Namaz kelime olarak Farsça dua demektir. Arapçası salâttır, o da dua manasındadır. Kıldığımız namazın şeklini bize Rabbimiz ve Onun kutlu elçisi ğretmiştir. Yüce Allahı tevhid (bir kabul etmek), Onun eşsiz varlığını bilip tasdik etmek, farz olan en büyük görevdir. Bundan sonra farzların en büyüğü ve en önemlisi namazdır. Namaz, imanın alametidir, kalbin nurudur, ruhun kuvvetidir, müminin miracıdır. Mümin bu namaz sayesinde Yüce Allahın manevi huzuruna yükselir, yüce Allaha yalvararak manevi yakınlığa erer. Mümin için ne yüksek bir şeref!.. Bütün hak dinler, insanlara namaz kılmalarını emretmişlerdir. Bizim sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz) de peygamber olarak gönderilişlerinden itibaren namaz kılmakla yükümlü olmuştur. Ancak o zaman, güneşin doğuşundan ve batışından sonra olmak üzere günde iki defa namaz kılınıyordu. Sonra Mirac Gecesinde beş vakit namaz farz olmuştur. Hazreti Peygamberin miracı ise, sahih kabul edilen rivayete göre, Medineye hicretlerinden on sekiz ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesinde olmuştur. Kuran-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde namaza dair birçok emirler ve öğütler vardır. Bütün bunlar, İslam dininde namaza ne kadar büyük önem verildiğini gösterir. Bir ayet-i kerimenin anlamı şöyledir: Ey Resûlüm! Sana vahy olunan Kuran ayetlerini güzelce oku ve namazı gereği üzere kıl. Gerçekten namaz, edep ve namusa uygun olmayan şeylerden, çirkin görülen işlerden alıkor. Her halde Yüce Allahı zikretmek, her ibadetten daha büyüktür. Yüce Allah bütün yaptıklarınızı bilir. (Ankebût, 45)
Namaz en büyük zikirdir
Bir ayet-i kerimenin anlamı şöyledir: Namazı gereği üzere yerine getiriniz, zekatı veriniz. Nefisleriniz için hayır olarak önceden ne gönderirseniz, onu Yüce Allah yanında (sevap olarak) bulursunuz; asla kaybolma. Muhakkak ki, Allah yaptıklarınızı görür. (Bakara, 110) Bir hadis-i şerifte; Namaz dinin direğidir. buyrulmuştur. Diğer bir hadis-i şerifin anlamı şöyle:
Namaz, kişinin kalbinde bir nurdur; artık sizden içini aydınlatmak dileyen, kalbindeki nurunu arttırmaya çalışsın. İşte bütün bu mübarek ayetlerle hadis-i şerifler, namazın Yüce Allah yanında ne kadar büyük ve makbul bir ibadet olduğunu göstermeye yeterlidir. Gerçek şu ki, namaz çok mukaddes bir ibadettir. Namazın faziletlerine nihayet yoktur. Namaz, aklı yerinde olan ve buluğ çağına ermiş bulunan her Müslüman için belli vakitlerde yapılması gereken şerefi yüksek farz bir görevdir. Bu önemli farzı yerine getirenler, Yüce Allahın pek büyük ikram ve ihsanlarına kavuşacaklardır. Bunu kasten terk edenler de azabı çok şiddetli olan Allahın acıklı cezasını çekeceklerdir. Müslümanlar, henüz yedi yaşına girmiş çocuklarını namaza alıştırmakla görevlidirler. Bu çocuklara ana-babaları ve yetiştiricileri namaz kılmalarını öğretir ve yaptırırlar. On yaşına bastığı halde namaz kılmayan çocuğa velisi, üç tokattan ziyade olmamak üzere, hafifçe el ile vurur. İnsan bir düşünmeli, her an Yüce Allahın sayısız nimet ve ihsanlarına kavuşmaktadır. Öyle ikramı bol, merhameti geniş olan Yaratıcımızın tükenmeyen lütuflarına karşı teşekkürde bulunmak gerekmez mi? İşte insan, namaz yolu ile şükür borcunu ödemeye, Yaratıcısının lûtuf ve nimetlerini tatlı bir dil ile anarak kulluk görevini yerine getirmeye çalışmış olur. Bu bakımdan; Namaz, şükrün bütün çeşitlerini bir araya toplar. denilmiştir.
Namaz günahlardan korur
Namaz ruhu temizleyen, kalbi aydınlatan, imanı yüksek duygulardan haberdar eden, insanı kötülüklerden alıkoyan, insanı hayırlara, düşünceye, tevazu ve intizama götüren en güzel bir ibadettir. İnsan namaz sayesinde nice günahlardan kurtulur ve Yüce Allahın nice ihsan ve ikramlarına kavuşur. Namaz, manevi hayattan başka maddi hayata da canlılık verir. İnsanın temizliğine, sağlığına ve intizamla hareket etmesine sebep olur. Namaza ayrılan saatler, sonsuzluk aleminin tükenmez mutluluk günlerini hazırlamış olur.
Bana yardım et!
Rebia İbnu Kab elEslemi anlatıyor: Ben Resulullah (sas) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaçlarını getirdim. Bana, Dile benden (ne dilersen)! buyurdu. Ben, Senden cennette seninle beraberlik diliyorum! dedim. Bana, Veya bundan başka bir şey? dedi. Ben, Hayır, sadece bunu istiyorum! dedim. Öyleyse kendin için çok secde ederek bana yardımcı ol! buyurdu. (Müslim, Salat 226)
TURAN TÖNGÜŞ