Birden Hatira Gelen Bir Meseledir
Ikinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarimiz olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden sirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, herbir hakikî sadik sakirdi binler dillerle, kalblerle dua etmek, istigfar etmek, ibadet etmek ve bazi melâike gibi kirk bin lisanla tesbih etmektir. Ve Ramazan-i Serifteki hakikat-i leyle-i Kadir gibi, kudsi ve ulvî hakikatleri, yüz bin elle aramaktir.
Iste, bu gibi netice içindir ki, Risale-i Nur sakirtleri, hizmet-i Nuriyeyi velayet makamina tercih eder; kesif ve kerâmâti aramaz ve ahiret meyvelerini dünyada koparmaya çalismaz ve vazife-i Ilahiye olan muvaffakiyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak olduklari san ve seref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricinde bulunan seylere karismaz ve harekâtini onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalisirlar, "Vazifemiz hizmettir, o yeter" derler.
Ve saniyen: Seksen küsur sene kiymetinde bulunan ve Ramazan-i Serifin mecmuunda gizlenen hakikat-i leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur sakirtlerinin sirket-i maneviye-i uhreviyeleri muktezasinca, herbiri, mütekellim-i maalgayr sîgasi olan http://www.risaleinurenstitusu.org/t.../kast/b823.gif gibi tabiratta, "biz" dedikleri vakit, Risale-i Nur'un sadik sakirtlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir sakirt umumun namina münacat edip çalissin. Ve bu biçare ve az çalisabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardesinize, o hüsnüzanlari yanlis çikarmamak için, geçen Ramazan gibi yardiminizi rica ediyorum.
• • •
Birden hatira gelen bir meseledir.
Her seyde, her musibette, hususan beser eliyle gelen zulümlü musibetlerde, Risale-i Kaderde beyan edildigi gibi, iki sebep var.
Biri: Zahiren esbaba bakan beserdir.
Digeri: Kader-i Ilahîdir.
Beser, zahirî esbaba bakar; bazan yanlis eder, zulmeder. Fakat kader, baska noktalara bakar, adalet eder. Iste, bugünlerde elîm bir endiseyle Risale-i Nur dairesine temas eden üç mesele, adalet-i kaderiye noktasinda manevi suâle cevaben ihtar edildi.
Birinci suâl: Neden fedakar, yüksek bir sefkati tasiyan valide, bu zamanda, veledinin malindan irsiyet almasindan mahrum edildi, kader müsaade eyledi?
Gelen cevap su: Valideler bu asirda, bir asilama suretinde sefkatlerini yanlis bir tarzda sarf etmeleridir ki, "Evlâdim san ve seref rütbesinde memuriyet kazansin" diye, bütün kuvvetleriyle, evlâtlarini dünyaya, mekteplere sevk ediyorlar. Hatta, mütedeyyin de olsa, Kur'ani ilimlerin okunmasindan çekip dünyayla baglarlar. Iste bu sefkatin bu yanlisindan, kader bu mahrumiyete mahkûm etti.