle Preveze ve Cerbe zaferleriyle denizlerde ezici bir üstünlük sağladığımız sırada gelen bu yenilgi gerçekten çok üzücüydü. Ancakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyanın en güçlü devleti böyle küçük sarsıntılardan etkilenecek değildi.
Nitekimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif donanmanın daha büyük ve güçlü olarak yeni baştan kurulması ve bu işin üç - dört aylık bir sürede tamamlanması için ferman çıkarıldı.
Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa bu konuda endişeliydi. Endişelerini Baş Vezir Sokollu Mehmet Paşa'ya iletince şu cevabı aldı:
"- Paşa hazretleri' Bu devletin kuvvet ve kudreti o derecededir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif donanmanın bütün direkleri gümüştenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halatları ibrişimden ve yelkenleri dahi atlastan yapılmak ferman olunsa yeridir. Hangi geminin malzemesi yetişmezsehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gel benden al!"
Bu arada Venedikliler sevinç içindeydiler. Osmanlı donanması mahvolmuşken yapılacak bir barış andlaşmasından kârlı çıkacaklarını umuyorlardı.
Venedik elçisi hemen Sokullu Mehmed Paşa'yı ziyaret etti. Osmanlıların bir barış görüşmesini kabul edip etmeyecekleri konusunda nabız yoklamak istiyordu. Tecrübeli devlet adamı elçinin bu niyetini anlamakta gecikmedi ve ona şu tarihi cevabı verdi:
"- Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yenmekle sakalımızı traş etmiş oldunuz. Kesilen bir kol yerine gelmez ama traş edilen sakal eskisinden daha gür çıkar!.."
Geçen zaman Sokollu Mehmed Paşa'yı haklı çıkardı. Dört ay gibi kısa bir zamanda 200'den fazla savaş gemisi yapıldı ve Osmanlı donanması yine denizlerin hakimi oldu.
İşte o devirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öyle bir devirdi...
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN ABDÜLHAMİD'İ VE OSMANLILAR'I NİÇİN KÖTÜLEMİŞLER?..
(Mehmed HOCAOĞLU’nun Bir Hatırası)
Mehmed HOCAOĞLU Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler (İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1976) kitabının yazarıdır. Aşağıdaki yazı Mehmet HOCAOĞLU’nun Abdülhamid Han ve Hatıraları; Belgeler isimli kitabının Giriş kısmından iktibastır (Türkiyat Matbaacılıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1989).
Okul sıralarında ikenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tarih kitapları ve hocalarımız Sultan Abdülhamid Han’ı Kızıl Sultan diye adlandırıp; aydınları denize attırdığınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sürgüne yolladığınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hür düşünceye izin vermediğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketi casuslarla (hafiyeler) doldurduğunuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sarayında süt banyosu yaparak cariyeleriyle gün geçirdiğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her şeyden korkanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif evhamlı bir Padişah olduğunu anlatıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yazdıkları haldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun zamanını yaşamış yaşlılar bütün bunların tam tersinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif II. Abdülhamid zamanının tam manasıyla altın devri olduğunu söylemişlerdi. Bize anlatılan ve yazılanların gerçeklere tamamıyla aykırı olduğunu da belirtmişlerdi. Demokrasi ve hür düşüncenin 1950′de başlaması üzerine tarihin üzerine indirilmiş bu ağır ve karanlık perde yavaş yavaş aralandı. Gerçekler birbiri arkasından gözükmeye başladı.
1955′de Türkiye Büyük Millet meclisindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif basın kanunu hakkında şiddetli tartışmalar yapılıyordu. Bir yaz günü Ankara’da Prof. Osman TURAN ile Özen Kıraathanesinde oturuyorduk. Bir masa ötede Hamdullah Suphi TANRIÖVER’in sesini duyan Osman TURANhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ona doğru bakınca bizi masasına çağırdı. Gittik. Şuradan buradan konuşulurken söz basın kanunu üzerindeki sert tartışmalara geldi. O sıralarda mahut gazetelerden birisihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kendi düşüncesine ters düştüğü haldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Abdülhamid Han lehinde tefrika yayınlıyordu. Söz buraya gelince Hamdullah Suphi TANRIÖVER’e :
– “Beyefendi! Sultan Abdülhamid birinci Osmanlı Mebusan Meclisini kapamamış olsaydıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şimdiye kadar demokraside bir hayli mesafe almış ve bugünkü sert tartışmalara da yer kalmamış olacaktı.” dedim.
Hamdullah Suphi TANRIÖVER büyük bir kızgınlıkla sandalyesinden kalkıp oturduktan sonra :
– “Sen ? Birinci Osmanlı Mebusan Meclisi’ni bilir misin?” dedi.
Yaşımın bunu bilmeme imkan vermediğini söyleyince :
– “Tarih kitaplarında resmini görmedin mi?”
– “Gördüm.”
– “Hani (Eliyle tarif ederek) lahana başlı hocalar ve yanlarında dal fesli (Sadece fes sarıksız demek) kişilerin resmini gördün mü?”
– “Evethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gördüm.”
– “İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o lahana başlı hocalar bu memleketin gerçek sahibinin temsilcisi idiler. Fakat bunlar medresenin yetiştirdiğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif günün gidişindenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif politikanın gerçek yüzündenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hıristiyan mebusların kötü niyetlerinden habersizdiler. Dal fesliler de Rumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ermenihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yahudihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Arnavuthttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Durzihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Nasturi ve diğer milletlerin temsilcileri idiler. Bunlar Avrupa’da okumuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif politikanın bütün inceliklerini bilen; devleti içinden yıkmak isteyen hainlerdi. Bu şeytanlar o saf ve temiz hocaları çabucak kandırıp arkalarına kattılar. Memleket çıkarına ters düşenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif devleti içinden çökertecek hareketlere giriştiler. Eğer Sultan Abdülhamid Birinci Mebusan Meclisini dağıtmamış olsaydıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İmparatorluk daha o günden dağılmış olacaktı. Buna göre sen ne dersinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İmparatorluk mu çökmeliydihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yoksa Mebusan Meclisi mi dağılmalıydı ?” dedi.
– “Şüphesiz meclisin dağılması daha iyidir.” dedim.
– “Öyle isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sultan Abdülhamid de senin dediğini yaptı. Meclis’i dağıtarak İmparatorluğu otuz üç sene daha yaşatmayı başardı.” dedi.
Hamdullah Suphi TANRIÖVER’in bu sözleri kafamı allak bullak etmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocukluğumda yaşlı halkın söylediklerine hak kazandırmış oluyordu. İsyan edercesine :
– “Beyefendi! Öyle ise neden başında bulunduğunuz Maarif Vekilliği Sultan Abdülhamid’i bize kötü tanıttı ?”
Güldü. Derin nefes aldı. Eliyle havada bir çizgi yaptıktan sonra :
– “Bir inkılâp yapılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saltanat kaldırılmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cumhuriyet ilan edilmişti. Politika gereği saltanat ve sultanları kötülemek lazımdı. Biz de öyle yaptık.” dedi.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
OSMANLI ORDULARI VE SAVAŞ
Avrupalıların Muhteşem Süleyman adını verdikleri Kanunî Sultan Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 250 bin askeriyle Mohaç Muharebesi'ne çıkmıştı. 250 bin asker günlerce Avrupa ortalarında yol alırken çeşitli bağ ve bahçelerden de geçiyor ve "Osmanlı Türk Askeri"nin geldiğini gören köylüler evlerini ve tarlalarını bırakarak dağa kaçıyorlardı. Çünkü onlara görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman girdiği yerde canlı bir insan bırakmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ya esir alır ya öldürürdü.
Meşhur Avusturyalı tarihçi Hammer'in yazdıklarına görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yemyeşil bağ ve bahçelerini olduğu gibi bırakıp dağa kaçan Macarlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif artık her şeylerinden vazgeçmişler ve canlarını kurtardıklarına seviniyorlardı. Onlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 250 bin askerin geçtiği bağdan hayır beklemezkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordu geçip gittikten sonra gelip tarlalarını gezdiklerinde hakikaten tarlalarındaki üzümlerin yendiğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat her salkımın yerine bir liranın bağlanmış olduğunu hayretler içinde gördüler. Beklemedikleri bu manzara ile karşılaşan Macarlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sanki Osmanlıların tarlalarından geçmesine sevinmişlerdi. Çünkü "Osmanlı Ordusu" o zaferlere îmanları ile erişiyorlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif îmanları ise onlara kul hakkına tecavüze asla müsaade etmiyordu.
İşte bugün birçok kendini bilmezin emperyalist olarak tavsif ettiği Osmanlıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her yere insanlıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adalet ve medeniyet götürmüşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onlardan aldığının belki de on mislini vermiştir.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
MADEM SORDUK YAPMAK GEREK
Osmanlılar zamanında bir kaleyi düşmanlar kuşatmış. Müslümanlar kalede 15 kişi kalmışlardı. Yiyecekleri de kalmamışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çaresiz idiler. Reisleri istişare etmek için onları toplayıp demiş ki:
- Hâlimiz ortadahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif düşman da meydanda. Çoluk çocuk var. Ne yapalım?
İçlerinden biri:
-Peygamber efendimizin buyurduğu gibi yapalım.
- Peygamber efendimiz ne buyurdu?
- (Bir hususta çaresiz kaldığınız zaman kabir ehlinden yardım isteyin) buyuruyor.
Kalede bir yatır varmış. Hazırlanıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif abdest alıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oraya gittiler. Kabirdeki zathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tecessüm etmiş böylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sabah şafakla beraber kaleden çıkınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hücuma geçin demiş.
İçlerinden birisi itiraz edecek olmuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğeri Allah rızası için itiraz etmehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif madem ki sorduk denileni yapmamız lazımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ya hiç buraya gelmeyecektikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif madem ki geldikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne buyurulduysa yapacağız demiş.
Sabah olunca kalenin kapısını açmışlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hücuma geçmişler. Düşman kılıcını kınından çıkartmamışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bakıp gülmüşler. 15 kişi ne yapacak diye.
Kabirdeki zat hemen müritlerini toplamış. Leşger-i gazâ öndehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif leşger-i duâ görev bizde. Melekler imdâda gelmişler. Meleklerin yardımı rüzgar şeklinde tecellî ediyor. Atlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif toplar havaya fırlamış. İnsanlar birbirleri üzerine düşerek ölmüşler. Ancak kaçan kurtulmuşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalanların hepsi ölmüş.
("Net"ten..)
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ORHAN GAZİ ve GEYİKLİ BABA
Orhan Gazi gittiği yerlerde garipleri ve derviş kişileri arayıp sorardı. Bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İnegöl'de bulunan baba dostu Korkut Alp O'na haber göndererekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
- "Keşiş Dağı çevresinde geyiklerle gezip söyleşen ve Geyikli Baba adıyla anılan bir devrişin olduğunu" bildirdi.
Orhan Gazi hemen adamlarını gönderip Geyikli Baba'yı davet etti ama o mübarek zat bu daveti kabul etmedi.
Orhan Gazi adamlarını tekrar gönderip sebebini sorunca Geyikli Baba şu cevabı verdi:
"- Dervişler kalp ve göz ehli olurlar da her işin zamanını gözetirler. Vakti gelince davete uyarlar kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gittikleri zaman duaları makbul ola!"
Günlerden bir günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Geyikli Baba kavak ağaçlarından birini köküyle birlikte sökerek Bursa'nın yolunu tuttu; sarayın avlusuna girdi ve kapının iç tarafına bu ağacı dikmeye başladı. Durumdan haberdar edilen Orhan Gazi oraya geldiğinde ağaç dikilmişti. Derviş şöyle seslendi:
"- Bu ağaç bizim hediyemizdir ve burada durdukça dervişlerin duası sana ve soyuna makbuldür!"
Sonra durup duasını yaptı ve geldiği yere doğru gitmeye başladı. Arkasından koşup yanına varan Orhan Gazi ile aralarında şöyle bir konuşma oldu:
"- Derviş Koca! Şu eyleştiğinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dağında dolaştığın İnegöl yöresi senin olsun!"
"- Mal dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mülk de Allah'ındır Bey! O. ehline verir. Biz mal ve mülk ehli değiliz."
"- Pekihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mal ve mülk ehli kimlerdir?"
"- Hak Tealahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya mülkünü senin gibi hanlara ısmarladı. Malı da iş ehline ısmarladı kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kulları birbirleriyle işlerini göreler."
"- Derviş Kocahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benim sözümü de tutsan ne olur? Arkadaşların için şöyle bir parçacık yer de mi kabul etmezsin?"
"- Pekihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalbin kırılmasın Bey! Şu tepecikten berisi dervişlerin avlusu olsunhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yeter!"
Orhan Gazi oldukça rahatlamış olarak geri döndü. Geyikli Baba öldükten sonra kabrinin üstüne bir türbehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yanına da bir tekke ile mescid yaptırdı.
Geyikli Baba'nın saray avlusuna diktiği kavak ağacı gelen her padişah tarafından korunup gözetilerek ulu bir ağaç oldu.
"Geyikli Baba Tekkesi" de o gün bu gün varlığını korudu ve hep ziyaret edildi.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ÜLKESİ İÇİN MADDİ-MANEVİ VARLIĞINI FEDA EDEN SULTAN ABDULHAMİD’İN EŞİ FATMA PESEND HANIM
Kimilerince vatan haini ilan edilen http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif"kızıl sultan" diye tabir edilen bir Osmanlı sultanı olan Sultan Abdulhamid Han'ınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 750 milyon altın borcumuz yüzünden; Fransahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Midilli adasını istediğinde gözüne uykular girmiyordu; bu kadar altın nerden bulunacaktı…
Eşi Fatma Pesend Hanımefendi durumun farkına varmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babasından kalma hatırı sayılır mirası ortaya koyarak geri almayı teklif ediyor Fransa'nın el koyduğu Midilli adasını. Sultan bu teklifi kabul etmek istemeyince "Bu devlete benim borcum yok muhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifdersiniz!.." diye ısrar ediyor. Ve Midilli yeniden Osmanlı topraklarına katılıyor.
"Bir ailesinden kendisine miras kalmış parayı vatan ve millet uğruna gözünü kırpmadan harcayan hanımları düşününhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir de milletten ve devletten ne kopartabilirim diye hesap kitap yapanları. Hadi çalıp çırptıklarına bir şey demiyoruz ama bu ikincilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalkıp da birincilere "hain" dâhil demediklerini bırakmıyorlar mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte sigortalarım asıl o zaman atıyor."
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ÜLKESİ İÇİN MADDİ-MANEVİ VARLIĞINI FEDA EDEN SULTAN ABDULHAMİD’İN EŞİ FATMA PESEND HANIM
Kimilerince vatan haini ilan edilen http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif"kızıl sultan" diye tabir edilen bir Osmanlı sultanı olan Sultan Abdulhamid Han'ınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 750 milyon altın borcumuz yüzünden; Fransahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Midilli adasını istediğinde gözüne uykular girmiyordu; bu kadar altın nerden bulunacaktı…
Eşi Fatma Pesend Hanımefendi durumun farkına varmışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babasından kalma hatırı sayılır mirası ortaya koyarak geri almayı teklif ediyor Fransa'nın el koyduğu Midilli adasını. Sultan bu teklifi kabul etmek istemeyince "Bu devlete benim borcum yok muhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifdersiniz!.." diye ısrar ediyor. Ve Midilli yeniden Osmanlı topraklarına katılıyor.
"Bir ailesinden kendisine miras kalmış parayı vatan ve millet uğruna gözünü kırpmadan harcayan hanımları düşününhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir de milletten ve devletten ne kopartabilirim diye hesap kitap yapanları. Hadi çalıp çırptıklarına bir şey demiyoruz ama bu ikincilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kalkıp da birincilere "hain" dâhil demediklerini bırakmıyorlar mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte sigortalarım asıl o zaman atıyor."
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
"FRANSIZLAR KORKAK ÂDEMLERDİR..."
İşte Osmanlı!...
19.yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.
Fransızlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı.
O sıralarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif imdat istemekte bulurlar.
Mektupta şöyle denilmektedir:
"Fransızlar her sene bize zulmediyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İslamiyet'in de halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."
Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır. Şaşkına dönen Almanlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çuvalı alıp mektubu okurlar:
"Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu kâfidir."
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar.
Ertesi günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif karşıdan gelen haberhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:
"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif korkudan köylerini de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."
Bu olayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mülhaymlı'ların gönüllerinde taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.
Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı Bayrağı asarlar. Ayrıcahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hâdiseyi temsilen kutlarlar.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
NEREDENhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif NEREYE?...
Sözün bir yerinde demiştik kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Osmanlı İmparatorluğu bugünkü Amerike Birleşik Devletleri'nden daha güçlü bir devletti!" Evethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öyleydi. Bunun bir örneğini hiç yorum yapmadan sunuyoruz...
Fransa Kralı I. Fransuva Alman İmparatoru ve İspanya Kralı Şarlken'le yaptığı savaşı kaybedip esir düşmüştü.
Fransuvahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif annesi Luiz dö Savua aracılığıyla Jean Frangipani isimli elçiyi Kanuni Sultan Süleyman'a gönderdi. Elçi hem Fransuva'dan hem de annesinden birer mektup getirmişti ve Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım istiyordu.
Kanuni Sultan Süleyman elçiye iltifatlarla karşıladı ve 1526 yılının Şubat ayında Fransa Kralı'na şu mektubu gönderdi:
"Ben kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun Karaman'ın ve Rum'un ve Dulkadır Vilayeti'nin ve Diyarbakır'ın ve Kürdistan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve daha nice memleketlerin -ki yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dahi ateş saçan kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.
Sen kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Françe vilayetinin kralı Françesko'sun.
Sultanların sığınma yeri olan kapımahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sadık adamın Frankipan ile mektup gönderip ve bazı ağız haberi dahi ısmarlayıp; memleketinizin düşman istilasına uğradığınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hapse atıldığınızı bildirip; kurtarılmanız hususunda bu tarafta yardım ve medet istemişsiniz. Her ne ki demiş isenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüksek katıma arzolunup teferruatıyla öğrendim.
Padişahların bozguna uğraması ve hapsedilmesi şaşılacak şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup hatırınızı incitmeyiniz.
Ulu ecdadımız daima düşmanı kovmak ve memleketler fethetmek için seferden geri kalmamıştır. Biz dahi onların yolundan yürüyüphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her zaman memleketler ve sağlam kaleler fetheyleyip; gece-gündüz atımız eğerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır.
Allah hayırlar versin ve iradesi ne ise o olsun. Bunun dışındaki durum ve haberleri adamınızdan sorup öğrenirsinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vesselam!"
Evet... Gerçekten de öyle değil mi? Neredeenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nereye geldik?..
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KANUNÎ VE BİR KÖYLÜ
Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleymanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle "Kanunî" lakabını almıştır.
Budin Seferi'nden dönen orduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. Bu sırada bir köylühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti.
Sultan Süleyman köylüye :
-Derdin nedir de böyle yaptın? diye soruncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif köylü:
-Biz fakir köylüleriz. Askerlerinizden bazılarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. Ya bu zararı ödersinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ya da sizi şikayet ederim. demiş.
Bunun üzerine Kanunî köylüye:
-Peki bizi kime şikayet edeceksin? diye sormuş. Köylü:
-Siz Kanunî değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz.
Bu cevaptan Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KEŞİŞİN FATİH'E SÖYLEDİĞİ
Kritovuloshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir tarihçidir. İstanbul’un Fethi'ni ve diğer önemli olaylarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif savaşları yazıp Fatih Sultan Mehmed’e takdim etmiştir. Ve Fatih’in takdirini kazanmıştır. Tarih-i Sultan Mehmethan-ı Sani. yazarı: kritovulos yıl: 1328 Fatih Sultan Mehmet bu tarihi yazan Kritovulos'u imroz adasına kral yaparak ödüllendirmiştir.
Kritovulos’un Fatih dönemindeki on yedi yıllık olayları yazdığıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul’un Fethi adlı kitabında İstanbul’un nasıl elden çıkacağını bir falcının gözünden anlatmakta ve sanki bu günlere nazire yapmakta.
Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İstanbul’a girip Ayasofya önüne geldiği zamanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği yöne bir adam gönderdi. Sakalları uzamışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif perişan durumda bir keşiş bulup getirdiler. Huzura çıkardılar. Korktuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif teskin ettiler. Neden zindana atıldığını sordular.
Keşişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türklerin kuşatma hazırlıkları sırasında Kostantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp alamayacağını bildirmek için remil açmasını söylediğini; remilde İstanbul’un Türklerin eline geçtiğini bildirmesi üzerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kostantin’in kızarak kendisini zindana attırdığını anlattı. Keşiş sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “demek remilim doğru imiş” diye ekledi.
Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil açmasını ve doğruyu söylerse armağanlar vereceğini bildirdi. Keşiş yenidenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu defa Fatih için remil açtı. Ve remili şöyle yorumladı:
– İstanbulhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Türklerin elinden savaş ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki ellerindeki emlak ve toprak azalacakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.
Bu falın bildirdiği sonuçtan ileri derecede meteessir olan Fatihhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ellerini gökyüzüne kaldırarak: “İstanbul’da edindiğim yerleri yabancılara satanlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah(cc)’ın gazabına uğrasınlar” diye beddua etti.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BOLCA NİNE VE FATİH SULTAN MEHMET
Babaeski’ye bağlı Mutlu Köyü’ne her yıl yüzlerce kişi Bolca Nine türbesini ziyaret için geliyor. Rivayetlere göre Bolca Nine 15. yüzyıl içinde Fatih Sultan Mehmet Edirne’ye giderken askerleriyle birlikte burada konaklamış.
Bu konaklama esnasında bu kabirde yatan hatun kişi tarafındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir yemek kazanından o kadar çok kişiyi doyurmayı başarmasıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif askerleri hayrete düşürmüş. Askerler yemeğin yetmeyeceğini söylemesi üzerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nine: “Yeyin evlatlarım bolca bolca yeyin” demiş ve yemek hepsine yetmiş ve artmış bile.
Bu hikmetli olay padişaha anlatılınca Fatih Sultan Mehmet yaşlı ninenin elini öper ve derki “Senin adın Bolca Nine olsun.” O zamandan beri bu kişinin adı Bolca Nine olarak kalmıştır.
Diğer bir rivayete görehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu yaşlı nine padişaha derki “Atlarınızın kazıkları mola yerinde kalsın ve bu isteği kabul edilir. Sabah olduğunda kazıkların yeşerdiği fark edilince Bolca Nine’nin ermiş olduğuna hükmedilmiştir.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİH SULTAN MEHMEThttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif MAHMUT PAŞA’YI NEDEN SADRAZAMLIK GÖREVİNDEN ALDI?
Fatih Sultan Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mahmut Paşa’yı Sadrazamlık görevinden alır. Bir müddet sonra yine aynı göreve iade eder. Paşa tekrar göreve iade edilincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif daha önce neden görevden alındığını Padişaha sorar.
Fatih Sultan görevden alınma sebebi olarak ona şu ibret alınacak cevabı verir: “Arnavutluk’ta savaşta zülüm ve haksızlık yapan Nasuh Bey’in bu davranışından haberin yok ise gaflettesin. Eğer haberin var da bunu önlememiş isen bu davranışa ortak olmuşsun demektir. Gafletlehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirlik olmaz. Vezirlikte kemale ulaşmayınca imaret olmaz. Vezir padişaha söylemeyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif halk refah bulup vilayet imaret ve imarat bulmaz.” demiştir.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
DÜŞMANIN SİLAHINA AYNI SİLAHLA KARŞILIK VERİN
Mısır'ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay Yavuz Sultan Selim'in huzuruna getirilmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: “Söyle bakalım Kayıtbayhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?" "- Cesaret ve kahramanlığım hâlâ var ey Sultan! Yalnızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!"; "- Anlamadım!..""- Berberilerden birihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Venedik'ten top getirerek bize satmak istemişti dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Peygamberimizinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "ok ve kılıç kullanın" şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bizehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "Yaşayan görecektir kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır" demişti. Meğer doğruyu söylemiş!"
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM’İN KÜÇÜKLÜĞÜ
Yavuz Sultan Selim henüz beş-altı yaşlarında bir çoçuktu. Amasya'daki sarayın bahçesinde ok talimi yapıyordu. Yay boyunu aşıyordu ama o bu yaşta attığını vurmaya başlamıştı. Babası Sultan II. Bayezit bir ağacın arkasında onu seyrediyordu. Yavuz son okunu da tam hedefe saplayıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dayanamadı; saklandığı yerden çıkıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif oğluna sarıldı: -Allah gücüne güç katsın oğlum. Ama niçin yalnızsın? Küçük Selim hayretle: - Yalnız değilim ki Sultan babam; Allah her yerdedir! Aldığı cevaphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bayezit'i şaşırttı ama belli etmedi.
Sarayın bahçesi ulu ağaçlarla süslüylü. Ormandan farkı yoktu. - "Oğulcuğumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif" dedi Sultan Bayezithttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif " tek başına buralarda dolaşma. Düşmanlarımız var. Allah korusun; san bir kötülük etmek isteyebilirler!" Selim durakladı. Sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif iki yaşından beri yanından ayırmadığı küçücük kılıcını çekip: - Pederim! Bu kılıcı süs için bağlamadık. İcap ederse kendimizi korumasını biliriz. Hem pederimizin korkusundan dünyanın öbür ucundaki düşmanın yüreği titrerken sarayın bahçesine girmeye kim cesaret edebilir? II. Bayezithttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hayretten donakalmıştı. Onda kimsede olmayan bir şeyler vardı. Vaktinden önce gelişmişhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aklı boyunu aşmıştı. Selim'ihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elinden tutuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saraya götürürken; "Hiç şüphem yok. Bu çocuk ilerde ne yapıp edip padişah olacak. Şimdiden ona tahtın yolunu açmalıyım." Böyle düşündü yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gün gelip Şehzade Selimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istediğini almasını bildi ve Osmanlı'nın Yavuz Sultan Selim'i oldu.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN’IN NÂŞI İLE BİRLİKTE GÖMÜLEN KUTU
Kanunî Sultan Süleyman (ö.1566) son seferi olan Zigetvar seferine çıkarkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ecel vakî olursa nâşı ile birlikte gömülmek üzere veziri Sokollu Mehmed Paşa’ya bir paket verir. Kanunî vefat edince Sokollu bu emaneti Şeyhülislam Ebussuud Efendi’ye (ö.1573) verir ve vasiyeti bildirir. Şeyhülislam kabrehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kefenli naaş dışında bir eşyanın gömülemeyeceğini bildirir.
Ceylan derisi bohçanın ibret için açıldığında içinden Kanunî’nin tahta çıktığı günden son seferine kadar icraatınınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif önemli savaş ve uygulamalarının meşru ve İslam’a uygun olduğunu bildiren fetvalar çıkmıştır. fetvaların çoğunda kendi imzasını gören koca Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin ağlayarak: "Süleyman! Süleyman! Sen kendini bu fetvalara dayanarak kurtardınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fakat bizleri kim kurtaracak?" dediği nakledilmiştir.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
CARİYENİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN AŞKI VE YAVUZ SULTAN SELİM HAN
Yavuz Sultan Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Mısır'ı fethettiğinde bir süre orada kalır. İdareyi eline alıp kendi hâkimiyetini yerleştirmek için bu elzemdir. Bu sırada bir çadırda kalıyor. Çadırı süpürüp temizleyenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yemeği yapan Mısırlı bir cariye vardır kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yavuz Selim Han sabah çıkıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cariye geliyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif akşam olunca da Yavuz Selim Han çadırına dönüyor.
Cariye nasıl olduysa bir kaç defa Yavuz Sultan Selim Hanı görür ve Ona âşık olur. Lâkin umutsuz bir aşk. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padişahı Halife-i Rûy-i Zeminhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğer tarafta basit bir cariye...
Fakat cariyenin aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşıp da kalbine sığmaz hale gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne yapacağını bilemez halde Halifeye açılmaya karar verir. Lâkin aradaki uçurum cariyeyi iyice çıkmaza sokar ve kararsız hale getirir. Bir yandan aşkının dayanılmaz baskısıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diğer yandan aradaki devâsâ farkın kendini engellemesi arasında bocalayan cariye Halifenin karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamadığındanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yazıyla ilân-ı aşk etmeye karar verir. Ve üç kelimelik bir not yazarak Halife hazretlerinin yatağına bırakır. Notta sadece üç kelime yazılıdır:
“Derdi olan neylesin?”
Akşam çadırına gelip de yatağının üzerinde küçük bir kağıt parçası bulan Yavuz Sultan Selim Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kağıdı okuyunca bu notu yazanınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Ve kâğıdın arkasına cevabını yazar:
“Derdi neyse söylesin.”
Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Bir müddet sonra Cariye temizlik için çadıra geldiğinde ilk iş olarak kâğıdı arar. Kâğıdı bıraktığı yerde duruyor bulur. Kaparcasına kâğıdı alıp okuduğunda heyecanı bir kat daha artar. Halifenin cevabından cesaretlenen cariyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâğıdı çevirip dünkü notunun altına şu cümleyi ekler:
“Korkuyorsa neylesin?”
Akşam olur. Halife çadıra döner. Kâğıdı okur ve cevabı yazar:
“Hiç korkmasın söylesin.”
Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir: Aşkını bu akşam halifeye söyleyecek. Ne olacaksa olsun artık. Ve o gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip Halifeyi beklemeye başlar. Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Halifeyi görünce hemen ayağa kalkıp temenna durur. Yavuz Selim Han "Buyurunuzhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizi dinliyorum" deyincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cariye tüm cesaretini toplamaya çalışırkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olmuştur. Kalbi yerinden fırlarcasına atarkenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif titrek ve mahcup bir sesle: "Efendim...” der. “Cariyeniz... Size..." ve cümlesini tamamlayamadan yığılıp kalır.
Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyeninhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu tertemiz aşkı karşısında Koca Halife gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der:
“Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.”
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HEYBET KELİMESİNİN MÂNÂ BULDUĞU ŞAHSİYET:MOLLA GÜRÂNÎ HAZRETLERİ
1440’lar. Hani II. Murat Hân'ın hüküm sürdüğü yıllar. Devrin âlimlerinden Molla Yegân hacca gider. Dönüşünde Kâhire’de mola verir. İlim meclislerine katılır. Üç beş gün de olsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dağarcığını doldurmaya çalışır.
İşte bu sohbetlerden birindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif genç ama heybetli bir âlim dikkatini çeker. Az konuşurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öz konuşur. İfâdeleri sâdehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama sağlamdır. İnsanların zor kavrayacağı mevzûlardan konuşurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama onu çocuklar bile anlar. Tek cümleye ciltleri sığdırır sonra. Söz ona geldiğinde cemaât taş kesilirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nefesini tutar. Edeple hisse kapmaya bakarlar.
Molla Yegân bu vakarahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu heybete âşık olur. Çıkışta cesâretini toplayıp yaklaşırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Senin” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Buralarda zâyi olmana dayanamam. Eğer ilminin kıtalar ötesinde yankılanmasını istiyorsanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç düşünmehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gel benimle! ”
Genç âlimin dünyâlıkta gözü yoktur. Ancak “hizmet!” denilince akan sular durur. Hem böylesine samîmi bir teklife nasıl “hayır” denir ki?
Molla Yegân Edirne'ye varınca Sultân'ı ziyâret eder. Murat Hân lâtifeyle takılır: “Bize oralardan ne getirdin? ”
Molla Yegân “Öyle bir âlim getirdim ki Sultânım.” derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Târifi gayri kâbilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif meğer ki tanışsanız gerek! ” Padişâh merâkla sorar:
-Nerede?
-Dışarıda efendim.
-Aman hahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bekletmek ne haddimize.
Ve buyur ederler. Mübâreğin önce gölgesi düşer eşiğe. Sonra dağ gibi bir adam girer. Başı âdetâ tavana değerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif esmerdir. Sarığından taşan saçları heybet verir ona. Sakalı simsiyahtırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hattâ siyah ötesi. Ama dişleri inci incidir ve gözleri ateş gibi. Mütebessimdirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif lâkin düğme ilikletir insana. O koca koca ağalarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirler toparlanma ihtiyâcı hissederler. Sükûtu Molla Yegân bozar. “İsmi Ahmed bin İsmâil efendim” der. “Ama Araplar onu Molla Gürânî diye tanırlar. Sûriyelidir.” Murat Hân'ın içi ılıcık olurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu âlime kanı kaynar. Önce Hüdâvendigâr medresesine tâyin ederhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ardından Yıldırım Medreselerini de ona bağlar. Zaman Molla Yegân’ı haklı çıkarır. Bu kutlu ocaklardan pırıl pırıl âlimler yetişir ve diğerlerine fark atarlar. Öyle ya Molla Gürânî’de okumak bir ayrıcalıktır.
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BAĞDAT'IN KAPISINI AÇAN GENÇ;
GENÇ OSMAN
Adı kahramanlık türkülerine konu olan Genç Osmanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 1630 yılında Padişah 4. Murad tarafından düzenlenen ikinci Bağdat seferinde yer alan 17 yaşında bir delikanlıydı. Genç Osman’ın tavsiyesiyle dökülen toplarla Bağdat ele geçirilir. Genç Osman savaşta iki eli kesilmesine rağmen sancağı düşürmez ve ordunun en önünde gider. Bir adamın onu görüp hayret etmesi üzerine bayrak yere düşer ve Genç Osman şehit olur.
1914 ile 1917 yılları arasında Bağdat uğruna canını veren 187 askerlehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şehrin kapılarını ilk açan Genç Osmanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bağdat’taki şehitlikte yan yana yatıyor.
Mehteran takımlarının cenk öncesinde çaldığıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen her kulağın aşina olduğu şu sözler kazınmış Genç Osman Şehitliği’ndeki mozoleye: “İptida Bağdat’a sefer olandahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Atladı hendeği geçti Genç Osman. Vuruldu sancaktarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaptı sancağı; iletti burcahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dikti Genç Osman. Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Gören düşmanların tedbiri şaştı. Allah Allah deyip geçtihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Genç Osman...”
Irak’ta Bağdat Şehitliğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Osmanlı Şehitliği ve Kut–el Amare Şehitliği olmak üzere üç Türk şehitliği bulunuyor. Buralarda binlerce şehit yatıyor.
Genç Osmanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tarih sayfalarına 1630 yılında Padişah 4. Murad’ın Bağdat seferi öncesinde geçti. Kahramanlığı dilden dile anlatılarak efsaneleşti. Tarihçi Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün ‘Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman’ adlı eserinde Genç Osman’ı özetle şöyle hikaye eder: “Bağdat seferine çıkacak olan Padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tellalları çağırtıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bıyığına tarak batabilecek yaşta olgun kimselerin orduya katılmasını ister.
Ordudaki kumandanlardan birinin genç yaşta bir oğlu vardır. Sultan’ın huzuruna çıkarılan bu çocuğa padişahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Bıyığına tarak batmayanın orduya katılmamasınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aksini yapanların öldürüleceğini bilmiyor musun?” diye sorar. Delikanlı sakalınınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içinde olduğunu söyleyerek tarağı dudağına saplar. Bu durum da sultanın hoşuna gider ama Genç Osman ilk Bağdat seferine götürülmez ve şehir ilk saldırıda alınamaz.
Abdulkadir Geylani Hazretlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Genç Osman’ın rüyalarına girerek top konusunda öğütler verir. Barut yerine toprakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gülle yerine taş koymalarını öğütler. Genç Osman’ın Sultan’la beraber sefere çıkması ve Abdulkadir Geylani’nin tavsiyeleri üzerine hareket edilmesi sonucu kale surlarında gedik açılır. Ve şehir ele geçirilir. Genç Osman iki eli kesilmesine rağmen sancaktar olduğu için sancağı düşürmezhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ordunun önünde gider. Bir adamın onu görüp hayret etmesi üzerine ise bayrak yere düşerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Genç Osman şehit olur.”
-
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
SULTAN BÂYEZÎD’İ AĞLATAN SÖZLER!
Sultan İkinci Bâyezîd Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bâyezîd Câmii’ni yaptırıncahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir Cumâ günü câminin açılışı için geldi ve Baba Yûsuf Sivrihisârî’yi de dâvet etti. Baba Yûsuf Sivrihisârîhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif namazdan sonra kürsüye çıkıp vaaz etmeye başladı. Tesirli sözleriylehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Pâdişâh ve câmide bulunan cemâat ağlamaya başladı ve bu ağlama ile câmi inledi. Câminin açılışını seyretmek için geliphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dışarıda bekleyen üç Hıristiyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Baba Yûsuf hazretlerinin tesirli sözlerinden ve cemâatin topluca ağlamasından çok etkilenmişlerdi. Bu üç Hıristiyanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Müslüman olmaya karar verdiler. Hemen câmiye giriphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Baba Yûsuf Sivrihisârî’nin huzûrunda Müslüman oldular. Bu hâdiseyi gören Sultan İkinci Bâyezîd Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yaptırdığı Bâyezîd Câmii’nin ilk açılışında böyle bir hâdisenin vukû bulmasından dolayı çok sevindi. Sonra bunlara pek çok para ve mal hediye etti. Ayrıca vezîrlerinin de vermelerini söyledi. Böylece Müslüman olmakla şereflenen üç kişihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dünya ve âhiret saâdetine kavuştular.
Baba-oğul gibiydiler..
İkinci Bâyezîd Hanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Baba Yûsuf Sivrihisârî’yi çok severhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sohbetinde bulunurdu. O da Sultanı çok severdi. Baba ve oğulluk sözleşmesi yapmışlardı. Bir sohbetlerinde pâdişâh ona; “Hacca gideceğin zaman mutlaka bana gel görüşelim” demişti. Bundan sonra Baba Yûsuf memleketine dönüphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orada bir müddet kaldı. Memleketinde iken rüyâsında Kâbe’de Hacer-i esved yanında manzûm bir kitap yazması işâret edildi. O zamana kadar hiç şiir yazmamıştı. Bu rüyâdan sonra şiir yazma kâbiliyeti hâsıl oldu. Sonra hacca gitmek üzere hazırlanıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Pâdişâh İkinci Bâyezîd Hanı görmek üzere İstanbul’a gitti. Pâdişâh ona bir mikdâr altın verip; “Bunlar helâldir. Kendi elimle kazandım. Bu altınları Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellemin türbe-i mutahherasının kandillerine harcarsın. Mübârek türbesinin yanındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif “Yâ Resûlallah! Ümmetinin koruyucusuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif günahkâr kul Bâyezîd sana selâm söyledi ve bu helâl altınları türbenin kandillerine yağ almak için gönderdi” dersin. Sonra; “Bu hediyenin kabûlü için yalvarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin vâsıtanla kabûl olacağını ümid ediyorum.” dedi. O da bu isteğini yerine getirmek üzere altınları alıphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vedâlaştı ve yola çıktı.