ISLAMDA BILIM ve TEKNOLOJI

ISLAMDA BILIM ve TEKNOLOJI

Otomatik kapilar, kuyulardan motorsuz su çeken aygitlar, demir, kalay ve kursun gibi metallerin hassas belirlenmis yogunluklari, zamanin göreceligi, pnömatik aletler, otomatik kontrol sistemleri… Bunlarin hiçbiri, içinde bulundugumuz yüzyilin kesifleri degildir; bunlar, 6-7 yüzyil öncesine ait buluslardir.

Bilim ve teknoloji, yasadigimiz yüzyilda dünya tarihini etkileyecek önemli gelisimlere ve degisimlere vesile oldu. Tüm ülkelerde, yasam kosullarini köklü ve süratli bir sekilde etkileyen teknoloji, artan dünya nüfusunun pek çok sorununa çözüm getirdi.

Dünyanin bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payi olan bilim ve teknolojinin tarihi gelisimi de son derece hizli oldu.

Peki, bilim ve teknolojinin önderligini üstlendigi uygarlik ve kültür alanindaki bu degisimin tarihsel baslangici hangi dönemlerde baslamistir?

Yukarida saydigimiz kesiflerin tamami, dokuzuncu yüzyildan on dördüncü yüzyila kadar uzanan dünya tarihinde, dönemin en ileri uygarligi olan “Islam Uygarligi”nin ürünüdür. Tüm yasamlarini, dolayisi ile bilime dair tüm çalismalarinin temelini Kuran ayetlerine dayandiran Müslümanlar, kendilerine atfedildigi gibi bilimi reddetmeyip sahip çikmislardir. Akila ve bilgiye dayanan uygarliklari, dünyanin bugün sahip oldugu pek çok degere de kaynaklik etmistir.

Kuran'da, evrenin yaratilisi ve kainatin düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, dogada Allah'in varliginin delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varligin birbirine olan uyum ve bagliligi; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermistir.

Teknik ilimler, tip, astronomi, cebir ve kimya gibi birçok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamlari, medeniyet ve kültür sahasinda kisa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanitlamislardir. Buluslariyla uygarligin ilk adimlarinin atilmasina vesile olan Müslümanlar, ilerlemenin yolunu açmislardir. Islam tarihinde, bilim dallarini tek tek inceledigimizde, hepsinin kaynaginin Kuran-i Kerim oldugunu, maddi-manevi her seyin Allah'in yarattigi sistemin bir parçasi oldugunu defalarca ispat ettigini görmekteyiz.

Müslüman bilim adamlari öncelikle, Bati’da Roma ve Dogu’da basta Çin olmak üzere, diger devletlerde gelistirilen bilim ve teknolojiyi rehber almislar ve önemli kaynaklari tercüme etmislerdir. Bu bilgi birikiminin içinden imanî ve teknik anlamda yanlis ve tutarsiz olan noktalari çikartarak, kendilerine fayda saglayacak duruma getirmislerdir. Ilk adim niteligindeki çalismalarinin ardindan, elde ettikleri bilgileri degerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkida bulunmaya baslamislardir.