Kuddûsî, âşıkların bazı özellikleri üzerinde durmaktadır. Onların bu sıfatları,
onların Allah’a karşı yakînlerini ortaya koymaktadır. Aslında âşıkların Hakk’a olan sevgileri
onların Allah’a olan ma’rifetleriyle orantılıdır. Ma’rifetleri ise, Allah’ın kendilerine tanınması
kadardır. Yâni onlar sahip oldukları yakîni iman kadar ma’rifet/bilgi sahibi olurlar. Çünkü
yakîn imanın hakikati ve olgunluğudur. Buda Allah’ın her varlıkta eşsiz güzelliğini ve
mükemmelliğini müşahededen sonra ortaya çıkar611. Bu vasıflar da, Kuddûsî’nin sık sık
kullandığı ayne’l-yakîn ile yapılan şahitliğin peşinde oluşur. Bu konuda Allah “İbrahim’e de
işte bu şekilde göklerin ve yerin melekûtunu gösteririz ki yakîn sahiplerinden olsun”612
buyurmaktadır. Hz. peygamber (s.) de hadisinde yakînin üstünlüğünü şöyle vurgular: “Sabır
imânın yarısıdır. Şükür imanın yarısıdır. Yakîn ise imanın tamamıdır”613.
Kuddûsî, sâlikin yakînî bir bağlanma ile her tür varlığa karşı iyi bir amel içinde
olacağını söylemektedir. Allah, âşık kullarına belli sıfatlar vererek, sevgiyle kendisine
bağlamıştır. Onlar öncelikle mâsîvadan arınarak, Allah’ın sevgisini kazanmışlardır. Çünkü
“…O çok arınanları sever”614
Onlar, Allah’ı sevdiklerinde Allah da, onları sevdiğinden dolayı “Kişi sevdiği
kimseyle beraberdir…615” sözünün gereğini yerine getirmişlerdir. Onlar, her iki dünya
arzusundan geçerek, Mâ’şuk’u istedikleri için bu sevgiyi hak etmişlerdir. Onlar sabrederek616
, şükrederek617, insanlara ve diğer varlıklara ihsanda/iyilikte bulunarak618, tevekkül ederek,
yâni Hakk’ın hükmüne rıza göstererek, O’nun eşsiz hikmetini ve güzel tedbirini bilerek619,
bütün varlıklara karşı tevâzu göstererek620 ve en önemlisi Hakk’ı tevhîdleyerek621 Allah’ın
sevgisini kazanmışlardır.
Onların kalplerine Hakk, ayne’l-yakînden bir ışık göndererek, bununla gönüldeki
kibir, gurur ve görünümlerini silip atmıştır. Ve sâlik bütün psikolojik hastalıklardan
arınmıştır. Bundan dolayı o, varlığa karşı derin düşüncenin verdiği aydınlıkla merhametle
davranır, şefkatlidir, hiçbir eşyâyı incitmez, her şeye karşı muhabbetle doludur. Hakk onlara
öyle bir hâl vermiştir ki, o hâl ile Hakk’a yakınlıkta yüksek mertebeler kazanmışlardır. Onlar
öyle bir istikamet tutmuşlar ki, onda bir sapma, bir kayma söz konusu değildir. Çünkü Hakk
sevdalıların verdikleri bir söz vardır. Onu yerine getiriyorlar. “Muhakkak o kimseler ki
“Rabbimiz Allah’tır” dediler ve ardından istikamet buldular”622 Bu İlâhî ifadeden de
anlaşıldığı gibi, onlar rotalarını İlâhî aşk gereği çizmişlerdir.
Sâlik, İlâhî aşkla donanınca insanlara karşı farklı bir tutum içine girer.
Çevresindeki insanlara sevgi nefesleri yayan, Hakk’tan dolayı bütün varlıklara şefkat ve
merhamet kollarını açar. Artık sâlik, “Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de
istemediği müddetçe gerçek imana ermiş olamaz623” sözünü tam olarak içselleştirmiştir.
Bundan sonra insanları incitmez, herkese karşı mütevazı davranır, iyilik, merhamet, lütuf,
sevgiyi neden ve niçin gösterdiğinin şuurundadır. O, saygıyı nasıl elde edeceğini peygamber
(s.)’den öğrenmiştir. “Kim Allah için tevâzuda bulunursa Allah onu yükseltir. Kim de
büyüklük taslarsa onu alçaltır. Kim Allah’ı çok zikrederse, Allah da onu sever.”624
578 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 260b.
579 Aynı eser, vr. 261b.
580 A. e, vr. 284a.
581 Aynı yer
582 Ebû Davud, Edeb, 2; Tirmizi, Birr, 66.
583 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 262a
584 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 262a.
585 Aynı yer.
586 Aynı eser, vr. 262b
587 Buhârî, Hudud, 5.
588 İsrâ, 17/85.
589 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 262b
590 Aynı eser, vr. 263a
591 Süyüti, Cem’u’l-Cevam, 5519.
592 Furkân, 25/27,28.
593Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 264b, 265a.
594 Aynı eser, 265a
595 Aynı yer
596 Aynı yer.
597 Hacc, 22/78.
598 ‘Al-i İmran, 3/103.
599 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 265b.
600 Bk., İbnü’l-Manzûr, Lisânü’l-Arab, c. X, ss.85-87.
601 Chittick, Hayal Alemleri, s. 60.
602 Â’râf, 7/108.
603 İbnü’l-Arabî, Fütuhat,II., s. 438.
604 Kuddûsî, Dîvân, s. 78.
605 Bk. The Cambridge Dictinary of Philosophy, (Ed. Robert Audi), ss. 398-403.
606 Kant, Pratik Usun Eleştirisi, çev. İ. Zeki Eyuboğlu, Say Yayınları, İstanbul 1997, s.58
607 Aynı eser, s. 53.
608 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 256a; Kuddûsî, Dîvân, s. 78.
609 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 256a.
610 Kuddûsî, Dîvân, s. 129.
611 el-Mekkî, age., II, s.154.
612 En’am, 6/75.
613 Buhârî, İmân, 1.
614 Bakara, 2/222.
615 Buhâri, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165.
616 Al-i İmran, 3/146.
617 Al-i İmran, 3/144.