Imam Safi "Muhammed Ibnu Idris"
Imam Safi
" Muhammed Ibnu Idris"
Hicri 150 (M. 767) yilinda Gazze’de dogan Imam Safii’nin soyu, hem anne hem de baba tarafindan Peygamber Efendimiz (sav)’in soyu ile birlesmektedir.(1) Imam Safii’nin dördüncü dedesi Safii, Ashab-i Kiram'dandi. Bu mübarek soyuna duyulan hürmete istinaden gerçek ismi Muhammed ibnu Idris olan bu degerli Islam alimimize de Safii ismi verilmistir.
Yedi Yasinda Baslayan Ilim Hayati
Babasinin vefatinin ardindan iki yasindayken annesi ile Mekke’ye gelen Imam Safii, yedi yasina geldiginde Kuran-i Kerim’i ezberleyerek ilim hayatina basladi. Henüz küçük yasta olmasina ragmen Mekke’de bulunan zamanin meshur alimlerinin derslerine ve sohbetlerine katildi. Bu sekilde büyük hadis alimlerinden Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerini ögrenip ve bu hadisleri ezberlerken, diger yandan da Arapçayi düzgün ve mükemmel bir sekilde ögrendi. Imam Safii Mekke’deki bu ilk tahsilinden sonra, Arapçanin inceliklerini ve Arap edebiyatini ögrenebilmek için çölde yasayan Huzeyl kabilesinin arasinda yasadi.(2) Bu kabile içinde geçen on yillik süre içerisinde ilmini artirdi.
Gençliginin ilk yillarinda kendini tamamen ilme verip, Mekke’deki Süfyan bin Uyeyne, Müslim bin Halid ez-Zenci gibi fakih ve muhaddislerden ilim ögrenen Imam Safii, hadis, fikih, lügat ve edebiyatta yüksek bir ilme sahip oldu. Ilim ögrenmek konusundaki bu samimi gayreti neticesinde Mekkeli gençler arasinda, ilimde yüksek bir dereceye ulasti. Imam Safii’nin aldigi bu ilk egitim, o dönemdeki Islam terbiyesinin en mükemmel örneklerinden biriydi.
Imam Safii’nin rivayet ettigi bir hadis:
“Kendisine mülayimlik verilen kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmistir. Mülayimlikten mahrum olan kimse, dünya ve ahiret iyiliklerinden mahrum olur.”
Imam Malik Ilimde Derinlesmesine Vesile Olmustur
Imam Safii hazretlerinin egitiminde en önemli safha, Imam Malik’in talebesi olmasi ile baslamistir. Degerli Islam alimimiz Imam Malik ile tanismak ve ilminden yararlanabilmek için Mekke’den Medine’ye gitmistir. Bu sirada yirmi yaslarinda olan Imam Safii, Imam Malik’in himayesinde 9 yil ilim ögrendi.3 Bu büyük imamin vesilesi ile ilimde derinlesen Imam Safii, Hicri 179 (M. 795) yilinda Imam Malik’in vefat etmesinin ardindan Mekke’ye döndü.
Kadilik Görevi ve Üstün Adalet Anlayisi
Tarihi kayitlara göre; Imam Safii Mekke’ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen’e götürüp kadilik vazifesi verdi.4 Imam Safii’nin Islam ahlakindan kaynaklanan üstün adalet anlayisi ve akli, özellikle bu görevi yerine getirirken dikkati çekti. Yemen’e bagli Necran’da görevli olan Imam Safii, burada adaleti hakkiyla yerine getirdi. Necran’da yasatilmak istenen adaletsiz ve çarpik düzene hiçbir sekilde izin vermeyerek, o dönemde uygulanmasi zor görülen adaleti tam olarak gerçeklestirdi.
Degerli Eserleri:
1.Ahkam-ül-Kur’an
2.Ihtilaf-ül-hadis
3.Müsned-üs-Safii
4.Er-Risale fi’l-usûl: Usul-i fikha dairdir. Usul-i fikhin kitap halinde yazildigi ilk eserdir.
5.El-Mevaris
6.El-Ümm: Fikih ilmine dair olup, Imam-i Safii’nin içtihad ederek bildirdigi meseleleri içine alan bir eserdir. Yedi cild halinde basilmistir.
7.Kitab’üs-Sünen ve’l-Müsned: Hadis ilmine dairdir.
8.El-Emali el-Kübra
9.El-Imla’es-Sagir
10.Edeb-ül-kadi
11.Fedail-i Kureys
12.El-Esribe
13.Es-Sebkû ve’r-remyü
14. Isbat-ün-Nübüvve ve Redd-i ale’l-berahime gibi eserleri ve divani vardir.(10)
Ilmini Ilerletme Arzusu
Imam Safii bes yil kadar kadilik görevi yaptiktan sonra Bagdat’a giderek, ilmini ilerletmek için, Imam-i A’zamin talebesi olan Imam-i Muhammed’den ders almaya basladi. Imam-i Muhammed, onu kendi himayesine alip, yazmis oldugu kitaplarini okutmak suretiyle, Irak’ta derlenen fikih ilmini ve Irak’ta meshur olan rivayetleri ögretti. Imam Safii bu vesile ile hem Irak'in hem de Hicaz'in fikhini birlestirmis ve çagin en büyük fakihlerinden (fikih alimlerinden) ders almis oldu. Böylece Allah’in izniyle, fikih ilminin kurallarini tespit edecek kadar yüksek bir mertebeye ulasti.
Ilim Ögrettigi Talebeleri
O dönemde herkes, Imam Malik’in talebesi olan Imam Safii’nin Allah’in izni ile edindigi ilimdeki bu üstünlügünü tanidi. Daha sonra Mekke’ye dönen Imam Safii, Harem-i Serif’te ders vermeye basladi.5 Hac mevsimi gelince Islam beldelerinden gelen ilim ehli onunla görüsür, ondan ilim ögrenirlerdi.
Mekke’deki bu ikameti, dokuz yil kadar süren Imam Safii, sonra tekrar Bagdat’a gitti. Bu sirada Bagdat, Islam aleminin önemli bir ilim merkezi idi. Burada bulunan alimler, güzel ve açik konusmasi, ifade ve izah tarzi etki bakimindan çok güçlü olan Imam Safii’ye hürmet göstermis ve ilim talebeleri onun etrafinda toplanmistir. Bagdat alimleri dahi ondan ders almislardir. Daha önce Mekke’de Imam Safii ile görüsen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hanbel kendisinin talebesi olmus, onun üstünlügüne hayran kalmistir. Yine Imam Safii ile emsal olan Ishak bin Raheveyh ve benzerleri ondan ilim tahsil etmislerdir.
Hicri 204 yilinda (M. 820) vefat edene kadar yetistirdigi ögrencileri ve eserleriyle Islam dünyasinin aydinlanmasina vesile olmus olan Imam Safii, birtakim bidatlere karsi siddetle mücadele etmis ve günümüze dek gelen degerli fikir ve görüsleriyle ömrü boyunca Islam dinine en güzel sekilde hizmet etmistir.
Degerli Islam Alimlerimizin Imam Safii Hakkindaki Görüsleri
Imam-i Ahmed bin Hanbel:
"Hadis okunan yerde, Malik, gökteki yildiz gibidir. Ilmi ezberlemekte, anlamakta ve korumakta, hiç kimse, Malik gibi olamadi. Allah ilminde bana Malik kadar kimse emin degildir." (6)
Ebü’l-Kasim bin Selam:
“Hayatimda nice alim ve faziletli kimselerle görüstüm. Safii hazretleri gibi alim bir kimse görmedim.” (7)
Imam Safii’nin Hikmetli Sözleri (9)
* “Dünyada zahit (dinin yasak ettigi seylerden sakinip buyurduklarini yerine getiren kimse) ol, dünya malina baglanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalis! Her isinde Allahü Teala’yi hatirla. Böyle yaparsan, kurtulmuslardan olursun.”
* “Ilmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmus degildir. Ama ilmi; tevazu için, alimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur.”
* “Senden daha çok mali ve parasi olan kimseyi kiskanma. O malina ve parasina hasretle ölür. Ibadeti ve itaati çok olan kimselere gipta et. Yasayanlar da sonunda ölecekleri için, onlarin dünyaliklarina özenmeye degmez.”