Osmanlıca Türkçe Sözlük - ş -
Ş
şa’r (A.) [ شعر ] kıl.
şa’riyye (A.) [ شعریه ] şehriye.
şa’şa’a (A.) [ 1 [ شعشعه .gösteriş. 2.parlaklık.
şa’şa’adâr (A.-F.) [ 1 [ شعشعه دار .gösterişli. 2.parlak.
şâd (F.) [ شاد ] sevinçli.
şâd etmek sevindirmek, mutlu etmek.
şâd olmak sevinmek, mutlu olmak.
şâdân (F.) [ شادان ] sevinçli.
şâdî (F.) [ شادی ] sevinç.
şâdmân (F.) [ شادمان ] sevinçli.
şâdmânî (F.) [ شادمانی ] sevinç.
şâdurvan (F.) [ شادروان ] şadırvan.
şafak (A.) [ شفق ] güneşin doğacağı sıradaki aydınlık.
şâfi’ (A.) [ شافع ] şefaatçi.
şâgird (F.) [ 1 [ شاگرد .öğrenci. 2.çırak.
şâgirdân (F.) [ 1 [ شاگردان .öğrenciler. 2.çıraklar.
şâh (F.) [ 1 [ شاخ .dal. 2.boynuz.
şâh (F.) [ 1 [ شاه .padişah. 2.ıran şahı.
şahâdet (A.) [ 1 [ شهادت .tanıklık, şahitlik. 2.şehadet getirme. 3.şehitlik.
şahâdetname (A.-F.) [ شهادت نامه ] diploma.
şâhân (F.) [ شاهان ] şahlar.
şâhâne (F.) [ 1 [ شاهانه .şahlara yakışır. 2.şahlarla ilgili.
şahbal (F.) [ شاهبال ] kanattaki en uzun tüy.
şâhenşâh (F.) [ شاهنشاه ] şahlar şahı.
şâheser (F.-A.) [ شاه اثر ] üstün nitelikli eser.
şâhî (F.) [ شاهی ] şahlık.
şâhid (A.) [ 1 [ شاهد .tanık. 2.güzel. 3.sevgili.
şâhika (A.) [ شاهقه ] doruk.
şahin (F.) [ شاهين ] şahin.
şâhkâr (F.) [ شاهکار ] şaheser, başyapıt.
şahne (A.) [ شحنه ] güvenlik görevlisi, polis.
şâhnişin (F.) [ شاهنشين ] cumba.
şâhrah (F.) [ شاهراه ] anayol.
şâhreg (F.) [ شاهرگ ] atardamar.
şahs (A.) [ شخص ] kişi, şahıs.
şâhsâr (F.) [ شاخسار ] çalılık.
şahsen (A.) [ شخصا ] bizzet, kendisi.
şahsî (A.) [ شخصی ] kişisel.
şahsiyet (A.) [ شخصيت ] kişilik.
şahsüvar (F.) [ شاه سوار ] usta binici.
şahvar (F.) [ 1 [ شاهوار .şah gibi. 2.büyük inci.
şâhzade (F.) [ شاهزاده ] şehzade.
şâibe (A.) [ شائبه ] leke, kötü iz.
şaîr (A.) [ شعير ] arpa.
şâir (A.) [ شاعر ] ozan, şair.
şâiran (A.-F.) [ شاعران ] şairler.
şâirâne (A.-F.) [ شاعرانه ] romantik, şairce.
şâire (A.) [ شاعره ] bayan şair.
şakâikünnumân A.) [ شقاءق النعمان ] gelincik.
şakî (A.) [ شقی ] haydut.
şâkî (A.) [ شاکی ] şikayetçi.
şâkir (A.) [ شاکر ] şükr eden.
şâkird (F.) [ 1 [ شاکرد .öğrenci. 2.çırak.
şakk (A.) [ شق ] yarık, çatlak.
şâkûl (A.) [ شاکول ] çekül.
şâl (F.) [ شال ] şal.
şâm (F.) [ شام ] akşam.
şâme (F.) [ شامه ] başörtüsü.
şâmgâh (F.) [ شامگاه ] akşam vakti, akşamüstü.
şâmî (A.) [ شامی ] şamlı.
şâmih (A.) [ شامخ ] yüksek, yüce.
şâmil (A.) [ شامل ] kapsayan.
şâmil olmak kapsamak.
şâmme (A.) [ شامه ] koku alma duyusu.
şân (A.) [ 1 [ شان .şöhret, şan. 2.durum. 3.gösteriş.
şâne (F.) [ شانه ] tarak.
şarâb (A.) [ شراب ] şarap.
şarâbî (A.) [ 1 [ شرابی .şarapçı. 2.şarap rengi.
şâri’ (A.) [ شارع ] yasa koyucu.
şâribülleyli vennehâr (A.) [ شارب الليل والنهار ] ayyaş, gece demez gündüz demez
içki içen.
şârih (A.) [ شارح ] şerh eden.
şark (A.) [ 1 [ شرق .doğu. 2.Doğu, Doğu dünyası.
şarkan (A.) [ 1 [ شرقا .doğudan. 2.doğusunda.
şarkî (A.) [ شرقی ] doğu, doğu ile ilgili.
şarkiyat (A.) [ شرقيات ] doğubilim.
şarkiyatçı (A.-T.) doğubilimci, oryntalist, müsteşrik.
şarkiyyûn (A.) [ شرقيون ] doğulular.
şart (A.) [ 1 [ شرط .koşul. 2.yemin. 3.durum.
şartiyyet (A.) [ شرطيت ] koşulluluk.
şartnâme (A.-F.) [ شرط نامه ] şart mektubu.
şast (F.) [ شست ] altmış.
şathiyyat (A.) [ شطحيات ] ince anlamlı ve eğlendirici manzume.
şâtır (A.) [ شاطر ] neşeli.
şatranc (A.) [ شطرنج ] satranç.
şatt (A.) [ شط ] ırmak, büyük nehir.
şâyân (F.) [ شایان ] layık, yaraşır, yakışık alır.
şâyed (F.) [ شاید ] belki, şayet.
şâyeste (F.) [ شایسته ] yaraşır, layık.
şâyestegî (F.) [ شایستگی ] yaraşma.
şâygân (F.) [ شایگان ] yaraşır, yakışık alır.
şâyi’ (A.) [ شایع ] yayılmış.
şâyia (A.) [ شایعه ] söylenti.