-
Hz. Zeyd’in sehâdeti
Hz. Zeyd’in sehâdeti
Bir elinde beyaz sancak düsmanla gögüs gögüse kahramanca çarpisan büyük kumandan Hz. Zeyd, Bizanslilarin mizrak darbelerine maruz kaldi ve vücudu delik desik oldu. Kanlari etrafa siçriyordu. Ayakta duracak gücü kaybeden bu büyük insan, mukaddes gayesine kendisini seve seve fedâ etmenin mânevî haz ve huzuru içinde yere düsüp sehâdet mertebesine ulasti.1
Sancak, sahibini bekliyordu. Hz. Zeyd’in sehid oldugunu gören Hz. Resûlullahin tâlimati geregi sancagin yeni sahibi, yani kumandan Hz. Câfer, bir ok sür’atinde siçrayarak o mübârek ak sancagi kaptigi gibi omuzladi.2 Düsman kalabaligini ve kudurgan saldirisini hiçe sayarak saflari arasina elde ak sancak, cesur ve yigitçe daldi. Zeyd’in sanli, serefli âkibetine ugrayacagini bile bile kiliç sallamaya devam etti. Düsman kalabalikmis olsun… Kuvvetliymis, ne çikar? Yigit her seye ragmen kendi vazifesini yapacaktir. Zaten yigitlik, verilen vazifeyi hakkiyla yerine getirmek degil de nedir? Hem sehid olsa neyi kaybedecektir? Dünya hayatini mi? Olsun, ebedî bir hayat var ya! Dünya hayatini verip, ebedî hayatta imrenilecek mertebeleri kazanmak az sey mi?