Nefsin yaratilmasinin sebebi
Nefsin yaratilmasinin sebebi
Nefs, insan ve cinde kötülüklerin kaynagi olarak yaratilmistir. Kötülüklerin kaynagi olarak yaratilan nefs için; “Allahü teâlâ, nefsi yaratmasaydi, insanlar onun aldatmasindan kurtulurdu. Kimse kötülük yapamaz, herkes Cennete giderdi” denmektedir.
Bu konuda, Islam âlimlerinin büyüklerinden Imam-i Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Bu dünyada, her mahlukta, her seyde, Allahü teâlânin hem rahmet sifati, hem de kahir, gadap sifati zuhur etmektedir. Su, insanlarin, hayvanlarin ve bitkilerin yasamalari, temizlik, yemek ve ilaç yapmak için lazim oldugu gibi, denizde binlerce insan bogulmakta, sel sulari evleri yikmaktadir. Soguk su içen, hasta olmaktadir. Ates, ekmek, yemek pisirmek ve kisin isinmak için lazim oldugu gibi, içine düseni yakmaktadir. Elektrik, çok yerde isimize yaradigi halde, yangina sebep olmakta, insana çarpinca, hemen öldürmektedir. Her ilaç, bir derde deva oldugu halde, fazlasi zararli olmaktadir. Her sey de böyledir. Nefs de bunlar gibidir. Hem faydali, hem zararli taraflari vardir. Nefsin yaratilmasi, insanlarin yasamasi, üremesi ve dünya için çalismalari ve ahiret için cihad sevabi kazanmalari içindir. Allahü teâlâ, nefsi böyle nice faydalari için yaratti. Fakat, nefs, bazi lezzetlerine doymaz.
Allahü teâlâ bütün insanlara merhamet ederek, nefse hakim olup, zararli arzularini önlemeleri için, akil da yaratti. Akil, insan beyni vasitasi ile, his uzuvlarindan, seytandan ve nefsten kalbe gelen arzulari inceleyerek, iyilerini kötülerinden ayiran bir kuvvettir. Ayirirken yanilmazsa buna, Akl-i selim denir. Allahü teâlâ, ayrica Peygamberler göndererek, hangi seylerin faydali, iyi ve hangi seylerin zararli olduklarini ve nefsin bütün arzularinin kötü oldugunu bildirdi. Akil, nefsin isteklerini Peygamberlerin iyi dedikleri seylerden ayirip, kalbe bildirir, kalb de, aklin bildirdigini tercih ederse, nefsin arzularini yapmayi irade etmez. Kalb, Islamiyet’in iyi dediklerini, tercih eder, irade eder ve yaptirirsa, insan saadete kavusur. Kalbin, iyiden, kötüden birini tercih ve irade etmesine Kesb denir. Insanin hareket organlari, beynine, beyin da kalbine tâbidir. Kalbin emrine uygun hareket ederler. Kalb, beyin vasitasi ile his organlarindan ve ruh vasitasi ile taraf-i ilahiden ve akildan, melekten, hafizadan, nefsten ve seytandan gelen tesirlerin toplandigi bir merkezdir. Kalb, akla uyunca, nefsin yaratilmis olmasi, insanlarin sonsuz nimetlere kavusmalarina mani olmaz. Kalbin nefse aldanmamasi, ona uymamasi, nefs ile Cihad-i ekber olur. Allahü teâlâ, cihad edenlere, Cennette yüksek dereceler verecegini bildiriyor. Nefs, insanlarin cihad sevabina kavusmalarina, meleklerden üstün olmalarina sebep olmaktadir.”
Serefeddin Yahya Müniri hazretleri de; “Nefsin yaratilmasi, insanlarin yasamasi, üremesi ve dünya için çalismalari içindir. Allahü teâlâ nefsi böyle nice faydalar için yaratti. Fakat bütün insanlara merhamet ederek, aciyarak, nefse uymayi frenlemeleri, ona hakim olup, zararlarini önlemeleri için insanlarda akil da yaratti” buyurmaktadir.
Dinimiz, kötülükler deposu olarak yaratilan nefsin öldürülmesini, yok edilmesini degil, nefse uymaktan, onun dedigini yapmaktan bizi men etmektedir. Allahü teâlâ Kur'an-i kerimde Naziat suresinin kirkinci âyet-i kerimesinde mealen buyuruyor ki:
(Cenab-i Hakk'in huzurundan korkup, nefsini [gayr-i mesru] nefsani arzularindan [heva ve isteklerden] men eden kimsenin varacaklari yer muhakkak Cennettir.)
Hadis-i serifte buyuruldu ki:
(Akilliligin alameti; nefse galip ve hakim olmak ve öldükten sonra lazim olanlari hazirlamaktir. Ahmaklik alameti; nefse uyup, Allah'tan af, merhamet beklemektir.)
Ebu Bekir Tamistani hazretleri; “Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyügüdür. Çünkü nefs, Allahü teâlâ ile kul arasindaki perdelerin en büyügüdür” buyurmustur.
Ali Müzeyyen hazretleri buyuruyor ki:
“Allah yolunda nefsi ile yürümek isteyen daha ilk adiminda hata etmis demektir. Nefsini terk edip de ihlas ile her seyde Allahü teâlânin rizasini düsünerek yola çikarsa, Allahü teâlâ ona kendisine kavusturacak rehberi tanitir.”
Nefs, emir altina girmekten hoslanmaz. Bunun için ibadet yapmak istemez. Nefsin gidasi, inkâr, isyan yani günahlar, haramlar oldugu için, günahlardan sakinmak ona çok agir gelmektedir. Bunun için Imam-i Rabbani hazretleri; “Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçman daha sevaptir” buyurmustur.
Ve Ali Hafiz efendinin buyurdugu gibi:
“Nefs düsmandir. Düsman sözüyle hareket etmek akil isi degildir.”