Mümin kardesinin nefsini kendi nefsine tercih etmek.
Mümin kardesinin nefsini kendi nefsine tercih etmek...
Iman edenlerin sakinmasi gereken tavirlardan biri de insanin nefsindeki 'cimrilik ve bencillik' duygusudur. Allah "Gerçekten, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratildi. Kendisine bir ser (kötülük) dokundugu zaman feryadi basar. Ona bir hayir dokundugunda engelleyici olur (veya cimrilik eder)." (Mearic Suresi, 19-21) ayetleriyle insanin bu özelligine dikkat çekmistir. Ihlasi kazanabilmek için insanin nefsindeki bu negatif özelligi yenmesi ve bunun yerine özverili ve fedakar bir ahlaki kendinde yerlestirmesi gerekir. Çünkü Allah "... Kim nefsinin bencil-tutkularindan (ya da cimri tutumundan) korunursa; iste onlar, felah (kurtulus) bulanlardir." (Tegabün Suresi, 16) ayetiyle insanin kurtulusa erebilmesi için bu bencil tutkularindan arinmasi gerektigini bildirmistir.
Insanin nefsini bu yönde egitebilmesi ise son derece kolaydir. Önemli olan kendisini yeterli görmemesi, nefsinin sesine her zaman süphe ile yaklasmasidir. Ancak bencillik ve cimrilik kavramlarini da yanlis anlamamak önemlidir. Cahiliyede bazi insanlar Allah korkusundan ve ahiret inancindan yoksun olmalari sebebiyle bencilligi ve cimriligi adeta bir hayat felsefesi haline getirmislerdir. Bu kisiler her zaman önceligi kendilerinde bilmeyi, herkesten çok kendi menfaatlerini koruyup kollamayi uyaniklik olarak algilar ve bunun iyi bir özellik oldugunu zannederler. Bu nedenle de yaptiklariyla Allah katinda nasil bir sorumluluk yüklendiklerini hesaba katmazlar. Insanin Kuran ayetlerini düsünürken, cimri ve bencil tutkulari sadece bu tarz insanlara ithaf edip, konuyu sadece cahiliyedeki insanlarla sinirlamasi yanlis olur. Bu insanlar bu ahlaki en uç noktasinda yasamaktadirlar, ancak cimriligiyle ya da bencillikleriyle ön plana çikmamis pek çok insan da gizli ya da açik olarak nefsinde bu duygulari barindirabilmektedir. Bu da bu kimselerin her sart ve durumda ihlasli davranabilmelerini, olaylar karsisinda halisane tavirlar gösterebilmelerini engellemektedir. Insanin nefsini bu kötülüklerden temizleyebilmesi ise son derece kolaydir; bunun için Kuran ahlakini eksiksiz ve kusursuz bir sekilde yasamasi yeterlidir. Bediüzzaman Said Nursi, Kuran ayetlerinde bu konuya getirilen çözüme bir sözünde söyle dikkat çekmistir:
"Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazirlayip imani (gönüllerine) yerlestirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen seylerden dolayi içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açiklik (ihtiyaç) olsa bile (kardeslerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularindan' korunmussa, iste onlar, felah (kurtulus) bulanlardir." (Hasr Suresi, 9) sirriyla ihlas-i tâmmi kazaniniz.2
Allah ayetinde müminlerin kendilerinde bir eksiklik, açiklik ya da ihtiyaç olsa bile diger mümin kardeslerinin nefislerini kendilerinden üstün tuttuklarini, tercih yapmalari söz konusu oldugunda da kendi nefislerinden degil kardeslerinden yana tavir koyduklarini bildirmistir. Medine'de yasamakta olan Müslümanlar, Mekke'den hicret ederek gelen ihtiyaç içerisindeki mümin kardeslerine infak etmekten, kendileri zor durumda kalarak bile olsa onlari yerlestirip barindirmaktan dolayi içlerinde hiçbir sikinti duymamislardir. Aksine Allah rizasi için nefislerinin bencil ve cimri tutkularini yenmis olmaktan ve kardeslerinin nefislerine öncelik tanimis olmaktan dolayi da büyük bir sevinç ve mutluluk duymuslardir. Çünkü söz konusu sartlar altinda Kuran'a en uygun, en vicdanli ve en ihlasli olan tavrin böylesine bir fedakarlik göstermek oldugunu bilmektedirler. Ayrica Allah bu fedakarliklarin karsiligini dünyada da ahirette de kat kat artiracak ve fazlasiyla onlara geri verecektir. Kuran'da Allah'in bu ahlaki gösteren kimselere verecegini vaat ettigi karsilik söyle bildirilmistir:
Eger Allah'a güzel bir borç verecek olursaniz, onu sizin için kat kat arttirir ve sizi bagislar. Allah Sekûr'dur (sükrü kabul edip çok ihsan eden), Halim'dir (cezayi vermekte acele etmeyendir). (Tegabün Suresi, 17)