Kekemelik (Ritim Bozukluğu)
Kekemelik (Ritim Bozukluğu)
Türkiye’de her yıl doğan çocuklardan azımsanmayacak bir kısmı diğerlerinden farklı bakım, ilgi, eğitim ve sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyar. Bunların büyük çoğunluğu engelli çocuklardır. Bu grup içinde en yaygın güçlük grubunu “dil ve konuşma güçlüğü olan çocuklar” oluşturur.
Türkiye’de dil ve konuşma güçlüğü olan çocuklara yönelik eğitim ve tedavi hizmetlerini, 1955 yılında Rehberlik ve araştırma merkezinin Ankara’da kurulması ile başlamıştır.
Sevgili Aileler,
Büyük bir olasılıkla kendi kendinize “Neden? Neden benim çocuğum?” diye soruyor ve ona yardım etmek için neler yapılabileceğinizi bilmek istiyorsunuz. Kapıldığınız endişe sizi de korkutabilir. Bunları hissetmeniz gayet doğal olabildiği gibi, bu durumla karşılaşan birçok anne babanın ilk hissettikleri şeylerden farklı değildir.
Çocuğunuz için uzman yardımı tabi ki, gerekmektedir. Ama siz, bu süreçte en öneli kişisiniz, çünkü anne ve baba olarak sadece siz çocuğunuzun ileride kendine güvenen ve bağımsız bir yetişkin olması için gereken sevgi ve anlayışı ona verebilirsiniz.
Kalbinizi serin tutun… Yalnız değilsiniz.
Kekemelik Nedir?
Kekemelik, konuşmanın akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur.
Akıcı konuşmada ritim ve zamanlama büyük önem taşır. Hız, vurgulama ve doğru yerde duraklamalar açısından farklılıklar olsa da akıcı konuşmada sözcükler ve sözcük grupları kendiliğinden akar. Akıcılıkta ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar, tekrarlar ve benzer problemler konuşmanın doğal akışını etkiler.
İşte ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla ortaya çıkan konuşmanın akıcılığının bozulduğu bu durum “kekemelik” olarak adlandırılır. Artık, kişinin ne konuştuğundan çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. Konuşan kişi de dinleyenler gibi durumu fark ettiğinde, konuşma güçlüğünde korku ve endişe de eşlik eder. Bazı durumlarda belirgin yüz ve vücut hareketleri konuşma çabası ile birlikte görülebilir.
Her kekemelik bir diğerinden farklıdır. Ancak özelliklerini aşağıdaki şekilde gruplamak mümkündür:
Normal sayılamayacak şekilde seslerin, hecelerin, sözcüklerin ve cümlelerin tekrar edilmesi; p- p-..peki, ol-ol olmaz, ben de-ben de-bende geleceğim… gibi.
Sözcüklerin bitirilmeden bırakılması
Düzensiz solunum ve kararsız konuşmaya bağlı olarak sözcüklerde alışılmadık vurgulamaların ortaya çıkması: patlamalar gibi.
Seslerin olağan dışı uzamaları f f f fare gibi.
Belli bir sesin çıkartılması ve konuşma sırasındaki gerginliğin atılmaması, nefesin engellenmesine ve tıkanmasına yol açar. Karşılıklı konuşmayı kontrol edebilmek için gösterilen mücadelenin işaretleri açık olarak görülebilir. Konuşmanın akıcılığı ve ritmi bozulmakla birlikte yüzde gerilim, kaş-göz oynatma, başın ani hareketleri, bütün bedende istenmeyen jestler gözlenebilir ve her ses birimi bu tıkanmalardan etkilenebilir.
Konuşmada güçlük yaşandığı anda bazen fazladan sözcük ve sesler eklenir: Aman!, ya!, yani!, şey! gibi.
Bazı ortamlarda sözcükler, konuşulan konuya uygun olmayacak şekilde dolambaçlı yollarla söylenebilir. Kekemeliği olanlar hangi sözcük ve seslerin onlar için problem yaratacağını bilirler ve bu durumdan sözcük oyunlarıyla kaçmaya çalışırlar. Ya da sözel iletişime girmeyip sessiz kalmayı tercih ederler.
Kekemeliğe Ne Yol Açar?
Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve çoktur. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belirti olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli bir rol oynadığı görüşünü savunmaktadır. Son zamanlarda genler üzerinde yapılan çalışmalar önem kazanmakta ve umut verici çalışmalar devam etmektedir. Ancak, yaygın olarak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hâkimdir.
Kekemelik Genellikle Hangi Yaşta Ortaya Çıkar?
Kekemelik, genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkar (2-6 yaş). Bazı durumlarda, okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıktığı görülebilir.
Kekemelik Cinsiyete Göre Farklılık Gösterir mi?
Evet. Kekemelik erkek çocuklarda, kız çocuklarda görüldüğünden daha yaygın olarak görülür, şiddeti ve sürekliliği de kız çocuklara göre fazladır.
Herkes Zaman Zaman Kekeler mi?
Evet. Pek çok çocuk dil ve konuşma gelişiminde “normal” olarak değerlendirilebilecek bir kekemelik dönemi yaşar. Okul öncesi pek çok çocuğun kekemeliğin sınırlarından kekeme olmadan döndükleri görülmüştür. 2-6 yaş arasında çocuğun düşünme hızı sözcükleri çıkarabilme hızından görülebilir. Bu hemen kekemelik olarak etiketlenmemelidir. Çocuk konuşurken duraklar, ses, hece ve sözcük tekrarları yapar, ama kendisi bunun farkında değildir. Küçük çocukların dili öğrenme süreçlerinde bu türden konuşma sorunları yaşamaları doğaldır. Çocuğun çevresindekiler konuşmasını düzeltmesi için baskıda bulunmazsa, çocuğun dikkati konuşması üzerine çekilmezse bu durum kendiliğinden düzelir.
Kekemelik Sürekli midir?
Hayır. Kekemeliği olan insanların konuşmalarının akıcı ve düzgün olduğu zamanlar da vardır. Örneğin, iletişim ile ilgili kaygının olmadığı ortamlarda, şarkı söylerken, oyun oynarken, hayvanlarla konuşurken vb. normal akıcılıkta konuşabilirler.
Ne Zaman Yardım İstemeliyim?
2-6 yaş arasında çocuklar genellikle sözcük ve cümleleri tekrarlarlar. Konuşmalarında “ımm, şeyyy, eee…”sıkça kullanılır. Bu, normal “ akıcı olmayan konuşma” olarak adlandırılır. Eğer bu dönemde çocuğun konuşmayı öğrenmeyi sürdürdüğünü, yepyeni sözcüklerle karşılaştığını, bu sözcükleri cümlede yerli yerine oturtmak i.çin çabaladığını, konuşma ile ilgili kaslarının gelişmekte olduğunu, sorularla keşiflere yöneldiğini dikkate alırsınız, bu yoğun çaba gerektiren süreçte onun konuşmasının akıcılığının zaman zaman bozulmasını anlayışla karşılayabilirsiniz.
Eğer,
Çocuğun konuşması ile ilgili kaygı yaşıyorsanız,
Çocuk konuşma ile mücadeleye girişmiş görünüyorsa ya da zorlandığında konuşmasının akıcılığı bozuluyorsa,
Konuşma ile ilgili kaslarda artan bir gerginlik dikkatinizi çekiyorsa yardım almanız için zaman uygundur.
Kiminle İlişki Kurabilir, Nereye Başvurabilirim?
Kekemelik ne kadar erken fark edilirse, çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Böylece güçlüğün önüne geçmek ya da önlemek mümkün olabilir. Eğer çocuğunuzun kekeme olduğundan şüphe ediyorsanız, zaman kaybetmeden çocuğunuzu dil ve konuşma uzmanına götürmenizde yarar vardır. Ülkemizde bu alanda yeterli sayıda yetişmiş uzman bulunmadığından; odyologlar, çocuk gelişimi ve eğitimcileri, özel eğitim öğretmenleri, psikiyatristler, psikologlar, psikolojik danışmanlar, nörologlardan da destek alabilirsiniz. Bu kişiler sizin ilettiğiniz bilgileri değerlendirerek yönlendirmede bulunacaklardır. Bu kişilere üniversite hastaneleri ve bu hastanelerin eğitim birimlerine başvurarak ulaşabilirsiniz.
Başvurabileceğiniz kurumlardan biri de ilinizdeki veya ilçenizdeki Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı rehberlik ve araştırma merkezleridir. Bu merkezler size çocuğunuzun eğitimi ve yapabilecekleriniz konusunda bilgi verip, yönlendireceklerdir.
Hangi Davranış ve Tutumlarım Çocuğuma Zarar Verebilir ?
Acımak, merhamet göstermek,
Endişeli, kaygılı bakmak,
Sabırsız ve öfkeli görünmek,
Akıcı olamayan konuşmadan ötürü cezalandırma tehdidinde bulunmak, suçlamak,
Hırpalamak, hor görmek,
Akıcı konuşmadan çok akıcı olamayan konuşma üzerinde odaklanmak,
Akıcı olamayan konuşmayı kesmesini söylemek,
Durup tekrar başlamasını söylemek,
Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini önermek,
Onun yerine cevap vermek veya takıldığı yerleri tamamlamak,
Konuşmadan önce derin bir nefes almasını söylemek,
Zorlandığı sözcükleri kullanmaktan kaçınmasını önermek,
Kuralları önceden belirlememiş olmak,
Çocuğun yaşına ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler belirlemek,
”Hayır, yapma, dur, yapamazsın…” gibi ifadeleri sıkça kullanmak çocuğa zarar veren davranış ve tutumlardır.
Çocuğuma Verebileceğim Uygun Tepkiler Neler Olabilir?
Sabırla onu dinleyin, konuşmasını “olay” yapmayın.
Bazı kelimeleri söyleyememek, takılmak, ona çok sıkıntı verebilir. Böyle zamanlarda bir şey söylemek ihtiyacı duyabilirsiniz. Bu durumlarda, ses tonunuzda acımak, olumsuz bir yorum, kaygı ya da şaşkınlık ifadesi bulunmaksızın, hatta belki de hafifçe gülümseyerek, “bu kelime uğraştırdı seni”, “bazen zor oluyor değil mi?” gibi sözler söyleyin. Bu gibi sözlerle onun çabasını fark ettiğinizi ve kekelediği için onu suçlamadığınızı ifade edin.
Konuşmasını düzeltmekten, “daha yavaş konuşursan kekelemezsin”, “yüzünü öyle yapma” gibi iyi niyetli ama suçlayıcı etkileri olabilecek olumsuz ifadelerden kaçının.
Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Çocuğunuz konuyu açtığı zamanlarda onun duygularını tanıyın ve paylaşın, akıcı olmayan konuşma hakkında konuşmak tabu değildir. Herkesin bazı güçlükleri olabileceğini ifade edin.
Çocuğum Üzerindeki Baskıyı Azaltabilir miyim?
• Çocuğunuz konuşurken dikkatle dinleyin. Gözleriniz onda olsun, bakışlarınıza endişeli ve gerilimli bir ifade yüklememeye özen gösterin.
• Çocuğunuz konuşurken bitirinceye kadar dinleyin, sözünü kesmeyin, bitirdikten sonra aceleyle cevap vermeyin. İletişiminiz “telâşlı” bir hava içinde geçmesin.
• Sürekli soru sormaktan vazgeçin. Sorularınızın “evet” ya da “hayırla veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olmasına özen gösterin. Kendi arzusuyla konuşmaya başlarsa, ona gerektiği kadar zaman tanıyın.
• Onunla konuşurken kullandığınız “ses tonunuza” da dikkat edin. Bazen kelimelerle ifade etmediğimiz duyguları ses tonumuz ele verir.
• Doğum günü partileri, tatiller, bayramlar gibi özel günler için çocuğunuzu önceden hazırlayın. Örneğin “nereye gidiyoruz, kime gidiyoruz, orada ne kadar kalacağız?” gibi açıklamalarda bulunun. Bu yaklaşım çocuğun hissedebileceği endişeyi azaltacaktır.
• Gündelik hayatınız çok koşuşmalı mı geçiyor? Dinlenmeye yeterli zaman kalmıyor mu? O hâlde, kendinize de zaman ayırın. Bu durum sizin rahatlamanıza ve kendinizi geliştirmenize fırsat sağlayacaktır.
Çocuğumla Alay Ediliyorsa Ne Yapmalıyım?
Kardeşleri ve arkadaşları onu ayıplıyor, ondan utanıyor ya da onunla alay ediyor olabilirler. Bu durumda onlarla “ayıplama, utanma, alay etme” konusunda sabırla konuşun. Tüm insanların zayıf ve güçlü yanları olabileceğini açıklayın. Bu konudaki açıklamalarınızı, konuşmalarınızı defalarca tekrar etmeniz gerekebilir; çünkü bundan vazgeçmeleri zaman alacaktır.
Ancak tüm çabanıza rağmen olumsuz tutum ve davranışlar sürüyorsa uzman yardımı almanızın tam zamanıdır.
Çocuğuma Zaman Ayırmalı mıyım?
Evet… Çocuğunuzla elinizden geldiğince birlikte olmaya çalışın.
Nasıl konuşursa konuşsun sizin için çok değerli olduğunu, konuşmasının önemli olmadığını ona zaman ayırarak hissettirebilirsiniz. Örneğin yatmadan önce 3-5 dakikanızı onunla geçiriyor musunuz? Bugün ne yaptın? yerine, “gününün nasıl geçtiğini” konuşuyor musunuz? Siz gününüzün nasıl geçtiğini anlatıyor musunuz? Bu size duyguları paylaşmak konusunda fırsatlar sağlayacaktır.
Duygu ve heyecanlarını sözle ifade etmesine olanak tanıyın. Söylediklerini önemseyin. Eğer ifade etmede güçlük çekiyorsa ona dokunarak, dinlediğinizi göstererek yüreklendirmeye ne dersiniz?
ÖZETLE
Çocuğun nasıl söylediğinden çok, ne söylediğini dikkatle dinleyin, konuşmaya müdahale etmeden göz ilişkisini sürdürün.
Çocukla konuşurken kısa, kurallı ve basit cümleler kullanın, ifadeler açık ve kolay anlaşılır olsun.
Siz konuştuktan sonra, çocuğun size cevap verebileceği yeterli zamanı tanıyın.
Çocuğunuzun hangi ortamlarda daha akıcı konuştuğunu gözlemleyerek belirleyin. Bu ortamlar onun kendini daha rahat ve güvenli hissettiği ortamlar olabilir, bu ortamları arttırın.
Onun yaşantısı için süreklilik gösteren, sağlıklı bir program oluşturun, yeterince uyuması, dengeli beslenmesi gibi ihtiyaçlarını gündelik yaşamında dikkatle ele alın.
Çocukta duygusal çatışma ve gerilim yaratan durumları gözleyip belirleyin, mümkün olduğunca bunlardan sakının.
Çocuğunuz akıcı konuşmadığında da akıcı konuştuğundaki gibi davranın. Onu baskı altına almaksızın konuşması için cesaretlendirin. Sakin bir konuşma ve dinleme ortamını sağlamaya çalışın.
Not: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Hazırladığı “Kekeme Bir Çocuğum Var” (Aile El Kitabı)’ndan yararlanılmıştır.