Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürür!
Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürür!
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Mediko Sosyal Birimi Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, anne babaların üniversite sınavına girecek çocuklarını, başarısız olacakları korkusuyla baskı altında tutmalarının onların sınav kaygısını artırdığı uyarısında bulundu.
Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) girecek öğrencilerin ailelerini uyaran Dr. Sabri Yurdakul, sınav stresinin öğrencinin başarısını düşürdüğünü belirtti. Anne babaları tarafından sınavda başarılı olmaları konusunda uyarılmalarının, çocukların kaygılarını daha da arttırdığını bildiren Yurdakul, kaygı içinde olan öğrencilerin başarılarının düştüğünü ve daha çok sıkıntıya girdiklerini kaydetti.
Umutsuz ve kaygılı olan üniversite adaylarının intiharı düşünebildiğini anlatan Dr. Yurdakul, şunları söyledi:
“Gençlerin sınav kaygısı aileler tarafından destekleniyor. Aileler, onların başarısız olacağı korkusuyla sürekli öğrencileri uyarıp, onların var olan kaygılarını daha fazla arttırıyor. ‘Bu sınavı mutlaka kazanman gerekir, bu senin son şansın, hayatının dönüm noktası’ gibi söylemler öğrenciyi strese ve umutsuzluğa sokar. Kesinlikle çocuklara böyle şeyler söyleyip, baskı altına almak çok yanlış bir davranış. Hele hele bir kaç kez sınava girip de başaramayan öğrencilere bunları söylemek, çok büyük sorunlar doğurabilir. Öyle ki, sınav konusunda rahat olan gençler, anne ve babaları tarafından duyarsızlıkla, sınavı önemsememekle suçlanıyor. Öğrenci yaşadığı bu baskıyla sınavdan kaçıp, kurtulmanın yollarını arıyor. Bunun sonucunda öğrenciler, umutsuzluğa kapılarak, ne yapacağını bilmez bir hale düşüyor.”
Ailenin, çocuğunun sınavı kazanıp kazanmayacağı üzerinde durmasının başarısını düşüreceğini sözlerine ekleyen Yurdakul, “Bu yüzden ailelerin yorum yapmadan gençlerin yanında olmaları, kazansalar da kaybetseler de, kendileri için kıymetli olduklarını söylemeleri gereklidir. Aileler, mümkün olduğu kadar gençlere destek olmalı, çalışma ve çabalarını desteklemeleri gerekir. Sadece başarıya odaklanmak, kazanıp kazanmayacakları üzerinde durmak, gençleri daha çok başarısızlığa götürecektir. Bunun için ailelerin çok dikkatli olması ve gençleri kaygıya yöneltecek söz ve davranışlardan kaçınmaları gerekir” diye konuştu.
Sınav stresi, ergenlik dönemindeki birçok gencin psikolojisini olumsuz etkiliyor. Başarıya ulaşmak için ara vererek çalışmak şart!
Başarılı olmak için en iyi çalışma yöntemi; sık sık ama kısa kısa çalışmaktır. Sıkıldığınız zaman ara vermek ve kafanızı dinleyince derse geri dönmek en iyi ders çalışma yöntemidir. Çalışırken kısa notlar alın. Zaman zaman bu notları gözden geçirin. Dikkatiniz dağıldığı an, masa başından hemen kalkın.
Çok çalışmak yetmez, bilinçli çalışmanız gerekir. Çok çalışan bir öğrenci, bilinçli çalışmadığında boşu boşuna enerji harcamış olur. Daha kısa sürede, daha başarılı olmak için bazı önlemler alın. Masanızda çok az eşya olsun ki dikkatiniz dağılmasın. Bir çalışma programı hazırlayın. Sıkılınca derse ara verin. Ancak unutmayın ki; verdiğiniz ara çalışma süresinden daha uzun ara olursa, yeniden çalışmaya başlamakta zorlanırsınız.
Çok çalışmak iyi çalışmak değildir. Önemli olan kafanızı vererek ve anlayarak ders çalışmaktır. Anlamadığınız sürece, dersin başında oturmanın hiçbir anlamı yoktur. Ara vermek ve kafanızdaki düşünceleri dağıttıktan sonra yine dersin başına oturmak çalışma verimini arttırır. Kafa dolgunluğunun atılabilmesi ve sağlam kafayla ders çalışabilmek için, çalışılan süreyi iyi ayarlamak gerekir. İyi ders çalışabildiğiniz zamanlarda yani aklınız dağılmadan dersin başında oturabildiğinizde, bu süreyi çok iyi kullanın. Okuduklarınızı anlamadığınızda ise, “Çok çalışacağım” diyerek dersin başında çok fazla oturmayın.
Ders çalışmaya motive olmanın yolu; sınavı kazanma düşüncesini devamlı tekrarlamaktan geçer. Sınavı kazanacağına inanmayan bir gencin ders çalışması mümkün olmaz. Çalışma isteğini kaybettiren en önemli durum; aşırı yorgunluk ve moral bozukluğudur. Sürekli ders çalışan ve hiç ara vermeyen gençler, bir süre sonra yorulur ve çalışma konusundaki isteklerini kaybederler. Beyniniz aşırı yorulduğunda; beyninizi dinlendirmek için sinemaya gidin, sevdiğiniz arkadaşlarınızla beraber vakit geçirin, spor yapın ve en az bir saat yürüyün. Başlangıçta zaman kaybı gibi görülen bu durum, aslında gençlerin zihinsel yorgunluklarını atmalarına yardımcı olur.
Unutmaya engel olmak için yapılması gereken ilk şey; çalıştıklarınızı ezberlemekten kaçınmanızdır. Anlayarak çalışan bir gencin, öğrendiklerini unutması zor, anlamadan ezberlemeye çalışan birinin öğrendiklerini unutması ise kolaydır. Unutmayı engellemek için çalışılanları sık sık tekrarlamak gerekir. Gençlerin en çok korktukları konu ise sınavda, çalıştıkları süreç boyunca öğrendikleri her şeyi unutmaktır. Aslında edinilen bilgiler sınavda unutulmaz. Sadece genç, aşırı kaygı nedeniyle, öğrendiklerini hatırlamakta güçlük çekebilir. Bu kaygı atıldığında, çalışılan bilgileri hatırlamamak için hiçbir neden yoktur.
Heyecan başarıyı olumsuz etkilemektedir. Heyecanı yenmek için yapılması gereken en basit davranış; nefes egzersizi yapmaktır. Nefes egzersizi için önce burundan derin bir nefes alın. İçinizden 8′e kadar sayarak aldığınız nefesi, yine yavaş yavaş 8′e kadar sayarak geri verin. Bu egzersizi sakın hızlı bir şekilde yapmayın. Aksi taktirde, baş dönmesine yol açabilir. Heyecanlandığınız zamanlarda bilinçli bir şekilde bu egzersizi yapmanızda, hiçbir bir sakınca yoktur. Heyecanın dikkati dağıttığı ve verimli çalışmayı engellediği göz önüne alınmalı ve bu duygudan kurtulmak için gerekenler yapılmalıdır. Heyecanını atamayan gençler ders çalışırken zorlandıkları gibi, sınavda da heyecan nedeniyle bildiklerini unutmakta, cevap şıklarını karıştırmakta ve sonuçta başarılı olabilecekleri bir sınavı başarısızlıkla tamamlamaktadır. Egzersiz ile heyecanını yenemeyen gençlerin, mutlaka bir psikolog ya da psikiyatristten yardımı almaları gerekir.
Uykusunu yeterince almamış olan bir gencin dersin başına oturduğu zaman uykusu geldiğinde yapabileceği en iyi iş; derse ara vermektir. Ders dışı bir kitap, gazete, dergi okuyabilir ya da 10 dakika televizyona bakabilir. Böylece kafası dağılır ve dersin başına oturduğunda, daha rahat konsantre olur.
Uyku halinde, gencin elini yüzünü yıkaması ve 10 dakika egzersiz yapması da işe yarar. Eğer bu da işe yaramazsa, genç kendisine daha rahat çalışılabilecek bir ders seçmelidir. Sınava hazırlanan bir gencin, uykusunu almaya özen göstermesi gerekir. Uykusu geldiği halde ders çalışmaya devam eden bir gencin, okuduklarını anlaması mümkün olmaz.
Aileler, çocuklarının hiç kalkmadan ders çalışmasını ister. Onların en ufak bir şeyle oyalandıklarını gördüklerinde, uyarırlar. En iyi çalışma; gencin dikkati dağılmadan yaptığı çalışmadır. Dikkat dağıldıktan sonra çalışmaya çalışmak anlamsızdır. Bu nedenle gün içinde 20′şer dakikalık sürelerle çalışmak ve çalışamadığınızı anladığınız zaman, 15 dakika ara vermek gerekir. Ara verdikten sonra tekrar çalışmaya dönülmelidir. Ailelerin gençleri sürekli ders çalışmaya zorlamaması gerekir.
Yapılması gereken şey; iyi bir program hazırlayıp, bu programa uymaya çalışmaktır. Bu programda aksamalar olduğu zaman, telaşa kapılmadan yeni bir program yapılabilir. Program sadece hedefleri belirleme yönünden önemlidir. Programa yetişebilmek için, anlamadan çalışmayın. Zamanı iyi kullanabilmenin ikinci şartı; anlayarak çalışmaktır. Anlamadan çalışmak hem zaman kaybına yol açar, hem de çalıştıklarınızın boşa gittiğini gördükçe, sizde moral bozukluğu oluşur. Önemli olanın nitelikli çalışma olduğunu kesinlikle unutmayın ve vaktinizi çok iyi kullanın. Çalışamadığınız zaman derse ara verin ve sonra tekrar derse dönün. “Ara verin” derken, masanın başından kalkıp, televizyonun başına geçmenizi kastetmiyorum. Uzun süre televizyon izlemekten kaçının. Zamanı kötüye kullanmak ileride pişman olmanıza sebep olur. Her gününüzü çalışmak için değerlendirerek, zamanınızı iyi kullanın.
Bu görüşmeler gençlerin gerek kendi çalışmalarını değerlendirebilmeleri, gerekse iyi vakit geçirebilmeleri için son derece önemlidir. Bir genç ders çalışıp yorulduğu zamanlarda arkadaşları ile görüşebilir. Bu buluşma, onun dinlenebilmesi için çok iyi bir fırsattır. Arkadaşlarıyla zaman zaman görüşen gençlerin dersleri, bunu yapmayanlara oranla daha iyidir. Zamanının çoğunu ders çalışarak geçiren bir genç, arkadaşlarıyla biraraya gelerek hem hayatının monotonluğundan kurtulur, hem de derslerinde anlamadığı konuları arkadaşlarına sorma fırsatı olur. Gençler bu dönemde arkadaşlarını, kendileri gibi sınava hazırlanan kişilerden seçmelidir. Çünkü sınava hazırlanmayan arkadaşları, gencin durumunu anlamaz ve ondan devamlı kendileriyle birlikte olmasını isterler. Sonuçta aileler, sınava hazırlanan çocuklarının arkadaşları ile görüşmelerine engel olmamalıdır.