Rec’i suyu ve halid b. Süfyan
REC’İ SUYU VE HALİD B. SÜFYAN
ALPEREN GÜRBÜZER
Adal ve Kare kabilelerinden gelen birkaç misafir Rasulullah’a:
— Bize Kur’an öğretecek, hatta bu dini anlatacak birilerini vermeni istiyoruz dediler. Bu arada gözler bir anda Asım’a takılmıştı ki, onu da istediler.
Allah’ın Habib-i bunun üzerine aralarında Asım’ın da bulunduğu öğretici kadroyu gelen misafirlerle birlikte uğurlayıverdi.
Derken uzun bir yol kat ettiler, sonra Rec’i suyunun başında konakladılar. Çünkü bedenler yorgun düşmüştü, öyle ki yorgunluktan herkes uyumaya başlamıştı bile. İşte bu sırada uyuduklarından emin olduğuna kanaat getiren bir adam sessizce kabilesinin yanına varıp haber sızdırınca birazdan gelen yüz kadar silahlı adamlar eşliğinde yatmakta olan insanlara saldırdılar. Asım ve üç arkadaş çaresiz vaziyette; yüz kişiye karşı koyamayız amma hiç olmazsa birkaç kişiyi bertaraf etmek düşüncesiyle üzerlerine bilendilerse de biraz sonra cansız bedenleri Rec’i suyu topraklarına seriliverdi. Ardından nükseden arı topluluğu sayesinde cesedlerine yanaşamadıkları gibi yine gece yarısı yağan yağmurla sel sularına kapılarak yüzen cesetlere dokunma zevkini yaşayamadılar. Onlar bir zamanlar Asım’ın; “Allah’ım benim cesedime müşrikleri dokundurma” duasından habersizce yaşadıkları bu olaya anlam veremeden elde ettikleri iki esirle Mekke yoluna koyuldular sadece.
Asim b. Sabit’i ve arkadaşlarını pusuya düşürüp öldüren Halid b. Süfyan bu seferde Medine’ye ani bir baskın yapma planını devreye sokmaya başladı.
Rasulüllah bu plandan haberi olunca Abdullah b. Üneys’e görev vererek onu öldürmesini emir buyurdu.
Abdullah b. Üneys:
—Ya Rasulullah! Halid b. Süfyan’ı hiç görmüş değilim, hiç olmazsa şeklini simasını tarif etsen nasıl olur..
Habib-i Kibriya Efendimiz:
— Onu gördüğünde içinde bir ürperti olur, ya da onu görünce şeytanı görmüş gibi duyguya kapılırsan anla ki; o Halid b. Süfyandır dedi.
Abdullah b. Üneys emir gereği Medine’yi gizlice terk edip gittiğinde, Ürene vadisinde yüzlerce insanın arasında dolaşırken bir anda kalbine bir sıkıntı peydah oldu, gördüğü adamdan kaynaklanan bir iç kararmasıydı sanki. İşte o an Habib-i Kibriya’nın sözleri aklına geliverdi, karşılaştığı bu adamla beraberce yürüdüler ve Halid b. Süfyan sordu:
— Ey yabancı! Necisin sen? Hele bir kendini tanıt bakayım dedi.
Üneys:
—Müslümanlara karşı ordu topladığını öğrenip de gelen bir Huzaa’lıyım dedikten sonra beraberce çadıra girdiler.
Çadırda sadece ikisi, işte o an gelip çatmıştı artık. Üneys’in kılıcını çekmesiyle sıyırması bir oldu ve derken emir yerine getirilmişti.
Allah Rasulü görevini en iyi şekilde deruhte ettiği için ona bir asa hediye ederek:
— Ey üneys! Cennette inşallah bu değneğe dayanarak yürürsün dedi.
Abdullah bu asayı ömrünün sonuna kadar itina ile sakladığı gibi, arkadaşlarına vefat ettiğinde mezarına konmasını vasiyet etti.
Velhasıl; Ne mutlu peygamber hediyesine mazhar olanlara...
Cevap: Rec’i suyu ve halid b. Süfyan
Ne mutlu peygamber hediyesine mazhar olanlara...
Allah c.c razı olsun. Emeğine sağlık ablacım.