İbni Hacer, Neden "Taşın Oğlu"?
İbni Hacer, Neden "Taşın Oğlu"?
Abdulhakim El Hüseyni Hz.leri buyurmuşlardır:
Ulemanın en meşhur ve büyüklerinden olan İbn-i Hacer, ilme, tahsile ilk başladığı sıralar okuduklarından pek bir şey anlamazmış. Bir gün su kenarında dolaşırken suyun gelip mağara şeklinde getirdiği bir kaya parçasıyla karşılaşıyor. Gördüğü manzara karşısında ibret gözlüğünü takarak tefekküre dalıyor. Diyor ki, bu kadar yumuşak olan su, bu koskocaman kayayı ancak azim ve sebatiyle delebilir. Demek ki azmin elinden bir şey kurtulmaz. Derhal o taştan ilhamını alarak ilmi hürmet görmeye devam eden bir alim oluyor. İlhamını aldığı taştan dolayı kendisine taş oğlu manasına gelen İbni Hacer deniliyor. Demek ki kendini ilkin ciddi olarak ilme vermiyordu. Ne zaman ki yumuşak suyun çok sert olan kayayı deldiğini görünce gafletten sıyrıldı, samimi olarak sa’ye sarıldı ve nihayet ilmi zamanımıza kadar gelen bir alim oldu.
İşte Allah yolu böyledir. Her kim tembellik eder, ciddi çalışmazsa, o hakiki müttaki, hakiki iman sahibi olamaz, imanı kamil olamaz. İmanında noksanlık meydana gelir.
Her kim ki ciddi ve hakiki olarak davranırsa, o zaman o kimsenin imanı kemale erer. İmanı erdikten sonra şeytan da kolay kolay imanına zarar veremez.
Kim ki Müslümanlığında samimi, taat ve ibadeti daha çoksa, o Allah’ın yanında daha makbuldür. Bu dünyada bulunmak, Allah yoluna girmek, rızasını tahsil etmek için büyük bir fırsattır… İnsan ölüp gittikten sonra o çok büyük fırsatı kaçırmış olur. Artık amel yapmaya kazanç temin etmeye gücü yetmez.
Bütün kazançlar, Allah rızasında, salih amellerde toplanır.