Ümmü Külsüm, Peygamberimize Ilticâ Ediyor
Ümmü Külsüm, Peygamberimize Ilticâ Ediyor
Hudeybiye Anlasmasinin üzerinden fazla bir zaman geçmemisti ki, Peygamberimizin Mekke’deki azili düsmanlarindan Ukbe bin Ebî Muayt’in Müslüman olan kizi Ümmü Külsüm, bir yolunu bulup Medine’ye geldi. Resûl-i Ekrem Efendimize iltica edip söyle dedi:
“Yâ Resûlallah! Ben, dinim için onlarin yanindan kaçip senin yanina geldim! Beni koru, müsriklere geri çevirme! Beni kâfirlere geri çevirecek olursan, bana iskence yaparlar, dinimden döndürmeye çalisirlar.”1
Bunun üzerine inen âyet, Peygamber Efendimizin nasil hareket etmesi gerektigini tayin etti:
“Ey îmân edenler! Mü’min kadinlar hicret etmis olarak size geldiginde onlari imtihan edin. Onlarin îmânini Allah hakkiyla bilir. Eger mü’min olduklarina kanaat getirirseniz onlari kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl degildir; onlar da bunlara helâl olmaz. Müsrik kocalarinin onlara verdigi mehri iâde edin. Mehirlerini verdiginiz takdirde o kadinlarla evlenmenizde sizin için bir günah yoktur. Kâfir kadinlari da nikâhiniz altinda tutmayin; onlara verdiginiz mehri geri isteyin. Kâfirler de size katilan Müslüman hanimlarina verdikleri mehri geri istesinler. Allah’in hükmü budur; aranizda O hükmeder. Allah herseyi hakkiyla bilir, herseyi hikmetle yapar.”2
Bu âyet-i kerime, Hudeybiye Sulhundaki Medine’ye hicret ve ilticâ edecek Müslümanlarin iâdesi ile ilgili maddenin erkeklere mahsus oldugunu, kadinlara sâmil bulunmadigini ortaya koyuyordu.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, müsriklerin arasindan Medine’ye çikip gelen erkekleri iâde ettigi halde Müslüman kadinlari geri çevirmedi.
Nitekim, Ümmü Külsüm’ü de kardesleri Velid bin Ukbe ile Umâre bin Ukbe Medine’ye gelerek istedikleri zaman; Resûl-i Ekrem, “Muâhededeki o sartin hükmünü, Allah, kadinlar hakkinda bozdu, ortadan kaldirdi” buyurarak Ümmü Külsüm’ü onlara teslim etmedi.
Bu âyetin nazil olmasindan sonra Mekke’den Medine’ye hicret eden kadinlar bir nevi imtihana tâbi tutuluyorlardi. Onlar, “Vallahi biz, sadece Allah’a ve Resûlüne ve Islâmiyete olan muhabbet ve bagliligimizdan dolayi çikip geldik. Yoksa ne koca, ne mal, ne baskasina olan kin ve bugzumuz sebebiyle gelmedik” diye yemin ediyorlardi.
Bunun üzerine Medine’de kalmalarina müsaade edilip geri çevrilmiyorlardi. Böyle yeminde bulunanlarin mehirleri de kocalarina iâde ediliyordu.1
Inen âyet-i kerimede ayrica mü’minlere “Kâfir olan kadinlarinizi artik nikâhiniz altinda tutmayin” diye emrediliyordu.
Bunun üzerine Hz. Ömer, o zamana kadar nikâhi altinda bulunup Mekke’de oturan müsrik iki hanimini bosadi.2