içilebilen gazlı içecekler hakkında bilgisi olan arkadaş bizimle paylaşabilirmi?
:confused:
Printable View
içilebilen gazlı içecekler hakkında bilgisi olan arkadaş bizimle paylaşabilirmi?
:confused:
İçilmesi haram olan şeyler:
1- İçki: Sarhoşluk veren içeceklere denir. Dinimiz sarhoşluk veren her türlü içkiyi haram kılmıştır.
Çoğu sarhoşluk veren alkollü içkilerin azını içmek de haramdır. Bu sebeple «Sarhoş olmayacak kadar az içersem yine haram olur mu?» denilemez.
Peygamberimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
«Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.» (104)
İçkinin pek çok zararları olduğu bilinen bir gerçektir.
Dinimizin alkollü içkileri yasaklamış olması, bizim iyiliğimiz içindir. Müslüman, içkinin her çeşidinden mutlaka sakınmalı, kendisini içki içmeye teşvik edenlere aldanmamalıdır.
Yüce Allah, Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de içkinin kesinlikle haram olduğunu bildirmiş, (105) Peygamberimiz de «İçkiden sakının, çünkü o, bütün pisliklerin anasıdır.» (106) buyurarak içkinin pek çok kötülüğün doğmasına sebep olduğunu duyurmuştur.
İçkinin vucüdu tahrip ederek birçok hastalıklara sebep olduğu bilinen bir gerçektir.
Alkollü içkiler, zihni faaliyetleri durdurduğu için insan kendini kontrol edemez hale gelir. Ne yaptığının farkında olmaz, ne söylediğini bilemez. İçki birbiri ile dost olan arkadaşlar arasında tartışmalara ve kavgalara sebep olur. Sarhoşluk yüzünden çıkan kavgalar bazen cinayetle sonuçlanır. İçkili vasıta kullananların trafik kazası sonucunda ölüme gittiğini ve pek çok kişinin de ölümüne sebep olduğunu hemen her gün görüyoruz.
Evine sarhoş olarak gelen ve ailesi ile gereksiz yere tartışıp, evde huzursuzluk çıkaran, hanımını ve çocuklarını döven ve bu yüzden aile yuvasını yıkanların sayısı az değildir.
Dinimizin alkollü içkileri yasaklaması, hem kişilerin sağlığı, hem de aile ve toplumun huzuru bakımından çok yararlı olmuştur.
2- Uyuşturucu Maddeler: Dinimiz uyuşturucu maddelerin hangi yoldan olursa olsun vucüda alınmasını ve kullanılmasını haram kılmıştır.
Uyuşturucu maddeleri kullanmak, alkollü içkilerden daha çabuk tahribat yapmaktadır.
Bunları kullananların ne hale geldiklerini, nasıl acınılacak duruma düştüklerini görüyoruz. Beyaz zehir olarak adlandırılan uyuşturucu, insanlık için çok büyük bir tehlike halini almıştır. Bütün dünya bu ölüm tuzağı ile mücadele etmektedir.
Bir defa kullananın artık bundan kurtulması çok zordur. Onun için uyuşturucudan da, uyuşturucu kullanandan da mutlaka uzak durmak lâzımdır. Bunlara yaklaşmak ateşe atlamak kadar tehlikelidir. Uyuşturucu, en vahşi canavardan daha acımasızdır. İşte dinimiz, insanı perişan ederek çırpına çırpına can vermesine sebep olan uyuşturucuyu yasaklamakla insanlığı büyük bir tehlikeden kurtarmıştır.
Alkollü içkileri ve uyuşturucu maddeleri yasaklayan, insana ve insan sağlığına büyük değer veren bir dine mensup olduğumuz için Allah’a şükretmeliyiz.
Aman Bu Ölüm Tuzağına Dikkat!..
Dinimiz, insan sağlığına büyük önem vermiş, beden ve ruh sağlığımıza zarar veren şeylerin içilmesini, kullanılmasını ve hangi yoldan olursa olsun vücuda alınmasını haram kılmış, kesinlikle yasaklamıştır.
İnsanın, kendi vücudunu kendi elleriyle bile bile tahrip etmesi ne kadar acıdır.
«Bir kere kullanmakla bir şey olmaz» diyerek uyuşturucu kullanmaya başlayanların bir daha ondan kurtulması çok zordur. Çünkü bu, zehiri denemek demektir. Zehir ancak bir defa tecrübe edilir. İkinci tecrübesi yoktur. Zira ilk tecrübe ölümle sonuçlanır. Uyuşturucu da böyledir, tecrübe etmeye gelmez. Uyuşturucu kullanmaya başlayan artık geriye dönüşü olmayan tehlikeli bir yola girmiştir. Yolun sonunda ise acıklı bir ölüm vardır.
Sıvılardan bedene zararlı olan, insana sarhoşluk veren şeyleri içmek haramdır. Çünkü sarhoşluk veren bir sıvının azı da, çoğu da müçtehidlerin çoğunluğuna göre haramdır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur.
"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır."
Bu gibi sıvıların içilmesindeki zararlar, herkes tarafından bilinmektedir. Bu içkilerin cemiyet bünyesinde açtığı yaralar çok acıdır. Bunların âhiretteki sorumlulukları ise çok daha büyüktür. Hele hamr (şarab) denilen içkinin bir damlasını bile içmek ittifakla haram olup dinde had denilen cezayı gerektirir.
Sıvılardan bedene zararlı olan, insana sarhoşluk veren şeyleri içmek haramdır. Çünkü sarhoşluk veren bir sıvının azı da, çoğu da müçtehidlerin çoğunluğuna göre haramdır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur.
"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır."
Bu gibi sıvıların içilmesindeki zararlar, herkes tarafından bilinmektedir. Bu içkilerin cemiyet bünyesinde açtığı yaralar çok acıdır. Bunların âhiretteki sorumlulukları ise çok daha büyüktür. Hele hamr (şarab) denilen içkinin bir damlasını bile içmek ittifakla haram olup dinde had denilen cezayı gerektirir.
konu ile ilgili tüketiciler birliğinin resmi açıklaması ve tübitak analiz raporu
gazlı içecekler ile ilgili yapılan analiz sonuçlarını değerlendiren tüketiciler birliği genel başkanı av. m. bülent deniz; “tüketicinin temel hakkı olan “bilgilenme hakkı” açık şekilde ihlâl edilmekte ve tüketiciler yanıltılmaktadır” dedi. tüketiciler birliği genel başkanı av.m. bülent deniz konu ile ilgili yaptığı basın toplantısında şu görüşlere yer verdi:
“türk gıda kodeksi yönetmeliği ile ilgili olarak çıkarılan ve 30.10.1998 tarihli resmi gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 98/24 no’lu alkolsüz İçecekler tebliği’nin 5/k maddesinde; “alkolsüz içeceklerde etil alkol miktarının en çok 5.0 g/l olabileceği” belirtilmektedir.
alkolsüz içeceklere ilişkin bir hukuki metinde, içecek içeriğinde alkol bulunmasına cevaz veren bu düzenleme dikkatimizi çekmiş ve konu ile ilgili olarak tüketiciler birliği tarafından bir çalışma başlatılmıştır.
çalışma kapsamında:
1. piyasada satılan gazoz ürünlerinin etiketleri üzerinde yapılan incelemelerde, içeriğinde alkol bulunduğuna ilişkin bir bilginin olmadığı, hatta bir üründe de, içerikte alkol ve çözeltisinin kullanılmadığına ilişkin bir bilginin olduğu tespit edilmiştir.
2. bunun üzerine çeşitli marketlerden satış fişi karşılığında on ayrı gazoz markasına ait birer şişe gazoz satın alınmıştır. marka seçiminde pazarda yaygın olarak satılan markalar tercih edilmiştir. satın alınan gazozların içeriğinde alkol olup olmadığının tespiti için gebze’de bulunan tübİtak marmara araştırma merkezi’ne başvurulmuştur. orijinal ambalajı içinde teslim edilen on adet gazoz şişesinde bulunan sıvı için “iffj modifiye rebelin metodu,1983” yöntemiyle etil alkol analizi yaptırılmış ve şu sonuçlara ulaşılmıştır:
marka alkol oranı
a. uludağ ........ 1.56 g/l
b. akmina........ 1.28 g/l
c. tansaş........ 1.16 g/l
d. çamlıca....... 0.84 g/l
e. fruko.......... 0.76 g/l
f. sensun....... 0.60 g/l
g. sprite.......... 0.56 g/l
h. adese......... 0.48 g/l
i. seven up..... 0.44 g/l
j. kipa............ 0.20 g/l
3. yapılan araştırmalar ve gıda mühendisliği, kimya mühendisliği ve tıp alanında uzmanlarla yapılan görüşmeler ile gazlı içecek olan gazozlarda, etil alkolün kullanım nedenleri ile ilgili olarak şu sonuçlara ulaşılmıştır:
a. bütün gazozlarda tat ve koku verici esanslar kullanılmaktadır. bu esanslar yağ cinsinden maddeler olup suda çözünmezler. bu esansların suda çözünmeleri için hem su, hem de yağlarla tam karışabilen, çözünebilen “ara çözücü”lere ihtiyaç bulunmaktadır. etil alkol gazlı içecek üretiminde bu işlevi yerine getirmek üzere kullanılan bir “ara çözücü”dür.
b. gazlı içecek üretiminde tat ve koku verici maddeleri suda çözünür hale getirmek üzere kullanılan etil alkol üretim sürecinde kimyevî bir değişime uğramamakta ve aslî unsuru olan “alkol” olma özelliğini yitirmemektedir.
c. etil alkol, gazlı içecek üretiminde maliyeti düşük olması nedeniyle kullanılmaktadır. etil alkol yerine aynı işlevi görmek üzere, örneğin propylen glycol maddesi kullanılması mümkündür. ancak etil alkol yerine kullanılacak “ara çözücü” hangisi olursa olsun, üretim maliyeti artacaktır.
buna göre analiz ettirdiğimiz on adet şişede yer alan gazoz sıvılarının tamamında, değişen oranlarda etil alkol bulunmuştur. analiz ettirilen şişelerin üzerinde yer alan etiketlerin tamamında, içeriğinde etil alkol bulunduğuna ilişkin bir uyarı bulunmamaktadır.
elde edilen sonuçlar, alkolsüz İçecekler tebliği’nde belirtilen sınırın altında bulunmakla birlikte içeriğe ilişkin tüm bilgilerin eksiksiz olarak tüketiciye sunulması, tüketicinin temel ve evrensel haklarından biri olan bilgilenme hakkı gereğidir. bu durumda içeriğe ilişkin yanıltıcı veya eksik bilgi verilmekle tüketicinin en temel hakkı ihlâl edilmektedir.
bu nedenle konu ile ilgili yetkili tarım bakanlığı ve sanayi ve ticaret bakanlığı tarafından öncelikle türk standartları enstitüsü’nün gazozlarla ile ilgili 4080 nolu standardı ve alkolsüz İçecekler tebliği’nde yer alan ve gazlı içeceklerde alkol kullanılmasına olanak tanıyan 5/k maddesi kaldırılarak, gazlı içeceklerde alkol kullanılmasını yasaklayan düzenleme getirilmeli, bu maddenin kaldırılmaması halinde tebliğin ismi değiştirilerek, isimde yer alan “alkolsüz içecekler” ibaresi kaldırılmalı ve gerekli denetimler en katı şekilde uygulanarak, tüketicinin bilgilenme hakkının ihlâlinin önüne geçilmelidir.
öte yandan tüm gazlı içecek üreticisi firmalarını içeriğe ilişkin doğru ve eksiksiz bilgilerin etikette yer alması için gerekli düzenlemeleri en kısa sürede yapmaya çağırıyor ve alkolsüz içecekler konusunda tüketiciler birliği olarak gazlı içecekler konusunda tüketiciyi uyarıyoruz: “İçtiğiniz gazozda alkol var!” dedi.
tübİtak’a sunulan dİlekçe, alkol analİzİ yapilmasi İstenen asİtlİ İçeceklerİn lİstesİ ve analİzİn sonuçlari
yukarıda görüldüğü üzere, tüketiciler birliği, gazlı içecekleri tübitak gıda enstitüsüne alkol analizi yaptırmış ve tüm gazlı içeceklerde muhtelif miktarlarda alkol çıkmıştır.
İçinde alkol olduğu analiz ile tespit edilmiş içecekler hakkında, bir bu v.b. içeceklerin haram olduğunu söylerken, bir kesim de helal olduğunu ileri sürmüşlerdir. gazlı içeceklerin içinde alkol bulunmasına rağmen şer’an helal olduğuna dair, bunu kanıtlayan bir takım şer’î deliller sunulmuştur. bu meşrubatların haram olduğunu söyleyen diğer kesim ise bu delilleri birçok yönden çürütmüştür. biz de burada asitli içeceklerin dinen helalliği hakkında sunulan delilleri ve onların butlanını ifade eden cevapları derleyip sizlere aktarmaya çalışacağız.
gazlı içeceklerin helalliği hakkında sunulan deliller ve bu delillere verilen cevaplar kısaca şöyledir.
birinci delil:
İçilmesi haram olan (şarap gibi) bir şeyin, içilmesi helal olan (su gibi) bir şeye karıştırıldığı, karıştığı veya içinde oluştuğu takdirde içmenin helal olup olmaması konusu bu hususa delildir.
bu konunun özeti şudur: karışan veya helal nesnenin içinde oluşan (alkol gibi) bir şey az, karıştığı helal nesne (mesela su) çok ise bakılır; suyun rengi, tadı ve kokusu, karışan pis ve haram olan şey gibi olmuş ise bu içilmez, olmamış ise ve suyun içinde bu pis olan şey belli olmuyorsa içilir.
birinci delile cevap ve reddiye:
burada üzerinde konuşulması gereken mesele suyun renginin, kokusunun, tadının değişip değişmeyeceği değildir. çünkü üzerinde konuşulan mesele “suların hükmü meselesi” değildir. üzerinde konuşulan asıl mesele “alkol karışımı” olan gazlı bir içeceğin içilip içilmeyeceği meselesidir. İçine necaset karışan sıvının meşrubat olarak kullanılması ile abdest ve gusülde kullanılması arasındaki farkı gözetmek gerekir.
âlimlerin cumhuru; “çoğu sarhoş edenin azı da haramdır” ve "her sarhoşluk verici şey haramdır" hadislerine dayanarak, “çok içildiği zaman sarhoş eden bir içeceğin azını içmek, sarhoş etmese dahi haramdır” görüşündedirler. madem, “çoğu sarhoş edenin azı da haramdır”, o halde “gazlı içeceklerin içindeki alkolün çok içilmesi” de haramdır. yani o gazlı içeceğin içerisindeki alkol ayrıştırılacak olsa ve ayrıştırdıktan sonra da çokça içilse, muhakkak ayrıştırılan o alkol sarhoş edici özellikte olacaktır. o zaman bu alkolün çoğu sarhoş ediyorsa azıda haramdır. dolayısıyla bu alkolün az miktarda gazlı içeceklerin içinde bulunması o içeceği de haram kılar. çünkü çoğu sarhoş edenin azı da haramdır. öyleyse meselenin, renk, koku ve tat değişimi bazında ele alınması yanlıştır.
yukarıdaki delile diğer bir yönden de şöyle cevap verilir: alkol karıştırılan asitli içecekler ve meşrubatların, içine pis bir madde düşen büyük suya kıyas edilmesi doğru değildir. zira suların pis olup olmaması hususundaki hüküm, kolaylık esası üzerine kurulmuştur. çünkü bu hususta asıl olan, su küçük de olsa büyük de olsa içine necaset düşünce onu pis kılacağı idi. ancak, içine necis bir şey düşünce o suyun pis olacağı hükmü bazı sulardan düşürülmüştür. bunun nedeni ise zaruret ve ihtiyaçtır.
yani içine necaset düşen suların temiz olmasında ki esas zarurettir. bu genişlik olmasaydı, hayat neredeyse yaşanamaz hale gelecekti. çünkü içine hiçbir surette pislik karışmamış su bulmak her zaman mümkün ve kolay değildir. bu sebeple içine necis bir şey karışan bazı suların kullanımına cevaz verilmiştir. hâlbuki böyle bir durum ve zaruret, sözü edilen içecekleri içme hususunda bulunmamaktadır.
kısacası; alkollü meşrubatların büyük sulara kıyas edilmesi, yani: “İçine pis bir şey düşen her büyük su, tadı, rengi ve kokusu değişmedikçe temizdir. meşrubatlardaki alkoller de büyük suya atılmış necasetlerdir. öyleyse içine alkol atılan büyük tanklarda yapılan meşrubatlar da temizdir” şeklinde bir kıyas yapılması batıldır. çünkü hem büyük suların içine necaset düşmekle kirlenmeyeceği hükmü kıyasa ters olarak vaki olan bir hüküm olduğundan, kıyasa ters olan olarak vaki olan bir hükme de başka bir hüküm kıyas edilemez. hem de içinde necaset düşmüş olan büyük suların kullanımını caiz kıllan illet, içinde alkol bulunan asitli içecekleri içmek hususunda mevcut değildir. ayrıca, mesele “suların hükmü meselesi” değildir. üzerinde konuşulan mesele “alkol karışımı” olan gazlı bir içeceğin içilip içilmeyeceği meselesidir.
İkinci delil:
dinimizce pis olan nesne, az miktarda ki suya veya az miktarda ki sıvı maddeye karıştığı zaman su ve sıvı pis olur; içilmez ve onunla dini temizlik yapılmaz. çok suya pislik karıştığı zaman ise suyun rengi, tadı ve kokusundan biri, katışan pislik belli olacak şekilde değişmedikçe su pis olmaz. çok su hanefilere göre, yeri köşeli ise yüzeyi 10x10 arşın, yuvarlak ise 36 arşın, derinliği ise bir karışa yakın yerdeki sudur. arşın; yaklaşık iki karıştır. şafiilere göre çok su; iki kulledir (kulle, büyük bir küp olup, iki kulle su, yaklaşık 200 kg. sudur). İmam malik\'e göre ise az su, içine düşen pisliğin rengi, tadı veya kokusu belli olan sudur, bunların belli olmadığı su ise çok su sayılır. buradaki ölçülere göre çok sayılan suya mesela sidik veya şarap karışsa o su pis olmaz, onunla abdest alınır ve o su -sağlığa zararı yoksa- içilebilir.
dinde hüküm yukarıda yazıldığı gibidir. bir sıvının içine alkol karışınca hemen "bu sıvı haramdır" denemez, haram olmasına hükmetmek için yukarıda açıklanan şartların gerçekleşmesi gerekir.
gazlı içecekler büyük tanklarda yapılıyor, bunların içindeki sıvı veya su, müctehidlerin birçoğuna göre "çok"tur. buna göre gazlı bir içeceği elinize aldığınızda koklayınca alkol kokmuyorsa, tadınca alkol tadı vermiyorsa, bakınca alkol rengini almamış ise, o içecek temizdir, helaldir.
İkinci delile cevap ve reddiye:
İçinde alkol olan içecekler meselesinin, yukarıdaki konu dâhilinde ele alınması yanlıştır. zira kendisinde üretim yapılan tanklar, bir göle, bir denize veya bir akarsuya benzetilemez. burada bir benzetme yapılacaksa, her ne kadar aynı değilse de, en yakın olarak, ancak kuyulara benzetmek biraz daha isabetli olurdu.
kuyularla ilgili mesele de şöyledir: bir kuyunun içine bir damla kan, şarap veya idrar gibi sıvı necaset damlasa, domuz düşse, koyun keçi büyüklüğünde bir hayvan düşüp ölse; serçe veya fare büyüklüğünde hayvan düşüp öldükten sonra şişerek dağılsa, o kuyu, suyu tamamen boşaltılmadıkça temiz sayılmaz. fakat kuyunun kaynağı bol olup, devamlı su çıktığı için suyunu tamamen boşaltmak mümkün olmazsa, bu kuyudan iki yüz - üç yüz kova çıkartılır. bir damla kan, şarap veya idrar bir kuyuyu bile kirletiyorsa, bir damladan daha fazla katılan alkol, üretilen o gazlı içeceği nasıl kirletmesin?
buradan anlaşılacağı üzere kuyular bazında değerlendirilse bile böyle bir kıyas batıldır. kaldı ki bu mesele yukarıda da dediğimiz gibi ancak durgun suyla alakalı olarak incelenecek bir meseledir. çünkü bu tanklardaki ürün, hareket halinde olmayan bir sıvıdır. daha önce dediğimiz gibi göl, deniz veya akarsu gibi değildir. zira bu konuda verilen ölçü birimlerinin hiç birisi söz konusu olan tanklarla uygun değildir, uyuşmamaktadır. durgun suya bulaşan bir necaset ise, onu necis kılar ve o suyla taharet yapılamayacağı gibi, içilmesi de yasaktır. rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "sizden biriniz durgun suya bevlettikten sonra bu su ile gusletmesin." durgun su az miktarda ise bulaşan necaset ile tadı veya rengi veya kokusu değişmese bile onunla taharet yapılmaz, necistir. büyük bir durgun suda ise onunla taharet yapılır. bu durgun suyun büyüklüğünü kontrol etmek için; elle veya taş atarak meydana gelen hareket karşı tarafa iletilmezse bu su çoktur, onunla taharet yapılır. rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "deniz suyu temizdir ve ölüsü helâldir."
bütün bunlardan anlaşılması gereken yine şudur ki; kendisinde üretim yapılan tanklar, bir göle, bir denize veya bir akarsuya benzetilemez. burada bir benzetme yapılacaksa, her ne kadar aynı değilse de, en yakın olarak, ancak kuyulara benzetilebilir idi ama ne var ki yukarıda ki açıklamadan da anlaşılacağı üzere kuyular bazında değerlendirilse bile böyle bir kıyas yine batıldır. ayrıca sularda olan temizlikteki esas “zaruret”tir. İçine necaset düşse bile bazı sular, ihtiyaç ve zaruretten dolayı kolaylık esası üzere kıyasa ters bir şekilde temiz sayılmıştır. ancak ne var ki üzerinde konuşulan mesele “suların hükmü meselesi” olmayıp, mesele “alkol karışımı” olan gazlı bir içeceğin içilip içilmeyeceği meselesidir. bu sebeple hem, kıyasa ters vaki olan bir hükme başka bir hüküm kıyas edilemez. hem de, böyle bir ihtiyaç ve zaruret, içinde alkol bulunan meşrubatları içme hususun da zaten yoktur.
üçüncü delil:
kefir, boza, gazoz ve kolalarda, çoğunun içilmesi durumunda sarhoş etme özelliği ve etkisi yoktur. bunlarda temiz olan su çok, içinde oluşan veya aromasını eritmek için kullanılan etil alkol azdır, ayrıca bunların içinde alkolün rengi, tadı ve kokusu yoktur. yani içeceğin içindeki etil alkol, içeceğin içindeki temiz sudan daha azdır ve etil alkol özelliğini kaybetmektedir. bunlara haram diyenler helal olan bir şeye haram demiş olurlar ki, bunun da büyük sorumluluğu vardır.
sirkede, hamurda, yoğurtta, pek çok meyve ve sebzede de alkol vardır. ancak bunların haram olduğunu söyleyen kimse olmamıştır.
üçüncü delile cevap ve reddiye:
her 1 lt’de (raporda belirtildiği üzere) 0,20 gr-1,56 gr arsında değişen alkol azdır demek yanlıştır. çünkü yukarıda belirttiğimiz gibi durgun su az miktarda ise, bulaşan necaset tat, renk ve kokuda değişiklik yapmasa bile o su necis sayılır. öyleyse 1 lt bir gazlı içecek, durgun bir sudan daha azdır ve dolayısıyla 1 lt bir içeceğe karışan necaset onun temiz olma özelliğini haliyle giderecektir. suyun çok oluşu ise, necasetin diğer tarafa ulaşmaması esasına dayanmaktadır ve böyle bir durum içecekler için söz konusu değildir. o zaman 0,20 gr bir alkol 1 lt bir içeceği hayli hayli necis kılar.
yukarıda ki delilde şöyle denilmektedir: “az olan haram, belli miktarda çok olan helale katıldığında karışım haram olmaz. meşrubatlara katılan haram alkol, katıldığı sudan daha azdır. öyleyse su ile alkol karışımı haram değildir.” bu batıl bir kıyastır. çünkü bu hüküm, haram maddenin diğer helâl maddelere hükmen şâyi, yaygın olmaması kaydına bağlıdır, yani “haram madde helal unsura hükmen sirayet etmiyorsa, her tarafına yayılmıyorsa” takdirindedir. mesela, bir adamın helal kazancı çok, haram kazancı az olsa, helal kısmı helal, haram kısmı da haram kalır. manen pis olan haram mallar, temiz olan helal mallara hükmen karışmış olmaz. böylece helal kısmını niyet ederek onun malından yemek caiz, helal olur. şayet yukarıda iddia edildiği gibi olsaydı, yarım bardak şarabı bir damacana su ile karıştırdığımızda helal olması icap edecekti. hâlbuki yarım bardak şarabı bir damacana suya kattığımızda necis olan şarap suyun her tarafına yayılacaktır. yayıldığı için de ondan içmek veya onunla temizlik yapmak haram olacaktır. görüldüğü üzere bu kıyas yanlıştır, çünkü illetler farklıdır. maddî pislik ile manevî pislik hususu birbirine karıştırılmıştır.
yukarıda ki delilde; bazı yiyeceklerde de alkolün bulunduğu zikredilmektedir. bu ise yanlıştır. çünkü sirke, boza, yoğurt ve birtakım sebze ve meyvelerde bulunan alkol, onlara sonradan ilave edilmiş olmayıp, muhtevalarında tabii, doğal olarak mevcuttur. meyve ve sebzelerde tabii, doğal olarak bulunan alkol ile sonradan ilave edilen alkol arasında fark vardır. zira sirkede, hamurda, bozada, yoğurtta, pek çok meyve ve sebzelerde tabii, doğal olarak bulunan alkol, daha farklı bir alkol çeşididir. bu alkol (bazıları bu alkol çeşidine “ethanol”, bazıları ise yüksek oktanlı aromatik alkol demektedirler ki) tabii, doğal halindedir, bozulmamıştır ve sarhoş edici özelliği yoktur. “etil alkol” ise tabii, doğal değildir, sarhoş edici özelliğe sahiptir. uygun olmayan şartlarda bekletilen meyve ve sebze sularında zaman içinde, bozulma ve kokma neticesinde etil alkolleşme oluşumu başlamaktadır. ayrıca kola, gazoz vs.nin muhtevasındaki alkol, sonradan ilave edilmekte ve asitli içeceklerle karışım sebebiyle özelliğini de kaybetmemektedir.
yukarıda ki delilde şöyle denilmektedir: “herhangi bir içecek, bir seferde içilebilecek en fazla miktarda içildiği halde sarhoş etmiyorsa haram değildir. çok fazla miktarda gazoz, kola veya kefir içerek sarhoş olana rastlanmamıştır. dolayısıyla bu içecekler, “çoğu sarhoş ettiği için azı da haram olan” içeceklerden değildir. bunların içeriğindeki alkolün şu veya bu miktarda olması bir şeyi değiştirmez.”
bu yanlış bir kıyastır. “çoğu sarhoş etmeyenin azı ve çoğu haram değildir” kaidesindeki hüküm, “müstakil olduğu” haldedir. yani sarhoş edici olan içecek yalnız başına karışımsız içildiği zaman bu kaide geçerlidir. sarhoş eden nesne müstakil olarak yalnız başına çok miktarda alındığında sarhoş ediyorsa, bu nesnenin azıda çoğu da haramdır. lakin bu nesne çok miktarda yalnız başına kullanıldığında sarhoş etmiyorsa helaldir. öyle olmasaydı: “İçine yarım bardak rakı katılan bir damacana suyu içen sarhoş olmaz. öyleyse, bu damacanadan içmek de haram değildir, helaldir” dememiz lâzım gelecekti. meşrubatların içindeki 0,20 gram alkoller de ayrıştırılsa, sonra da bu alkoller toparlanıp içilse, insanı elbette sarhoş eder. o halde çoğu sarhoş eden bu alkollerin azı da haramdır.
ayrıca eğer gazozdaki alkol miktarı, mevcuttan daha fazla artırıldığı zaman sarhoş edici özelliğe kavuşması söz konusu ise, mevcut durumda da haram olmalıdır. çünkü rasûlullah (s.a.v): “çoğu sarhoş eden (içkinin) azı da haramdır” buyurmuştur. acaba hadiste geçen “çoğu sarhoş edici şey” ifadesinden maksat içecek mi, yoksa içeceğin içerdiği alkol mü? eğer maksat, içeceklerdir der isek; gazoz vb. içeceklerin haram olduklarını söyleyemeyiz. yani “bu içeceklerin çok miktarı sarhoş etmediği için azı da helaldir” dememiz gerekir. eğer maksat, içerdikleri alkoldür der isek; bu içeceklerin haram olduğunu söylemek zorundayız çünkü yukarıda da açıklandığı üzere hadisi şerifte geçen sarhoş edici madde den maksat, sarhoş edici maddenin tek başına çok miktarda kullanılması ile ilgilidir. sarhoş eden nesne müstakil olarak yalnız başına çok miktarda alındığında sarhoş ediyorsa, o halde “bu nesnenin azıda çoğu da haramdır” demek zorundayız. İçinde 0,20 gr oranında alkol bulunan içecek de, ne kadar alınırsa alınsın sarhoş edici değildir; ancak içindeki alkolün oranı artırıldığında sarhoş edicilik özelliğinin ortaya çıkacağında şüphe yoktur.
dördüncü delil:
bir şarabın içine tuz atılır ve sirke haline gelirse haramken helal olur. gazoz gibi içeceklerde de alkol değişir, sirke olur. öyleyse gazozlar içine atılan alkol haramlıktan çıkar, helal olur.
dördüncü delile cevap ve reddiye:
bu kıyas batıldır. çünkü şarabın, belli usullerle sirke olması mümkün ise de, diğer alkollerde bu geçerli değildir. zira sirke, üzüm ve benzeri meyve sularından olur. kaldı ki gazlı içeceklerin içine konulan alkol bir değişime uğramayıp, özelliğini yitirmeyip muhafaza etmektedir. bu, analiz ile sabit olmuştur. özelliğini kaybetmediği için de gazlı içeceklerin içindeki bu alkolün hükmü aslı üzeredir, yani haramdır.
son olarak bir de şu konulara değinmek istiyoruz. gazlı içeceklerin satın alınması ve içilmesi konusuna; “sağlığa tesiri” ile müslümanların aleyhinde çalışan firmalara ait malların satın alınarak servetlerin, müslümanların düşmanlarına akması açısından da bakmak gerekir ki, acaba bu ne kadar caizdir!?
kanserojen maddeler içeren içecek ve yiyecekleri bile bile tüketmek acaba ne kadar caizdir? emanet olan bedeni, istediğimiz gibi kullanıp yıpratmaya veya helak etmeye acaba ne kadar hakkımız vardır? günümüzde yiyecek ve içeceklerimizin içindeki katkı maddelerinin neler olduğunu ve bu maddelerin dinen hükmünü, kalıtsal veya ölümcül hastalıklara yol açıp açmadığını öğrenmek zor değildir. her müslüman için bu iki husus v.b. hususlarda ki bilgileri araştırmak veya bir bilenden sorup öğrenmek dinen elzemdir.
ayrıca, bir yiyecek ve içeceğin hükmü, aksi ispatlanmadıkça aslı üzeredir. daha evvel yiyip içtiğimiz bir şeyin içine haram bir madde karışığını bugün öğrenmiş isek, geçmişte o yiyecek veya içeceği yiyip içmemiz bize bir delil teşekkül etmez ve dinen sadece tevbe istiğfar etmemiz gerekir. sorumluluk, o yiyecek veya içeceğin hükmü kişiye ayan olduğu andan itibaren başlayacaktır. bize düşen ise, belirttiğimiz gibi, hayatımızda ki haram ve helalleri araştırmak veya ehline sormaktır. hayatımızın herhangi bir alanında karşımıza çıkan yeme, içme, alım, satım, muamelat ve diğer şeylerle ile ilgili meselelerde takınacağımız tavır, o fiilin haram veya helal olup olmadığını araştırmaktır.
bazen bir meselenin hükmü hakkında, ehil olan âlimler ihtilaf edip ayrı ayrı hükümler verebilirler. hem böyle bir durumda hem de haram veya helalliği hakkında şüpheye düştüğümüz şeylerde dinen yapmamız gereken, onlardan kaçınmak ve terk etmektir, zira rasûlullah (s.a.v.) bize böyle emretmişlerdir.
sonuç
1- yukarıda adı geçen on çeşit gazlı içecekte değişik oranlarda alkol olduğu yapılan analiz ile sabit olmuştur.
2- asitli içeceklerin içindeki bu alkol, içeceklerin doğasında olmayıp sonradan ilave edilmiştir.
3- bu içeceklerin içine sonradan ilave edilen alkol, şer’an haram olan alkol nevindendir. bu alkolün azı da çoğu da haramdır.
4- İçeceklerin içindeki bu alkol, şer’an belirtilen ölçülerden küçük su veya sıvıların içine girdiği vakit o su veya sıvıyı necis ve haram kılar. haram olan alkolün ne kadar bir miktarda ki sıvıyı necis kılıp kılmadığı ise yukarıda açıklanmıştır.
5- İçinde tat ve koku verici esans kullanılan bütün içeceklerden uzak durulmalıdır. tat ve koku verici esanslar suda direk çözülmediği için, bunların suda çözülmesini sağlayacak bir ara çözücü lazımdır. ara çözücü olarak ise ucuzluğu ve maliyetinin düşüklüğünden dolayı alkol kullanılmaktadır. etil alkolün gördüğü ara çözücülük vazifesini başka helal maddeler de yapabilmekte, ancak maliyeti yükselttiğinden dolayı kullanılmamaktadır. bu durum analizle sabit olmuştur.
6- İçeceklerin içine konulan alkol, bu içeceklerin içinde herhangi bir kimyevi değişime uğramayarak, alkol olma özelliğini yitirmeyip koruduğu, analizlerle tespit edilmiştir.
7- gazlı içecekler meselesi “suların hükmü meselesi” bazında değerlendirilemez. büyük su, göl, deniz ve akarsuya kıyas edilmesi batıldır. üzerinde konuşulan asıl mesele “alkol karışımı” olan gazlı bir içeceğin içilip içilmeyeceği meselesidir. İçine necaset karışan sıvının meşrubat olarak kullanılması ile abdest ve gusülde kullanılması arasında ki fark açıktır.
8- “çoğu sarhoş etmeyenin azı ve çoğu haram değildir” kaidesindeki hüküm, “müstakil olduğu” haldedir. yani sarhoş edici olan içecek yalnız başına karışımsız içildiği zaman bu kaide geçerlidir. sarhoş eden nesne müstakil olarak yalnız başına çok miktarda alındığında sarhoş ediyorsa, bu nesnenin azıda çoğu da haramdır.
9- “az olan haram, belli miktarda çok olan helale katıldığında karışım haram olmaz” hükmü, haram maddenin diğer helâl maddelere hükmen şâyi, yaygın olmaması kaydına bağlıdır, yani “haram madde helal unsura hükmen sirayet etmiyorsa, her tarafına yayılmıyorsa” takdirindedir.
10- sularda olan temizlikteki esas “zaruret”tir. İçine necaset düşse bile bazı sular, ihtiyaç ve zaruretten dolayı kolaylık esası üzere kıyasa ters bir şekilde temiz sayılmıştır. bu sebeple, kıyasa ters vaki olan bir hükme başka bir hüküm kıyas edilemez. ayrıca, böyle bir ihtiyaç ve zaruret, içinde alkol bulunan meşrubatları içme hususun da zaten yoktur.
cevaplarınız gerçekten makbule geçti Allah razı olsun.
meyveli sodalar da meyveyi sodanın içinde o kıvamda tutmak için alkalde tutuyorlarmış bu konu hakkında bilginiz varmı