Edeple geliniz edeple dönünüz

Osmanlı devrinde yaşamış şair Nabi, Bir kafile ile hac yolculuğuna çıkmıştı.Kafile de devletin ileri gelen paşaları da bulunuyordu.Kafile Hicaz bölgesine girince, Peygamber efendimizi ziyaret aşki şairi iyice sardı. Uykusu kaçtı. Hiç uyumaz oldu. Bir gece yarısı kafile Medine 'ye yaklaştı.Kafilede bulunan bir paşa o esnada, ayaklarını Kabe'ye doğru uzatmış uyuyordu.Medine ye girerken paşa da gördüğü bu durum,Nabi'ye hiç de hoş gelmedi. Paşayı uyandıracak şekilde, şu beyitleri söylemeye başladı.
Sakın terk-i edepten, kuy-i Mahbub-ı Hudadır bu
Nazargah-i Îlahidir,Makam-ı Mustafa'dır bu
Müraat-i edep şartıyla gir Nabi bu dergaha
Metaf-ı Kudsiyadır busegah-i enbiyadır bu.
(edebi terketmekten sakın,zira burası Allah u teala'nın Habib'inin beldesidir.Burası Allah u teala'nın sürekli nazar kıldığı bir yerdir. Muhammed Mustafa as. makamıdır.Ey Nabi bu dergaha edebin şartlarına riayet ederek gir.Sakın edebi basite alma.Burası büyük meleklerin etrafında pervane gibi döndüğü,peygamberlerin eğilip,eşiğini öptüğü bir yerdir.)
Edep,hayatımızın her anında olması gereken,Hakk'a ulaştırıcı,en güzel düsturlar ve davranışlar bütünüdür. Biz edebi,Sadatların yaşadığı,her zaman ve mekanda en ulvi şekliyle görmekteyiz.

Osmanlı zamanında,Abdülhamid
Han hz. Hicaz'a demiryolu yaptırmıştı.Fakat Medine'deki istasyonu,Peygamber as. gürültüden rahatsız olmasın diye,edebinden şehrin uzak bir yerine inşa ettirmistir.
Bu yılın ortalarında,

Özbekistan'ın Buhara şehrine Şah-ı Nakşibend hz. ziyarete gittik. O beldenın ahalisi,Şah-ı Nakşibend hz. Merkadına 1km. kala hızlarını 30km. düşürüyorlardı.İsteseler hızlı bir şekilde,merkadın önündeki geniş yoldan geçebilirler.Ama bunu edepten dolayı yapmıyorlardı.Arabaların olmadığı eski zamanda ise;Şah-ı Nakşibend hz. Merkadının önünden geçerlerken,bineklerinden inip(at,eşek vs.),yolu yürüyerek geçerlermîş.Bize bunu da anlattılar.

Seyyid Taceddin şöyle anlatmıştı.Rahmetli Sultan Seyyid Muhammed Raşid hz. zamanında, sofiler vasıtalarını köyün aşağısında bırakıp,camiye öyle gelirlermış.Seyda hz. gürültüden rahatsız olmasın diye.Bunu sırf edeblerinden yapıyorlardı.

İnsan, Menzil’e gelmeden önce, kararlı bir şekilde niyet etmelidir. Gavs’ın büyük bir Allah dostu olduğunu, ziyaretini, sırf Allah için yapması gerektiğinin farkında olmalıdır. Böyle niyet ederse; Gavs’tan asla eli boş dönmeyeceğini bilmelidir. Menzil’e geldiğinde ise, bu niyetini muhafaza etmelidir. Gavs Hz. ziyareti esnasında, bütün ilgi ve alakası Gavs Hz. İle olmalıdır. Kalbinin yönünü ve muhabbetini Gavs’a kilitlemeli, köyden ayrılıncaya kadar başka bir şeye teveccüh göstermemelidir.
İnsan, şöyle düşünmelidir; Bütün alem, bu Gavs’tan ne kadar büyük faydalar almıştır. Ben de mutlaka gönül sandığını doldurup da gitmeliyim. İşte bunun tek yolu, niyetini muhafaza edip, Gavs’a yönelmelidir.
Bu Sadatların yolunda, kalbi saf olan her zaman kazanmaktadır. Gerek az olsun gerek çok olsun farketmez, ama herşeyin hayırlısını istemek lazımdır. Ticaret sünnettir. Tarikatımızın baş imamı Hz. Ebubekir ( R.A. ) zengin bir zattı. Onun yanında fakir sahabilerde vardı. Peygamber efendilerimizin de hem zengini hem de fakiri vardır. Mesela Süleyman ( A.S. ) ve Eyyup ( A.S. ) çok zenginlerdi. Her zaman hayırlısını dilemek insan için doğru bir karar olacaktır. Allah dostlarının da zenginleri ve fakirleri vardır. Fakat, hepsi Allah (C.C.) sevgili kullarıdırlar.

Gavs'ın hazinesi çok büyüktür.Allah cc. Ona,herşeyden misli misli vermiştir. Tasarruf yetkisi Gavs'ın iradesindedir. Îşte insan,o kadar zahmet çekip, yolculuk meşakkatine katlanıp, Gavs'ın köyüne geliyor.Memleketini,sevdikleri ni arkasında bırakıp, o kadar para ve zaman harcıyor. Bunların heba olması, gerçekten çok yazık olur.O halde hepimiz, Gavs 'tan almasinı,istifade etmesini öğrenmeliyiz. Adabı, usulu okumalı, kendimizi yetiştirmeliyiz. Bu yüce kapıdan, fayda almak için, gayret etmemiz, emek sarfetmemiz lazımdır. Bu kapı, dünya ve ahiret kurtuluşu için gayret,en kuvvetli delil ve vesiledir.İnsan, menzilde gördüklerine hased nazarıyla bakmamalıdır.Hased, kalbin en pis hastalıklarından birisidır.Menzilde,Sadatların oturdukları evleri, bindikleri arabaları görüp,kalbini :"bunlar, ne kadar zengin, ne büyük evlerde oturuyorlar, ne pahalı arabalara biniyorlar. "gibi düşüncelere kaptırmamalıdır. Bu düşünceler, kalpte hased olduğundan kaynaklanmaktadır.Allah cc. Sadatlara,hem manevi, hem de maddi zenginlik bahşetmiştir. Bu Allah cc. fazlıdır. O,dilediğine,dilediği bolluk ta bahşeder. Hasede kapılıp da insan geriye bomboş dönerse, ne kadar yazık olur. Mutlaka uyanık olmamız lazımdır.Eğer kalbimizdeki,hasedden kurtulamıyorsak, kurtuluş için Sadatlardan dua ve himmet istemeliyiz.
S.İhsan EROL