Ezberleri bozan tarihi gerçekler...
Milletler geçmişini yazılan tarihten öğrenirler. Bilinen tarih süreci içinde büyük medeniyetler kurmuş bir millet olarak tarih sahnesinde var ola gelmişiz. Dünya üzerinde 17 devlet kurmuş bu millet nasıl olurda Anadolu'da küçük bir vatan parçasına razı edilir? Osmanlı'nın ihtişamlı döneminde, haksızlığa uğrayan nice krallar ve ordu komutanları bize sığınırdı. Bir mektupla kralları kurtarır, bir fermanla bir oyunu sahneden kaldırtırdık. Kan ve gözyaşının dinmediği Orta Doğu'yu bir manga askerle adaletle idare etmişiz... Ne hazin bir gerçektir ki; içinden 40 ayrı devlet çıkarılan Osmanlı'nın yerine kurulan son vatan Türkiye Cumhuriyeti olarak dün karşımızda korkularından tir tir titreyen Avrupalıların kapısında bugün 50 yıldır bekletiliyoruz. İçi içine sığmayan, fetihler gerçekleştiren ve dünya insanlığına adaletiyle yön veren o büyük medeniyet ve o milli ruha ne oldu?
Duygu ve düşüncelerimizi şiirlerine taşıyan ve onu her zaman rahmetle andığımız şair Osman Yüksel Serdengeçti'nin ifade ettiği gibi;
Bin yıl oldu toprağına basalı
Hayli oldu kılıçları asalı,
Bülbüllerin onun için tasalı,
Sazlar kırık, ayar tutmaz telleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Yol görünür, hakan emir verirdi,
Dalga dalga ordularım yürürdü,
Hamlemizden dağlar taşlar erirdi,
Dolu dizgin aştık nice belleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Kosovalar,Plevneler bizsizdir,
Yosun tutmuş camilerim ıssızdır,
Boynu bükük minareler öksüzdür,
Açmaz olmuş Kızanlığın gülleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Hangi etnik kökenden gelirse gelsin, hangi bölge ve hangi dili konuşursa konuşsun; tüm farklılıkları kültür zenginliğimiz kabul ederek, herkesi kucaklayan, her kesimi birleştiren o büyük medeniyetin izlerini arıyoruz. O gün Lazı, Kürdü, Çerkezi, Boşnağı, Arnavutu birbirine kardeşlik hukuku anlayışıyla aynı vatan toprağında bir arada yaşama kültürüne sahip iken, bu gün nasıl olur da birbirinden ayrılmayı düşünebilir. Bu milletin ortak bağlarını kimler zayıflattı? Hangi oyunu kimler oynayarak bu hale getirildik. Bu millet kendisine öğretilen yanlış tarihi sorguluyor. Bu Millet bizi biz yapan değerlerimizi yok ederek bizden olmayan bir sisteme nasıl ve kimlerin mahkûm ettiğini bilmek istiyor.
mehmetkocak@timeturk.com
24.05.2009
Cevap: Ezberleri bozan tarihi gerçekler...
Yakın tarihi ve yaşanan gerçekleri öğrenmemize engel getiren kanunlar maalesef halen varlığını sürdürmektedir. Osmanlıdan Cumhuriyete yaşanan olaylar, travmalar ile yeni düzeni ayakta tutma adına başlatılan baskılar, İstiklal mahkemelerinde katledilenler, sürgüne gönderilenler... ?Reddi miras? olarak adlandırılan geçmişi inkâr politikalarının sebeplerini sorgulayan ve araştıran bir döneme girmiş olduk. Geçmişini ve geçmişte yaşanan gerçekleri bilmeyen milletler geleceğine sağlıklı bir şekilde hazırlanamaz.
mehmetkocak@timeturk.com
24.05.2009
Cevap: Ezberleri bozan tarihi gerçekler...
O gün Lazı, Kürdü, Çerkezi, Boşnağı, Arnavutu birbirine kardeşlik hukuku anlayışıyla aynı vatan toprağında bir arada yaşama kültürüne sahip iken, bu gün nasıl olur da birbirinden ayrılmayı düşünebilir.
Zındıkanın oyununa gelmeyelim dikkat edelim ...
Bu güzel bilgiler için teşekkür ederim
Cevap: Ezberleri bozan tarihi gerçekler...
Bir milletin fertleri olarak kendi yakın tarihimizin gerçek yönlerini bilmememiz bir travmadır. Cumhuriyetin kuruluşunda ve hemen sonrasında yaşananlar, yalan ve ihanetler ile bugüne uzantılarına ışık tutan çalışmalar koruma kanunlarıyla neden engelleniyor? Bir 19 Mayıs gerçeğinin bilinmesinden neden korkuluyor. o karar ortaya nasıl çıktı, Samsun'a gidiş Mustafa Kemal'in kendi tercihi miydi, daha önceki siyasal kadroların bu kararın oluşumunda rolü neydi? Bu sorular genişletilebilir ve çok önemli bir başka soruyla bütünleşir: Kurtuluş Savaşı kararı nasıl oluşturuldu?
'Reddi miras' ve ihanet dolu bir dönemin tavmaları'
Devleti yıkılma noktasına getirmişlerdi. Yeni bir devlet kurma iradesi ortaya çıkmıştı. Şimdi iş yeni devlete kimin hâkim olacağıydı. Cumhuriyetin kuruluşundaki iradenin başlattığı yeniden yapılanma içinde bir din ve dindarlar düşmanlığı kendini gösteriyor. Medeniyetimizin temelini oluşturan İslam dini ve Müslüman milletimiz 'devrimler ve yenilikler' adı altında kimliğinden ve kişiliğinden uzaklaştırılmak istenmiştir. İhanetlerle dolu bir dönemde yaşanan olaylar ise tüyler ürperticidir. Yeni devletin yanında yeni bir din ve yeni bir peygamber anlayışıyla bir dizi girişimler başlatılmış.
Öylesine ileriye gidilmiş ki; bir kesim Mustafa Kemal'i Peygamber yerine koymuş. Birileri onu yüce yaratıcı olarak tanımlamış. Cumhuriyetin ilk yıllarında, çocuklarımıza okutulan tarih ve sosyoloji kitaplarında İslâmiyet ve Hz. Peygamber (s.a.v.) aleyhinde yazılanlar, en koyu münkirleri bile utandıracak seviyesizliktedir. ( İstanbul'da 1931 yılında, Devlet Matbaası'nda bastırıldı) . O döneme ait tüm yazımlarda ve resmi beyanların yer aldığı haber ve yorumlar ile bastırılan kitaplarda yer alan bilgilere bakıldığında şu gerçek ortaya çıkmaktadır.; ?Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin resmî ideolojisinde İslâmiyet'in yeri yoktur?. Bunu yazarken utanıyorum maalesef bu böyle... Çünkü 'İslâm birtakım zevâta göre eskimiştir!', 'Hz. Muhammed (s.a.s.) nihayet bir çöl bedevîsidir'. Ve bir kesime göre 'İslâmiyet'in yerine yeni bir din koymak lâzımdır ki, o da Kemalizm'dir' . Bunları iddia etmiyorum yazılanları naklediyorum işte size belgeleriyle bazı örnekler; O dönemin en hızlı Kemalist'lerinden CHP Edirne milletvekili Şeref Aykut'a göre Kemalizm dininin altı esası, altı oktan ibaretti: Yani 'Kemalizm dini, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık prensiplerine dayanmalıydı.' Kemalizm'in, yeni bir din olarak yayılmasında Şeref Aykut yalnız değildi. İyi ama bu dinin peygamberi kim olmalıydı? Bu sorunun cevabını Behçet Kemal Çağlar verdi. Behçet Kemal, Süleyman Çelebi'nin meşhur Mevlidi'ni Atatürk'e uydurmakta ve çıktığı Anadolu il ve ilçelerinde, başına topladığı kalabalıklara Atatürk Mevlidi'ni okutmakta hiçbir sakınca görmedi: İşte o mevlitten bazı paragraflar;;
mehmetkocak@timeturk.com
24.05.2009