Anneler günü ile alâkalı olarak neler yapmamız gerekir?
http://i1103.hizliresim.com/2011/3/3/9684.gif
Soru: Anneler günü ile alâkalı olarak neler yapmamız gerekir?
Cevap: Bismillâhirrahmanirrahim
Annelere duyulan sevgi ve saygıyı belirtmek için her yıl mayıs ayının ikinci pazarı, anneler günü olarak kutlanır; yılın annesi seçilir. Gerçi biz Müslümanlara göre sadece mayıs ayının ikinci pazarı, anneler günü değil; yılın her günü, anneler günü; zamanın her anı anneler anıdır. Çünkü annemiz bizi, nice zahmetlerle dokuz ay karnında taşıyan, doğuran, büyüten, bize en yakın insandır. Tabii ki sadece bir gün onları hatırlamak yeterli değildir. Gene de hiç yoktan iyidir. Çünkü bu vesile ile hiç olmazsa; Cennetin ayaklar altına serildiği, çocuğunu zahmetle taşıyan, zahmetle dünyaya getiren o yüce varlığı, şefkat kahramanlarını ana-babalarını tamamen ihmal eden günümüz çocuklarına sene de bir kere de olsa, hatırlatma imkânını bulmuş oluyoruz.
Annelerimiz-babalarımız bizden, yaptıkları fedakârlığın ve besledikleri sevginin karşılığını asla beklemezler. Onlara karşı saygılı olmamızı isterler. Çocukları uğruna nice zorluklara katlanan, hatta hayatını bile hiç düşünmeden feda eden anneler-babalar, en çok değer verdikleri insanlardan, yani çocuklarından gelecek bir armağanı, daha doğrusu onları hatırladığımızı gösteren ufacık bir ipucunu bekliyor. Siz de yaşamınızda her şeyini hiçbir karşılık beklemeden size veren, o en çok sevdiğiniz varlığa onu hatırladığınızı gösterin. İyi insan olmamız, başarılı olmamız onlar için bir onurdur, bir gururdur. Başarılı ve iyi bir insan olmaya çalışmak annelerimize-babalarımıza verebileceğimiz en güzel hediyedir.
Maalesef anneyi “anneler günü”nde, babayı “babalar günü”nde, sakatı “sakatlar yılı”nda, çocukları “çocuklar yılı”nda, hatırlayan çok acaip bir toplum olduk.
Halbuki ana gibi yâr bulunur mu hiç? İnsanların ALLAH (c.c.) kelâmından sonra en çok kullandıkları kelime ana kelimesidir. Böyle olmasına rağmen ana’yı “anneler günü”nde hatırlıyor olmak bitmişliğin en büyük emaresidir.
Yaratılmış dört varlığın dışında ana karnında bulunmaksızın çıkan hiçbir varlık yoktur. Bu dört yaratılmış varlık:
1- Hz. Adem (A.S.),
2- Hz. Havva vâlidemiz.
3- Hz. Sâlih (A.S.)’ın devesi.
4- Hz. İsmail (A.S.)’ın koçu.
Bunlar dışında her yaratılmış varlık ana karnıyla irtibatlıdır. Yumurtadan çıkanlar, yumurtayı ana/dişi yumurtlar, erkek değil. Tohumdan çoğalanlar da toprak ana’nın marifetiyle çıkarlar. Ana’nın şakası olur mu hiç? Elbette olmaz! Hz. Musa (A.S.)’ın Cennetteki komşusu, anasının duâsını alan bir kasaptır.
Sufilerden Bilâl Havvas diyor ki: Çölde yürüyordum. Yanımda biri belirdi. Hızır olabileceğini düşündüm. Sonra bu zata:
-ALLAH (c.c.) için söyle! Sen kimsin? dedim.
-Hızırım, dedi.
-Seni görmeme vesile olan amelim nedir? dedim.
-Annene yaptığın iyiliktir, diye cevap verdi.
Neslin selâmeti için devlet ve millet olarak üç kesime çok önem vermemiz şarttır: 1- Ana. 2- İmam. 3- Öğretmen.
Bu üç varlığı tartışılmaz bir otorite ve saygıya muhatap kılmalıdır. Aralarındaki dengeyi ve ilişkiyi iyi kullanmalıdır.
alıntı
Cevap: Anneler günü ile alâkalı olarak neler yapmamız gerekir?
ANNELER
Kıymetli Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak mahlukatı erkekli dişili olarak yaratmış, yarattığı her varlığın benliğine kendini kemale erdirme gibi yüce bir gaye vermiş, varlıklar içinde insana özel bir kıymet atfetmiştir. Bunun yanında canlılar âlemini, şefkat ve merhametiyle koruma altına almıştır.
Yavrularına sevgi ve merhametiyle daha çok kol kanat geren varlık olan anneler, Allah Teâlâ’nın Rahmân ve Rahîm sıfatlarının kendilerinde tecelli ettiği sevgi çağlayanıdır. Onlar, çocukların hastalığında mahir bir tabip, bilgi ihtiyacı anında iyi bir öğretmen, korku zamanlarında fevkalade bir sığınak, oyun isteğinde ise candan dosttur.
Anneler, yavrularının sağlık ve esenliği için bir iyilik meleği olur, sevgisinden dolayı gözyaşı döker, gönül dolusu en makbul duaları ulu dergaha gönderirler. Anneler, çocuklarını bir müddet karınlarında, bir zaman kucaklarında, ölünceye kadar sevgi olarak kalplerinde taşırlar. ‘Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar’ atasözü bize herhalde bu gerçeği ifade eder. Peygamber Efendimizin ifadesiyle ‘cenneti anaların ayakları altına seren’ de onların bu candan cömertliği olsa gerektir.
Değerli Kardeşlerim!
Anneler hakkında Rabbimiz, “Anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımış, sütten ayrılması ise iki yıl içinde olmuştur.” buyurarak onların bizler için çektikleri zorluklara dikkatimizi çeker. Yuvayı korumak için koşturan baba ile yuvayı yaşanılır kılan anne hakkında Yüce Mevlamız; “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama ve kendilerine güzel söz söyle” buyurarak ana babanın kıymetine vurgu yapar.
Peygamber Efendimiz, cihada gitmek için izin isteyen bir sahabîye, ana veya babasının sağ olup olmadığını sormuş, hayatta olduklarını öğrenince, “Öyleyse sen onların bakımıyla ilgilen” diyerek ana babaya hizmeti cihaddan da üstün bir ibadet olarak değerlendirmiştir. Aynı şekilde ‘Kime hizmet edeyim ya Rasülellah?’ diye soran başka bir sahabîye ise üç kez peşpeşe ‘annen’ buyurarak aile içinde ve Cenab-ı Hak nezdinde annenin önemine işaret etmiştir.
Aziz Cemaat!
Tarih boyunca annelik, hemen bütün toplumlarda kadının en kutsal vazifesi olmuştur. Nesillerin sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi ve toplumun bekası açısından bu husus hayatî derecede önem arzeder. Gerçekten ruh hamurumuzu yoğuran, bizlere merhameti, sevgiyi, dil ve din şuurunu aşılayan, insanlığı öğretenlerin başında analarımız gelir. Dünya hayatının süsü ve göz aydınlığı olan çocuklarına kendilerini vakfetmiş olmaları onları gönlümüzde aziz ve mübarek kılar.
Hayatımızın bu kadar değerli bir varlığı olan annelerin hizmetinde bulunmak, onların hayır dualarına nail olmak ne büyük nasip! Onlara hor davranmak, yanında bakma imkanı olduğu halde onları huzur evlerine terk etmek İslam’ın getirdiği ahlâk ve insanlık anlayışı ile bağdaşmaz.
Hasılı anne, îlahî kudretle genişletilmiş bir rahmet kucağıdır ve hayatımızın bu kutsal varlıkları, engin bir sevgiye, derin bir saygıya, ömürlük teşekküre layıktırlar
alıntı