İmâm-ı şâfiî hz den nasîhatler.
İmâm-ı şâfiî hz den nasîhatler.
Biri İmâm-ı Şâfiî'den nasîhat isteyince buyurdu ki:
1-Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma.
Kim kiskanirsa onun malına ve parasına hasretle ölür.
... 2-İbâdeti ve tâatı çok olan kimselere gıpta et.
3-Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyâlıklarına özenmeye değmez.
4-Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın.Mâdem ki böyledir, o halde Allahü teâlâya itâat edenlerle berâber bulun, onları sev.
5- İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır.
6-Resûlullah'ın ve Eshâbının yolunda olmayanı havada uçar görsem, yine doğruluğunu kabûl etmem.
7-Herkese akıllı denmez. Akıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır.
8-Dünyâda zâhit ol, dünyâ malına bağlanma! Âhireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allahü teâlâyı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun.
9-Ruhsat ve teviller ile uğraşan âlimlerden fayda gelmez.
10- Kendisini sevenlerden bir cemâate şöyle buyurdu: Kalbine ilâhî bir nûr penceresinin açılmasını isteyen şu dört şeyi yapsın:
1-Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzûra dalsın.
2- Mîdesini pek fazla doldurmasın.
3-Sefih kimselerle düşüp kalkmağı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın.
4-İlimleriyle yalnız dünyâlık arzu eden kimselere yaklaşmasın.
11-Hiç bir vakit yoktur ki, ilim mütâlaası, hüzün ve kederi yok etmesin. İlmî mütâlaa, kalbin en ince ve en gizli noktalarını harekete geçirir, insanda yüce duygular uyandırır.
12-Sâdık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.
13-İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münâfıklık alâmetidir.
14-Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür.
15-Sâdık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşâ etmez.
16-İbret almak istersen, hatâ sâhibi kişilerin âkıbetlerine bak da kalbini topla.
17-Kendisine faydası olmayanın, başkasına da faydası yoktur.
18- Dünyâ sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiâsında bulunmak, yalandır.
19- Âlimlerin güzelliği, nefislerini ıslah etmeleridir.
20-İlmin süsü, şüpheli şeylerden sakınmak, yumuşak olup, sertlik göstermemektir.
21-İnsanları tamamen râzı ve memnun etmek çok zordur.
Bir kimsenin, bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir.
Bunun için kul, dâimâ Rabbini râzı etmeye bakmalı, ihlâs sâhibi olmalıdır.
22-İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felâh bulmuş değildir. Ama ilmi tevâzu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felâh bulur, kurtulur.
23-Talebeleriyle ve sevenleriyle olan çeşitli sohbetleri sırasında buyurdu ki: Dünyâ işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, ibâdete yönelmelidir.
24-Gururlanıp böbürlenmek, âdi ve bayağı kimselerin vasfıdır.
25- Hizmet edene, hizmet edilir.
26- Dostlar ile yapılan sohbetten sevimli bir şey yoktur.
Dostların ayrılığı kadar da gam ve keder veren şey yoktur.
27-İlmi sevmeyende hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve bağlılığını kes. Çünkü, ilim kalblerin hayâtı, gözlerin aydınlığıdır.
28- Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.
29-İlim öğrenmek, nâfile ibâdetten üstündür.
30-Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zâyi etmiş olur.
Lâyık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur.
31-Resûlullah s.a.v den sonra insanların en üstünü
Hz Ebû Bekir r.a sonra Hz Ömer r.a sonra Hz Osman r.a sonra
Hz Ali r.a.k.v dir.
32- İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın mehâretli, talebenin zekî olması ve uzun zaman.
33-İlim iki kısımdır; birincisi ilm-i edyân (naklî ilimler), din bilgileri. İkincisi ilm-i ebdân (aklî ilimler), fen bilgileridir.
34-Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünyâ) ise; kıymeti, barsaklarından çıkardığı kazûrat kadardır.
35-Dünyâda en huzursuz kimse, kalbinde hased ve kin taşıyanlardır.
36-Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir.
37- Kanâatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur.
38-Sırrını saklamasını bilen, işinin hâkimidir.
Dua ile