Utanmaktan utanan bir nesil gelecek
“Utanmıyorsan, dilediğini yap!” ikazını, bütün büyükler tekrarlamışlardır.
Çünkü insanın en güzel süsü, utancından dolayı, yüzünün kızarmasıdır
Efendimiz de (sav); “Hayâ imandandır” buyurmuştur.
İnsan, utanma duygusunu doğuştan getirir ama imanla korur ve geliştirir.
Bütün güzellikler gibi, utanmanın, iffetin, hayânın da kaynağı imandır ve bu
sebeple de kadın erkek herkesin asıl değeri, doğru bir biçimde Allah’a ve
ahirete inanmaktadır.
İslam imanı, bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır.
Allah tarafından her an görüldüğünü ve gözetildiğini bilen bir insan, yaptıklarından
hesap vereceğini de bildiği için elbette ki kendisi için çizilmiş sınırlara uyar; nerede
durması gerektiğini, nerede serbest olduğunu hep hesaba katar. Çünkü dünya
hayatının sonunda kurulacak olan en büyük mahkemede, her halinden dolayı
sorgulanacak ve en küçük iyiliğinin de, en küçük kötülüğünün de karşılığını
mutlaka görecektir.
“O, Allah’ın kendisini gördüğünü bilmez mi?” (Alak; 14)
“Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde her şeyi görüp gözetendir.” (Nisa; 1)
“Nerede olursanız, O sizinle beraberdir.” (Hadid; 4)
Görürcesine bir Allah imanı ve Allah tarafından görüldüğüne kesin olarak inanmak,
iffetli olmayı doğurur. Böyle bir mü’min, sürekli Cenab-ı Hakk’ın nazarına muhatap
olması itibariyle hayâda, iffette, edepte derinleşir, kesintisiz bir temkin üzere yaşar.
Güzeller Güzeli (sav) şöyle buyurur: “Allah’a karşı olabildiğince hayâlı davranın!
Allah’a karşı gerektiği ölçüde hayâlı olan, kafasını ve kafasının içindekileri, midesini ve
midesindekileri kontrol altına alsın. Ölüm ve çürümeyi de hatırından uzak tutmasın.
Ahireti dileyen, dünyanın sûrî güzelliklerini bırakır… İşte, kim böyle davranırsa,
o Allah’tan hakkıyla hayâ etmiş sayılır.”
Ayıplanan şeye düşme korkusuyla, insanda hâsıl olan değişim, durum ve tavır, hayâdır.
İnsan bu duygusuyla, kötülüklerden ve çirkinliklerden uzak durur.
Tabii ki hayâ, kadın erkek her mümin içindir. Ancak yapı ve yaratılışları gereği, kadınlara
daha da yakışan bir güzelliktir. Ebu Said el-Hudri der ki: “Resulullah (sav) çadırdaki bakire
kızdan daha çok hayâ sahibi idi. Hoş olmayan bir şey görmüşse, biz bunu yüzünden
hemen anlardık.” (Kütüb-i Sitte, c.17, s.609–611)
Efendimiz, hayâyı ahlakımızın özü olarak tarif etmiştir: “Her dinin kendine has bir
ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı ise hayâdır.”
Hayâ, sadece kadınlara mahsus değildir. Mesela Hz. Osman (ra), hayâ timsali olarak
tanınmış bir mübarek zat idi.
Hayânın en önemli sonucu, fevkalade iffetli, edepli ve namuslu olmaktır.
Kutsal’ın olmadığı yerde, utanmak; utanmanın olmadığı yerde de, iffet, edep,
hayâ barınamıyor..
İşte bu yüzden, ülkemizdeki din eğitiminin perişanlığına bakarak, Rahmetli Necip Fazıl,
bundan yarım asır önce, “Bu gidişle, utanmaktan utanan bir nesil gelecek!” demişti.
Örtünmeyi Bilmeyenlere Karşı Tavrımız Ne Olmalı?
Peki, örtünmeyi bilmeyenlere karşı tavrımız ne olmalı?
Bir mübarek Allah dostu olan, Bandırmalı Ali Efendi, (Allah selamet versin,
şimdi 98 yaşındadır), bir ziyaretimizde anlatmıştı: Bir gurup delikanlı kendisini
ziyarete gelmiş ve Bandırma sahillerinde gördükleri açık saçıklıklardan şikâyet etmişler.
O mübarek zat da şu ibretli cevabı vermiş: “Evlatlarım, madem o kardeşleriniz,
kılık kıyafet hususunda ölçüyü bilememişler, haddi aşmışlar, açılıp saçılmışlar.
Öyleyse neden sizler, bakışlarınızla onları örtmediniz?”
Demek ki ne imiş efendim?...
Açılmayı marifet bilenlere karşı, haddini ve hesabını bilenlere düşen görev,
bakışlarıyla onları kapatmakmış.
Özellikle de cins-i latif olan hanımlar, şefkat kahramanları, daha hassas ruhların
temsilcileri, fıtratları icabı daha çok örtünmek isterler. Çünkü kem nazarlar,
hain bakışlar, onları daha fazla rahatsız eder, yaralar.
Çalıkuşu’nda Reşat Nuri, bu gerçeği çok etkili açıklar. Roman kahramanı olan
Feride, kötü niyetli bakışları yüreğine saplanmış oklar gibi hisseder.
Bu acıyı, Batılı kadınlar da, zaman zaman yüreklerinde hissedip seslerini yükseltirler.
Mesela, metroda, kendileri için ayrı bir vagon olmasını isterler. Bu konuda yapılan bir
gösteriye, ben de 20 yıl önce Berlin’de şahit olmuştum. Daha sonra Berlin’de, kadınlar
için ayrı kahvehane, ayrı otel ve bütün çalışanları ve sürücüleri kadın olan ve sadece
kadın müşteri kabul eden bir taksi şirketi kurulmuştu.
Berlin’de, “Hain bakışlardan” şikâyet eden kadınlar Müslüman değillerdi. Acaba Türkiye’de
Müslüman kadınlar, benzeri bir çıkış yapsalar, bizim malum basının yaygarası ne şiddette olur dersiniz?...
Açık saçıklığı önlemenin çok önemli bir yoludur gözü korumak… Rabbimiz de öyle buyurur:
“İnanmış erkek ve kadınlar, gözlerini harama bakmaktan kapasınlar.” (Nur; 29–30)
Cevap: Utanmaktan utanan bir nesil gelecek
Efendimiz, hayâyı ahlakımızın özü olarak tarif etmiştir: “Her dinin kendine has bir
ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı ise hayâdır.”
Güzel bir paylaşım. Allah c.c razı olsun. Emeğine sağlık ablacım.
Duâ İle...
Cevap: Utanmaktan utanan bir nesil gelecek
Allah razı olsun...güzel bir konuydu...
Cevap: Utanmaktan utanan bir nesil gelecek
“İnanmış erkek ve kadınlar, gözlerini harama bakmaktan kapasınlar.” (Nur; 29–30)
maşaallah çok güzel bir konu ablacım emeğine yüreğine sağlık selametle dua ile