Ali Şeriati'den Alıntılar
“Allah'ın inayetiyle, öyle bir yola koyuldum ki, ömrümün bir anını bile kişisel mutluluğum için harcayamam. Madem ki Allah'ın yardımı benim zayıflıklarımı telafi ediyor ve madem ki bu ömür bir gün nasıl olsa bitecektir, öyleyse ömrümü bu uğurda harcamamdan daha büyük mutluluk ne olabilir."
Tevhidi dünya görüşünde insan, sadece tek bir güçten korkar, sadece tek yargıcın önünde sorumludur, sadece bir tek kıbleye yönelir ve sadece tek bir ele ve odağa çevirir bakışını, hepsi bu. Bunun karşıt kavramıysa şudur; ondan başka her şey hiçtir, boştur; tüm farklı yönelişler ve uğraşlar, rengârenk korkular, tamahlar ve dayanaklar anlamsızdır, yararsızdır, başıboşluk demektir.
Bu yüzden tevhid, bireye bağımsızlık ve yücelik bağışlar. Sadece onun -ki varlığın hâkimidir- karşısında teslim olmak, insanı korku ve açgözlülüğün alçaltıcı bağları ve yalancı güçler karşısında başkaldırıya zorlamaktadır...
"Dua,kendi benliğinin zindanına düşmüş,zindanda olduğunun farkına varmış,oradan kurtulma isteğine duyduğu aşk kendisini rahatsız hale getirmiş bir insanın kaygısının ve ızdırabının tecellisidir.Dua yalnız kalan ruhun ve yalnızlığın tecellisidir"
İslâm'ın, takipçilerinin bilgi, bilinç, özgürlük, hareket ve onurlarını garanti altına alan, hepsinden de öte sosyal güç ve sorumluluk oluşturan en ileri itikadî ve amelî boyutları şu üçünden ibarettir: Tevhid, Cihad ve Hacc.
“Hüzün, yok olanın eksikliğinden, üzüntü ise varolanın eksikliğinden kaynaklanır.”