Cevap: EvrIm TermInolojIsI
Ibrahim Hakki Hz.leri burada tahavvülat-i zerrat'tan (atom ve moleküllerin hal degistirmesi) bahsetmekte, bu elementlerin kademe kademe hangi mertebelerden geçerek insan vücudunda yer aldigina isaret etmektedir. Nitekim, bu ifadelerinden bir kaç paragraf sonra meseleyi iyice açikliga kavusturmakta ve söyle demektedir:
"O akici vücut, bitki alemine girerken bazi afetler, hastaliklar ona saldirir ve bu yüzden bitki olmaz. Yahut bitki olurken kemale gelmeden, olgunlasmadan evvel bozulur. Bitkilik vasfini kaybeder ve hayvanlara yem olmaktan çikar. Yahut hayvana yem olacak duruma gelir. Fakat yenmeden evvel yok olur gider ve bu yolda, bu suretle nice yillar gecikir. Bazen de bir hayvan, insanin yemesine elverisli bir duruma gelmisken yenmeden evvel bozulur ve bu yüzden hayvani insan mertebesine naklettirmeye, dönüsmeye engel olur. Bazen de bozulmadan insan mertebesine naklolur" (2).
Bu ifade hiç bir yoruma yer birakmayacak kadar açiktir. Burada nazara verilmek istenen husus; elementlerin tahavvülat (hal degistirme)'la bir mertebeden digerine geçtigidir. Topraktan bitki vasitasiyla alinan faraza bir sodyum atomu, çiçekte canlilik kazanmakta, koyunda daha hareketli bir hale geçmekte, insan bünyesine gelince en yüksek mertebeye ulasmis olmaktadir. Simdi fennen tesbit edilen de bunun haricinde bir sey midir? Vücudumuzda görev yapan atom ve moleküller, bitki ve hayvani gidalardan aldigimiz elementler degiller mi? Aslinda toprakta bulunan elementlerden dogrudan istifade edemedigimiz için bitki ve hayvanlar devreye girmektedir. Islam alimleri bu geçisi tasvir etmektedirler.
Ibrahim Hakki, canlilarin yapi benzerliklerine göre siniflandirildigina da dikkati çekmekte ve madenlerle bitkiler arasinda ara varligin mercan, bitkilerle hayvanlar arasindakinin hurma, hayvanlarla insanlar arasindakinin de maymun olduguna isaret etmektedir.
Görüldügü gibi, bu bir siniflamadir. Canlilarin hikmetle ve kademe kademe yaratildigina, bunlar arasinda yapi benzerliklerinin bulunduguna dikkat çekilmektedir. Darwin'in, "tabii seleksiyonla basit bir türden yüksek yapili organizmalarin tesadüfen tesekkül ettigi" görüsüyle yukaridaki ifadeler, birbirleriyle iltibas edilmeyecek kadar açiktir.
Bütün bunlara ragmen, belirtmeye çalistigi görüslerde yanlis anlasilma söz konusu ise, mesuliyet yine O'na ait degildir. Çünkü Ibrahim Hakki eserinin çogu yerinde baskalarinin görüslerini nakleder. Nitekim bu konuya da; "Ey aziz, hikmet ehli demislerdir ki" sözüyle baslamis ve böylece bu hususla alakali mesuliyeti onlara yüklemistir. Isin asli da odur. Çünkü bunlar ayet ve hadislerden degil, hikmet ehlinden nakillerdir.
Ibrahim Hakki Hz.leri ilk insanin yaratilisiyla alakali olarak da su ifadeyi kullanmistir: "Cinlerin yaratilisindan 20 bin yil sonra Cenab-i Hak. Hz. Adem (as)'i yaratmak isteyince Azrail (as)'i yeryüzüne gönderip ona, yedi iklimden toprak aldirmis ve sonra Cebrail (as)'i gönderip o kuru topragi yogurtup hamur haline getirtmis ve 40 gün o sekilde bekletmistir. Sonra Cenab-i Hak bu hamura, Numan vadisinde, en güzel sekilde suret vermis ve kendi ruhundan basina üfürerek diriltmis ve melekleri ona secde ettirip, yeryüzünde evlatlarina peygamber yapmistir" (3).
Cevap: EvrIm TermInolojIsI
Simdi bu fikirleri, dile getiren bir alimi, insanin maymundan evrimlestigini savunan bir kimse olarak takdim etmek, Ibrahim Hakki'yi kendi adina konusturmak olur ki, bu da en azindan tarafsiz ilim ahlakiyla bagdasmaz.
O'nun, bütün canlilarin en uygun tarzda yaratildigini belirten su ifadesi de oldukça dikkat çekicidir:
"Cenab-i Hak, her seyi münasip, yerli yerinde ve güzel bir ortamda yaratmistir. Her canliya yarasan ve yarayan ve her organin durumuna uygun olan mizaci, tabii bir yapiyi ona vermistir. Ve bütün alemde olan mizaçlarin en uygununu ve en mükemmelini insana ihsan etmistir. Her organa en uygun ve yararli mizaci, tabiati, yapiyi vermistir." (4).
Bu ifadeleri kullanan birisinin evrimci olmasi mümkün mü? Esasen insanoglunun ilk yaratilisina izah aramasi tabii bir ihtiyaçtir. Dolayisiyla Islam alimleri de müsahedeye uygun yorum getirmislerdir. Geçmisteki ilim, günümüzdekinden farkli bir yoruma imkan vermis de olabilir. Bu bakimdan yaratilis meselesine izah getirmeye yönelik yeni ilmi buluslara, eski düsüncenin hükümleriyle karsi çikmanin makul bir izahi yoktur.
Son devrin Diyanet isleri baskanlarindan A. Hamdi Akseki de evrim meselesini söyle degerlendirir:
"...Ahadis (hadisler) ve asar (selef alimlerinin sözleri) ile Ayat-i Kerime'nin hey'et-i umumiyesinden bilistidlal Hz. Adem'in ilk insan ve ilk peygamber olduguna ve topraktan yaratildigina itikad ediyoruz. Cumhur-u müsliminin ve ehl-i sünnetin mezhebi budur" (5).
Bu konudaki görüsü istismar edilenlerden birisi de merhum Hamdi Yazir'dir. Aslinda O'nun bu konuyu degerlendirisi, hiç bir yoruma yer birakmiyacak kadar açiktir. Su ifadeleri meseleyi gayet güzel açiklar:
"Bütün hayvan vücutlari mükemmel bir tasnif ile tertip edildigi zaman görünüyor ki, aralarinda noksanliktan kemale dogru, yani, basitten mürekkebe giden bir derecelenme vardir. Bununla beraber her bir cinsin diger cinsten hasil olduguna dair bir tecrübeye, bir sahide de rastlamiyoruz. Insan insandan doguyor, aslan aslandan, at attan, maymun maymundan, köpek köpekten vs. Böyle olmakla beraber, bu tecrübeye ragmen, ayni menseden, yani topraktan gelmeye dayanilarak burada da bir mantik yapiliyor. Hayvan cinslerinin birbirine benzemesini, istihale veya tekamülle basitten yüksek yapilinin hasil olduguna bagliyorlar. Bu suretle bir gün gelmis ki, hayvanin biri ve mesela bir takdire göre maymunun biri veya birkaçi, insan doguruvermis ve insanlar bunlardan türemis. Biz daima gögsümüzü gere gere ve ilmi yoldan hiç ayrilmayarak deriz ki, ayni menseden gelme davasi dogrudur. Evvela bütün hayvanat için bu mensein asli maddedir, basit unsurlar ve elementlerdir. Bir baska ifade ile topraktir. Bu maddeden hayatin meydana gelebilmesi ise, ilim, irade, kuvvet, kudret sahibi harici bir sebebe baglidir ki, o basit seyden canli hasil olabilsin. Çünkü, noksandan, kendi kendine bir kamil hasil olamaz. Mesela bir okkalik siklet (agirlik) iki okkalik sikleti sürükleyemez. Çiktigi, sürükledigi farz edilse, bir seyin yok iken sebepsiz, illetsiz meydana geldigini kabul etmek lazim gelir. O zaman akil, ilim ve fen yoktur.
Cevap: EvrIm TermInolojIsI
...Aralarinda mertebe yakinligi bulunan hayvan cinslerini, tecrübenin aksine olarak, birbirinden istihale ettirmek veya dogurtmak ne tabiidir, ne de zaruridir... "Kurbagalar baliktan dogmus" demek için, görülmüs bir misale ihtiyaç vardir. Gözlenmis bir numune olmadigi ve mantiki bir zaruret de bulunmadigi halde böyle bir hüküm, elbette fenni ve felsefi bir hüküm degildir.
Bunun hangisinin hangisinden dogdugunu mantik bildiremez. Bunu ya müsahede (gözlem) ya tecrübe veya vahiy bildirir. Halbuki simdiye kadar baliktan kurbaga, maymundan insan dogdugu asla görülmemistir. Ve bu iddia tecrübe mahsulü olan Pastör nazariyesine de tamamen muhaliftir... Vahiy ise bize, ...Siz insansiniz. Insan olunuz, kardes olunuz, hepiniz bir babanin evladisiniz diyor... Bütün bunlardan yakini olarak bildigimiz bir sey varsa, o da ilk insanin arzin sinesinde dogmus olmasidir" (6).
Islam'in bu konuya bakisini su cümleler ne güzel dile getirmektedir:
"Alemde görünen su nakislar, su cilveler bütün isimleri kudsiyye ve cemile olan Celal sahibi Cemil bir Zatin tazelenen sanatlaridir, tahavvül eden nakislaridir. Hikmetle degisen mühürleridir...
Meyveler, güzel tad, koku ve sekilleriyle istahimizi açip, kendilerini müsterilerine feda ediyorlar. Ta ki, nebati hayat mertebesinden hayvani hayat mertebesine terakki etsinler."
Görüldügü gibi, Islam alimlerinin bu konudaki görüsleri tahavvülat-i zerreye (elementlerin hal degistirmesine) dayanmakta, topraktan canlilar tarafindan alinan elementlerin, onlarin bünyelerinde kazandigi mertebelere dikkat çekilmektedir.
El-Cahiz, Ihsan-üs-Safa, Ibn-i Miskeveyh, Nizam-i Aruzi Semerkandi, Nasir-i Tusi, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Muhammed Kazvini, Ibn-i Haldun, Kinalizade Ali Efendi, Abdü'l-Kadir-i Bidil gibi Islam alimleri ve felsefeciler bu konuyla alakali olarak, ufak tefek ifade farkliliklarinin ötesinde, esasta ayni manalari tekrar ettikleri için onlarin görüslerine yer vermeye gerek görmedik.
Esasen Islam alimlerinin evrim diye bir problemi yoktur. Çünkü onlar, alfabenin 29 harfini bilen ve bununla istedigi kelimeyi yazabilen birisinin, "balik" yazdiktan sonra, "kurbaga" yazmak için muhakkak "balik" kelimesindeki harfleri kullanmasinin gerekli olmadigini çok iyi bilirler. Dolayisiyla baligi yaratan bir kudretin, kurbagayi da, maymunu da, insani da ayri ayri yaratabilecegini düsünürler. Ve onlar; "Neviler için birer evvel baba lazimdir... Beseriyet ve sair hayvanatin teskil ettikleri silsilelerin mebdei (baslangici) en basta bir babada kesildigi gibi, nihayeti de son bir ogulda kesilip bitecektir" görüsünü kabul ederler.