http://www.okutan.org/wp-content/upl...ilik-Nedir.jpg
Evlenen kimse dininin yarısını koruma altına almıştır; diğer yarısı için de yüce Allah’tan korksun.” Hadis: Hâkim, Müstedrek, 2/161; Taberânî, el-Evsat, nr. 7643; Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 5486.
EVLİLİK NEDİR?
Evlilik yüce Allah’ın emridir. Evlilik, ilâhî emre uyup yuva kurmaktır. Yuva, insanlık cemiyetinin temelidir. Evlilik, bu temeli Allah’ın adıyla atmak ve insanlık şerefine uygun bir bina yapmaktır.
Dünyada insanlık hayatı yuva üzerine kurulmuş ve aile düzenine göre şekillendirilmiştir. Bütün dinlerde aile yuvası temel birimdir; insanlık binasının esasıdır. Aile olmadan, nesep korunmadan din yaşanamaz, hukuk uygulanamaz, hayatın bir mânası olmaz. Bunun için şu beş husus bütün dinlerin ortak hedefi olmuştur:
1. Canı korumak.
2. Aklı korumak.
3. Namusu ve aileyi korumak.
4. Nesli korumak.
5. Malı korumak.
İlk yuva cennette kurulmuştur. Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Havva validemizin evlilikleri cennette olmuştur. Bu sebeple Allah için yapılan evlilikte, cennetten bir tat vardır.
Evlilik, dünyada cennetin bir numunesini yaşamak ve bir derece cennet hayatının tadını tatmaktır. Cennete girildiğinde yuvasız ve yalnız hiç kimse kalmayacak, herkes bir aile ortamında yaşayacaktır.
Yüce Allah kullarına evlenmeyi emretmiştir. Çünkü erkek ve kadın fıtratı buna göre yaratılmıştır. Kulluk, fıtrata uyarak yapılınca güzel ve tamam olur. Yoksa din noksan yaşanır. Din noksan yaşanınca insan da noksan kalır. Kâmil olmak için evlenmek, yuva kurmak, yuva hukukunu ayakta tutmak şarttır. Evlenmeden kâmil olanlar da vardır fakat onlar çok azdır.
Evlenmek, bir insanlık görevidir. O, peygamberlerin sünneti ile amel etmektir. Edep üzere kurulan yuva insanın şahsına, ailesine ve bütün insanlığa bir hizmettir.
Yuvadaki Hayat
Edep üzere kurulan yuvada iki türlü hayat vardır: Biri mânevî hayattır. Bu, kalbin uyanması ve Allah’a yönelmesidir. Bunun meyvesi âhirette cennet nimetleridir. Çünkü insan evlilik ile yuvada bir huzur bulur ve tat alır. Bu tadın hiç bitmemesini ister. Bu ise dünyada mümkün değildir. Ebedî tadın yeri âhirette cennettir. Kendisi seven ve ailesini düşünen kimse, dünya tadıyla yetinmeyip cennete yönelir. Oraya girmenin yolu iman, ibadet ve güzel ahlâktır. Bu durumda mümin, kendisini cennet nimetlerine götürecek imana yapışır, ibadetlere yönelir, güzel ahlâka sarılır. Yuva bunun sebebi olur. Yuvadaki bu hikmeti unutmamalıdır.
Evliliğin insana faydası sadece bu olsaydı, yine zahmetini çekmeye değerdi. Evlilik ile bulunan diğer hayat, yeni nesil kazanmaktır. Nesil insanın bir şekilde kendi varlığını devam ettirmesidir. Nesil, malı değil mânevî değerleri korumak, taşımak ve yaymak için lâzımdır.
İslâm ümmetinin çoğalması ve kuvvetlenmesi için evlenip yuva kurmak ayrı bir fazilettir. Bunun bir de âhiretteki netice ve müjdeleri vardır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Evleniniz, çoğalınız; çünkü ben âhirette sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim.” [65]
“Rabbimiz! Bize eşlerimiz ve çocuklarımızdan gözümüzü aydın edecek nesiller ver ve bizleri takvâ yolunda gidenlerin rehberi yap” [66] âyetinde yuvanın hedefleri gösterilmektedir. Bunlar, takvâ, terbiye, güzel nesil ve yeryüzünde hakkın şahitleri olmaktır.
Günümüzde insanlık cemiyeti böyle yuvaların özlemini çekmektedir.
Asıl Amaç
Evlilikle kurulan yuvanın asıl amacı, ilâhî emre uyarak kulluk yapmaktır. Bu işin hedefi, yuva yükünü çekerek ve edebini koruyarak Allah rızâsına ermektir.
Evliliğin bir diğer amacı erkek ile kadını haramdan korumak, terbiye etmek, huzurlu bir aile oluşturmak, cemiyete iyi bir nesil yetiştirmektir.
Evlenmenin amacı, sadece erkek ve kadının cinsel duygularını tatmin etmekten ibaret değildir. Şehvet duygusu neslin devamı için bir araçtır.
Yuva, kâinata yayılan ilâhî sevgiyi tatmaktır. Sevgi yüce Allah’ın erkekle kadın arasına koyduğu bir rahmettir. Bütün yuvaları ayakta tutan, anne ile babayı kaynaştıran, onlara yuvanın yükünü taşıtan bu rahmet ve sevgidir. Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) bu sonsuz rahmeti bir misalle şöyle anlatmıştır:
“Yüce Allah rahmetini yüz parçaya böldü. Bir parçasını dünyadaki varlıklar arasında paylaştırdı. Bunun tecellisini her varlıkta görebilirsiniz. Hayvanlarda bile. Hani, bir hayvan yavrusunu emzirirken incinmesin diye ayağını kaldırır ve rahatça emmesini sağlar ya; işte bu o rahmetin eseridir. Bütün vahşi hayvanlar o rahmet ile yavrularına şefkat gösterir, onları korur, besler ve büyütür. Yüce Allah kıyamet günü bu bir rahmeti doksan dokuz rahmeti ile birleştirip halka öyle rahmet eder.”[67]
Akıl sahipleri bundan ibret almalıdır.
Yuva, yârin ve yavruların sığındığı, korunduğu ve barındığı bir yer demektir. Yuva, baba ocağı, anne kucağıdır. Ocak sabrı, kucak merhameti temsil eder. Yuvada zahmetle rahmet iç içedir. Bu zahmeti Allah için çekenler, içindeki rahmeti bulurlar.
Yuva rahmet, ibret, hikmet ve hayat dolu bir yerdir. Onu sırf yeme içme ve eğlence yeri görmek yanlıştır.
Mümin, yuvaya Allah’ın adıyla adım atmalıdır. Niyeti güzel, hedefi cennet olmalıdır. Birkaç günlük beraberlik için nikâh kıyılmaz, yuva kurulmaz. Yuvada niyet ebediyen beraberliktir. Hedef kendisini, ailesini ve yavrularını ateşten korumaktır. Anne ve babanın tek derdi bu olmalıdır. Bunun yolu da edeptir.
Edep, herkes için, en kalıcı sermaye, en süslü elbise, en güzel hediye, en kazançlı miras ve en emniyetli makamdır. Edep, sevgiyle Cenâb-ı Hakk’ın davetine uyup cennet rehberi Hz. Muhammed’e (s.a.v) tâbi olmaktır. Bundan başkası boştur. Bakınız bir ârif ne demiş:
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl;
Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?
Hz. Peygamber (s.a.v), evlenmenin ne için lâzım olduğunu şöyle belirtmiştir:
“Evlenmeye gücü yeten ve imkânı olan evlensin; çünkü evlilik gözleri ve cinsel organı haramdan daha güzel korur. Buna gücü yetmeyenler oruç tutsun; zira oruç insanın aşırı şehvetini kırar.” [68]
“Evlenen kişi dininin yarısını koruma altına almıştır; diğer yarısı için de yüce Allah’tan korksun.” [69]
Bu hadislerde de evlilikteki temel hedefin terbiye ve kalp huzuru olduğu belirtilmiştir.
Dini ve edebi için evlenmek isteyen gençlere yardımcı olmak herkesin görevidir. Bu konuda özellikle kız babaları Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) şu uyarısını dikkate almalıdır:
“Dindarlığından ve güvenilir olduğundan emin olduğunuz biri (evlenmek için) size geldiğinde onu evlendirin. Eğer böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat ortaya çıkar.” [70]
İslâm ümmetinin çoğalması ve kuvvetlenmesi için evlenmek ayrı bir fazilettir. Bunun bir de âhiretteki netice ve müjdeleri vardır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Evleniniz,çoğalınız;çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim” [71]
Kısaca Allah için evlenen kimse Allah’ın dostluğunu hak eder. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) şu müjdesi yuva kuran her mümine yeter:
“Her kim Allah Teâlâ’nın rızâsını kazanmak için evlenir veya evlendirirse, O’nun velâyetini (dostluk ve korumasını) hak eder.” [72]
Özetle evlilikte büyük hayır, fazilet ve hizmet vardır. Bir mazeret olmadan ondan kaçılmaz. Şu hadis-i şerifler her mümin için mühim bir uyarıdır:
“Nikâh benim sünnetimdir. Kim sünnetimden yüz çevirirse benden yüz çevirmiş sayılır.” [73]
“Evlenmek benim sünnetimdir.Fıtratımı sevenler sünnetimi yerine getirsinler.” [74]
“Kim evlenmeyi geçim korkusu sebebiyle terkederse bizden değildir.” [75]
Evlenmenin Hükmü
Evleneceklerin durumlarına göre evlenmenin hükmü farz, vâcip, sünnet, haram ve mekruh olmak üzere beş kısma ayrılır:
1. Farz. Evlenmediği takdirde zina suçu işleyeceğine kesin kanaat getiren ve mali durumu yeterli olan kimsenin evlenmesi farzdır.
2. Vâcip. Evlenmediği takdirde zinaya düşüp düşmeyeceği kesin olmayan kimsenin evlenmesi vâciptir.[76]
3. Sünnet. Evlenmediği takdirde zinaya düşmek korkusu bulunmayan normal insanın evlenmesi müekked sünnettir.[77]
4. Haram. Evlendiği takdirde karısına kötülük edeceğini, ona karşı kocalık görevini yapamayacağını kesin olarak bilen kimsenin evlenmesi haramdır.
5. Mekruh. Evlendiği takdirde karsına zulüm yapma ihtimali bulanan kimsenin evlenmesi harama yakın mekruhtur.[78]
[65]-Ahmed, Müsned, 2/245; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 4028; Abdürezzâk, Musannef, nr. 10391.
[66]-Furkan suresi ayet-74.
[67]-Müslim, Tevbe, 19-20; İbn Mâce, Zühd, 35; Ahmed, Müsned, 2/434; 3/55.
[68]-Buhârî, Savm, 10; Müslim, Nikâh, 13; Ebû Davud, Nikâh, 1; Nesâî, Sıyâm, 43; Nikâh, 3; İbn Mâce, Nikâh, 1; Ahmed, Müsned, 3/378, 424.
[69]-Hâkim, Müstedrek, 2/161; Taberânî, el-Evsat, nr. 7643; Heysemî, ez-Zevâid, 4/272.
[70]-Tirmizî, Nikâh, 3; İbn Mâce, Nikâh, 46.
[71]-bk. Ahmed, Müsned, 2/245; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 4028; Abdürrezzâk, Musannef, nr. 10391; Müttakî-i Hindî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 44442; Süyûtî, es-Sagîr, nr. 3366.
[72]-Ebû Davud, Sünnet, 1; Ahmed, Müsned, 3/438; Taberânî, el- Mu‘cemü’l-Kebîr, 20/412.
[73]-İbn Mâce, Nikâh, 1.
[74]-Ebû Ya‘lâ, Müsned, nr. 2748; İbn Hacer, el-Metâlib, nr. 1586; Heysemî, ez-Zevâid, 4/202.
[75]-Dârimî, Nikâh, 1; (nr. 2210); İbn Hacer, el-Metâlib, nr. 1579; Müttakî-i Hindî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 44460.
[76]-Şâfiîler’e göre farz ile vâcip arasında aynıdır.
[77]-Şâfiîler’e göre bu durumda evlenmek müstehaptır.
[78]-İbnü’l-Arabî, Ahkâmü’l-Kur’ân, 3/391; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 3/6; Zühaylî, el-Fıkhü’l-İslâmî, 7/31.