Sıcak sımsıcak bir yaz ayında (Yaşanmış hikaye)

Sıcak sımsıcak bir yaz ayında ailemin ikinci kız çocuğu olarak dünyaya gelmişim ablamdan tam 4 yıl sonra. Doğum günümü tam olarak bilmiyorum.Anneme her sorduğumda:
-Anne yeaa ben ne zaman doğmuşum?
-Sen doğduğunda hava çooookkkk sıcaktı çoookkk…
-Sıcak?
-Evet evet çoooook sıcaktı…Pencere kenarına koyardık seni böle cıbıl cıbıl…
-Yaz ayıydı yane öyle mi?
-sıcaktı dedim yaa kızım…
-Annecim sıcak ama hangi ay? haziran mı temmuz mu ağustos mu hangisi yani bunların hepsi sıcak?
-Çok sıcaktı işte.Dur dur…
Hatırlayacak galiba oleyy bee oleyyy…
-Kurban bayramındaaaa seeeen tamı tamına 42 günlüktün..
-Yuh anne yaaa ben nerden bulayım o dönemki kurban bayramını yaaa…
Annemden umudumu kesen ben babama yöneldim :
-Baba yeaa ben ne zaman doğdum…
-Kızım ben mi doğurdum seni ne bileyim git annene sor hayret bişey yaaa…
-Annem tek yaptıydı zaten yeaaa…
-Ne olduuuu…
-Yok bişi yokk…
Kesin bunlar beni cami avlusunda bulmuştu.Baksana ne annem,ne babam bilmiyordu işte doğduğum günü.Ama umudumu kaybetmedim ben… öğrenecektim doğum günümü…
-Hala sen söyle yaa ben ne zaman doğdum…
-Sen doğduktaaaan bir hafta sonraaaa bizim kız doğdu…
-Eee sizin kız ne zaman doğdu…
-Ne bilim işte hava çooookkk sıcaktı çoookkk…Pencere kenarına koyardık sizi böle cıbıl cıbıl…
Hem sıcaktı, hem pencere kenarında cıbıl cıbıldık haa.Kesin pişik olmuşuzdur bunlar yüzünden diyim ben size…
Bizim sülalede doğum günleri çok net değildir aslında...Misal halam doğarken köyde birinin düğünü varmış.Biri karpuz kavun zamanında doğmuş, biri de doğduğunda köyde birisi ölmüş…
Doğum günümü net olarak öğrenemeyen ben bari bebeklik dönemlerimi sorayım dedim…
-Anne yeaa ben nasıl bir bebektim…
-Şişmann..
-Neyyy….
-O kadar şişmandın ki Üç yaşına kadar yürüyemedin kilolardan…
Sağol anne yeaaa…Demek şişkoydum ben ve Üç Yaşında yürümeye başlamıştım haa...
-Eee doktora falan götürmediniz mi Nasıl oldu yeaaa
-Götürmez olur muyuz götürdük tabikiii
-EEE ne demişti ki doktor…
-Beyni geç gelişiyor bu kızın dediydi …
Bu neee abii.Hem şişkoydum, hem gerizekalı…
-Annee yeaaa dalga geçmeeeseneee söyle hadiii yeeaa nasıl bebektim beennn…
-Kızım dedim yaa hem şişkoydun,hem beyin özürlü…
Yıkılmıştı tüm hayallerim.Doğum günümü öğreneceğim diye hem şişko olduğumu hem de beyin özürlü olduğumu öğrenmiştim.Bu nasıl kaderdi Allah’ım…
Bu olaydan sonra bebekliğimi bırakıp çocukluğumu sormaya cesaret edemedim.Zaten uzun dönemde kendime gelemedim.Ve bu olay sonsuza dek unutulsun diye dualar ettim.Ama ne mümkün ablamın hala dalga konusuydum…
Benden sonra bir kız kardeşim daha dünyaya gelmiş. Daha ben bebekken bir tane daha bebek gelmesi; hem de kız olması ailede nasıl bir mutluluktur söylememe gerek yok sanırım. Ki bende o kadar mutlu olmuşum ki, bir bebek daha geldiği için, onu benimsemem lise dönemlerime denk gelmiş. Ve sonra 3’er yıl aralarla iki kız kardeşim daha olmuş.
Evet, 98 yılına kadar biz hep 5 kız kardeştik. Bir yere her gittiğimizde anneme:
-Kızımmm Kaç çocuğun var seninnnn?
-5 kızım var Teyzecim…
-Vahhh vahhhh..Tüüühhh tühhhh..yazıkkk ,yazıkkk …
Ne oluyor lan bu kadına.Görende annem kısır sanır…
-Ne oldu teyzeeeee??
-Ne olcak kızımmmm…Allah bir de oğlan çocuğu vereydi eyiydi…
Evet, hem şişko, hem beyin özürlü,üstüne üstlük bir de kız çocuğuydum. Bu kadar olumsuzlukta ben nasıl normal bir insan olacaktım kii …Olamadım…

Çocukluktan girmişken Babam hep dayıma bizim evin en uslusu kim diye sorardı.Dayıma göre evin en masumu bendim, babama göreyse bildiğin yere bakan yürek yakan…
Ben ilkokul beşinci sınıfa kadar babamla vakit geçirdim ondan sonrası babamın bugüne kadar hasret kaldığımız Almanya serüveni başladı. Babam ders konusunda çok despot ama sevgi konusunda çok cömert bir babaydı. Ki hala öyledir. Ders konusunda ki despotluğunu kız kardeşimi bir harf yüzünden pencereden sarkıtma derecesine kadar vardırmıştı…

Ama güzel gülerdi Babam… Bu sevdiğim gülüşü hep başıma dert açmıştır…

(Alıntı)