-
Hicretin Üçüncü Senesi
Hicretin Üçüncü Senesi
Şair Kâ’b bin Eşref’in Öldürülmesi
Kâ’b bin Eşref, muhteris bir Yahudî, meşhur bir şâirdi. Bilhassa muhteşem Bedir muzafferiyetinden sonra, kıskançlık ve düşmanlığından Peygamberimiz ve Müslümanları hicveder dururdu. Mekke’ye giderek de müşrikleri Müslümanlara karşı tahrik eder Bedir’de öldürülen müşrikler için mersiyeler düzerek onların intikam ve düşmanlık hislerini kabartmaya çalışırdı. Medine’de ise, Müslümanların kız ve hanımlarına dil uzatacak kadar küstahlık ederdi.
Şiir ve hitabetin Arap hayatında büyük rol oynadığından daha evvel bahsetmiştik. O günün şiir ve hitabeti bugünün matbuâtı seviyesinde tesir icrâ ediyordu. Dolayısıyla bu Yahudî şairin İslâm düşmanlığı yalnız kendisine ait kalmıyor, etrafa da sirayet ediyordu. Bu bakımdan Resûl-i Ekrem bu menhus adamın şiirleri üzerinde fazlasıyla duruyor, önüne geçmek için çareler arıyordu.
Kâ’b’ın, yalnız şiirleriyle İslâm düşmanlığı yapmakla iktifâ etmediğini, hattâ Peygamberimizin vücudunu ortadan kaldırmak için menfur bir planla suikast tertiplediği de kaynaklarda yer almaktadır.
Böyle bir adamın vücudu, İslâmiyet için zarardı. Bu bakımdan da yok edilmesi gerekiyordu.
Bu işi Resûl-i Ekremin müsaâdesiyle Ashabdan Muhammed bin Mesleme iki-üç arkadaşıyla üzerine aldı. Bir gece vakti evine giderek onu öldürdüler.1
Kâ’b bin Eşref gibi şöhret sahibi birinin öldürülmesi Yahudîler arasında büyük bir panik meydana getirdi. Kabilesinden bazıları Hz. Resûlullahın huzuruna çıkarak, Kâ’b’ın masum olduğunu, öldürülmeyi hak etmediğini şikayet suretinde arzedince, aldıkları cevap şu oldu:
“O, bizi hicv ve Müslümanlara diliyle eziyet etti. Müşrikleri de bizimle harbe, bizimle uğraşmaya teşvik etti.”1
Bu hâdiseden sonradır ki, tarihte fitne ve fesad çıkarmakla meşhur olan Yahudîler, bir nebze de olsa Peygamber Efendimiz ve Müslümanlara karşı hürmetkâr ve yumuşak davranmaya başladılar. Açıktan açığa hakaret ve tahrikte bulunmadılar, ama âdeta kanlarına karışmış bozgunculuk mesleklerinden gizli ve âşikar hiç bir zaman da vazgeçmediler.
* * *