Allah'ın varlığı ve Tevhid.
6. ŞİRKİN AHİRETE TESİRİ
Buraya kadar anlatılanlar, şirkin dünyadaki tesir leriydi. Ahiretteki tesirine gelince, affedilmeyen günah lardan olması, onun sahibine vereceği zarar için yeter de artar da. Bundan dolayı Rabbimiz;
"Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını af fetmez. Onun dışında dilediği günahı affeder." (Maide Suresi, 72) buyurur.
Müşriğin gideceği yer ancak cehennemdir. Cen nete girmeleri ebediyen haramdır. Yüce Allah (cc) bu hususta;
"Kim Allah'a ortak koşarsa şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar, onun gideceği yer cehennemdir. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur." (Nisa Suresi, 48) buyurmuştur.
Peygamberimiz (SAS) ise;
"Kim şirk koştuğu halde Allah'a ulaşırsa cehen neme girer" buyurmuştur.
128
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
5. ŞİRK KİŞİNİN GİRİŞİMLERİNİ ENGELLER
Şirk kişinin faydalı işler yapmasını engellediği gi bi, girişim ruhunu öldürür, kendine güvenini yok eder. Çünkü bu yolun yolcuları onları Allah'tan uzaklaştıra rak, tağutlara güvenmeleri gerektiğini öğütlerler. Yanlış öğütlerin etkisi ile büyük günah işler, putlara ibadet eder ve bu putların Allah katında kendilerine şefaatçi olacaklarına inanırlar. Tıpkı arap müşriklerin ilahları ve putları hakkındaki inançları gibi.
"Kendilerine ne fayda, ne de zarar vermeyen, Al lah'ın dışında bir takım ilahlara ibadet ederler. Ve "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır" der ler" (Yunus Suresi, 18)
Hristiyanlar da, bunlar gibi nefsi arzularına uyarak, Hz. İsa'nın rab olduğuna ve çarmıha gerilmek sureti ile onların hatalarını affettirerek, kendini insan lığa feda ettiğine inanırlar.
127
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
4. ŞİRK KORKULARIN KAYNAĞIDIR.
Tevhid; emniyetin ve huzurun şirk ise, korku ve vehmin kaynağıdır. Hurafeleri, batıl şeyleri kabul eden kişi elbette ki ilahlardan ve onların temsilcilerinden ge leceğini sandığı pekçok tehlikeden korkar. O, batıl inançları yayan kâhinlerin, tağutların hizmetçilerinin ve onlara tabi olanların, yayıp abarttıkları şeylerin veh minden kendilerini kurtaramaz. Bundan dolayı müş riklerin bulunduğu yerlerde, uğursuzluk, sebepsiz kor ku yaygındır. Bunun nedenini yüce rabbimiz şöyle dile getirmektedir:
"Sebepsiz ve delilsiz olarak Allah'a eş koştukla rından dolayı, kâfirlerin kalbine korku atacağız." (Ali İmran Suresi, 151)
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
3. ŞİRK BÜYÜK BİR ZULÜMDÜR
Şirk büyük bir zulümdür. O, Hakikate de, müş-riğe de, başkalarına da zulümdür. En büyük hakikat "Allah'tan başka ilahın olmaması, ondan başka hüküm sahibinin bulunmaması"dır. Hiçbir şüphe bulunmayan bu hakikate rağmen müşrik, Allah'tan başkasını ilah edinmiş, rab olarak kabullenmiş, ondan başka bir hü küm sahibi aramıştır. Bu hakikate karşı işlenen en bü yük suçtur.
Müşrik hür olarak yaratıldığı halde, kendi gibi mahluk olan çeşitli varlıklara tapmak sureti ile, kulluğa layık olmayan varlıkların kulu olmuştur.
Müşrikler, gerçek ilah olan Allah'a kulluğu terke-dip, kulluğu layık olmayanlara kulluk yapmakla, Al lah'a karşı büyük bir suç işlemektedirler.
126 -
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
2. HURAFENİN KAYNAĞI ŞİRKTİR
Şirk hurafelerin, batıl inançların anasıdır. Çünkü müşrik, kâinattaki yıldızların, cinlerin, ruhların tesiri ne inandığından aklı her türlü hurafeyi kabul edecek, bütün tabulara boyun eğecek hale gelir. Bundan dolayı müşrik toplumlarda kâhinlik, fal bakıcılığı, sihir ve benzeri şeyler her zaman revaçtadır. Bu işleri yapanlar gaybi bildiklerini, birtakım gizli güçlerle irtibat sağla dıklarını iddia ederler.
Bu tür toplumlarda, sebepler ve kâinattaki sün-netullah (tabiat kanunları) ihmal edilip sihre, fala, muskaya güvenilir.
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
ŞİRKİN ZARARLARI
1. ŞİRK İNSAN İÇİN BİR ZİLLETTİR
Şirk insanın kadrü kıymetini, değerini düşürür. Yüce Allah (cc) insanı yeryüzüne halife kılmış, ona de ğer vererek ona bütün isimleri öğretmiştir. Bununla da kalmamış yer ve göklerdeki bütün mahlukatı onun hiz metine vermiştir. Böylece onu kâinattaki eşyanın efen disi yapmıştır. Ancak o, değerini bilmeyerek emrine amade kılınan şeylere boyun eğmiş, bununla da kalma yıp, ona secde ederek, onu kendine ilah edinmiştir.
"Gece gündüz, güneş, ay (hep) Allah'ın ayetlerin-dendir. Siz ne güneşe, ne de aya secde etmeyin. Bilakis bunları yaratan Allah'a secde edin." (Fussilet Suresi, 37)
Hangi şey insanı bundan daha fazla alçaltır. Gü nümüzde yüz milyon insan, sağlığında hizmet için ölümünde yenmek için yaratılan ineğe ibadet etmekte dir. Bu insanlara göre inek, kendisine kulluk edilmesi gereken mukaddes varlıktır. Kuranı Kerim bu insanla rın alçaklığını şöyle tasvir etmektedir.
125
"Kim Allah'a eş koşarsa O, yüksekten düşüp de (parçalanmış ve) kendisini kuş kapmış, yahud rüzgarın uzak bir yere atmış olduğu nesneye benzer." (Hacc Su resi, 13)
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
5. TEVHİD EŞİTLİK VE KARDEŞLİĞİN ESASIDIR
Tevhid: insan hürriyetinin, izzet ve şerefinin kay nağı, kardeşlik ve eşitliğin esasıdır. Eşitlik ancak tev-hidle sağlanır, insanlardan bir kısmı diğerlerinin kulu olduğu müddetçe eşitlik sağlanamaz. Fakat bütün in sanlar Allah'a kul olursa, işte o zaman gerçek eşitlik ve gerçek kardeşlik sağlanabilir. Bunun içindir ki, pey gamberimizin (SAS) meliklere gönderdiği bütün mek tupların sonu şu ayeti kerime ile bitiyordu.
"De ki: Ey kitap ehli! Hepiniz, bizimle sizin ara nızda eşit olan kelimeye gelin. "Allah'tan başkasına tapmayalım. Ona hiç bir şeyi eş tutmayalım. Allahı bı rakıp, kimimiz kimimizi rab olarak tanımayalım." (Ali İmran Suresi, 64)
Peygamberimiz (SAS) namazlarının sonunda şu güzel duaları yapardı.
Ey bizim ve herşeyin rabbi, gerçek sahibi olan Allahım! Ben şehadet ederim ki sen eşi ve benzeri ol mayan bir tek ilahsın.
"Ey bizim ve herşeyin Rabbi, gerçek sahibi olan Allahım! Ben şehadet ederim ki Muhammed senin ku lun ve resulündür".
"Ey bizim ve herşeyin Rabbi, gerçek sahibi olan Allahım! Ben şehadet ederim ki bütün kullar kardeştir."
Allah Resulünden rivayet edilen bu şehadetler biribiriyle bağlantılıdır. Şöyle ki;
Allah Resulü ilk önce, Allah'ın bir tek ilah oldu ğunu Onun dışında ibadete layık hiçbir varlığın bu lunmadığını bildirdi. Daha sonra bütün şüpheleri orta dan kaldırmak, kendisinin ilahlık veya ilahın oğulluğu gibi şeylerden uzak olduğunu belirtmek için ikinci şe-
124
hadet kelimesini söyledi. Üçüncü olarak da "bütün kullar kardeştir". Buyurmak sureti ile insanların birbi rinin kardeşi olduğunu ilan etti. Peygamberimiz bu şe-hadetleri ile Allah'ın İlah olduğunu, hükümdarlar dahil bütün insanların, ancak onun kulu olabileceklerini or taya koyduktan sonra, üçüncü olarak, insanların eşit olduğunu, onlar arasında ırk, renk, gurup üstünlüğü olamayacağını, gerçek üstünlüğün yalnızca takvada ol duğunu belirtmiştir. Nitekim Kuran'ı kerim'de "Şüphe siz Allah katında en üstününüz Allah'tan en çok korka-nmızdır." (Hucurat Suresi, 13) buyrularak gerçek üs tünlüğün takvada olduğu açıkça ortaya konmuştur.
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
4. TEVHİD KİŞİNİN GÜVEN KAYNAĞIDIR.
Tevhid kişinin kendine güvenini sağlar. Zira Tev-hid kişinin kalbini Allah'a ümit, güven, tevekkül ile
122
doldurur. Kazasına rıza göstermesini belasına sabret mesini, yalnızca ondan istemesini sağlar. O dağ gibidir, hadiseler, musibetler onu hiçbir zaman sarsmaz.
Başına bir musibet geldiğinde, zorluklarla karşı laştığında zahiren sebeplere başvurur. Ancak Kalbi ile yaratana yönelir, ondan ister, ona yalvarır, ona dayanır. Sıkıntısının kalkmasını, rahatlamasını ancak ondan umar. Elleri yalnızca kendisinden başka ilah olmayan, Allah için kalkar.
Allah Resulü İbni Abbas'a nasihat ederek şöyle buyuruyor:
"İstediğin zaman Allah'tan iste, yardıma ihtiyacın olunca ondan yardım dile."
Yüce Rabbimizde Kuranı Kerimde şöyle buyur maktadır.
"Eğer Allah'tan size bir zarar dokunursa bilin ki bu zararı ancak Allah defedebilir. Sizin için hayır dile diğinde ise, onun hayrını hiç kimse engelleyemez. O, kullarından dilediğine iyilik ihsan eder. O bağışlayan dır, rahimdir." (Yunus Suresi, 107)
Kavmi Hud'u (as) putların tuzağı ile korktuğun da Hud (as) onlara şöyle cevap vermiştir.
"Allah şahidim olsun ve siz de şahidim olun ki, ben sizin Allah'ı bırakıp da ona ortak tutmakta devam ettiğiniz şeylerden katiyen uzağım. Artık bana topye-kün istediğiniz tuzağı kurun, bana da mühlette verme yin." (Hud Suresi, 54-55)
Hz. Nuh'un bu sözlerinde, kuvvetli bir mantık, kendine güven, kararlılık, sarsılmaz iman görülmekte dir. Çünkü o, gücünü kendisine tevekkül ettiği Al lah'tan almaktadır. "Kim Allah'a tevekkül ederse, bilsin ki Allah Azizdir, Hakimdir." (Enfal Suresi, 49)
123
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
3. TEVHİD NEFİS EMNİYETİNİN KAYNAĞIDIR
Tevhid, kişiye emniyet ve huzur verir. Şirk ehlini kaplayan korku, tevhid ehlinde yoktur. Zira tevhid, in sanların kendileri için açtığı korku kanallarım tama men kapatır.
Rızık can, evlad, yalnızlık, cin, ölüm, ölümden sonra dirilmek korkusu, bu korkulardan yalnızca bir kaçıdır.
Mümin ve muvahhid olanlar hiçbir şeyden kork maz. Allah'tan başka hiçbir ilah tanımadığı için, insan lar korkarken o korkmaz, insanlar huzursuzken o hu zur ve sükûn içindedir. Hz. İbrahim'in (as) tabileri ile müşriklerin durumunu karşılaştırmak sureti ile bu du ruma işaret eden Kur'an, müşriklerin zayıf putlardan
121
nasıl korktuklarını dile getirmektedir:
"Siz, hiçbir deliliniz olmadığı halde Allah'a ortak kılmaktan korkmazken, ben sizin ortak kıldığınız o varlıklardan nasıl korkarım?" (Enam Suresi, 81)
Sonra Kur'an, bu iki guruptan hangisinin emni yete daha layık olduğunu belirterek şöyle buyurur:
"Şimdi biliyorsanız söyleyin bu iki guruptan hangisi korkudan emin olmaya daha layıktır? Elbette ki, iman ederek imanlarını zulme bulaştırmayanlar, emin olma hakkına daha çok sahiptirler. Onlar, doğru yolu bulanların ta kendileridir." (Enam Suresi, 82)
Ayette geçen emniyet, kişinin kalbi ile ilgili olan emniyettir. Yoksa polis zoru ile sağlanan emniyet değil dir. Müminler, dünyada emin oldukları gibi ahirette de emin olacaklardır. Zira onlar yalnızca Allah'ı tanırlar, hiçbir şeyi ona ortak kılmazlar.
Buharinin İbni Mesuttan rivayet ettiği hadisi şe rife göre "İman edip imanlarını zulüme karıştırmayan lar" ayeti inince biz "Ey Allah'ın Resulü! Hangimiz nef sine zulmetmez?" diye sorduk. Allah resulü (sav) bize cevaben şöyle buyurdu:
"Siz Lokman (as)'ın oğluna söylediği nasihati duymadınız mı? O oğluna, "Ey oğulcuğum! Sakın Al lah'a şirk koşma çünkü şirk büyük bir zulümdür." (Lokman Suresi, 13)
Buna göre "İmanı zulme karıştarmamak: Dinde samimi olmak ve bütün şirk şaibelerinden uzak dur mak anlamındadır.
Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.
2. ÖLÇÜLÜ ŞAHSİYETLERİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLAR
Tevhid, ölçülü şahsiyetleri yetişmesine yardımcı olur. Kişi tevhid ölçüsü sayesinde yaşayış şeklini ve yö nünü tesbit ederek, bir tek hedefe yönelir. Artık o yal nızken de, insanlar arasındayken de bir tek ilaha yöne lir. Darlıkta da genişlikte de hep ona dua eder. Küçük büyük bütün işlerin de yalnızca onun rızasını gözetir.
120
Buna karşın müşriğin kalbi bir çok ilah için bö lünür. Hayatı pek çok mabudun isteği doğrultusunda dağılır. O bazen Allah'a, bazen şu puta bazen öteki puta yönelir. Kur'an'ı Kerim bu gerçeği Hz. Yusuf'un diliyle şöyle ifade eder:
"Ey zindan arkadaşlarım! darmadağınık, bir çok düzme tanrılar mı daha hayırlıdır, yoksa hepsine ve herşeye galip, kahhar olan Allah mı? (Yusuf Suresi, 39)
Tek bir efendiye hizmet eden mümin, onun hoş landığı ve hoşlanmadığı şeyleri bilir ve bu doğrultuda hareket eder. Böylece onu razı ettiği gibi kendi de rahat lar. Birden fazla efendiye hizmet eden müşrik ise, bir efendinin emriyle doğuya, diğer efendinin emriyle batı ya koşup durur. Birinin sağına, diğerinin soluna geçer. Onun inandığı tanrılar, birbirleriyle uzlaşmayan ortak lar gibidir. Onlara hizmet eden kişi, bu ortaklar arasın da kararsızlık ve şaşkınlık içinde bocalayıp durur.