Barla’da Ramazan’da bir okuma programı
Barla’da Ramazan’da bir okuma programı
http://www.yeniasya-international.de...an-280x183.jpgZamanın donduğu tılsımlı mekân. Etrafta kuş seslerine karışan Risâle okumalarıyla, rüzgârı cûş-u hurûşa getiren tilâvetlerin birbirine karışıp dağlarda yankılandığı coğrafya.
Üstadın ayak izlerinden yürümek yollarda, “Bir ömür boyu Barla’da” ilâhisi mırıldanılırken dudaklarda; yirmi birinci yüzyılın eşiğindeki küçük kasabadan, seksen yüz yıl öncesine gidip mekânın kokusuna ve o yılların rengine bürünerek öylece teneffüs etmenin ürküten heyecanıyla isimlendirilemeyen hissiyatlar dalgalanır yüreklerde.
Ayaklar Üstad’a çilegâh olarak seçilen mekânlarda dolaşırken, asrın bedisinin hissiyatında tefekkürgâha dönüşen ufukları yakalama coşkusunun telâşı taşınır ruha.
Ağaçlar şehrin ortasında da Rabbini zikretmeye devam etse de paslanan kulaklarımız, gürültüler arasında yaprakların zikirle sallanışından çıkan o lâhutî sesi kaç kez duyabiliyor ki? Biraz kaçsak yüksek binalardan, rahatımızdan, kolaylıklarımızdan kalbini açar bize dağlar. Orucun nefesi açlık kokan takatsizliğinde tırmanmak, bir yere kadar araçla geldiğiniz mekândan zirveye doğru. Çoğu kere kalabalıklarla geldiğiniz mekânda ne yenecek derdiyle uzayan kollarınıza bedel, bir küçük şişe su bile almadan özgür kalır elleriniz.
Rüzgâr bir başka eser dağlarda. Hele oruçluysanız ve Çam Dağı’ndaysanız, esintiler sanki Üstaddan hakikatler fısıldar kulağınıza. Dudaklarınız kurumaktan çatlarken, gönlünüzde yeni filizlerin tohumu çatlar bu hakikatlere münbit mekânda. Gökyüzüne daha yakın uçacak gibi açılırken kollarınız, gönlünüz çoktan pervaz açmıştır ufka. Yeryüzünün kiri pası, kederi gamı daha aşağılarda kalmıştır. Zira ruha yakın Çam Dağı’nın şehit katrandan yadigâr uçurumunun tam ucunda gönlünüzü ufka açmışsınızdır.
Ramazan’da kimselerin uğramayacağı sanılan mekânda aslında her meşrepten nur talebesi, kimisi elinde kitabı, kimisi Cevşen’i hep birlikte uhrevî şirketin hasılâtını yükseltme peşindedir. Küçük bir kasaba olmasına rağmen hızlıca sayabileceğiniz Ak Mescid’den Çeşnicibaşı’na, Yokuşbaşı’na, Fatih Camii’ne, Pazar Mahallesi Camii’ne, Mus Mescidi’ne kadar… Neredeyse haftanın her günü farklı bir camiyi teravihinize mekân tutabilirsiniz.
Yokuşbaşı Mescidi’nin yanıbaşında, Üstadın evinin altında devamlı gürül gürül akan sudan gün içinde sadece kulaklarınız âhenkli akışın sesinden nasibini alsa da, akşam teravih dönüşü yolunuz Yokuşbaşı’ndan geçerse gündüzki susuzluğa bedel damağınız bu bereketli sudan nasibini alır.
Her mevsim mâneviîyat depolanma merkezi olsa da, Ramazan’da dağlara taşlara sinen ayrı bir huşu halidir. Ramazan belki kutsal mekânlarda herkese nasip olmasa da, Barla’da, adeta o kutlu beldelerden bir koku yayılır etrafa. Zira etrafta dünyaya çağıran pek bir hâl yoktur. Sair günlerde açlıkları bastırmayı geçim yolu yapan gözleme mekânları da perdesini bir aylığına çekmiştir çoktan. Büyük şehirlerde maalesef hassasiyetini yitiren oruca saygı, burada çok farklı bir renkte yaşanır. Zira oruç yediğini göremezsiniz kimsenin.
Barla’da Ramazan, huzurun cisimleşmiş şeklidir. Temel ihtiyaçlardan öte bir şey yoktur zira etrafta gözü, gönlü yoran. Modern hayatın artırdığımız ihtiyaçlarından sıyrılıp, ruh kemâlâta kamçılanırken, cisim özde gerekli olanla yetinmeyi öğrenir.
Bir yanda üzerinde yalçın kayalıklarla çevrilen bodur ağaçlarla yer yer bezenmiş dağların yüzü pırıl pırıl Eğridir’e bakarken ay bir ayrı aydınlatır suyu. Tılsımlı bir masalın içinde; zamanın billurlaştığı, mekânın tarih içre farklı bir boyutu yaşattığı, anlatılmaz yaşanır bir iklimdir Barla’da Ramazan.
Yaz başından beri yurdun dört bir yanında her yaştan her bilgi seviyesinden nur talebesi manevi birer kür misâli okuma programları yapıyor. Zaman zaman haberlerini gazetemizden okuduğumuz, bazen dostlarımızla paylaştığımız katılımcı sayısının üçüne beşine, yirmi beşine bakmadan kaliteli bir şekilde bu programlar hızla çoğalması gerçekten sevindirici.
Ne var ki Risâlelerin ilk medresesi olan diyarda, yazıldığı kaynakta Risâle okumak ayrı bir mana katar okunanlara. Yıldıznâme’yi Çam Dağı’nda okumak, Eğirdir Gölü’ne bakarak tefekkür etmek Haşir bahsini; Barla’da nail olabileceğiniz nimetlerden, dimağda ayrı bir tattır.
İyi günde kötü günde kayıtlar için ‘record off’ diyemeyeceğiniz; adeta ailenin kayıt cihazı muhataplarınız. Çocuklar… İşte geleceğe yönelik hedefler belirlemesinde yol gösterebileceğiniz, Risâlelerin hangi şartlarda yazıldığını gösterme adına geçmişe, yaşanıldığı mekânda gidebileceğiniz farklı bir boyuttur Barla. Bu yüzden de Ramazana özel Süleyman Kösmene ağabeyin rehberliğinde bir haftalık hazırlanan programın bir ay boyunca devam etmesi tüm katılımcıların seneye yönelik duasıydı. Çünkü ailelerle hazırlanan programların önemi yaşanarak daha iyi anlaşılmıştı.
Ankara belki de yaşanıla gelen siyasî yapısından dolayı, en kara diye bilinse de bazı şeyler var ki ümit yeşertir kalplerde. Ramazan’da Ankara’da üniversite eğitimlerine devam eden en nurlu güzel insanlarla okuma programına katılma nimetine mazhar oldum. Adeta Üstadın Saidler, Ömerler, Tahirlerin ve sâirelerin lebbeyk, sadakte demesine bedel; Barla kasabasından da Elifler, Merveler, Şeymalar, Neslihanlar, Beyzalar, Kevserler, Zeynepler, Hanifeler, Ayşenler, Hilaller, Afifeler ve Sedalar yirmi birinci asrın eşiğinde kilometreler ötesinden oruçlu gelip “Sadakte” diye cevap verdiler Üstadlarına. Ve nesl-i cedidin müjdesini saçtılar etrafa nurlar adına.
Katılımcıların ve rehberlik eden vakıf ablalarının gayretleriyle tertiplenen okuma programında, niçin gelindiğinin şuuruyla her ânı uhrevîleştirme gayreti vardı. Hepsi istidatlarına göre güzel bölümlerde okuyan arkadaşlarımızın hâlinde, tavrında sanki manevi birer vakıf edasıyla hakikatlere sahip çıkış hâli hissediliyordu. İftar, teravih telâşıyla akşama yerleştiremediğimiz derslerin bazen sabahın ikisine doğru uzayan zaman diliminde, arada saate bakan olsa da niyetinin özel okumaya ne kadar süre ayırabileceğinin hesabından başka bir kaygının olmamasının eminliği vardı hepimizde.
Kur’ân hayatımıza hayat katıyorsa, Kur’ân’ın son asırdaki tefsiri de canlanmalıydı hayatımızda, davranışlarımızda. Kâh teravih sonrası çay sohbetlerinde, kâh ders aralarında kendimize sorduğumuz bir soru vardı içten içe: Okuduğumuz risâlelerin davranışlarımıza hangi boyutta yansıdığı ve programın kulluğumuza kattığı kemâlât…
Fani dünyada her şey biterken, sonuna gelinen okuma programında, memleketlere gitmenin telaşından ziyade, Barla’dan ayrılığın burukluğu vardı yüreklerde. Birbirimize zekî birer muhatap, güzel seciyelerimizde iyi birer model olmayı daha bir kolaylaştıran Risâle okuma programlarında tekrar tekrar bir araya gelebilmek, daha ayrılmadan özlenen bu diyarda hepimizin Rabbimizden duâsıydı.
Nur Hacınebioğlu
Cevap: Barla’da Ramazan’da bir okuma programı
Maşaallah bizde okuma programına gitmişdik gecen sene barlaya gidilmeli Allah razı olsun.....