-
Zekâ Akıl
Zekâ Akıl
Arapça sözlüklerde çeşitli manaları olan akıl kelimesi bir bakıma, bağlamak demektir. Burada, bağlamaktan maksat, birbirine uygun iki nesne veya iki kavram arasında bağlantı kurmaktır. Mesela, kalem ve yazmak kelimeleri arasında, uygun bir bağlantı (ilişki) vardır: Bu suretle, “kalem yazıyor” önermesi, akla uygundur (age).
Zeka ile aklın mathiyet ve fonksiyonları farklıdır. Akıl, hikmet içindir. Akletmek, muhakeme etmek, hüküm çıkarmak içindir.Kabul eden veya etmeyen, yani karar, tercih veren ve seçim yapan akıldır. Çünkü akıl, irade sahibidir aynı zamanda. Zeka ise irade sahibi değildir ve sadece aklın faaliyeti için gerekli verilen toplar. Beş duyu kanalıyla, ayrıca sezgiler ve hisler yoluyla insan şuuruna akan bilgileri algılar ve aklın önüne koyar. Bunların iradi, sübjektif değerlendirmesini akıl yapar. Böylece insan nihai karar ve tercihini, akli fonksiyonlarıyla belirler. Bu aynı zamanda insanın iradesini ortaya koymasıdır. Akıllı olmak için zeka tabii bir ön şart iken, zeki olmak için akıl sahibi olmak gibi bir ön şart söz konusu değildir. Böyle bir mukayese zaten doğru değildir, çünkü akıl, insanın zihin ve düşünme faaliyetinde sonraki aşamayı oluşturmaktadır.
Zeka, aklın kullanılması için verilmiş bir motordur ve bu motorun verimli ve faydalı kullanılması da aklın işlerliğiyle mümkündür. Aksi takdirde orta yerde sadece kurnazlık kalır. Çok zeki, daha doğrusu çok kurnaz bir hırsızdan sözedilebilir, fakat ona asla akıllı denemez. Çünkü o ileriyi düşünememiş ve kendisini çıkmaz bir yola sokmuştur. Gayrimeşru kazanç, hayatı boyunca vicdanını rahatsız edecektir.
Bir otomobile göre mukayese edecek olursak, zeka motora. akıl ise direksiyona benzetilebilir. Motor çok iyi çalışabilir, ama direksiyon iyi kullanılmıyorsa motorun verimi bir fayda sağlamaz. Araç her an kaza yapabilir. Sonuçta, akli muhakeme için bir ön faaliyet olan düşünme eylemi, zekanın varlığını gerektirmektedir. Fakat, her düşünen aklını kullanıyor demek değildir.
yrd.Doc.Ömer said gönüllü