Hz. Bilâl’in Hz. Safiyye’yi Getîrmesî
Hz. Bilâl’in Hz. Safiyye’yi getirmesi
Hz. Bilâl, Hz. Safiyye’yi yine esir düsen amcasi kizi ile alip getirirken onlari Yahudi erkeklerinden iki kisinin cesedinin yanindan geçirdi. Amcasi kizi bu manzarayi görür görmez feryad ve figana basladi. Yüzünü parçalayip, basina topraklar saçti.
Uzaktan durumu farkeden Resûl-i Ekrem Efendimiz, yanina gelen Hz. Bilâl’e söyle buyurdu:
“Ey Bilâl! Senden merhamet ve sefkat duygusu sökülüp atildi mi ki, bu kadincagizlari ölülerinin yanindan geçiriyorsun?”1
Hz. Bilâl mahcup mahcup huzurda boynunu büktü. “Yâ Resûlüllah! Zâtinizin bundan rahatsiz olacagini tahmin etmemistim” diyerek özür diledi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), Hz. Safiyye’yi arka tarafina almalarini emrederek üzerine de omuz atkisi örttü. Bunun üzerine Sahabîler, Peygamber Efendimizin (a.s.m.), onu kendisine baskomutanlik hakki (Safiy) olarak aldigini anladilar.2
Peygamber Efendimizin harp sonrasi bir prensibi de, maglup ettigi veya teslime mecbur biraktigi düsmanla uzlasma yoluna gitmesi idi. Hz. Safiyye âilesi, Yahudiler arasinda itibarli ve serefli bir âile idi. Elbette, onun mevkiinin muhafazasi Islâmiyet ve Müslümanlar için iyi neticeler ve faydalar dogurabilecekti. Bir diger husus da Resûl-i Ekremin bazi evliliklerinde siyasi durumu göz önünde bulundurmasi idi. Bir kabilenin veya bir kavmin ileri gelenlerinden birinin kizini almakla, o kavmi, o kabileyi düsman ise Islâmiyet ve Müslümanlara karsi düsmanliklarini en azindan hafifletip yumusatiyor, dost ise bu dostlugun daha da kuvvet bulmasini sagliyordu. Hz. Cüveyriye ve Hz. Ümme Habîbe ile evlenmelerinde bu hususlar gayet açik bir sekilde görülür.